Site hosted by Angelfire.com: Build your free website today!
UNUTMA UNUTTURMA 21 Mayıs 2004
Merhaba, çevremizde korkunç olaylar gelişiyor. İşin en ilginç tarafı ise gelişen bu olaylar karşısında sessiz kalınması daha da ilginç. Şöyle biraz gerilere gidip hafızamızı yoklayalım. 1990 lı yıllarda Türkiye terör örgütü ile mucadele ederken Avrupa'dan özellikle Almanya' dan ilginç tepkiler geliyordu. "Bizim verdiğimiz silahları bu mücadelede kullanamazsınız" diye. İşin dahada ilginci 1991 yılı sonlarında Irak'ın kuzeyinden yüzbinlerce insan Saddam'ın zulmünden kaçanlara biz kucak açtık. Hiç unutmam bir ekmek dağıtımı esnasında insanların ekmek dağıtım aracına hüçum etmesi sonucu çıkan kargaşada güvenliği sağlayan birimin davranışı Avrupa basınında yardımlar değil sadece bazı kareler kullanıldı. Türk askeri mültecilere kötü davranıyor diye. Yine bizim 1990 lı yıllarda Irak'ın kuzeyine terör örgütüne karşı yapılan harekete Ayrupa basını kıçını yırtıyordu sivilleri öldürüyorsunuz diye. Alaah'ın dağında acaba hangi siviller vardı? Bugün İsrail'in yaptığına malesef dünya sessiz kalıyor. ABD'nin Irak'lı esirlere yaptığı işkenceler korkunç şeyler. Ancak kimse sesini çıkaramıyor.
Hafızalarınızı iyi yoklayın. Ağzının bantlandığı ve gölerinin bağlandığı için avrupalı bazı parlamenterler kötü muamele olarak nitelendirdiler. İmralı'daki yargılama televizyon aracılığı ile yayımlanıp yargının ne kadar açık yapılmasına karşın hala bu konuda konuşanlara ABD'nin Irak halkına uyguladığı insanlık dışı uygulamaları görmemezlikten gelmeyi neye bağlayabiliriz. Bunun tek açıklaması var. Bazı ülkelerin elinde kontrolsüz güçlerin olmasıdır. Hak, hukuk, adalet, insan hakları hepsi hikaye. Tek gerçek olan GÜÇTÜR ABD güçlü olmasa bunları yapabilirmi? İsrail bunları yapabilirmi? Neden İsrail'in elinde bulunan kimyasal ve nükleer silahların açıklamasını isteyemiyor dünya kamuoyu. Neden ABD'nin elinde bulunan kitle imha silahrının açıklamasını istenilemiyor
Onun için üretmekten, sosyal adeleti sağlamaktan ve en önemlisi EKONOMİK OLARAK GÜÇLÜ OLMAKTAN başka çaremiz yok. Kaynakları iyi değerlendirmeliyiz. Lafla peynir gemisi yürümüyor. Gücün varsa IMF den kredi olmazsın. Reformları da kendimiz için yapalım. Avrupa istedi diye değil. Tek gerçek vardır KAÇPARALIK ADAMSIN KAÇPARALIK ÜLKESİN" .
Sağlığınız ve paranız eksilmesin.





SAPLA SAMANI KARIŞTIRMAYALIM 23 Ksım 2003
Türkiye Cumhuriyeti Deveti laik, demokratik, hukuk devletidir.
Kamusal alan; Herkes bir tanımlama yapıyor. Herkesin kafasında bir kamusal alan tanımı var. Benimde kafamda bir kamusal alan tanımı var. Bana göre kişilere ait özel alanların dışında kalan tüm alanlar kamusal alandır. Mahkeme salonu da kamusal alandır, tören alanı da kamusal alandır. Hastahane, postahane, pasta hane de kamusal alandır. Kamusal alanlara hangi kılıkla girilir deseniz bunu toplumun örf adet ve gelenekleri belirler. Yani pijama ile sokakda dolaşamazsınız, mayo ile ibadet haneye giremezsiniz. Örtünme genelde tüm dinlerde mevcuttur. İsavi Musavi dinlerinde de mevcuttur. Ancak örtünme kişinin kimliğini gizleyecek boyutta olamaz. Bu bilinmezliği ortaya çıkarır, kişi ve toplumun güvenliğini tehlikeye sokar. Bu nedenle kimlik gizleyecek şekilde örtünme olamaz.
Kamu görevlileri ile kamusal alana girenler karıştırılmamalı. Kamu görevlileri kamuda hizmet ve eğitim gören ve alan kişilerdir. Hastahaneye, postahaneye, pastahaneye eğitim kurumlarına, ibadet yapıln yerlere, parklarda cadde ve sokaklarda toplumun örf adet gelenek ve göreneklerine göre davranmak ve giyinmek zorundasınız. Ancak kamu kurumunda hizmet eden eğitim alan kişiler o kurumun koymuş olduğu kurallara uymak zorundadır. Eğitim kurumunda eğitim alan bir kişi ile o kuruma ziyaretçi olarak giden kişi aynı değildir. Öğrencinin belirli saat ve sürelerde belirli yerlerde olması gerekir. Belirli kriterleri yerine getirmesi gerekir. Ziyaretçinin ise böyle bir zorunluluğu yoktur.
Her başını öten, bu devletin temel ilkelerine karşı olduğunu nasıl söyleyebiliriz. Tören alanlarında gaziler geçit törenine katılırlar (Yedi tane Kurtuluş Savaşı gazisi kalmış). Bunların çoğu da sakallıdır. Bunların sakallarından dolayı bu devleti yıkacağını nasıl söyleriz. Sonra sakalın ölçüsü ne olacak.
Terörün amacına ulaşabilmesi için medyaya ihtiyacı vardır. Düşünün birkere terörist bir yeri bombalıyor isanlar ölüyor ama ortada dehşet veren o görüntüler yok. Sizce bu hareket amacına ulaşmışmıdır? Birde bir terör olayında tüm ayrıntıları tüm dehşeti ile olaylar veriliyor. İnsanların yüzleri kan içinde, kopmuş uzuvlar, yerde parçalanmış bir cesed. Burada durup bir düşünelim toplumu kim daha çok etkiledei bombayı patlatanlarmı yoksa parçalanmış cesetleri, insan çığlıklarını yayımlayanlarmı? Malesef medyamız kana susamış vampir gibi kan dehşet insan çığlıkları göstermeye nedense çok hevesli. Çocuklarıma bu dehşet görüntülerini göstermemek için zaping yapmaktan canım çıktı.
Son zamanlarda bazı tv kanalları bu terör olaylarını ısrarla islami terör olarak anons etmekte. Bilemiyorum bu cahillik mi yoksa kasıtmı? İslsmiyet hoşgörü ve barış dinidır. Bunları yapanların islamyetle içbir ilgisi olamaz. İslamiyetde adam öldürmenin cezası çok ağırdır. Allah herşeyi affeder ancak kul hakkını asla affetmeyeceğini bildirir. "Benim huzuruma kul hakkı ile gelmeyi onu ben affedemem" der.
Gidemediğin yer senin değildir. Bu memleketde neden insanlar hem müslüman hem de demokret olamıyor. Veya bu şekilde düşünenler sesini yükseltmiyor. Eğer sosyal demokratlar veya demokratlar islamiyete sahip çıksalardı bugün durum böyle olmazdı. Sen sahip çıkmaz isen işte birileri sahip çıkarak bu hale gelinir. Demokratların, demokrasiye, cumhuriyete inananlar islamiyete sahip çıkmaları şarttır. Ben demokrasiye cumhuriyete inanan bir mülümanım.
Şeker bayramı değil Ramazan bayramınız kutlu olsun.
Sağlığınız ve paranız eksilmesin.





ADAMIN KAFASINA TORBAYI GEÇİRİRLER 21 Temmuz 2003
Evet gururumuz kırıldı. Hiddetlendik, kızdık ama donkişotluk yapmadık yapmamamız lazım. Ancak bunu bir kenara yazmamız lazım. Bu ilk değil bundan önce Muavemet Muhribi de vardı. "Nekadar köfte okadar para" misali gibi nekadar güç okadar eylem. Denizlerin ardından binlerce kilometre uzaktan gelip, dünyanın karşı olmasına rağmen Irak'ı işgal edebilmiştir. Ancak kafasını büyük bir bataklığa soktuğunu düşünüyorum. Bizim asker göndermek için hevesli olmamamız lazım. Çıkarlarımızın karşıladığı oranda askeri destek vermeliyiz
Türkiye bugün İspanya kadar bir İtalya kadar ekonomik ve sosyal güce sahip olsaydı kafamıza ne çuval geçirebilirlerdi nede bizim çıkarlarımızı gözardı ederlerdi. Bunun tek sebebi PARA Cebinde para olmadan lokanta vitrinlerini izlemek gibi. 8,5 milyar $ neden veriyor? Neden böyle bir teklifde bulundu. ABD para ile çıkarlarını satınalıyor. Eğer bunu almayabiliyorsa o zaman kafa tutarsın. Son 40 yıldır patagonya gibi, ülke yönetildi. Adamlar çullarla bankadan para çalıyorlar yüzlerce operasyonlar yapıldı sonuç koca bir sıfır.
Tekelciler bağırıyor devletin malını peşkeş çekiyorlar. Birader sen al niye almıyorsun? Sendikalartın tirilyonlarca parası var niye işletmelere ortak olmuyorlar? Alışmışlar çiftlige keyifleri bozulacak. Memleketde hıszızları ortadan kaldıramıyoruz o zaman hırsızın çalacağı malı ortadan kaldırmak gerekir.
Eğer birileri, bir daha kafamıza çuval geçirmelerini istemiyorsak o zaman kıredi alan değil kredi veren durumuna geçmeliyiz. Baka yol yok. Bunun nasıl olacağını hep bereber düşünelim.
Sağlığınız ve paranız eksilmesin.

UŞAKLAR VE SAHİPLER 11 Mayıs 2003
Birçoğunuz okumuştur Kuntakinte'yi hatta filmi bile çevrildi. Zenci köle ile beyaz efendisi arasında geçen olayları anlatıyor. Günümüzde hala uşaklar mevcut. ABD savunma bakan yardımcısı ile yapılan mülakat ve ardından "Türkiye eşekten düştü" manşetli yazısı. Baştan şunu belirtmeliyimki eşekden düşen birisi varsa bu kişinin şahsiyeti ve karekteridir. Parlemento bir karar vermiştir ve bu karara herkes saygı duymalıdır. Kararın bu şekilde çıkmasının sebebi yine ABD dir. ABD, bırakın körfez savaşında verdiği sözleri Afganistan olayından sonra teknoloji bölgeleri kurulması için verdiği sözü dahi tutmamıştır.
1960 anlaşmaları geregi Kıbrıs'a müdahaleden dolayı dört yıl ambargo uygulandı. Hala KKTC ye ambargo uygulanıyor. KKTC'de yaşayan insanların ne günahı var neden ambargo uygulanıyor. Bumudur müttefiklik, stratejik ortaklık. Bunlar sorgulanmıyor da Parlementonun kararı sorgulanıyor. Daha önenlisi ülkemdeki uşakları televizyonlardan gazetelerden bunların borozanlığını yapıyor. Anadolu'nun işgalinde bile mandacılık kabul edilmemiştir.
Bu uşaklar efendilerine Irak'daki sivil insanların kafalarına torba geçirip kamyonlar arkasında nasıl ve neden toplandığını sorabiliyormu? Guantanamo'da ayaklarından zincirle bağlanan insanları sorabiliyorlarmı? Sözüm ona bu ülke her yıl terörist listesi yayımlıyor.
İt ürür kerven yürür.
Ama bir şartla. Hızla hantal devlet yapısından kurtulup dinamik güçlü ve özelsektör ağırlıklı ekonomik yapıya kavuşmamız lazım. Eski yazılarımda Irak'daki denetçiler ile İMF denetçileri arasındaki farkı sormuştum. İMF denetçilerini ülkemizde gördüğümüz sürece uşaklar da yüksek sesle konuşacaktır.
Sağlığınız ve paranız eksilmesin.

DEPREM GERÇEKLERİ 4 Mayıs 2003
1999 yılında Düzce'de meydana gelen depremden sonra da buna benzer bir yazı yazmıştım. İnsanları deprem öldürmez binalar öldürür diye. Ve yine biz bu filmi tekrar izleyeceğiz demiştim ve bundan sonra da izlemeye devam edeceğiz. Bingöl depremi son değil. Kuze Aanadolu ve Doğu Anadolu fay hatları üzerinde yine depremler olacak ve yine insanlar ölecek. Bu bizim kaderimizmi? Bana sorarsanız hayır. Ancak bu ülkede kanunlar uygulanmaz ise bunun kader olarak devam etmesi kaçınılamaz.
Çeltiksuyu İlk ögretim Okulun'da 84 çocuğun ölümü önceden tasarlanarak bilinçli birşekilde teammüden adam öldürme olayından başka birşey değildir. Çünkü Bingöl'de deprem olacak ilerde yine olacal yine olacak. Okulu yapan mütahhit, onun kontrolü yapan ve buna kullanma ruhsatı verenler benim nazrımda önceden tasarlayarak planlı adam öldürme suçu işlemişlerdir. Bunun başka izahı yoktur. Geraği yapıla.
Ne yapılmalı derseniz ders alınmalı, bedel ödenmeli herkes yaptığının bedelini ödemeli. Bu insanları meslekten men etmeli Toplum olarak bu insanlarla ticaret yapılmamalı. Herkes yaptığından sorumlu tutulmalı. Bayındırlık bakanı "domates alırken kırktanesne bakıyorsunuzda ev alırken neden araştırmıyorsunuz" demesi abes birşey ve konuyu kavramadığını göstermekte. Vatandaş binanın tamelinini araştıracak binanın kolonlatrını, kirişlerini, statik yapısınımı araştıracak? Vatandaş bunu araştıracaksa konrol mekanizmasının göravi ne? Sapla samanı karıştırmayalım herkes görevini yapsın.
sağlığınız ve paranız eksilmesin.

YOLSUZLUKLARADA DUYARLI OLSAK 27 Nisan 2003
Türkiye Cumhuriyeti Devleti yönetim şekli cumhuriyettir. Değiştirilemez, değiştirlmesi için teklif edilemez. Halkın %99.9 gibi bir oy oranı ile kabul edilmiş anayasanın temel maddelerinden biridir. Cumhuriyeti tanımlarken de laik cumhuriyet olarak tanımlanmıştır. Devlet işlerinde dini inanclar ayrı tutmaktır. Hangi dine hangi inanca mensup olurlarsa olsunlar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları kanun karşısında eşittir. Cumhuriyeti korumak ve kollamak Atatürk'ün gençlige hitabesinde gençlere emanet edilmiştir. Cumhuriyeti korumak ve kollamak sadece gençlerin değil herkesin görevidir. Bu görev içinde tüm kamu kurm ve kruluşlarıda girer.
Bir vatandaş olarak geçtiğimiz 40 yılı incelediğimizde İspanya, Yunanistan, Portekiz, Güney Kore gibi ulkeler ile benzer ekonomik güce ve milli gelire sahipken bugün bu ülkeler bizden onkat daha fazla ekonomik güce sahipler. Cumhuriyet tejimine bukadar duyarlı olan kişi veya kurumlar neden aynı duyarlılığı hırsızlığa, yolsuzluğa, talana karşı duyarlı olmadılar. Yakın geçmişimizde onlarca odı konmuş yolsuzluk operasyonları düzenledi ama bunlardan hiçbiri cezalandırılmadı. Bankanın güvenlik kamerası ile kaçırılan paralar tespit edildi yine birşey yapılmadı. Bugün Irak'da yapılan talanın bir benzeri geçtiğimiz yıllarda ülkemizde yapıldı. Devletin verdiği teşviklerin hangisi geri döndü? Kamu bankalarının zararı ortada bunun hesabı neden sorulmuyor? Fona devredilen bankaların zararı 20 milyar dolardan fazla bunun hesabı neden sorulmuyor? 23 Nisan'da gösterilen duyarlılık neden bu konularda da gösterilmiyor. Bugünlerde adı belli bir medya kuruluşu ciyak ciyak bağırıyor acaba teşviklerimi kesildi? Bu grubun dışarda ülkemizi tanıtan bir faliyetine şahid olamadım. Gönül isterdi ki aynı duyarlıklar yolsuzluklarda, hırsızlıkta, yağmada, talanda da gösterilsin. İnsanın aklına başka şeylerde geliyor.
Sağlığınız ve paranız eksilmesin.


AĞZI OLAN KONUŞUYOR. 20 Nisan 2003
Tabiki ağzı olan konuşacak. Dşüncelerini, duygularını, isteklerini demokratik bir şekilde ifade edecekler insanlar. Günlerdir ülkenin jeopolitik konumu, jostratejik konumu konuşuluyor. Buna bugünlerde Musul - Hayfa Petrol Boru hattı'nın açılması gündeme geldi. Bu hat açılınca ülkenin stratejik değerinin düşeceği tartışılır oldu. Bu düşünce okadar saçma bir düşünceki gülmemek elde değil. Ben size sorayım biz bukadar jeostratejik, jeopolitik, vb. değerlere sahip olduk da ne oldu. Başımız arşamı değdi. Hiçbir jeostratejik vede politik konuma sahip olmayan İsviçre, Lüksenburg ve üzerinden hiç petrol bru hattı geçmeyen Japonya ekonomik yönden bizden çok daha iyi olduklarına göre demekki ülkenin bilmem ne konumu o ülkenin kalkınmasında birincil etken değildir. Birincil etken demokratik yönetimdir. Yönetimin demokratik ve şeffaf olması gerekir. Demokratik rejime sahip olmayan ülkelerde insanlar yaratıcı güçlerini ortaya koyamazlar.
Irak'ın kuzeyi için birkaç şey söylemek istiyorum. Her seferinde bağımsız bir devlet kurulması drumunda bunu savaş nedeni sayarız demek nekador doğru birşey bilemiyorum. Irak'da federatif bir yapı kurulur ve kuzey ayrılmak için halkoylamasına gidip evet oyu çıkarsa ne yapacağız? Irak halkının vermiş olduğu bu karara karşılık savaşmı ilan edeceğiz. Kaldıki gerçekleşmesi çok zor olan bu durumu araplar da dahil herkesin karşı çıktığı bilinmekte. Nedense mahallenin en kabadayısı rolünü gereksiz yere biz üstleniyoruz ve gereksiz yere Avrupa halklarından tepki alıyoruz. Onların kafalarında Türkler Irakın kuzeyine girecek veinsanları katledecek düşüncesi var. Hava sahasını açma kararının ardından ghelişen olayları gördünüz değilmi? Dünya basını Irak savaşını bıraıp Türkiye Irak'a girdi girmedi tartışmasına başladı. Ne konuştuğumuzu ve ne söylediğimizi iyi bilelim. Gereksiz konuşmaları bırakıp Mal ve hizmet üretelim.
Sağlığınız ve paranız eksilmesin.


SAVAŞIN SONLARI: 13 Nisan 2003
Artık kanını canını Saddam'a feda edenlerde kalmadığına göre savaş böyük oranda tamamlanmış görünüyor. Doğrusu Bağdat'ın bu kadar çabuk düşeceğini beklemiyordum. Neyse bizi dahaçok Irak'ın kuzeyi ilgilendiriyor. Aslında fazla endişelenecek bir durum yok. Amerikalılar kontrolü ele alıyorlar. Benim anlamdığım federetif yapı içinde ırakın kuzeyi bizden daha ileri düzeye çıkarsa biz ne yaparız diye anlamsız bir düşünceye sahibiz. Bukadar saçma bir düşünce duymadım. Biz önce kendi evimzi düzeltmemiz lazım. Kopenhag kriterlerini AB ye girmek için değil kendi halkımız için yapmalıyız. Çevremizde çok büyük değişiklikler oluyor. Düzenli büyüme için ekonominin istikrara kavuşturulması gerekir. Bu da istikrarlı hükümetler ile olur. AP hükümeti verilen kredileri tüketmek üzere. Lafdeğil iş üretmeleri görmeliyiz.
Sağlığınız ve paranız eksilmesin.

TABU VE FOBİLERİMİZDEN KURTULALIM: 31.03.03
Teskerenin çıkmaması ve Kuzey cepesinin açılmaması ABD ile olan ilişkilerimizde doğal olarak kopukluğa veya güvensizliğe neden olunmuştur. Olaya kendi açımızdan baktığımızda konuya birhayli duygusal baktığımız ortayaçıkmaktadır. Oysa ülkeler arasında duygusallığa neden yoktur. Zira olayın böyle seyretmesinin nedeni ABD'nin tutumudur. Bizim kusurumuz ise kararsız tutum setgilememiz.
Geriye dönüp baktığımızda Kore'den beri ABD'nin yanında en sadık müttefiki olmamız bize çok fazla birşey kazandırmadığını görmekteyiz. Seviyelerine erişmek istediğimiz ülkeler ne ABD'nin stratejik ortağı nede yüksek stratejik değere sahip ülkeler. Artık kendimizi sorgulamamız gerekir, tabu ve fobilerimizden kurtulmamız gerekmektedir.
Sağlığınız ve paranız eksilmesin.

FİLM SEYREDİYORUZ 24 Mart 2003
Kanalların geneline bazı kanallar 24 saat savaşi naklen yayımlıyorlar ve bizlerde bunu evlerimizde film seyreder gibi seyrediyoruz. Ama bunlar film setinde çekilmiş sahneler değil. Gerçekten insanlar ölüyorlar. Korkunç birşey. Yaşadığımız çağın iki Hitler'i biri yakınçağ teknolojisi kullanıyor, diğeri uzay teknolojisini kullanıyor. Ama nihayetinde ikiside insanları katlediyor.
Bu savaşı, ABD Irak'da kazanacağı kesin gibi. Yanlız dünya kamuoyunda kaybedecektir. savaşın daha acımasız görüntülerini Bağdat alındığında görecegiz. Bu savaşta dünya düzeninde birçok şey değişecek gibi. Bundan sonra belki ABD ile olan ilişkilerimizi sorgulamamız gerekecek.
Sağlığınız ve paranız eksilmesin.


SIKINTILI BİR HAFTA 16 Mart 2003
16 Mart 2003 Teskere sıkınrısı, Ülkemize yönelik ve hiçde hoş olmayan açıklamaların bir birini takip etmesi ne tesadüf değilmi? TBMM de ikinci teskerenin reddedilmesinden sonta Irak'ın kuzeyindeki Kürt aşiretlerinin açıklamaları ve gösterileri, Lahey de Annan planının reddinden sonra Ferhogen'nin (sözcüsü) yaptığı açıklamalar, ABD'nin kıbrıs ile ilgili açıklamaları ve Wolfovits'in ve ABD'nin sözcüsü Zalman Halil Zad'ın "Türk askerli Irak'ın kuzeyine girmesi durumunda kürtler ve ABD askarleri ile çatışma çıkabilir" açıklaması ne tesadüf değilmi.
Meclisden, yabancı asker bulundurma ve gönderme ile ilgili karar geçmemesine rağmen peşmergelerin bu kadar bağırmalarının sebebi nedir acaba. Bu karara ters tepki vermelerinin tek sebebi ABD ve İngiliz provakasyonu değilmi? Ingilizlerin Irak'ın kuzeyine girmelerine izin verilmemesi ve ABD için ikinci teskereye onay çıkmaması bunu ABD ve herzaman olduğu gibi ingilizlerin bölgede provakatif hareketler ile kürtleri kullanmışlardır. Malesef ABD Irak operasyonu ile ilgili Türkiye'ye yeterince destek vermemektedir. Ne tuhaf değilmi, ABD BM kararı olmadan ve dünyayı karşısına alarak Irak'a müdahale ediyor ama biz sınırımızdaki olaylara müdahale tememize karşı çıkıyor. Bunu tek bir deyimle açıklanabilir "kaçparalı adamsın" Eğer IMF'ye bugün muhtaç olmasa idiy bu günkü manzara ile karşılaşmayabilirdik. ABD askerleri Güeydoğu'da istediği kişiler veya gruplar ile pazarlık yapıp binlerce dönüm arzi kiralıyorlar. Bukadar başıboşluk olurmu? Birzamanlar çekiç gücün Irak'ın kuzeyinde terör örgütüne yardım ettiğini duyduğumda inanmamıştım. Olanları görünce muz cumhuriyeti aklıma geliyor. Belki sizinde aklınıza geliyordur. Yıllardır muz yetiştirdik.
Sıkıntılı bir döneme doğru gidiyoruz. Belirsizlikler olduça fazla. Olayların nereye varacağı belirsiz. Bu gibi durumlarda kendinizi profesyonel hissetmiyorsanız volatil piyasaları kenardan izlemek en doğru karar olsa gerek. Makro olayların sonucunu tahmin edilebilir aşamaya kadar beklemek doğru tercih olsa gerek.
Sağlığınız ve paranız eksilmesin.


IRAK SAVAŞI ÖNCESİ: 28 Şubat 2003
Türkiye önümüzdeki yıllarda önemli gelişmelere hazırlıklı oluması gerekir. Kıbrıs'da baskılar devam ediyor Anan bu adanın son şası olduğunu söylüyor. Kopenhag'ın da son şans olduğu söyleniyordu. Ardında 28 Şubat'ın son şans olduğu söylendi. 28 Şubat da geçti kıyamet kopmadı. Şüphasiz ki 3. Anan planı birincisinden daha iyi olduğu belirtilitor. Birinci Anan planını Kopenhag'da kabul etseydik bu gün ada EURO'lara boğulacaktı herkes zengin olacaktı boçlarımız silinecekti. Gündemde Irak olduğundanmıdır nedir Avrupa şaklabanlarının sesi çıkmıyor. Adada utanmasalar Yunan bayrakları ile gösteri yapacaklar. Ne çabuk unutuldu Atlılar katliamı. Ama birileri unutmamıştır. Bugün hala Sn. Rauf beyi ilk okullarda kötülamektedirler. Siz hiç Yunan veya Rum basınında Klerides'i bu kadar kötülendiğini gördünüzmü? Yabancı hayranlığı ruhumuza ilemiş. 28 yıldır görüşmeler yapılıyor neden Rum görüşmeci uyuşmazcılıkla suçlanmıyorda Sn. Rauf bey uzlaşmaz olarak suçlanıyor. Rauf beyi ne kadar takdir etsek azdır O dişi tırnağıyla halkının haklarını savunuyor. Bizm için Kıbrıs sorunu diye bir sorun yoktur. Bizim açımızdan sorun çözülmüştür. KKTC'nin egemenliği tanınır ise zaman içinde aradaki sınırlar kalkabilir. Bu da karşılıklı güvene bağlı. Rumlar hala Enosis'iyaşatma peşindeyken daha yapay süreler çok göreceğiz.
Hiçkimse savaş istemez, kim savaş isterki, Ancak birileri onbinlerce kilometre uzaktan gelip müdahale ediyorsa buna seyirci kanınamaz. 1996 dan beri Irak politıkası yanlıştı. Irak'ın toprak bütünlüğünü savunacaksın ve Irak'a 36. parelelden yukarı çıkmasını engelleyeceksin. Bu çelişkili bir durumdur. Aşiret reyislerine kırmızı pasaport vereceksin onları hükümet yetkilisi gibi karşılayacaksın ve Irak'ın toprak bütünlüğünden bahsedeceksin.
Gönlüm Irak'ın savaşsız silahsızlandırılması. Kaldıki Irak'ın ne komşularını nede bir başka ülkeyi tehdit ettiğini sanmıyorum. Ancak ABD bu savaşı başlatırsa Irak'ın kuzeyini kontrol altına alması gerekir. Buna seyirci kalınır ise yarın başka şeylere de seyirci kalırız.
Önümüzdeki yıllarda Musul ve Kerkük'ün demografik yapısın bozulması sorun olacaktır.
Sağlığınız ve paranız eksilmesin.