Bolum 4 - Cumhuriyet, 21.06.2000

Süleymancılardan MSP'ye savaş

CHP-MSP hükümeti kurulduktan sonra Af Kanunu gündeme gelince Yeni Asya camiası ve diğer dini çevreler ayağa kalktı. Mehmet Şevket Eygi, çıkardığı 'Büyük Gazete'de Erbakan için ağır yazılar kaleme aldı.

Eygi, isim vermeden Erbakan için şunları yazıyordu: ''Gurur, kibir, nefsaniyet, riya, nifak içindesin. Ve işin kötü tarafı, bütün bu helak edici sıfatlara dindarlık perdesi altında sahipsin. Etrafına üç-beş safdil ve tecrübesizi toplamışsın ve onlara liderlik taslıyorsun. Başkanlık elinden gidecek diye korku ve telaş içindesin. Mütevazı ol, manyaklığı terk et!..''

12 Mart darbesinin olduğu günlerde Yeni Asya cemaatinin lideri Zübeyir Gündüzalp öldü (2 Nisan 1971).

Otorite, kontrol ve yönetme kabiliyetine sahip Zübeyir Gündüzalp'in boşluğu doldurulacak gibi değildi.Cenazesi çok kalabalık oldu. Fatih Camii ve avlusu cenazeye katılan binlerce kişiyi almadı.

Tahiri, Sungur, Bayram, Abdullah, Hüsnü, Hulusi, Mehmet Feyzi , Bekir Berk, Mehmet Kutlular, Kırkıncı Hoca, Fethullah Hoca ve Osman Demirci gibi Nurcuların önder isimleri cenazeye katıldılar.

Yeni Asya cemaati için ''Bundan sonra ne olacak'' kaygısı başladı. Bekir Berk, Kutlular, Fırıncı, Birinci ve diğerleri bir araya geldiler. Yeni Asya cemaatinin yönlendirilme işini ''meşveretle'' yürütme kararı aldılar. Bu toplantılarda Mehmet Kutlular ön plana geçti. Gazete, yayınevi ve ''içtimai meseleleri'' o yürütecekti. Mehmet Fırıncı, cemaat ile diğer gruplar arasındaki irtibatı sağlayacak kişi olacaktı. Gazete, Yavuz Bahadıroğlu, Mustafa Tuncel, Mümine Güneş, Mehmet Dikmen, Cemal Uşşak, İhsan Atasoy gibi isimlerle takviye edildi. Yayınevi kitap yayınına hız verdi. Bütün ülke çapında dershane açma, kamp kurma çalışmaları genişletildi ve bu konuda büyük bir hareketlenme yaşandı.

Fethullah Gülen hapse atılıyor

12 Mart yönetiminin Nurcuları kollamasına rağmen İzmir'de Fethullah Gülen ve Mustafa Birlik tutuklandı. Bekir Berk onları savunmak için İzmir'e gitti, itiraz dilekçelerini yazdıktan sonra Balıkesir'e geçti ve orada bir Nur ayini sırasında yakalandı. Tutuklanan Bekir Berk, İzmir Sıkıyönetim Komutanlığı'na sevk edildi. Bademli Askeri Hapishanesi'nde Nurculuktan içeriye alınan 4 gruba mensup 53 kişi vardı. Bekir Berk ve diğerleri açıkça Nurcu olduklarını söyleyip müdafaa yaparlarken Fethullah Gülen ve Mustafa Birlik, Nurcu olduklarını gizlediler. Ama bunun bir faydası olmadı; Bekir Berk 1 yıl ceza alırken Fethullah Gülen ve Mustafa Birlik 3'er yıla mahkûm edildi. Diğerleri ise beraat etti.Bunun dışında 12 Mart darbecileri İslamcıların üzerine pek gitmedi. 1961 Anayasası'nın sağladığı özgürlükleri yok etti. Dini çevreler rahat hareket ettiler ve her grup, çalışmalarını
alabildiğine hızlandırdı.

Generallerden Erbakan'a: Türkiye'ye dön, partini kur

12 Mart muhtıracıları, MNP'yi kapatmalarına rağmen dini, komünizme karşı panzehir olarak görüyorlardı. MNP'liler de partileri kapatılmış olmasına rağmen darbecilere karşı değillerdi. Hatta MNP'li Hasan Aksay , ''12 Mart'ta ordumuz yetişip anarşiyi durdurmasaydı, mevcut siyasilerin elinde millet ve memleketimiz bir uçuruma yuvarlanırdı'' şeklinde konuşuyordu. 1972 yılında iki generalin İsviçre'ye giderek Erbakan'ın ülkeye dönmesini sağladıkları iddia edildi. Erbakan'a bir şey yapılması söz konusu değildi, dilerse parti kurabilecekti. MNP kapatılmasına rağmen parti yöneticileri ve üyeleri hakkında herhangi bir işlem yapılmamıştı. MNP'liler aynı kadroyla 11 Ekim 1972'de Milli Selamet Partisi'ni kurdular. Kaldıkları yerden 1973'te yapılacak seçim için bütün hızlarıyla çalışmalarına devam ettiler. Erbakan da Türkiye'ye döndü ve MSP'nin çalışmalarına katıldı. MSP'nin emanetçi lideri Süleyman Arif Emre 'ydi. MSP'de Nakşi-Nurcu ittifakı daha da genişledi ve bütün İslamcı gruplar partinin çalışmalarına katıldılar.

MSP bütün Türkiye'de hızla teşkilatlandı, köylere varıncaya kadar örgütlendi. Partinin görüşünü yansıtacak Milli Gazete 12 Ocak 1973'te kuruldu. Gazete MSP'yi, MSP'li adayları tanıttı ve partinin teşkilatlanmasına önemli katkılarda bulundu.

CHP'de ise bir lider değişikliği yaşandı. Yılların politikacısı İsmet İnönü devrildi, Bülent Ecevit CHP'nin lideri oldu.

Ecevit ve Erbakan

Yapılan seçimde CHP ve MSP başarılı oldu. Ecevit'li CHP oyunu yüzde 33.3'e çıkarırken ilk kez seçime giren Erbakan'ın partisi MSP de 11.8 oy alarak 48 milletvekilliği kazandı. MSP'nin aldığı bu sonuç bütün İslamcı çevreleri mutlu etti. İslamcılara göre, Türkiye artık Müslüman olacaktı. AP, CGP ve MHP seçimin mağlupları oldu. Solcularla-İslamcılar ilk kez bir hükümette yer aldı. Ecevit başbakan, Erbakan başbakan yardımcısı oldu. MSP'nin CHP ile koalisyon kurması cemaat ve tarikat çevrelerinde soğuk duş etkisi yarattı. Yıllarca düşman görülen, uğruna mücadele edilen CHP ile MSP, nasıl birlikte olabilir görüşü yaygınlaştı. AP ile hükümet kurmak varken CHP ile hükümet kurmak gafletti, davaya ihanetti.

Bu eleştirileri en çok Yeni Asya cemaati dile getirdi. Ellerine MSP ile mücadele etmek için müthiş bir koz geçmişti ve bu kozu sonuna kadar kullanarak diğer dini çevreleri de etkilediler. Ayrıca sağ kesimin en büyük gazetesi Tercüman'ın dışında, Yeni Asya dini çevreleri etkileyecek tek gazete konumundaydı. Çünkü 12 Mart, Yeni Asya gazetesine dokunmazken Mehmet Şevket Eygi'nin Bugün ve Sabah gazetelerini kapatmış, Eygi de yurtdışına kaçmak zorunda kalmıştı.

Eygi'nin yurtdışına kaçması ve bu yüzden dini çevrelerin gözünden düşmesi de Yeni Asya cemaatine yaradı.

CHP-MSP hükümeti kurulduktan sonra Af Kanunu gündeme gelince Yeni Asya camiası ve diğer dini çevreler ayağa kalktı. Af Kanunu, onlara göre komünistlerin af edilmesi demekti. MSP dini çevrelerin yoğun baskısıyla karşı karşıya kaldı. Nurcu kökenli milletvekilleri, Ahmet Tevfik Paksu, Hüsamettin Akmumcu gibi isimler ne yapacaklarını bilemez hale geldiler.

Süleyman Demirel de, Erbakan ve arkadaşlarını sıkıştırmak için Af Kanunu aleyhinde yoğun bir kampanya yürüttü. Bütün bu baskılara rağmen MSP-CHP Af Kanunu konusunda anlaştılar. Kanun, Meclis'in gündemine geldi. Maddeler birer birer çıkmaya başladı. İslamcıları hedef alan 163. madde Meclis'ten geçti, solcuları hedef alan maddelerden 146. madde de af kapsamına alındı. İş, solcuları kurtaracak asıl kritik noktaya, 141-142. maddelere gelince MSP içindeki Nurcu kanat su koyuverdi. 141 ve 142. maddenin af kapsamı dışında kalması için Ahmet Tevfik Paksu ve 21 arkadaşı, muhalefetle birlikte bu maddelerin aleyhinde oy kullandılar. Kanun çıktı, ama solcuların çoğu af kapsamı dışında kaldı.

Bunun üzerine Ecevit af konusunu Anayasa Mahkemesi'ne götürdü ve Anayasa Mahkemesi, 141 ve 142. maddenin de af kapsamı içine alınmasına karar vererek solcuların salıverilmesini sağladı.

MSP'ye af tepkisi

Af çıkınca bütün sağ kesim ve dini çevreler MSP'ye yüklenmeye başladı.

Komünistlere affın Ecevit ile Erbakan tarafından çıkarıldığı iddiaları yayıldı. Cemaatler ve tarikatlarda, komünistlerin Erbakan'ın yüzünden cezaevlerinden salıverildiği görüşü hâkimdi. Bu hadise bazı dini kesimleri Yeni Asya cemaatinin çizgisine çekti. AP'nin MSP'ye tercih edilmesi görüşü kabul gördü. Af Kanunu sonrası MSP'de ortaya çıkan Nurcu-Nakşi çekişmesi uzun yıllar devam etti. Ancak Erbakan, ipleri hiçbir zaman elinden bırakmadı.

İzmir'deki Fethullah Gülen çevresi ile Yeni Asya cemaati birbirlerine yakınlaştılar. Fethullah Gülen'in ''Hitabet Çiçekleri'' adlı bir kitabı Yeni Asya yayınları arasında yayımlandı.

Yeni Asya cemaati için asıl kazanım daha önce MSP'ye kayan Nurcuların tekrar büyük oranda MSP'den uzaklaşmış olmalarıydı.

CHP-MSP hükümeti sırasında gerçekleşen Kıbrıs Barış Harekâtı ve imam hatip okullarının açılmasına rağmen cemaat ve tarikatlar MSP'ye mesafeli kalmaya devam ettiler.

Mehmet Şevket Eygi, Erbakan'a 'manyak' diyor

Necip Fazıl Kısakürek ve aftan sonra Türkiye'ye geri dönen Mehmet Şevket Eygi de çıkardığı ''Büyük Gazete'' de Erbakan için çok ağır yazılar kaleme aldılar.

Mehmet Şevket Eygi, isim vermeden hitap ettiği Erbakan'a ''manyak'' diyen bir yazı yazdı. ''Gurur, kibir, nefsaniyet, riya, nifak içindesin. Ve işin kötü tarafı, bütün bu helak edici sıfatlara dindarlık perdesi altında sahipsin. Etrafına üç-beş safdil ve tecrübesizi toplamışsın ve onlara liderlik taslıyorsun. Reis olmak ihtirasını, emretmek manyaklığını tatmin için onları alet ediyorsun. Başkanlık elinden gidecek diye korku ve telaş içindesin. Mütevazı ol, manyaklığı terk et!..'' (Büyük Gazete, 5 Mayıs 1976, sayı 2, sayfa 11).

Bu tür eleştiri ve saldırılar MSP'lileri müthiş bunaltıyordu. İşte bu ''herkes bize düşman'' duygusu MSP'lileri birbirine kenetledi. Onlar da herkese düşman oldular: CHP komünist, AP mason, cemaatlerin çoğu gafildi, Nurcular bile bile küfre hizmet etmekteydi...

MSP karşıtı kampanya

Af Kanunu yüzünden başta Nurcular olmak üzere dini çevrelerin hışmına alt etmek isteyen MSP'liler, bu sefer de imam hatip okullarının açılması yüzünden Süleymancıların hücumlarına uğradı.

Hatta Süleymancılar, yürüttükleri kampanya ile MSP'liler için tam bir baş belası oldular. O güne kadar sessiz sedasız, kendi halinde olan Süleymancılar, Kuran kursları ve imamları vasıtasıyla köylere varıncaya kadar örgütlenen bir gruptu. Köy imamları, genellikle Süleymancıların Kuran kurslarından yetişme imamlardı. Ama CHP-MSP koalisyonu döneminde imam hatip okulları tekrar açılınca, imam olma hakkı yalnızca bu okullardan mezun olanlara tanındı. Bu da Süleymancıların imam olma imtiyazını elinden aldı.

Bu yüzden Süleymancılar bütün güçleriyle her yerde, özellikle de kasaba ve köylerde MSP'lilerin aleyhinde faaliyet gösterdiler. Süleymancılar her ortamda iddialarını sürdürdüler: ''MSP imamların ekmeğiyle oynuyor, Kuran kurslarına kilit vuruyor, komünistlerle işbirliği yapıyor. İmam hatip okullarından imam hatip değil, imam hatap (odun imam) yetişiyor. Onların imamlığı caiz değil, gerçek imamları Süleymancılar yetiştiriyor.''

Süleymancıların bu yoğun propagandası, MSP'nin kırsal kesimde oy kaybetmesine neden oldu.

Af çıktıktan sonra Nur cemaati tarafından MSP'ye yapılan eleştiriler çoğaldı. Cemaatin çeşitli toplantılarında MSP'nin yaptıkları eleştiriliyordu.


Necip Fazıl Kısakürek: Necmettin Erbakan'ın boynu vurulmalı

MSP'nin fikir babası sayılan ve MSP kitlesinin ideoloğu kabul edilen Necip Fazıl Kısakürek de MSP'ye karşı öfkeliydi. Eleştirileri Mehmet Şevket Eygi kadar acımasız ve ağırdı. Ona göre, Erbakan 'Şeriatın başbelası'ydı, 'deli'ydi ve 'ruh hastası'ydı.

Hatta Erbakan 'boynu vurulması gereken' biriydi... 

Şöyle diyordu Kısakürek: ''Söyletmen vurun!. gibi bir yobazlığa düşmenin hak olabileceği bir vaziyet var mıdır, olabilir mi?Vardır ve olabilir! Bedahet halinde bir vicdan sesi olarak 'vurun, susturun!' nidası yalnız Batılı susturmakta hak kazanır. Söyletmen vurun! Bu adamın ne söyleyeceği, ne söyleyebileceği evvelden malumdur. Lisanı, üslubu, lügatçesi, diyalektiği, kıyas unsurları, hokkabazlığı, hicabsızlığı, vicdansızlığı, gerçekleri tersine çeviriş ve çevresine yutturuşiyle çepçevre bir malum... Söyletilmeden, söz söylemeden manevi boynunun vurulması gereken tek adam odur. Nasıl öteceği evvelden bilinen kargaya söz hakkı verilmez.'' (Rapor 7/9, sayfa 180-181, Büyükdoğu Yayınları).

Necip Fazıl bununla da kalmadı. MSP'nin yayın organı Milli Gazete'ye ''Erbakan'ın Tımarhanesi'', Milli Gazete'de çalışanlara da ''Erbakan Tımarhanesinin Delileri'' diyen yazılar yazdı.

''Necmettin Erbakan tımarhanesinin zavallı delileri!.. Size acıyorum!..'' (Rapor 7/9, sayfa: 73, Büyükdoğu Yayınları)

Mehmet Şevket Eygi de gazetesinde aynı tarzda saldırılarını sürdürdü. Bir yazısında Erbakan'ı manyaklıktan megalomanyaklığa terfi ettirdi. ''İslam cephesi bir milyonluk bir orduya benziyor.

Bunun 500 bini büyük mücahit mareşal rütbesinde. 100 bin orgeneral, 80 bin korgeneral, 70 bin tümgeneral, 60 bin tuğgeneral... Nihayet geriye birkaç yüz rütbesiz nefer kalıyor. Evvela bu gülünç duruma son vereceğiz. Bir tek mareşal, birkaç kurmay... gerisi itaatkâr asker. Ama megalomanyak mareşal istemiyoruz.'' (Büyük Gazete, 2 Haziran 1976, sayı 8, sayfa: 14). Aynı tarz yayınlar Yeni Asya gazetesinde de görülüyordu. Daha önceleri siyasi konulara açıkça girmeme tavrına sahip olan Yeni Asya cemaati, Mehmet Kutlular idareyi ele aldıktan sonra tamamiyle bir parti yayın organı haline geldi.

Yeni Asya gazetesinde MSP yerilmekte, AP övülmekteydi. Gazetenin ve yazarlarının boy hedefinde Erbakan ve MSP vardı.

Bölüm 3 | Bölüm 5