İSTANBUL HÜKÛMETLERİ HAİN Mİ, DEĞİL Mİ?

Okul eğitimimiz sırasında, ve ondan sonraki yıllarda hep Millî mücadele sırasında İstanbul'daki hükûmetin hain olduğu duyduk, dinledik ve okuduk... Bu eğitimle, hepimizde İstanbul hükûmetinin TEK temsilcisi hain Damad Ferid Paşa olduğu imajı uyanmış, onun şahsında 1919-1922 arasında "İstanbul'daki hükûmeti" lânetlemişizdir.

Bu inanışta, Ankara Hükûmeti'nin durumunu güçlendirmek isteyen Mustafa Kemâl'in sözlerinin, ve irad ettiği Nutuk'un elbette etkisi vardır.

Ancak, her şey olup bittikten sonra, Cumhuriyet kurulduktan, Saltanat ve Hilâfet kaldırıldıktan, Osmanlı Hanedanı sınırdışı edildikten, Lozan Antlaşması imzalandıktan ve en önemlisi Mustafa Kemâl Atatürk ahırete intikal ettikten sonra, bu siyasetin, bu hikâyatın artarak sürüp gitmesini, neyle izah edebiliriz?

Elbette ki, sahte Atatürkçülük'le!.. Osmanlı'ya, geçmişimize söverek Atatürk'ü putlaştırıp, sonra da rafa kaldıran zihniyetle!..

Şurası muhakkaktır ki, hiç bir Osmanlı padişahı ve şehzadesi hain değildi!.. Hiç biri düşmanla işbirliği yapmamış, yurt dışına para kaçırmamış, yurt dışında yaşarken Orhan Pamuk, Yaşar Kemal gibi Türkiye, Türkler ve yeni Cumhuriyet aleyhinde konuşmamıştır!.. Geçmişte İngilizler'e, Fransızlar'a, Almanlar'a kanarak Osmanlı Devleti'nin başını derde sokan Mustafa Reşit Paşa, Âli Paşa, Fuat Paşa, Talat Paşa, Enver Paşa, Damat Ferid Paşa gibi sadrazamlar ve komutanlar olmuş; ancak bunların hiç biri Cumhuriyet'in son 60 yılındaki başbakanlar, Dışişleri Bakanları, bazı Genel Kurmay Başkanları ve Ordu Komutanları kadar yabancı hayranı, ve gayrımillî olmamışlar, adları suistimallere karışmamış, ve yurt dışına para kaçırmamışlardır.

Önce pek çok kimsede oluşmuş olan "İstanbul'da tek hükûmet" , "Damat Ferid Paşa hükûmeti" , "Hain İstanbul" gibi yanlış inançlarını ortadan kaldıralım.

1918 ile 1922 yılları arasında İstanbul'da görev yapan tam 12 ayrı hükûmet vardır ve şunlardır:

- Sadrazam Talat Paşa Hükûmeti... 8 Ekim 1918'de istifa etti. İttihat ve Terakki Partisi iktidardan çekilmiş oldu.

- Sadrazam İzzet Paşa Hükûmeti... 14 Ekim 1918'de kuruldu. Bu hükûmet döneminde, 30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesi imzalandı. 8 Kasım 1918'de İzzet Paşa istifa etti.

- Sadrazam Tevfik Paşa Hükûmeti... 11 Kasım 1918'de kuruldu. Müftüzade Şakir Mehmet Bey'in oğlu, 1858 doğumlu Mustafa Reşit Paşa bu hükûmette Hariciye Nazırı idi... 2. Mustafa Reşit Paşa diye anabileceğimiz bu zat, Tanzimat Fermanı'yla tanıdığımız, Hariciye Nazırlığı yapmış ve 1846-1858 tarihleri arasında altı kere sadrazam olmuş olan Mustafa Reşit Paşa değildir... Babası Şakir Bey onun hayranı olduğu ve maiyetinde çalıştığı için oğluna bu adı vermişti... 12 Ocak 1919'da Tevfik Paşa istifa etti.

- Sadrazam Tevfik Paşa Hükûmeti... 12 Ocak 1919'da Tevfik Paşa yeni bir hükûmet kurdu. 2. Mustafa Reşit Paşa bu hükûmette de Hariciye Nazırı idi... Ancak işgalci müttefik devlet mümessilleri ile sürtüşmeler olduğu için, baskılara direnen 2. Mustafa Reşit Paşa'nın yerine daha "anlayışlı" birinin getirilmesi istendi. Levanten Yusuf Franko Paşa 24 Şubat 1919'da Hariciye Nazırı yapıldı. Ancak bu da yetmedi... Yenilgiye ve işgale rağmen, Osmanlı Devleti'nin varlığını ve şerefini ezilmeden korumak gösterilen hassasiyet, ve sarfedilen gayret işgalcileri sürekli sinirlendiriyor, kızdırıyordu. Çünkü pek çok sivil ve asker İstanbul dahilinde dağınık ve münferit direniş teşebbüslerinde bulunuyordu. Bu direnişi teşkilatlandırma faaliyeti, tarihçi karı-koca Shawlar'a göre, Hariciye Nezareti'nde yürütülüyordu. 2. Mustafa Reşit Paşa'nın istenmemesi de bu yüzdendi. İşgalcilerin zorlamalarına dayanamayan Sadrazam Tevfik Paşa, 3 Mart 1919'da istifa etti.

- Sadrazam Damat Ferid Paşa Hükûmeti... 4 Mart 1919'da kuruldu. Sultan Vahdeddin istemeyerek onu göreve getirmişti... Damat Ferid Paşa İngiliz hayranı ve muhibbi idi. İşbirlikçi bir tavır takındı. O güne kadar yürütülen haysiyetli siyaset büyük ölçüde terkedildi... Ancak hükûmet iki yönden baskı altında kaldı. Bir yandan işgalciler, bir yandan da Tevfik Paşa döneminde epey güçlenmiş olan mukavemet hareketi kendisini sıkıştırmaya başladı... 14 Mayıs'ta İngiliz, Fransız ve Amerikan gemilerinden oluşan bir filo İzmir'e demir attı. Amerika 1917'den beri Avrupa'da çarpıştığı halde Osmanlı Devleti'ne harb ilan etmemişti, ama şimdi işgâl ediyordu. Ertesi günü bir Yunan tümeni karaya çıktı. Ferid Paşa da bir gün sonra, 16 Mayıs 1919'da istifa etti.

- Sadrazam Damat Ferid Paşa hükûmeti... 19 Mayıs 1919'da göreve getirilen Ferid Paşa, yeni bir hükûmet kurdu... Mustafa Kemâl Paşa'nın Samsun'a çıkması (19 Mayıs), Amasya Tamimi (21 Haziran), ve Mustafa Kemâl Paşa'nın askerlikten ve Padişah yaverliğinden kovulması, nişanlarının sökülmesi (23 Haziran) bu dönemdedir... 20 Temmuz 1919'da Ferid Paşa istifa etti.

- Sadrazam Damat Ferid Paşa hükûmeti... Ferid Paşa üçüncü defa Sadrazamlığa getirildi ve 21 Temmuz 1919'da yeni bir hükûmet kurdu... Erzurum Kongresi (23 Temmuz-7 Ağustos) bu dönemdedir... Ferid Paşa 30 Eylül 1919'da tekrar istifa etti... Böylece Damad Ferid Paşa'ya atfedilen "işbirlikçi" dönem sona erdi. Ne işgalciler yumuşamış, ne de direniş önlenebilmişti. Ordu, Harbiye Nezareti ve Erkân-ı Harbiye, Ferid Paşa'nın tavrını ve takip ettiği siyasetten hiç hoşlanmamıştı.

- Sadrazam Ali Rıza Paşa hükûmeti... Ordunun tavrını farkeden Sultan Vahdeddin, bu sefer bir askeri sadrazam yapmıştı... 2 Ekim 1919'da kuruldu. 2. Mustafa Reşit Paşa, bu hükûmette de Hariciye Nazırı idi... Ali Rıza Paşa vakit kaybetmeden Anadolu'daki mukavemet güçleri ile temasa geçti. Bahriye Nazırı Salih Paşa'yı Anadolu'ya gönderdi. Mustafa kemal Paşa ile görüşmeler 20-22 Ekim tarihleri arasında Amasya'da yapıldı. Bir protokol imzalandı. Buna göre, İstanbul hükûmeti ile vatan sathındaki mukavemet güçleri işbirliği yapacaktı. Müşterek gayeler için çalışma şekli ve esasları belirlendi... Bu anlaşma işgalci güçlerin tazyiki sonucu uygulanamadı ama, hükûmet gayretlerinden vazgeçmedi. 21 Ocak'ta Padişah tarafından dağıtılan Meclis-i Meb'usan için seçim yapıldı. Seçilenlerin çoğu direniş yanlısı idi. Mustafa Kemâl Paşa Erzurum meb'usu seçilmişti... Bu hükûmet hiç dile getirilmeyen çok önemli bir davranışta bulundu. "Mustafa Kemal Paşa'nın ordudan atılmadığını, istifasının kabul edildiğini" bildirip, nişanlarını ve bütün haklarını iade etti!.. (29 Aralık) Mustafa Kemâl Paşa, Meclis toplantılarına katılmadı ama gönderdiği kutlama telgrafı kürsüden okundu. 17 Şubat'ta Meclis-i Meb'usan, Misâk-ı Millî'yi ikabul etti!.. Bu gelişmelerden telâşlanan İngilizler'in ve müttefiklerinin baskısı sonucu Ali Rıza Paşa 3 Mart 1920'de istifa etti.

- Sadrazam Salih Paşa hükûmeti... Sultan Vahdeddin çok müşgül durumda kalmıştı... 8 Mart 1920'de, Bahriye Nazırı olarak Amasya'da Mustafa Kemâl Paşa ile görüşüp anlaşma imzalamış olan Salih Hulusi (Kezrak) Paşa'yı sardazam yaptı ve böylece yeni hükûmet kuruldu. Yeni hükûmete vakit tanımayan müttefikler 16 Mart'ta İstanbul'u resmen işgâl etti!.. Silahsız, uyumakta olan asker ve polislerimizin kanını döktü. Meclis'i bastı. Yakalayabildikleri meb'usları ve diğer İttihatçılar'ı Malta'ya sürdü. Zaten savaş sırasında esir düşen Osmanlı subayları hâlâ Malta'da esir tutulmaktaydı. 18 Mart'ta Meclis kapandı. Meb'uslar birer ikişer Anadolu'ya geçtiler. Tevkif edilenlerin yerine yeni meb'uslar seçildi... Salih Paşa 2 Nisan 1920'de istifa etti.

- Sadrazam Damat Ferit Paşa Hükûmeti... 5 Nisan 1920'de kuruldu. 10 Nisan'da Şeyhülislam Dürrizade Abdullah Efendi, Kuva-yı Millîye mensupları aleyhine "bunlarla çarpışmanın vacip, katillerinin de farz" olduğuna dair 5 ayrı fetva verdi. 16 Nisan'da buna Ankara Müftüsü Börekçizade Mehmet Rıfat Efendi ve 147 ulemanın imzasını taşıyan "düşmana karşı mücadelenin farz" olduğuna dair fetvayla cevap verildi... Kuva-yı İnzibatiye bu dönemde 18 Nisan 1920'de kuruldu. 23 Nisan 1920'de Ankara'da Meclis toplandı. 24 Mayıs'ta Padişah Mustafa Kemâl Paşa ve 5 arkadaşının idamıyla ilgili askerî mahkeme kararını tasdik etti... Bu 5 kişi, Ali Fuat Paşa, Kara Vasıf, elçi Alfred Rüstem, Doktor Adnan (Adıvar) ve Halide Edip (Adıvar) idi. Ancak yine tarih kitaplarında gizlenen bir husus bu tasdik edilen kararın ne olduğudur. PADİŞAH, BU 6 KİŞİNİN İDAMINI TASDİK ETMEDİ!.. Çünkü mahkeme onları gıyaplarında idama mahkûm etmişti. Ancak bu karar, "ele geçirildikleri zaman tekrar yargılanmak üzere" tasdik edilmiştir!.. Bütün bunlara rağmen bir gelişme sağlamayan Sadrazam Damat Ferid Paşa, 30 Temmuz 1920'de istifa etti.

- Sadrazam Damat Ferid Paşa hükûmeti... Sıkışık durumda olan Sultan Vahdeddin, İngilizler'in yardımı ile İstanbul'daki işgâl şartlarını hafifletme ümidi ile, bacanağı olan Damat Ferid Paşa'yı 31 temmuz 1920'de tekrar Sadrazamlığa getirdi ve yeni bir hükûmet kuruldu. Ancak bu dönemde İngilizler'in teşviki ile Yunanlar Anadolu içlerine doğru yayıldılar. Haziran ayında başlayan harekât ile Temmuz ortalarına kadar Alaşehir, Bandırma, ve Bursa'yı işgâl ettiler. Yunan birlikleri Gemlik ve İzmit'e kadar ilerledi. 20-27 Temmuz arasında İstanbul hariç bütün Doğu Trakya'yı ele geçirdiler. Yunan Kralı Edirne'ye tantanalı bir giriş yaptı. 10 Ağustos 1920'de Sevr Antlaşması imzalandı. Ancak Sultan Vahdeddin bu antlaşmayı imzalamayınca, kadük oldu!.. Birinci Dünya Savaşı'nda zorla kabul ettirilmek istenen bir sözde barış antlaşmasını tasdik etmeyerek esastan bozan ve reddeden tek devlet, Osmanlı Devleti idi!.. Yani, Sevr'i aslında Sultan Vahdeddin yırttı!.. Mustafa Kemal Paşa bu kararlılığın tatbikini sağladı... Bu arada Yunan işgâli ve yayılması sürüyordu. 4 Ağustos'ta Gelibolu'yu, 29 Ağustos'ta Uşak'ı ele geçirdiler. Bütün bu gelişmelerin sorumlusu durumuna düşen Damat Ferid Paşa iyice yıpranmıştı. 17 Ekim 1920'de Ferid Paşa istifa etti. Bir süre sonra da ülkeyi terk etti. Ne garip tesadüftür ki, İstanbul'un düşman işgâlinden kurtulduğu 2 Ekim 1923 günü Yugoslavya'nın Niş kentinde vefat etti...

Ferid Paşa defaatle sadrazam olmasına rağmen, 1918-1922 yılları arasında çalkantılı dönemde 1918-1920 arasında ve toplam 1 sene, 1 ay, ve 15 gün iktidarda kalmıştır... Sultan Vahdeddin ona Sevr Antlaşması'ndan sonra bir daha görev vermemiştir. Geri kalan 3 yıl boyunca başkaları sadrazam idi ve başka hükûmetler vardı.

- Sadrazam Tevfik Paşa hükûmeti... Sultan Vahdeddin tekrar Ahmet Tevfik Paşa'ya görev verdi, ve yeni hükûmet 21 Ekim 1920'de kuruldu. Bu son hükûmet 4 Kasım 1922'ye kadar görevde kaldı... Hükûmetin ilk işlerinden biri Kuva-yı Millîye'ye yardım ettikleri için kürek ve sürgün cezasına çarptırılmış olan kişileri affetmek oldu!.. Arkasından Mustafa Kemâl Paşa ve arkadaşları hakkında verilmiş olan "gıyâbî idam ve yeniden yargılanma" kararını kaldırdı!.. Milliyetçiler için yasaklanmış olan "bey" ve "paşa" ünvanların kullanılmasını serbest bıraktı!..

6 Ocak 1921'de Yunan birlikleri tarruza geçti. 4 gün süren çarpışmalardan sonra çekilmek zorunda kaldılar. (1. İnönü Savaşı) Sevr'i uygulatamayacaklarını anlayan Müttefikler, Ocak 1921'de Londra'da bir konferans toplamaya karar verdiler. Ancak karşılarında iki Türk hükûmeti vardı. Tevfik Paşa bu konferansa 2. Mustafa Reşit Paşa'yı "mahsus delege" olarak gönderdi. Mustafa Kemal, Tevfik Paşa'ya "Konferansta yurdu iki ayrı heyetin temsil etmesinin sakıncalar doğuracağı"nı bildirdi. Tevfik Paşa da o sırada Ankara'da bulunan kendi Hariciye Nazırı İzzet Paşa'ya çektiği telgrafta "İstanbul, konferansa iştirak etmediği takdirde Yunan isteklerine karşı savunmasız kalacağı"nı bildirdi. İki hükûmet te birlikte hareket etmek istiyordu. Nihayet Konferans 23 Şubat'ta toplandı. İstanbul Heyeti'ne Sadrazam Tevfik Paşa, Ankara heyetine Hariciye Vekili Bekir Sami Bey başkanlık ediyordu. İngilizler'den başka Belçika, Fransa, İtalya, Almanya ve Yunanistan heyetleri vardı. Müttefikimiz Almanya ile savaşmadığımız Belçika'nın bu konferansta ne işi vardı, sormaya değer... Lloyd George resmî açılışı yapıp, Tevfik Paşa'ya dönerek Türkiye'nin görüşlerini açıklamasını istedi. Tevfik Paşa, "Söz, asıl millet vekillerine aittir. Binaenaleyh Anadolu Heyeti'ne söz verilmesini teklif ediyorum," diyerek iki heyet arasındaki birliği sağlamış oldu!.. Böylece Türkiye Büyük Millet Meclisi hükûmeti Konferans tarafından resmen tanınmış oldu!.. Konferans bir anlaşmaya varamadan 12 Mart 1921 günü sona erdi.

Bu hükûmet, 30 Nisan 1921'de "vatan müdafaası ile alâkadar olan kişiler hakkındaki takibat ve davaların düşürülmesi" kararını verdi... 1922 başlarında Mustafa Kemâl Paşa, Hariciye Vekili Yusuf Kemâl Bey'i Avrupa'ya göndermeye karar verdi. Teşkil edilen heyet 15 Şubat 1922'de İstanbul'a vardı. Sadrazam Tevfik Paşa ve İstanbul Hükûmeti Hariciye Nazırı Ahmet İzzet Paşa ile görüşen Yusuf Kemâl Bey, 21 Şubat'ta sultan Vahdeddin tarafından da kabul edildi. Aslında İstanbul'da Avrupa'ya İzzet Paşa'yı göndermeye hazırlanıyordu. İki Dışişleri Bakanı görüşürken İngiltere'den "Lord Curzon'un İzzet Paşa'yı kabul etmeye hazır olduğu" haberi geldi. Ankara Heyeti nedense birlikte hareket etmek istemedi, 1 Mart'ta deniz yoluyla Marsilya'ya hareket etti. Ahmet İzzet Paşa da 4 Mart'ta trenle yola çıktı. Londra'ya vardıklarında, 15 Mart 1922 günü bir İngiliz görevli Osmanlı Büyükelçiliği'ne gelerek, "Lord Curzon'un Ahmet İzzet Paşa ve Yusuf Kemâl Bey'le birlikte görüşeceği"ni bildirdi!.. Böylece iki heyeti İngilizler birleştirmiş oldu!.. Ancak bu görüşmeden de bir sonuç çıkmadı.

Bu dönemde 2. İnönü Savaşı (21-31 Mart), Sakarya Savaşı (13 Ağustos-13 Eylül) ve Büyük Taarruz (26 Ağustos-9 Eylül), Mudanya Müzakereleri (3 Ekim-14 Ekim) cereyan etti... 14 Eylül'de Kuşadası ve Bergama'nın kurtuluşundan sonra İstabul Hükûmeti, Mustafa Kemâl Paşa'ya bir telgraf çekerek tebriklerini bildirdi!.. 27 Ekim 1922'de İngiltere Dışişleri Bakanlığı Lozan Konferansı için gerekli davetleri yaptı. Hem İstanbul, hem de Ankara hük^metleri konferansa çağrıldı. İşte İstanbul ile Ankara'nın birlikteliğini bitiren bu davet oldu! Telgraf masası başında Sadrazam Tevfik Paşa ile uzun görüşmeler yapan Mustafa Kemâl Paşa, onu ikna edemeyince ipler koptu. 31 Ekim 1922 günü Türkiye Büyük Millet Meclisi Hilâfet'i Saltanat'tan ayırdı, ve Saltanat'ı kaldırdı. Bunun üzerine İstanbul hükûmeti Tevfik Paşa'nın 4 Kasım 1922'de istifası ile yıkıldı. Ankara hükûmeti tek kaldı. Mudanya Mütarekesi'ne göre 19 Ekim'de İstanbul'a gelmiş ve kontrolü ele geçirmiş olan Refet Paşa, 5 Kasım'da bütün Osmanlı nezaretlerine (bakanlıklarına) faaliyetlerini tatil etmelerini bildirdi. 18 Kasım'da da Sultan Vahdeddin kuva-yı millîcilerin baskısı ve İngilizler'in yardımı ile yurdu terketti!

İşte hep "birbirinin aynı", ve hatta "tek" imiş gibi gösterilen, hep Damat Ferid Paşa tarafından idare ediliyormuş intibaı verilen, ve toptan "hain" ilan edilen Osmanlı Devleti'nin mütareke yıllarındaki sayısı 12'yi bulan İstanbul hükûmetlerinin kısa, fakat gerçek hikâyesi budur! Bunlardan hangisinin hain, hangisinin vatansever olduğuna siz karar verin!

Sultan Vahdeddin hain miydi, değil miydi?.. Bunu da ayrı bir yazıda inceleyip anlamaya çalışacağız.

*****

> NUTUK'TAN : MİLLİ MÜCADELE < > SULTAN VAHDEDDİN HAİN , Mİ DEĞİL Mİ? < > LOZAN BARIŞI < > İÇİNDEKİLER <