MUKADDİME
Elhamdü lillâhi Rabbi’l-âlemîn vessalâtü vesselâmü âlâ rasûlinâ Muhammedin ve âlâ âlihî ve sahbihî ecmaîn.
Allah celle ve âlâyı bilmek ancak nefsini bilmeye bağlıdır. Binaenaleyh nefsini bilmeyenin Allah Teàlâ’yı bilmesine imkân yoktur. Çünkü, (Men arefe nefsehû fekad arefe Rabbehû) “Kim ki, nefsini -kendini- bildi, Rabbini bildi” buyurulmuştur.
Bu sebepten her müslümanın nefsini bilmeye çalışması en mühim vazifesidir. Nefislerin yedi mertebe üzere olduğunu ve bunların sıfatları, huylarının ise kırk beş tane olup, müslüman kardeşlerimin bunları bilmesi ve hangi mertebede olduğunu anlaması elbette çok lâzım ve hattâ elzemdir.
Ay, güneş âlimleri yıldızlarla meşgul olmuşlar ve bugünkü sene, ay ve günlerimizi bizlere bildirmişlerdir. Bu ilim her ne kadar zor bir ilim ise de, insanlık bunun da üstesinden gelmiş ve bugün o gökyüzünün ziyneti ve yeryüzünün de nuru olan aya kadar gitmeye muvaffak da olabilmiştir. Fakat bu o kadar zor ve masrafa bağlı iken bundaki muvaffakiyeti görünce şaşırıyoruz ve bunu bir hüner, hem de fevkalâde bir hüner sayıyoruz. Halbuki ne faydası var dersen, “İşte gökleri de fethettik” diye övünürler. Fakat insaniyet sahasında henüz bir adım bile ileri gidememişlerdir.
San’at başka, bilgi başka, servet yine başka başka şeyler. Bunların üstünde bir de İslâmiyet denilen bir nimet vardır. İslâmiyet’in de kemâline ulaşabilmek ve bu yedi nefis mertebesinin beşinci, altıncı, yedinci mertebelerinde, İslâmlığı ve insanlığı görünce insanoğlunun, “Vah vah!, demek bizim dinimizde de böyle yedi kat gökleri çok geride bırakacak mertebeler de varmış ha...”, diye ağzı açık kalacak.
Yedi kat göklere ulaşmak kimseye nasip olmamış, hattâ “Güneş bile dördüncü kat semâdadır” derler ki, ona bile erişebilmek imkânını kimse bulamamıştır. Nerede kaldı yedisini bulmak!.. Fakat elhamdülillah, mü’minlerin içerisinden yedinci kata, yedinci mertebeye ulaşmış pek çok mü’min ve müslüman vardır.
Şimdi sen de bu bahtiyarların arasına girmeye özenmez misin? Öyle ise ey aziz kardeş, eğer sen de bu büyük nimetlerden biraz olsun nasib almak istiyorsan aklını başına toplayıp nefsinle mücâdeleye çalışmalısın. Dünya fâni, her şeyi de fâni! Bu marifetullah gönülde olursa ona ne ölüm olur, ne de bir şey. Ölüm de ona, bu âlemden diğer bir âleme intikalden başka bir şey değildir. Allah Teàlâ Hazretleri hemen cümlemizi, fazl u keremi ve lûtf u inayetiyle bu insanlık mertebelerine ve bu güzel huylara sahip olan bahtiyarlar zümresine ilhak buyursun. Âmin.
Bi hürmeti’l-seyyidi’l-mürselîn ve salli ve sellim âlâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihi ve sahbihi ecmâìn.
M.Z.K.