Site hosted by Angelfire.com: Build your free website today!

 

                           

GEÇMİŞİN DÜŞÜ 

Bir cam kenarında geçmişi düşlüyorum
Hava sıcak mı sıcak bir temmuz günü
Bense eskimemiş acılarımın ürpertisinde
Buruk ve belki biraz hüzünlü...
Bir zamanlar şarkılarım vardı
Sevgiler üstüne yazılmış
Gün yüzü görmemiş hayallerim vardı.
Birde yılların el sürmediği gençliğim 
Güzel bir anı şimdi o istanbul,lu günlerim..
Hatırlıyorum çocukluğumu 
Sokaklarında top koşturduğum
SultanAhmet,i üç kat cumbalı evimi
Ve babamı,annemi...
Olmayacak şeyler istiyorum,
Yaşlanmamak gibi,ölmemek gibi,
Zamanı geri getirmek gibi...
Bir tek sevdiğim kaldı oralarda,özlediğim
Babam dı o,
On beşimde kaybettiğim...
Lise yıllarında bir kızı sevmiştim
Mahalledendi,adı Ayten,di.
Her akşam onu düşünüp
Ayten,li şiirler dinlemiştim
Ümit Yaşar,dan.
Bir anı artık o da ,
Mahallede bıraktığım hatıralardan..
Sonra fakülte yılları başladı
Gençlik başımda esen bir deli rüzgardı.
Hazzı vardı içimde,
Mücadeleden galip çıkmanın, 
Bir şeyleri başarmanın,
Bir kez olsun,
Şanssızlığıma çelme takmanın..
Ve umutlarım vardı geleceğe dair
Özlemlerimde...
En mutlu yıllarımdı o yıllar
Hala hatırımda ,
Arkadaşlarla Ferhunde Kebabı yediğimiz günler,
Adalarda yaptığımız piknikler
Haftada bir düzenlediğimiz balık günleri..
Sevmek gökyüzünde parlayan bir yıldız gibiydi o zaman
O da çoktan uzaklara kayıp gitti...
Fakülte bitimi İstanbul,la ayrılıyordu yollarımız
Bu koca şehre yabancıydım artık 
Bu doğduğum büyüdüğüm şehir artık bensizdi
Ben de İstanbul suz.
Acı tatlı anılarımı bırakmıştım bu şehirde
Bir de annemi.
O yalnızlığımı paylaştığım
Sırtımı dayadığım,sığındığımdı,
Can yoldaşımdı,annem di.
Ekmek kadar kutsal,su kadar aziz
O anne dualarıyla uğurlamıştı beni.
Otobüs camından son kez baktık birbirimize
Sonra yavaş yavaş uzaklaştık
Yıllar önce babamı almıştı bu şehir
Şimdi de annesizdim artık.
İlk kez ayrılıyorduk onunla
Ağır geliyordu onu öyle bırakmak 
Bir başına.
Gözlerime hapsedemedim gözyaşlarımı
Her damlası ağır bir yüktü sanki
Bırakıverdim boşluğa, aktılar
Hala o günleri düşündüğümde 
İçimde küçücük bir çocuk ağlar.
Merhaba derken yeni bir şehre
Elimde bavulum,cebimde ümitlerimle
Bir korku sarıyordu içimi
Ürperiyordum.
Her şeyi yabancıydı bu şehrin
Suyu,havası
Ne bir tanıdık vardı,
Ne bir başkası.
Bir bebek ilk adımlarını nasıl atarsa 
Korkak ve ürkek
İşte bende öyle atıyordum adımlarımı hayata.
Bir kere daha inanıyordum kadere
Çünkü,hükmedemediğimiz şeylerden biridir o
Tıpkı zaman gibi.
Aldırmaz karşı koyuşlarımıza
Acizliğimizi yüzümüze vurur gibi.
Yeni bir çevre yeni insanlar
Gülen insanlar,ağlayan insanlar
Riyakar,iki yüzlü insanlar.
Ensemde yalancılar,vefasızlar,hainler
Her an sırtımdan vuracakmış gibi duran eller.
Kim demiş yalnızlık güzeldir diye
İnanmayın en büyük yalanı söylemiş
Kalabalıklar içinde boğuşurken bile
Nasıl yaşar insan yalnızlığı bilir misiniz
Nasıl ağlatır gurbet türküleri...
Ve birgün bir teselli doğdu acılarıma
Bulutların arkasından güneş açarcasına
O benim bir parçam,vazgeçilmezim
İlk göz ağrım,kanatsız meleğim.
Onunla en güzel aydınlıklara doydum
O güneşin adını Kutlay koydum.
Sonra bölündü güneşim,birken iki oldu
Hiç birşeye benzemiyor,baba olmanın mutluluğu.
Şimdilerde yaş otuzbeş,mevsim yaz
Daha bir anlamlı artık eve dönüşlerim,
Özleyişlerim.
Yıkılmaz inançlarım var,
Devrilmez kalelerim.
Ne kadar sarsılsamda direneceğim 
Düşmeyeceğim.
Ne kadar vurulsamda önemli değil
Yaralar alsam da ölmeyeceğim...

Melisa ÖZDEMİR