Bakmayın aslında bu kadar serzenişte bulunduğuma! hiç bir değer aslını
kaybetmiyor içimde. Bütün yanılsamalar, bütün hayal kırıklığı içindeki
güneşi söndüremiyor bir türlü. Güzelliği ve aşkı inkar etmek,
seni peşinden sürükleyen değerleri yok saymak doğru değil hiç bir
zaman. Bir şeyi veya kişiyi yanlış değerlerle yargılamadan önce
geriye dönüp düşündüğün hissettiğin şeyleri yeniden hatırla o
zaman cevaplarını buluyorsun o zaman nasıl davranman gerektiğini görüyorsun.
Bir insanı geçmiş zaman içinde bir yerlerde en ulu, en yüce, en güzel
mertebelere koyduysan sonrasında sırf sahip olamadığın için alaşağı
etmek bir ölçüde kendini aşağılamak değil midir. Zaten bir değere
sahip olamadığında ne kadar ağlıyorsan ya da ne kadar yırtınıyorsan
o değeri zaten bir o kadar yükseltmiyor musun. Bir insanı unutman ne
kadar zorsa aynı oranda içinde yer edebilmiş olmasını göstermiyor mu
bu sana (eğer saplantılı bir kişilik değilsen tabi).
Bazen kendi kendime düşündüğümde, hala aşka dair bir şeyler yapmanın
bazen beni saplantılı bir insan veya hala bir şeylerin farkına varamamış
salak bir aşık konumunda göstermesi endişeni yaşasam da sonra diyorum
ki; "sen eğer aşkı her şeyden üstün tutan sen, aşkı yaşama
amacı gören sen bir aşkı bu kadar ucuz harcayabileceksen ve onu hücrelerinden
kolayca çıkarıp atabileceksen adi bir yalancı konumuna düşmez misin?
Düşerim diyorum sonra. Aşk beni harcasa da ben onu yok sayamam"
diyorum ve kendi içimdeki soru yine kendi içimde cevabını buluyor.
Görüyorum ki sonra bazen bir aşk bir hayat olabiliyor. Ve bedeli ne
olursa olsun aşka sahip çıkmak benim için her zaman bir erdem olacak.
Othello
02 Ekim 2001
|