Neyi ve kimi diye soracaksınız. Açıkça cevaplayayım: İstanbul'u. Evet,
İstanbul'u deprem yıkmadan önce biz yıkalım.
Bizim Oktay Ekinci kibar bir insan olduğu için, yıkalım demiyor da
restore edelim diyor. Hepimiz, özellikle Düzce
depreminden sonra elimizi şakağımıza koymuş düşünüp duruyoruz. Birçoğumuz
da korku ve panik içinde, çaresizlik içinde
kaderimize razı olup bekliyoruz.
İstanbul,
bir büyük depremin beklentisi içinde. Üstelik bu kez depremin geleceğini
ve şiddetli olacağını da biliyoruz. Fakat
buna rağmen, daha önce depremin henüz ne zaman ve nasıl geleceğinin
bilinmediği dönemlerden daha çaresiz ve daha
hazırlıksız durumdayız. Yine Ekinci'nin söylediğine göre, İstanbul'da
büyük çoğunluğu betonarme-karkas olan 800 bin
binanın üçte birinin kullanıcıları 'güvensizlik' içindeler. Bu durumda
İstanbul'da gözden geçirilmesi gereken 250-300 bin
civarında bina olduğu ortaya çıkıyor.
Böylesine çok sayıda binanın ne kadarının kuvvetli bir depreme dayanacağının,
ne kadarının sağlamlaştırılarak dayanıklı
hale getirilebileceğinin saptanması bile büyük bir organizasyonu gerektiriyor.
Ancak böylesine büyük bir sorunun
üstesinden gelebilmek için, hızlı ve pratik bir organizasyona ihtiyaç
olduğu da bir gerçek. İstanbul gibi, bir büyük dünya
kentinin çaresizliğe terk edilmesi düşünülmemeli. O zaman yapılacak
şeyler vardır, diye hepimiz bir yandan harekete
geçmeliyiz.
Günlerdir, İpek Çalışlar 'ın geliştirip hepimizi harekete geçirmeye
çalıştığı bir proje üzerinde kafa yoruyoruz. Bu projenin
ana fikri, yazının başında da belirttiğim gibi ''Deprem yıkmadan biz
yıkalım''. Yani daha açıkça belirtirsek beklediğimiz
kuvvetli deprem İstanbul'da çok sayıda binayı yerle bir edecek. Üstelik,
bu evlerin içinde bulunan yüzbinlerce insan da
canlarından, mallarından, mülklerinden olacaklar.
Bu nedenle, belki de İstanbul'da yapılacak ilk işlerden birisi, zemini
ve yapısı nedeniyle bir depreme dayanamayacak
binaları hızla boşaltmak, bu binaları yıkmak bu binaların oturanlarına,
sağlam zeminde yeni barınma seçenekleri üretmek
olmalı. Açıkçası insanların tepesine yıkılacak binaları bir an önce
yıkmalı ve bu insanlara konut üretmeliyiz. İkinci olarak,
orta hasarlı ve onarılarak olası bir depreme dayanacak binaların hızla
onarımı için örgütlenmek gerekiyor.
Tabii bütün bu uygulamalara girişirken, Ekinci'nin pazar günü Cumhuriyet
Dergi'de vurguladığı gibi, ''İstanbul'daki tüm imar
planları derhal durdurulmalı'' dır.
Açıkçası, İstanbul çapında önemli bir seferberliğe ihtiyaç var. İstanbul
Valisi'nin açıklamalarından anlaşıldığı ve bugüne
kadar uygulamalardan görüldüğü kadarıyla devletin şu anda bu konuda
kendi başına yapabileceği bir şey yok. Bu nedenle
biz yurttaşların harekete geçmesi ve devlet kurumlarını da işin içine
katacak projeler üretmesi gerekiyor.
Çaresizliği ve paniği umuda dönüştürmek zorundayız. Umudu ise ancak
yeni bir seferberlikle yeşertebiliriz. Bir büyük
İstanbul depreminin şu haliyle İstanbul'da bir savaşın yol açacağından
daha büyük bir tahribata yol açacağı söyleniyor. Bir
ülke savaşa hazırlanmak için inanılmaz paralar harcıyor. Savunmasını
güçlendirmek için on yıllar süren hazırlıklar yapıyor.
O zaman bir savaş böyle beklenebilir mi? Siperlerimizi kazmalı, mevzileri
sağlamlaştırmalı ve hazırlıklarımızı en kötü
duruma göre yapmalıyız.
Belki, nasıl bunca büyük bir seferberlik yapılabilir diye düşünüp umutsuzluğa
kapılabilirsiniz. Ama beklemenin faturasının ne
kadar ağır olduğunu az çok kestirebiliyoruz. İstanbul'u yıkan bir deprem,
dünyanın en önemli kültür merkezlerinden birisini
yok edecek, Türk ekenomisinin belini kıracak, on binlerce insanın ölümüne
yol açacak, bir daha geri dönülmeyecek
yıkımlara neden olacak. O zaman, her türlü zorluğu göze alıp harekete
geçmenin zamanı.
''Deprem yıkmadan biz yıkalım.'' Depremin, yapacağı tahribatı önceden
önlemek için seferberlik başlatalım. Bu konuda
önce biz yurttaşlar harekete geçelim. Örgütlenelim, yeni yıkım ve inşaat
projeleri için işadamlarımızı göreve çağıralım.
Yapacak çok şey var. Emeğimizi, enerjimizi, yarın çok geç olmadan harekete geçirebilmek için, şimdiden kolları sıvayalım.
Prof. Le Pichon'un Istanbul depremi beklentisi