Site hosted by Angelfire.com: Build your free website today!

Deprem bölgesinde 9 bin kalıcı konutun ihalesi, Yalova'da yaptığı site yerle bir olan Yüksel İnşaat'a verildi 

Kalıcı konutlar 'sabıkalı' ellerde 

Deprem bölgesindeki kalıcı konut ihaleleri, yaptıkları binalar 17 Ağustos depreminde yıkıldığı için haklarında açılan davaların halen sürdüğü firmalara veriliyor. Bu firmalar arasında, Yüksel İnşaat ve Ceylan İnşaat da bulunuyor. Bayındırlık Bakanı Koray Aydın ise ''Bu firmaları  ihaleye sokmamanın yollarını aradık, ama bulamadık. Çünkü haklarında kesinleşmiş bir mahkeme hükmü yok'' gerekçesini ileri sürüyor.  

Bir yıldır olanaksızlıklar içinde yaşam mücadelesi veren depremzedelerin kalıcı konut sorununun çözülmesi işi ''sabıkalı'' firmalara  emanet edildi. Deprem bölgesinde yapılacak kalıcı konut ihalelerinin büyük bölümü, yaptıkları inşaatların 17 Ağustos depreminde yerle bir  olmasıyla gündeme gelen, ancak ''dokunulmayan'' firmalar arasında paylaştırıldı. Depremin ''enkaz'' haline getirdiği Yalova'daki ''Yüksel  Sitesi'' nin yüklenicisi ve sahibi olan Yüksel İnşaat ve Ticaret Limited Şirketi yaklaşık 8 bin kalıcı konutun ihalesini aldı. 

Haklarında 1 yıldan beri ceza, hukuk ve tazminat davaları bulunmasına karşın, 17 Ağustos depreminde yıkılan pek çok sitenin sahibi olan  Yüksel ve Ceylan firmalarına, kalıcı konut ihalesi verildi. Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın , bakanlığına yönelik suçlamalara, ''Bu  firmaları ihaleye sokmamanın yollarını aradık ama bulamadık. Çünkü haklarında kesinleşmiş bir mahkeme hükmü yok'' gerekçesiyle yanıt  veriyor. 

Yalova'daki Yüksel Sitesi'nin deprem anında tamamen çökmesiyle 300'ü aşkın site sakininin yataklarında ezilerek feci biçimde yaşamlarını  yitirmesine neden olan Yüksel İnşaat, olaydan 10 gün sonra Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan ''olay yeri keşif zaptında'' suçlu  bulundu. Teknik bilirkişiler Tayfur Kulay, İbrahim Haberal, Mehmet Şahin Alkoç tarafından hazırlanan keşif zaptında şu saptamaya yer  verildi: 

''5 katlı binanın birbiri üzerine yığılarak çöktüğü, projede gösterilen demirlerin kullanılmadığı, kolon ve kiriş demirlerinin 1. derece deprem  bölgesine göre etriye aralıklarının sıkıştırılmadığı, kolon ve kirişteki 24'lük demirlerin etriyeler ile bağlanmasından dolayı kolonların patladığı,  projede deprem perdesi yapılmadığı görülmüştür. Yapı 1. derece deprem bölgesinde olmasına rağmen radye temel yapılmamış, zeminin sulu  ve yumuşak olduğu görülmüştür.'' 

Ancak, Yüksel İnşaat'ın çeşitli girişimleri sonucunda Cumhuriyet Başsavcılığı'nın keşif zaptı değerlendirmeye alınmadı. Firma yetkililerinin,  Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 27 Ağustos 1999 günü keşif incelemesine başlamadan önce 26 Ağustos günü sitenin bulunduğu yerde şantiye  kurarak enkazı denize dökmeye başladıkları, görgü tanıkları tarafından iddia edildi. Enkaz tamamen denize döküldükten sonra ise 1 Eylül  1999 günü Yüksel firmasının yetkilileri, Asliye Hukuk Mahkemesi'ne başvurarak olay yerinde ''delil tespiti'' yapmak istediler. Asliye Hukuk  Mahkemesi de resen bilirkişi seçilebileceği kararına vardı. Resen bilirkişi olarak seçilen ODTÜ İnşaat Mühendisliği bölümünden İnşaat  Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Çetin Yılmaz , Doç. Dr. Uğur Polat , Araştırma Görevlisi Onur Sonuvar tarafından hazırlanan raporda, inşaatın yapıldığı 1971-1973 yılları arasında 1968 yılına ait afet yönetmeliğinin geçerli olduğu, bazı özellikleriyle 1998 yönetmeliğine göre  yetersiz kalmasına karşın, 1968 yönetmeliğine uygun olduğu savunularak Yüksel İnşaat aklanmaya çalışıldı. Yalova Asliye Hukuk  Mahkemesi, raporu göz önüne alarak ''sanıkların tutuklanmaları halinde ileride mağduriyetlerine sebebiyet verme ihtimalinin bulunması  nedeniyle, tüm sanıkların şimdilik tutuklanmalarına yer olmadığına'' karar verdi. 

ODTÜ Araştırma, Geliştirme ve Uygulama Döner Sermaye İşletmesi Müdürlüğü'nden alınan bilgiye göre Prof. Dr. Çetin Yılmaz'ın  1994-1995 yılları arasında Yüksel Proje Uluslararası AŞ için çalıştığı ortaya çıktı. Bu bilgi üzerine Yüksel Sitesi'nde yakınlarını yitirenlerce  açılan kamu davasını yürüten Avukat Şahin Mengü , Yalova Asliye Hukuk Mahkemesi'ne ''rapora dayanarak alınan tüm kararların yeniden  gözden geçirilmesi istemiyle'' bir kez daha başvurdu. Mengü, raporun yanlı ve bilimsellikten uzak olduğunu daha önce de vurguladıklarını, bir  şirketle daha önce de olsa çıkar ilişkisi içine girmiş bir kişinin, bu bilgiyi mahkemeden saklayarak, kendisini bilirkişi tayin ettirerek rapor  düzenlemesinin hukuken kabul edilemeyeceğini vurguladı. 

Hakkında böyle iddialar bulunan ve aleyhine açılan ceza ve tazminat davası halen süren Yüksel firması ise girdiği kalıcı konut ihalesinde  başarılı oldu. Firma, Dünya Bankası'nca yaptırılmak üzere Gündoğdu'da 2 bin 820, Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası'nca yaptırılmak üzere  de Bahçecik'te 942, Döngel'de 708, Yuvacık'ta 1780, Gündoğdu'da 1606 adet, Sabancı Holding ve Tekstil İşverenleri Sendikası tarafından  hibe edilen yine Gündoğdu'da 920 adet; toplam 8 bin 776 adet kalıcı konutun ihalesini aldı. 

(Kaynak: Cumhuriyet, 13.08.2000)


Kendimi Kızılay'da asarım demişti

BÜYÜK müteahhitlik kuruluşlarından Ceylan İnşaat'ın Yalova'da yaptığı Ceylankent de 17 Ağustos depreminde yerle bir olmuştu. Çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 98 kişi vefat etmişti.

Yurtiçi ve yurtdışında çok önemli devlet ihalelerini alan, baraj, santral, konut gibi başarılı işlere de imza atan Ceylan Holding'in şirketiydi Ceylan İnşaat. 

O günlerde Ceylan Holding İcra Kurulu Başkanı Mahmut Ceylan'a sormuştum: ‘‘Enkazı incelemeden kaçırmaya çalışıyormuşsunuz, kötü  malzeme kullanmışsınız, depreme uygun inşaa etmemişsiniz v.b.’’ diye.

Mahmut Ceylan, iddiaları yalanlamış, doğru çıkarsa ‘‘Kendimi Kızılay Meydanı'nda asarım’’ demişti. ‘‘Depremin hiç mi suçu yok, oradan fay  hattı geçiyormuş’’ diye devam etmişti.

Ceylankentzedeler Platformu yasal mücadelesini sürdürüyor. Ceylan Ailesi'ni ve uygulama sorumlularnı dava ettiler. Önümüzdeki ay çokça  ceza ve tazminat davası görülecek. Avukatları Ergin Cinmen ve Bülent Utku.

Bilirkişi raporu da tamamlanmış. Gönderdiler. İTÜ ve ODTÜ'nden alınan raporlara göre: Zemin suyunun kapilarite yolu ile bütün kolanlardaki demiri korozyona uğrattığı. Kolon ve kirişlerde etriye sıkılaştırılmasının yapılmadığı. Afet bölgelerinde yapılacak yapılar hakkındaki yönetmeliğe uyulmadığı. Beton numunesinden de anlaşıldığı üzere dozajın az olduğu, kirli kum kullanıldığı, malzemede kırma taş  görüldüğü, binanın yumuşak zemine oturduğu gibi. Oysa birinci derecede deprem bölgesinde binaların temelinin radyal temel olması  gerekiyor.

Davaların sonuçları ne olacak bakalım. Mahmut Bey Kızılay Meydanı'na doğru yürüyecek mi?

Hatırlarsınız Ceylan İnşaat, Bolu merkezde deprem evleri yıkılmış vatandaşlar için yapılacak kalıcı konut ihalelerinden 462 konutluk bölümünü aldı. Yasalar buna izin veriyormuş. Umarız bu konutların inşaasında azami dikkati gösterirler...

Kültür şehitleri!

17 Ağustos depreminin üzerinden bir yıl geçti. Depremle yaşamayı öğrenmeye çalışıyoruz da genelde pek ders almış gibi durmuyoruz.  Baksanıza devletin kültür sarayı inşaatı, kötü yapımdan çöküyor, gencecik insanlar ‘‘kültür şehidi!’’ oluyor. 

Yetkililer bile örneğin İstanbul'da kaçak yapılaşmanın eski hızıyla devam ettiğini söylüyorlar. Ülkemizde mevcut yapıların envanterinin  çıkarılması zorunlu ama bunun için bile adım atılmış değil. Öncelikle yeni bir deprem kanunu lazım. Depreme dayanıklı teknikte inşaa edilmiş  yapı sistemine, sıkı denetime, suç işleyene cezaya gereksinim var. Vesselam ‘‘her koyun kendi bacağından asılır’’ zihniyetinden kurtulup,  doğal afetlere karşı da bilinçli toplum için üzerimize düşeni yapmak zorundayız. 17 Ağustos depreminde hayatını yitirenleri rahmetle anıyorum.

(Kaynak: Hürriyet, 13.08.2000)

Deprem Anasayfası