Site hosted by Angelfire.com: Build your free website today!
 
TANGOWEB
 

Referanslar

http://come.to/tangoweb

Kaynaklar
 

K O N U L A R 

ANA MENÜ
ULUSLARARASI TERÖRİZM
OSAMA BİN LADEN BİN MUHAMMED
ULUSLARARASI TERÖR ÖRGÜTLERİ
ULUSLARARASI TERÖR ÖRGÜTLERİ - TÜRKÇE -
ÜLKE ETÜDLERİ
T Ü R K İ Y E
KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ
YUNANİSTAN
BATI TRAKYA
ERMENİSTAN
GÜNEY KIBRIS RUM KESİMİ
I R A K
KUZEY IRAK
İRAN İSLÂM CUMHURİYETİ
RADİKAL İSLÂMİ HAREKETLER
SURİYE
FİLİSTİN
ALEVİLİK
AZINLIKLAR
ASURİLER, KELDANİLER, YEZİDİLER
KAFKASYA, ORTA ASYA,   TÜRK DÜNYASI
ASYA, ORTA DOĞU, ATLAS, KÖRFEZ ÜLKELERİ
İSTİHBARAT VE GÜVENLİK KURULUŞLARI
TÜRKİYE'DEKİ  DİPLOMATİK MİSYONLAR
ULUSLARARASI  KURULUŞLAR
DİNLER, MEZHEPLER, TARİKATLAR
ANARŞİZM - ANARŞİSTLER
BİZANS, PONTUS, KIBRIS, ANTİ-TÜRK
ORGANİZE SUÇLAR
ÖNEMLİ GÜNLER
YAZILAR
FORUMLAR
ÇEŞİTLİ
INTERNET MEDYA

D O W N L O A D

 
GÜNCEL
ABD'NİN TERÖRLE
TANIŞTIĞI GÜN
EN ÇOK ARANAN
22 TERÖRİST
OSAMA BİN LADEN, AFGANİSTAN, TALİBAN
PROFİLLER
OSAMA BİN LADEN
  Video Bantın Çözümü
  Veda Mesajı
 
GÜNEY ASYA TERÖR ÖRGÜTLERİ
HİNDİSTAN VE PAKİSTAN'DA 
 FAALİYET GÖSTEREN
TERÖR  ÖRGÜTLERİ
 
GÖRÜŞ, ÖNERİ VE KATKILARINIZ İÇİN
tangoweb@hotmail.com
   
Kuruluş 30.08.1999
Güncelleme 24.07.2002
 
 
 
USAMA BİN LADEN BİN MUHAMMED

 

İSLÂMCILAR'IN CHE GUEVERA'SI
 
O, İslamcılar için ABD'nin dünyadaki hegemonyasına pabuç bırakmayan büyük bir kahraman.
ABD içinse dünyanın bir numaralı 'teröristi'. Ve onu yakalamak kedi-fare oyunu değil.
Çünkü 40 yıllık hayatına sığdırdığı savaşçılık deneyimi ve inanılmaz bir ilişkiler ağı var
.
 

Dünyanın dümenini ellerinde tutan ABD, son 10 yıldır tek bir adamı ele geçirmeye çalışıyor: Usame bin Muhammed bin Awad bin Ladin. Nam-ı diğer Usame bin Ladin. Bu yolda ona yılların vefa borcunu ev sahipliği yaparak ödeyen Afganistan ve Sudan'a güdümlü füzeler yağdırıldı, sayısız suikast girişiminde bulunuldu, hatta dâhiyane halkla ilişkiler kampanyaları düzenlendi. Pakistan'daki kibritlerin üzerine resimlerini basıp başına 5 milyon dolar ödül koyuldu. O Müslüman dünyada ABD'nin egemenliğine karşı savaşan bir efsane olarak anılırken, tüm bu olaylar bir devletin bugüne dek özel bir kişiliğe karşı giriştiği en büyük kampanya olarak tarihe şimdiden geçti. "Peki kim bu bin Ladin? Onu kim kahraman yaptı?" Pek çok kişiye göre yanıt belli: ABD.

Bin Ladin, ABD için dünyanın bir numaralı 'teröristi'. Hakkındaki suçlamalar aynı zamanda gücünü de gösteriyor. 1993'te Dünya Ticaret Merkezi'ne yapılan bombalı saldırı; 1996'da Suudi Arabistan'daki 19 ABD askerinin öldürülmesi; 1998'de ABD'nin Kenya ve Tanzanya'daki büyükelçiliklerine düzenlenen ve yüzlerce kişinin öldüğü bombalı saldırılar ve son olarak 2000 Kasım'ında Yemen'deki USS Cole destroyerine yapılan bombalı saldırı.

Çok güçlü istihbarat kaynaklarını alt etmeyi gerektiren bu saldırılara rağmen bin Ladin'i bir türlü ele geçiremeyen ABD, geçen hafta son çareyi, kendisine ev sahipliği yapan Afganistan'daki radikal dinci Taliban hareketine uluslararası yaptırımları artırma baskısı yapmaya dek vardırdı. Üstelik bu işi Soğuk Savaş sırasında en büyük mücadeleyi verdiği Sovyetler Birliği'nin mirasçısı Rusya'yla elbirliği ederek yaptı. BM Güvenlik Konseyi'nden Taliban'a, 'Bin Ladin'i teslim etmezsen, zaten açlıktan kırılan Afganistan'ı felaketlere sürükleyecek bir süreç başlatırız' uyarısı çıkartıldı. Tüm bunlar sadece bir adam içindi. Bir zamanlar Sovyet işgaline karşı birlikte 'savaştığı' ABD'ye cihat ilan eden bir adam için. Peki dünyanın süper gücüne bu derece pervasızca kafa tutan bu adam kimdi?

Sıradışı Kişilik...

Bin Ladin 1950'lerin ortalarında Suudi Arabistan'ın önde gelen ailelerinden birinin oğlu olarak dünyaya geldi. Babası Muhammed Awad bin Ladin, Suudi krallığına Güney Yemen'deki Hadramout'tan 1930'larda göç etmişti. Allah, önceleri Cidde Limanı'nda hamal olarak çalışan bu adamın yüzüne gülmüş, onu ülkenin inşaat sektörü imparatoru yapmıştı. 1950'lerde Suudi Arabistan'ın modernleşme sürecinde etkili olan aile büyük bir zenginlik elde etmişti. Kral Saud için saraylar inşa eden baba bin Ladin, 1960'lardaki Saud-Faysal çatışmasında Saud'u tahttan inmeye ikna etmekle kalmayıp, Faysal iktidarında boşalan devlet kasasının karşılayamadığı giderleri bile karşılamıştı. Altı ay boyunca kraliyetin tüm kamu hizmetlilerinin parasını ödemişti. Tabii karşılığında Faysal da tüm inşaat projelerinin bin Ladin'e verilmesini öngören bir kararname çıkartmıştı.

Usame'nin annesi babasının sahip olduğu pek çok eşten biriydi. Usame ise ailenin 52 çocuğunun 17'incisi. Usame, babasının 1967'de 13 yaşındayken, ölümünün ardından kendini dine verdi.

Abilerinden biri olan Abdül Aziz onu, uzun, ince ve sofu bir kişilik olarak hatırlıyor. Oysa 1970'lerde Arap dünyasındaki pek çok zengin aileye dair dedikodularda olduğu gibi Usame'nin de Londra ve Beyrut'ta dolaşan bir 'playboy' olduğu söyleniyor. Ama bu yanlış olmalı, çünkü, çok az İngilizcesi varken, hiç Fransızca da bilmiyordu. Üstelik çocukluğundan beri de sofu bir kişilikteydi.

Kabil Yolları...

Bin Ladin'in kaderi bundan 20 yıl önce Cidde'deki Kral Abdül Aziz Üniversitesi'ne başladığında değişti. İslami atmosferin bulunduğu bu üniversite, Afganistan'da daha sonra önemli rol oynayacak iki kişiye de ev sahipliği yapıyordu: Bin Ladin ve onu etkileyen Filistin kökenli hocası Şeyh Abdullah Azzam. Yaser Arafat'ın önde gelen dostlarından olan Azzam, FKÖ'deki yolsuzluklardan düş kırıklığına uğramıştı. Ona göre İslam'ın kökenine geri dönülmesi ve inanmayanlara karşı cihat ilan edilmesi gerekiyordu. Aralık 1979'da FKÖ'nün İsrail'le mücadele verdiği topraklardan çok uzaklarda bu mücadele için bir yol açıldı. Sovyetler, Afganistan'ı işgal etti.

Bu işgal ABD'nin Sovyetler'e ilişkin korkularını canlandırırken, Ronald Reagan'a da başkanlık yolunu açtı. Ancak savaş gurur duyulan Sovyet ordusunun ne denli çürük olduğunu açığa çıkardı. Ama her şeyin ötesinde Amerikalılar hiç beklenmeyen bir şey yaptı, Reagan yönetimi Sovyetler'e karşı İslamcı isyancılara destek çıktı. O dönemde Ulusal Güvenlik Konseyi'nde olan Robert Oakley, "Bu İslamiyet'in şeytana karşı mücadelesi" diyordu. Washington yönetimi, inançsızlara karşı kahraman Arap gençlerini silahlanmaları için cesaretlendirdi. Plan iyi işledi. Sovyet güçleri 1989'da Afganistan'ı terk ettiğinde, iyi silahlanmış İslamcı askerler serbest kalmıştı ama kimse de şüphelenmemişti. Ama daha sonra canlarını yakacak olan dünyanın İslamcı militan kadroları şekillenmeye başlamıştı. Ve Afgan savaşının sonuyla birlikte bin Ladin, ortaya çıkacak liderlerden biri olmaya hazırdı.

El Kaide ükseliyor...

Usame, Afganistan'a ilk gidişinde Pakistan'da Peşaver'e götürüldü ve oradaki mültecilerin perişan halini gördü, liderlerle görüştü. Bunlar arasında bugün Afganistan'ın BM nezdinde kabul gören devrik Devlet Başkanı Burhaneddin Rabbani de vardı. Suudi Arabistan'a geri dönüşünde ise mücahitlere yardım için büyük miktarda para toplamayı başardı. Bin Ladin öncelikle lojistik bir kişilikti. Pakistan'daki mülteci kampları için okullar ve sığınaklar inşa etmiş, aile bağlantılarını ve inşaat alanındaki uzmanlığını kullanmıştı. 1980'lerin ortalarında Afganistan'ın içlerine ilerlemiş, mücahitlerin saklanması için tüneller ve yollar inşa etmişti. 1984'te Azzam'ın kurduğu Mekteb el-Hidamat, (Hizmet Bürosu) dünya çapında İslami yardım örgütü gibi çalıştı. Aslında örgütün Detroit ve Brooklyn'de büroları vardı ve faaliyetleri de Reagan yönetimi tarafından desteklenmişti. Yıllar sonra, 1998'de aynı örgüt hakkında, dünya çapında ABD'nin çıkarlarına karşı hareketlere yataklık yaptığı şüphesi ortaya konulacaktı. (Brooklyn bürosu kör Şeyh Ömer Abdül Rahman ve 1993'te Dünya Ticaret Merkezi'ni bombalayanlar tarafından kullanılmıştı). Ama bu henüz gelecekti ve o zamanlar bin Ladin'in de, Amerikalıların da hedefi Ruslardı.

1984'te ise Peşaver'de bir ev edindi. Bu evin Arap mücahitlerin eğitim kamplarına gitmeden önceki ilk üssü olduğu söyleniyor. Bu organizasyonu da hocası Azzam'la birlikte kotarıyordu. 1986'da ise Afganistan'da kendi kamplarını kurmaya karar verdi ve iki yıl içinde altıdan fazla kamp inşa edildi. Kendi komutası altında savaşçılar olsun istiyordu. 1988'de El Kaide grubunu oluşturma fikri, Arap ailelere savaşmak için gönderdikleri evlatları hakkında bilgi verebilmek amacıyla doğdu. Konuk evine ve kamplara gelen ve giden mücahitlerle ilgili kayıtlar tutulup ailelere iletiliyordu.

Bin Ladin bir süre sonra lojistik destekten bire bir savaşın içine atıldı. Kimi zaman Arap kökenli yandaşlarını komutan olarak yönetip göğüs göğüse çarpışmalara katıdı. İyi savaştı, hatta Ruslar başına ödül bile koydu. Bin Ladin'in güçlerini görmüş bir İsrailli, "Çılgıncasına cesurdular" diyordu. Öyle de olmak zorundaydılar. 1989'da mücahitler ve Arap gönüllüler Celalabad'a doğru ilerlemiş, Moskova destekli hükümeti düşürmek için kenti almaya çalışıyorlardı. Kent direniyordu ama kontrol edebileceği bir Afgan hükümeti isteyen ABD destekli Pakistan liderliğinin cesaretlendirmesiyle mücahitler saldırıya geçti. Komutasındaki güçlerle havaalanına saldıran bin Ladin, bir şarapnel yarası aldı. Ardından yoldaşı ve hocası Azzam da öldü. Bin Ladin bunun üzerine evine geri döndü. Suudi Arabistan'a aile işlerine girdi ve daha sonra Bosna, Çeçenya ve Somali'de de gönüllü olacak Afgan gönüllüler için bir yardım örgütü kurdu. Bin Ladin kendine savaşacak bir yer arıyordu.

Suudi Tahtıyla Dalaşma...

1989'da Sovyetler büyük bir yenilgiye uğrayıp Afganistan'dan geri çekildiğinde ülkesine geri döndü. 1990'da ona aradığı fırsatı ise Saddam Hüseyin Kuveyt'i işgal ederek verdi. Güney Yemen'deki İslami hareketle ilişkileri nedeniyle Suudi kraliyeti ona soğuk bakıyordu. O dönemde Suudi kraliyetine, Saddam'ın Yemen'i işgal edeceği yolunda uyarılarda bulunuyordu. Ve Suudi rejimi Saddam'la iyi geçiniyordu. Ama Suudi rejimine karşı henüz düşman kesilmemişti. Hatta Irak'ın Kuveyt'in işgali üzerine Kral Fahd'a kraliyeti korumaya dair kişisel görüşlerinin yer aldığı bir mektup bile yolladı. Arap mücahitleri bu yolda birleştirebileceği önerisinde de bulundu.

Ama mektubu yankı uyandırmamıştı.

O adamlarını toplamak için bir çağrı beklerken, bir de baktı ki Amerikalılar gelmiş. Bunun üzerine taktik değiştirdi. Krala yeni bir mektup yazmak yerine kraliyet mensupları arasında sıkı lobi faaliyetleri yaptı. Afganistan'a gittiği sanılan ve sayıları 4 bini bulan destekçilerine yönelik fetva yayımladı. Ama Suudi rejimi bu durumdan hoşnutsuzdu. Yaptığı konuşmalar nedeniyle iki kez sorgulandı. Hatta, Cidde dışındaki çiftliği Ulusal Muhafızlar tarafından basıldı.

Kaçış ve Birleştirme Çabaları...

Usame, artık etrafta Amerikalılar dolaşırken bu ülkede kendisine yer olmadığını düşünmeye başlamıştı. Kral Fahd'a ve Prens Abdullah'a çok yakın olan bir kardeşi aracılığıyla yurtdışına çıkma izni elde etti. Ve 1991'de soluğu Pakistan üzerinden gittiği Afganistan'da aldı. Afganistan'daki komünist rejimin çöküşüne, Afgan partilerinin birbirlerini yemeye başlamasına tanıklık etti. Onları bir araya getirmeye çalışsa da başarılı olamadı. Yandaşlarına ise çatışmalardan uzak durmaları emri verdi. Afganistan'da Suudi rejiminin Pakistan istihbaratıyla ortaklaşa düzenlediği sayısız suikasttan kurtuldu. Ama Suudi ve Pakistan kuruluşlarında sıkı dostları da vardı.

Bağlar Sudan'da Kopuyor...

Afganistan'daki çatışan tarafları bir araya getiremeyince ülkeyi terk etmeye karar verdi. Tek alternatif Sudan'dı. Afganistan'ı 1991 sonlarında özel bir jetle terk etti. Sudan'ı cazip kılan bu ülkedeki yeni İslami rejimdi. 1990 başlarındaki Hartum, 1941'in Casablanca'sı gibiydi. Amerikalı, Britanyalı, İsrailli, Mısırlı ajanlar burada cirit atıyordu. Amerikalıların bakış açısına göre Sudan'daki Bin Ladin önemsizdi. Hartum'a Afgan savaşında ABD'nin tarafında savaşmış bir ABD muhalifi olarak gelmişti. Suudiler bin Ladin'i 1994'te vatandaşlıktan çıkardıklarında ise siyasi faaliyetlerini iyice yoğunlaştırdı. Önce kimliğini açıklamak için Suudi referansına ihtiyacı olmadığını açıkladı. Ardından önde gelen kişiliklerle 'Tavsiye ve Reform Komitesi'ni kurdu. Bu komitenin toplam 17 tane olan bildirileri Suudi rejimini sert biçimde eleştirirken, şiddet çağrısı içermiyordu. 1996'da Sudan'ı terk ettiğinde ise Amerikan Dışişleri Bakanlığı'na göre 'terörizmi finanse eden başlıca kişiliklerden' biri oluvermişti. Peki ne olmuştu?

Başlangıçta bin Ladin hizmet sektörüyle ilgileniyor göründü. Hartum'dan Kızıldeniz kıyısındaki Port Sudan'a bir yol inşa etti, tarımla uğraştı.
Ama aslında bunun ötesinde işler yapıyordu. Bu sırada çok sayıda Afgan gönüllü ona katıldı. Bin Ladin, İslami Cihad gibi Hartum'da üstlenen Mısırlı radikal gruplarla yakınlaştı. Ve Suudi Arabistan'da radikal değişiklikler için çalıştı. Sudan, bin Ladin ve yandaşlarını ülkeden çıkarmak için ciddi bir uluslararası baskıya maruz kalınca Ağustos 1996'da bin Ladin yine yollara düştü, bu kez sırada Afganistan vardı. İç savaş sırasında gittiği Afganistan'da ise bütün gruplarla iyi du.

Cihat İlanı...

İşte bu noktaya dek Bin Ladin ABD'ye açıkça meydan okumamıştı. Bütün çabasını İslam dünyasında reforma odaklamıştı. Ancak 23 Ağustos 1996'da yaptığı deklarasyonda, bin Ladin 'sonunda sınırı geçti'. İslami inançlı gençliği Suudi krallığını 'işgal eden' Amerikalıları öldürmeye çağırdı. Şubat 1998'de daha da ileri gitti. Çeşitli terör gruplarıyla yaptığı toplantının ardından bin Ladin, dünya çapında ABD'nin çıkarı olan her yerde saldırılar düzenlenmesi çağrısı yaptı. Ve Ağustos'ta ABD'nin Afrika'daki büyükelçilikleri bombalandı. Kanıtlar bu olayda Bin Ladin'in sorumlu olduğunu gösteriyor. Ancak Amerikalılar daha fazlasını yapmak istiyor gibi görünüyor: Bin Ladin'in son dönemde ABD'nin çıkarlarına karşı girişilen her saldırının ardında olduğunda ısrar ediyor.

Batı'da bin Ladin bir 'kötü adam' haline geldi. İslam dünyasında ise çok daha farklı bir şeyler ifade ediyor. İslami terörizm konusunda uzman olan Roland Jacquard, onun 'bir efsane' haline geldiğini söylüyor. Bir de böyle düşünmek lazım: Amerikalı yetkililer bir zamanlar işbirliği yaptıkları kişiyi şimdi 'büyük şeytan' diye isimlendiriyor, terörün Don Carleone'si haline getiriyor. Ama bunun tam tersine İslami dünyada, o dünyadaki Amerikan hegemonyasına karşı çıkan zamanının Che Guevara'sı oluyor. Kimilerine göre ise bir Che yeter de artardı.

____________________________________________________________________________
Kaynak : Internet (Ceyda Karan’dan alıntı yapılmıştır.)