Prof. Dr. Müh. Ergin Arıoğlu
T.M.M.O.B Maden Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Eski Başkanı
Merkez üssünde depremi hisseden vatandaşlar arasında yapılan çalışma sonucuna göre can kaybı/yaralanma olaylarının riskinin deprem sırasında binaları terkedenler arasında arttığı ortaya konmuştur Sayın Dr. Ülkümen Rodoplu ve Sayın Yrd.Doç. Dr Gürkan Ersoy tarafından kaleme alınan, Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi'nin 16 Aralık 2000, Sayı 717'de "Acil Tıp Derneği ve depreme hazırlık çalışmaları" adlı yazısını dikkatle okudum. Acil Tıp Derneği'ni, 1995 yılından bu yana yaptıkları etkinlikleri özlüce tanıtan ve Afet Hekimliği uygulamalarında gözlenen kimi eksiklikleri işaret eden değerli çalışmalarından ötürü burada kutlarım. Bu tartışma yazısı, sözkonusu çalışmada değinilen bazı hususların daha ayrıntılı şekilde işlenerek kamuoyuna iletilmesi, bu konularda varolan tereddütleri ortadan kaldırmak amacı ile hazırlanmıştır. Deprem sırasında uygulanacak eylem planında şu noktalar yaşamsal önem taşımaktadır : Deprem sırasında ilk olarak P (birincil) dalgaları sonra sırası ile yayılma hızları daha az olan S (ikincil) ve yüzey dalgaları ulaşır. S ve yüzey dalgaları "yıkıcı" özellik taşıdıklarından P ve S dalgalarının yöreye geliş zamanları arasındaki fark, bir anlamda deprem sırasında yapabileceğimiz eylemler (konuttan dışarıya çıkma, yaşam boşluğuna yönelme-sığınma vb) için gerekli zaman aralığını tanımlar. Bu büyüklük matematiksel olarak bağıntısı şöyle ifade edilebilir. Dt = S ve P dalgalarının geliş süreleri arasındaki fark, sn R = incelenen yöre ile deprem odağı arasındaki uzaklık-odak uzaklığı , km V s ,V p = Sırası ile S ve P dalgalarının ortam içinde yayılma hızları (km/sn) (Ortalama değerler olarak V s = 3.41 km/sn, V p = 5.9 km/sn kabulü yapılmıştır- Arıoğlu, Ergin, Arıoğlu, N, Yılmaz, Girgin, 2000). Formülden anlaşılacağı üzere, zaman aralığı doğrudan doğruya "odak uzaklığı" ile orantılıdır. 17 Ağustos 1999 depreminde İstanbul için (R=100 km) sözü edilen zaman Dt @ 12.5 sn hesaplanır. Açıktır ki böylesine küçük bir zaman aralığı ancak daha önce çok ayrıntılı biçimde planlanmış ve bir kaç kere yerinde uygulanmış eylem programını deprem sırasında belirli bir başarı ile gerçekleştirme olanağını sağlayabilir. Diğer kelimelerle, bu nokta sık sık kamuoyunda yinelenen "depreme hazırlıklı olma" nın temelini oluşturmaktadır. Kuvvetli sarsıntının etkin süresi, bir anlamda deprem kırığının yırtılma süresi, deprem sırasında bireyin davranış biçimini denetleyen diğer bir temel büyüklüktür. Anılan büyüklük ise genel olarak depremin büyüklüğü ve sismik enerjinin boşaldığı alanın jeomekanik özellikleri ile yakından ilintilidir. Chang ve Krinitzsky (Naeim, 1989) çalışmasına göre, örneğin büyüklüğü M=7.5 olan bir depremde zeminde- merkez üssüne 10 km uzaklıktaki kuvvetli sarsıntının süresi 45 sn olarak belirlenirken aynı koşullarda deprem büyüklüğü M=6'da, sözü edilen süre yaklaşık 15 sn'dir. 45 sn süren yıkıcı özellikteki bir depremde (M=7.5) binanın dışına çıkılması fiziksel olarak mümkün değildir. Ancak giriş ve birinci katlarda oturan konut sakinleri kuvvetli sarsıntı koşullarında binanın dışına kaçabilirler. Orta ve yüksek katlı binalarda oturanların deprem sırasında dışarıya kaçmaları, bilinçsizce konut içinde mekan değiştirmeleri kendi yaşam güvenceleri açısından son derece tehlikeli bir davranıştır. Unutulmamalıdır ki kuvvetli sarsıntılarda insanların yerdeğiştirmeleri fiziksel olarak mümkün değildir. 17 Ağustos 1999 Doğu Marmara Depremi'nde İzmit'te bulunan vatandaşlarımızın deprem sırasında hissettiklerini belirten ifadeler yukarıdaki savı doğrulamaktadır. Bu ifadelerden birkaç örnek (Bir Kabusa Uyanmak, Kocaeli Üniversitesi, 2000) aşağıda sunulmuştur : "O kadar çok sallanıyordu ki kalkmak mümkün değildi. Sarsıntı bitti. Karanlıkta dışarıya çıktık." , "Sarsıntı çok güçlüydü. İki kolumla tutunarak güçlükle ayakta kalabildim.", "Yan odada yatan oğlumun yanına gitmek için içgüdüsel bir hareketle yataktan fırladım. Ama kapaklanarak yer düştüm." , "Öne arkaya, sağa sola gidip gelen oda kapısından destek alarak, ancak ayakta durmaya çabalıyordum.", "Korkunç bir uğultu ile gelen bir ses duydum! Bir sarsıntı başladı ! Karşı odada yatan kızıma doğru koştum. Hemen kucağıma aldım. İki adım attım, kapı ağzında yere düştüm, koridora gidemedim." °Sarsıntı süresi boyunca yapılacak en doğru davranış, yaşadığımız ve bulunduğumuz mekanlarda emniyetle saklanabileceğimiz "yaşam boşlukları" na doğru hızla ve paniksiz şekilde yönelmek ve deprem sonuna kadar bu hacimlerde sığınmaktır. Yeterli yüksekliği bulunan sağlam kanepe, çekyat ve yatakların kenarları ideal "yaşam boşlukları"dır (Arıoğlu, Ergin, Arıoğlu, N., Yılmaz, Girgin, 2000). Burada yatış pozisyonu, vücudu olası enkaz parçaları ve düşen ağır eşyaların darbe etkilerini azaltmak amacı ile yana doğru olmalı ve vücudun kafa kısmı ise yastık, battaniye ya da kalın ciltli kitap ile özenle korunmalıdır. Ayrıca solunum yolunu sıva tozlarından korumak amacı ile deprem sırasında (30-60 sn) ağız ve burunun -solunumu engellemeyecek ölçüde- örtülmesine dikkat edilmelidir. Kuvvetli sarsıntı biter bitmez bulunulan mekân hazırlanan eylem planı gereğince hızla tahliye edilir. ° Ahşap masaların altları depremde güvenilir "yaşam boşlukları" oluştururlar. Bu özellik tamamen ahşabın lifsel özelliği nedeni ile sünek-ihbarlı kırılma modu sergilemesinden ve darbe yüklemesi altında -yıkıntının çok ani olarak belirli yükseklikten düşerek masayı etkilemesi- dayanımının statik dayanımına kıyasla yaklaşık 1.5 ile 2 katı olmasından kaynaklanmaktadır. Bu oranı denetleyen belli başlı özellikler ahşabın türü, nem ve yükleme doğrultusu ile lif arasındaki açıdır (Ahşabın kalitesi, diğer bir deyişle yoğunluğu, arttıkça tüm dayanım büyüklükleri de artmaktadır (Birön, Arıoğlu, Ergin, 1981)) . Bu konudaki literatür dikkatle incelendiğinde sağlam bir masanın ya da çalışma masasının altına saklanılması, masanın ayağına sıkıca tutunarak deprem süresi boyunca kıpırdamadan beklenmesi önerilmektedir (Levy ve Salvadori, 1995) (Arıoğlu, Ergin, Arıoğlu, N., Yılmaz, Girgin, 2000). Tekrarlanmalıdır ki deprem sırasında bulunan hacmin panik içinde terkedilerek binalardan dışarıya çıkılması insanların can güvenliği açısından fevkalade sakıncalı bir davranıştır. Merkez üssünde- Gölcük- depremi hisseden vatandaşlar arasında yapılan titiz bir çalışma sonucuna göre can kaybı/yaralanma olaylarının riskinin deprem sırasında binaları terkedenler arasında arttığı ortaya konmuştur (Dedeoğlu, Erengin, Pala, 2000). Kaynaklar : Arıoğlu, Ergin, Arıoğlu, N, Yılmaz, A.O, Girgin C, "Deprem ve Kurtarma İlkeleri" , Evrim Yayınevi, Mart 2000. Birön, C, Arıoğlu, Ergin "Madenlerde Tahkimat İşleri ve Tasarımı", Birsen Kitabevi, 1981. Dedeoğlu, N, Erengin, H, Pala, K "17 Ağustos Depreminde Gölcük'te Ölüm, Yaralanmalar ve Yıkıntıda Kalmada Risk Faktörleri" ,Toplum ve Hekim Dergisi, Cilt 15, Sayı 1, Ocak-Şubat 2000. Levy, M, Salvadori, M "Deprem Kuşağı, Deprem nedir, Ne değildir ?" Çeviren: Turgut Gürer, Doğan Kitap, 2000. Naeim, F, (ed.) "The Seismic Design Handbook, Van Nostrand Reinhold, NY, 1989. Kocaeli Üniversitesi : Bir Kabusa Uyanmak..., İzmit, Eylül 2000. Deprem sırasında ne yapmalı? Kaynak: Cumhuriyet Bilim Teknik, sayı 720 - 06 Ocak 2001 Bu sayfa 06.01.2001 tarihinde hazırlanmıştır |