ÇAMKESE BÖCEĞİ VE MÜCADELE
YÖNTEMLERİ
Görünümü
Ergin: Kanatlar kül rengidir, ön kanatlar üzerinde enine zikzak
çizgileri bulunur, arka kanatları beyaz olup kenarlarında birer gri leke
vardır. kanat açıklığı 4 cm kadardır.
Dişinin abdomenin sonunda yumurta koçanını örtmeye yarayan kıllar
vardır.
Larva; Maviden siyaha kadar değişen renkte olup, üzerinde bol kıl
bulunur. Yan tarafındaki kılları gümüşü beyaz, sırtındakiler ise sarı ve
kahverengidir. Sırtında kalın halkalarının 1-8. üzerinde kadifemsi koyu
kahverengi, kırmızı sarı çevrelenmiş ayna lekeleri vardır.
Yumurta; ibreler üzerine helozonvari dizilmiş olup üzeri pullarla
örtülüdür. Herbir koçanda genelde 100-300 arasında yumurta bulunur.
Pupa: Toprak içinde bulunur, kozaları siyahımsı kahverengidir.
Yayılışı ve Konukçuları
Orta ve Güney Avrupa, Ortadoğu (Filistinin kuzeyi), Kuzey Afrika
(Özellikle Cezayir)’de görülmektedir. Türkiye’de Marmara, Ege, Akdeniz
ve Karadeniz bölgelerinde mevcuttur. Zararlı Pinus brutia, P. nigra, P.
silvestris, P. pinaster, P. halepensis, P. Pinea üzerinde
belirlenmiştir.
Zararı
Epidemi yaptığı yıllarda yer yer ağaçları tamamen çıplak hale
getirebilmekte, artım kaybı yanında ağaçları zayıflatarak sekonder
zararlılara açık hale getirmektedir. Güney bakıyı ve meşcere kenarlarını
tercih ederler. Böceğin yoğun tasallutunun önceden tahmini için;
a-Rastgele toplanan yumurta koçanlarındaki(en az 30 adet) yumurta
sayılarına bakılır, yumurta sayısı 300’e yaklaşıyorsa zararın
azaltılması için gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilir.
b- Kış keselerinin görünüşü: büyük, sıkı, parlak beyaz renkli keseler
artan populasyonun, küçük, seyrek, kirli gri renkli keseler azalan
populasyonun göstergesi olarak kabul edilebilir.
Çam keseböceğinin epidemi oluşturmasında etkin faktörler ise şunlardır;
1- Böcek için uygun iklim şartları, özellikle kışın ılık geçmesi,
2- Zararın gençlik sahalarında olması,
3- Etkili parazit, predatör ve patojenlerin olmayışı
Biyolojisi
Çam keseböceğinin generasyon süresi bir yıldır. Bu süre içinde biyoljik
dönemleri; Ergin dönemi, Yumurta dönemi, Larva (tırtıl) dönemi ve pupa
(krizalit) dönemleridir.
Böcek bu dört dönemin ilk üçünü toprak dışında, sonuncusunu ise toprak
içinde geçirmektedir. Bazı bireylerin toprak içinde geçirdiği pupa
dönemindeki diyapoz süresini 1, 2 ve hatta 3 yıl uzatabildiği
belirlenmiştir. Bu gibi durumlarda generasyon süresi ise 2, 3 ve 4 yıl
olmaktadır.
Kelebeklerin topraktan çıkışı genellikle güneşin batışına birkaç saat
kala başlamaktadır. Bu çıkış saati sıcaklıktan ziyade hava basıncının
etkisi altında olmaktadır. Topraktan çıkan kelebeğin duyarga ve
kanatları henüz buruşuktur ve ritmik hareketlerle bunları açarak
vücudunu normal hale getirmeğe çalışır. Kanatlarını açtıktan sonra
birkaç dakika vücuduna dik vaziyette tutup daha sonra abdomenin üzerine
yatırır. Bu şekilde ortalama 3 saat kadar dinlenir. Bir süre sonra
abdomeninin ucunu iki çift kanadının arasından dışarı doğru kaldırıp
feromon salgılayarak çiftleşme durumuna geçer. Çiftleşmiş olan kelebek
birkaç saat içinde bulunduğu yerden ayrılarak yumurta koyacağı ağaca
doğru uçar. Bu uçuş genellikle ışığın geldiği yöne doğru olmaktadır.
Kararlı ve dinamik populasyonlarda erginlerin çıkışının düzenli,
yıllara göre çıkış tarihleri sabit ve çıkış süresinin bir ay kadar
olduğu ; kararsız ve zayıf populasyonlarda ise çıkışın düzensiz ve
yıllara göre çıkış tarihlerinin çok değişik , çıkış süresinin de iki aya
kadar uzayabildiği bildirilmektedir (Demolin 1969 a, b).
Marmara Bölgesinde Ergin çıkışı Temmuz-Ağustos aylarındadır. Dişi
yumurtalarını genellikle iki ibreyi birleştirerek helozonvari şekilde
sıralar. Dişi tek yumurta koçanı yaparak yumurtlamayı bitirir. Bir
koçandaki yumurta sayısı 100-300 arasında değişir. Yumurtaların üzeri
pullarla örtülüdür.
Yumurtalardan larva çıkışı 4-6 hafta sonra olur. Bölgemizde Eylül
başlarında çıkan larvalar yurtanın hemen yakınında ince ağlardan oluşan
yuva yaparlar ve orta damarına dokunmaksızın iğne yaprakları kemirirler.
Larva dönemi çam keseböceğinin yaşam dönemleri içinde en uzun süren
dönemdir. Yörenin ekolojik koşullarına bağlı olarak sonbahardan yaz
başlangıcına kadar sürmektedir. Diğer birçok Lepidopter’in aksine bu
kelebeğin larva dönemi kış aylarına rastlamaktadır. Kış soğuklarından
korunmak için tırtıllar koloni halinde yaşarlar ve salgılanan ipeğimsi
bir maddeden ördükleri kese şeklindeki yuvalarda barınırlar. Birinci ve
ikinci larva dönemlerindeki tırtılların keseleri seyrek dokulu ve küçük
olup çoğu zaman da fark edilmez. Bu dönemlerdeki tırtıllar toplu
olarak yer değiştirir ve ağaç üzerinde yeni beslenme yerleri ararlar.
Üçüncü larva dönemi sonlarında ilk büyük yuvayı yaparlar. Bu yuva da
geçici bir yuvadır. Dördüncü larva döneminde genellikle tepe sürgününde
veya ağacın bol güneş alan yönündeki uygun bir sürgünde son kışlama
yuvasını yaparlar. Bu yuva beşinci dönemdeki larvaları da koruyabilecek
özellikleri taşımaktadır.
Larvalar pupa olana kadar 5 safha geçirirler. Larvalarda kaşındırıcı
özelliği olan kıllar 3. Safhada oluşurlar. Kışlama 4 ve 5. safhalarda
olur.
Montoya (1984) İspanya’da L1 döneminin 8 –12 gün, L 2 döneminin 12 –
18 gün, L3 döneminin ise 30 gün sürdüğünü, L4 döneminin süresinin yerel
iklim koşullarına göre değişmekte olduğunu ve L5 döneminin de genelde
30 gün kadar sürdüğünü belirtmektedir.
Larva dönemindeki çam keseböceği üzerinde yapılan ekolojik
araştırmalarda bu zararlının yaşamında sıcaklığın ve güneşlenme
süresinin önemli rol oynadığı belirlenmiştir (Demolin 1969 a). Bu
araştırmalara göre larvaların yaşamını sınırlayan bir alt ve bir üst
sıcaklık eşiği bulunmaktadır. Aynı yumurta koçanındaki yumurtalardan
meydana gelmiş olan tırtıllar ekstrem iklim koşullarından korunmak
amacıyla birbirlerinin üzerine sarılarak bir yumakçık oluşturmaktadır.
Dış sıcaklıkta meydana gelen ani düşüşler bu yumakçığın içindeki
sıcaklığı ancak uzun bir süre geçtikten sonra etkileyebilmektedir.
Tırtıl yumağının ortasındaki sıcaklığın –10oC’a düşmesi halinde
tırtılların %100’ü ölmektedir. Tek birey için bu sınır -7 oC’dır.
Tırtıllar yüksek sıcaklığa karşı da duyarlıdır. Sıcaklığın 25 oC’a
çıkması halinde dağınık durumda olsalar bile tırtılların toplanarak
yumak halini aldığı görülmektedir. 30 oC’da toplu yaşam ortamı bozularak
tırtıllar yumaktan ayrılmaktadır. Sıcaklığın 32 oC’da devamlılık
göstermesi halinde tırtıllar ölmektedir.
Tırtıllar gündüzü keseler içinde dinlenerek geçirirler ve beslenmek
için sıcaklığın 0 oC’ın üzerinde bulunduğu gecelerde toplu olarak
keseleri terk ederek iğneyaprakları yemeye başlarlar. Sıcaklığın birkaç
gece 0 oC’da devam etmesi halinde ise aç kalan tırtıllar bu kez gündüzün
sıcaklığın 0 oC’ın üzerine çıktığı zamanlarda beslenme yapmak üzere
keseleri terk ederler.
Tırtılların yuva olarak ördüğü keseler kışın, özellikle güneşli
günlerde bir güneş kalöriferi görevi görmektedir. Bu nedenle kış
yuvalarını örmek üzere güneşi iyi gören dal ve sürgünler seçilmektedir.
Türkiye koşullarında kış keseleri için tepe sürgünleri ve ağacın güneye
bakan tarafındaki sürgünler tercih edilmektedir.
Çam keseböceğinin larva dönemi, zararlının bulunduğu yerin coğrafi
konumuna, enlem derecesine ve o yerin iklim koşullarına bağlı olarak
ilkbahar aylarında tırtılların keseleri terk ederek pupa dönemine geçmek
üzere katarlar halinde toprağa girmeleri ile son bulmaktadır.
Gelişmesini tamamlayan larvalar Mart sonlarından itibaren katarlar
halinde beslendikleri ağaçları terkederek toprağa inerler. Toprağa
girmek üzere keseleri terk eden tırtıllar tek sıralı katarlar halinde
ilerlemektedir. Katarı oluşturan her birey önündeki tırtılın vücudunun
sonundaki kıllara başı ile dokunarak katardaki ilişkiyi devam
ettirmektedir. En önde giden tırtıl genellikle ileride dişi kelebeğe
dönüşecek bir tırtıldır.
Bu tırtılların vücut yapıları daha dolgun ve vücutlarını kaplayan
kıllar daha uzun olmaktadır. Katarın birinci tırtılı katarı yönetir,
yönlendirir ve krizalite geçmek üzere en uygun yeri seçer. En öndeki
tırtılın alınması halinde katar durmaktadır. İkinci tırtıl başını
180o’lik bir açı yapacak şekilde sağ ve sola oynatarak öndeki kılavuz
tırtılı bulmaya çalışmaktadır. Bulamadığı takdirde kılavuz tırtıl
unutularak katar ikinci tırtılın yönetiminde hareketine devam eder. Bu
ikinci tırtılın da katardan çıkarılması halinde katar yumak şeklinde bir
araya toplanarak yeni kılavuz tırtılları seçmekte ve bunların
yönetiminde hareketine devam etmektedir. Yapılan bu denemeler bize bu
türün bireyleri arasında etkin bir sosyal yaşamın sürdürüldüğünü
göstermiştir.
Uygun yer bulduklarında katar yumak halini alır, en ortadakinden
başlayarak bir düzen içinde toprağa girerler. Toprak içinde sıcaklık ve
toprak özellikleri uygun bir ortam bulan tırtıllar burada bir koza
örerek bunun içinde önce prepupa, daha sonra da pupa durumuna
dönüşmektedir. Montoya(1984)’ya göre prepupa süresi sıcaklığa bağlı
olarak 21 – 30 gün arasında değişmektedir. Krizalitleşme sırasında
toprak sıcaklığının 32oC’ın üzerinde süreklilik göstermesi büyük oranda
ölümle sonuçlanmaktadır. Krizalitleşmenin tamamlanmasından sonraki
diapoz süresince bireyler 35 - 40oC’a kadar dayanabilmektedir.
Diapoz süresinin, larva dönemi süresi ile bağlantısı bulunmaktadır.
Larva döneminin uzun sürdüğü yörelerde diapoz süresi kısa olmaktadır.
Diapos süresi sonunda metabolizma faaliyete geçerek koza içinde ergin
şekillenmeye başlar. Metabolizma faaliyetinin başlamasından bir ay sonra
da erginler topraktan çıkmaktadır. Diapoz süresi sonunda bazı özel
koşulların ve topraktaki sıcaklığın metabolizma faaliyetlerini harekete
geçirecek düzeye gelmediği veya anormal yüksek sıcaklığın devam ettiği
ortamlarda bireyler erginleşemeyerek diapoz durumlarını sürdürmektedir.
Bu nedenle de kimi bireyler için generasyon süresinin dört yıla kadar
uzadığı görülmüştür.
Savaş Yöntemleri:
1- Doğal savaş:
A- Abiyotik faktöler: Sıcaklık, nem, ışık, toprak, hava akımları
(rüzgarlar) ve daha birçokları olarak sıralayabiliriz. Bir yerde bu
faktörler mevsim normalleri içerisinde ise böceklerde fazla etkili
olmamakta ancak anormal değişikliklerde böceklerin her safhasında
(yumurta, larva, pupa ve ergin) önemli miktarlarda ölümler meydana
gelmektedir. Sıcaklık böcek ilişkileri aşağıda verilmiştir
Thaumetopoea pityocampa Schiff.’nın Biyolojisi ile İlgili Bazı İklim Özellikleri |
Güneşlenme süresi |
·Thaumetopoea pityocampa yıllık güneşlenme süresinin 1800 saatin üzerinde bulunduğu ·Ocak ayına ait ortalama minimum sıcaklığın – 4oC ‘ın altına düşmediği yerlerde yaşayabilmektedir. |
|
Sıcaklığın etkileri |
||
Yaşam Basamakları | Sıcaklık Co | |
Pupaların üst yaşama sınırı | 35-40 | |
Larvaların üst yaşama sınırı |
32 | |
Koloninin dağılması | 30 | |
Dağınık larvaların koloni yuva yapması | 25 | |
Yuvanın kalunlaştırlması | <20 | |
Larvaların hareketsiz hale geçişi | <10 | |
% 100 Ölüme neden olan , koloni merkezindeki sıcaklıklar |
||
Yaşama limiti (Ocak ayı ortalaması minimumu) | 0-(-4) | |
Gömlek değiştirme sırasında | -5 |
Gelişmiş tırtıllarda ( L4 – L5 ) | -7 |
L3 dönemindeki tırtıllarda (Genç tırtıllar düşük sıcaklıklara daha dayanıklıdır) | -8 |
Mutlak sıcaklıklar | |
Tek birey için alt yaşam sınırı | -7 |
Güneşli gün sayısı ve süresi fazla olan yerlerdeki minimum sıcaklık limiti | -12 |
Kuzey bakı ve gölgeli yerlerde | -9,-10 |
B-Canlı faktörler:Böcek yiyen kuş türleri, predatör, parazit böcek,
mantar, bakteri ve virüsler faktörlerinin zararlı populasyonunu azaltıcı
faaliyetleridir.
Yumurta parazitleri
Anastatus bifasciatus Fonsg
Charitophus sp. Förster
Ooencyrtus (Schedius) piyocampae M.
Tetrastichus servadei Dom.
Trichogramma sp.
Larva ve pupa parazitleri
Anomalon latro Schr. Antrax hottentotu L.
Apanteles sp. Compsilura concinnata Meig.Phryxe caudata Rond.
Conomorium eremita Förster
Crocuta cristata F.
Cryptus sp.
Ctenophorocera pavida Meig
Yırtıcılar:
Barbitistes fischeri (Eversmann)
Calosoma sycophanta L.
Cremibogoster scutellaris Ol.
Dermestes undulatus Brahm.
Formica rufa L.
Xanthandrus contus Harr.Kuşlar
Cuculus sp. (Guguk kuşu)
Parus spp. (Karabaş)
C- Topografik faktörler
Topografik faktörler cansız ortam faktörlerinin etki derecelerini
arttırırlar. Aynı zamanda canlı faktörlerin gelişim ve çoğalmalarına
yardım ederek ya da engelleyerek böceklerin nüfuslarının artmasına veya
azalmasına büyük etkilerde bulunmaktadırlar.
2-Mekanik savaş:
Yumurta koçanları ve larva keselerinin toplanması, tuzakla yakalama
çalışmalarıdır.
3- Fiziksel savaş:
Larvaların, radyoaktiv maddelerin yaydığı ışınlardan yararlanarak
kısırlaştırılması, besin alımının engellenmesi, keselerin yakılması vb.
4- Kimyasal savaş:
Zehir etkisi yapan kimyasal maddeler kullanarak bitkileri
zararlılardan koruma faaliyetidir.
A- Keselerin etrafındaki ibrelerin ilaçlanması:
Çok etkili bir yöntemdir ancak, ilaçlama sonucu hedef böcek yanında
diğer canlılarında zarar görmelerinin engellenmesi için ilaç seçiminde
dikkat edilmeli ve sadece hedef zararlıyı etkileyen preparatlar
kullanılmalıdır.
B- Topragı ilaçlamak: Larvaların yere ineceği dönemde uygulanır, fakat
çevreye zararı yanında, diğer canlılara olumsuz etkileri sebebiyle
sakıncalı kabul edilmektedir.
C-Keselere gazyağı, mazot dökülmesi
D- Diflubenzuron esaslı preperatlar kullanmak: larvaların gömlek
değiştirmesini engelleyerek ölmelerini sağlıyan ilaçlardır.
E- Bitkisel insektisitler: Genellikle mide zehiri olmaları, çevreye az
zararlı olmaları gibi sebeplerle tercih edilirler. Son zamanlarda
Azadirachtin A etkin maddeli preperatlar başarıyla kullanılmaktadır.
5- Biyolojik savaş:
Böcek zararlarını azaltmak için canlı organizmalardan
yaralanılmasıdır.
Biyolojik savaşta;
A- Mikroorganizmalardan yararlanma; Bakteri, mantar ve virüs içerikli
çeşitli preperatlar bulunmakla birlikte en fazla kullanılanı Bacillus
thuringiensis sporları ihtiva eden preperatlardır.
B- Böcek yiyen vertebratalardan yararlanılması: Böcekcil kuşların
korunması ve sayısının arttırılmaya çalışılması ..
C-Parazit ve predatörlerinin korunması ve çoğalmasına yardımcı
olunması, yetiştirilip sahaya bırakılması
Phryx caudata Rond. Yılda iki generasyon verir. Birinci generasyon
erginleri 5. Safhadaki larvaların üzerine yumurtlar, toprakta pupa olur,
Kasım sonu Aralıkta çıkan ikinci generasyon erginleri üçüncü
safhalarında olan çam kese larvalarını parazitlerler. Bu çok etkili olan
parazitin çoğalmasına yardım için adacık hazırlanması yöntemi yaygın
şekilde kullanılmaktadır.
Phryx caudata Rond. dışında Thaumetopoea pityocampa (Den. & Schiff)
‘ların yumurta, tırtıl ve krizalitleriyle beslenen başkaca parazit ve
parazitoid türler de saptanmıştır. Bunlardan parazitler; Ooencyrtus
pityocampa Mercet. (Hymenoptera, Ercyrtidae), Tetrastichus servadeii
Dom. (Hymenoptera, Euplophidae), Anastatus bifasciatus (Fonsg.)
(Hymenoptera, Eupelmidae), Trichogramma evanescens Westw. (Hymenoptera,
Trichogrammatidae)’dur. Parazitoidler ise; Meteorus versicolor Wesm.
(Hymenoptera, Braconidae), Apanteles lacteicolor Vier. (Hymenoptera,
Braconidae), Compsilura concinnata Mieg. (Hymenoptera, Braconidae)
olarak sayılmaktadır Tosun (1977), Bahadıroğlu ve Kanat (1998 a).
Formica rufa L. grubuna ait kırmızı orman karıncaları: O.G.M.’ce de
1973 yılından beri kırmızı orman karıncası nakli sürdürülmekte ancak
çamkese böceği bakımından çok başarılı sonuçlara henüz ulaşılamamış
bulunmaktadır. Yaz mevsiminin sıcak günlerinde 12:00-17:00 arasında çok
hareketlidirler. Yarıçapı 60 m olan yaklaşık bir hektarlık alanda
avlanırlar. Yapılan bir araştırmada bir koloni 24 saatlik sürede 100 bin
kadar böcek öldürdüğü belirlenmiştir(Erdem 1974) 2000 yılı sonu
itibariyle ülkemiz ormanlarına 10 381 adet Formica rufa L. yuva nakli
yapılmıştır.
Calosoma sycophanta (L.). Bu yırtıcı predatör uzun ömürlü (ergini 6 yıl
yaşar), yırtıcı ve hareketli oluşunun yanı sıra larvalarının ve
erginlerinin çamkese böceği tırtıllarını yemesi bakımından da son derece
yararlı bir böcektir. Erginleri Mart ayı içerisinden topraktan çıkarak
ağaçlara tırmanmakta ve keselerin içerisinde ya da dışarıda bulunan
tırtılları yemektedirler. Mart sonu veya Nisan ayında pupalaşmak üzere
toprağa inen çam keseböceği tırtıllarını takip ederek onların topluca
krazitleştikleri yerlere yumurtalarını bırakmaktadır. Calosoma
sycophanta (L.) hem larvaları hem de yeni oluşmuş pupaları yemektedir.
6- Biyoteknik savaş:
Bir hayvan tarafından dış çevreye salgılanıp aynı türün fertleri
tarafından hissedilerek onlarda bir reaksiyon meydana getiren maddelere
feromon denir. Kimyasal bileşikler olan bu salgı maddelerine ektohormon
adı da verilmektedir Çanakçıoğlu ve Mol (1998 a).
Biyoteknik savaşta günümüzde genel olarak böceklerin salgıladıkları
feromonlardan yararlanılmaktadır. Bu feromonların kesin etkisi
anlaşıldıktan sonra yapay olarak üretilmekte ve özel tuzaklara
yerleştirilen feromonlar yolu ile zararlı böceklerin kitle halinde
yakalanması sağlanmaktadır. Ülkemizde en fazla Orthotomicus erosus
(Woll.) ve Ips typographus (L.)’a karşı geniş alanlarda kullanılan bu
yöntemin Thaumetopoea pityocampa (Den. & Schiff)’ya karşı
kullanılmasına son yıllarda başlanmış bulunmaktadır Mol ve ark. (2001).
Bu meyanda ülkemiz ormanlarında feromon uygulamalarının ülke genelinde
yaygınlaştırılmasına çalışıldığı da bilinmektedir Arslangündoğdu (1999),
Anonim (2000).
7- Entegre savaş:
Daha önce sıralanan savaş metotlarının birlikte, birbiri ile
kombine edilerek böcek populasyonunun azaltılması çalışmalarıdır.
Bu savaş usulünde dikkate alınması gereken en önemli noktalardan
birisi; kimyasal savaş yöntemlerini mümkün olduğu kadar az kullanmak,
özellikle selektif olanlarını seçmek ve doğal dengeyi, bozmamaktır.
Entegre savaşta en önde olan fikir, zararlıların doğal
düşmanlarının çoğalmasına yardım etmektir. Bunu sağlamak için de önce
zararlıların çoğalmasını frenleyen doğal düşmanların tümü üzerindeki
çalışmaları yoğunlaştırmak gerekir. Bu çalışmalardan alınacak olumlu
sonuçlarla gerekli görülen fiziksel, kültürel ve kimyasal önlemleri
birlikte kombine ederek gerekli sonuçlara ulaşmaya çalışılır. Bu savaşın
en önemli yanı, özellikle kimyasal ve biyolojik savaşın bir ahenk
içinde uyuşmasını sağlamaktır. Bütün bu hususlar planlanırken yapılacak
savaşın ekonomik yönü yanında, kullanılacak ilaçların ekolojik etkileri
de asla ihmal edilmez. Yapılacak savaşta esas olarak ana zararlılar
dikkate alınır.
Entegre savaşta bir zararlı için kullanılan bütün savaş
yöntemlerini kullanmak sorun değildir. Burada amaç çevreyi zarara
uğratmadan en ekonomik ve başarılı şekilde bir zararlıyı hoşgörü
çerçevesi içinde normal zararsız seviyede tutmaktır.
Çamkese böceği entegre savaş için iyi bir örnektir. Çünkü bu
böceğin Türkiye’deki yayılış alanı daimi zarar mıntıkası olmaktadır.
Bundan başka bu böceğe karşı bir yıl yapılacak savaş mutlak sonuç almak
için hiçbir zaman yeterli değildir. Çünkü krizalitlerin bir kısmı
yıllarca diapoz yapmaktadır.
Bu böceğe karşı yıllardır İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü’nün
İstanbul Adalar’ında sürdürdüğü bir entegre savaş örneği verilebilir.
Her yıl yumurtalar açıldığında 1. gömlekteki tırtılların
ağaçlardaki miktarı sayılarak o yıl kimyasal savaş yapılıp
yapılmayacağına karar verilir. Böcek sayısı çok ise tek bir ilaçlama
yapılır. 1. gömlekte yapılan bu ilaçlama populasyonun büyük kısmını
öldürür. Geriye yumurtalardan henüz çıkamayanlar ile ilaçlamadan
tesadüfen kurtulanlar kalır. bundan sonra mekanik + fiziksel savaş (kese
toplama + yakma) yapılır. Bu savaş iyi bir şekilde sürdürülmüş ise
ertesi yıl yapılan sayımda böcek sayısı az olacağından sadece mekanik +
fiziksel savaş yapılır. Bu şekilde sayımlarda yüksek rakama
ulaşılıncaya kadar kimyasal savaş yapılmaz. Son yıllarda kimyasal madde
olarak çevreye zararsız olan bitkisel insektisit kullanarak zarar daha
aza indirilmeye çalışılmaktadır.
Çamkese böceğine karşı bundan sonra yapılacak çalışmalarda;
•Uygulanacak savaş metodunun seçiminde mümkün olduğu kadar çevreye
zararsız olanlar tercih edilmelidir.
• Metod seçiminde ekonomik olmasına dikkat edilmelidir.
• Mümkün olduğu takdirde böceğin biyolojisine uygun entegre savaş
metodları uygulanarak çevreye zararlı olabilecek metodları en düşük
seviyede kullanmak tercih edilmelidir. Bu, çevreye zararlı metodların
birkaç yılda bir kullanılması şeklinde de yapılabilir.
• Böceğin diapoz yaptığı göz önünde tutularak yapılan savaşı takip eden
yıllarda böceğin ortaya çıkmayacağı gibi yanlış bir düşünceye asla yer
vermeyerek ard arda 4 – 5 yıl mücadeleyi sürdürmelidir. Bu durum bazı
yıllar mücadelenin ekonomik olmadığı düşüncesi ile durdurulmamalıdır.
•Çeşitli yırtıcı, parazit ve parazitoidler üzerinde çalışmaların
yoğunlaştırılarak bunlardan başarılı sonuç alınanlarının kitle halinde
üretilerek biyolojik savaşın sürdürülmesi gerekir.