KELİMELER ve
ANLAMLARI
Ağa |
Gelinlerin,
kocalarının erkek kardeşlerine hitapları. |
Ağıl
|
Küçük Baş hayvanların barındıkları yer,
(tarlada). |
Alıca |
Keçi kılından dokunmuş bir çeşit etek. |
Annac |
Karşılık. |
Añ |
Tarlaları bir birinden ayıran ince hat. |
Apına |
Helâ, tuvalet. |
Arkalaç |
Ekin destelerinin sırtlanması sırasında çer çöpün vücuda kaçmasını önleyen engel. |
Bakınak |
Hayvanların tırnaklarının yanındaki
çıkıntılar. |
Beylak |
Yazın sığır gibi büyük baş hayvanlara musallat olan böcek. |
Beylak tutmak |
Yazın büyük baş hayvanlara küçük böceğin musallat olması. |
Bıdıramak |
Karşılıklı konuşmak. |
Bıdırtı |
Birilerinin konuşmalarının uzaktan duyulması. |
Cılgısız |
Görgüsüz, saygısız. |
Cev cev |
Bir şeyin en yoğun olma hâli. |
Civar |
Köydeki sulama sularının düzgün bir şekilde köylülerce belli bir sıra ile toprakların sulanmasını takip eden bekçi. |
Çelgi |
Çocuk sırtta iken çocuğun yüzüne güneş
gelmemesi için gerilen perde, bez. "Salıncakta iken de aynı husus
geçerlidir." |
Çec |
Buğday, mısır, arpa
gibi tahılların tanelerinin toplamı. |
Çınkı
|
1. Çok küçük dal
parçası 2. Zayıf olanlar için
kullanılan sıfat. Çınkı gibi zayıf. |
Çobansılık |
Bir sürüden bir hayvanın satılması durumunda çobana verilen bahşiş. |
Çomuk etmek |
Bir şeyin etrafını toparlamak, budamak. |
Çöğür |
Bir çeşit dikenli çalı. |
Çö(k)men |
Çobanların dağda yatmaları için yaptıkları
tahtadan çadır. |
Dırtlamak |
1.Hamur teknelerini , çift sabanını
temizlemek . 2. Kabaca temizlemek. |
Dırtlañgaç |
Hamur teknelerini veya çift sabanlarını
temizleme aracı. |
Doduramak |
Kavga edercesine konuşmak. (Birine) sürekli saldırırcasına lâf söylemek |
Ellek |
Ekin biçerken parmaklara takılan araç, bir nevi eldiven. |
Enim gunum |
Yavaş yavaş, ağır ağır iş yapmak. |
Eñsi |
Yarısı ateşte yanmış odun parçası. |
Evze |
Çocukların bir şeyi aşırı derecede istekte bulunması, sürekli ağlaması. |
Eyeşmek |
Oyalanmak . |
Eyirmek |
Kıl ya da yünleri kirmenle iplik haline
getirmek. |
Gabaş |
1. Yuvarlak kafaya sahip boynuzsuz keçi ya da koyun. 2. Yuvarlak tepecikler yapmak. |
Geç'annacı |
Yaz aylarında, öğleyin veya ikindi vakti
keçi veya koyunları sağmaya gitme işi. |
Gızan |
Gençler, herkes |
Gedik |
Pencere. |
Gelivara |
İplikleri yumak hâline getirmede kullanılan
dönerli bir aygıt. |
Geriz |
Toprak altında su yolu oluşturmak. Üç yanı taşlarla oluşturulmuş toprak altındaki su yolu. |
Geven |
Dağda bayırda yetişen ve yuvarlak tepsi şeklinde olan dikenli, sağlam köklü ot. |
Gırañ |
Kenar |
Gırañ girmek |
(Birilerinin) soyunun tükenmesi için beddua etmek |
Gocuman |
Büyük, Koca, Yaşlı kimselerin eşlerine çağırırken söyledikleri sıfat. |
Havsızına |
Habersizce, gizlice. |
Hayat |
Köylerde, yan yana iki odanın kapılarının
açıldığı kısım, sofa. |
Hıra
|
Çok zayıf olma
durumu |
Ihılaz |
Bir çeşit armut. |
Ingastan |
Yalancıktan, şakacıktan. |
Ingıldatmak |
Yerinden oynatmak, kıpırdatmak. |
Isıran |
El büyüklüğünde ateşi toplamaya yarayan
araç. |
İce |
Ağabey. |
İstillah etmek |
Çok mızmızlanmak, huzursuzluk çıkarmak. |
Kelez |
Yapraklı meşe dalı. |
Kes |
Ekin saplarının incelmemiş saman olmuş şekline denir. |
Kındıra |
Mavi ve beyaz şeklinde açan bir çiçek. Zambak |
Külüñk |
Toprak altına su yolu için yatırılan büzlerin küçük olanlarının her birine verilen ad. |
Könü |
Meyvelerin olgunlaşmış hâli. |
Körsmek |
Atların veya diğer binek hayvanlarının
ürkerek durması, ürkmesi. |
Kütülmek |
1. Bıçakların keskinliğini kaybetmesi 2.
Toplum içinde bir işi yapamaz hale gelmek, medeni cesaretin kırılması. |
Lapıt |
Ekmek pişirirken ekmeği çevirmeye yarayan
araç. |
mañgır |
Küf, asıl metalin kendisi, kalayının çıkması
durumu. |
Mavrı |
Olgunlaşmamış meyvelerin kabuklarının suyu, bunların elbisede bıraktıkları iz. |
Mazak |
Çok ham olan, olgunlaşmamış meyve. |
Meldin |
Sofra bezi. |
Mızıramak |
Bir şeyde gereksiz yere ısrar etmek(çocuklar
için). |
Oban |
Su ile çalışan un değirmenlerinde suyun akış hızını artırmaya yarayan eğim hâlinde yapılmış uzunca akış sahası. |
Oku |
Düğün davetiyesi. |
Otukmak |
Keçi, koyun ve sığır gibi hayvanların yavrularının ot yemeye başlamaları. |
Ölçermek |
Yanmakta olan ateşin daha iyi yanması için
ensileri ocağa yaklaştırmak. |
Ömzük |
Bardak ya da bidonların su akması için
yapılmış dar ağızları. |
Önlük |
1. Etek 2. İlköğretim okulu öğrencilerinin okulda giydikleri forma. |
Pahallamak |
Bir işle oyalamak |
Senmek |
Buğday veya diğer hububat tanelerinin dolgunlaşmaması. |
Senik |
İçi boş buğday tanesi veya diğer hububatların zayıf tanelerine verilen sıfat. |
Susak |
Yufka ekmeğini kaşık gibi yapmak. |
Susaklamak |
Kaşık gibi yapılan yufka ekmeği ile sıvı yemekleri yeme şekli. |
Siñirsek |
Kurumuş ağaç dallarının yağmur yaşlığıyla
kırılmayacak yumuşaklığa gelmesi. |
Şavk Deliği |
Pencere. |
Şuhullanmak |
Bir işle meşgul olmak. |
Şenikdirmek |
(Bir çocuğu) şımartmak. |
Tañgıramak |
Teneke sesi çıkarmak. |
Teperaşşa |
Tepe aşağı inmek. |
Tüngümek |
Hoplayıp zıplamak. |
Uçuk |
Dudağın kenarın küçük sivilcelerin çıkması |
Uçuklamak |
Dudağın kenarında sivilcelerin bir korkudan dolayı çıktığına inanılması. |
Ulgamak |
İplikle bir birine eklemek, |
Ündügün |
Önceki gün |
Yakal |
Keçi veya koyunların ak, kahverengi ve kara renklerini üzerinde taşıyanlarına verilen sıfat. |
Yalak |
Hayvanların tuz yaladığı ya da yemlerini
yediği kap. |
Yâlık |
Mendil. |
Yavıklı |
Sevgili. |
Yugu |
Harman yerlerini veya toprak dam başlarını
pekiştirmemede kullanılan yassı ve yuvarlak taştan yapılmış araç. |
Yepişlemek |
Sırtını sıvazlamak. |
Hıyallamak |
Gizliden haberi olmak, sezmek. |
Samıra |
Hayvan gübresi. |
Evlek |
Ekin tarlalarında yaklaşık beş adın eninde
bir alan. |
Hindi |
Şimdi |
Yalım |
Herhalde |
Pırlanmak |
Dönmek, dolaşmak |
Gök keçinin burnu kır oğlağı mısın? |
Senin ne ayrıcalığın var?, |
Sikke |
Hayvanları bir yere bağlamak için kullanılan
demir kazık |
İdara |
Kutusu tenekeden yapılan ve içerisine bez
salınarak yakılan bir çeşit kandil |
Kumbisi |
Kumun içerisinde yuva yapan bir çeşit toprak
hayvanı; toğrakta çok oynayan çocuklar için kullanılan bir deyim |
BAZI SÖZ GRUPLARI VE DEYİMLER
|
|
İşiñiz osun! Golay gele! Berketli osun! Allah
ıratlık vesin! Allah guvat vesin! Dere kenarından
toprak alma ; sel alır; Güzelinden kız alma;
el alır. Kışın urgan al,
yazın yorgan al. |