Hiciv ve Düzen
Zam ve zulüm...Padişahın başka bildiği
yokmuş , zam yapar , başını kaldıranı da ezermiş...
Zaptiyeler padişaha çıkmışlar:
"Efendim halk homurdanmaya başladı!"
"Ezin kafalarını vergilerine zam yapın!"
Halk küfretmeye başlamış , sövüp sayıyormuş , sokakalara
çıkmışlar , padişahın taktiği hiç değişmemiş:
"Zam yapın , kafalarını ezin!"
Zatiyeler bir gün telaşla koşup gelmişler:
"Padişahım , bunlara bir hal oldu , sokakalarda
meydanlarda zil çalıp , göbek atıyorlar!"
Padişah yerinden fırlamış:
"İşte bu fena , hayra alamet değil , ne yapacakları
belli olmaz!"
***************
Böyle dönemlerde halk gücünü mizahtan alır , her gün bir
hikaye uydurulur , fıkra üretilir ya da eski hicivler yaşanan
güne uyarlanır:
Kazak Abdal'ın "Eşeği saldım çayıra" diye başlayıp
, "anasını" yada "avradını" diye biten taşlaması
eğer bugüne uygulanırsa , burada durun!...
***************
Bakın nasıl uyarlamışlar:
"Doları saldın çayıra/Halkı da mevla kayıra/Bu krizi
hayıra/Yoranın da avradını.
"Hem hırsızın hem yüzsüzün / Babası zengin dürzünün
/ Bunların meyit namazın / Kılanın da avradını.
Biçare mazlum söz söyledi / Cümle halkı dahleyledi /
Sorarlarsa kim söyledi / Soranın da avradını."
**************
16. yüzyılda yaşamış Kazak Abdal'dan medet umup , onunla
rahatlayanlar , acaba Namdar Rahmi Karatay'ı bilirler mi?Namdar
Rahmi , hakkı yenen bir hiciv şairi , heccavdır , 1930 ve 1950
arasında yazdıkları pek bilinmez , duyulup yayılmamıştır.Bir
örnek: "Pehpehlere , pohpohlarla çok itleri at yaptık / Uçurduk
ta göklere , alkıştan kanat yaptık / Hiç yoktan başımıza
koca saltanat yaptık /Üstüne çul vursanız , it onu kanat sanır
/ Eşeğe gem vurmayın , kendisini at sanır."
**************
Şimdi idyeceksiniz ki: "Neye varacak bu işin sonu!"
**************
Politikacı kasaba meydanında nutuk atıyor; her cümlesini
"Bu düzen değişecektir!" diye bitiriyormuş.Öndeki
ihtiyar da politikacı "Bu düzen değişecektir!"
dedikçe başını sallıyor , sağ elini yumruk yapıp , baş
parmağını , işaret ve orta parmağının arasına sokuyormuş.
Politikacı kürsüden inince , doğru yaşlı adama gitmiş:
"Sen bu düzenin değişeceğine inanmıyor musun?"
"inanırım , inanırım , hiç inanmaz olurmuyum!"
"O halde ne demeye başını sallıyorsun?" Yaşlı
adam içini çekmiş: "Değişir oğlum , değişir , bu düzen
de değişir; lakin düzülenler hiç değişmez!"
*************
BU fıkra , 1992 yılının haziran ayının yirmi dördüncü günü
bu köşede yayımlanmıştı.
Ne dersiniz , yaşlı adamın tespitinde bir değişiklik ya da
bir yanlışlık var mı?
HASAN PULUR
12.04.2001 tarihli Milliyet Gazetesinden alınmıştır.