|
||||||||||||||||||||||||
GİRİŞ Çok eski çağlardan günümüze kadar ulaşan ve nefesli sazlarımızdan zurna ailesinin içinde boyut olarak en büyüğü olan kaba zurna, ağaçtan yapılan bir enstrümandır. Eski Sümerlerden bu yana gelmiş, Kalmuklar’da Zurr adını almıştır. Daha sonra Azerilerin bu saza “ Sarna ( Sorna ) “ adını verdikleri görülmektedir. Aslı Farsça “ Sernay “ sözünden gelmektedir. Kaba zurnanın çeşitli alanlarda kullanıldığı tespit edilmekle beraber, öncelikle mehterhanenin en başta gelen temel sazı olmuştur. Bütün musikiyi tek başına çalabilir. Sesi renkle, canlı, pastoral, heybetli, duygulu ve oynaktır. Türk musikisi sazları arasında en yüksek icra sanatına elverişli olan saz kaba zurnadır. Mehter musikisi, Saray musikisi, Karagöz ve Ortaoyunu, Halk müziği ve Halk oyunları gibi kullanım alanlarında yıllar boyunca Türk halkının dinlemekten son derece hoşnut olduğu bir halk sazıdır. Volümünün fazla olması sebebi ile genellikle açık alanlarda kullanıldığından meydan sazı olarak da kabul edilmektedir. Günümüzde kaba zurnanın kullanım alanları eskiye oranla daha azdır. Ancak kullanıldığı bölgelerde dinleyicisi fazla olan bir enstrümandır. Resmi kuruluşların dışında ( K.B. T.T.M.T.Mehter Bölümü, Belediyelere bağlı Mehter Toplulukları ve Askeriye Mehter Bölüğü ) kaba zurna kullanımı, Halk oyunları içinde Zeybek ( Ege Bölgesi ) ve Karşılama ( Trakya Bölgesi ) türlerinde kullanılan kaba zurna, bu güne kadar usta çırak ilişkisi içerisinde öğrenilerek günümüze dek ulaşmıştır. Kaba zurna icracıları sazlarını çok iyi çalmakla beraber, onu teknik açıdan ileriye götürememişlerdir. Standart bir yapım tekniğinin olmaması sebebi ile her zurna, kendi yapımcısının ölçülerine göre ilkel bir yöntemle yapılmaktadır. Bu şekilde ortaya çıkarılan zurnalar, bir araya gelip çaldığında entonasyon tutturmakta güçlük çektiği görülür. Bir zurna yapımcısının yaptığı iki zurnanın dahi, ölçülerinin farklı olduğu görülmektedir. Bunun nedeni ise yapımcıların zurnaları, tornada elde biçimlendirmesidir. Zurna yapımının standart olmamasının yanı sıra, kamışın çalındıkça (ıslandıkça) şişmesi, zurnanın eskidikçe oturması, yağlandıkça sesinin güzelleşmesi, diyez ve bemollerin sağlıksız bir şekilde elde edilmesi zurnanın teknik yapısının eksikliklerinden kaynaklanmaktadır. Kaba zurnanın yapımındaki teknik eksikliklerden dolayı icrasında da bir takım zorluklarla karşılaşılmaktadır. Her zurnanın farklı boyutlarda olması tonalitesinin de farklı olmasına sebep olmaktadır. Ana deliklerin boyutlarında yapılan bir yanlış, perdelerin bir milim kaydırılması, o zurnanın işe yaramaması demektir. Ayrıca zurna kamışının ve borusunun, yapımcısının ve belli bir ölçüsünün olmaması, bu bölümlerin icracısı tarafından bilinip yapılması gerekliliği, kaba zurnanın öğrenilmesini ve icrasını zorlaştıran nedenlerdir. Kısacası kaba zurna çalan kişinin, zurnanın ve bölümlerinin yapımı konusunda mutlaka bilgi sahibi olması gerekmektedir. Bütün bu nedenlerden dolayı kaba zurna günümüze değin dedelerimizin ve babalarımızın çaldığı şekliyle ulaşmış, üzerinde yapımı ve çalımı konusunda teknik açıdan değişiklikler yapılamamıştır. Kaba zurnanın yapımının ve icrasının standart hale getirilmemesi sebebi ile konservatuarlarımızdaki eğitimleri de yeterli seviyeye ulaştırılamamaktadır. Genel anlamda verilen zurna eğitiminin içinde, kaba zurnanın diğer zurnalardan çok farklı bir tekniğe sahip olduğunun bilinmesi ve eğitiminin bu yönde verilemesi için bir takım bilimsel çalışmalar yapılması gerekliliği hissedilmiştir. Türk halk sazları içinde önemli bir yer tutan kaba zurna sazı hakkında geniş anlamda ortaya konulmuş bir çalışmanın olmayışı, bu konunun araştırılması gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Bu çalışmanın yaklaşımı kaba zurna sazının çeşitli yönleriyle incelenmesini içerir. Daha önce açıklanan problemlerin Halk Biliminde bir eksiklik olarak varlığını sürdürmesi ve zamanın çok hızlı ilerlemesi bu konunun önemini arttırmaktadır. |
|