Kendimi artık işi bitmiş bir saray soytarısı
gibi hissetmiştim yüzüme o türlü baktığında. Hani bir şarkı var
ya "Yüzüme o türlüüü bakkkmayacaaaktınnn" diyen. Yüzüme
o türlü bakmış ve ben hangi gaflet ve delalet uykusunda olduğumu
ondan sonra fark etmiştim. Bu sarayda artık işim kalmadığını söyleyen
bir kraliçe vardı karşımda ve ben yıllardır onu güldürmek,
sevindirmek, hoşnut etmek için içim kan ağladığı günlerde bile ona
belli etmemeye çalışarak hep yanında olmuştum. Bunca yıldan sonra
halkın arasına karışmak onlardan birisi olarak yaşamak ne zor bir düşünce
olarak gelmişti, anlatamam. Üstümdeki o rengarenk kıyafetlerimi çıkardım
ve çıktım saraydan başımı kaldıramadan.
Bir
soytarının halk arasında kral kral dolaştığı günler bitmişti artık
ve ben unutmuştum normal bir insanın nasıl olacağını, neler yaşayacağını,
nasıl davranacağını. İlk fark ettiğim çizmelerimdeki tozlardı.........
işte o zaman .....
Diye
devam ediyordu rüyam ve ben uyandım yine yatağımda boş gözlerle
tavana bakarak. Ne kadar zaman geçmişti üstünden, ne kadar zamandır
elsiz ayaksız yaşamaya çalışıyordum bu evrende. Ne zamandır kötürüm
düşler sahibiydim. Galiba 3 ay gibi bir zaman önceydi parçalanmışlığım
ve 3 aydır bir vücut gezdiriyordum kimin olduğunu bilmediğim. Kütlesel
bir devinim eşliğinde bir sokak yürüyor, bir kapı açıyor, bir
merdiven iniyordum dibine hayatımın. Ve bekliyordum sevdanın terk etmesini
beni. Demiş ya şair " aç kaldım, susuz kaldım, terk etmedi
sevdan beni". Terkediyor muydu yoksa, yavaş yavaş damarlarımdan akıp
gidiyor muydu toprağa.. Yavaş yavaş damıtıyor muydu zaman beni
senden, seni benden. Kaç 3 ay daha vermeliydim? kaç 3 yıl daha? Razıydım verecektim artık bitsin diyordum...
Anladım
ki her insan bir palyaço olmak zorunda imiş. Sahnede kahkahalar atan,
bir de sahne gerisinde gerçek hayat yaşayan.
Severim
palyaçoları, onlar bana hayatı anlatır, onlar bana beni anlatır.
Othello
15.02.2001
|