Site hosted by Angelfire.com: Build your free website today!
 
TANGOWEB
 

Referanslar

http://come.to/tangoweb

Kaynaklar
 

K O N U L A R 

ANA MENÜ
ULUSLARARASI TERÖRİZM
OSAMA BİN LADEN BİN MUHAMMED
ULUSLARARASI TERÖR ÖRGÜTLERİ
ULUSLARARASI TERÖR ÖRGÜTLERİ - TÜRKÇE -
ÜLKE ETÜDLERİ
T Ü R K İ Y E
KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ
YUNANİSTAN
BATI TRAKYA
ERMENİSTAN
GÜNEY KIBRIS RUM KESİMİ
I R A K
KUZEY IRAK
İRAN İSLÂM CUMHURİYETİ
RADİKAL İSLÂMİ HAREKETLER
SURİYE
FİLİSTİN
ALEVİLİK
AZINLIKLAR
ASURİLER, KELDANİLER, YEZİDİLER
KAFKASYA, ORTA ASYA,   TÜRK DÜNYASI
ASYA, ORTA DOĞU, ATLAS, KÖRFEZ ÜLKELERİ
İSTİHBARAT VE GÜVENLİK KURULUŞLARI
TÜRKİYE'DEKİ  DİPLOMATİK MİSYONLAR
ULUSLARARASI  KURULUŞLAR
DİNLER, MEZHEPLER, TARİKATLAR
ANARŞİZM - ANARŞİSTLER
BİZANS, PONTUS, KIBRIS, ANTİ-TÜRK
ORGANİZE SUÇLAR
ÖNEMLİ GÜNLER
YAZILAR
FORUMLAR
ÇEŞİTLİ
INTERNET MEDYA

D O W N L O A D

 
GÜNCEL
ABD'NİN TERÖRLE
TANIŞTIĞI GÜN
EN ÇOK ARANAN
22 TERÖRİST
OSAMA BİN LADEN, AFGANİSTAN, TALİBAN
PROFİLLER
OSAMA BİN LADEN
  Video Bantın Çözümü
  Veda Mesajı
 
GÜNEY ASYA TERÖR ÖRGÜTLERİ
HİNDİSTAN VE PAKİSTAN'DA 
 FAALİYET GÖSTEREN TERÖR  ÖRGÜTLERİ
 
GÖRÜŞ, ÖNERİ VE KATKILARINIZ İÇİN
tangoweb@hotmail.com
   
Kuruluş 30 Ağustos 1999
Güncelleme 25 Şubat 2002
YUNANİSTAN
TERÖRLE OLAN İLİŞKİLERİNİ
İNKÂR EDEMEZ  
 
 

Bir garip ülkedir Yunanistan.. 

Soylu (?) bir ırkın torunları olduklarını iddia eden bu ülkenin özellikle politikacılarının pek de zeki ve bilinçli olduklarını sanırım kimse iddia edebilecek durumda değil.

Yabancı Araştırmacı ve Yazarların medeniyet yağmacıları Yeni Yunanlıların kim ve ne oldukları hakkında yazdıkları onlar için pek de övünülecek iddialar değil. Dünyamıza bir kültür ve medeniyet miras bırakan Eski Yunanlıların, varisleri olduklarını iddia eden melez ırk Yeni Yunanlıların bu gerçek soylu medeniyetin kara lekeleridir.

Bu konuyu fazla uzatmamıza gerek yok, biz gelelim günümüze.

Yunanistan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Panos Beglitis geçtiğimiz hafta, Türk basınının PASOK üyelerinin PKK ile olan ilişkilerini yalanlarken şöyle dedi;

“Yunanistan’ın hiçbir zaman terör örgütleri ile ilişkisi olmamıştır. Türkiye’nin amacı Yunanistan’ı teröre bulaştırmaktır” diyerek, Türk gazetecilerini, mesleklerinin ahlak kurallarına bağlı kalarak görevlerini sürdürmelerini tavsiye etti.

İnsanların yüzüne bakarak yalan söyleyen, ahlaktan bahseden şu Yunanlı diplomata bakın; yalan söylediği için ya hiç utanmıyor ya da teröristlerin yardakçıları patronlarından aldığı emri yalanda olsa görevini yapıyor.

PASOK partisinin zirvesindekilerin terörle olan ilişkilerine gelince:

Sıra ile başlayalım.

Yunanistan’ın terör batağına saplanması Andreas Papandreu’nun 1960’larda politika sahnesinde yerini almasıyla başlar. 1965’te bir grup solcu subayı kışkırtarak Başbakan olan babası Yorgo’ya karşı hazırladığı darbe CIA’nın müdahalesi ile ortaya çıkmış ve bunun sonucu 21 Nisan 1967 darbesi patlak vermişti.

“17 Kasım” terör örgütü, Andreas Papandreu Cunta döneminde Yunanistan'dan kaçıp İtalya'ya yerleşen bir grup taraftarıyla Askeri Yönetime karşı eylemlerde bulunmak amacıyla kurduğu PAK adlı terör örgütünün devamıdır. PASOK'un, PAK terör örgütünün bir siyasi yapısı olduğu da iddia ediliyor, hatta adının harfleri bile bu iddiayı teyit eder ediyor. Örneğin PASOK'ta olduğu gibi…

“17 Kasım” terör örgütünü kuranlar 1967-1974 yılları arasında İtalya'da üslenen ve halen PASOK milletvekili olarak Yunanistan’ı yöneten bir grup politikacı tarafından kurulmuştur. Bunlar, Libya ve Lübnan’da terörist olarak eğitilmişlerdir.

PASOK’un zirvesinde yer alan “17 Kasım” terör örgütünün suç ortakları.

2002 Ocak ayı ortalarında ABD kaynaklı “17 Kasım” terör örgütüyle ilişkileri saptanan PASOK politikacıları listesinin başında Meclis Başkanı Apostolos Kaklamanis’in adı yer alıyor. Yunanistan bu suçlamaya tepkisi büyük oldu. Atina her zamanki pişkinliği ile hakaret saydı ve diplomatik tepki gösterdi.  Kaklamanis Meclis Başkanı olarak görev yaptığı uzun yıllardan beri Parlamento içinden beslenen teröre göz yummuş, PKK’nın ve dolayısıyla 35 bin Türk insanının katiline kucak açmış onu kendilerinin bir parçası saymıştır.

Hatta, 1975-1980’li yıllarda Türk diplomatlarını öldüren Ermeni ASALA terör örgütüyle, PASOK arasında irtibat sağlamıştır. Yunanistan içinde ve dışında örgütün bütün gizli ve açık toplantılarına Andreas Papandreu ve “17 Kasım’ın” temsilcisi olarak katılmıştır. Partisi 1981’de iktidara gelmeden 3 ay önce Ermenilerin, Atina’da düzenledikleri bir toplantıda yaptığı konuşmada şöyle demişti:

“Biz sizi bugün yalnızca PASOK partisi olarak destekliyoruz, çok yakında iktidara geldiğimiz zaman sizi çok daha farklı bir şekilde destekleyeceğiz. Sizinle olan bağlarımızı güçlendirmemizi gerektiren daha başka nedenlerimiz var. Yok edilmesi gereken düşman, sizin ve bizim ortak düşmanımızdır.”

Söz konusu “ortak düşman” Türkiye idi.

Halen Yunan Parlamentosunun bir üyesi olan Stelyos Papathemelis, ASALA ve PKK’nın Türkiye’ye yönelik eylemlerini besleyen ve yönlendirenlerden bir diğer PASOK üyesidir.1978-1979’da, Avrupa’nın birçok ülkesinde ASALA’nın düzenlediği toplantılara partisini temsilen katılmış, “Türkler hepimizin düşmanıdır, onlar zordan anlarlar, Türkleri dize getirmek için çok kanlarının dökülmesi gerekiyor” şeklinde konuşmalar yapmıştı.

PASOK iktidara geldikten sonra iki dönem Kamu Düzeni Bakanlığı yapan Papathemelis Güney Kıbrıs üzerinden Türkiye’ye yönelik terörü beslemiştir.   

29 Ekim 1994 Cumartesi günü Kuzey Kıbrıs’ta Ada Türkleri “Cumhuriyet Bayramını” kutlarken, aynı gün öğleden sonra Güney Kıbrıs’taki Baf Havaalanı'na inen bir Yunan askeri nakliye uçağı Aynaroz Manastırı’nın baş rahibi ile 20 rahibi götürdü. Uçak askeri bir törenle karşılandı. Uçaktan çıkan rahipler Meryem Ana'nın tarihi bir ikonunu  birkaç günlüğüne adaya getirmişlerdi. Kafile ikonu tören kıtasını doğru götürürlerken uçağın etrafı boşalmıştı.

Bütün dikkatlerin törene yöneldiği bir sırada Yunanistan Büyükelçiliği’nin diplomatik plakasını taşıyan siyah bir otomobil uçağa yanaştı, uçağın merdivenlerinden yüzlerini gizleyerek inen iki kişiyi alarak yıldırım hızıyla alandan uzaklaştı.

Gizlilik içinde adaya gelen bu iki kişi Kamu Düzeni Bakanı Papathemelis ile kısa bir süre sonra aynı Bakanlığa atanan Sifis Valirakis idi.

Papathemelis ve Valirakis 29 Ekim gecesi Lefkoşa’da bir toplantıya katıldılar. Toplantıda, PKK’nın, ASALA’nın ve Kıbrıs’ta “Kürdistan ile Dayanışma Komitesi” örtüsü altında faaliyet gösteren bir Rum terör örgütünün temsilcileri bir araya geldiler. Toplantıda 1995’de Türkiye’ye yönelik terörün ne şekilde sürdürüleceği konusu görüşülmüş kararlar alınmıştı.

PAK'ın kurucularından olan Sifis Valirakis, 1976'da Kıbrıs üzerinden Türk terör örgütlerine silah kaçırırken yakalanmış, PASOK iktidara geldikten sonra Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarlığı'na atanmıştı. Bu görevi sırasında, Doğu Blokundan sağlanan silahların PKK'ya aktarılması için trafiği kurmuş, daha sonra, bir kez Kamu Düzeni Bakanlığı Müsteşarlığı ve iki kez de Kamu Düzeni Bakanı olarak görev yapmıştır. Bakanlığı döneminde Yunan polis depolarından sözde çalınmış silahların, "17 K" ve "DEV-SOL’un” Amerikalılar'a ve Türkler'e karşı gerçekleştirdikleri eylemlerde kullanıldığı tespit edildi. Yunan polisine ait bu silahlardan bir tabanca Türkiye'de teröristlere ait bir hücre evinde bulunmuştu.

Teröre bulaşmış Yunan Meclis Başkanı Apostolos Kaklamanis’in yardımcısı Panayotis Sguridis de Yunanistan’ı teröre bulaştıran bir diğer PASOK politikacısıdır. 35 bin masum insanı öldüren eşkıya başı Öcalan’ın hayranıdır.

Suriye ve Lübnan’daki PKK kamplarına defalarca giderek Öcalan’ı kucaklamış, hatta son gidişinde Türk sınırları içinde bulunan petrol boru hatlarını sabote etmesi için Yunan İstihbarat Örgütü'nün (EIP) hazırladığı bir de harita hediye etmiştir. Bu olay basında yer alan bir fotoğrafla da kanıtlandı.

PASOK Yönetimi Abdullah Öcalan’ı Elenizmin kahramanı ilan etmiş, milli kahramanları Kolokotronis’e benzeterek bir afiş hazırlayarak tüm Avrupa’ya dağıtmıştır. Bu işin en ilginç yanı Kolokotronis at hırsızı bir eşkıya idi. Osmanlı döneminde köyleri basarak öldürdüğü sivil Türklerin atlarını çalarak İngilizlere satardı. Yunanlıların benzeri olarak gördükleri APO ise o da bir dağ eşkiyası idi. En benzer yanları ikisinin de Türk insanının kanı ile beslenmiş olmalarıydı.

Sguridis hakkında anlatılacak daha çok şey var; ama şimdilik bu kadar yeter.

ABD’nin terör listesinde adı yer alan diğer bir PASOK milletvekili de, Dimitrios Vunatsos'dur.

Yunanistan’ı yönetenler (PASOK iktidarı) APO yakalanmadan birkaç ay önce, PKK’ya Atina’da bir temsilcilik açmasına izin vermiş, hatta düzenlenen açılış törenine Abdullah Öcalan’ın yakın dostu ve hayranı olduğunu her fırsatta belirtmekle öğünen Yunan Meclis Başkanlarından Sguridis ile çok sayıda Milletvekilinin katılması ve temsilciliğe çekilen PKK bayrağını alkışlamaları

Türkiye’nin haklı olarak tepkisine yol açmıştı.

Türkiye’nin tepkisini umursamaz gözüken Yunan Yönetimi, Washington’dan da aynı tepkiyi alınca, klasik bir pişkinlik ve küstahlıkla direndi. Atina’dan Washington’a en büyük saldırı Meclis Başkanı Apostolos Kaklamanis’ten geldi.

Kaklamanis,  ABD’yi “Türkiye’nin PKK konusundaki yalanlarına kapılmakla” suçladı. Yunan Meclis Başkanı, Kaddafi’nin de Libya terörist devlet olarak suçlandığı zaman savunduğu gibi,“Yunanistan’ın tüm bağımsızlık hareketini

desteklemeyi ahlaki bir inanç olarak kabul ettiğini” söyleyerek, Yunanistan’ı  temize çıkarmaya çalıştı. PKK ve DHKP/C gibi iki terörist örgütü  topraklarında barındıran Yunanistan, izlediği bu politika ile bir devlet terörü yarattığını her nedense kabul etmek istemiyor. 

PKK ya destek verenler listesinde;  Milli Eğitim eski Bakanı Dimitrios Arsenis, Mili Savunma eski Bakanı Tsohacopulos, Dışişleri eski Bakanı Pangalos’un isimlerine de rastlanıyor. PASOK milletvekilleri 17 Kasım terör örgütüne destek verdikleri gibi 1990’dan önce, NATO’nun çok gizli belgelerini Ruslara aktarmışlardır. Bunlar Dışişleri Müsteşarı Yannis Kapsis, Basın Müsteşarı Dimitris Marudas, PASOK Partisinin Merkez Komitesi üyesi Mihalis Haralambidis (Yunanistan’ın, PKK ile bağlantısını kuran kişidir), Yunanistan’ın Uluslararası İlişkiler Dairesi Başkanı Vasilis Konstandineas’tır.

Türkiye ile Yunanistan arasında terör konusunda işbirliğinin görüşüleceği şu günlerde, 17 Kasım'ın, Yunan İstihbarat Örgütünün (EIP) bir organı olduğu iddiası gene gündeme gelmiş bulunuyor.

Uluslararası alanda şöhret yapmış tanınmış müzisyen Mikis Theodorakis, 1992'de Devlet Bakanı olduğu dönemde Apoyevmatini Gazetesi’ne yayınlanan bir röportajda 17 Kasım için şöyle söylemişti:

"17 Kasım terör örgütünü oluşturanların ne insanlık, ne de ideoloji ile uzak yakın hiçbir ilişkileri yoktur. Sadece bir merkezden aldıkları emirleri yerine getirirler. Bu emirlerin PASOK'un bir kanadından verildiği, örgütün EIP, ordu ve polis içinde kolları bulunduğu da bilinmektedir."

Yunan Komünist Partisinin Genel Sekreteri Harilaos Florakis de Meclis Kürsüsünde yaptığı bir konuşmada PASOK'u, 17 Kasım ile olan ilişkileri konusunda suçlarken, "17 Kasım terör örgütünün bunca yıl karanlıkta kalmasının tek nedeni EIP, ordu ve, polis tarafından korunması ve beslenmesidir" demişti.

Akropolis Gazetesi’nde birkaç yıl önce yer alan bir yazıda, "Yunan polisinin elinde "17 Kasım" ve "ELA" terör örgütlerine darbe indirecek bilgiler bulunduğu halde polis, PASOK yüzünden teröristlere bir şey yapamamaktadır" deniliyordu.

Yeni Demokrasi partisi eski milletvekillerinden A.Krikos ise, 1987'de basına yaptığı bir açıklamada "PASOK'un bazı kurmaylarının terörle ilişkileri var. Elimde, Kamu Düzeni Bakan Yardımcısı Sifis Valirakis ve Yunan Gizli Haberalma Teşkilatı Başkanı Kostas Tsimas'ın terörle ilişkilerini kanıtlayacak belgeler bulunmaktadır" demişti.

Atina'da yayımlanan Tipos Gazetesi’nde 14 Ekim 1990'da yer alan, terörle ilgili bir araştırmada, Yunanistan'ın Arap terör örgütleriyle olan ilişkileri şöyle anlatılıyor:

"17 K" örgütünün, Abu Nidal terör grubuyla yakın ilişkileri bulunmaktadır. Abu Nidal grubunun Avrupa'daki eylemleri için gerekli bütün malzeme "17 K" tarafından sağlanmaktadır. Libyalılar, "17 K"ı, Amerikalılara karşı bir paravan olarak kullandılar. 24 Nisan 1987'de Atina'da havaya uçurulan Sivil Havacılık Teşkilatına ait servis otobüsünün içinde, Amerikalı askerler vardı. Bu otobüsü uçuranlardan Ebu Bekir Kundakar, Yunanistan'da kendisini doktor olarak tanıtıyordu. Hamdi Hüseyin ile Muhammed Mahir ise, Libya İstihbarat örgütünde görev yapan subaylardı. Gerçekleştirdikleri operasyonlarda "17 K"ı paravan olarak kullanmışlardır."

"17 K" terör örgütü 1975'den beri işlediği cinayetlere rağmen örgütün bugüne kadar tek militanı yakalanmış, hakkında en ufak sağlıklı bir bilgi edinilememiştir. Bunun suçunu sadece Yunan polisine yüklememiz haksızlık olacak. Asıl neden, uzun yıllar iktidarda bulunan PASOK iktidarının, güvenlik örgütlerinin kilit noktalarına yerleştirdiği adamlarının terörizmi açıkça korumaları olmuştur. Yunan basınında zaman zaman bu iddiayı teyit eden yüzlerce haberler yer almıştır. Bunlardan iki örnek aşağıda yer alıyor:

AKROPOLIS, Ekim 1987:

"Yunan polisinin elinde "17 KASIM" ve "ELA" adlı örgütlere darbe inderecek deliller bulunduğu halde, PASOK yüzünden teröristlere bir şey yapamamaktadır."

APOYEVMATINI, Eylül 1987:

"Yunanistan'da son zamanlarda yakalanan teröristlerin kullandığı silahlar, ordu ve emniyet teşkilatı depolarından çalınan silahların seri numaralarını taşımaktadır."

ABD'nin dünyaca isim yapmış "Readers' Digest" dergisinin Haziran 1989 tarihli sayısında Yunanistan'daki terör faaliyetleri ile ilgili olarak yer alan bir yazıda, Yunan İstihbarat Örgütünün Başkanı Kostas Tsimas, Kamu Düzeni Bakanı Sifis Valirakis ve Papandreu'nun Baş Danışmanı Vasilis Konstandineas, Arap teröristlerle Yunan hükümeti adına gizli bağlantıları kuran kişiler oldukları belirtiliyordu.

PKK’nın PASOK yönetiminin izniyle Atina’da açtığı temsilcilik nedeniyle düzenlenen kokteyle katılan PASOK milletvekillerinden bir grup objektif önünde.

____________________________________________________________________
Kaynak : INAF Haber Bülteni, 21 Ocak 2002