BEN
Umut açtım rengine seherin uçuk bir sabah vakti
Yaslanıp uyudum güneşin benzine,
Dem çekip umut verdim
Ben ve yaşam üstüne
Ertan Aygördü
ATEŞE TEPKİ
Yalnızca bir an geceye akan, yaşam süzgecinden geçen Sayısız adilik gördüm,
Palazlandı denizin koyu tonu evcil bir duyguyu sınadık
Gözucuyla bir parantez, içinde saf mutluluk
Canayakın renklerde sağanak
Sevgiyi umuda tepki yasası
Siyah gözlü gece tüneyen farklı çiçeğim
Hüznümün aşılı dallarına konma senide eritmeyeyim...
KALBİM
Kalbim yok
Gitti yeraltına umudum gitti.
Kalbim fırtınada uçuşan kurum gibi durmadan dolar gözlerine
Birilerini ağlatır kanatır huysuzum yarı tok bir çocuk benim Sevgim, kalbim, kırılan oyuncaklarım gibi
Hep özletir bana güzeli, yorgunum be yorgunum .
ÖMRÜM
Hangi ırmaktan akıyor yüreğinin tatlı sevdası
Hangi kolunda köprüsü var gecenin
Bir ucunda puslu gök bir ucunda sazlık, hasretle bilenen
Aynı ürperti aynı heyecanla
Sensin boyun eğen her acıya aşina
Gizlenmez yaraları taşırken bedenin
Ömrümün genç yarısında sevdim seni kara kız sevdim işte
Ötesi yok...
Ertan Aygördü
HEDİYE
Aya bakan yürek söndüren bir umut
Sırtından kanlı gömleğini aşkın hiç atamadı.
Kelimenin durağı tenhada sırrıma emanet.
Geçtiğim yollarda sevdanın sakıncası.
Gözlerime sıkışmış bir geceden sızar içime karaltı
Hediye diye kendime aldığım hüzün..
AY-Suyu
Karıldı gecelerimize
Tepeleme güneş ışığı dolu duvarlar,
Göz kırpışlarımızla savruldu taneleri gözyaşlarımızın
Çocuk boyuna ulaşınca
Toprağın rengi ikindi gibi
Ey ömrümün kara lekeleri
Geri al sarmaşık kokulu gök
Uyuşturucu bir aşk üstüne söylediklerin Geçerli
Çünkü Sıvanan saçlarımın kanaması Öyle
Ertan Aygördü
YAZ ORTASINDA ÜŞÜMEK
Kar durdu
Yaşlı bir köylü yüzüyle bana güldü daldaki yasemin
Bezgin ve dinç
Doya doya gülmemişliğin dinçliği belki bu
Belki hep borçlu olmanın acısıyla
Kar durdu
Bir çocuğun ilk kımıltısı gibi
Beklemede bıraktı sessizliği
Gün o hep buruşturup attığımız günler varya
İşte onun üstünde yarım bir söz
Işıltıya durdu, Sevdam...
Kar durdu karışanlar durmadı
Durdu saatleri kuşkunun
Karın üstünde yarım bir ayak izi
Bir silik söz: Belki... yarın
Belki yarın seni daha çok sevceğim
Belkide acıyla hesaplaşcağım
Belkide ...
Ertan aygördü
ACI...
Mevsim Bahar'ken ve koklamassan yasemini
Bukadar acı hüzün nöbette,ve şirin kokuyla hücumdayken
biliyorum, hayatın mutlu şairi olmak çok zor
Ağlamak kötü, biliyorum
Gözyaşlarımızı gizleyememek birbirimizden
kötü, biliyorum
Oysa, Pencerenin önündeki ağaçta ötüşen kuşlar
Cıvıltılarının ve o bahar kokusunun,yasemin kokusunun
Yeralmadığından bir şiirimde, aşağılıyorlardır beni mutlaka
Biliyorum,
Yasemin çiçek açmış ağaçlarda
Alıp bir şiirimin yüreğine oturtmadığımdan
böyle mahzun ve boynubükük kalacak
Kime dargın olabilirler ki benden başka?
Kim daha suçlu olabilir bir şairden,
Aşkı besteleyememek....
Öyleyse baharın araladığı kapıdan
çiçeklerin kokusu, ve kuşların cıvıltısı
sevda öksüzlerinin iniltileriyle birlikte,
Karışabilir şiirlerime seni senle sevdim
Umut oldun katık oldun,
Ne bileyim işte sen oldun ben ben olamadım işte
Bak kuş cıvıltısana bak pencerede
Kimbilir belkide bir başka hüzünde öter bu akşam kimene ...
Ertan aygördü
SİLGİ
Dünyadan yanlışları silecek bir silgi var mı sizde
Yada hayata geç gelmiş birinin mutluluğunu
Bana verebilecek misin kırtasiyeci amca..!!
İşte ben o silgiden istiyorum
Yaşamayı bileydim yazar mıydım hiç şiir?
zaman silgiyede gerek kalmazdı
Sanada kırtasiyeci amcaaaaaaa!!!!!!!!
Ertan Aygördü
AŞK
Yüzünü her sabah hüzünle yıkayan dostum
Sen uyurken dudaginda gülümseyen
Tedirliğin zamanı doldu artık,aç gözleri
Hüzün yıllık izne çıkıyor
İçimde sessizlik olsun ...
O mağrur başını bana yasla
Başımda taşırım seni
Gövdem gövdene can olsun
Çünki aşkla ,suyla, ateşle ölümle, yaprakla,şiirle sınamışım
Seni sınamışım işte ....
Gel yanıma bir başka baharın tohumlarını ekme zamanı
Şuramızda birşey var ya bizi eriten birşey
Acıya saran ,umudu kuşatan
Ne sensiz nede bensiz....
Ertan Aygördü
EMEK
Bak sevda dallarını bir bir kırıyorlar
Mutluluğun ham yemişlerinide bize bırakıyolar
Çünki biliyorlarki zaman çok kısa
Avuç içi kadar mutluluğu çok gördüler
Oysa bizim sevda dalımız çok uzun
Yaşamı derinleştiren kökümüz var
Daha başka dikili ağacımız yok.
Yok bizde yalanda yok..
Günler perişan
Toprağa zımba gibi sözümüz var
Ertan Aygördü
MERHABA
Ben işte adıyla sanıyla ben
Çok konuşan çok yorulan
Bazen az konuşan,yine çok yorulan
Bazense surat asan biriyim.
Tatlıyı çok severim ,zaman zaman doymada bilmem
Şimdiye kadar annemi,babamı ablamı ölen abimi yiğenleri,sevgilimi Ve Allahı da çok severim.
Ben işte kibrit çöpü gibi kırılan durup duruken yorulan
Ve bir türlü kendi içinde hesaplaşmayı bitiremeyen
Sevdiklerini çok kıran en ufak hatada silebilen
Yaşamı zaman zaman seven
Benden başka herkesi güldürebilen
Ben.....
Ertan Aygördü
ÇERÇEVE
Pencereyi kapama, kapılarını da ,
Sevda büyüsü dolabilir içeri
Sen sadece şimdi ıslak bir bulutun ağlamasını görebilirsin
Ne olur pencereyi kapama umut dolabilir içeri
Her yağmurun ardında bir güneş var
Kapama ,ben gelebilirim güneşle belki
Belki yağmurla belki rüzgarla
Belki belkide
Gökkuşağının yedi renginin arasında
Sana kucak dolusu çerçevelenmiş
Günyüzü görmemiş sevgimi getiririm
Kapatma pencereni,kapılarınıda
Yüreğini sıcak tut ne olur ne olur ne olur......
Ertan Aygördü
SEVDA KOKUSU
Mutluluğun koklamadığın kokularını kucaklayıp getirdim sana
Kokla açılırsın ...Bahar kokulu sevdam.
Ne o yüzündeki bezginlik üç otuz yaş mı yaşadın
Biliyorum,o kadar çok acıyla yoğrulduki bedenin
Her yanını sarmış sarmalamış işte..
Üzme kendini bu kadar sana umudu,mutluluğu
Öğretmeyenlerin suçu bu
Oy canını yerim senin
Yokluğunda kuruttuğum sevdam sen güzel
Gözyaşı yakılmaz bize
Bana yaslan ağaç yorgun dallar yeşerir mi?
Bir kez daha
Kış geliyor yaslan bana umut ağacım
Gübrem sen ol dalım sen ol
Bu kışda beni oratada bırakma
Bir yanımda yaş ağaca balta vuran dortlar
Bir dalıma yuva yapan kuşlar
Oy canını yerim senin
Kimim varki
Ağaç sen ben bir baltacı dostlar
Canınız saolsun ,doğruya kış geliyor
Yakacak odununuz yoktur sizin
Umudumu yakın işte başka ne kaldı ki........
Bir gün sen kendini anlatırken
Yorgunluğa elvada demiş olacaksın çoktan
Çünki içindeki coşkulu sevda yaşamla içiçe geçmiş olacak
Irmaklarında akan gözyaşları değil mutlaka mutluluk olacak.
Ertan Aygördü
DAİR
Ellerim başımın arasında bekliyorum
Acıkmışım gül dalında kuruttuğum sevdama
Bakıyorum eski fotograflara her birinde ayrı hüzün aykırı umut
Birden kapanıveriyor pencere,belli belirsiz bir ışık süzmesi
Şimdi yüreğim mevsimlerden kışı yaşamakta
Saçaklarda buz tutmuş yüzler belli belirsiz
Yontulur ağızdaki dil
Çekilir kabaran deniz gibi sevdamız
Yalnızca birkaç kelime bırakılır
Sevdaya dair,yaşamyaya dair.
Ertan Aygördü
HÜZÜN PİYANGOSU
Gittin işte,
Kırgınlığım çok bilinmeyenli denklem gibi
Soğuk gecelerde hırsız rüzgarların aldığı umutlarım
Saman alevinin havada bıraktığı iz düşleri
Yorgun saatlerde boşluğun rengidir bu
Belirsizlik benzentemesine yakın
Garip bir kuş kanadı, sevdiğim toprak yüzlüm
Kırlangıçlar yada martılar
Hepsi hepsi uçup gitti,seninle beraber
Bu yalnızlık saatlerinde kime çıkmaz ki
Hüznün piyangosu
12/11/99 Ertan Aygördü
ZAMANSIZ
Bir umut gecesi, yalnızlıkla son randevu
Yaşamak o fırtılanı gözlerinde kaybolmakmış
Yaşam bizi affetmedi be sevgili
Ne zaman ne zaman yalnızlığıma sığınsam
Çocuksu kabuslar büyüttüm içimde
Kalbimizde sayısız volkanlar
Umutlar hep gece gelen habersiz depremler gibi
Bir sesin gelse kulağıma,heyecanlanırım
Elim titrer,kör kuyularda ihbarcı sevdama
Ele veremem,
Yarım süzülen mum ışığının,ısısında
Belki yeniden doğarım
Binlerce yıldız akar göğsümden
Şimdi ellerimde fırtına,
Birileri sahte duygusallık satıyor
Sessizlik giydiriyorlar üzerimize
Birazdan yorgun yaşantımda yola çıkacak
Hüzün sıçradı bir kere kırlangıç kanadına
Geride kalan basit,ürkek bir yalnızlık.
Yalnızlık benim gibi sevgiye kavuştu...
Öyle sevmişimki seni kucağımı parsellemişim sana
Geç gelen bir damla mutlulukla hasret
Birleşince bir kaç damla yaş
Seyrek sakallarım arasından yol bulunca selamlarım sevdamı
Karanlık yürür ağır ağır, uçuşur kalbimde sevgiden yana
Artık bir gün tutulmayacak üç-beş nöbeti sessizliğin
Gölgeler yürümüyor artık,yollar izinin olduğu yere tutsak
Dilimde külrengi gececikler,
Eşitsiz gelişimin yaraları kalbimde.
Kör kuytuda paslanıyor yalnızlık, üşüyorum
Toprak renginde,menekşe sesinde
Şiir ıslatan gözyaşlanrında gece olsaydım ben de
Bugünü tersine okuyorum yüzler belli belirsiz
Yarını bilemiyorum Yalnızlık birkaç kelime bırakır
Çoğalamadık renklerin gölgesinde
Yorgunum rüzgârının sesinde,
Amorti sevdamıza savrulan aşk
Islak gözlerimizi kurutmak için gidiyorum......
Ertan Aygördü
A N N E
Garip bir hüznün damlası
sevgime yağan ayaz dolduğunda ,
çatırdayan kalbim uçurum yarıklarıyla Dilim dilim kesilmekte
Gözbebeklerim sarkarak toza bulanan yaşlar....
işte o zaman ışığına dolanıp
düşlerinin göğsüne yatardım
Karışık sesinle kanat çırpardı yarım sevgim
Sesim elllerine erir karışırdım
Islaklığına eğirmek isterdim
Kestane saçlarından eser yok şimdi
Zorlu anlarımda çıkıp gelirdin hep yanıma
Eziyetle yürüdüğüm yeter
Dökünüyorum yorgunluğunu
Bedenim sarnıçlarda....
Yağmurlar dinlenirken içimde
Senin için anne, gül et beni kederine gül et....
Ertan Aygördü
Sonraki
sayfa için tıklayınız