Site hosted by Angelfire.com: Build your free website today!
BİNALARIN DEPREME KARŞI KONTROLU ZORUNLU KILINMALI VE BEDELİ VERGİDEN DÜŞÜLMELİDİR

Istanbul'un yakın veya orta veya uzak vadede bir depremle karşı karşıya kalacağı bellidir.. İstanbul'da 0-30 sene içinde bir büyük yıkıcı deprem (tahminlere göre 7.3-7.7 şiddetinde) meydana gelmesi çok kuvvetli bir ihtimaldir. Bu gerçek, hem Istanbul'un deprem tarihi incelendiğinde, hem de Dünya'ca ünlü bilim adamları Fransız Le Pichon, Amerikalı Stein, Türkiye'den Prof.Aykut Barka, Prof.Celal Şengör, Doç.Dr. Tuncay Taymaz, Prof.Dr. Ahmet Ercan gibi uzmanların mevcut verilere göre hazırladıkları rapor ve makalelerde görülmektedir.

Marmara denizindeki fay hatlarının detayları, bunların Adalar'a 25 km mi yoksa 60 km mi uzakta oldukları "pratik" açıdan önemli değildir. Istanbul'un çürük zeminlerindeki çürük yapılar, sağlam zeminlerindeki çürük yapılar, Adalar'dan 25 km uzaklıktaki fayın kırılması ile de yıkılır, 60 km uzağındaki fayın kırılması ile de.. Düzce ki, Istanbul'a 180 km uzaklıktadır, Düzce'deki 7.2 lik deprem Istanbul'u da Ankarayı da salladı.. Ama Istanbul'u "çok fena" salladı.. Istanbul, "büyük bir deprem"e hazırlıklı olmalıdır.

Bilinmelidir ki; eğer Istanbul yıkılırsa, Türkiye çok önemli ve kıymetli insan kaynaklarının büyük bölümünü yitirecektir. Bu can ve de mal kayıpları, Türkiye'yi en az 30 yıl geriye götürür.. Eğitim görmüş, lisan bilir mühendisler, doktorlar, hukukçular, ekonomistler, medya mensupları gibi toplumun elit kesimleri bir gitti mi, yerine kolay kolay insan gelmez.. En az 30 yıl ister aynı seviyede insan gücüne kavuşmak.. Bu kıymetli insan kaynağının maddi değeri rakkamlara sığmaz..

Insan kaynağımızı korumak için, Istanbul'daki binalar tek tek kontrolden geçirilmelidir. Türkiye'yi, Avrupa Birliği'ne taşıyacak olan bu nesildir.

Ne var ki, binaların kontrolden geçirilmesi kolay değildir. Herşeyden önce, çok daireli bir apartmandaki bozuk asansörün tamiri için bile yeterli parayı vermeyen/veremeyen birçok kişi, bu kontrol için gereken parayı vermekten kaçındıkları için, aymaz bir tutumla, bina kontrolüne karşı çıkmaktadırlar.

Gerçekten de bu kadar parayı kimse kolay kolay veremez.. Zaten günümüzdeki ortalama gelir düzeyi belli, harcamalar belli, enflasyon belli..

Ancak.. Evet, ancak bir çözüm var..

Bizleri, uygun olmayan zeminlere yapılmış kalitesiz binalarda yaşamaya mahkum eden devlet, bu kusurunu hiç olmazsa hafifletmek için, bu kez, "Zararın neresinden dönülse kârdır" deyip, bir karar almalıdır.. Zemini uygun olmayan yerleri imara açan devlet, binaların projelerini denetlemeyen devlet, uygulamanın projeye uygun olarak yapılıp yapılmadığını denetlemeyen devlet, imar afları ile projesiz, kalitesiz, çürük yapıların iskana açılmasına izin veren devlet, bu hatalarını bir nebze de olsa, tazmin etmelidir. 

Bunun için;

Vergiden düşmek, devletin daha az vergi alacağı anlamına gelir ama unutulmamalıdır ki, bu sayede depremden daha az kayıpla çıkacak olan Türkiye, kendisine gelecek veren ve vergi vermekte olan "vasıflı insan kaynağı"nı kaybetmemiş olacaktır. Altın yumurtlayan tavuğu, kaybetmemiş olacaktır. Geleceği kurtarmış olacaktır. Ayrıca, işi yapacak olanların ödeyecekleri vergi de devlete gelir olacaktır.

Bir işe başlamak, bitirmenin yarısıdır. Dünyayı kateden bir yürüyüş, tek bir adımla başlar..

Vakit geçirmeden, devletin depreme karşı korunma önlemlerini hayata geçirmesinde çok büyük yarar vardır.
 
 

Deprem Anasayfası