BHAGAVAT GİTA
Bhagavat
Gita Mahabarata Hint destanının bir bölümüdür ve Pandava ve Kaurava aileleri
arasında olan bir savaş meydanında, MÖ 3102 yılında yazılmıştır.
Ben bu kitabı
genel olarak Swami Sivananda'nın sanskritçeden ingilizceye yapmış olduğu
çeviriyi temel alarak yaptım. Bir tıp doktoru olan Swami Sivananda, kendini
yirmili yaşlarının sonlarında Yoga'ya adamış çağımızın en büyük Yoga
gurularından biridir. The Divine Life Society - İlahi Yaşam Topluluğu'nun da
kurucusu olan Swami Sivananda, bu sitede türkçe kitaplarını okuduğunuz Swami
Krishnananda'nın da gurusudur.
Bu kitabı
çevirisinde yararlandığım diğer kaynaklar,
1. Bhagavat Gita- Rabbin Ezgisi adıyla Ruh ve Madde Yayınlarından çıkmış olan
Emil Senart'ın Sanskritçeden Fransızcaya, Yavuz Keskin'in Fransızcadan Türkçeye
çevirisi ile
2. www.bhagavat-gita.org sitesidir.
Yoga hakkında bilgi sahibi olmak, ücretsiz
türkçe Yoga kitaplarını okumak ve İstanbul'daki Yoga Merkezleriyle ilgili
bilgilere ulaşmak için Yoga Merkezi'ne uğrayınız.
http://angelfire.com/indie/yogamerkezi
Bu kitabın Sanskritçe’den
yapılmış orjinal ingilizcesine ve Yoga ile ilgili İlahi Yaşam Topluluğundan
çıkan diğer Yoga kitaplarına ulaşmak için, aşağıdaki bağlantı adresini
tıklayabilirsiniz.
Keyifli
okumalar...
İÇİNDEKİLER
Önsöz
1. Bölüm - Arjuna'nın ümitsizliğinin Yogası / Visada Yoga
2. Bölüm - Sankya Yoga / Sankhya Yoga
3. Bölüm - Fiil Yogası / Karma Yoga
4. Bölüm - Bilgi Yogası / Jnana Yoga
5. Bölüm - Fiilin Terki Yogası / Karma Vairagya Yoga
6. Bölüm - Meditasyon Yogası / Abhyasa Yoga
7. Bölüm - Bilgelik ve Farkındalık Yogası / Paramahamsa Vijnana Yoga
8. Bölüm - Yok olmaz Brahman Yogası / Aksara-Parabrahman Yoga
9. Bölüm - Büyük bilim ve Büyük Sır Yogası / Raja-Vidya-Guhya Yoga
10. Bölüm - İlahi Zaferler Yogası / Vibhuti-Vistara Yoga
11. Bölüm - Kozmik Biçimin Görünümü Yogası / Visvarupa-Darsana Yoga
12. Bölüm - Adanma Yogası / Bhakti Yoga
13. Bölüm - Alan ve Alanı Bilen arasındaki Farkın Yogası / Ksetra-Ksetrajna
Vibhaga Yoga
14. Bölüm - Üç Gunanın Bölümü Yogası / Gunatraya-Vibhaga Yoga
15. Bölüm - Yüce Ruh Yogası / Purusottama Yoga
16. Bölüm - İlahi ve Şeytani arasındaki Farkın Yogası /
Daivasura-Sampad-Vibhaga Yoga
17. Bölüm - Üç Katlı İnancın Bölümü Yogası / Sraddhatraya-Vibhaga Yoga
18. Bölüm - Terk ile Özgürleşme Yogası / Moksa-Opadesa Yoga
ÖNSÖZ
Bhagavat Gita,
Mahabarata Hint destanının bir bölümüdür ve genel görüşe göre, Mahabharata hint
destanının özünü içerdiği söylenir. Elimizde bulunan tarihsel verilere göre,
Gita, Musa'dan 1700 yıl, Buddha'dan 2500 yıl, İncil'den 3000 yıl, Kur'an'dan
3800 yıl önceye denk gelen; MÖ 3102 yılında Pandava ve Kaurava aileleri
arasında geçen bir savaş meydanında yazılmıştır.
Bildiğiniz
gibi, evrenle bir olmayı deneyimlemenin bir çok yolu vardır. Bhagavat Gita da,
evrenle bir olmak için farklı yollar önermektedir. Buna göre, kitabı üç temel
bölüme ayırmak mümkündür.
1-6.
Bölümler:
Kişiyi fiil yoluyla evrenle bir olmaya yönlendirdiğinden, Karma Yoga'yı
anlatmaktadır.
7-12. Bölümler: Kişiyi adanma yoluyla evrenle bir olmaya
yönlendirdiğinden Bhakti Yoga'yı anlatmaktadır.
13-18. Bölümler: Kişiyi zihin yoluyla evrenle bir olmaya
yönlendirdiğinden Jnana Yoga'yı anlatmaktadır.
Gita, Yoga'nın
temel okullarının tanımlarını yapması ve bu birbirinden tamamen farklı ve tezat
gibi görünen yolların nasıl tek bir amaca yöneldiğini anlatması açısından Yoga
felsefesi ile ilgilenen okurlar için önemli bir kaynak kitaptır.
Bu kitabın
ruhsal yolda hepinize ışık tutmasını dilerim.
1. BÖLÜM: ARCUNA'NIN
ÜMİTSİZLİĞİ
Dhritaraştra*:
1. Ey, Sancaya, kutsal Kurukşetra ovasında savaşmak için istekli olarak bir
araya gelen Pandu'nun oğulları ve benim insanlarım ne yaptılar?
Sanjaya:
2. Pandava*'ların ordusunu savaş sırasında görünce, Kral Duryodhana*
öğretmenine başvurarak şöyle dedi:
3."Görün, Öğretmenim, akıllı öğrenciniz Drupada'nın oğlunun dizdiği
Pandu'nun oğullarının bu kuvvetli ordusunu!
4. "Burada kahramanlar var, büyük okçular, Bhima* ve Arcuna'ya savaşta eş
olanlar var, Yuyudhana, Virata ve Drupada,
5. "Driştaketu, Çekitana ve Kasi'nin güçlü kralı, Purucit, ve Kuntibhoca
ve Saibya, en iyi adamlar,
6. "Güçlü Yudhamanyu, ve cesur Uttamaucas, Subhadra'nın oğlu ve
Draupadi'nin oğulları, tüm büyük kahramanlar.
7. "Ey tekrar doğanların en iyisi, aramızda en çok farkedilen isimleri de,
ordumun liderlerini de bil! Bunu bilgin olması için söylüyorum.
8. "Sen ve Bişma, ve Karna ve Kripa, savaşta zafer kazananlar; Asvatthama,
Vikarna, ve Somadatta'nın oğlu Jayadratha.
9. "Ve ayrıca çeşitli silahlar ve misillerle silahlanmış, benim için
hayatını feda eden nice kahraman, ki hepsi de savaş için fazlasıyla
yetenekliler.
10. "Bhişma* tarafından yönetilen bu ordumuz yetersizdir, Bhima tarafından
yönetilen onların ordusu ise yeterlidir.
11. "Bu yüzden, ordudaki sayısız bölümdeki rütbeniz ne olursa olsun,
hepiniz sadece Bhişma'yı koruyun."
12. Kaurava'nın en büyüğü olan Bhişma, Duryodhana'yı neşelendirmek için bir
aslan gibi kükredi ve borusunu öttürdü.
13. Bhişma'yı takiben borular ve bakır davullar, tefler ve davullar bir anda
sessizliği yırttı; ses müthişti.
14. Sonra, Madhava (Krişna), ve Pandu'nun oğlu (Arcuna) beyaz atların çektiği
muazzam at arabasında oturarak ilahi borularına üflediler.
15. Hrişikesa "Pançacanya*"ya ve Arcuna "Devadatta*"ya
üfledi, ve korkunç işler yapan Bhima ise büyük boru "Paundra*"ya
üfledi.
16. Kunti'nin oğlu Yudhisthira "Anantavijaya"ya üfledi, ve Sahadeva
ve Nakula "Manipushpaka" ve "sughoşa" borularına üflediler.
17. Kasi'nin kralı, mükemmel okçu Sikhandi, güçlü araba-savaşçısı
Dhristandyumna ve Virata ve yenilmez Satyaki;
18. Drupada ve Draupadi'nin oğulları, ve Subhadra'nın güçlü bilekli oğlu, hepsi
kendi borularına üflediler.
19. Heybetli ses yeri göğü inleterek Dhritaraştra'nın yandaşlarının kalplerinde
bir delik açtı.
20. Ey yeryüzünün Efendisi! Sonra, Dhritaraştra'nın yandaşlarının dizildiğini
ve silahların patlamak için hazır beklediğini gören, nişanı bir maymun olan
Pandu'nun oğlu Arcuna, yayını kaldırdı ve Krişna'ya şöyle dedi.
Arcuna:
21.-22. Ey Krişna, arabamı her iki ordu arasına sür ki, kimin bu kadar istekle
savaşmak istediğini görebileyim ve savaş başladığında önce kiminle savaşmam
gerektiğini bileyim.
23. Çünkü ben burada kötü-fikirli Duryodhana'yı savaşta memnun etmek için
savaşmaya gelenleri görmeyi arzu ediyorum.
Sancaya:
24. Krişna, Arjuna tarafından verilen talimata göre, Dhritaraştra'lardaki en
iyi arabayı iki ordu arasına sürdü.
25. Bhişma ve Drona ve dünyanın tüm hükümdarlarının önünde şöyle dedi: "Ey
Arcuna, İşte tüm bu Kuru'lar* bir aradalar!"
26. O zaman, orada duran Arcuna büyükbabaları ve babaları, öğretmenleri, büyük
amcaları, abileri, oğulları, torunları ve arkadaşları da gördü.
27. Her iki orduda kayınpederleri ve arkadaşları da gördü. Kunti'nin* oğlu
Arcuna, tüm bu akrabaları dizilmiş görünce büyük bir acımayla dolu olarak üzgün
konuştu.
Arcuna:
28. Ey Krişna, savaşmaya hevesli olarak dizilmiş bu akrabalarımı görünce,
29. Elim kolum tutmuyor, ağzım kuruyor, bedenim titriyor, tüylerim diken diken
oluyor.
30. Yayım "Gandiva" elimden kayıyor, tenim yanıyor; ayakta bile
duramıyorum, başım dönüyor.
31. Ve ben kötü bir gelecek görüyorum, Ey Kesava! Bir savaşta kendi
akrabalarımı öldürmekte iyi bir yan görmüyorum.
32. Ey Krişna, ne zaferi arzuluyorum, ne zevki, ne de krallıkları! Ey Krişna,
hakimiyetin ya da zevklerin veya hatta yaşamın bize faydası nedir ki?
33. Adına, krallık, zevk ve eğlence arzuladıklarımız, yaşamı ve zenginliği terk
ederek bu savaşta yer alıyor.
34. Öğretmenler, babalar, oğullar ve ayrıca dedeler, torunlar, kayınpederler,
büyük amcalar, damatlar, akrabalar, -
35. Onlar beni öldürse bile, hatta, bırak sadece bu dünyayı, üç dünya üzerinde
hakimiyet sağlama uğruna bile ben onları öldürmek istemiyorum, Ey Krişna.
36. Dhritaraştra'nın oğullarını öldürmekte ne gibi bir zevk olabilir, Ey
Janardana*? Bu suçluları öldürmekle sadece günah işlemiş oluruz.
37. Bu yüzden, bizler akrabalarımız olan Dhritaraştra'nın oğullarını
öldürmemeliyiz; kendi insanlarımızı öldürerek nasıl mutlu olabiliriz ki, Ey
Krişna?
38. Onlar zihinleri açgözlülükle dolu olduğundan aileleri yok etmekte bir
kötülük ve arkadaşlara düşmanlıkta bir günah görmüyorlarsa da,
39. Neden bir ailenin yok edilmesindeki kötülüğü net olarak görebilen bizler bu
günaha sırtımızı dönmeyi öğrenmemeliyiz, Ey Krişna?
40. Bir ailenin yok edilmesiyle, o ailenin hatırlanamayacak kadar eski dini
ayinleri de yok olur; ruhsallığın yok edilmesiyle, tüm ailede Yaradan'a karşı
saygısızlık hüküm sürer.
41. Ey Krişna, Yaradan'a karşı saygısızlığın ortaya çıkışıyla, ailedeki
kadınlar fırsatçı olurlar ve kadınlar fırsatçı olunca, tüm kastlar birbirine
karışır.
42. Kastların birbirine karışması ise aileleri doğrayanları cehenneme götürür,
çünkü pirinç ve su takdim etmeyen onların ataları da (buraya) düşmüşlerdir.
43. Aileyi yok ederek kastların karışmasına sebep olan bu kötü işlerle,
kastların ebedi dini ayinleri ve aileler de yok edilirler.
44. Ey Krishna, bizler duyduk ki, bu kaçınılmaz olan (yer), ailelerindeki dini
uygulamaların yok edildiği bu kişiler için, bilinmeyen bir süre boyunca
meskendir.
45. İşte! Bizler bir krallığın zevklerinin açgözlülüğü içinde akrabalarımızı
öldürmeye hazırlanırken büyük bir günahın içine girdik.
46. Eğer Dhritaraştra'nın oğulları ellerinde silahlarla beni savaşta kılıçtan
geçirmeleri gerekiyorsa, karşı koymamam ve silahlanmamam benim için daha iyi
olur.
Sancaya:
47. Savaş alanının ortasında bunu söyleyerek, Arcuna içi üzüntü dolu olarak
okunu ve yayını bıraktı, arabasının içine oturdu.
Hari Om Tat Sat
*)Dritraştra: Arcunanın rakibi olan ordunun kör kralı
Pandava: Arcuna'nın bir adı
Duryodhana: Arcuna'nın rakibi olan ordunun kralı
Bhima: Yiğit bir asker
Bhişma: Rakip ordu kumandanı
Pançacanya, Devadatta, Paundra: Bhima, Arcuna ve Hrişikesa'nın borularının
adları
Kuru: Arcuna'nın rakibi orduda yer alan bir aile
Kunti: Arcuna'nın ailesi
Janardana: Krişna'nın bir başka adı
2. BÖLÜM: SANKHYA
YOGA
Sancaya:
1. Acıma duygusuna yenilmiş ve ümitsiz olan, gözleri yaşla dolu ve alt üst
olmuş olan Arcuna'ya, Krişna şu sözleri söyledi:
Krişna:
2. Böylesine tehlikeli, senin için değerli olmayan, zarif olmayan ve sana
cennetin kapılarını kapatan bu sıkıntı nereden geliyor, ey Arcuna?
3. İktidarsızlığı bırak, Ey Pritha oğlu, Arcuna! Bu sana yakışmıyor. Kalbinin
bu zayıflığını bir kenara bırak. Ayağa kalk!
Arcuna:
4. Ey Madhusudana, hürmet gösterilmesi gereken Bhişma ve Drona'ya karşı nasıl
oklarla savaşırım?
5. Bu dünyada sadaka kabul etmek, bu en soylu öğretmenleri kılıçtan geçirmeye
yeğdir. Eğer onları öldürürsem, bu dünyadaki zenginlik ve arzularımın eğlencesi
bile onların kanıyla lekelenecektir.
6. Hangisinin daha iyi olduğunu söylemek zor olacak: Onlara karşı zafer
kazanmak mı yoksa onların bir zafer kazanması mı. Yaşamasını arzulamadığımız
Dhritaraştra'nın oğulları, kılıçtan geçirildikten sonra bile, bizimle yüz yüze
gelecektir (gözümüzün önünden gitmeyecektir).
7. Kalbim acıma duygusuyla doldu, görevimin ne olduğu konusunda aklım karıştı.
Sana soruyorum: Benim için neyin iyi olduğuna karar vererek söyle. Senin
öğrencinim. Sana sığındım, söyle bana.
8. Bu dünyada refah içinde rakipsiz bir hakimiyete ulaşsam ya da tanrılar
üzerinde efendi olmayı başarsam bile, bunların duyularımı yakan bu kederi
ortadan kaldıracağını sanmıyorum.
Sancaya:
9. Hrişikesa'ya bunları söyleyerek, hasımların yokedicisi Arcuna, Krişna'ya
"Savaşmayacağım" dedi ve sessizliğe büründü.
10. İki ordu arasında ümitsiz olan Arcuna'ya, Sri Krişna gülümsermiş gibi şu
sözleri söyledi!
Krişna:
11. Kederlenilmemesi gerekenler için kederleniyorsun ve bilgelik sözleri
söylüyorsun. Bilge olanlar ne yaşayanlar için ne de ölüler için kederlenmezler.
12. Ne ben, ne de bu insanların hükümdarlarının var olmadığı, ne de bizlerin
bundan sonra var olmayacağı hiç bir zaman dilimi yoktur.
13. Ruhun bu bedenin içinde çocukluktan gençliğe ve yaşlılığa geçmesi gibi,
kişi de bir başka bedene geçer; hikmet sahibi kişi bunun için kederlenmez.
14. Ey Kunti oğlu, sıcağa ve soğuğa, zevke ve acıya sebep olan duyuların
nesnelerle irtibatının bir başlangıcı ve bir sonu vardır; bunlar geçicidir;
bunlara cesurca dayan, Ey Arcuna!
15. Bunlardan etkilenmeyen, zevk ve acı onun için aynı olan bu hikmet sahibi
kişi, ölümsüzlüğü başarmaya yaraşır!
16. Gerçek olmayanın varlığı yoktur; Gerçek olanın varlığının olmaması diye bir
şey yoktur; bu ikisiyle ilgili gerçek, Gerçek'i bilenlerce görülür.
17. Herşeyin ondan ortaya çıktığı O'nun yok edilemez olduğunu bil. Hiç
bir şey Yokolmaz olan, O'nun yıkımına sebep olamaz.
18. Ebedi olan, yok edilemez olan ve ölçülemez olan Özben'in bu bedenlerinin
bir sonu vardır. Bu yüzden savaş, ey Arcuna!
19. Kim Özben'in kılıçtan geçiren olduğunu düşünürse, ve kim O'nun kılıçtan
geçtiğini düşünürse, her ikisi de bilmiyordur; O ne kılıçtan geçirir ne de
kılıçtan geçer.
20. O, doğmamıştır ve ölmeyecektir; beden öldükten sonra O, tekrar yok olmaz.
Doğmamış, ebedi, değişmez ve kadim olarak O, beden öldürüldüğünde öldürülmez.
21. O'nun yok edilemez, ebedi, doğmamış ve tüketilemez olduğunu bilen biri,
nasıl kılıçtan geçirir ya da kılıçtan geçer, ey Arcuna?
22. Tıpkı bir kişinin eski elbiselerini bir kenara atması gibi, bedenlenmiş
Özben de eski bedenlerini bir kenara atar ve yenilerinin içine girer.
23. O'nu silahlar kesmez, ateş yakmaz, su ıslatmaz, rüzgar kurutmaz.
24. Bu Özben kesilemez, yakılamaz, ıslatılamaz ya da kurutulamaz. O ebedidir,
herşeyi kaplayandır, sabittir, kadimdir ve hareketsizdir.
25. Bunun (Özben'in) tezahür etmemiş olan, düşünülemez olan ve değişmez olan
olduğu söylenir. Bu yüzden, bunun böyle olduğunu bildiğine göre,
kederlenmemelisin.
26. Ama O'nun sürekli olarak doğduğunu ve öldüğünü düşünüyorsan bile, ey
koca-kollu, o zaman bile kederlenmemelisin.
27. Doğum için ölüm kesindir ve ölüm için doğum kesindir; bu yüzden, bu
kaçınılmaz olan için kederlenmemelisin.
28. Varlıklar kendi başlangıçlarında görünmez olanlardır, orta safhada
görünürler ve sonunda yine görünmez olurlar, ey Arcuna! Bunda kederlenecek ne
var?
29. Kişi Özben'i bir harika olarak görür; bir başkası O'ndan harika diye
bahseder; bir başkası O'nun harika olduğunu işitir; yine de bunu duymakla
hiçbiri O'nu anlamaz.
30. Bu, herkesin bedenine nüfus etmiş olan hiç bir zaman yok edilemez olandır,
ey Arcuna! Bu yüzden hiç bir varlık için kederlenmemelisin.
31. Ayrıca, görevini göz önüne alırsan, tereddüt etmemelisin, çünkü bir
Kşatriya* için doğruluk adına yapılan bir savaştan daha üstün hiç bir şey
yoktur.
32. Ey Arcuna, Cennetin kapılarını açmak için gelen böyle bir savaşta savaşmak
için çağrılan Kşatriya'lar mutludurlar.
33. Ama, eğer bu doğruluk adına yapılan savaşta savaşmazsan, o zaman görevini
ve ününü bırakarak günah** işlemiş olursun.
34. İnsanlar da senin bu daimi onursuzluğunu nakledeceklerdir; ve onurlanmış
biri için onursuzluk ölümden beterdir.
35. Bu heybetli araba-savaşçıları senin korktuğun için bu savaştan çekildiğini
düşüneceklerdir ve seni fazlasıyla düşünen bu kişiler tarafından hafife alınacaksın.
36. Ayrıca senin gücüne bahane arayan düşmanların da bir çok fesat söz
söyleyeceklerdir. Bundan daha acı verici ne olabilir!
37. Kılıçtan geçersen, cennete gideceksin; zafer kazanırsan, dünyanın zevkini
çıkaracaksın; bu yüzden ey Kunti oğlu, savaşmaya karar vererek kalk!
38. Zevk ve acının, kazanç ve kaybın, zafer ve yenilginin eş değerli olduğunu
bilerek, savaşı savaşmak adına yap; böylelikle günah işlememiş olursun.
39. Sana şimdiye dek öğretilen Sankhya bilgeliğidir. Şimdi, fiilin zincirlerini
kırabilmeni sağlayan Yoga bilgeliğini dinle, ey Arcuna!
40. Bunda, ne çabaların kaybı vardır, ne de bir zararı vardır. Bu bilginin en
azı bile, kişiyi büyük korkulardan korur.
41. Ey Kuru'ların neşesi, burada bir tek-noktaya-odaklı kararlılık vardır!
Dallı budaklı ve sonsuz olan düşünceler kararsızlarındır.
42. Ey Arcuna, bilge-olmayanlar Vedalardaki kelimeleri övmeyi zevk
sayarak süslü sözler söylerler ve "Başka bir şey yok!" derler.
43. Arzuyla dolu olarak, hedeflerini cennet yaparak, doğumu kişinin fiillerinin
ödülü yapan söylevlerde bulunurlar ve zevk ve güce erişmenin özel yollarını
açıklarlar.
44. Akılları bu tip bir öğretiyle çelinmiş, arzu ve güce bağımlı olan bu
kişiler için meditasyon ve Samadhi'ye yönelen bu kesin gerçek tezahür etmez.
45. Vedalar Doğanın üç değeriyle ilgilidirler; sen bu üç değerin de
üzerinde ol, ey Arcuna! Zıt kutuplardan*** kendini kurtar ve açgözlü ve istifçi
düşüncelerden kurtularak her zaman Sattva**** değerinde kal ve Özben'de bulun.
46. Özben'i bilen bir Brahmana için, tüm Vedalar bir su kaynağının
yanıbaşındaki bir su haznesinde duran su gibidir.
47. Görevin sadece çalışmaktır ama asla meyveleri için değil; ne fiilin
meyvelerinin seni çalışman için motive etmesine izin ver, ne de bağımlılığının
seni fiilsizliğe itmesine izin ver.
48. Ey Arcuna, sürekli olarak Yoga'da bulunarak, bağımlılığı terk ederek ve
başarı ve başarısızlıkta dengede durarak fiilde bulun! Akıldaki dengeliliğe
Yoga denir!
49. Fiil, bilgelik Yoga'sından çok daha düşük seviyelidir, ey Arcuna! Bilgeliğe
(aklın dengeliliğine) sığın, motivasyonları meyveler olanlar zavallıdırlar.
50. Bilgelik verilmiş kişi bu yaşamda iyi ve kötü hareketlerinin ikisinden de
sıyrılır; bu yüzden kendini Yoga'ya ada; Yoga fiildeki ustalıktır.
51. Bilge olan, bilgiye sahip olarak, fiillerinin meyvelerinden vaz geçerek ve
doğum prangasından kurtularak tüm kötülüklerin ötesindeki yere gider.
52. Zihnin yanılgı batağından kurtulduğunda, şimdiye dek söylenmiş olan ve
söylenecek olan herşeye karşı kayıtsız kalırsın.
53. Duymuş olduklarınla karışmış olan zihnin hareketsiz kalıp, Özben'de sabit
kaldığı zaman İçsel-Farkındalığa ulaşmış olacaksın.
Arcuna:
54. Ey Krişna, bilgelik sahibi kişiyi, sürekli Samadhi'de bulunan kişiyi nasıl
tanımlarsın? Hikmet sahibi olanlar nasıl konuşur? Nasıl oturur? Nasıl yürürler?
Krişna:
55. Ey Arcuna, kişi aklın tüm arzularını tamamen bir kenara attığında ve
tatmini Özben yoluyla Özben'de bulduğunda, o kişinin bilgeliğe sürekli sahip
olanlardan biri olduğu söylenir.
56. Zorluklarla dalgalanmayan bir akla sahip olan, zevklerin peşinden koşmayan
ve bağımlılıktan, korkudan ve öfkeden kurtulmuş kişiye şaşmaz değişmez bilgiye
sahip hikmet sahibi denir.
57. Bağımlı olmadan her yerde olan, iyi ve kötü birşeyle karşılaştığında ne
sevinen ne de nefret eden kişinin bilgeliği sabittir.
58. Bir kaplumbağanın bacaklarını içeri çekmesi gibi duyularını
duyu-nesnelerinden geri çeken kişinin bilgeliği sağlamdır.
59. Duyu nesneleri (geride) özlemi bırakarak bu perhizkar kişiyi bırakır
giderler; ama bu özlem de Yüce olanı görünce geçer gider.
60. Ey Arcuna, çalkantılı duygular, bilge kişi (onları kontrol etmek için)
uğraşsa da, aklını fazlasıyla büyüler.
61. Kişi, hepsini dizginleyerek sabit oturmalı ve dikkatini Bana vermelidir;
duyuları kontrol altında olanların bilgeliği sabittir.
62. Kişi nesneleri düşündüğünde, bunlara karşı bir bağımlılık ortaya çıkar;
bağımlılıktan arzu doğar; arzudan öfke doğar.
63. Öfkeden yanılgı gelir; yanılgıdan aklın yitimi; aklın yitiminden ayrım
kabiliyetinin çöküşü gelir; ayrım kabiliyetinin yok oluşuyla kişi mahvolur.
64. Ama duyularını dizginleyip, bağımlılıktan ve reddetmekten kurtularak
nesneler arasında dolaşan kendine hakim kişi huzura erişir.
65. Bu huzurda tüm acılar yok edilir, sakin bir akla sahip kişinin zihni kısa
zamanda sabitleşir.
66. Düzenli ve ciddi olmayanın Özben bilgisi olamaz, ve düzenli ve ciddi
olmayanın meditasyon yapması (da) mümkün değildir; ve meditatif olmayan biri
huzurlu olamaz; ve huzuru olmayan kişi nasıl mutlu olabilir?
67. Dolanıp duran duyuların uyanmasını takip eden akıl için, ayrımcılık
yeteneği rüzgarın su üstündeki tekneyi alıp götürmesi gibi yiter gider.
68. Bu yüzden ey koca kollu Arcuna, duyularını duyu-nesnelerinden tamamem geri
çekebilenlerin bilgisi şaşmaz değişmezdir.
69. Tüm varlıklar için gece olanda, kendini kontrol edebilen uyanıktır; tüm
varlıkların uyanık olduğu ise gören bilge için gecedir.
70. Tüm arzuları, suların okyanusa girmesi gibi girip, her yönden dolan (ve)
hareketsiz kalan kişi huzura kavuşur; arzularla dolu olan kişi ise huzura
ulaşamaz.
71. Tüm arzularını terk ederek, özlem duymadan, "benim" duygusu
(sahiplenme duygusu) olmadan ve egoizmden yoksun olarak hareket eden kişi
huzura erer.
72. Ey Pritha'nın oğlu, bu Brahman'nın (ebedi durum) koltuğudur. Buna
ulaştığında, kimse artık yanılmaz. Yaşamının sonunda olsa bile kişi burada
bulunarak, Brahman'la birliğe kavuşur.
Hari Om Tat Sat
*) Hint kast
sistemi dört sınıftan ve kast dışı beşinci bir sınıftan oluşur.
1. Brahmanlar: Kendilerini Tanrı'ya adayanlardır.
2. Kşatriyalar: Hükümdarlar, yöneticilerdir.
3. Vaisyalar: Ticaretle uğraşırlar.
4. Sudralar: Hizmetlilerdir.
5. Kast dışılar: Köleler
**) Günah: Sami
dinlerinde geçen günah kavramı "Tanrı'ya karşı işlenen bir itaatsizlik ve
nankörlük olarak ya da Tanrı buyruklarına aykırı olduğuna inanılan, dince suç
sayılan iş ya da davranış" olarak geçmektedir. Ancak, Bhagavat Gita'da
geçen günah kelimesi aslında Patanjali'nin Yoga Sutra'larında da geçen
"engel" anlamında kullanılmıştır.
Yani, günah kelimesi, yanlış bir davranışı izleyen olumsuz etkiyi ve bu
davranışın sonucunda uyanan ve içimizdeki Atman'ın ışığını karartan cehalet
bulutudur.
***) Zıt
kutuplar: Acı ve zevk, sıcaklık ve soğukluk, zenginlik ve yoksulluk gibi her
türlü tezatı kapsar.
****) Enerjinin
(Doğanın) üç değeri vardır:
Sattva: Saflık
Rajas : Hareket, tutku
Tamas : Karanlık, ölü, durağanlık
Bu değerlerin yiyecekler yönünden incelenişini Yoga diyeti
bölümünde incelemiştik.
3. BÖLÜM: FİİL
YOGASI
Arjuna:
1. Ey Krişna, bana bilginin fiilden üstün olduğunu öğretiyorsan, o halde ey
Kesava, niye benim bu korkunç fiilde yer almamı istiyorsun?
2. Bu açıkça zihni karıştıran sözlerinle kafamı karıştırıyorsun; bu yüzden
ilahi mutluluğa ulaşacağım tek ve kesin yolu söyle.
Krişna:
3. Daha önce de dediğim gibi, bu dünyada iki tip yol vardır, ey günahsız olan,
Sankhya'ların bilgi yolu ve Yogi'lerin fiil yolu!
4. Sadece fiilde bulunmamayla kişi fiilsizliğe erişmez, aynı şekilde sadece
terkle kişi mükemmeliyete ulaşmaz.
5. Doğrusu, kimse bir an için bile olsa fiilde bulunmadan duramaz; Doğa'dan
doğan değerlerden* dolayı herkes çaresiz fiilde bulunmaktadır.
6. Fiil organlarını** dizginlerken bir yandan da zihnen duyu-nesnelerini
düşünen kimse yanlış anlayışından dolayı, ikiyüzlü olarak adlandırılır.
7. Ama, ey Arcuna, aklıyla duyuları kontrol ederken, kendisini bağımlı olmadan
fiil organlarıyla Karma Yoga ile meşgul eden kişi herşeyi aşar.
8. Yapman gereken görevi yap, çünkü fiil fiilsizliğe yeğdir ve hatta sadece
bedenin idamesi için bile fiilsiz kalman mümkün değildir.
9. Dünya fiillerle bağlıdır, kurban adına yapılmış fiillerle değil; bu yüzden,
ey Kunti oğlu, sadece kurban adına, bağımlılıktan kurtulmuş olarak fiilde
bulun.
10. Yaradan, yaradılışın başında insanoğluyla birlikte kurbanı yaratmış ve
"sizler bununla çoğalacaksınız; bu sizin arzularınızın süt veren ineği
olsun (arzuladığınız nesneleri size o versin)" demiştir.
11. Bununla tanrıları beslersiniz ve tanrılar da sizi beslerler; böylece biri
diğerini besleyince en yüksek iyiye ulaşacaksın.
12. Kurbanla beslenen tanrılar sana arzuladıklarını verirler. O halde,
tanrılara bir şey sunmadan onlardan gelen nesnelerin tadını çıkaranlar, gerçek
birer hırsızdırlar.
13. Kurbanın artıklarını yiyen dürüst kişiler günahlarından arınmıştır; ama
sadece kendileri adına yemek pişiren günahkarlar, doğrusu günah yemiş olurlar.
14. Besinden varlıklar, yağmurdan besin; kurbandan yağmur oluşur ve kurban
fiilden doğar.
15. Fiilin Brahma'dan geldiğini bil ve Brahma Yok olmaz olandan çıkmıştır. Bu
yüzden, her-şeye-nüfuz-eden Brahman hep kurbanda bulunur.
16. Dönmekte olan bu çarkı takip etmeyen, duyularını memnun ederek günahkar bir
yaşam süren kişi, boşuna yaşamaktadır, ey Arcuna!
17. Ama sadece Özben'deyken memnun olan, Özben'le tatmin olan, sadece Özben'de
mutlu olan kişinin, doğrusu yapacağı bir şey yoktur.
18. O kişinin yapılmış olan ya da yapılmamış olan herhangi bir şeyde çıkarı
yoktur; ve hiç bir şey için hiç bir varlığa bağlı olmaz.
19. Bu yüzden, bağımlı olmadan, her zaman yapılması gereken fiilde bulun; çünkü
bağımlı olmadan fiilde bulunmakla, kişi Yüce Olan'a ulaşır.
20. Janaka ve diğerleri mükemmeliyete sadece fiil yoluyla ulaşmıştır; hatta
kitlelerin korunması açısından da fiilde bulunmalısın.
21. Büyük bir kişi ne yaparsa, diğerleri de onu yapar; o kişi neyi standart
olarak belirlerse, tüm dünya o standardı takip eder.
22. Ey Arcuna, üç dünyada da Benim tarafımdan ne yapılması gereken bir şey var,
ne de başarılması gereken başarılmamış bir şey var; yine de Ben fiilde
bulunuyorum.
23. Çünkü Ben yorulmadan sürekli olarak fiilde bulunmazsam, herkes her şekilde
(beni örnek alarak) Benim Yol'umu takip ederdi, ey Arcuna!
24. Fiilde bulunmasaydım, bu dünyalar yok olurdu; kastların birbirine
karışmasının ve bu varlıkların yok oluşunun sebebi ben olurdum.
25. Cahil kişi nasıl fiile bağımlı olarak hareket ederse, ey Barata, bilge olan
da bağımlı olmadan, dünyanın refahını isteyerek hareket etmelidir!
26. Bilge kişilerin hiç biri fiile bağımlı olan cahillerin akıllarını tedirgin
etmesin; bilge kişi onları fiile teşvik ederken, kendisi bu fiilleri adanmayla
yapar.
27. Tüm fiiller her durumda sadece Doğa'nın değerlerinden ortaya çıkarlar. Aklı
egoizmden dolayı yanılgı içinde olan kişi ise "Yapan benim." diye
düşünür.
28. Ama, ey koca kollu Arcuna, değerler ve değerlerin işleyişi hakkındaki
farklarla ilgili gerçeği bilen kişi, duyular olarak Guna'ların, duyu-nesneleri
olarak Gunalar arasında hareket ettiğini bilerek bunlara bağlanmaz.
29. Doğa'nın değerlerinden dolayı yanılgı içinde olanlar değerlerin
işleyişlerine bağımlıdır. Mükemmel bilgiye sahip olanlar, bu bilgiye sahip
olmayan bu aptalları rahatsız etmemelidir.
30. Tüm fiilleri Benim için terk ederek, aklın Özben'de odaklanmış, umuttan ve
egoizmden, ve (mental) ateşten kurtulmuş olarak savaş.
31. Benim bu öğretimi düzenli olarak inançla ve bahaneler aramadan uygulayan
kişiler de fiilden özgürleşirler.
32. Ama Öğreti'me kusur bularak onu uygulamayanların, bilgide yanılgı içinde
olup ayrım güçleri olmayanların yıkıma mahkum edildiklerini bil.
33. Bilge kişi bile kendi doğasına uygun bir şekilde hareket etmektedir;
varlıklar doğayı takip ederler; bu duruma baskı altında tutma (dizginleme) ne
yapabilir ki?
34. Duyu nesnelerine olan bağımlılık ve nefret, duyularda bulunur; kimse
bunlardan birinin etkisi altına girmesin, çünkü bunlar düşmanlarınızdır.
35. Kişinin mükafatı olmasa bile kendi görevini yapması, daha iyi yapacak olsa
bile bir diğerinin görevini yapmasından daha iyidir. Kişinin kendi görevini
yaparken ölmesi; bir başkasının görevini korkuyla yapmasına yeğdir.
Arcuna:
36. Ama istemese bile, kişiyi zorla günah işlemeye ne sevk eder, ey Krişna?
Krişna:
37. Rajas değerinden doğan, tamamen günahkar ve tamamen yok edici olan arzu,
öfke sevk eder; bunu (bu dünyadaki) düşmanların olarak bil.
38. Nasıl ki ateş dumanla, cam tozla, bir embriyo zarla kaplıysa, bu da bununla
(bu evren de bu düşmanlarla) kaplıdır.
39. Ey Arjuna, bilgelik; ateş kadar söndürülemesi zor olan ve arzu biçiminde
olan bilgelerin bu süreğen düşmanı ile sarmalanmıştır.
40. Arzunun yuvalandığı yerin duyular, akıl ve zihin olduğu söylenir; (arzu)
bunlar yoluyla bilgiyi örterek bedenli olanı yanıltır.
41. Ey Bharata'ların en iyisi, bu yüzden önce duyularını kontrol et, bilginin
ve farkındalığın yok edicisi olan arzuyu öldür!
42. Duyuların bedenden daha üstün olduğu söylenir; akıl duyulardan, zihin
akıldan üstündür; ve zihinden üstün olan da O - Özben'dir.
43. Böylece, O'nun zihinden üstün olduğunu bilerek ve kendini Özben'le
dizginleyerek, savaşılması zor, arzu biçimindeki düşmanını kılıçtan geçir, ey
koca kollu Arcuna!
Hari Om Tat Sat
*) Doğanın
değerleri: Daha önce bahsedilen Guna'lar.
**) Fiil organları: eller, ayaklar, ağız, anüs ve üreme organlarıdır.
4. BÖLÜM: BİLGİ
YOGASI
Krişna:
1. Bu yok olmaz Yoga'yı ben Vivasyan'a öğrettim, o bunu Manu'ya öğretti; Manu
Ikshvaku'ya beyan etti.
2. Bunu düzenli bir silsilede el değiştirme yoluyla soylu-bilgeler bildi. Bu
Yoga, uzun zamandan beri burada kaybolmuştu, Ey Parantapa!
3. İşte bu aynı Yoga sana bugün tarafımdan öğretildi, çünkü sen Bana sadıksın
ve Benim dostumsun; bu en yüce sırdır.
Arcuna:
4. Senin doğumun daha sonradır, ve Vivasyan'ın doğumu daha öncedir; başlangıçta
bu Yoga'yı Senin öğrettiğini nasıl anlamalıyım?
Krişna:
5. Ey Arcuna, hem Benim hem de senin bir çok doğumu oldu! Ben bunların hepsini
biliyorum ama sen bunları bilmiyorsun!
6. Ben doğmaz ve yok edilmez bir doğaya sahip olduğum halde, ve tüm varlıkların
Efendisi olduğum halde, Kendi Doğam üzerinde hükmederek, kendi Maya'mda
doğarım.
7. Ey Arcuna, doğruluk ilkesinde ne zaman bir düşüş yaşansa ve adaletsizlik
yükselişe geçse, Ben Kendimi tezahür ettiririm!
8. İyinin korunması, günahkarın yok edilmesi ve doğruluğun sağlanması için, Ben
her çağda doğarım.
9. Gerçek ışıkta kim Benim ilahi doğuşumu ve fiilimi bilirse, bedenini terk
ettikten sonra, bir daha doğmaz; o Bana gelir, ey Arcuna!
10. Bağımlılıktan, korkudan ve öfkeden kurtulmuş, Benimle bir olmuş, Bana
sığınmış, bilgi ateşinde saflaşmış birçokları Benim Varlığıma ulaşmıştır.
11. Bana ne şekilde ulaşırlarsa ulaşsınlar, Ben onları ödüllendiririm; insanlar
her şekilde Yolumda yürürler, ey Arcuna!
12. Bu dünyadaki fiilde başarı özlemi duyanlar tanrılara kurban verirler, çünkü
fiil yoluyla başarı çabucak elde edilir.
13. Dört kast da, Guna ve Karma'lardaki farklara göre Benim tarafımdan
yaratılmıştır; bunu yaratan Ben olduğum halde, yine de Beni fiilde-bulunmayan
ve değişmez olarak bil.
14. Ne fiiller Ben'de iz bırakır, ne de Benim fiillerin meyvelerine karşı bir
arzum vardır. Ben'i bilen fiillerin zincirlerine bağlı değildir.
15. Özgürlüğün kadim arayıcıları da, bunu bildiğinden fiilde bulunuyorlardı; bu
yüzden bu geçmiş zamanlardaki kadimler gibi sen de fiilde bulun.
16. Fiil nedir? Fiilsizlik nedir? Bu konuda en bilgelerin bile kafası
karışmıştır. Bu yüzden, sana bu tip fiili öğreteceğim, bunu bilerek sen kötü
olandan (samsara'dan) kurtulmuş olacaksın.
17. Çünkü doğrusu, fiilin gerçek doğasının ve ayrıca yasak fiilin ve
fiilsizliğin ne olduğunun bilinmesi gerekir; fiilin doğası zor anlaşılır.
18. Kim fiil içinde fiilsizliği, ve fiilsizlikte fiili görürse, o kişi insanlar
arasında hikmet sahibidir; bir Yogi'dir ve tüm fiilleri yapandır.
19. Giriştiği işler arzudan ve bencil amaçlardan yoksun olan ve fiilleri
bilginin ateşinde yanmış olan kişiye bilgeler, hikmet sahibi derler.
20. Fiilin meyvesine olan bağımlılıktan kurtulmuş olan, her zaman memnun bir
halde olan, hiç bir şeye bağımlı olmayan kişi, fiilde bulunduğu halde, hiç bir
şey yapmaz.
21. Ümit etmeyen ve akıl ve benliği kontrol altında tutan, tüm açgözlülüğü
bırakan, sadece bedensel fiilde bulunan kişi hiç bir günah işlemez.
22. Kendisine çabasızca gelenden memnun olan, zıt kutuplardan ve kıskançlıktan
kurtulmuş olan, başarı ve başarısızlıkta dengede duran kişi, fiilde bulunduğu
halde, fiile bağlı değildir.
23. Bağımlılığı olmayan, özgürleşmiş olan, aklı bilgide sabit duran, kurban*
adına çalışan kişinin tüm fiili çözülür.
24. Brahman adaktır; Brahman erimiş tereyağıdır (ghee); adak, Brahman'la
Brahman ateşine dökülür; doğrusu, Brahman'ı her an fiilde gören kişi Brahman'a
ulaşır.
25. Bazı Yogiler sadece tanrılara kurban verirler, diğerleriyse Özben yoluyla
sadece Özben'i Brahman ateşinde kurban olarak sunarlar.
26. Bazılarıysa işitme duyusu ve diğer duyularını dizginleme ateşinde kurban
olarak sunarlar, diğerleri sesi ve çeşitli duyu-nesnelerini duyuların ateşinde
kurban olarak sunarlar.
27. Diğerleri, duyuların tüm işlevlerini ve nefesin işlevlerini bilgi ile yanıp
tutuşan benliği-dizginleme-Yogasının ateşinde kurban ederler.
28. Yine, bazıları zenginliği, çileyi ve Yogayı kurban olarak sunarlar.
Benliği-dizginleyen ve katı yeminlerde bulunan münzevilerse, kurban olarak
kutsal metinlerin çalışılmasını ve bilgiyi sunarlar.
29. Diğerleri, alınan ve verilen nefesi dizginleyerek ve sadece nefesin
dizginlenmesiyle bir olarak verilen nefesi alınana, alınan nefesi verilene
kurban olarak sunarlar.
30. Beslenmelerini düzenleyen diğerleri, yaşam-nefesindeki yaşam-nefeslerini
sunarlar; tüm bu kişiler kurban yoluyla günahları tamamen yok edilmiş olan (ve)
kurbanı bilenlerdir.
31. Kurbanın nektar gibi olan artığını yiyen kişiler, ebedi Brahman'a giderler.
Bu dünya (Brahma'ın dünyası) (bile) kurban uygulamayan kişi için değilken; o
halde kişi diğerine (ötealeme) nasıl sahip olabilir, ey Arcuna?
32. Brahman'ın önüne farklı tipte kurbanlar saçılmıştır. Bunların hepsinin
fiilden doğduğunu bil. Bunu bildiğinde özgürleşeceksin.
33. Ey Parantapa, Bilgelik-kurbanı, maddenin kurban edilmesinden daha üstündür!
Tüm çeşitleriyle fiiller en yüksek nokta olan bilgiye varır!
34. Uzun süreli teslimiyetle, sorgulamakla ve hizmet yoluyla, Gerçek'in
farkında olan bilgenin seni bu bilgiye yönlendireceğini bil.
35. Bunu bilerek, Ey Arcuna, bir daha bu şekilde yanılmayacaksın, ve bu
vasıtayla tüm varlıkları kendi Özbeninde ve aynı zamanda Ben'de göreceksin!
36. Tüm günahkarların en günahkarı olsan bile, yine de doğrusu bilgi yığınıyla
tüm günahları geçip gideceksin.
37. Ey Arcuna, parlayan ateşin yakıtı kül haline dönüştürmesi gibi, bilgi ateşi
de tüm fiilleri küle dönüştürür.
38. Doğrusu, bu dünyada bilgi gibi bir başka saflaştırıcı yoktur. Yoga'da
mükemmeliyete ulaşan kişi, bu bilgiyi zamanla kendi Özben'inde bulur.
39. İnançla dolu olan, buna adanmış olan ve tüm duyuları itaat altına almış
olan kişi bu bilgiye ulaşır; ve buna ulaştıktan sonra, anında yüce huzura erer.
40. Cahil olan, inançsız olan, şüphe içindeki kişi yıkıma doğru yol alır;
şüpheci kişi için ne bu dünya, ne ötealem, ne de mutluluk vardır.
41. Yoga yoluyla fiilleri terk etmiş, şüphelerini bilgi ile parçalara ayırmış
ve kendi üzerinde hakimiyet sağlamış kişinin yaptığı fiiller onu bağlamaz, ey Arcuna!
42. Bu yüzden, kalbinde taşıdığın cehaletten doğan şüphelerini bilgi kılıcıyla
parçalara ayır ve Yoga'ya sığın; ayağa kalk, ey Arcuna!
Hari Om Tat Sat
*) Kurban :
Bhagavat Gita'da geçen kurban, egonun terki işlemidir.
5. BÖLÜM: FİİLİN
TERKİ YOGASI
Arcuna:
1. Ey Krişna, hem fiilin terkini övüyorsun hem de Yoga'yı! Bana hangisinin daha
iyi olduğunu açık seçik söyle.
Krişna:
2. Terk ve Fiil Yogasının ikisi de kişiyi en üstün mutluluğa yönlendirir, ama
ikisinin içinde, Fiil Yogası fiilin terkinden daha üstündür.
3. Nefret etmeyen ve arzu duymayan kişi, ebedi Sannyasin olarak bilinmelidir;
çünkü zıt kutuplardan özgürleşerek, kolaylıkla kendini bağlayan zincilerden
kurtulmuştur, ey koca kollu Arcuna!
4. Bilgeler değil, sadece çocuklar bilgiden ve Fiil Yogası ya da fiilde
bulunulmasından -sanki bunlar birbirinden farklı ve bağımsızmış gibi-
bahsederler; kim birini başarırsa, her ikisinin de meyvelerini kazanmış olur.
5. Sankya'lar ya da Jnani'ler tarafından ulaşılan bu yere (Karma) Yogiler de
ulaşır. Bilginin ve fiilde bulunmanın bir olduğunu gören, gerçekten görüyordur.
6. Ama, ey koca kollu Arcuna, Yoga'ya ulaşmadan terki başarmak zordur;
Yoga'yla-uyumlu olan hikmet sahibi çabucak Brahman'a ulaşır!
7. Fiil yoluna adanmış, aklı arılaşmış olan, kendine hakim olmuş, duyularını
itaati altına almış olan ve kendi Özben'inin tüm varlıklarda bulunan Özben
olduğunu fark etmiş olan kişi, fiilde bulunduğu halde hiç bir şeye bulaşmaz.
8. Gerçek'le uyumlu hale gelmiş bilen şöyle düşünür "Ben hiç bir şey
yapmıyorum". O; görmede, duymada, dokunmada, koklamada, yemede, yürümede,
uyumada, nefes almada,
9. Konuşmada, gitmesine izin vermede, alıkoymada, gözleri açıp kapamada
duyuların duyu-nesneleri arasında dolaştığına (-dan emindir) ikna olmuştur.
10. Fiilde bulunan, bu fiilleri Brahman'a sunan ve bağımlılığı bırakan kişi,
sudaki lotüs çiçeğinin yaprağı (-nın çamura bulaşmaması) gibi günaha bulaşmaz.
11. Yogi'ler, bağımlılığı terk ederek, sadece bedenen, aklen, zihnen ve aynı
zamanda duyularla, benliğin saflaşması için fiilde bulunurlar.
12. Birleşmiş* olan, fiilin meyvesini terk ederek, ebedi huzura kavuşur; sadece
arzuyla itilen ve meyveye bağımlı olan birleşmemiş olanlar (zincirlere)
bağlıdır.
13. Bedenlenmiş olan (kişi) tüm fiilleri zihnen terk ederek ve kendine hakim
olarak, dokuz kapılı şehirde**, mutluluk içinde, fiilde bulunmadan ve
diğerlerinin (beden ve duyuların) fiilde bulunmasına sebep olmadan kalır.
14. Rab, bu dünya için ne faaliyet ne fiil, ne de fiillerin meyveleri ile
birleşmeyi yaratır; fiilde bulunan Doğa'dır.
15. Rab kimsenin ne ihtarını ne de hatta hünerini kabul eder; bilgi cehaletle
sarmalanmıştır, bu yüzden varlıklar yanılgı içindedirler.
16. Ama bilgi, Özben'in bilgisiyle cehaleti yok edilmiş kişilere, Yüce olanı
(Brahman'ı) güneş gibi ortaya çıkarır.
17. Zihinleri O'nunla özdeşleşmiş, kendileri O olmuş, O'na erişmiş, O'nu nihai
amacı yapmış olanlar dönüşü olmayan yere giderler, günahları bilgiyle dağılır
gider.
18. Hikmet sahipleri öğrenme ve alçakgönülülüğe sahip bir Brahmin'e, bir ineğe,
bir file, ve hatta bir köpeğe ve bir kast dışı olana aynı gözle bakarlar.
19. Burada (bu dünyada) bile, akılları ayniyette bulunanlarca (herşeye aynı
gözle bakanlarca) doğumun (herşeyin) üstesinden gelinmiştir; Brahman lekesizdir
ve eşittir; bu yüzden onlar Brahman'da bulunurlar.
20. Sabit bir zihinle, yanılgısız olarak Brahman'da bulunarak, Brahman'ı bilen
(kişi), ne hoşa giden şeylere sahip olduğunda neşelenir, ne de hoşa gitmeyen
şeyleri elde ettiğinde kederlenir.
21. Dışsal irtibatlara bağlı olmayan benlikle, kişi mutluluğu Özben'de bulur;
kişi Brahman'a yapılan meditasyonla meşgul olarak sonsuz mutluluğa kavuşur.
22. (Dışsal) irtibatlardan doğan zevkler sadece acı üretirler, çünkü hepsinin
bir başlangıcı ve bir sonu vardır, ey Arcuna! Bu yüzden, bilge olan bunlarla
neşelenmez.
23. Bedenden özgürleşmeden önce, hala bu dünyadayken arzu ve öfkeden doğan
dürtülere karşı koyabilen kişi Yogi'dir, o mutlu bir kişidir.
24. Her zaman kendi içinde mutlu olan, neşelenen ve aydınlanan böyle bir Yogi
mutlak özgürlüğe ya da Mokşa'ya ulaşır ve Brahman haline gelir.
25. Günahları yok edilmiş, dualiteleri (zıt kutupların deneyiminin ya da
dualitesinin algılanmasını) bir kenara bırakmış, kendine hakim ve tüm
varlıkların iyiliğini isteyen hikmet sahipleri mutlak özgürlüğe ya da Mokşa'ya
kavuşurlar.
26. Mutlak özgürlük (ya da Brahman'a özgü mutluluk) arzu ve öfkeden kurtulmuş,
düşüncelerini kontrol etmiş ve Özben'in farkındalığına sahip kendine hakim
münzeviler için her yanda varolur.
27. (Tüm) dış irtibatları kapatan ve bakışları iki kaşın arasında sabitleyen,
burun delikleri arasında hareket eden alınan ve verilen nefesi eşitleyen,
28. Duyuları, aklı ve zihni her zaman kontrol altında olan, yüce amacı
özgürleşme olan, arzu, korku ve öfkeden kurtulmuş hikmet sahipleri doğrusu
sonsuza dek özgürleşirler.
29. Beni tüm kurbanlardan ve çileden zevk alan, tüm dünyaların büyük Rabbi ve
tüm varlıkların dostu olarak bilen huzura kavuşur.
Hari Om Tat Sat
*) Birleşmiş
olan : Yoga uygulaması yaparak evrenle bir olmayı (birleşmeyi) başarmış olan
kişi
**) Dokuz kapılı şehir: Beden Brahma'nın şehri (Brahmapuri) diye bilinir.
Kapıları; gözler, kulaklar, burun delikleri, ağız, anüs ve üreme organıdır.
6. BÖLÜM: MEDİTASYON
YOGASI
Krişna:
1. Fiillerinin meyvesine bağımlı olmadan, bağlı olduğu görevi yerine getiren
kişi, Sannyasin ve Yogi'dir, ateşi ve fiili olmayan ise Sannyasin de, Yogi de
değildir.
2. Ey Arcuna, terk diye adlandırdıkları şeyin Yoga olduğunu bil; doğrusu kimse
düşüncelerini terk etmediği sürece bir Yogi olamaz!
3. Yoga'yı başarmak isteyen hikmet sahibi için, fiilin bir araç olduğu
söylenir; Yoga'yı başarmış aynı hikmet sahibi için fiilsizliğin (sukunetin) bir
araç olduğu söylenir.
4. Tüm düşüncelerini terk etmiş bir kişi duyu-nesnelerine veya fiillere bağımlı
değilse, o kişinin Yoga'yı başarmış olduğu söylenir.
5. Kişi sadece kendi Özben'inde yükselsin; kendisini aşağıya çekmesin, çünkü
kişinin arkadaşı da düşmanı da sadece kendisidir.
6. Kendisine Özben vasıtasıyla hakim olmuş kişi, kendisinin arkadaşıdır, ama
kendine hakim olamamışlar için, kişinin kendisi dışsal bir düşman gibi
karşılarına çıkar.
7. Kendine hakim ve huzurlu kişinin Yüce Özben'i, sıcakta ve soğukta, zevkte ve
acıda ve ayrıca onurlandırıldığında ve hor görüldüğünde dengededir.
8. Bilgi ve (Özben'in) bilgeliğiyle tatmin olmuş; duyularına hakim olmuş; bir
parça toprağa, bir parça taşa ve altına aynı gözle bakan Yoginin uyum içinde
olduğu söylenir. (Nirvikalpa Samadhi durumuna ulaştığı söylenir.)
9. İyi kalpli olanlara, arkadaşlara, düşmanlara, kayıtsızlara, nötrlere, nefret
dolulara, akrabalara, adil olanlara ve olmayanlara karşı aynı gözle bakan,
herşeyi aşar.
10. Yogi; aklını sürekli olarak sabit tutmaya çalışarak, yalnızlıkta kalarak,
aklını ve bedenini kontrol edip tek başına olarak, umut ve kederden kurtulmuş
olarak
11. Temiz bir yerde, ne çok alçak ne de çok yüksek olan, bir bezin, hayvan
postunun ve kusha otunun üst üste konulmasıyla yapılmış sağlam bir yerde
oturarak,
12. Aklın fiillerini (zihinsel faaliyetleri) ve duyuları kontrol altına alıp,
aklını tek bir noktaya sabitleyerek, kendini arındırmak için Yoga uygulasın.
13. Bedenini sabit tutarak, kafası ve boynu dik ve mükemmelce sabit olarak,
çevresine bakınmadan burnunun ucuna baksın.
14. Sakin bir zihinle, korkusuzca, Brahmachari* andını tutarak, aklını kontrol
ederek, Beni düşünerek ve aklı dengede kalarak otursun ve Beni yüce hedefi
yapsın.
15. Aklı kontrol altındaki Yogi, böylece, aklı sürekli olarak dengede tutarak,
Ben'de varolan ve özgürleşmeye varan huzura erer.
16. Ey Arcuna, doğrusu Yoga ne çok yiyen, ne de hiç yemeyen için; ne çok uyuyan
ne de (her zaman) uyanık olan için mümkün değildir!
17. Yoga, yemede ve harekette (örneğin yürümede) daima makul olan, fiildeki
gayretinde makul olan, uyku ve uyanıklık arasında makul olan kişi için acıların
yok edicisidir.
18. Arzu nesnelerine duyulan özlemden yakasını kurtarmış (ve) mükemmelce
kontrol edilmiş akıl sadece Özben'de bulunduğunda, o kişi için "O
birleşmiştir." denir.
19. Yoga'yı Özben'de uygulayan (Özben Yoga'sıyla özdeşleşmiş), aklını kontrol
altına almış Yogi, rüzgarsız bir yerde bulunan bir gaz lambasının titreşmeden
yanan ışığına benzer.
20. Yoga uygulamasıyla dizginlenmiş akıl sakinliğe eriştiğinde ve Özben'i
Özben'de gördüğünde, kişi kendi Özben'iyle tatmin olur.
21. Yogi, saf zihinle kavranabilen ve duyuları aşan ebedi mutluluğu
hissettiğinde ve başka hiç bir yere kıpırdamadan Gerçek'ten asla
ayrılmadığında,
22. Bundan üstün daha büyük bir kazancın olamayacağını düşünür; çok büyük bir
acı ile karşılaşsa bile bulunduğu yerden ayrılmaz,-
23. (İşte) bunun adının; acı ile bir olmaktan kurtulma, (yani) Yoga olduğunu
bil. Bu Yoga, kararlılıkla ve ümidini kaybetmeyen bir akılla uygulanmalıdır.
24. Kişi, Sankalpa'dan** doğan tüm arzuları -hiç birini bir kenara ayırmadan-
tamamen terk ederek, ve akılla duyu sürüsünün tamamını her yandan
dizginleyerek,
25. Sabit tutulmuş zihinle azar azar sakinliğe ulaşsın; aklı Özben'de tutarak,
başka hiç bir şey düşünmesin.
26. Rahat durmayan ve sabit olmayan aklın başka yerlere kaçmasına sebep
olandan, aklı dizginle ve (onu) sadece Özben'in kontrolü altına getir.
27. Yüce mutluluk, doğrusu, aklı çok huzurlu olan, tutkuları sakinleşmiş,
Brahman haline gelmiş ve günahtan kurtulmuş bu Yogi'ye gelir.
28. Aklını sürekli olarak (Yoga uygulaması ile) meşgul tutan, günahlarından
kurtulmuş Yogi, kolayca Brahman'la olan irtibatın ebedi mutluluğunun tadını
çıkarır.
29. Aklı Yoga ile uyumlu olan kişi, tüm varlıklarda bulunan Özben'i görür ve
tüm varlıkları Özben'de görür; her yerde hep aynı şeyi görür.
30. Beni her yerde gören ve herşeyi Ben'de gören kişi, ne Ben'den ayrılır ne de
Ben ondan ayrılırım.
31. Birleşmiş olup da, tüm varlıklarda bulunan Ben'i seven ve hürmet eden işte
bu Yogi, yaşam tarzı ne olursa olsun, Ben'de bulunur.
32. Ey Arcuna, zevk de olsa, acı da olsa, Özben'in benzerliği yoluyla her yerde
ayniyeti gören kişiye en yüksek Yogi olarak bakılır.
Arcuna:
33. Ey Krişna, aklın rahat durmamasından ötürü, öğrettiğin bu ayniyet Yogasında
süreğen bir devamlılık görmüyorum!
34. Doğrusu akıl rahat durmamaktadır, şamatacıdır, güçlüdür ve teslim
olmamaktadır, ey Krişna. Ben aklı kontrol etmenin rüzgarı kontrol etmek kadar
zor olduğunu zannediyorum.
Krişna:
35. Ey koca kollu Arcuna, şüphesiz, aklın kontrol edilmesi zordur ve akıl rahat
durmamaktadır; ama uygulama ve duyulara kapılmamakla akıl dizginlenebilir!
36. Bu Yoga'ya, kendine hakim olmayanlarca ulaşımının zor olacağını
düşünüyorum, ama kendine hakim olan ve çabalayan kişi, (doğru) araçlarla buna
ulaşır.
Arcuna:
37. İnancı olduğu halde kendine hakim olmayı başaramayan, aklı Yoga'dan başka
yerlere kayan, Yoga'da mükemmelliğe ulaşmayı başaramamış kişiyi nasıl bir son
bekler, ey Krişna?
38. Her ikisinden de düşerek (hedeflerinin her ikisine de ulaşamayarak),
Brahman yolunda yanılgıya düştüğünden, parçalanmış bir bulut gibi, desteksiz
yok olup gitmez mi?
39. Ey Krişna, bu şüphemi tamamen Sen giderebilirsin, çünkü senin dışında bu
şüpheyi giderecek kimse yoktur.
Krişna:
40. Ey Arcuna, ne bu dünyada, ne de bir sonraki dünyada onun için bir yıkım
yoktur; ey çocuğum, doğrusu iyilik yapan hiç kimsenin kederlenmesi söz konusu
değildir!
41. Erdemli dünyalara ulaşıp orada uzun yıllar boyunca kaldıktan sonra,
Yoga'dan düşmüş (Yoga'ya ulaşamamış) kişi arı ve varlıklı bir evde tekrar
doğar.
42. Ya da, hatta bilge Yogilerin ailesinde doğar; doğrusu böyle bir doğumu bu
dünyada başarmak çok zordur.
43. Orada, o kişi bir önceki bedeninde elde ettiği bilgiyle karşılaşır ve
mükemmeliyet için çok daha fazla çabalar, ey Arcuna!
44. Daha önceki uygulamaları yoluyla, kendisine rağmen doğar (kendisi farkında
olmasa bile, amaca ulaşır). Sadece Yoga'nın ne olduğunu bilmek isteyen bile,
Brahma'nın sözünü (kutsal kitaplara özgü bilgiyi) aşar.
45. Ama, yılmadan çabalayan, günahlarından arınmış, bir çok doğumla kademesel
olarak mükemmelleşmiş bir Yogi en üstün hedefe ulaşır.
46. Yoginin, çilekeşlerden ve hatta bilgi erbabından (metinlerin çalışılmasıyla
elde edilmiş bilgi) bile yüce olduğu düşünülür; o, fiilde bulunan kişilerden de
üstündür; bu yüzden bir Yogi ol, ey Arcuna!
47. Ve inancı tam olup ve içsel varlığı Ben'de olarak, Ben'i seven ve Bana
hürmet eden Yogi'yi, tüm Yogi'lerin en samimisi sayarım.
Hari Om Tat Sat
*) Brahmachari:
Tensel zevkleri kontrol etme (Yama'lardan biridir.)
**) Sankalpa:
Hayal
7. BÖLÜM: BİLGELİK
VE FARKINDALIK YOGASI
Krişna:
1.Ey Arjuna, aklını Bana vererek, yoga uygulayarak ve Bana sığınarak, Beni
tamamen ve şüpheye düşmeden nasıl bilebileceğini dinle!
2. Sana bu bilginin tamamını direkt farkındalık ile birleştirerek vereceğim,
bunu bildikten sonra, burada bilinmesi gereken başka bir şey kalmaz.
3. Binlerce kişinin içinde, belki bir kişi mükemmellik için çabalar; bu
çabalayanların içinde bile belki sadece biri Beni gerçekten tanır.
4. Toprak, su, ateş, hava, esir (boşluk), akıl, zihin ve egoizm olarak Benim
Doğam sekize bölünmüştür.
5. Ey koca-kollu, bunlar benim düşük seviyeli Prakriti*'mdir! Bunun bu dünyayı
tutan yaşam cüzü olan benim yüksek seviyeli Prakriti'mden farklı olduğunu bil.
6. Bunların ikisinin (düşük ve yüksek seviyeli Prakritilerimin) tüm varlıkların
rahmi olduğunu bil. Bu sebepten dolayı, Ben tüm evrenin kaynağıyım ve
çözülmesiyim.
7. Ey Arcuna, Benden daha yüksek seviyede hiç bir şey yoktur! Kıymetli taşların
bir ipe geçirilmesi gibi, herşey sıra sıra Bana bağlanmıştır.
8. Ey Arcuna, Ben sudaki lezzetim. Ben aydaki ve güneşteki ışığım; Ben tüm Vedalardaki
Om hecesiyim, esirdeki sesim ve insandaki erkekliğim.
9. Topraktaki güzel kokuyum ve ateşin parlaklığıyım, tüm varlıklardaki yaşamım;
ve Ben çilekeşlerin çilesiyim.
10. Ey Arcuna, Beni tüm varlıkların ebedi tohumu olarak bil; Ben zekilerin
zekasıyım; ihtişamlı nesnelerin ihtişamıyım Ben!
11. Güçlülerin arzu ve bağımlılıktan yoksun gücüyüm, ve Ben (tüm) varlıklarda,
Dharma'ya ters düşmeyen arzuyum, ey Arcuna!
12. Arı, hareketli ve durağan olan her varlığın Ben'den türediğini bil. Onlar
Ben'dedir, yine de Ben onlarda değilimdir.
13. Doğanın üç değerinden (guna'lar) çıkmış bu Doğalarla (durumlarla)
yanılsanmış olduğundan, tüm bu dünya Ben'i onlardan ayrı (gunaların üstünde
olduğumu) ve değişmez olarak bilmez.
14. Doğrusu, (doğanın) değerler(in)den yapılmış Benim bu ilahi yanılsamamı aşıp
geçmek zordur; bu yanılsamayı sadece Bana sığınanlar aşıp geçebilir.
15. İnsanların en geri tabiatlısı olan kötülük yapanlar ve yanılgı içinde
olanlar Beni aramazlar; yanılsama yoluyla bilgisi yok edilmişler ifritlerin
yolunu takip ederler.
16. Ey Arcuna, Beni seven ve hürmet eden erdemli kişiler dört çeşittir! Istırap
çekenler, bilgi arayanlar, zenginlik arayanlar ve bilgeler, ey Bharataların
efendisi!
17. Bunların içinde, şaşmaz değişmez bir şekilde her zaman Bir olana adanmış
olan bilge aşar geçer (en iyisidir); çünkü Ben bilge için fazlasıyla
değerliyimdir ve o da Benim için değerlidir.
18. Gerçi, tüm bunlar yüce gönüllü varlıklardır; ama Ben bilgeyi Kendi Özbenim
sayarım; çünkü o, şaşmaz değişmez bir akılla, yüce hedefi olarak sadece Bana
yönelir.
19. Bir çok doğumdan sonra bilge kişi, herşeyin Vasudeva (içsel Özben)
olduğunun farkına vararak Bana gelir; böyle büyük bir ruhu (Mahatma) bulmak çok
zordur.
20. Bilgeliği bu veya şu arzuyla sarsılanlar kendi doğalarına uygun bu veya şu
ayini izleyerek diğer tanrılara giderler.
21. Adanmış kişinin saygı ve sevgi göstermek için inançla arzuladığı biçim ne
olursa olsun, onun bu inancını Ben sağlam ve sarsılmaz yaparım.
22. Bahşedilmiş bu inançla kişi, ona (o biçime) saygı ve sevgi gösterir ve
ondan arzuladığı şeyleri sağlar, (ama aslında) bu varlıklar (sadece) Benim
tarafımdan takdir edilirler.
23. Doğrusu, kıt zekaya sahip bu kişilerin elde ettiği ödüller (meyveler)
geçicidir. Tanrılara sevgi ve saygı duyanlar onlara giderler ama Bana adanmış
olanlar Bana gelirler.
24. Benim yüksek seviyeli, değişmez ve en mükemmel doğamı bilmeyen aptallar,
Tezahür etmememiş olan Ben'i tezahür etmiş olan olarak düşünürler.
25. Ben Yoga Maya'da gizlenmiş olduğumdan herkese (olduğum şekilde) tezahür
etmem. Bu yanıgı içindeki dünya, doğmamış ve yok edilmez olan Ben'i bilmez.
26. Ey Arcuna, Ben varlıkların geçmişini, bugününü ve geleceğini bilirim, ama
kimse Beni bilmez.
27. Ey Barata, arzu ve nefretten doğan zıt kutupların yanılgısından dolayı, tüm
varlıklar doğumda yanılgıya tabiidir, ey Parantapa!
28. Ama, günahları son bulmuş ve zıt kutupların yanılgısından kurtulmuş erdemli
fiilde bulunan kişiler, andlarında şaşmaz değişmez olarak kalarak, Bana saygı
ve sevgide bulunurlar.
29. İhtiyarlıktan ve ölümden kurtulmak için çabalayanlar, Bana sığınarak,
Özben'in ve tüm fiillerin tam bilgisi olan Brahman'ın tamamen farkına varırlar,
30. Beni Adhibhuta (elementlerle ilgili olan), Adhidaiva (tanrılarla ilgili
olan) ve Adhiyajna (kurbanla ilgili olan) ile bilenler, şaşmaz değişmez bir
akılla, ölüm anında bile Beni bilirler.
Hari Om Tat Sat
*) Prakriti: Doğa
8. BÖLÜM: YOK
OLMAZ BRAHMAN YOGASI
Arcuna:
1. Bu Brahman nedir? Adhyatma (Atman'la ilgili olan) nedir? Ey kişilerin en
iyisi, fiil nedir? Adhibhuta diye açıklanan nedir? Ve Adhidaiva denilen nedir?
2. Burada, bu bedendeki Adhiyajna kimdir ve nasıldır, ey Madhu'yu yok eden? Ve
nasıl oluyor da, ölüm anında, kendine hakim olmuş kişi tarafından Sen
bilinebiliyorsun?
Krişna:
3. Brahman Yok Edilmez olandır, Yüce'dir. Onun öz doğasına İçsel-Farkındalık denir;
varoluşa ve varlıkların tezahürüne yol açan ve de onları destekleyen (tanrılara
sunulan) takdimler de fiil olarak adlandırılır.
4. Adhibhuta (elementlerin bilgisi) Benim yok olan Doğamla alakalıdır ve Puruşa
ya da ruh Adhidaiva'dır; burada bu bedendeki Adhiyajna sadece Ben'im, Ey
bedenlenmişlerin en iyisi!
5. Ve kim bedenini terk ederken ölüm anında sadece Beni hatırlamaya devam
ederse, Benim Varlığıma ulaşır; buna hiç şüphe yoktur.
6. Sonunda bedenini terk ederken kim hangi varlığı düşünürse, sürekli o varlığı
düşündüğünden, o (kişi) sadece o varlığa gider, ey Kunti oğlu.
7. Bu yüzden, her zaman sadece Beni hatırla ve savaş. Bana sabitlediğin
(Benimle özdeşleşmiş) akıl ve zihinle, şüphesiz sadece Bana geleceksin.
8. Başka hiç bir varlığa doğru kaymayan, meditasyon alışkanlığından dolayı
şaşmaz değişmez hale gelmiş ve sürekli meditasyon yapan akılla, kişi Yüce
Kişi'ye, Parlak olana gider, ey Arcuna!
9. Kim; alim, kadim, (tüm dünyanın) yöneticisi, atomdan daha küçük olan,
herşeyin destekçisi, kavranamaz biçimde olan, güneş gibi parlak ve cehaletin
karanlığının ötesinde olan üzerine
10. Ölüm anında sarsılmaz bir akıl, bahşedilmiş adanma ve Yoga'nın gücüyle tüm
yaşam-nefesini iki kaşının arasına odaklayarak meditasyon yaparsa, o kişi
parlak olan Yüce Kişi'ye ulaşır.
11. Vedaları bilenlerce yok olmaz olarak açıklanmış olan, kendine hakim
(çilekeşlerin) ve tutkularından kurtulmuşların girebileceği, bekarlık (iffet)
uygulamasının yapıldığı bu arzuyu - bu hedefi sana kısaca açıklayacağım.
12. Tüm kapılarını kapatarak, aklını kalbine gömerek ve yaşam-nefesini
kafasında tutarak, konsantrasyon uygulamasıyla meşgul olarak,
13. Tek heceli Om'u -Brahman'ı- mırıldanıp her zaman Beni hatırlayarak, kim
bedenini terk ederek bu şekilde ayrılırsa, yüce hedefe erişir.
14. Her zaman şaşmaz değişmez olan, beni (uzun süre boyunca) sürekli olarak ve
her gün hatırlayan, (tek noktaya odaklı akılla) başka hiç bir şey düşünmeyen bu
Yogi bana kolayca ulaşır, ey Paratha!
15. Bana ulaşan bu büyük ruhlar, bir daha acı dolu olan ve ebedi olmayan bu
yerde (burada) doğmazlar; onlar en yüksek mükemmelliğe ulaşmışlardır
(özgürleşmişlerdir).
16. Brahma'nın dünyası dahil, (tüm) dünyalar, tekrar geri dönmeye mahkumdur, ey
Arcuna! Ama kim bana ulaşırsa, ey Kunti oğlu, bir daha doğmaz!
17. Bir Brahma gününün bin Yuga* boyunca sürdüğünü, ve bir gecenin de bin Yuga
boyunca sürdüğünü bilenler, gece ve gündüzü bilenlerdir.
18. Tüm tezahür etmiş olanlar "gün"ün gelmesiyle tezahür etmemiş
olandan türerler ve doğrusu "gece"nin gelişiyle de sadece tezahür
etmemiş olan diye adlandırılanda çözünür giderler.
19. Tekrar ve tekrar doğan bu aynı kalabalık varlıklar gecenin gelişiyle
(tezahür etmemiş olan içinde) çaresizce çözünürler ve günün gelişiyle tekrar
ortaya çıkarlar, ey Arcuna.
20. Ama doğrusu tezahür etmemiş olandan daha yüksek olan bir başka tezahür
etmemiş (yaratıcı zeka ve Doğanın üstünde) Ebedi vardır ki, O tüm varlıklar yok
edildiğinde yok olmaz.
21. Tezahür etmemiş olan ve Yok Olmaz Olan olarak adlandırılanın, en yüksek
hedef (yol) olduğunu söylerler. O'na ulaşan bir daha (doğum ve ölüm çarkına)
geri dönmez. Bu Benim en yüksek meskenimdir (durumumdur).
22. Tüm varlıkların içinde bulunan ve herşeyin O'ndan yayıldığı bu en yüksek
Purusha'ya, ey Arcuna, sadece O'na yapılan ve yolundan sapmayan bir adanma ile
ulaşılır.
23. Şimdi sana, ayrılış vaktinde hangi Yogi'lerin dönüp hangilerinin
dönmediğini anlatacağım.
24. Ateş, ışık, gündüz, Ayın aydınlık onbeşi, güneşin kuzey yolundaki altı ayı
(kuzey gündönümü) sırasında ayrılan, Brahman'ı bilenler Brahman'a giderler.
25. Duman, gece-vakti, Ayın karanlık onbeşi ya da güneşin güney yolundaki altı
ayı (güney gündönümü) ile ayın ışığına ulaşan Yogi'ler geri döner.
26. Dünyanın parlak ve karanlık yollarının doğrusu ebedi olduğu düşünülür; biriyle
(parlak olanla) kişi tekrar geri dönmez, ve diğeriyle kişi geri döner.
27. Bu yoları bilerek, Arcuna, hiç bir Yogi aldanmaz! Bu yüzden, her zaman
Yoga'da sebat et.
28. (Metinlerde) bahsedilen ve Vedalardan (okunulup öğrenilmesinden),
kurbandan (-ın uygulanmasından), çile (uygulamalarından) ve hediyelerden
(sunulmasından) doğan meyveler ya da hak edişler ne olursa olsun, bunu (bu
yolları) bilen Yogi tüm bunların ötesine gider; ve yüce ilksel meskene ulaşır.
Hari Om Tat Sat
*) Yuga: Çağ
9. BÖLÜM: BÜYÜK
BİLİM VE BÜYÜK SIR YOGASI
Krişna:
1. Şimdi bahaneler aramayan sana, en büyük sırrı, deneyimle (içsel
farkındalıkla) birleştirilmiş bilgiyi açıklayacağım. Bunu bilince, kötülükten
kurtulmuş olacaksın.
2. Bu büyük ilimdir, büyük sırdır, yüce saflaştırıcıdır, dolaysız sezgisel
bilgi ile farkına varılır, erdemli olanlara göre tatbiki çok kolaydır ve yok
olmaz niteliklidir.
3. Ey Arcuna, bu Dharma'ya inancı olmayanlar (Özben bilgisi olmayanlar) bana
ulaşmadan, bu ölüm dünyası yoluna geri dönerler!
4. Tüm bu dünya, Benim tarafımdan, Benim tezahür etmemiş yönümle
sarmalanmıştır; tüm varlıklar Ben'de varolur, ama Ben onların içinde
değilimdir.
5. Ne de (gerçekte) varlıklar Ben'de varolurlar: Benim ilahi Yoga'mı seyret; O
ki, varlıkların etkin sebebi olan ve tüm varlıkları destekleyen, ama onlarda
bulunmayan Özbenim'dir.
6. Her yere hareket eden güçlü rüzgarın her zaman esirde (boşlukta) durması
gibi, tüm varlıkların da bende olduğunu bil.
7. Ey Arcuna, tüm varlıklar her Kalpa*'nın sonunda Doğama girerler; onları (bir
sonraki) Kalpa'nın başında yine dışarı (dünyaya) gönderirim.
8. Doğamla hayat vererek, bu Doğanın gücü karşısında çaresiz olan kalabalık
varlıkları tekrar ve tekrar dışarı gönderirim.
9. Bu fiiller beni bağlamaz, ey Arcuna, sanki ilgisiz biriymiş gibi oturarak bu
fiillere bağımlı olmam!
10. Benim gözetimim altında, Doğa hareket eden ve etmeyeni üretir; bundan
dolayı, ey Arcuna, dünya döner durur!
11. Yüksek seviyeli Varlığımın (tüm) varlıkların Rabbi olduğunu bilmeyen
aptallar, insan şekli aldığımda Bana aldırmazlar.
12. Kibirli umutları, kibirli fiilleri, kibirli bilgileri ve
duygusuzluklarıyla, onlar doğrusu ifritlerin ve ilahi olmayan varlıkların
aldatıcı doğalarınca ele geçirilmişlerdir.
13. Ama büyük ruhlar, ey Arcuna, Benim ilahi doğama katılarak, Benim
varlıkların ölümsüz kaynağı olduğumu bilerek, tek bir akılla (başka hiç bir
şeye adanmadan) Bana sevgi ve saygıda bulunurlar!
14. Her zaman Beni yücelterek, çabalayarak, andında sebatlı olarak, Önümde
eğilerek, Bana adanarak şaşmaz değişmez bir şekilde hep Bana saygı ve sevgide
bulunurlar.
15. Diğerleri de, bilgi-kurbanında bulunarak, Beni sonsuz yüzlü olarak, Bir
olarak, ayrı olarak ve çeşit çeşit olarak görerek saygı ve sevgide bulunurlar.
16. Ben Kratu'yum; Ben Yajna'yım; Ben ruhlara sunulan takdimeyim (yemeğim); Ben
ayin otuyum ve (diğer) tüm bitkilerim; Ben Mantra'yım; Ben aynı zamanda ghee
ya da eritilmiş tereyağım; Ben ateşim; Ben adağım.
17. Ben bu dünyanın babasıyım, anasıyım, fiillerin meyvesinin dağıtıcısıyım ve
büyük babasıyım; bilinmesi gereken(-tek şey)im, arılaştırıcıyım, kutsal tek
heceliyim (Om) ve aynı zamanda Rig-, Sama- ve Yajur Veda'larım.
18. Ben amacım, desteğim, Rabbim, tanığım, meskenim, barınağım, arkadaşım,
kaynağım (başlangıcım), çözülmeyim (sonum), temelim, hazine dairesiyim ve yok
edilmez tohumum.
19. Ben (güneş gibi) ısı veririm; yağmuru tutarım ve yağdırırım; Ben
ölümsüzlüğüm ve aynı zamanda ölümüm, varlığım ve yokluğum, ey Arcuna!
20. Üç Veda'yı da bilerek Somayı içenler tüm günahlarından arınarak
kurban yoluyla bana sevgi ve saygıda bulunurlar, cennete giden yol için dua
ederler; onlar tanrıların Rabbinin kutsal dünyasına ulaşırlar ve tanrıların
ilahi zevklerini cennette tadarlar.
21. Engin cennette zevklere daldıktan sonra hakedişleri sona erince tekrar
ölümlüler dünyasına geri dönerler; böylece üçünün (üç Vedanın)
emirlerine itaat ederek ve arzuları (arzu nesnelerini) arzulayarak, geliş ve
dönüş durumuna ulaşırlar*.
22. Sadece Bana sevgi ve saygıda bulunarak ve başka hiç bir şeyi düşünmeyerek
her zaman birliğe ulaşmış olanlarınsa, henüz sahip olmadıklarını Ben güvence
altına alırım ve halihazırda sahip olduklarını da Ben korurum.
23. Hatta, inançla dolu olup diğer tanrılara saygı ve sevgide bulunan
adanmışlar da, aslında sadece Bana sevgi ve saygıda bulunurlar, ey Arcuna, ama
yanlış yolla!
24. (Çünkü) Sadece Ben tüm kurbanların hem konusuyum hem de Rabbiyim; ama onlar
Ben'im özümü (gerçekte) bilmezler, ve bu yüzden onlar (bu ölümlüler dünyasına
geri) düşerler.
25. Tanrılara sevgi ve saygıda bulunanlar onlara giderler; atalara sevgi ve
saygıda bulunanlar ruhlara giderler; elementlere hükmeden İlahlara da onlara
sevgi ve saygıda bulunanlar gider; Bana adanmışlarsa Bana gelir.
26. Kim Bana adanma ve saf bir akılla (kalp ile) bir yaprak, bir çiçek, bir
meyve ya da biraz su sunarsa, Ben (bu takdimeyi) kabul ederim.
27. Her ne yaparsan, her ne yersen, kurban olarak neyi sunarsan, neyi verirsen,
çile olarak neyi uygularsan uygula, bunu Bana takdim ederek yap, ey Arcuna!
28. Böylece, fiillerin iyi ve kötü meyveler veren zincirlerinden kurtulacaksın;
şaşmaz ve değişmez bir akılla Terk Yogasında olup özgürleştiğinde, Bana
geleceksin.
29. Ben tüm varlıklara aynı davranırım; Benim için nefret verici ya da çok
sevdiğim diye bir şey yoktur ama bana adanarak, sevgi ve saygıda bulunanlar
Bendedir, Ben de onlardayımdır.
30. Hatta en günahkar olan bile başka hiç bir şeye adanmadan, bana sevgi ve
saygıda bulunursa, doğru yönde değiştiğinden, o da erdem sahibi olarak
görülmelidir.
31. Kısa zamanda o da erdemli hale gelir ve ebedi huzura kavuşur; ey Arcuna,
Bana adananın asla yok olmayacağını kesinlikle bil!
32. Çünkü, ey Arcuna, günahkar olarak doğabilen** kadınlar, Vaishya'lar ve
Sudra'lar da, Bana sığınarak, Yüce Amaca ulaşırlar!
33. O halde kutsal Brahmin'ler ve adanmış soylu azizler (bu amaca) ne kadar
kolay ulaşırlar; bu kalıcı olmayan ve mutsuz dünyaya sahip olduğundan, bana
sevgi ve saygıda bulun.
34. Aklını Bana odakla; kendini Bana ada; Bana kurban et; Benim önümde eğil;
kendi benliğini Benimle birleştirerek, Beni Yüce Amacın yaparak, doğrusu Bana
geleceksin.
Hari Om Tat Sat
*)Geliş ve dönüş
durumu: Bu dünyada tekrar doğmaya zorunludurlar.
**) Günah
kelimesinin anlamı daha önce açıklandığı gibi "her türlü engeldir".
Burada bahsedilense, antik Hint sisteminde bulunan kast sisteminin genel
yapısıdır. Bu yapı gereği, Tanrı farkındalığına ulaşmak Brahmana'ların
(Brahminlerin) görevidir, diğer kastların ise görevleri başkadır. Kişinin kendi
doğasına (kastına) uygun olan görevi yapması dharma'ya uygun olduğundan, bir
çok metinde, kişinin başka kastların görevlerini yapmasının uygun olmadığı
belirtilmektedir. Burada kadınların, Vaishyaların ve Sudraların kendi doğaları
gereği içsel-farkındalığa ulaşma gibi bir yükümlülükleri olmadığı halde, bunu
başarabilecekleri belirtilmekte ve deyim yerindeyse bu iş için onlara icazet
verilmektedir.
10. BÖLÜM: İLAHİ
ZAFERLER YOGASI
Krişna:
1. Ey koca kollu Arcuna, kendi iyiliğin için, Benim yüce sözümü dinle; seni
sevdiğim için bunu tekrar açıklayacağım.
2. Ne tanrılar ne de yüce hikmet sahipleri Benim kaynağımı bilirler; çünkü her
şekilde Ben tüm tanrıların ve büyük hikmet sahiplerinin kaynağıyımdır.
3. Ölümlüler arasında, Beni doğmamış ve başlangıcı olmayan, tüm dünyaların
büyük Rabbi olarak bilenler yanılgı içinde olmayanlardır; onlar tüm
günahlarından arınmıştırlar.
4. Zeka, bilgelik, yanılgı içinde olmama, affetme, doğruluk, kendine hakim
olma, sakinlik, mutluluk, acı, doğum veya varoluş, ölüm ya da var olmama, korku
ve ayrıca korkusuzluk,
5. Zarar vermeme, dengelilik, halinden memnuniyet, çile, ün, faydalılık, kötü
nam - varlıkların (bu) farklı çeşitleri sadece Ben'den doğar.
6. Benim gibi güçlere sahip olan yedi büyük hikmet sahibi, eski dörtlü ve Manu
da, (Benim) aklımdan doğmuştur; onlardan da bu dünyadaki varlıklar
doğmuşlardır.
7. Varlığımın çeşitli tezahürlerini ve Benim Yoga-gücümü gerçekten bilen kişi,
sarsılmaz Yoga'da sabit hale gelir; buna hiç şüphe yoktur.
8. Ben her şeyin kaynağıyım; her şey Ben'den türer; bunu anlayan bilgeler
meditasyona bağlanarak, Bana sevgi ve saygıda bulunurlar.
9. Akılları ve yaşamları Ben'imle tamamen özdeşleşmiş olan, birbirlerini
aydınlatan ve her zaman Ben'den bahsedenler, tatmin ve sevinç doludurlar.
10. Her zaman şaşmaz ve değişmez olarak, sevgiyle, Bana saygı ve sevgide
bulunanlara, Ben ayırt etme Yoga'sı veririm. (Böylece) onlar Bana gelirler.
11. Onlar için sadece şefkat duyduğumdan, Ben onların Özben'inde var olarak,
bilginin parlak ışığıyla, cehaletten kaynaklanan karanlığı yok ederim.
Arcuna:
12. Sen Yüce Brahman'sın, yüce meskensin (ya da yüce ışıksın), yüce
arılaştırıcısın, ebedisin, ilahi Kişi'sin, ilksel Tanrı'sın, doğmamışsın ve her
yerde varolansın.
13. Tüm hikmet sahipleri ve aynı zamanda ilahi hikmet sahibi Narada; ve Asita,
Devala ve Vyasa seni böyle tanımlıyorlar; ve şimdi Sen Kendin de bana böyle
söylüyorsun.
14. Bana söylediğin her şeyin doğru olduğuna inanıyorum, ey Krişna! Doğrusu ne
tanrılar ne de ifritler Senin tezahürünü (kaynağını) bilmezler!
15. Doğrusu sadece Sen, Kendini, Kendin aracılığınla bilirsin, ey Yüce Kişi, Ey
varlıkların kaynağı ve Rabbi, Ey tanrıların Tanrısı, Ey dünyanın hakimi!
16. Bana tüm bu dünyalara nüfuz ederek varolduğun ilahi zaferlerini, hiç birini
saklamadan anlatmalısın. (Bunu başka kimse yapamaz.)
17. Ey Yogi, her zaman meditasyon yaparak Seni nasıl bileceğim? Seni hangi
görünüşünle düşünmeliyim?
18. Ey Krişna, Yogik gücünü ve zaferlerini bana tekrar detaylıca anlat; çünkü
ben Senin yaşam-veren ve nektar gibi olan konuşmanla tatmin olmadım!
Krişna:
19. Pekala, şimdi sana göze çarpan ilahi zaferlerimi açıklayacağım, ey Arcuna!
(Bu zaferlerin) detaylı tanımlarının bir sonu yoktur.
20. Ben tüm varlıkların kalplerinde olan Özben'im, ey Gudakeşa! Ben tüm
varlıkların başlangıcıyım, ortasıyım ve aynı zamanda sonuyum.
21. (Oniki) Aditya arasında Ben Vişnu'yum; parlaklık verenler arasında Ben
parlak güneşim; (yedi ya da kırk dokuz) Marut arasında Ben Mariçi'yim;
yıldızlar arasında Ben ayım.
22. Vedalar arasında Sama Vedayım; tanrılar arasında Vasava'yım;
duyular arasında akılım, ve yaşayan varlıklar arasında zekayım.
23. Ve Rudra'lar arasında Şankara'yım; Yakşa'lar ve Rakşasa'lar arasında refah
Rabbiyim (Kubera); Vasu'lar arasında Pavaka'yım (ateşim); ve (yedi) dağ
arasında Ben Meru'yum.
24. Ve, ey Arcuna, (kralların) aile rahipleri arasında Ben'i şef olan
Brihaspati olarak bil; ordu generalleri arasında Ben Skanda'yım; göller
arasında Ben okyanusum!
25. Büyük hikmet sahipleri arasında Ben Bhrigu'yum; kelimeler arasında Ben tek
heceli Om'um; kurbanlar arasında Ben sessiz tekrarlama* kurbanıyım; hareket
etmeyen şeyler arasında Ben Himalayalar'ım.
26. Ağaçlar arasında Ben peepulum; ilahi hikmet sahipleri arasında Ben
Narada'yım; Gandharva'lar arasında Ben Çitraratha'yım; mükemmelleşmişler
arasında Ben Kapila'yım.
27. Beni atlar arasında nektardan doğan Uçaisrava olarak; muhteşem filler
arasında Airavata olarak; insanlar arasında kral olarak bil.
28. Silahlar arasında Ben yıldırımım; inekler arasında Ben Surabhi adındaki
dilekleri yerine getiren ineğim; Ben ata olan sevgi tanrısıyım; yılanlar
arasında Vasuki'yim.
29. Naga'lar arasında Ananta'yım; su-ilahları arasında Varuna'yım; ölmüş ruhlar
arasında Aryaman'ım, idare ediciler arasında Ben Yama'yım.
30. Ve ifritler arasında Prahlad'ım; sayıcılar arasında Ben zamanım; hayvanlar
arasında Ben onların kralı olan aslanım, kuşlar arasında Garuda'yım.
31. Arılaştırıcılar arasında Ben rüzgarım; savaşçılar arasında Rama'yım Ben;
balıklar arasında köpek balığıyım; su kaynakları arasında Ganj'ım.
32. Yaradılışlar arasında Ben başlangıcım, ortayım ve aynı zamanda sonum, ey
Arcuna! Bilimler arasında Ben Özben bilimiyim; ve Ben ihtilaflı olanlar
arasındaki mantığım.
33. Alfabedeki harfler arasında "A" harfiyim Ben, ve bileşikler
arasında ikiliğim, doğrusu Ben tüketilemez ve sonsuz zamanım; tüm yönlerde
yüzüm olduğundan, (fiillerin meyvelerinin) dağıtıcısıyım.
34. Ve Ben herşeyi yutan ölümüm, ve refah içinde olacakların refahıyım; dişisel
özellikler arasında (ben) ünüm, refahım, konuşma yeteneğiyim, hafızayım,
zekayım, metanetim ve bağışlamayım.
35. İlahiler arasında Brihatsaman'ım; uyaklı dizeler arasında Gayatri'yim;
aylar arasında Margasirsa'yım; mevsimler arasında ilkbaharım.
36. Ben hilekarların kumarıyım; ihtişamlıların ihtişamıyım; Ben zaferim; Ben
(kararlı olanların) kararlılığıyım; Ben iyilerin iyiliğiyim.
37. Vrişni'ler arasında Ben Vasudeva'yım; Pandava'lar arasında Ben Arcuna'yım;
hikmet sahipleri arasında Ben Vyasa'yım; şairler arasında Ben şair Usana'yım.
38. Cezalandırıcılar arasında Ben kralın asasıyım; zafer arayışı içinde olanlar
arasında Ben hikmet ve cömertliğim; ve sırlar arasında Ben sessizliğim;
bilenler arasında bilgiyim Ben.
39. Ve tüm varlıkların tohumu ne olursa olsun, Ben oyum, ey Arcuna! Ben olmadan
varolabilen hareketli ya da hareketsiz (canlı ve cansız) hiç bir varlık yoktur.
40. Ey Arcuna, ilahi zaferlerimin sonu yoktur, bunlar Benim ilahi zaferlerimin
Tarafımdan yapılan kısa bir ifadesidir!
41. Zafer kazanan, refah içinde olan veya güçlü olan her tür varlığın,
ihtişamımın bir parçasının tezahürü olduğunu bil.
42. Ama, ey Arcuna, tüm bu detaylı bilgilerin sana ne faydası var ki? Tüm
dünyayı bir Parçamla destekleyen Ben, varım.
Hari Om Tat Sat
*) sessiz tekrarlama: Japa'dır. Yani bir mantranın zihinsel olarak tekrar
edilmesinden bahsedilmektedir.
11. BÖLÜM: KOZMİK
BİÇİMİN GÖRÜNÜMÜ YOGASI
Arcuna:
1. Bana duyduğun şefkatten dolayı, Özben'le ilgili bu en büyük sırrı
açıklanmanla yanılsanmam yok oldu.
2. Varlıkların kaynağını ve yok oluşunu, ve ayrıca Senin tükenmez yüceliğini
detaylı bir şekilde Sen'den duydum, ey lotüs kalpli Rab!
3. Ey Yüce Rab, Seni biraz önce Kendini tanımladığın gibi, Senin İlahi Biçimini
görmeyi diliyorum, ey Yüce Kişi!
4. Ey Rabbim, eğer görmemin mümkün olduğunu düşünüyorsan, o halde, bana yok
olmaz halini göster.
Krişna:
5. Ey Arcuna, Benim farklı çeşitteki, ilahi olan, çeşitli renklerde ve
şekillerdeki yüz binlerce biçimimi seyret!
6. Aditya'ları, Vasu'ları, Rudra'ları, iki Asvin'i ve aynı zamanda Marut'ları
seyret; ey Arcuna, daha önce hiç görülmemiş mucizeleri seyret!
7. Ey Arcuna, tek bir noktada merkezlenmiş -hareket eden ve etmeyen herşeyi
kapsayan- tüm evreni ve başka neyi görmeyi diliyorsan onu burada, Bedenimde
seyret.
8. Ama Beni bu şekilde kendi gözlerinle seyredemezsin; (bu yüzden) sana ilahi
gözü veriyorum; Benim muhteşem Yoga'mı seyret.
Sancaya:
9. Krişna bunları söyleyerek Arcuna'ya Rab olarak Kendi yüce biçimini gösterdi.
10. Sayısız ağız ve gözlerle, sayısız harika görüntüyle, sayısız ilahi
ziynetle, sayısız ilahi silahla yüceltilmiş,
11. İlahi çelenkler ve kıyafetler giyen, vücut yağlarıyla yağlanmış, her şeyi
harika, göz alıcı, ebedi, her yanda yüzleri olan (Varlıktı).
12. Gök yüzünde bin tane güneş ihtişamla aynı anda parlasaydı, işte bu yüce
Varlık'ın ihtişamı (gibi) olurdu.
13. Sonra Arcuna, orada, tanrıların Tanrı'sının bedeninde, bir çok grubu olan
tüm evrenin bir olanda bulunduğunu gördü.
14. Arcuna, o zaman hayret içinde ve tüyleri diken diken olarak, başını Rabbin
önünde eğdi ve avuç içlerini birleştirerek şöyle konuştu.
Arcuna:
15. Tüm tanrıları ve çeşitli varlık türlerini, lotüste oturan Rab Brahma'yı,
tüm hikmet sahiplerini ve semavi yılanları Bedeninde gördüm, Ey Tanrı.
16. Senin bir çok kol, mide, ağız ve gözleri olan zincire vurulamaz biçimini
her yanda görüyorum; ne bir başlangıç, ne bir orta ne de bir son görüyorum, ey
evrenin Rabbi, ey Kozmik Biçim!
17. Sen'i taçlı, topuzlu, diskli görüyorum, bakması çok zor olan bir parlaklık
kütlesi olarak heryerde ışıyorsun, ateş ve güneş gibi her yerde parlıyorsun, ve
hudutsuzsun.
18. Sen Yok Edilmez Olansın, Yüce Varlık'sın, bilinmeye değer olansın, Sen bu
evrenin büyük hazine dairesisin; Sen ebedi Dharma'nın yok edilmez
koruyucususun; Sen Kadim Kişisin, ben (böyle) addediyorum.
19. Sen'i başlangıçsız, ortasız ve sonsuz olarak, sınırsız güçte, sayısız kolla
(görüyorum), güneş ve ayı Gözlerin olarak, yanan ateşi Ağzın olarak, tüm evreni
ısıtan Parlaklığını görüyorum.
20. Yeryüzü ve cennet arasındaki boşluk ve her taraf sadece Seninle dolu; Senin
bu muhteşem ve korkunç biçimini gören, üç dünya da korkuyla titriyor, Ey
yüce-ruhlu Varlık!
21. Doğrusu, Sana (bedenine) bu tanrılar giriyorlar; bazıları korkuyla Seni
avuç içleri birleşmiş olarak "iyi olsun" diyerek övüyorlar. Bunu söyleyerek,
büyük hikmet sahipleri ve mükemmelleşmiş olanlar Seni ilahilerle methediyorlar.
22. Rudra'lar, Aditya'lar, Vasu'lar, Sadhya'lar, Visvedeva'lar, iki Asvin'ler,
Marut'lar, semavi şarkıcıların ruhları, Yakşalar, ifritler ve mükemmelleşmiş
olanlar Sana büyük bir hayretle bakıyorlar.
23. Ey koca-kollu, Senin bir çok ağız ve gözleri, bir çok kolları, bacakları ve
ayakları, mideleri olan, dişleriyle korkutucu görünen sınırsız biçimlerini
görünce tüm dünya ile birlikte ben de dehşete düşüyorum!
24. Senin (Kozmik Biçiminin) ağızları sonuna dek açık, büyük ateşli gözlerle
gök yüzüne değmesini, bir çok renkte parlamasını görünce, kalbim dehşete
düşüyor ve ne cesaret ne de huzur bulabiliyorum, ey Vişnu!
25. Kozmik çözülmenin ateşi gibi parlayan ve dişlerle korkutucu olan ağızlarını
görünce, ben ne dört yönü* biliyorum ne de huzur buluyorum. Ey tanrıların
Rabbi, ey evrenin meskeni, acı bana!
26. Dünyadaki krallarla birlikte Dhritarashtra'nın tüm oğulları; tüm
savaşçılarımız arasındaki en iyileri ile birlikte Bhima, Drona ve Karna
27. Acele ederek korkunç dişleri olan ve seyredilmesi ürkütücü olan Senin
ağızlarına giriyorlar. Bazıları, kafaları un ufak olana dek ezilerek, dişlerin
arasındaki boşluklara saplanıp kalıyor.
28. Doğrusu, nehirlerin hızla okyanusa doğru akması gibi, bu insan dünyasının
kahramanları da senin yanan ağızlarına giriyorlar.
29. Kelebeklerin (kendi) yok oluşlarını (hazırlayan) parlayan ateşe doğru acele
ederek uçması gibi, bu varlıklar da Senin ağızlarına (kendi) yok oluşları için
acele ederek giriyorlar.
30. Alev saçan ağzınla, tüm dünyaları yalayıp yutuyorsun. Ateşli ışınların,
parlaklığıyla tüm dünyayı doldurarak, yanıyor, ey Vişnu!
31. Bu hiddetli biçimde bulunan Sen kimsin söyle bana. Sana selam olsun, ey
Yüce Tanrı! Acı bana; Sen olan orjinal Varlık'ı bilmeyi arzuluyorum.
Yaptıklarını açıkçası bilmiyorum.
Krişna:
32. Ben şimdi dünyaları yok etmekle meşgul olan, dünyanın-yok edicisi güçlü
Zaman'ım. Sen olmasan bile, düşman ordularda dizilmiş bu savaşçıların hiç biri
yaşamayacak.
33. Bu yüzden, ayağa kalk ve üne kavuş. Düşmanlarına karşı zafer kazan ve
rakipsiz bir krallığın zevkini sür. Doğrusu onlar Benim tarafımdan zaten
kılıçtan geçirildi; sen sadece bir araç ol, ey Arcuna!
34. Drona, Bhişma, Jayadratha, Karna ve diğer tüm cesaretli savaşçıların hepsi
Benim tarafımdan kılıçtan geçirildi; öldür; korkuyla kederlenme; savaş! Savaşta
düşmanlarına karşı zafer kazanacaksın.
Sancaya:
35. Rab Krişna'nın konuşmasını duyunca, iki büklüm olan (Arcuna) avuç içlerini
birleştirerek, titreyerek, kendini (Krişna'nın) ayaklarına atarak, heyecandan
zor konuşarak, eğilerek, korkuyla dolu olarak Krişna'ya şöyle söyledi.
Arcuna:
36. Ey Krişna, dünyanın zevkleri ve neşeleri Senin övgünde buluşuyorlar;
ifritler her yandan korkuyla uçup gidiyorlar ve mükemmelleşmiş olanlar
(Siddhalar) önünde eğiliyorlar.
37. Ve, ey Yüce Ruh, niye onlar (diğer herşeyden) daha büyük olan, yaratanın
(Brahma) kaynağı olan Senin önünde eğilmesinler ki, ey Ebedi Varlık? Ey
tanrıların Rabbi! Ey evrenin meskeni! Sen yok olmazsın, Varlık'sın, yokluksun
ve yüce olansın (Varlık ve yokluktan üstün olansın).
38. Sen ilksel Tanrı'sın, kadim Purusha**'sın, bu evrenin yüce sığınağısın,
bilensin, bilinebilensin ve yüce meskensin. Bu evren seninle kaplanmıştır, ey
sonsuz biçimler Varlık'ı!
39. Sen Vayu'sun, Yama'sın, Agni'sin, Varuna'sın, aysın, yaratıcısın ve
büyük-büyük babasın. Selamlar, Selamlar Sana binlerce kez, ve tekrar selamlar,
selamlar Sana!
40. Hem önden hem de geriden selamlar Sana! Her yönden selamlar Sana! Ey, Herşey
olan! Gücü ve yiğitliği sonsuz olan Sen herşeyi kapsarsın; bu sebepten Sen
herşeysin.
41. Seni sadece bir arkadaş olarak görüp, Senin bu büyüklüğünü bilmeden, Sana
sevgiyle veya dikkatsizlikle küstahça Ey Krişna!, Ey Yavada!, Ey Arkadaş! diye
seslendiysem,
42. Oynarken, dinlenirken, oturuken ya da yemek sırasında tek başımızayken ya
da yanımızda birileri varken eğlence olsun diye Seni herhangi bir şekilde
suçladıysam, ey Achyuta - Sana yalvarırım ki beni affet!
43. Sen bu hareket eden ve etmeyen dünyanın Baba'sısın. Sen bu dünya tarafından
hayranlık duyulansın. Sen en yüce gurusun; (çünkü) Sana denk hiç bir şey yok; o
halde nasıl olur da üç dünyada Sana üstün gelen başka bir şey olabilir, ey
dengi olmayan gücün Varlık'ı?
44. Bu yüzden, eğilerek, bedenimi ayaklarına atarak, Senin affını rica
ediyorum! Bir babanın oğlunu, bir arkadaşın (iyi bir) arkadaşı, bir sevgilinin
sevdiğini affetmesi gibi, Sen de beni affetmelisin, ey Tanrı!
45. Daha önce görülmemiş olanı görmekten mutluyum; yine de aklım korkudan
sıkıntı içinde. Bana sadece (eski) biçimini göster, ey Tanrı! Acı bana, ey
tanrıların Tanrı'sı!
46. Seni eskisi gibi; taçlı, topuzlu, elinde diski olan, dört kollu eski
biçiminde görmeyi arzuluyorum, ey bin kollu Kozmik Varlık!
Krişna:
47. Ey Arcuna, bu Kozmik Biçim sana Benim tarafımdan, Benim Yogik gücümle
lütfedilerek gösterildi; ihtişamla dolu olan, ilksel olan ve ebedi olan bu
Kozmik Biçim senin dışında daha önce kimse tarafından görülmemiştir.
48. Ne Vedaları çalışmakla ve kurbanla, ne takdimelerle, ne ayinlerle,
ne de sert çilelerle, bu insanlar dünyasında Beni senden başkası bu biçimde
görebilir.
49. Benim korkunç biçimimi bu şekilde görmekten dolayı korkma ve şaşırma;
korkunu tamamen gidermek ve kalbini ferahlatmak için, şimdi tekrar Benim eski
biçimimi seyret.
Sancaya:
50. Arcuna'ya bunları söyledikten sonra, Krişna yine Kendi biçimini gösterdi;
ve kendi nazik biçiminde durarak, dehşete düşmüş olanı (Arcuna'yı) teselli
etti.
Arcuna:
51. Ey Krişna, Senin nazik insan biçimini görünce, şimdi kendimi toparladım ve
kendime geldim!
Krişna:
52. Görmüş olduğun bu Biçimimi görmek çok zordur. Tanrılar bile onu seyretmenin
her zaman özlemini duyarlar.
53. Ben, ne Vedalarla, ne çileyle, ne takdimeyle, ne de kurbanla, senin
(bu kadar kolay) gördüğün biçimde görülmem.
54. (Kişi) Bu biçimdeki Ben'i, ancak tek bir akılla (başka hiç bir şeye
adanmadan) yapılan adanmayla bilebilir, gerçekten görebilir ve ayrıca içine
girebilir, ey Arcuna!
55. Tüm fiillerini Benim için yapan, Bana Yüce (Varlık) olarak bakan, Bana
adanmış, bağımlılıktan kurtulmuş, hiç bir varlığa karşı düşmanlık beslemeyen
kişi Bana gelir, ey Arcuna!
Hari Om Tat Sat
**) dört yön: Kuzey, güney, doğu, batı
*) Purusha: Ruh
12. BÖLÜM: ADANMA
YOGASI
Arcuna:
1. Şaşmaz değişmez olarak Sana sevgi ve saygıda bulunan adanmışlar mı, yoksa
Yok Edilmez ve Tezahür Etmemiş olana sevgi ve saygıda bulunanlar mı Yoga'ya
göre daha bilgilidir?
Krişna:
2. Kanaatimce Yoga'da en iyiler; akıllarını Bende yoğunlaştırıp, her zaman
şaşmaz değişmez olarak, yüce inançla sarmalanmış olanlardır.
3. Yok olmaz olana, tanımlanmaz olana, tezahür etmemiş olana, her yerde var
olana, düşünülmez olana, ebedi olana ve hareketsiz olana sevgi ve saygıda
bulunanlar da,
4. Tüm duyularını dizginleyerek, her yerde dengeli olarak (akıldaki
dengelilik), tüm varlıkların iyiliğini dileyerek, doğrusu, Bana gelirler.
5. Akıllarını Tezahür Etmemiş Olana doğrultanların sorunları daha büyüktür;
çünkü hedef olarak Tezahür etmemiş Olan'a ulaşmak bedenlenmişler için çok
güçtür.
6. Ama Bana sevgi ve saygıda bulunan, tüm fiillerini Ben'de terk eden, Bana
yüce hedefim diye bakan, tek bir akılla (başka hiç bir şeye adanmadan) yapılan
Yoga'yla Benim üzerime meditasyon yaparak,
7. Akılları her zaman Ben'de olanları, ey Arcuna, doğrusu Ben çok geçmeden
ölümlü Samsara*'nın okyanusundan kurtarırım.
8. Aklını sadece Ben'de odaklar, zihnini Ben'de tutarsan, şüphesiz bundan sonra
sadece Ben'de yaşayacaksın.
9. Eğer aklını sürekli olarak Ben'de odaklayamıyorsan, o halde, Bana sürekli
uygulama Yoga'sıyla ulaşmaya çalış, ey Arcuna!
10. Eğer bu Abhyasa Yoga'yı bile uygulayamıyorsan, tüm fiillerini Benim adıma
yapmayı dile; tüm fiillerini Benim adıma yaparak bile, mükemmelliğe
ulaşacaksın.
11. Eğer bunu bile yapamıyorsan, o halde, Benimle birleşmeye sığınarak, kendine
hakim olup, tüm fiillerinin meyvelerini terk et.
12. Doğrusu, bilgi uygulamadan; meditasyon bilgiden; fiillerin meyvelerinin
terki meditasyondan daha iyidir; huzur, terki derhal takip eder.
13. Hiç bir varlıktan nefret etmeyen, herşeye karşı arkadaşça davranan ve
şefkatli olan, bağımlılıktan ve egoizmden kurtulmuş olan, zevk ve acıda dengede
duran, bağışlayıcı olan,
14. Her zaman halinden memnun olan, meditasyonda şaşmaz değimez olan, kati
şekilde ikna olmuş olan, kendine hakim olan, aklı ve zihni bana adanmış olan
Benim adanmışımı çok severim.
15. Dünyayı alt üst etmeyen, dünyanın da onu alt üst edemediği kişiyi, ve neşe,
kıskançlık, korku ve endişeden kurtulmuş olan kişiyi de çok severim.
16. İsteklerden kurtulmuş, arı, uzman, kaygısız ve dertsiz olan, tüm
başlangıçları ve girişimleri terk eden, bu suretle Bana adanmış kişiyi çok severim.
17. Sevinmeyen, nefret etmeyen, kederlenmeyen, arzulamayan, iyi ve kötüyü terk
eden ve tam bir adanmayla dolu olan kişiyi çok severim.
18. Düşmana ve arkadaşa, yücelme ve yerilmeye karşı aynı olan, sıcak ve
soğukta, ve zevk ve acıda aynı olan, bağımlılıktan kurtulmuş olan,
19. Tenkit ve övgüyü aynı şeyler olarak gören, sessiz olan, herşeyle memnun
olan, evsiz, sabit bir akılla ve adanmayla dolu olan kişiyi çok severim.
20. Doğrusu, yukarıda açıklanan bu ölümsüz Dharma'yı inançla dolu olarak takip
edip Beni yüce hedefi yapan adanmışları Ben fazlasıyla severim.
Hari Om Tat Sat
*) Samsara: Yaşam ve ölüm çemberi
13. BÖLÜM: ALAN
VE ALANI BİLEN ARASINDAKİ FARKIN YOGASI
Arcuna:
1. Ben Doğa (madde) ve Ruh'un ne olduğunu, Alanı ve Alanı Bilen'i, bilgiyi ve
bilinmesi gerekeni öğrenmeyi arzuluyorum.
Krişna:
2. Ey Arcuna, hikmet sahibi olup da her ikisini (Alanı ve Alanı Bileni)
bilenlerce, bu bedene Alan; bu bedeni bilene de Alanı Bilen denir.
3. Ben'i ayrıca tüm alanların Alanını Bilen olarak bil, ey Arcuna! Alanın ve
Alanı Bilenin bilgisine Ben, bilgi gözüyle bakarım.
4. Alanın ne olduğunu ve neden yapıldığını, gelişimlerinin ne olduğunu ve neden
olduğunu, ve ayrıca O'nun kim olduğunu ve O'nun güçlerinin ne olduğunu kısaca
Ben'den duy.
5. Hikmet sahipleri muhakeme ve kararlılıkla dolu olarak, çeşitli şekillerde
farklı ilahiler ve ayrıca Mutlak'ı işaret eden manalı kelimeler söylemişlerdir.
6. Büyük elementler, egoizm, zihin ve ayrıca tezahür etmemiş Doğa, on duyu ve
diğeri, ve duyuların beş algılamaları,*
7. Arzu, nefret, zevk, acı, bütün (beden), sabır ve zeka - (işte)
gelişimleriyle birlikte Alan kısaca bu şekilde tanımlanmıştır.
8. Alçakgönüllülük, taklit etmeme, zarar vermeme, affetme, dürüstlük, öğretmene
yapılan hizmet, saflık (arılık), dayanıklılık, kendine olan hakimiyet,
9. Duyuların algıladığı nesnelere karşı kayıtsız olma, ayrıca egoizmin
olmaması; doğumdaki, ölümdeki, yaşlılıktaki, hastalıktaki ve acıdaki kötülüğü
algılama,
10. Bağımlı olmama, Özben'i oğul, eş, ev ve diğerleriyle özdeşleştirmeme, ve
arzulananın da arzulanmayanın da başarılması durumunda sürekli olarak dengeli
(dengeli bir akla sahip olma) kalma,
11. Ayrılmazlık Yoga'sı yoluyla Bana yapılan yoldan sapmayan bir adanma, yalnız
yerlerde kalma, insan topluluklarından haz almama,
12. Özben bilgisindeki süreklilik, gerçek bilginin sonunu algılama - bunların
bilgi olduğu açıklanmıştır ve bunun tersi olana da cehalet denir.
13. (Şimdi Ben) bilindiğinde kişinin ölümsüzlüğe kavuştuğu bilinmesi gerekeni,
(yani) ne varlık olarak ne de yokluk olarak adledilen, başlangıcı olmayan yüce
Brahman'ı açıklayacağım.
14. Elleri ve ayakları her yerde, gözleri, başları ve ağızları her yerde,
kulakları her yerde olan O, her şeyi sararak dünyalarda var olur.
15. (O) Tüm duyuların işlemesiyle parlayan yine de duyuları olmayandır; bağımlı
olmayan yine de her şeyi destekleyendir; değerleri** olmayan yine de bu değerlerin
deneyimcisi olandır,
16. Hareket eden ve etmeyen (tüm) varlıkların içinde ve dışında olandır;
süptilliğinden dolayı O bilinemez; hem yakında hem de çok uzakta olan O'dur.
17. Ve bölünmezdir, yine de O, varlıklarda sanki bölünmüş gibi varolur; O, varlıkların
destekçisi olarak bilinir; O hem yok edicidir hem de meydana getirendir
(doğurandır).
18. Tüm ışıkların Işık'ı olan O, karanlığın ötesindedir; bunun, herşeyin
kalbinde yatan bilgi, Bilinebilen ve bilginin hedefi olduğu söylenir.
19. Böylece, Alan, bilgi ve Bilinebilen kısaca açıklandı. Bana adananlar bunu
bilerek, Varlığıma girerler.
20. Doğa'nın ve Ruh'un başlangıçsız olduğunu bil; tüm değişimlerin ve
değerlerin Doğadan kaynaklandığını da bil.
21. Etki ve tepki üretiminde, Doğa'nın (maddenin) etki olduğu söylenir; zevk ve
acı deneyiminde (bireysel) ruh'un etki olduğu söylenir.
22. Doğa'da bulunan ruh, Doğa'dan doğan değerleri deneyimler; bu değerlere olan
bağımlılık (o ruhun) iyi ve kötü rahimlerde doğmasının sebebidir.
23. Bu bedendeki Yüce Ruh'a, ayrıca seyirci, izin veren, destekleyen, zevk
alan, büyük Rab ve Yüce Özben de denir.
24. Kim Ruh'u ve Madde'yi değerleriyle birlikte bilirse, (o kişi) hangi koşul
altında bulunursa bulunsun, bir daha doğmaz.
25. Bazıları meditasyon aracılığıyla Özbeni Özben'de Özben'le seyreder,
diğerleri bilgi Yoga'sıyla, ve diğerleri fiil Yoga'sıyla seyrederler.
26. Bunu bilmeyen diğerleri de, bunu başkalarından duyarak sevgi ve saygıda
bulunurlar; duyduklarına en yüce sığınak olarak bakan bu kişiler de ölümün
ötesine geçerler.
27. Nerede bir varlık doğarsa, o varlık hareket etse de etmese de, o varlığın
Alan ve Alanı Bilen arasındaki birleşmeden olduğunu bil, ey Bharata'ların en
iyisi.
28. Yüce Rabbin tüm varlıklarda eşit olarak var olduğunu, yok olan içinde yok
edilmez olanı gören (kişi), (gerçekten) görüyordur.
29. Kişi, aynı Rabbin her yere eşit olarak nüfuz etmiş olduğunu gördüğünden,
Özben'i benlik (ego) vasıtasıyla yok etmez (ve) o kişi en yüce hedefe erişir.
30. Tüm fiilleri sadece Doğa'nın yaptığını ve Özben'in fiilsiz olduğunu gören
(kişi), (gerçekten) görüyordur.
31. Kişi, çeşitli varlıkların Bir olanda bulunduğunu ve sadece O'ndan
yayıldığını gördüğünde, o (kişi) Brahman haline gelir.
32. Başlangıçsız olan ve değerlerden** yoksun olan Yüce Özben, (yani) yok
edilmez olan, bedende bulunduğu halde, ne fiilde bulunur ne de kire pasa
bulaşır, ey Arcuna!
33. Süptilliğinden dolayı, esirin (boşluğun) her yere nüfuz ettiği halde kire
pasa bulaşmaması gibi, Özben de, bedenin her yerinde bulunduğu halde, kire pasa
bulaşmaz.
34. Tek bir güneşin tüm dünyayı aydınlatması gibi, Alanın Rabbi de (Yüce Özben)
tüm Alanı aydınlatır, ey Arcuna!
35. Bilgi gözüyle, Alan ve onu Bilen arasındaki farkı ve ayrıca varlığın
Doğa'sından özgürleşmesini algılayanlar, Yüce Olan'a giderler.
Hari Om Tat Sat
*) büyük elementler: toprak, su, ateş, hava, boşluk (esir/ ether)
on duyu: beş bilgi organı (kulaklar, ten, gözler, dil ve burun) ve beş fiil
organıdır (eller, ayaklar, ağız, anüs, cinsel organ)
ve diğeri: akıldır.
duyuların algılamaları: ses, dokunma, biçim ve renk, tat ve kokudur.
**) Değer:
Doğanın değerleri - guna'lar (satvik, rajasik, tamasik)
14. BÖLÜM: ÜÇ
GUNANIN BÖLÜMÜ YOGASI
Krişna:
1. (Sana) tekrar tüm hikmet sahiplerinin bilerek bu yaşamdan sonra yüce
mükemmeliyete gittikleri yüce bilgiyi, tüm bilgilerin en iyisini açıklayacağım.
2. Bu bilgiye sığınarak Benimle birleşmeyi başaranlar, ne yaradılış zamanında
doğarlar, ne de çözülme zamanında rahatsız edilirler.
3. Rahmim büyük Brahma'dır; Ben bu yere tohum yerleştiririm ve (işte) bu tüm
varlıkların doğumudur (doğum sebebidir), ey Arcuna!
4. Hangi biçim, hangi rahimde üretilirse üretilsin, büyük Brahma onların
rahmidir ve Ben de onlara tohum veren babayımdır.
5. Saflık (Arılık), tutku ve atalet - Doğa'dan doğan bu değerler bedenlenmiş
olan yok edilmezi bedene çabucak bağlar, ey Arcuna!
6. Bunların içinde, lekesiz oluşundan dolayı parlak ve sağlıklı olan Sattva,
bağımlılık yoluyla bilgiye ve mutluluğa bağlar.
7. Rajas'ın tutku doğasından olduğunu, (duyusal zevklere olan) açlık ve
bağımlılık kaynağı olduğunu bil; ey Arcuna, o, bedenlenmiş olanı bağımlılık
yoluyla fiile çabucak bağlar!
8. Ama bil ki, Tamas cehaletten doğar, tüm bedenlenmiş varlıkları yanıltır; ey
Arcuna, pervasızlık yoluyla, o (kişiyi) uyku ve tembelliğe çabucak bağlar!
9. Sattva mutluluğa, Rajas fiile bağımlıyken; Tamas, bilgiyi gizleyerek, sadece
pervasızlığa bağlıdır!
10. Şimdi, Rajas ve Tamas'ı yenen Sattva ortaya çıkar; şimdi Sattva ve Tamas'ı
yenen Rajas ortaya çıkar; ve şimdi Sattva ve Rajas'ı yenen Tamas ortaya çıkar,
ey Arcuna!
11. Bu bedendeki her bir kapıdan (duyudan) bilgelik-ışığı parladığı zaman,
Sattva'nın üstün olduğu bilinir.
12. Açgözlülük, fiil (hareketlilik), (yeni) fiil girişimi, rahatsızlık, özlem -
bunlar da Rajas üstün olduğu zaman ortaya çıkarlar.
13. Karanlık, atalet, pervasızlık ve yanılgı - bunlar da Tamas üstün olduğu
zaman ortaya çıkarlar, ey Arcuna!
14. Bedenlenmiş olan (kişi), ölümle, Sattva üstün hale geldiği zaman buluşursa,
o kişi En Yüce olanı bilenlerin lekesiz dünyalarına erişir.
15. Rajas'tayken ölümle buluşanlar, fiile bağımlı olanlar arasında doğarlar; ve
Tamas'tayken ölenler, şuursuzların rahimlerinde doğarlar.
16. İyi fiilin meyvesinin Satvik ve saflık olduğunu söylerler; Rajas'ın meyvesi
acıdır ve cehalet de Tamas'ın meyvesidir.
17. Sattva'dan bilgi ortaya çıkar, Rajas'tan aç gözlülük; Tamas'tansa
pervasızlık ve yanılgı, ve ayrıca cehalet ortaya çıkar.
18. Sattva'da bulunanlar yukarı doğru ilerlerler (yükselmeyi hedeflerler);
Rajasikler ortada bulunurlar; ve Tamasikler en düşük Guna*'da bulunarak, aşağı
doğru giderler (yıkıma
sürüklenirler).
19. Gören (kişi), Guna'lar dışında bir başka fail görmeyip, bunlardan (gunalardan)
daha yüksekte olanı bilerek, Varlığım'a ulaşır.
20. Bedeni geliştiren bu üç Guna'nın ötesine geçen bedenlenmiş olan, ölümden,
doğumdan, düşüşten ve acıdan kurtulur ve ölümsüzlüğe kavuşur.
Arcuna:
21. Ey Rabbim, bu üç değeri de aşıp geçen kişinin işaretleri nelerdir? O
kişinin davranışları nasıldır ve bu üç değerin ötesine nasıl geçmiştir?
Krişna:
22. Bunlar (guna'lar) olduğunda, ışık, fiil (hareketlilik) ve yanılgı (vardır)
ey Arcuna, bunların (guna'lar) yokluğundaysa, kişi ne nefret eder, ne de onlara
karşı bir özlem duyar!
23. Tasasız biri gibi oturarak değerlerce hareket ettirilemeyen, değerlerin
faaliyette olduğunu bilerek ben-merkezci olan ve hareket etmeyen,
24. Zevk ve acıda aynı olan, Özben'de bulunan, bir parça toprağa, taşa ve
altına aynı (şeyler) olarak bakan, arkadaşı ve düşmanı onun için aynı olan,
sebatlı, yerilmede ve övülmede aynı olan,
25. Onurlandırılmada ve utançta aynı olan, arkadaşa ve düşmana aynı davranan,
tüm girişimleri terk eden kişinin, değerleri aşıp geçtiği söylenir.
26. Ve Bana yoldan sapmayan bir adanmayla hizmet edip değerlerin ötesine geçen
kişi, Brahman haline gelmeye hazırdır.
27. Çünkü, Ben ölümsüz ve değişmez Brahman'ın ve her zaman varolan Dharma'nın
ve mutlak saadetin meskeniyim.
Hari Om Tat Sat
*) Guna: Doğanın değerleri
15. BÖLÜM: YÜCE
RUH YOGASI
Krişna:
1. Onlar (bilgeler), kökleri yukarıda ve dalları aşağıda olan, yaprakları
ilahilerden oluşan yok edilmez Peepul* ağacından bahsederler. Bu ağacı
bilenler Vedaları bilenlerdir.
2. Guna'larla beslenen dalları, aşağı ve yukarı yayılmıştır; duyuların
algıladığı nesneler bu ağacın tomurcuklarıdır; ve fiilden doğan kökleri
insanlar dünyasının aşağısına uzanır.
3. Ne biçimi, sonu ve başlangıcı ne de kuruluşu ve bulunduğu yer burada
algılanamaz; bu sıkıca kök salmış peepul ağacı, bağımlı olmamanın güçlü
baltasıyla dibinden kesilmeli,
4. Sonra, gidildiğinde kimsenin bir daha geri dönmediği hedef araştırılmalıdır.
Kadim faaliyeti veya enerjiyi başlatan (akıtan) bu İlksel Purusha**'ya sığınmak
için çaba sarfedilmelidir.
5. Gurur ve yanılgıdan kurtulup, bağımlılığa karşı zafer kazanarak, her zaman
Özben'de olarak, arzularından tamamen vazgeçen, zevk ve acı olarak bilinen zıt
kutuplardan kurtularak, yanılgı içinde olmayan (kişi) ebedi hedefe ulaşır.
6. Orada ne güneş parlar, ne ay, ne de ateş; oraya gidenler geri dönmezler;
(işte) orası Benim yüce meskenimdir.
7. Yaşam dünyasında, Benim ebedi bir kısmım, yaşayan bir ruh haline gelerek,
Doğa'da bulunarak, duyuları (beş duyuyu) ve altıncı olarak aklı (kendi) içine
çeker.
8. Rab bir bedene sahip olduğunda ve onu terk ettiğinde, rüzgarın (çiçeklerden,
vb'den çıkan) kokuları beraberinde götürmesi gibi, O bunları (duyuları ve aklı)
alır ve (onlarla birlikte) gider.
9. Kulak, göz, dokunma, tat alma ve koklamayla birlikte akla nezaret ederek,
duyu nesnelerinin tadını çıkarır.
10. Yanılgı içinde olan (kişi) O'nu giderken, kalırken ve (duyu nesnelerinin)
tadını çıkarırken görmez; sadece bilgi gözüne sahip olanlar O'nu seyrederler.
11. (Mükemmeliyet için) çabalayan Yogiler Özben'de bulunan O'nu görürler; ama
saf ve zeki olmayanlar, çabaladıkları halde, O'nu görmezler.
12. Güneşte ikamet eden ve tüm dünyayı aydınlatan bu ışığın, (ve ayrıca) aydaki
ve ateşteki ışığın, Benim (ışığım) olduğunu bil.
13. Yeryüzüne nüfuz ederek, Enerjimle tüm varlıkları desteklerim; ve ayın özü
(soma) haline gelerek de tüm bitkileri beslerim.
14. Vaisvanara ateşi haline gelerek tüm yaşayan varlıkların bedeninde bulunurum
ve Prana ve Apana ile ilişki kurarak dört katlı besini sindiririm.
15. Ve, Ben herşeyin kalbinde otururum; hafıza ve bilgi de, ve bunların yokluğu
da bendendir. Doğrusu, Ben tüm Vedalarda bilinmesi gerekenim; Ben
Vedanta'nın yazarıyım ve Ben Vedaları bilenim.
16. Bu dünyada yok edilebilen ve yok edilemeyen iki Purusha** vardır. Tüm
varlıklar yok edilebilir, ve Kutasha'ya yok edilemez denir.
17. Ama, yüksek Özben denilen Yüce Purusha** (diğer iki Purusha'dan) farklıdır.
(Bu) Yok olmaz Rab üç dünyayı da kaplayarak, onları destekler.
18. Yok edilebileni aştığımdan ve yok edilemeyenden bile daha üstün olduğumdan,
Ben dünyada ve Vedalarda en yüce Purusha olarak açıklanırım.
19. Beni en yüksek Purusha olarak bilen yanılgı içinde olmayan kişi, herşeyi
bilerek Bana tüm varlığıyla (kalbiyle) sevgi ve saygıda bulunur, ey Arcuna!
20. Böylece, bu en büyük sır bilimi sana Tarafımdan öğretildi, ey günahsız
olan! Bunu bilerek, kişi bilge haline gelir ve tüm görevlerini başarıyla
tamamlar, ey Arcuna!
Hari Om Tat Sat
*) Peepul: Mitolojik ters duran ağaçtır.
**) Purusha: Ruh
yok edilebilen Purusha: Burada Prakriti'den (doğa/ Madde) bahsedilmektedir.
yok edilemez Purusha: Özben, kişisel ruh da diyebiliriz.
Yüce Purusha: Paramatman olarak da geçen, herşeyin tek ve bir olduğu Rab.
16. BÖLÜM: İLAHİ
VE ŞEYTANİ ARASINDAKİ FARKIN YOGASI
Krişna:
1. Korkusuzluk, kalbin saflığı, Yoga ve bilgide kararlılık, sadaka verme,
duyuların kontrolü, kurban, (kutsal) metinlerin incelenmesi, çile ve dürüstlük,
2. Zarar vermeme, doğruluk, öfkenin olmaması, terk, huzurlu olma, hilerkar
olmama, varlıklara karşı şefkatli olma, açgözlü olmama, nazik olma, alçak
gönüllü olma, kararsız olmama,
3. Gayret, affetme, sabır, arılık, nefret duymama, gururlu olmama - bunlar
ilahi durumda doğmuş olanlara ait özelliklerdir, ey Arcuna!
4. İkiyüzlülük, kibir, kendini aldatma, kabalık ve ayrıca öfke ve cehalet ise
şeytani durumda doğanlara ait özelliklerdir, ey Arcuna!
5. İlahi doğa özgürlüğe kavuştururken, şeytani doğa insanı zincirlere bağlar.
Ey Arcuna, kederlenme, çünkü sen ilahi özelliklerle doğdun!
6. Bu dünyada iki tür insan vardır- ilahi ve şeytani; ilahi uzun uzadıya
anlatıldı; ey Arcuna şimdi Ben'den şeytani olanı dinle!
7. Şeytani olanlar ne yapacaklarını ve neden kaçınmaları gerektiğini bilmezler;
ne arılık, ne doğru davranış, ne de doğruluk onlarda bulunmaz.
8. Onlar, "Bu evren; doğru, (ahlaki) bir temel ve bir Tanrı olmaksızın,
sadece karşılıklı birleşmeyle (cinsel birleşmeyle) meydana gelmiştir, (bu
meydana geliş) sebebi şehvettir; başka ne olabilir ki?" derler.
9. Bu görüşe tutunan, dar zekalı ve ruhsal zekası kıt bu harap olmuş ruhlar,
yok etmek için dünyanın karşısına çıkarlar.
10. Tatmin edilemez arzularla, ikiyüzlülük, gurur ve kibirle dolu olarak,
yanılgıdan ötürü kötü fikirler besleyerek, saf olmayan niyetlerle çalışırlar.
11. Kendilerini sadece ölümle biten ölçüsüz endişelere teslim ederek, şehvetin
verdiği hazzı en yüksek hedefleri yaparak ve bunun ötesinde bir şey
olmadığından emin olarak,
12. Ümidin yüzlerce zincirine bağlanmış, şehvet ve öfkeye teslim olan bu
kişiler duyusal zevk için kanunsuz yollarla servet biriktirmek için çabalarlar.
13. "Bugün bunu kazandım; bu arzuyu elde edeceğim; bu benim ve bu
zenginlik de gelecekte benim olacak"
14. "Bu düşmanı kılıçtan geçirdim ve diğerlerini de kılıçtan geçireceğim.
Ben efendiyim; ben zevkini çıkarıyorum; ben mükemmelim, güçlüyüm,
mutluyum."
15. "Ben zenginim ve soylu bir ailede doğdum. Kim bana denk olabilir ki?
Ben kurban veririm. Ben bağışta bulunurum. Ben sevindireceğim." - böylece,
cehaletle yanılgıya düşmüş,
16. Hayallerle şaşırtılmış, yanılgı tuzağına düşmüş, şehvetin verdiği hazların
müptelası olmuş bu kişiler iğrenç bir cehenneme düşerler.
17. Kendini aldatarak, inatçı olarak, zenginlikten doğan gurur ve sarhoşlukla
dolu olarak, gereksiz gösteriş yoluyla (kutsal) metinlerde geçen kuralların
tersine, adet yerini bulsun diye kurbanlar yaparlar.
18. Egoizme, güce, kibirliliğe, şehvete ve öfkeye teslim olan bu kişiler, kendi
bedenlerinde ve diğerlerinin bedenlerinde bulunan Ben'den nefret ederler.
19. Bu düyadaki tüm insanların en kötüleri olan, bu zalim, içi nefretle dolu
olarak kötülük yapanların hepsini, Ben daima sadece ifritlerin rahimlerine
savururum.
20. Şeytani rahimlere giren, her bir doğumla daha da yanılgı içine düşüp Bana
ulaşamayan bu kişiler bulundukları koşulların daha da altına düşerler, ey
Arcuna!
21. Benliği yok eden bu cehennemin kapısı üç adettir - şehvet, öfke ve aç
gözlülük- bu yüzden, kişi bu üçünden de vazgeçmelidir.
22. Ey Arcuna, karanlığın bu üç kapısından kurtulmuş olan kişiler, kendileri
için iyi olanı uygulayıp, böylece Yüce hedefe giderler!
23. (Kutsal) metinlerdeki kuralları reddederek, arzunun güdüsüne göre hareket
eden kişi, ne mükemmeliyete, ne mutluluğa, ne de yüce hedefe ulaşır.
24. Bu yüzden, ne yapılması ve yapılmaması gerektiğini karar vermede bırak
(kutsal) metinler söz sahibi olsun. Bu dünyada, (kutsal) metinlerde yazan
kuralların ne söylediğini bilerek, hareket etmelisin.
17. BÖLÜM: ÜÇ
KATLI İNANCIN BÖLÜMÜ YOGASI
Arcuna:
1. Metinlerin kurallarını kenara koyup, inançla kurbanda bulunanların durumu ne
olacak, ey Krişna? Bu (durum) Sattva mı, Rajas mı yoksa Tamas mıdır?
Krişna:
2. Bedenlenmişlerin doğalarına göre kendilerine miras kalan inancı üç katlıdır;
Satvik (saf), Rajasik (tutkulu) ve Tamasik (karanlık). Bunları Ben'den duy.
3. Her birinin inancı kendi doğasına göredir, ey Arcuna! Kişi kendi inancından
meydana gelir, kişinin inancı nasılsa, kendisi de öyledir.
4. Satvik ya da saf olan kişiler tanrılara sevgi ve saygıda bulunurlar; Rajasik
ya da tutkulu olanlar Yaksha ve Rakshasa'lara sevgi ve saygıda bulunurlar;
diğerleri de (Tamasik ve yanılgı içinde olanlar) hayaletlere ve doğa ruhlarına
ev sahipliği yapanlara sevgi ve saygıda bulunurlar.
5. (Kutsal) metinlerde emredilmeyen korkunç çileler uygulayan, ikiyüzlülük ve
egoizm müptelası olan, şehvet ve bağımlılık gücüyle tahrik edilen,
6. Duygusuz, bedende ve ayrıca Ben'de bulunan tüm elementlere eziyet eden,
bedende bulunan (sadece beden bilincine sahip) kişilerin şeytani niyetli
olduklarını bil.
7. Her birine (her bir gruba) hoş gelen besinler de, kurban da, çile de ve
sadaka da üç katlıdır. Bunlar arasındaki farkı dinle.
8. Yaşamı, arılığı, gücü, sağlığı, sevinci ve neşeyi arttıran, yağlı ve hoş
kokulu, özlü ve tatlı besinler Satvik kişilere hoş gelir.
9. Acı, ekşi, tuzlu, çok sıcak, kuru, keskin kokulu ve yakıcı olan besinler
Rajasikler tarafından sevilir ve acı, keder ve hastalık üretirler.
10. Bayat, tatsız, çürük, bozuk ve saf olmayan süprüntüler de Tamasiklerin
sevdiği besinlerdir.
11. (Kutsal) metinlerde emredildiği gibi herhangi bir ödül arzulamadan,
yapılmasının bir görev olduğuna dair sıkı bir inançla sunulan kurban Satviktir
(saftır).
12. Ey Arcuna, bir ödül bekleyerek ve gereksiz gösterişle yapılan kurbanın
Rajasik Yajna olduğunu bil.
13. (Kutsal) metinlerdeki kuralların aksine yapılan, hiç bir besinin
dağıtılmadığı, Mantra ve takdimelerin bulunmadığı, ve inancın olmadığı kurbanın
Tamasik olduğunu söylerler.
14. Tanrılara, ikinci-kez-doğanlara*, öğretmenlere ve bilgelere saygı ve
sevgide bulunmak, arılık (saflık), dürüstlük, namusluluk ve zarar vermeme -
bunlar bedenin çileleri olarak adlandırılır.
15. Herhangi bir heyecana yol açmayan ve doğru, hoş ve faydalı olan konuşma
(ve) Vedaların çalışılması da konuşma çilesi olarak adlandırılır.
16. Aklın sakinliği, iyi kalplilik, doğanın arılığı (saflığı), kendine hakim
olma - bunlara da zihinsel (mental) çile denir.
17. Bu üç katlı çilenin şaşmaz değişmez bir şekilde azami inançla uygulanarak
hiç bir ödülün arzulanmamasına, Satvik derler.
18. İyi bir nam, saygınlık ve saygı ve sevgi kazanma amacıyla ikiyüzlülükle
uygulanan çilenin burada Rajasik, geçici ve hercai olduğu söylenir.
19. Aptalca nosyonlardan dolayı kişisel-eziyetle uygulanan, ya da bir başkasını
yok etme amacı güden çilenin Tamasik olduğu açıklanmıştır.
20. Herhangi bir karşılık beklenmeksizin, uygun yerde ve zamanda değecek bir
kişiye vermenin bir görev olduğunu bilerek verilen hediye (takdime ve sadaka),
Satvik olarak alınır.
21. Ve, karşılığında bir şey alma veya bir ödüllendirilme beklentisiyle yapılan
ya da gönülsüzce verilen bu hediyenin Rajasik olduğu söylenir.
22. Yanlış yer ve zamanda değersiz kişilere verilen, saygı duyulmadan ya da
suçlayarak verilen hediyenin de Tamasik olduğu açıklanmıştır.
23. "Om Tat Sat": bu Brahman'ın üçlü işareti olduğu açıklanmıştır.
Bununla (bu kelimelerle) geçmişte Brahmana'lar, Vedalar ve kurbanlar
yaratılmıştır.
24. Bu yüzden, (kutsal) metinlerde emredilen hediye, kurban ve çile fiilleri
Brahman öğrencileri tarafından "Om"un telafuz edilmesiyle
başlatılmaktadır.
25. Meyveleri amaçlamadan "Tat"ın telafuzu, özgürleşmeyi arayanların
yaptıkları kurban ve çile ve çeşitli hediye fiilleridir.
26. "Sat" kelimesi gerçeklik anlamında ve iyilik anlamında
kullanılır; ve ayrıca, ey Arcuna, bu (kelime) hayırlı fiiller anlamında da
kullanılır!
27. Kurbanda, çilede ve hediyede şaşmaz değişmezliğe de ayrıca "Sat"
denir ve bunlarla bağlantısı olan (ya da Yüce olanın adına yapılan) fiillere de
"Sat" denir.
28. Ne kurban edilirse edilsin, ne verilirse verilsin, ne yapılırsa yapılsın,
ve hangi çile uygulanırsa uygulansın, inançsızca yapılırsa buna Asat denir, ey
Arcuna! Bu hem burada hem de buradan sonra (ölümden sonra) hiç bir şeydir
(yapana hiç bir fayda sağlamaz).
Hari Om Tat Sat
*) ikinci-kez-doğanlar: Dünyaya gelişimiz ilk doğum olarak alınır. Daha sonra
Özben'i tanıyarak kişinin içsel farkındalığa erişmesi ile kişi tekrar (yani
ikinci kez) doğar. Burada bir çok yer ikinci kez doğanlar yerine (içsel
farkındalık sadece onların görevi olduğundan) "Brahminler" kelimesini
kullanmaktadır. Ama daha önce de belirttiğimiz gibi, içsel farkındalığa ulaşmak
diğer kastlar için de kabul edilebilir olduğundan, burada kelimeyi Brahminler
diye sınırlamak yerine ikinci-kez-doğanlar diye yazmayı tercih ediyorum.
18. BÖLÜM: TERK
İLE ÖZGÜRLEŞME YOGASI
Arcuna:
1. Ey yüce olan, ben terk gerçeğinin ve ayrıca fiilden el etek çekme gerçeğinin
özünü ayrı ayrı bilmeyi arzuluyorum.
Krişna:
2. Hikmet sahipleri Sannya'yı, arzu duyulan fiillerin terki olarak anlarlar;
bilgeler ise Tyaga*'nın tüm fiillerin meyvelerinden el etek çekme olarak
açıklarlar.
3. Bazı filozoflar kötülük kaynağı olduğundan tüm fiillerden el etek çekilmesi
gerektiğini açıklarlarken, bazıları ise takdime (hediye), kurban ve çileden
vazgeçilmemesi gerektiğini
açıklarlar.
4. Bu fiilden el etek çekme konusundaki nihai gerçeği ya da sonucu Ben'den
dinle, ey Bharata'ların en iyisi; doğrusu fiilden el etek çekmenin üç çeşit olduğu
açıklanmıştır.
5. Kurban, hediye ve çile fiillerinden el etek çekilmemeli, tersine (bu
fiiller) yapılmalıdır; kurban, hediye ve çile bilgelerin arılaştırıcısıdır.
6. Ama bu fiilleri bile yaparken bağımlılık ve (yapılan fiile karşılık) ödüller
için duyulan arzu bir kenara bırakılmalıdır, ey Arcuna! Benim kesin ve en iyi
kanaatim budur.
7. Doğrusu, zorunlu fiillerin terki uygun değildir; yanılgıdan ötürü bunlardan
el etek çekmenin Tamasik olduğu açıklanır.
8. (Acı verici olduğundan) bedensel sıkıntı verir korkusuyla fiilden el etek
çeken kişi, böyle bir Rajasik terki yapmaktan dolayı terkin sağladığı
hakedişleri elde etmez.
9. Ey Arcuna, zorunlu fiili, sadece yapılması gerektiği için yapar,
bağımlılıktan ve ayrıca (yaptığın fiile karşılık) ödüller için duyduğun arzudan
el etek çekersen, bu terke Sattvik olarak bakılır.
10. Terki yapan kişi, arılık, zeka ile kaplanmış olarak ve şüphelerini
parçalara ayırarak, ne hoşa gitmeyen işten nefret eder ne de hoşa giden işe
bağımlılık duyar.
11. Doğrusu, bedenlenmiş varlık için fiilden tamamen el etek çekmek mümkün
değildir; ama fiillerin ödüllerinden vazgeçen kişi, doğrusu terki yapan kişi
olarak adlandırılır.
12. El etek çekmeyenlerin üç katlı olan fiillerinin meyvesi -kötü, iyi ve
karışık olarak- ölümden sonra gerçekleşir ama ele etek çekenlerinkiyse asla
gerçekleşmez.
13. Ey koca kollu Arcuna, tüm fiillerin üstesinden gelmek için Sankya
Sisteminde açıklanan beş nedeni Benden öğren!
14. Beden, yapan, farklı duyular, farklı çeşitteki fonksiyonlar ve ayrıca beşinci
olarak hükmeden İlah,
15. Kişi; bedeni, sözü ve aklı ile hangi fiilde bulunursa bulunsun, doğru olsa
da olmasa da, bu beşi bunun (bu fiilin) sebebidir.
16. Şimdi, durum bu olunca, eğitimsiz anlayışın tesiri altında olan, ayrı olan
Özben'ine fail olarak bakan kişinin, sapıtmış zihninden ötürü görmediği
söylenir.
17. Egoistik zandan her zaman kurtulmuş olan, zihni (iyi ve kötü ile)
lekelenmemiş olan kişi, bu kişileri kılıçtan geçirse bile, o kişi kılıçtan
geçirmez ve (fiille) bağlanmaz.
18. Bilgi, bilinebilen ve bilen, fiilin üç katlı dürtüsünü oluşturur; organ,
fiil ve fail de fiilin üç katlı temelini oluşturur.
19. Bilgi, fiil ve failin, Guna'lar biliminde (Sankhya Sisteminde), Guna'ların
farkına göre, sadece üç çeşidi olduğu açıklanmıştı. Layıkıyla bunları dinle.
20. Yok edilmez tek Gerçeklik'i, tüm ayrı varlıklarda ayrı ayrı olarak değil
de, tüm varlıklarda gören kişinin bilgisinin Sattvik olduğunu bil.
21. Ama, tüm varlıklarda biri diğerinden farklı olan, farklı türdeki çeşitli
varoluşlar gören kişinin bilgisinin Rajasik olduğunu bil.
22. Ama, tek bir tepkiye sanki herşeymiş gibi sebepsiz yere, Gerçek'le dayanağı
olmadan, abes olarak yapışan (bilginin) de Tamasik olduğu açıklanır.
23. Hiç bir ödül için bir arzu duymayan bir kişi tarafından sevgi ve nefret
duyulmadan yapılan, (Kutsal kitaplarda) emredilmiş, bağımlılıktan kurtulmuş
olan fiilin Sattvik olduğu açıklanmıştır.
24. Ama bir arzunun tatmin edilmesi ve bir kazanç sağlanması özlemiyle egoizmle
veya çok fazla çaba ile yapılan fiilin Rajasik olduğu açıklanmıştır.
25. Yanılgıdan dolayı yüklenilen, kayıptan, yaralanmadan ya da (kişinin)
yeteneklerinden yana olabilecek sonuçları göz önünde bulundurulmayan fiilin
Tamasik olduğu açıklanmıştır.
26. Bağımlılıktan kurtulmuş olan, egoist olmayan, iradeli ve gayretli olan,
başarı ve başarısızlıktan etkilenmeyen kişinin Sattvik olduğu söylenir.
27. Tutkulu, fiillerin meyvelerini elde etmeyi arzulayan, zalim, aç gözlü, arı
olmayan, neşe ve üzüntüden etkilenen failin Rajasik olduğu söylenir.
28. Tutarlı olmayan, kederli, yola getirilmez, hilekar, kötü niyetli, kaba,
tembel ve yılgın olan failin Tamasik olduğu söylenir.
29. Ey Arcuna, tam ve kesin olarak açıkladığım, zihin ve şaşmaz değişmezliğin
Guna'lara göre üç katlı bölümünü dinle.
30. Çalışmanın ve terkin yolunu bilen, neyin yapılması ve neyin yapılmaması
gerektiğini, korku ve korkusuzluğu, zincire vurulmayı ve bağımsızlığı bilen
zihin Sattvik'tir, ey Arcuna!
31. Dharma ve Adharma**'yı ve ayrıca neyin yapılıp neyin yapılmaması
gerektiğini hatalı olarak anlayan zihin Rajasik'tir, ey Arcuna!
32. Karanlıkla sarmalanmış, Adharma'ya Dharma diye bakan ve herşeyi yanlış
anlayan zihne Tamasik denir, ey Arcuna!
33. Yoga yoluyla, aklın, yaşam-gücünün ve duyuların işlevlerinin dizginlendiği;
kararlı şaşmaz değişmezlik Sattvik'tir, ey Arcuna.
34. Ama, ey Arcuna, bağımlılıktan ve ödüle duyduğu arzudan dolayı, zevklerin
tadını çıkarmak ve servet sahibi olmak adına Dharma'ya sıkıca yapışan şaşmaz
değişmezlik Rajasik'tir.
35. Uykudan, korkudan, kederden, ümitsizlikten ve ayrıca kibirden el etek
çekmeyen aptal adamın şaşmaz değişmezliği ise Tamasik'tir, ey Arcuna!
36. Ey Arcuna, şimdi de, uygulama yapılmasıyla haz veren ve elbette acıların
sonunu getiren üç katlı zevki duy Benden.
37. Başlangıçta zehir gibi olan, ama sonunda nektar gibi olan,
İçsel-farkındalıktan ötürü kişinin aklının arılaşmasıyla ortaya çıkan zevkin
Sattvik olduğu açıklanmıştır.
38. Duyu organlarının (duyu) nesneleriyle olan irtibatından ortaya çıkan, önce
nektar gibi gelen ama sonunda zehir gibi olan zevkin ise Rajasik olduğu
açıklanmıştır.
39. Başlangıçta ve sonda benliği aldatan, uykudan, tembellikten ve
pervasızlıktan doğan zevkin ise Tamasik olduğu açıklanmıştır.
40. Ne dünyada ne de cennette tanrılar arasında, Doğa'dan doğan değerlerden
özgürleşmiş bir varlık vardır.
41. Brahmana'lar, Kşatriya'lar ve Vaişya'lar ve ayrıca Sudra'lar arasındaki
görevler (bu kastlarda bulunan kişilerin) kendi doğalarına uygun bir şekilde
dağıtılmıştır, ey Arcuna!
42. Sukunet, kendine hakimiyet, çile, arılık (saflık), affetme ve ayrıca
dürüstlük, bilgi, farkındalık ve Tanrı'ya olan inanç kendi doğalarına göre
doğan Brahmana'ların görevleridir.
43. Yiğitlik, ihtişam, dayanıklılık, el mahareti ve ayrıca savaştan kaçmamak,
eli açıklık ve azamet de kendi doğalarına göre doğan Kşatriya'ların
görevleridir.
44. Tarım, sığır davarlığı ve ticaret kendi doğalarına göre doğan Vaişya'ların
görevidir; ve hizmeti içeren fiiller de kendi doğalarına göre doğan Sudra'ların
görevidir.
45. Kendi görevine kendisini adayan kişi mükemmeliyete ulaşır. Kişinin kendi
göreviyle meşgul olurken nasıl mükemmeliyete eriştiğini dinle şimdi.
46. Tüm varlıkları geliştiren ve herşeyi kaplayan O'na, kendi göreviyle sevgi
ve saygıda bulunan kişi mükemmeliyete erişir.
47. Hakedişten yoksun olsa da kişinin kendi görevini yapması, başkasının
görevini iyi bir şekilde yapmasından daha iyidir. Kendi doğası gereği emredilen
görevi yapan kişi günaha girmez.
48. Ey Arcuna, kişi kendisinin doğmuş olduğu görevden, görev hatalı olsa bile,
el etek çekmemelidir; çünkü ateş nasıl dumanla çevrelenirse, girişilen işler de
kötülükle çevrelenmiştir.
49. Zihni her yerde bağımsız kalan, kendi benliğini itaat altına almış,
arzulardan yakasını kurtarmış kişi, terk yoluyla fiilden özgürleşmenin yüce
durumuna ulaşır.
50. Ey Arcuna, mükemmeliyete ulaşan kişinin, bilginin yüce durumu olan Brahman'a
nasıl eriştiğini kısaca Ben'den öğren.
51. Arı bir zihin ihsan edilmiş olan, kendini metanetle kontrol altına almış,
sesten ve diğer nesnelerinden vazgeçmiş ve kin ve cazibenin her ikisinden de
ele etek çekmiş,
52. Yalnız yaşayan, az yiyen, söz, beden ve aklını itaat altına almış, her an
konsantrasyon ve meditasyonla meşgul olan, serinkanlılığa sığınan,
53. Egoizmden, güçten, kibirden, öfkeden, arzudan ve açgözlülükten el etek
çekmiş, "benim" zannından kurtulmuş olan, huzurlu olan kişi Brahman
haline gelmeye uygundur.
54. Brahman haline gelerek, Özben'de sakin kalan kişi ne kederlenir ne de (bir
şeyi) arzular; tüm varlıklara karşı aynı olarak, Bana yüce adanmaya ulaşır.
55. Adanma yoluyla, kişi Benim gerçekten ne ve kim olduğumu bilir; ve Beni gerçekten
bilerek, Yüce olanın derhal içine girer.
56. Her zaman tüm fiillerini yapan, Bana sığınan kişi Lütfumla ebedi, yok
edilmez duruma ya da meskene ulaşır.
57. Zihnen tüm fiillerini Ben'de terk ederek, Beni en yüce hedefin yaparak,
ayrım Yogasına başvurarak, her zaman aklını Bana odakla.
58. Aklını Bana odaklayarak, Lütfumla tüm engellerin üstesinden geleceksin; ama
egoizmden dolayı Beni duymazsan, yok olup gideceksin.
59. Egoizmle dolu olarak, "Savaşmayacağım" dersen, bu manasızdır, sen
çözüleceksin; Doğa seni mecbur edecektir.
60. Ey Arcuna, kendi doğandan doğan Karma'na zincirlenmiş olduğundan,
yanılgından ötürü yapmamayı dilesen bile, çaresiz bunu yapacaksın!
61. Rab, Kendi aldatıcı gücü vasıtasıyla, sanki bir makineye konmuş gibi
dairesel dönüşler yapmalarına neden olduğu tüm varlıkların kalplerinde oturur,
ey Arcuna!
62. Tüm varlığınla sığınmak için O'na git, ey Arcuna! Lütfuyla, yüce huzura ve
ebedi meskene ulaşacaksın.
63. Böylece, gizin kendisinden bile daha gizli olan bilgelik sana Tarafımdan
açıklanmıştır; bunu tam olarak derinlemesine düşündükten sonra, nasıl istersen
öyle hareket et.
64. Herşeyden daha gizli olan, Benim yüce sözümü tekrar duy; seni çok sevdiğim
için, sana neyin iyi olduğunu anlatacağım.
65. Aklını Bana odakla, Bana adan, Bana kurbanda bulun, Benim önümde eğil. Bana
geleceksin; Sana (bunun için) gerçekten söz veriyorum, (çünkü) ben seni
severim.
66. Tüm görevlerinden el etek çekip, sadece Bana sığın; üzülme, seni tüm
günahlarından özgürleştireceğim.
67. Bu (bilgiyi), çile (uygulaması) yapmayan, adanmayan, ya da karşılık olarak
hizmette bulunmayan, ya da dinlemek istemeyen, ve de Bana yersiz itirazlarda
bulunan kişilere asla söylemeyeceksin.
68. Bana duyduğu yüce bir adanmayla (dolu olarak) adanmışlarıma bu yüce sırrı
öğreten kişi şüphesiz Bana gelecektir.
69. Ne insanlar arasında Benim için daha hoş bir hizmette bulunan kişi vardır,
ne de bu dünyada Benim için ondan daha değerli biri olacaktır.
70. Ve kim bizim bu kutsal diyaloğumuzu çalışırsa, o kişi, bilgelik-kurbanı
yoluyla Bana sevgi ve saygıda bulunuyordur; Benim kanaatim budur.
71. Ayrıca, inanç dolu ve kötülüklerden kurtulmuş olarak, kim bunu duyarsa, o
da özgürleşerek, erdemli işlerde bulunanların mutlu dünyalarına erişecektir.
72. Ey Arcuna, bunu (bu öğretimi) tek noktaya odaklı bir akılla dinledin mi? Ey
Dhanancaya, cehalet (-ten doğan) yanılgın tamamen yok oldu mu?
Arcuna:
73. Lütfunla hafızamı (bilgimi) tazeleyince, yanılgım yok oldu, ey Krişna! Ben
artık kararlıyım, şüphelerim yok oldu. Senin sözüne göre hareket edeceğim.
Sancaya:
74. Böylece, Krişna ve yüksek-ruhlu Arcuna arasındaki tüyleri diken diken eden,
bu harika diyaloğu dinledim.
75. Vyasa'nın lütfuyla, bu yüce ve çok gizli Yoga'yı, direkt olarak Yoga'nın
Rabbi olan Krişna'nın Kendisinin açıklamasından dinledim.
76. Ey Kral, Krişna ve Arcuna arasında geçen bu harika ve kutsal diyaloğu
hatırladıkça, tekrar tekrar seviniyorum.
77. Ve ayrıca, Hari'nin bu en muhteşem biçimini tekrar ve tekrar hatırladıkça,
şaşkınlığım artıyor, ey Kral! Ve ben tekrar tekrar seviniyorum!
78. Nerede Yoga'nın Rabbi Krişna varsa, nerede okçu Arcuna varsa, orada refah,
mutluluk, zafer ve takip edilen karalı bir yol vardır; benim kanaatim budur.
Hari Om Tat Sat
Om Şanti! Şanti! Şanti!
*) Tyaga: Terk
**) Dharma: Tüm genel ahlak kuralları ve kutsal metinlerde yapın denilen
kurallar Dharma'yı oluşturur.
Adharma: Kişiyi cehalete sürükleyen ağdır.