Bir garip ülkedir Yunanistan..
Soylu
(?) bir ırkın torunları olduklarını iddia eden bu ülkenin özellikle
politikacılarının pek de zeki ve bilinçli olduklarını sanırım
kimse iddia edebilecek durumda değil.
Yabancı
Araştırmacı ve Yazarların medeniyet yağmacıları Yeni Yunanlıların
kim ve ne oldukları hakkında yazdıkları onlar için pek de övünülecek
iddialar değil. Dünyamıza bir kültür ve medeniyet miras bırakan Eski
Yunanlıların, varisleri olduklarını iddia eden melez ırk Yeni Yunanlıların
bu gerçek soylu medeniyetin kara lekeleridir.
Bu
konuyu fazla uzatmamıza gerek yok, biz gelelim günümüze.
Yunanistan
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Panos Beglitis geçtiğimiz hafta, Türk
basınının PASOK üyelerinin PKK ile olan ilişkilerini yalanlarken şöyle
dedi;
“Yunanistan’ın
hiçbir zaman terör örgütleri ile ilişkisi olmamıştır. Türkiye’nin
amacı Yunanistan’ı teröre bulaştırmaktır” diyerek, Türk
gazetecilerini, mesleklerinin ahlak kurallarına bağlı kalarak görevlerini
sürdürmelerini tavsiye etti.
İnsanların
yüzüne bakarak yalan söyleyen, ahlaktan bahseden şu Yunanlı diplomata
bakın; yalan söylediği için ya hiç utanmıyor ya da teröristlerin
yardakçıları patronlarından aldığı emri yalanda olsa görevini yapıyor.
PASOK
partisinin zirvesindekilerin terörle olan ilişkilerine gelince:
Sıra
ile başlayalım.
Yunanistan’ın
terör batağına saplanması Andreas Papandreu’nun 1960’larda
politika sahnesinde yerini almasıyla başlar. 1965’te bir grup solcu
subayı kışkırtarak Başbakan olan babası Yorgo’ya karşı hazırladığı
darbe CIA’nın müdahalesi ile ortaya çıkmış ve bunun sonucu 21
Nisan 1967 darbesi patlak vermişti.
“17
Kasım” terör örgütü, Andreas Papandreu Cunta döneminde
Yunanistan'dan kaçıp İtalya'ya yerleşen bir grup taraftarıyla Askeri
Yönetime karşı eylemlerde bulunmak amacıyla kurduğu PAK adlı terör
örgütünün devamıdır. PASOK'un,
PAK terör örgütünün bir siyasi yapısı olduğu da iddia
ediliyor, hatta adının harfleri bile bu iddiayı teyit eder ediyor. Örneğin
PASOK'ta olduğu gibi…
“17
Kasım” terör örgütünü kuranlar 1967-1974 yılları arasında İtalya'da
üslenen ve halen PASOK milletvekili olarak Yunanistan’ı yöneten bir
grup politikacı tarafından kurulmuştur. Bunlar, Libya ve Lübnan’da
terörist olarak eğitilmişlerdir.
PASOK’un
zirvesinde yer alan “17 Kasım” terör örgütünün suç ortakları.
2002
Ocak ayı ortalarında ABD kaynaklı “17 Kasım” terör örgütüyle
ilişkileri saptanan PASOK politikacıları listesinin başında Meclis Başkanı
Apostolos Kaklamanis’in adı yer alıyor. Yunanistan bu suçlamaya
tepkisi büyük oldu. Atina her zamanki pişkinliği ile hakaret saydı ve
diplomatik tepki gösterdi. Kaklamanis
Meclis Başkanı olarak görev yaptığı uzun yıllardan beri Parlamento
içinden beslenen teröre göz yummuş, PKK’nın ve dolayısıyla 35 bin
Türk insanının katiline kucak açmış onu kendilerinin bir parçası
saymıştır.
Hatta,
1975-1980’li yıllarda Türk diplomatlarını öldüren Ermeni ASALA terör
örgütüyle, PASOK arasında irtibat sağlamıştır. Yunanistan içinde
ve dışında örgütün bütün gizli ve açık toplantılarına Andreas
Papandreu ve “17 Kasım’ın” temsilcisi olarak katılmıştır.
Partisi 1981’de iktidara gelmeden 3 ay önce Ermenilerin, Atina’da düzenledikleri
bir toplantıda yaptığı konuşmada şöyle demişti:
“Biz
sizi bugün yalnızca PASOK partisi olarak destekliyoruz, çok yakında
iktidara geldiğimiz zaman sizi çok daha farklı bir şekilde
destekleyeceğiz. Sizinle olan bağlarımızı güçlendirmemizi
gerektiren daha başka nedenlerimiz var. Yok edilmesi gereken düşman,
sizin ve bizim ortak düşmanımızdır.”
Söz
konusu “ortak düşman” Türkiye idi.
Halen
Yunan Parlamentosunun bir üyesi olan Stelyos Papathemelis, ASALA ve
PKK’nın Türkiye’ye yönelik eylemlerini besleyen ve yönlendirenlerden
bir diğer PASOK üyesidir.1978-1979’da, Avrupa’nın birçok ülkesinde
ASALA’nın düzenlediği toplantılara partisini temsilen katılmış,
“Türkler hepimizin düşmanıdır, onlar zordan anlarlar, Türkleri
dize getirmek için çok kanlarının dökülmesi gerekiyor” şeklinde
konuşmalar yapmıştı.
PASOK iktidara geldikten sonra iki
dönem Kamu Düzeni Bakanlığı yapan Papathemelis Güney Kıbrıs üzerinden
Türkiye’ye yönelik terörü beslemiştir.
29
Ekim 1994 Cumartesi günü Kuzey Kıbrıs’ta Ada Türkleri “Cumhuriyet
Bayramını” kutlarken, aynı gün öğleden sonra Güney Kıbrıs’taki
Baf Havaalanı'na inen bir Yunan askeri nakliye uçağı Aynaroz Manastırı’nın
baş rahibi ile 20 rahibi götürdü. Uçak askeri bir törenle karşılandı.
Uçaktan çıkan rahipler Meryem Ana'nın tarihi bir ikonunu
birkaç günlüğüne adaya getirmişlerdi. Kafile ikonu tören kıtasını
doğru götürürlerken uçağın etrafı boşalmıştı.
Bütün
dikkatlerin törene yöneldiği bir sırada Yunanistan Büyükelçiliği’nin diplomatik plakasını taşıyan
siyah bir otomobil uçağa yanaştı, uçağın merdivenlerinden yüzlerini
gizleyerek inen iki kişiyi alarak yıldırım hızıyla alandan uzaklaştı.
Gizlilik
içinde adaya gelen bu iki kişi Kamu Düzeni Bakanı Papathemelis ile kısa
bir süre sonra aynı Bakanlığa atanan Sifis Valirakis idi.
Papathemelis
ve Valirakis 29 Ekim gecesi Lefkoşa’da bir toplantıya katıldılar.
Toplantıda, PKK’nın, ASALA’nın ve Kıbrıs’ta “Kürdistan ile
Dayanışma Komitesi” örtüsü altında faaliyet gösteren bir Rum
terör örgütünün temsilcileri bir araya geldiler. Toplantıda
1995’de Türkiye’ye yönelik terörün ne şekilde sürdürüleceği
konusu görüşülmüş kararlar alınmıştı.
PAK'ın
kurucularından olan Sifis Valirakis, 1976'da Kıbrıs üzerinden Türk
terör örgütlerine silah kaçırırken yakalanmış, PASOK iktidara
geldikten sonra Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarlığı'na atanmıştı.
Bu görevi sırasında, Doğu Blokundan sağlanan silahların PKK'ya aktarılması
için trafiği kurmuş, daha sonra, bir kez Kamu Düzeni Bakanlığı Müsteşarlığı
ve iki kez de Kamu Düzeni Bakanı olarak görev yapmıştır. Bakanlığı
döneminde Yunan polis depolarından sözde çalınmış silahların,
"17 K" ve "DEV-SOL’un” Amerikalılar'a ve Türkler'e karşı
gerçekleştirdikleri eylemlerde kullanıldığı tespit edildi. Yunan
polisine ait bu silahlardan bir tabanca Türkiye'de teröristlere ait bir
hücre evinde bulunmuştu.
Teröre
bulaşmış Yunan Meclis Başkanı Apostolos Kaklamanis’in yardımcısı
Panayotis Sguridis de Yunanistan’ı teröre bulaştıran bir diğer
PASOK politikacısıdır. 35 bin masum insanı öldüren eşkıya başı
Öcalan’ın hayranıdır.
Suriye
ve Lübnan’daki PKK kamplarına defalarca giderek Öcalan’ı kucaklamış,
hatta son gidişinde Türk sınırları içinde bulunan petrol boru
hatlarını
sabote etmesi için Yunan İstihbarat Örgütü'nün (EIP) hazırladığı
bir de harita hediye etmiştir. Bu olay basında yer alan bir fotoğrafla
da kanıtlandı.
|
|
|
PASOK
Yönetimi Abdullah Öcalan’ı Elenizmin kahramanı ilan etmiş, milli
kahramanları Kolokotronis’e benzeterek bir afiş hazırlayarak tüm
Avrupa’ya dağıtmıştır. Bu işin en ilginç yanı Kolokotronis at hırsızı
bir eşkıya idi. Osmanlı döneminde köyleri basarak öldürdüğü
sivil Türklerin atlarını çalarak İngilizlere satardı. Yunanlıların
benzeri olarak gördükleri APO ise o da bir dağ eşkiyası idi. En
benzer yanları ikisinin de Türk insanının kanı ile beslenmiş olmalarıydı.
Sguridis
hakkında anlatılacak daha çok şey var; ama şimdilik bu kadar yeter.
ABD’nin
terör listesinde adı yer alan diğer bir PASOK milletvekili de,
Dimitrios Vunatsos'dur.
Yunanistan’ı
yönetenler (PASOK iktidarı) APO yakalanmadan birkaç ay önce, PKK’ya
Atina’da bir temsilcilik açmasına izin vermiş, hatta düzenlenen açılış
törenine Abdullah Öcalan’ın yakın dostu ve hayranı olduğunu her fırsatta
belirtmekle öğünen Yunan Meclis Başkanlarından Sguridis ile çok sayıda
Milletvekilinin katılması ve temsilciliğe çekilen PKK bayrağını alkışlamaları
Türkiye’nin
haklı olarak tepkisine yol açmıştı.
Türkiye’nin
tepkisini umursamaz gözüken Yunan Yönetimi, Washington’dan da aynı
tepkiyi alınca, klasik bir pişkinlik ve küstahlıkla direndi.
Atina’dan Washington’a en büyük saldırı Meclis Başkanı Apostolos
Kaklamanis’ten geldi.
Kaklamanis,
ABD’yi “Türkiye’nin PKK konusundaki yalanlarına kapılmakla”
suçladı. Yunan Meclis Başkanı, Kaddafi’nin de Libya terörist devlet
olarak suçlandığı zaman savunduğu gibi,“Yunanistan’ın tüm bağımsızlık
hareketini
desteklemeyi
ahlaki bir inanç olarak kabul ettiğini” söyleyerek, Yunanistan’ı
temize çıkarmaya çalıştı. PKK ve DHKP/C gibi iki terörist örgütü
topraklarında barındıran Yunanistan, izlediği bu politika ile
bir devlet terörü yarattığını her nedense kabul etmek istemiyor.
PKK
ya destek verenler listesinde; Milli
Eğitim eski Bakanı Dimitrios Arsenis, Mili Savunma eski Bakanı
Tsohacopulos, Dışişleri eski Bakanı Pangalos’un isimlerine de rastlanıyor.
PASOK
milletvekilleri 17 Kasım terör örgütüne destek verdikleri gibi
1990’dan önce, NATO’nun çok gizli belgelerini Ruslara aktarmışlardır.
Bunlar Dışişleri Müsteşarı Yannis Kapsis, Basın Müsteşarı
Dimitris Marudas, PASOK Partisinin Merkez Komitesi üyesi Mihalis
Haralambidis (Yunanistan’ın, PKK ile bağlantısını kuran kişidir),
Yunanistan’ın Uluslararası İlişkiler Dairesi Başkanı Vasilis
Konstandineas’tır.
Türkiye
ile Yunanistan arasında terör konusunda işbirliğinin görüşüleceği
şu günlerde, 17 Kasım'ın, Yunan İstihbarat Örgütünün (EIP) bir
organı olduğu iddiası gene gündeme gelmiş bulunuyor.
Uluslararası
alanda şöhret yapmış tanınmış müzisyen Mikis Theodorakis, 1992'de
Devlet Bakanı olduğu dönemde Apoyevmatini Gazetesi’ne yayınlanan bir
röportajda 17 Kasım için şöyle söylemişti:
"17
Kasım terör örgütünü oluşturanların ne insanlık, ne de ideoloji
ile uzak yakın hiçbir ilişkileri yoktur. Sadece bir merkezden aldıkları
emirleri yerine getirirler. Bu emirlerin PASOK'un bir kanadından verildiği,
örgütün EIP, ordu ve polis içinde kolları bulunduğu da
bilinmektedir."
Yunan
Komünist Partisinin Genel Sekreteri
Harilaos Florakis de Meclis Kürsüsünde yaptığı bir konuşmada
PASOK'u, 17 Kasım ile olan ilişkileri konusunda suçlarken, "17 Kasım
terör örgütünün bunca yıl karanlıkta kalmasının tek nedeni EIP,
ordu ve, polis tarafından korunması ve beslenmesidir" demişti.
Akropolis
Gazetesi’nde birkaç yıl önce yer alan bir yazıda, "Yunan
polisinin elinde "17 Kasım" ve "ELA" terör örgütlerine
darbe indirecek bilgiler bulunduğu halde polis, PASOK yüzünden teröristlere
bir şey yapamamaktadır" deniliyordu.
Yeni
Demokrasi partisi eski milletvekillerinden A.Krikos ise, 1987'de basına
yaptığı bir açıklamada "PASOK'un bazı kurmaylarının terörle
ilişkileri var. Elimde, Kamu Düzeni Bakan Yardımcısı Sifis Valirakis
ve Yunan Gizli Haberalma Teşkilatı Başkanı Kostas Tsimas'ın terörle
ilişkilerini kanıtlayacak belgeler bulunmaktadır" demişti.
Atina'da
yayımlanan Tipos Gazetesi’nde 14 Ekim 1990'da yer alan, terörle ilgili
bir araştırmada, Yunanistan'ın Arap terör örgütleriyle olan ilişkileri
şöyle anlatılıyor:
"17
K" örgütünün, Abu Nidal terör grubuyla yakın ilişkileri
bulunmaktadır. Abu Nidal grubunun Avrupa'daki eylemleri için gerekli bütün
malzeme "17 K" tarafından sağlanmaktadır. Libyalılar,
"17 K"ı, Amerikalılara karşı bir paravan olarak kullandılar.
24 Nisan 1987'de Atina'da havaya uçurulan Sivil Havacılık Teşkilatına
ait servis otobüsünün içinde, Amerikalı askerler vardı. Bu otobüsü
uçuranlardan Ebu Bekir Kundakar, Yunanistan'da kendisini doktor olarak
tanıtıyordu. Hamdi Hüseyin ile Muhammed Mahir ise, Libya İstihbarat örgütünde
görev yapan subaylardı. Gerçekleştirdikleri operasyonlarda "17
K"ı paravan olarak kullanmışlardır."
"17
K" terör örgütü 1975'den beri işlediği cinayetlere rağmen örgütün
bugüne kadar tek militanı yakalanmış, hakkında en ufak sağlıklı
bir bilgi edinilememiştir. Bunun suçunu sadece Yunan polisine yüklememiz
haksızlık olacak. Asıl neden, uzun yıllar iktidarda bulunan PASOK
iktidarının, güvenlik örgütlerinin kilit noktalarına yerleştirdiği
adamlarının terörizmi açıkça korumaları olmuştur. Yunan basınında
zaman zaman bu iddiayı teyit eden yüzlerce haberler yer almıştır.
Bunlardan iki örnek aşağıda yer alıyor:
AKROPOLIS,
Ekim 1987:
"Yunan
polisinin elinde "17 KASIM" ve "ELA" adlı örgütlere
darbe inderecek deliller bulunduğu halde, PASOK yüzünden teröristlere
bir şey yapamamaktadır."
APOYEVMATINI,
Eylül 1987:
"Yunanistan'da
son zamanlarda yakalanan teröristlerin kullandığı silahlar, ordu ve
emniyet teşkilatı depolarından çalınan silahların seri numaralarını
taşımaktadır."
ABD'nin
dünyaca isim yapmış "Readers' Digest" dergisinin Haziran 1989
tarihli sayısında Yunanistan'daki terör faaliyetleri ile ilgili olarak
yer alan bir yazıda, Yunan İstihbarat Örgütünün Başkanı Kostas
Tsimas, Kamu Düzeni Bakanı
Sifis Valirakis ve Papandreu'nun Baş Danışmanı Vasilis Konstandineas,
Arap teröristlerle Yunan hükümeti adına gizli bağlantıları kuran kişiler
oldukları belirtiliyordu.
|
PKK’nın
PASOK yönetiminin izniyle Atina’da açtığı temsilcilik nedeniyle düzenlenen
kokteyle katılan PASOK milletvekillerinden bir grup objektif önünde. |