Site hosted by Angelfire.com: Build your free website today!
undefined
undefined

 
ÇAMKESE BÖCEĞİ VE MÜCADELE YÖNTEMLERİ


Görünümü
Ergin: Kanatlar kül rengidir, ön kanatlar üzerinde enine zikzak çizgileri bulunur, arka kanatları beyaz olup kenarlarında birer gri leke vardır. kanat açıklığı 4 cm kadardır.
Dişinin abdomenin sonunda yumurta koçanını örtmeye yarayan kıllar vardır.
Larva; Maviden siyaha kadar değişen renkte olup, üzerinde bol kıl bulunur. Yan tarafındaki kılları gümüşü beyaz, sırtındakiler ise sarı ve kahverengidir. Sırtında kalın halkalarının 1-8. üzerinde kadifemsi koyu kahverengi, kırmızı sarı çevrelenmiş ayna lekeleri vardır.
Yumurta; ibreler üzerine helozonvari dizilmiş olup üzeri pullarla örtülüdür. Herbir koçanda genelde 100-300 arasında yumurta bulunur.
Pupa: Toprak içinde bulunur, kozaları siyahımsı kahverengidir.

 

 

  kese.jpg

Yayılışı ve Konukçuları
Orta ve Güney Avrupa, Ortadoğu (Filistinin kuzeyi), Kuzey Afrika (Özellikle Cezayir)’de görülmektedir. Türkiye’de Marmara, Ege, Akdeniz ve Karadeniz bölgelerinde mevcuttur. Zararlı Pinus brutia, P. nigra, P. silvestris, P. pinaster, P. halepensis, P. Pinea üzerinde belirlenmiştir.     
Zararı
Epidemi yaptığı yıllarda yer yer ağaçları tamamen çıplak hale getirebilmekte, artım kaybı yanında ağaçları zayıflatarak sekonder zararlılara açık hale getirmektedir. Güney bakıyı ve meşcere kenarlarını tercih ederler. Böceğin yoğun tasallutunun önceden tahmini için;
a-Rastgele toplanan yumurta koçanlarındaki(en az 30 adet) yumurta sayılarına bakılır, yumurta sayısı 300’e yaklaşıyorsa zararın azaltılması için gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilir.
b- Kış keselerinin görünüşü: büyük, sıkı, parlak beyaz renkli keseler artan populasyonun, küçük, seyrek, kirli gri renkli keseler azalan populasyonun göstergesi olarak kabul edilebilir.
Çam keseböceğinin epidemi oluşturmasında etkin faktörler ise şunlardır;
1- Böcek için uygun iklim şartları, özellikle kışın ılık geçmesi,
2- Zararın gençlik sahalarında olması,
3- Etkili parazit, predatör ve patojenlerin olmayışı

Biyolojisi
Çam keseböceğinin generasyon süresi bir yıldır. Bu süre içinde biyoljik dönemleri; Ergin dönemi, Yumurta dönemi, Larva (tırtıl) dönemi ve pupa (krizalit) dönemleridir.
Böcek bu dört dönemin ilk üçünü toprak dışında, sonuncusunu ise toprak içinde geçirmektedir. Bazı bireylerin toprak içinde geçirdiği pupa dönemindeki diyapoz süresini 1, 2 ve hatta 3 yıl uzatabildiği belirlenmiştir. Bu gibi durumlarda generasyon süresi ise 2, 3 ve 4 yıl olmaktadır.
Kelebeklerin topraktan çıkışı genellikle güneşin batışına birkaç saat kala başlamaktadır. Bu çıkış saati sıcaklıktan ziyade hava basıncının etkisi altında olmaktadır. Topraktan çıkan kelebeğin duyarga ve kanatları henüz buruşuktur ve ritmik hareketlerle bunları açarak vücudunu normal hale getirmeğe çalışır. Kanatlarını açtıktan sonra birkaç dakika vücuduna dik vaziyette tutup daha sonra abdomenin üzerine yatırır. Bu şekilde ortalama 3 saat kadar dinlenir. Bir süre sonra abdomeninin ucunu iki çift kanadının arasından dışarı doğru kaldırıp feromon salgılayarak  çiftleşme durumuna geçer. Çiftleşmiş olan kelebek birkaç saat içinde bulunduğu yerden ayrılarak yumurta koyacağı ağaca doğru uçar. Bu uçuş genellikle ışığın geldiği yöne doğru olmaktadır. Kararlı ve dinamik populasyonlarda  erginlerin çıkışının düzenli, yıllara göre çıkış tarihleri sabit ve çıkış süresinin bir ay kadar olduğu ; kararsız ve zayıf populasyonlarda ise çıkışın düzensiz ve yıllara göre çıkış tarihlerinin çok değişik , çıkış süresinin de iki aya kadar uzayabildiği bildirilmektedir (Demolin 1969 a, b).
Marmara Bölgesinde Ergin çıkışı Temmuz-Ağustos aylarındadır. Dişi yumurtalarını  genellikle iki ibreyi birleştirerek helozonvari şekilde sıralar. Dişi tek yumurta koçanı yaparak yumurtlamayı bitirir. Bir koçandaki yumurta sayısı 100-300 arasında değişir. Yumurtaların üzeri pullarla örtülüdür.
Yumurtalardan larva çıkışı 4-6 hafta sonra olur. Bölgemizde Eylül başlarında çıkan larvalar yurtanın hemen yakınında ince ağlardan oluşan yuva yaparlar ve orta damarına dokunmaksızın iğne yaprakları kemirirler.
Larva dönemi çam keseböceğinin yaşam dönemleri içinde en uzun süren  dönemdir. Yörenin ekolojik koşullarına bağlı olarak sonbahardan yaz başlangıcına kadar sürmektedir. Diğer birçok Lepidopter’in aksine bu kelebeğin larva dönemi kış aylarına rastlamaktadır. Kış soğuklarından korunmak için tırtıllar koloni halinde yaşarlar ve salgılanan ipeğimsi bir maddeden ördükleri kese şeklindeki yuvalarda barınırlar.  Birinci ve ikinci larva dönemlerindeki tırtılların keseleri seyrek dokulu ve küçük olup çoğu zaman da fark edilmez.  Bu dönemlerdeki tırtıllar toplu olarak yer değiştirir ve ağaç üzerinde yeni beslenme yerleri ararlar. Üçüncü larva dönemi sonlarında ilk büyük yuvayı yaparlar. Bu yuva da geçici bir yuvadır. Dördüncü larva döneminde genellikle tepe sürgününde veya ağacın bol güneş alan yönündeki uygun bir sürgünde son kışlama yuvasını yaparlar. Bu yuva beşinci dönemdeki larvaları da koruyabilecek özellikleri taşımaktadır.
Larvalar pupa olana kadar 5 safha geçirirler. Larvalarda kaşındırıcı özelliği olan kıllar 3. Safhada oluşurlar. Kışlama 4 ve 5. safhalarda olur.  
Montoya (1984) İspanya’da L1 döneminin 8 –12 gün,  L 2 döneminin 12 – 18 gün, L3  döneminin ise 30 gün sürdüğünü, L4 döneminin süresinin yerel iklim koşullarına göre değişmekte olduğunu  ve L5 döneminin de genelde 30 gün kadar sürdüğünü belirtmektedir.
    Larva dönemindeki çam keseböceği üzerinde yapılan ekolojik araştırmalarda bu zararlının yaşamında sıcaklığın ve güneşlenme süresinin önemli rol oynadığı belirlenmiştir (Demolin 1969 a). Bu araştırmalara göre larvaların yaşamını sınırlayan bir alt ve bir üst sıcaklık eşiği bulunmaktadır. Aynı yumurta koçanındaki yumurtalardan meydana gelmiş olan tırtıllar ekstrem iklim koşullarından korunmak amacıyla birbirlerinin üzerine sarılarak bir yumakçık oluşturmaktadır. Dış sıcaklıkta meydana gelen ani düşüşler bu yumakçığın içindeki sıcaklığı ancak uzun bir süre geçtikten sonra etkileyebilmektedir. Tırtıl yumağının ortasındaki sıcaklığın –10oC’a düşmesi halinde tırtılların %100’ü ölmektedir. Tek birey için bu sınır -7 oC’dır.
    Tırtıllar yüksek sıcaklığa karşı da duyarlıdır. Sıcaklığın 25 oC’a çıkması halinde dağınık durumda olsalar bile tırtılların toplanarak yumak halini aldığı görülmektedir. 30 oC’da toplu yaşam ortamı bozularak tırtıllar yumaktan ayrılmaktadır. Sıcaklığın 32 oC’da devamlılık göstermesi halinde tırtıllar ölmektedir.
    Tırtıllar gündüzü keseler içinde dinlenerek geçirirler ve beslenmek için sıcaklığın 0 oC’ın üzerinde bulunduğu gecelerde toplu olarak keseleri terk ederek iğneyaprakları yemeye başlarlar. Sıcaklığın birkaç gece 0 oC’da devam etmesi halinde ise aç kalan tırtıllar bu kez gündüzün sıcaklığın 0 oC’ın üzerine çıktığı zamanlarda beslenme yapmak üzere keseleri terk ederler.
    Tırtılların yuva olarak ördüğü keseler kışın, özellikle güneşli günlerde bir güneş kalöriferi görevi görmektedir. Bu nedenle kış yuvalarını örmek üzere güneşi iyi gören dal ve sürgünler seçilmektedir. Türkiye koşullarında kış keseleri için tepe sürgünleri ve ağacın güneye bakan tarafındaki sürgünler tercih edilmektedir.
    Çam keseböceğinin larva dönemi, zararlının bulunduğu yerin coğrafi konumuna, enlem derecesine ve o yerin iklim koşullarına bağlı olarak ilkbahar aylarında tırtılların keseleri terk ederek pupa dönemine geçmek üzere katarlar halinde toprağa girmeleri ile son bulmaktadır.
    Gelişmesini tamamlayan larvalar Mart sonlarından itibaren katarlar halinde beslendikleri ağaçları terkederek toprağa inerler. Toprağa girmek üzere keseleri terk eden tırtıllar tek sıralı katarlar halinde ilerlemektedir. Katarı oluşturan  her birey önündeki tırtılın vücudunun sonundaki kıllara başı ile dokunarak katardaki ilişkiyi devam ettirmektedir. En önde giden tırtıl genellikle ileride dişi kelebeğe dönüşecek bir tırtıldır.
Bu tırtılların vücut yapıları daha dolgun ve vücutlarını kaplayan kıllar daha uzun olmaktadır. Katarın birinci tırtılı katarı yönetir, yönlendirir ve krizalite geçmek üzere en uygun yeri seçer. En öndeki tırtılın alınması halinde katar durmaktadır. İkinci tırtıl başını 180o’lik bir açı yapacak şekilde sağ ve sola oynatarak öndeki kılavuz tırtılı bulmaya çalışmaktadır. Bulamadığı takdirde kılavuz tırtıl unutularak katar ikinci tırtılın yönetiminde hareketine devam eder. Bu ikinci tırtılın da katardan çıkarılması halinde katar yumak şeklinde bir araya toplanarak yeni kılavuz tırtılları seçmekte ve bunların yönetiminde hareketine devam etmektedir. Yapılan bu denemeler bize bu türün bireyleri arasında etkin bir sosyal yaşamın sürdürüldüğünü göstermiştir.
Uygun yer bulduklarında katar yumak halini alır, en ortadakinden başlayarak bir düzen içinde toprağa girerler. Toprak içinde sıcaklık ve toprak özellikleri uygun bir ortam bulan tırtıllar burada bir koza örerek bunun içinde önce prepupa, daha sonra da pupa durumuna dönüşmektedir. Montoya(1984)’ya göre prepupa süresi sıcaklığa bağlı olarak 21 – 30 gün arasında değişmektedir. Krizalitleşme sırasında toprak sıcaklığının 32oC’ın üzerinde süreklilik göstermesi büyük oranda ölümle sonuçlanmaktadır. Krizalitleşmenin tamamlanmasından sonraki diapoz süresince bireyler 35 - 40oC’a kadar dayanabilmektedir.  
Diapoz süresinin, larva dönemi süresi ile bağlantısı bulunmaktadır. Larva döneminin uzun sürdüğü yörelerde diapoz süresi kısa olmaktadır.
Diapos süresi sonunda metabolizma faaliyete geçerek koza içinde ergin şekillenmeye başlar. Metabolizma faaliyetinin başlamasından bir ay sonra da erginler topraktan çıkmaktadır. Diapoz süresi sonunda bazı özel koşulların ve topraktaki sıcaklığın metabolizma faaliyetlerini harekete geçirecek düzeye gelmediği veya anormal yüksek sıcaklığın  devam ettiği ortamlarda bireyler erginleşemeyerek diapoz durumlarını sürdürmektedir. Bu nedenle de kimi bireyler için generasyon süresinin dört yıla kadar uzadığı görülmüştür.

Savaş Yöntemleri:
1- Doğal savaş:
A-  Abiyotik faktöler: Sıcaklık, nem, ışık, toprak, hava akımları (rüzgarlar) ve daha birçokları olarak sıralayabiliriz. Bir yerde bu faktörler mevsim normalleri içerisinde ise böceklerde fazla etkili olmamakta ancak anormal değişikliklerde böceklerin her safhasında (yumurta, larva, pupa ve ergin) önemli miktarlarda ölümler meydana gelmektedir. Sıcaklık böcek ilişkileri aşağıda verilmiştir

Thaumetopoea pityocampa Schiff.’nın Biyolojisi ile İlgili Bazı İklim Özellikleri

Güneşlenme süresi

·Thaumetopoea pityocampa yıllık güneşlenme süresinin 1800     saatin üzerinde bulunduğu

·Ocak ayına ait ortalama minimum sıcaklığın – 4oC ‘ın altına    düşmediği yerlerde yaşayabilmektedir.

Sıcaklığın etkileri

Yaşam Basamakları Sıcaklık  Co
Pupaların üst yaşama sınırı 35-40

Larvaların üst yaşama sınırı

32
Koloninin dağılması 30
Dağınık larvaların koloni yuva yapması 25
Yuvanın kalunlaştırlması <20
Larvaların hareketsiz hale geçişi <10

% 100 Ölüme neden olan , koloni merkezindeki sıcaklıklar

Yaşama limiti (Ocak ayı ortalaması minimumu) 0-(-4)
Gömlek değiştirme sırasında -5
Gelişmiş tırtıllarda  ( L4 – L5 ) -7
L3 dönemindeki tırtıllarda (Genç tırtıllar düşük sıcaklıklara daha dayanıklıdır) -8
Mutlak sıcaklıklar
Tek birey için alt yaşam sınırı -7
Güneşli gün sayısı ve süresi fazla olan yerlerdeki minimum sıcaklık limiti -12
Kuzey bakı ve gölgeli yerlerde -9,-10


B-Canlı faktörler:Böcek yiyen kuş türleri, predatör, parazit böcek, mantar, bakteri ve virüsler faktörlerinin zararlı populasyonunu azaltıcı faaliyetleridir.
Yumurta parazitleri
     Anastatus bifasciatus Fonsg
    Charitophus sp. Förster
    Ooencyrtus (Schedius) piyocampae M.
    Tetrastichus servadei Dom.
    Trichogramma sp.

    Larva ve pupa parazitleri
Anomalon latro Schr. Antrax hottentotu L.
Apanteles sp. Compsilura concinnata Meig.Phryxe caudata Rond.
Conomorium eremita Förster
Crocuta cristata F.
Cryptus sp.
Ctenophorocera pavida Meig

Yırtıcılar:
Barbitistes fischeri (Eversmann)
Calosoma sycophanta L.
Cremibogoster scutellaris Ol.
Dermestes undulatus Brahm.
Formica rufa L.
Xanthandrus contus Harr.Kuşlar
Cuculus sp. (Guguk kuşu)
Parus spp. (Karabaş)


C- Topografik faktörler    
    Topografik faktörler cansız ortam faktörlerinin etki derecelerini arttırırlar. Aynı zamanda canlı faktörlerin gelişim ve çoğalmalarına yardım ederek ya da engelleyerek böceklerin nüfuslarının artmasına veya azalmasına büyük etkilerde bulunmaktadırlar.
2-Mekanik savaş:
    Yumurta koçanları ve larva keselerinin toplanması, tuzakla yakalama çalışmalarıdır.
3- Fiziksel savaş:
    Larvaların, radyoaktiv maddelerin yaydığı ışınlardan yararlanarak kısırlaştırılması, besin alımının engellenmesi, keselerin yakılması vb.
4- Kimyasal savaş:
    Zehir etkisi yapan kimyasal maddeler kullanarak bitkileri zararlılardan koruma faaliyetidir.
A- Keselerin etrafındaki ibrelerin ilaçlanması:
Çok etkili bir yöntemdir ancak, ilaçlama sonucu hedef böcek yanında diğer canlılarında zarar görmelerinin engellenmesi için ilaç seçiminde dikkat edilmeli ve sadece hedef zararlıyı etkileyen preparatlar kullanılmalıdır.
B- Topragı ilaçlamak: Larvaların yere ineceği dönemde uygulanır, fakat çevreye zararı yanında, diğer canlılara olumsuz etkileri sebebiyle sakıncalı kabul edilmektedir.
C-Keselere gazyağı, mazot dökülmesi
D- Diflubenzuron esaslı preperatlar kullanmak: larvaların gömlek değiştirmesini engelleyerek ölmelerini sağlıyan ilaçlardır.
E- Bitkisel insektisitler: Genellikle mide zehiri olmaları, çevreye az zararlı olmaları gibi sebeplerle tercih edilirler. Son zamanlarda Azadirachtin A etkin maddeli preperatlar başarıyla kullanılmaktadır.
5- Biyolojik savaş:
    Böcek zararlarını azaltmak için canlı organizmalardan yaralanılmasıdır.
    Biyolojik savaşta;
A- Mikroorganizmalardan yararlanma; Bakteri, mantar ve virüs içerikli çeşitli preperatlar bulunmakla birlikte en fazla kullanılanı Bacillus thuringiensis sporları ihtiva eden preperatlardır.
B- Böcek yiyen vertebratalardan yararlanılması: Böcekcil kuşların korunması ve sayısının arttırılmaya çalışılması ..
C-Parazit ve predatörlerinin korunması ve çoğalmasına yardımcı olunması, yetiştirilip sahaya bırakılması    
    Phryx caudata Rond. Yılda iki generasyon verir. Birinci generasyon erginleri 5. Safhadaki larvaların üzerine yumurtlar, toprakta pupa olur, Kasım sonu Aralıkta çıkan ikinci generasyon erginleri üçüncü safhalarında olan çam kese larvalarını parazitlerler. Bu çok etkili olan parazitin çoğalmasına yardım için adacık hazırlanması yöntemi yaygın şekilde kullanılmaktadır.
Phryx caudata Rond. dışında Thaumetopoea pityocampa (Den. & Schiff) ‘ların yumurta, tırtıl ve krizalitleriyle beslenen başkaca parazit ve parazitoid türler de saptanmıştır. Bunlardan parazitler; Ooencyrtus pityocampa Mercet. (Hymenoptera, Ercyrtidae), Tetrastichus servadeii Dom. (Hymenoptera, Euplophidae), Anastatus bifasciatus (Fonsg.) (Hymenoptera, Eupelmidae), Trichogramma evanescens Westw. (Hymenoptera, Trichogrammatidae)’dur. Parazitoidler ise; Meteorus versicolor Wesm. (Hymenoptera, Braconidae), Apanteles lacteicolor Vier. (Hymenoptera, Braconidae), Compsilura concinnata Mieg. (Hymenoptera, Braconidae) olarak sayılmaktadır Tosun (1977), Bahadıroğlu ve Kanat (1998 a).
Formica rufa L. grubuna ait kırmızı orman karıncaları: O.G.M.’ce de 1973 yılından beri kırmızı orman karıncası nakli sürdürülmekte ancak çamkese böceği bakımından çok başarılı sonuçlara henüz ulaşılamamış bulunmaktadır. Yaz mevsiminin sıcak günlerinde 12:00-17:00 arasında çok hareketlidirler. Yarıçapı 60 m olan yaklaşık bir hektarlık alanda avlanırlar. Yapılan bir araştırmada bir koloni 24 saatlik sürede 100 bin kadar böcek öldürdüğü belirlenmiştir(Erdem 1974) 2000 yılı sonu itibariyle ülkemiz ormanlarına 10 381 adet Formica rufa L. yuva nakli yapılmıştır.
Calosoma sycophanta (L.). Bu yırtıcı predatör uzun ömürlü (ergini 6 yıl yaşar), yırtıcı ve hareketli oluşunun yanı sıra larvalarının ve erginlerinin çamkese böceği tırtıllarını yemesi bakımından da son derece yararlı bir böcektir. Erginleri Mart ayı içerisinden topraktan çıkarak ağaçlara tırmanmakta ve keselerin içerisinde ya da dışarıda bulunan tırtılları yemektedirler. Mart sonu veya Nisan ayında pupalaşmak üzere toprağa inen çam keseböceği tırtıllarını takip ederek onların topluca krazitleştikleri yerlere yumurtalarını bırakmaktadır. Calosoma sycophanta (L.) hem larvaları hem de yeni oluşmuş pupaları yemektedir.

6- Biyoteknik savaş:
Bir hayvan tarafından dış çevreye salgılanıp aynı türün fertleri tarafından hissedilerek onlarda bir reaksiyon meydana getiren maddelere feromon denir. Kimyasal bileşikler olan bu salgı maddelerine ektohormon adı da verilmektedir Çanakçıoğlu ve Mol (1998 a).  
Biyoteknik savaşta günümüzde genel olarak böceklerin salgıladıkları feromonlardan yararlanılmaktadır. Bu feromonların kesin etkisi anlaşıldıktan sonra yapay olarak üretilmekte ve özel tuzaklara yerleştirilen feromonlar yolu ile zararlı böceklerin kitle halinde yakalanması sağlanmaktadır. Ülkemizde en fazla Orthotomicus erosus (Woll.) ve Ips typographus (L.)’a karşı geniş alanlarda kullanılan bu yöntemin Thaumetopoea pityocampa (Den. & Schiff)’ya karşı kullanılmasına son yıllarda başlanmış bulunmaktadır Mol ve ark. (2001). Bu meyanda ülkemiz ormanlarında feromon uygulamalarının ülke genelinde yaygınlaştırılmasına çalışıldığı da bilinmektedir Arslangündoğdu (1999), Anonim (2000).
7- Entegre savaş:
    Daha önce sıralanan savaş metotlarının birlikte, birbiri ile kombine edilerek böcek populasyonunun azaltılması çalışmalarıdır.
    Bu savaş usulünde dikkate alınması gereken en önemli noktalardan birisi; kimyasal savaş yöntemlerini mümkün olduğu kadar az kullanmak, özellikle selektif olanlarını seçmek ve doğal dengeyi, bozmamaktır.
    Entegre savaşta en önde olan fikir, zararlıların doğal düşmanlarının çoğalmasına yardım etmektir. Bunu sağlamak için de önce zararlıların çoğalmasını frenleyen doğal düşmanların tümü üzerindeki çalışmaları yoğunlaştırmak gerekir. Bu çalışmalardan alınacak olumlu sonuçlarla gerekli görülen fiziksel, kültürel ve kimyasal önlemleri birlikte kombine ederek gerekli sonuçlara ulaşmaya çalışılır. Bu savaşın en önemli yanı, özellikle kimyasal ve biyolojik savaşın bir ahenk içinde uyuşmasını sağlamaktır. Bütün bu hususlar planlanırken yapılacak savaşın ekonomik yönü yanında, kullanılacak ilaçların ekolojik etkileri de asla ihmal edilmez. Yapılacak savaşta esas olarak ana zararlılar dikkate alınır.
    Entegre savaşta bir zararlı için kullanılan bütün savaş yöntemlerini kullanmak sorun değildir. Burada amaç çevreyi zarara uğratmadan en ekonomik ve başarılı şekilde bir zararlıyı hoşgörü çerçevesi içinde normal zararsız seviyede tutmaktır.
    Çamkese böceği entegre savaş için iyi bir örnektir. Çünkü bu böceğin Türkiye’deki yayılış alanı daimi zarar mıntıkası olmaktadır. Bundan başka bu böceğe karşı bir yıl yapılacak savaş mutlak sonuç almak için hiçbir zaman yeterli değildir. Çünkü krizalitlerin bir kısmı yıllarca diapoz yapmaktadır.
    Bu böceğe karşı yıllardır İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü’nün İstanbul Adalar’ında sürdürdüğü bir entegre savaş örneği verilebilir.
    Her yıl yumurtalar açıldığında 1. gömlekteki tırtılların ağaçlardaki miktarı sayılarak o yıl kimyasal savaş yapılıp yapılmayacağına karar verilir. Böcek sayısı çok ise tek bir ilaçlama yapılır. 1. gömlekte yapılan bu ilaçlama populasyonun büyük kısmını öldürür. Geriye yumurtalardan henüz çıkamayanlar ile ilaçlamadan tesadüfen kurtulanlar kalır. bundan sonra mekanik + fiziksel savaş (kese toplama + yakma) yapılır. Bu savaş iyi bir şekilde sürdürülmüş ise ertesi yıl yapılan sayımda böcek sayısı az olacağından sadece mekanik + fiziksel savaş yapılır. Bu şekilde sayımlarda yüksek rakama ulaşılıncaya kadar kimyasal savaş yapılmaz. Son yıllarda kimyasal madde olarak çevreye zararsız olan bitkisel insektisit kullanarak zarar daha aza indirilmeye çalışılmaktadır.
Çamkese böceğine karşı bundan sonra yapılacak çalışmalarda; •Uygulanacak savaş metodunun seçiminde mümkün olduğu kadar çevreye zararsız olanlar tercih edilmelidir.
•  Metod seçiminde ekonomik olmasına dikkat edilmelidir.
• Mümkün olduğu takdirde böceğin biyolojisine uygun entegre savaş metodları uygulanarak çevreye zararlı olabilecek metodları en düşük seviyede kullanmak tercih edilmelidir. Bu, çevreye zararlı metodların birkaç yılda bir kullanılması şeklinde de yapılabilir.
• Böceğin diapoz yaptığı göz önünde tutularak yapılan savaşı takip eden yıllarda böceğin ortaya çıkmayacağı gibi yanlış bir düşünceye asla yer vermeyerek ard arda 4 – 5 yıl mücadeleyi sürdürmelidir. Bu durum bazı yıllar mücadelenin ekonomik olmadığı düşüncesi ile durdurulmamalıdır.
•Çeşitli yırtıcı, parazit ve parazitoidler üzerinde çalışmaların yoğunlaştırılarak bunlardan başarılı sonuç alınanlarının kitle halinde üretilerek biyolojik savaşın sürdürülmesi gerekir.

Ana Sayfa