Nisan ayının son haftası içerisinde, "Asuri-Süryani" olduğunu
iddia eden ve kendisine
"Mezopotamya Özgürlük Partisi" (GHB) diyen, terör örgütü
PKK/KADEK yandaşı birkaç kişilik
bir grup, bazı Ermeni kuruluşlarıyla birlikte Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde
"soykırımı protesto" gösterilerine katılarak, Süryani çıkarlarına
hizmet etmediğini ortaya koymuştur.
Süryanileri
katledenler kimlerdir? Öncelikle bu gerçeğin bilinmesi gerekir. Ne yazık
ki; "Asuri-Süryani" olduklarını söyleyen bu çevreler,
dedelerinin gercek katilleri olan Kürt bey ve ağalarının torunlarıyla
kol koladırlar. Bu bir çelişki değil midir? Tarihi gerçekler
unutulabilir mi?
1820-1920 yılları
arasında; Kürtlerin Asuri ve Süryanilere yönelik kıyımlarında
binlerce Hıristiyan'ın yaşamını yitirdiği, onlarca kilisenin de
talan ve tahrip edilip yakıldığı inkar edilemez. Sadece bir örnek
olarak, Cizre Kürt Emiri Bedir Han'ın, 1840'lı yıllarda, 10.000'i aşkın
Asuri ve Süryani Hıristiyan'ı katlettigi gerçeği, belgelerle kanıtlanmıştır.
Mardin'in Midyat ilçesine
bağlı Harabale köyünden olan Suriye'nin Kuburelbith kasabasındakı Süryani
Kilisesi rahibi Hori Süleyman Hinno, 1993'te Yunanistan'da yayınlanan
"Farman Tur-Abdinli Süryanilerin 1914-1915 Katliamı" adlı
kitabında, Mardin'e baglı 100'e yakın yerleşim biriminde yaşayan Süryaniler
üzerinde, Kürtler tarafından nasıl bir katliam uygulandığını tüm
detaylarıyla anlatmaktadır.
Bu nedenle, bu
"Asuri-Süryani" grubunun, gerçek katilleri kınamak yerine,
Ermenilerin oyunlarına gelerek başka
sorumlular aramaya kalkışması, gerçekleri örtbas etmekten başka bir
şey değildir.
Ermenilerin, "soykırım"
iddialari ile Avrupa'daki Süryanileri Türkiye aleyhine yönlendirme çabaları
öteden beri bilinmektedir. Bunda kısmen de olsa başarı sağlanmış ve
ne acıdır ki bazı Asuri ve Süryani gençler Ermeni entrikalarına alet
olmuslardır. Bu durum, Türkiye ve Ortadoğu ülkelerinde yaşayan Süryanileri
derinden üzmüştür.
Bu konuda, Beyrut'ta çıkan
haftalık Ash-Shiraa Dergisi'nde, Beyrut (Cebel-i Lübnan) Süryani
Başpiskoposu George Saliba imzasıyla yayımlanan Arapça makaleden bir bölüm
aktarıyoruz:
"Türkiye
Cumhuriyeti kurulduğunda, bu devlete bağlılıklarını ve desteklerini
sunan Süryaniler de herkesle birlikte memnuniyetlerini ifade etmişler ve
mutlu olmuşlardır. Zamanın Süryani Patriği 3.İlyas Şakir, Süryanilerin
Türkiye Cumhuriyeti'ne bağlılıklarını açıklamış, Atatürk de Süryani
kilisesinin korunması için talimatlar vermişti. O günden bugüne dek bütün
Süryaniler Atatürk'ün koyduğu esaslar doğrultusunda sadece Türkiye'de
değil her yerde aziz sayılmışlardır.
Günümüzde, bazı şahıslar,
kurumlar, dernekler veya bazı radikal gruplara mensup kişiler tarafından
çeşitli görüşlerin öne sürüldüğünü ve yorumlar yapıldığını
duymaktayız.
Burada şunu ifade
etmek isterim ki, Ortodoks Süryani Kilisesi Türkiye Cumhuriyeti'ne olan
sadakatini ve takdirlerini koruyacaktır. Türk Devleti'nin geçmişte yaşanan
soykırımlarla hiçbir ilgisi yoktur.
Ayrıca bu münasebetle,
Atatürk'ün 'Süryaniler temiz millettir' sözü gereğince, Ortodoks Süryani
Kilisesi'ne Türkiye'de başta Cumhurbaşkanı ve Başbakan, Türkiye dışında
da elçilikler tarafından duyulan saygı ve hürmet devam etmektedir.
Allah'a şükürler olsun ki, Süryaniler vatanlarına son derece bağlı
insanlar olup, Allah'tan sonra yaşadıkları toprağa sevgi gösterirler.
Buna delil olarak,
defalarca Türkiye'ye gerçekleştirmiş olduğumuz ve özellikle son
olarak 1 ve 2 Nisan 2000 tarihlerinde yaptığımız Antakya
ziyaretimizde, Türk yetkililerin bize laik ve din adamı olarak göstermiş
oldukları ilgiyi unutmamız mümkün değildir. Türk Hükümeti'ne,
askeri yetkililere ve halka bize göstermiş oldukları misafirperverlik
ve saygıdan dolayı en içten teşekkürlerimizi sunmak borcumuzdur.
Burada özellikle şunu
da ifade etmek istiyorum:
Ortodoks Kilisesi, Süryanileri
resmi olarak bütün dünyada temsil eden birinci yüce Patrik Mar
Agnatyus'un imza ve onayı olmadan, Süryaniler adına verilen hiçbir
demeç ve fikri kabul etmez." (Ash- Shiraa Dergisi, 19 Haziran 2000).
Beyrut Süryani Başpiskoposu George Saliba'nın da dediği gibi, Süryanilerin
Türkiye Cumhuriyeti ile hiçbir sorunları
yoktur. Süryanilerin adını kullanan Avrupa'daki birtakım siyasi çıkar
gruplarının çevirdikleri entrikalar, Süryani halkına hiçbir yarar sağlamaz.
Bunları kınıyoruz.
Türkiye'de Süryaniler lehine güzel gelişmeler oluyor. Hatırlanacağı
üzere, Başbakan Bülent Ecevit'in
bir süre önce yayınladığı bir genelgede, PKK terörü nedeniyle bölgeden
göç etmek zorunda kalan Süryanilerin köylerine dönebilecekleri
belirtilmişti.
Şimdi ise, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan ve
Bakanlar Kurulu'nun imzasına sunulan yeni Vakıflar Kanun Tasarısı'nın
yasalaşmasıyla, Süryaniler de Rum, Ermeni ve Yahudi cemaatleri gibi çeşitli
haklardan yararlanacaklar. Yeni Vakıflar Yasası, Süryaniler lehine önemli
maddeler içeriyor.
Süryaniler, Türkiye'deki barış ve hoşgörü ortamında, din, dil ve kültürlerini
muhafaza ederek, huzur içerisinde yaşamlarını sürdürmektedirler. Bu
huzuru bozmaya hiç kimsenin hakkı yoktur.
Mezopotamya Demokratik
Forumu
www.geocities.com/mezoforum