17 Ağustos 1999 depremi öğretti ki, her yere bina yapılmaz. Bina yapılan zemin kontrol edilmelidir ve bu zemine uygun şekilde bina yapılmalıdır. Bazı zeminler, ancak bir ya da iki katlı binalara uygundur, bazı zeminlerde de gökdelen bile yapılabilir.
Deprem sonrasında, İstanbul'un sahil şeridinin zemininin ne denli tehlikeli olduğu anlaşıldı. Sadece "manzara" uğruna, zemin özellikleri kontrol edilmeden yapılan apartmanlarda oturanlar, ilk fırsatta, olası Istanbul depreminin (önümüzdeki 30 yıl içinde her an olması beklenen büyük depremin) yıkıcı etkisinden uzaklaşmak için, bir zamanlar çok tercih edilen "sahil şeridinden" artık kaçıyorlar..
Peki ama, nereye? İstanbul'un zemini nasıl? Hangi ilçenin, hangi semtinin zemini yapılaşma açısından ne denli uygun? Websitesine uğrayan ziyaretçilerin en çok sorduğu bu sorunun cevabı, iyikötü burada.. Internet ortamında resim indirmek vakit alabiliyor, yeterince sabırlı olan ziyaretçiler, bu sorularının cevabını burada öğrenebilirler.
Harita büyükçe olduğundan 4 bölüme ayırdım. Her bölüm, ayrı bir sayfa olarak hazırlandı. Aşağıda haritanın kısımlarında yer alan ilçe/semt adlarını görüyorsunuz. İlgili yere tıklayınca, o bölümün haritası karşınıza gelecek. Zemin renklerine göre açıklamalar için de haritadaki ilgili yere tıklayacaksınız.
İstanbul zemin haritası bölümleri
Bölüm 1-Trakya yakası-Kuzey | Bölüm 2-Trakya yakası, Güney | Bölüm 3-Boğaz çevresi ve kıyılar | Bölüm 4-Anadolu yakası ve kıyılar |
Arnavutköy-Gaziosmanpaşa
Hadımköy-Kağıthane-Sarıyer Şişli Ayazağa |
Büyükçekmece-Küçükçekmece
Esenler-Esenyurt-Avcılar-Zeytinburnu Bahçelievler-Bağcılar-Güngören- FatihEminönü-Bayrampaşa-Beyoğlu |
Boğaz kıyıları-Sarıyer
Beykoz-Şişli-Beşiktaş Kağıthane-Üsküdar- Ümraniye - Ömerli Barajı |
Anadolu yakası sahili- Haliç kıyıları-Kadıköy
Maltepe-Kartal Pendik-Adalar-Beyoğlu Eminönü |
Megapol alanının en yaşlı kaya grubu olan bu grup içindeki birimler genelde en az sorunlu kayalan oluştururlar. Gurup içindeki, Kurtköy (Kuf) ve Aydos (Af) Formasyonlan üzerindeki ayrışım zonlan temizlendikten sonra her türlü yapıyı taşıyabilecek niteliktedir. Sert kaya türünden kayalar olan bu litolojilerde çok yüksek binalar için çatlaklı oluşları sorun yaratabilir. Bu problem de ankraj ile çözümlenir. Gözdağ (Gf), Kartal (Kf) ve Trakya (Trf) Formasyonlan çoğunlukla şeyllerden oluşmalan nedeniyle su alma sonucu yüzeye yakın kesimlerde ayrışabilirler. Yine, çatlaklı oluşları, yüksek açılım ve derin şevlerden ankraj zoıunluluğu getirir. Orta-yumuşak kaya özelliğindeki bu birimler sökülebilirlik açısından yerine göre sert-yumuşak küskülük kayalar olarak tanımlanabilirler. Yalnız Gözdağ Formasyonu'nun içindeki kuvars arenit mercekleri, Kartal Fonnasyonu'nun üst kesimindeki kireçtaşı ara tabakalan ve Trakya Formasyonu içindeki çakıltaşı mercekleri sert kaya niteliğindedir ve kullanım açısından sorunsuzdurlar. Buraya kadar özellikleri verilen birimlerde geniş ve dik açılı şevler oluşturulduğunda çatlaklar boyunca kaya düşmeleri karşılaşılabilecek bir diğer husus olarak göz önünde tutulmalıdır.
İstanbul Gurubu içindeki Dolayoba (Df) ve Tuzla (Tf) Formasyonları kireçtaşlanndan yapılmış olmalanyla sert kaya niteliğindedirler. Yalnız, bunlar içinde jeolojik zamanlar boyunca gelişmiş mikro ve makro karstik boşluklar yüksek binalarda tasman nedeniyle deformasyonlara neden olabilirler.
Jeolojik harita alanı içinde yalnızca Kilyos güneyinde ve Mahmutşevketpaşa kuzeyinde yüzeyleyen bu gruba ilişkin litolojilerden Kocatarla For- masyonu (Kof), (Kaya ve LYS, 1980; ileri derecede altere gözenekli bazalt) üzerindeki alterasyon (çürüme-bozulma) yapılaşma açısından sorun çıkarabilir. Bunun dışında sert kaya niteliğindedir.
Hereke Formasyonu (Hf) kireçtaşı-dolomitik kireçtaşı ve dolomitlerden oluştuğu için genelde sert kaya nitelikli ve sorunsuzdur. Bunlar için de gelişmiş olması muhtemel karstik boşluk ve mağaralar yersel sorun yaratabileceği nedeniyle araştınlıp önlem alınması faydalıdır.
Tepecik Fornıasyonu (Tef) şeyllerden oluşması nedeniyle yumuşak kaya niteliklidir ve yapılaşma sırasında üzerinde oluşmuş altere ve bozunınuş zon sıyrılmalıdır.
Grubun yalnızca Orta-Üst Maestrichtiyen yaşlı lav piroklastik ve kireçtaşı ardışımlı ve Şemsettin Formasyonu'nun eşdeğeri olan Sanyer Formasyonu (Saf) harita alanında Sarıyer ve Beykoz kuzeyinde bindirme fayı kuzeyinde yüzeyler. Bu birim içinde bulunan altere olmuş tüf tüfıt ve aglome- ralarda dönel kayma türü kütl hareketleri izler. Bunların dışında, bozuşmuş zonlarda temeller taze kayaya bağlanmalıdır. Aksi takdirde yüksek yapılarda tasman sonucu deformasyonlar gelişebilir. Böyle kesimlerde radyetemel şayam tavsiye edilebilir.
Harita alanı içinde yaygın olarak Küçükçekmece-Büyükçekmece Gölleri kıızeyinde Paleozoyik temel üzerinde yüzeyleyen bu grubun Hamamdere (Haf) ve Soğucak (Sf) Formasyonlan sert kaya niteliklidir. Bu birimlerden yapılaşma açısından beklenebilecek en önemli sorun mikro ölçekten mağara büyüklüğüne varan karstik boşluklardır. Özellikle bu alanlarda yüksek yapılar planlanırsa zeminin sondajlarla araştırılması temellerin mutlaka sağlam kayaya bağlanması, boşluklann da doldurulması gereklidir. Bu birim İstanbul Megapolü'nün en önemli ve henüz kirlenmemiş yer altı su rezervuarıdır. Bu nedenle de mostra alanlarının seyrek yapılaşması ve dolayısıyla beslenmenin engellenmemesi gerekir.
Gurubuın son birimi olan Ceylan Formasyonu (Cf) genellikle konsolide ve zayıf tutturulmuş çamurtaşı nitelikli ve zayıf kaya türündendir. Su alınca şişme özelliğinden dolayı dik şevlerden akma ve dönel kayma türü kütle hareketleri gelişebilir. Yapılaşma açısından şev düzenlemeleri yüzey ve derin direnaj gerekli olup alçak binalar da dahil radye temel ve önlerinde şev bulunduğu takdirde betonarme istinat duvan yapılmalıdır. Bu birim içinde çamur taşlarını yük altında plastik davranış gösterebilecekleri nedeniyle binalarda tasman ve dolayısıyla kırlma ve yıkılma türü deformasyonlar meydana gelebilir.
Harita alanında yalnızca İstanbul yanmadasında, Küçükçekmece kıyılarından başlayarak Büyükçekmece Gölü kuzeyine kadar geniş alanlarda ve Terkos Gölü çevresinde kıyıyı izleyen genişçe bir şerit halinde izlenen bu grubun Karaburun Formasyonu (Kbf) alt birimi Kilyos ile Yalıköy arasında yüzeyler. Bu birimin alt plaj fasiyesi dışındaki tüm kesimi zayıf zemin nitelikli killerin egemenliğindedir. Bu nedenle mostra alanlarında günümüzde izlenen topoğrafya tümüyle irili-ufaklı dönel kayma türü kütle hareketleriyle gelişmiştir. Bunun en güzel örnekleri Karaburun beldesiyle Yeniköy arasındaki yamaçlarda görülür. Bu yamaçlar birbiri ile kademeli gelişmiş dönel-kayma türü kütle hareketleriyle kaplıdır. Karaburun Formasyonu'nun delta istifınden oluşan en üst kömürlü fasiyesinde bu tür deformasyonlar çok yaygındır. Bu kesimlerin yapılaşmaya açılması, yapı tiplerinin ve özel- liklerinin çok iyi seçilmesi, ancak 1-2 katlı ve seyrek yapılara müsaade edilmesi önemle tavsiye edilmelidir.
Terkos Gıubu'nun ikinci birimi olan ve Gürpınar beldesi çevresinde yaygın mostra veren Gürpınar Formasyonu (Güf) İstanbul megapol alanının en sorunlu zemin tipini oluşturur. Zayıf zemin özelliğindeki biıimin Marmara Denizi kıyısı boyunca uzanan mostraları, genişliği yerel olarak 1 km'nin üzerinde bir zon içinde, tümüyle dönel kayma türü (heyelan) aktif kütle hareketleriyle kaplıdır. Bu alanlann yapılaşmaya kesinlikle açılmaması ve yeşil alan olarak muhafazası gerekir. Bu zon içinde Büyük Reşit Paşa Çiftliği güneyindeki heyelan zonu, Fener heyelanlan, Pekmez heyelanı, Pınarkent heyelanları ve en son olarak Devebağırtan (çukurlar) heyelanı çok büyük kütle hareketlerinden bazılarıdır. Bu olaylann nedeninin jeolojik olması yüzünden zeminde yapılacak iyileştirme işlemleri duyarlılığı sağlamada yeterli olmayacaktır. Bu zon dışındaki mostralarda birimi oluşturan killerin ve tüflerin bentonitik olmalan yüzünden su alınca şişmeleri dolayısıyla yüksek plastisiteli olmalan, üzerlerine konacak yüksek yapılann farklı oturmalar ile değişen derecelerde hasara uğramalan kaçınılmaz olacaktır. Gürpınar beldesi kooperatifler alanındaki yüksek binalarda bu tür olaylarla gelişmiş önemli çatlak ve kınklar mevcuttur. Aynca, birim içindeki kum merceklerinin su taşıması nedeniyle yüksek magnetütlü deprem ile sıvılaşma göz önünde tutulması gereği çok önemli bir olgudur.
Halkalı Grubu yaygın olarak İstanbul yanmadasında Halkalı-Bakırköy çevresindeki yüzeylerdir. Grubun en yaşlı birimi olan Çukurçeşme Formasyonu (Çf) blok-çakıl-kum ve çok az kilden oluşmuştur. Formasyon çok gözenekli olması nedeniyle önemli bir akiferdir. Fakat taşıdığı su kirlenmiştir. Zayıf orta zemin olarak nitelenebilecek bu birim su tutması nedeniyle üzerindeki kum merceklerinden oluşan Güngören ve Bakırköy Formasyonlarından önemli dönel kayma türü hareketleri gelişmiştir. Menekşe bölgesindeki Bakırköy heyelanı. ve Küçükçekmece Gölü'nün batı yakasındaki bir çok heleyan böyle gelişmiştir. Kum- çakıl olarak yüzeylediği yerlerde konsolide olmalarıyla yapılaşmaya elverişlidirler, yalnız deprem etkisini büyütebilecekleri nedeniyle yapı ve temel türünün böyle hareketlere dayanacak şekilde seçilmesi lazımdır.
Grubun ikinci birimi olan Güngören Formasyonu (Gnf) kum mercekli killerden oluşan ve megapol alanının yapılaşma yönünden sorunlu ikinci önemli zeminini oluşturur. Litolojik yapısıyla zayıf zemin olarak nitelenebilecek olan bu birim içinde özellikle Küçükçekmece Gölü çevresinde birçok dönel kayma türü kütle hareketi gelişmiştir. Yine, bu birimdeki kum merceklerinin ve alttaki Çukurçeşme Formasyonu'nun su taşıma nedeniyle yüksek magnitütlü depremler sırasında sıvılaşma olgusu planlamada göz önünde tutulması gereken bir husustur.
Bakırköy Fonnasyonu (Baf) grubunun diğer birimlerine oranla yapılaşma açısından daha iyi özelliktedir. Yumuşak kaya parçalan olarak sınıflandırılabilecek olan bu birim kireçtaşları içinde gelişmiş karstik boşlukların yaratabileceği sorunlar dışında yapılaşmaya müsaittir.
Bunlar genellikle belirli ölçüde konsolide ve zayıf orta zemin olarak nitelendirilebilecek zemin türünden oluşmuşlardır. Gevşek blok-çakıl-kum- kil'den yapılmış olmalan nedeniyle deprem etkisini artıncı özellikleri vardır. Gevşek olmaları nedeniyle dik şevlerde yıkılmalar beklenmelidir. Bu nedenle böyle kesimlerde şev tanzimi ve düzeltilmesi ile zemin iyileştirici tedbirler yapılaşma için öngörülmelidir.
Genellikle Holosen yaşlı ve egemen olarak kil ve çamurdan oluşmuş birimler
olmalan nedeniyle yapılaşma açısından önemli sorunlar çıkabilecek bir zayıf
zemindir. Killerin plastik davranışlanyla yüksek binalarda tasman
ve deprem sırasında sıvılaşma türü olaylar beklenir.
Gevşek çakıl-kum-silt-kilden oluşmuş zayıf zemin olarak sınıflandınlabilecek akarsu yatak dolgulandır. Deprem etkisini artıncı yönde davranabilecekleri imar planlamasında göz önünde bulundurulması gereklidir. Kaba malzeme içinde bulunabilecek kil mercek ya da tabakaları plastik deformasyonlar sonucu birim üzerinde yapılacak binalarda tasma olaylanna neden olabilir.
Prof.Ahmet Ercan'ın zemin haritası