İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL
ŞUBESİ'NİN, MARMARA DEPREMİ DEĞERLENDİRME RAPORU
Gazeteler, 07.10.1999
HASAR NEDENLERİ
-
Bina yapılırken yeraltı suyunu alacak drenajın
yapılmaması
-
Bina temeli yakınında yapılan fosseptiklerin
temele su bırakması
-
Beton dökülürken vibratörün kullanılmaması
-
Taşıyıcı perdelerin köşelerinde perde uç
bölgesinin yapılmaması
-
Kiriş ve kolon eklerinin kısa tutulması
-
Zemin emniyet gerilmesinin ezbere alınarak
proje yapılması
-
Beton dökülmeden önce, kiriş ve kolon diplerinin
tozlu, kirli ve talaşlı bırakılması
-
Kolon aplike yönlerinin bir üst katlarda
değiştirilmesi
-
Beton döküldükten sonra yeterli süre ve
miktarda sulanmaması
-
Kolon ve kirişlerdeki hataları örtmek için
kalın sıva tabakası
-
Kiriş olmayan döşemelere taşıyıcı veya
bölücü duvarların örülmesi
-
Midye/istiridye kabuklu, yıkanmamış deniz
kumunun, mıcır kullanılmadan beton yapılması
-
Çok sulu ve yıkanmamış (tuzlu) deniz kumuyla
dökülen betonun paslanmayı hızlandırması
-
Binaların çatısından gelen suların temele
akması
-
Yapılmış olan veya yapılması gereken kolon
ve kirişlerin iptal edilmesi
-
Kirişsiz balkonların üzerine sonradan duvar
örülerek kapatılması
-
Bodrumlardaki kolon ve kirişlerin kırılarak
tesisat borularının geçirilmesi veya asılması
DEPREM ZARARLARINI
AZALTMAK İÇİN ÖNERİLER
-
Modern kentler oluşturmak ve depreme dayanıklı
kaliteli konutlar üretmek için, meslek adamları, meslek odaları tarafından
denetlenmelidir.
-
İnşaat Mühendisleri ile Mimarlar arasında
yetki ve sorumluluk ayrımı yapılmalıdır. Bina taşıyıcı sistemlerinin projelendirilmesi,
inşaat mühendislerine verilmelidir. (Diğer ülkelerde olduğu gibi)
-
İnşaat yapım süreci ve yapı malzemeleri
yeterli ölçüde denetlenmelidir.
-
Her önüne gelen müteahhitlik yapmamalıdır.
Müteahhitlikte, teknik donanım ve teknik eğitim ön plana çıkarılmalıdır.
-
İhale yasası, imar yasası, mühendislik
ve mimarlık hakkında yasa, günün koşullarına uygun olarak çağdaş bir anlayışla
değiştirilmelidir.
-
Yerel Yönetimler Yasası, katılımcı demokrasiyi
sağlayacak şekilde değiştirilmelidir.
-
Kentleşme, makro ve mikro planlama düzeyinde
ele alınarak, bölge planları yapılmalı, sanayileşme politikası bölge ve
kentler ölçeğinde yeniden düzenlenmelidir. Yer seçim kararları, bilimsel
raporlar dikkate alınarak belirlenmeli, rant anlayışı devre dışı bırakılmalıdır.
-
İstanbulda, su havzaları ve boğazın iki
yanındaki kaçak binalar yıkılmalıdır.
-
Kaçak yapılar asla ve asla affedilmemelidir,
yıkılmalıdır.
-
Tek tip yapı standardı hazırlanmalıdır.
-
Deprem ve diğer doğa olaylarına karşı toplumsal
bilinç geliştirilmelidir.
YASAL DÜZENLEMELER
DEĞİŞTİRİLMELİ
-
Merkezi yönetimler, makro ve mikro planlamayı
bilimsel esaslarda geliştirmek yerine, her geçen yıl biraz daha ortadan
kaldırmışlardır.
-
Kent arsaları üzerinde oluşan büyük rantlar,
yapılarda denetimsizliği teşvik etmiştir.
-
14. İmar affı, dayanıksız kaçak yapılaşmayı
teşvik etmiştir.
-
Yerel yönetimler, genelde bilgiden ve denetimden yoksun ellerdedir.
-
Hem merkezî yönetimler hem de yerel yönetimler,
bütünsel bir ulusal yapı denetim sistemini geliştirecek yasal düzenlemelerden
sürekli kaçmışlardır.
-
Bilim ve meslek etiğine sahip, ilgili ve
sorumlu inşaat mühendisleri ve diğer yetkin meslek adamları, konut üretim
sürecinin dışına itilmişlerdir.
-
İnşaat Mühendisleri ve Mimarlar, 1938'de
çıkarılmış "mühendislik ve mimarlık hakkında kanun" ile yetki ve sorumluluklarını
kullanmaktadırlar. Uzmanlık ayrımı bu yasada yoktur.
-
Beton döküm ekibi, demirci ve kalıpçı elemanları
bilgiden ve denetimden yoksundur.
Görüşüm:
Mühendislik ve mimarlık, Türkiye'de
yüksel tahsil gerektiren diğer meslekler kadar dikkate alınmadığından,
her sektörde büyük kayıplar oluşmaktadır.
Bir diş çekimi için "diş hekimliği"
diplaması, hasta muayene etmek için "hekimlik" diploması, ilaç satan bir
dükkan açmak için "eczacılık" diploması, hukuk işlerinde vekillik için
"avukatlık" diploması, özel okul açmak için "öğretmenlik" diploması şarttır.
Ama, ne yazık ki, bir torna atelyesi "alaydan yetişme" bir "usta" ile,
bir imalat atelyesi yine teknik konuda hiçbir diploması olmayan birisi
ile, bir inşaat şirketi yine teknik konuda hiçbir diploması olmayan birisi
ile yönetilebilmektedir.
Sonuçta, milli ekonomi zarara uğramakta,
can ve mal kaybına yol açan olaylar gerçekleşmektedir.
Üretim yapan bir "tornacı"dan, büyük
bir sanayi tesisine kadar tüm işlerin yönetimi için "mühendislik" diploması
şart olmalıdır. İş sahibi, mühendislik diplomasına sahip değilse, mutlaka
bir "yetkili/sorumlu mühendis" istihdam etmek zorunda olmalıdır ki, can
ve mal kaybı ihtimali en aza insin..
Dolayısı ile, inşaat yapımcıları
da, isterse tek kişiden oluşan bir "müteahhitlik" firması olsun, ister
ise bin kişi çalıştıran bir dev firma; mutlaka bir "mühendis/mimar" tarafından
yönetilmelidir. Tek kişilik ticari kuruluşlar, yine "sorumlu mühendis"
istihdam ederek teknik güvenliğe kavuşabilirler.
Bir "sorumlu" mühendis/mimar'ı işinde
çalıştıramayacak kadar zayıf olan müteşebbisler ise, işten vazgeçip başka
işler yapmalıdırlar!..
Kişilerin canı ve malı, "müteşebbis"in
kazancından daha değerlidir!..
Deprem
Anasayfası