BESINCI BOLUM
5. HAZAR
KIYISINDA SON GELISMELER
5.1. SON
GELIŞMELIR
5.1. Kıyı Devletlerinin Son Teklifleri
1998 Şubat ayindan itibaren Hazar’in statüsü ile ilgili yeni bir devrenin başladigini söylemek mümkün. Bu tarihten itibaren özellikle Rusya, denizin hukuki statüsü sorumunun çözülmesi için faaliyetini artirmiştir. Yeni petrol ve gaz sahalarinin araştirilmasi işletilmesiyle ilgili özellikle Kazakistan, Türkmenistan ve Azerbaycan’a yapilan yatirimlar da gittikçe artmaktadir.
Önceki bölümde belirttiğimiz gibi 1998 Rusya-Kazakistan anlaşmasından sonra Rusya devletinin Hazar’ın statüsü ile ilgili 27 Mayıs 1998’de Rusya dışişleri başkanı yardımcısı Boris Pastuhov Bakü’de Haydar Aliyev’le görüşme yaptı. Pastuhov Hazar’ın statüsünün bu kadar geç belirlenmesinde Rusya’nın da kusuru olduğun itiraf etmişti. Hazar’da hukuki rejimin belirsizliğinin yatırımların artmasına ve ekoloji ve diğer problemlerin çözülmesinde ciddi bir engel olduğun ileri süren Pastuhov “Hazar’ın statüsü meselesinde uzlaşmanın vacip olduğunu“ söyledi. Ama Bakü tabanının bölünmesini doğru saymakla uluslararası hukuka göre tabanla birlikte su yüzeyinin de bölünmesi kanuna uygundur.
Hazar’ın enerji kaynaklarının taşınmasında önerilen boru hatlarından 1997 yılında Bakü-Novorossisk hattının işe düşmesinden sonra Esas İhraç Boku Hattının daha uygun yol bulunmasında en büyük imkana malik Bakü-Tiflis-Ceyhan hattıydı. Bu devletlerin kendi razılığından başka petrolü üretip alan şirketler de razılık vermeliydiler. 1999 18 Kasım tarihinde AGİT’ İN İstanbul Zirve görüşünde ABD başta olmakla Hazar petrolünün Esas Ìhraç Boru Hattı’nın Bakü-Tiflis-Ceyhan seçeneği resmi bir statüs kazandı. Azerbaycan ve Gürcistan’a kadar kemerin inşası U.A.Ş’a, Türkiye’de ise Botaş şirketi tarafından hayata geçirilecekti. İlk olarak 3,7 milyar dolar değerinde ölçülen bu hat sonradan daha dakik verilerle 2,4 milyar dolar maliyete başa geldiği ölçüldü. Borunun inşasının bitme tarihi ise 2004 yılına planlanıyor. Bu hattın güvenliği ise tabii ki, Batı devletlerini çok düşündürdüğü için bölgedeki Abhaz ve Karabağ sorununun çözümü için çok iyi bir politik araç durumundaydı. Bunu çok iyi anlayan Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev Batı ülkelerine seferde Bakü-Ceyhan’ın yakın zamanda inşa edilmesi için ve petrolün taşınmasında güvenliğin korunması için Karabağ sorununu çözmede Batılı ülkelerin aracılığı çok önemlidir.
Rusya’da cumhurbaşkani seçimlerinde Vladimir Putin’in cumhurbaşkanligi kazanmasiyla Rusya politikasini bazi degişiklerle, birçok yeni reformlarla “Hazar’da bura ait olmakla renk katti. Putin bu konuda inceler Bakü’de yaşamiş, çalişmiş Viktor Kalyujni’yi statü sorununun çözümünde (yol getirmek için) uyum saglamak için kiyi devletleriyle yeni görüşmeler yapmiş taraflar arasinda uyum saglanmasi için teklifler ireli sürmüş ve yeni teklifleri degerlendirmeye çaba göstermiştir.
1998 yeni teklifler gibi Kalyujni bunu öncekinin devamı olarak devam ettirmeye başlamıştır. Bu yeni teklifler de kıyı devletleri şöyle karşılık vermişler.
Kalyujni’nin bu yılın Temmuzunda Bakü’ye gelişi zamanı ileri sürülmüş bu teklifler sınırların yeni uluslararası hukuki statüsünün tayini meselesinde Azerbaycan’ın tutumunda yeniliğe sebep olmadı. Cumhurbaşkanı H. Aliyev ona kati cevap vermeyerek böyle bir beyanatla yeterli gördü ki, Hazar’ın hukuki statüsü meselesini bir defalık çözmek lazımdır. O, Rusya’nın Hazar’da aktifleşmesini destekleyerek bu sorunun çözümünün her hangi bir kıyı devletinin bir diğerine iddiası şeklinde devamına sürmeyeceğine ümit etti.
Karşi taraftan bu tutum da çok begenilmişti; Azerbaycan Respublikasi Anayasasinda II. Maddenin ikinci bendinde de gösterildigi gibi Hazar 5 sektöre bölünmekle sinir gölü gibi taninmalidir.
Son 3 yılda petrol mukaveleleri az olsa da gaz kaynakları ile ilgili buluşlar Şahdenis ve Azeri, Çırak yataklarında 1 trilyon m3 gazın olması uzmanlar tarafından doğru sayılmıştır. Türkmenistan’ın 15 milyar m3 gazını Türkiye’ye satılması konusunda tereddütler arttığından Azerbaycan kendi yataklarında olan gazı satmak için Türkiye’yi en önemli pazar gördü. 2001-ci yıl Türk devletleri Zirve toplantısında cumhurbaşkanı Aliyevin önerdiği Azerbaycan gazının Türkiye’ye satılması isteği Türkiye tarafından iyi karşılansa da. Türkmenistan resmileri ve cumhurbaşkanı Niyazov buna karşı bir tavır olarak kendi gazını çok ucuza satacaklar teklifiyle ortaya bir teklif attı:
Hazar bölgesinde son zamanların rahatsız ettiği konusu yeni ABD hükümeti, cumhurbaşkanının Hazar’da hangi stratejiyi izleyecekti?
ABD; Ticaret Bakanlığı Müşaviri Yan Kalitski Hazar’ın enerji kaynaklarına ait toplantıda yaptığı açıklamada cumhurbaşkanı seçiminin sonuçlarından aslı olmayarak ister Bakü-Ceyhan Esas Ìhraç boru hattı isterse de Transhazar gaz projesi hayata geçirilecek. Cumhurbaşkanı C. Buş hele seçki maratonu zamanı beyan etmiştir ki, o cumhurbaşkanı olduğu takdirde Bakü-Tiflis-Ceyhan projesine yeni soluk verecek. Ama İran projesi de gündemden çıkmayacak. ABD Hazar bölgesinin muhtelif negatif hadiselerden kendini koruyabilmek için uluslararası hukuk içinde diplomatik usullerden kullanmak fikrindedir.
Devlet resmilerinin bu beyanatları zaman zaman ise başka yorumlamalara sebeb olurdu. Hazar’ın enerji ihtiyatlarından kullanma üzere nümayendesi Elizabeth Jhons’un istifası ve bu vazifenin ihtisara salınması bölgede iktisadı, siyasi amaçları olan devletler tarafından aynen karşılanmayıp. Jhons cumhurbaşkanı Bush’un özel olarak mektubunu Kazakistan cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’e ulaştırarak Bakü-Ceyhan’la Kasgan petrolünün taşınması ile ilgili onun razılığını almıştı. Astana’da Azerbaycan-Gürcistan-Kazakistan resmilerinin ve Jhonş’un iştirakı ile Bakü-Ceyhan’ın gerçekleşmesi ile ilgili geçirilen toplantıda Kazakistan petrolünün adı çekilen kemerle nakline ait anlaşma imzalandı. Jhons’un istifası ve sorumluluğun devlet departmanına havalesi ABD’nin Hazar’daki stratejisinin değişmesini gösteriyor. Bakü-Ceyhan’la ise bazı söylentilere göre geçikmenin temel sorunu bölgedeki savaş durumu Karabağ, Abhaz sorunları ABD devletinin kendi şirketlerine devlet teminatının vermemesiyle ispatlıyor.
Kalyujnı yeni devlet vazifesine geçirildikten sonra Kazakistan’a gitmemiştir, çünkü Rusya’nın da Kazakistan’la Hazar’ın statüsüyle ilgili sorunları yoktur. Olabilecek sorunlar ise 6 Temmuz 1998 tarihli Rusya-Kazakistan anlaşmasıyla çözülmüştü.
Kazakistan meseleye münasebette ta şimdiki tutumunun esas unsurlari şöyle: Hazar ne deniz ne de göl gibi tanina bilmez. Göl ihtimali seçilecegi takdirde gemicilik ve balikçilik çok zor duruma düşecek. Çünkü bu, çagdaş devletlerin (yeni kurulan) sinirlarinin degiştirilmesiyle baglidir. Deniz ihtimalini Rusya tanimayacak, çünkü o, uzun zamandan beri 45 millik Kara sulari teklifini desteklemiştir. Diger taraftan deniz ihtimali her şeyi çözebilecek ve tüm uluslararasi hukuki statüyle ilgili sorunlar ortadan kalkacaktir. Bu açik bir şekilde Rusya’nin menfaatine zittir. Buna sebep ise Rusya’nin su yüzeyi üzerinde denetleme hakkina sahip olmasidir. Bu tutum Ěran’i da razi etmiyordu. Ona göre de Kazakistan önce oldugu gibi, Hazar denizinin orta hatt üzere münhasir ekonomik bölgelere bölünmesinde israr ediyor. Kazakistan deniz tabaninin bölünmesi taraftaridir. Bununla, o kendi bölgesindeki karbohidrojen yataklarinin işlenmesi hukukunu müstesna olarak kendine ait o masini istiyordu. O hem de gemicilik, balikçilik ve biokaynaklarin yeniden yapilanmasi sahasinda ilişkilerin kurulmasi sebebine göre suyu yüzeyinin genel kullanimi fikrini de destekliyor.
Kazakistan’ın kuruda sahip olduğu büyük yataklardan Tengiz yatağı ve denizdeki Kaşgan yatağı büyük sermayeler koyulan yataklardandır. 1999 18 Kasım AGİT İstanbul Zirvesinde Kazakistan’ında Bakü-Ceyhan’a koşulacağı belirtilmişti. Uluslararası Hazar Boru konsorsiyumunun inşaat ettiği petrol hattının resmen faaliyete başlaması bu yılın son başarında başlayacak. Halelik ise 26 mart 2001 tarihinde Tengiz yatağından boruya yüklenen petrol Karadeniz’e akmaya yüz tuttu. Kemerin I merhale için taşınma imkanı 20-25 milyon ton hacminden bekleniyor. Kazakistan halihazırda ürettiği 30 milyon tonun üçte birini ihracata sunabiliyor. Yakın zamanda Kazakistan petrol üretiminin arttırmayı vaadetse de bu şimdi imkanlarla gerçek görünmüyor. Son 3 yılda petrol üretimi artmamış hatta 2001 yıl için 40 milyon ton vaadedilmişti.
Kalyujnı’nın İran’a seferinden önce ve sonra inatla Hazar’a “Condominimum“ uluslararası hukuki statüsünün verilmesi teklifine taraftar çıktılar. Çünkü yalnız bu halde uluslararası hukukun adalet prensibine uygun olarak deniz herkesin olacak, onun kaynaklarından bütün kıyı devletleri eşit şekilde kullanabilecekler.
Kalyujnı’nın Tahran’a yolculuğu zamanı İran iki şart seçim karşısında koyulmuştu: Ya Hazar tam şekilde tüm kıyı devletlerin eşit egemenliğinde olacak. Ya da her bir devletin payı 20 faiz olmakla eşit şekilde bölünüyor. İran tartışmalı sahalarla bağlı 50/50 çözümünü beğenmediğini bildirdi. Bu şartla ki, her devletin %20 payına dahil edilsin. Ama çok geçmedi ki, Ìran 50/50 prensibinden tam şekilde imtina etti.
Bu tavrı Cumhurbaşkanı Hatemi Rusya’da Putin’le görüşünde bir daha göstererek Ìran’ın geçmişteki gibi Rusya ile aynı fikirde olmadığı için statü sorunu ile bağlı çözü bulamamasıdır. Bu ise gelecekte Hazar Zirvesi fikrinin üstünden kalın bir hat çiziyor 2000 yılında Rusya’nın Hazar problemini çözmek için başladığı aramsız çabalar gözlenildiği gibi, Tahran’ın ciddi engelleri ile yüz-yüze geldi. Bunun semptomlarının sonucu ise Kulyujnı ve işçi grubunun 2000 şubatın 20-21’deki Tahran görüşünden sonuçsuz bitmesi ile sona ermişti. Hateminin Rusya seferini bazı politikacılar Aliyevin Türkiye’ye seferine karşı bir politik adım sayarak değerlendirmişlerdi. Rusya’nın İran’la Hazar konusunda aynı paylaştığı görüş varsa, o da TransHazar gaz kemeri ve Kazak petrolünün deniz altında hatla gelip Bakü-Ceyhan’a birleşmesi bölgede Ìran ve Rusya’nın monopolünü burada tehlike altına salabilir.
Görüşteki diger razilaşma ise Moskova ile Tahran’in Hazar kiyisi olmayan devletlerinin havzada harbi mevcutlugunu beraber engellemek niyeti ile tespit olunmuştur. Beyannamede bir daha vurgulanmiştir ki, Hazar’in hukuki statüsü yalniz beş havza devletinin ortak çözüme gelecegi takdirde çözüle bilir.
İran’ın Rusya seferi sonucu 20 faizlik pay iddiası hiç bir şekilde İran tarafından ortadan kaldırılmadı. Bu münasebette Ìran’ın tavrı “Hazar bizim olmuyorsa, hiç kimin olmasın“ halinde sesleniyor. Çünkü Sektörel Bölünme prensibi, İran’a %14 pay veriyor. Hem de bu sektörün tabanında istenilen kadar petrol yoktur. Ìran’ın tutumu Rusya ile zıtlaşıyor bununla Hazar’ın uluslararası-hukuki statüsünün belirlenmesi sürecini darbe altına konur.
Hazar havzası devletleri içerisinde en büyük söz sahibi ve probleminin çözümünde son yıllarda büyük gelişme gösteren Rusya son dönemlerdeki politik değişmelerle karşı karşıya gelmiştir. Ìster cumhurbaşkanlığındaki değişme isterse de Hazar’ın statü sorununu çözmek için sorumlu kişiler bu yönde attığı adımlarda bazen aynı görüşü paylaşmış, bazen ise tartışmalar çözümsüz kalmıştı.
Hazar’ın uluslararası hukuki statüsünün belirlenmesi ile ilgili ve içeriğine göre bu süreç şart olarak 3 yere bölünüyor; birinci merhalede - problemin mahiyetinin öğrenilmesi süreci 1992-1994-cü yılları içeriyor. İkinci süreç 1995-1999-cu yıllara kadar devam ediyor. Bu merhalede Hazar Denizi’nin statüsü ile ilgili milli dış politika içeriğinin, diplomatik çabaların hayata geçirilmesi, hukuki prensibi ve normların işlenip hazırlanması devri gibi tanımlamak olur. Sonuncu merhale kendi başlangıcını 2000-ci yılın Ocağından, daha doğrusu, Rusya’nın siyasi liderliğinde baş vermiş değişiklikten götürür.
Rusya Federasyonu ve Azerbaycan’la 1991 yılında beri yaşanmış ilişkiler boyunca ilk defadır ki, Rusya Cumhurbaşkanı Azerbaycan’a sefer ediyordu. Bu da Rusya’nın ister BDT devletleri, isterse de havza devletleri içerisinde Azerbaycan’ı ne kadar önemli gördüğünü gösteriyordu.
Bakü’de konuşulmuş bir sira mevzular içinde daha çok Karabag sorununun çözümü ve Hazar’in hukuki statüsüydü. Hazar’in hukuki statüsüyle baglanan Bakü Beyannamesi statü sorununun 2001 yilina kadar tüm devletler arasinda çözülecegine büyük bir teken verecegini göstermişti. Rusya’nin tekliflerinde esas yeni müddealar aşagidakilardir:
Rusya Hazar problemlerinin (gemiçilik, ekoloji, biyoloji kaynaklardan kullanma, kıyı şeridinin belirlenmesi ve s.) etaplı çözüm yolunu teklif ediyor.
Kıyı Devletlerin dikkati tartışmalı petrol sahaları üzerinde toplanması zaruridir.
Hazar’ın tabanı milli sektörlere bölünüyor, su yüzeyi ise ortak kullanımda kalıyor.
Hazar’ın gelecek uluslararası hukuki statüsü meselelerine ait BDT’nin kıyı ülkelerinin her hangi bir ortak projesinin kurulması
Karargah-menzili Bakü’de olmakla Hazar sorunlarına ait strateji merkezin tesis edilmesi Merkezin sorumluluklarına Hazar havzasının kontrolü jeoinformasyonun tahlili, kirlenme membalarının yüze çıkarılması, tabiatı muhafaza faaliyetinin, gemiciliğin ve balıkçılığın geliştirilmesi dahildir. Bu kurumun kıyı devletlerin üyelik haklarından oluşan kendi bütçesi olmak ve o, beş kıyı devletin liderleri ile temasta işlemelidir.
Eğer hangi devlet Hazar’ın statüsüne ait konuşmalara engel olursa yani onun yüzünden problemin çözümü gecikirse bu durumda diğer kıyı devletleri zaman kaybetmemeli ve kendileri razılığa gelmelidir.
Bu beyanname ardınca Rusya’da Ìran’la görüşmesinde Putin’in Hatemile imzaladığı beyanname geriye bir adım gibi değerlendirilmişti. Ama Hazar’ın statü sorunu çözümü için Cumhurbaşkanının tayin ettiği Viktor Kalyujnı Bakü’ye Lukoil şirketinin yönetim kuruluyla beraber cumhurbaşkanı H. Aliyevle görüşmesinde bu şaşkınlığa son koydu ve Moskova'nın “Bakü Beyannamesine“ sadık kaldıklarını bildirdi. Ve “çalışmalıyız ki bu yılın sonuna kadar Hazar’ın statüsü meselesinde önemli beş taraflı razılığa gelelim”. Çünkü Hazar’da büyük petrol üretimi kısa zamanda başlayacak ve hukuki yöntem problemi mutlaka çözülmelidir“ demecini vermişti.
Son olarak Rusya Hazar sorunununda acele ediyor ve bu acelecilikte Bakü’nün müzakeresine de muhtaçtır. Buna sebep ise Ìran’ı yola getirmektir.
Türkmenistan bu ülkenin şimdiki tutumu sade ve serttir: önce Hazar’in statüsü ve yalniz bundan sonra bütün kalan problemleri beraberince tartişmali yataklarin bölünmesi çözülmelidir. Buna sebep ise, Türkmenistan muasir merhalede tartişmali bildigi petrol sahalari ile ilgili Azerbaycan’la münakaşanin çözümlenmesine karşi çikiyor.
Kalyujnı’nın kıyı ülkelerine seferde Türkmenistan’a seferinde Cumhurbaşkanı Saparmurad Niyazovla yaptığı konuşmada Niyazov Hazar’ın statüsü problemini kıyı devletlerin özel Zirvenin müzakeresine çıkarmayı zaruri saydı. Çünkü birikip kalmış problemleri uzmanların çabasıyla ortadan kaldırmak artık imkansızdır. Türkmenistan’ın fikrince her şeyden önce “Beşler görüşü“nü imzalamak lazımdır. Ve her ihtimale karşı Türkmenistan bu projeyi hazırlamıştır. Bu projeye göre kıyı devletlerinin bağımsız arazileri hakkında devletlerin sınırlarıyla ilgili mesele gibi belirlenmelidir. Buna göre de bir tek örgüt şeklinde toplanmalı olan hazar havzası devletleri eşit hukuklu, deniz kaynaklarının işletilmesinin kalitesini artırmak ve bu gibi Hazar’a ait işlemleri beraber yapması zaruridir.
Hukuki egemenlik bakımından sınırların belirlenmesi yöntemine gelince Türkmenistan hem deniz sektörlere bölünmesi prensibi, hem de “Condominimum“ prensibinin uygulanabileceğini düşünüyor. Türkmenistan için önemlisi Hazar’ın hukuki statüsü probleminin siyasi çözümü problemidir.
Çok yazık ki, Hazar kıyısı devletleri şimdiye kadar sınırların kimliği ve ondan kullanım için siyasi çözüm yolu bulamıyorlar.
Viktor Kalyujnı’nın teklifleri meselenin çözümünü bitirmekten çok kıyı devletleri arasında nifak tohumu attı. Onlar şimdiye kadar bir-birine karşı ilişkide “nazik“ gösteriyorlardısa, şimdi bu perde bile götürülmüştür. Halihazırda bir taraftan Rusya, Kazakistan ve Azerbaycan diğer taraftan Ìran ve Türkmenistan’ın tutumu birlikleri kendini gösteriyor.
Sonuncuların esas yanlışlıkları, onların Rusya’nın tekliflerini ciddi kabul etmeyerek kendi tutumları üzerinde ısrar etmeleridir. Türkmenistan ve İran’ın önerdiği Hazar’ın doğal kaynaklarının bölünmesinde bütün beş kıyı devletin “beraber ve adil“ iştiraki prensibi Hazar kaynaklarından müşterek ve eşit şekilde yararlanma veya her bir kıyı devlete %20 pay ayrılması vurgulanıyor. Bu tutum Hazar’da %25’den çok devlete %20 pay ayrılması vurgulanıyor. Bu tutum Hazar’da %25’den çok paya sahip olan birinci üçlüğün, özellikle de Rusya ve Kazakistan’ın tutumlarına tamamen zıttır. Bu zıtlaşma Hazar’ın statüsüyle ilgili konuşmaları çıkılmaz duruma düşürdü. Bu da yeni bir merhalenin esasını koydu.
Azerbaycan, Rusya ve Kazakistan’ın Hazar’da payı %65-%66’dır. Artık her üç devlet Hazar’daki petrol işletilmesi projelerini gözden geçiriyorlar.
Yani Rusya, Kazakistan ve Azerbaycan Hazar’ın statüsünün belirlenmediği takdirde de ondan kullanmaya anlaşıyorlar. Bununla hem Ìran’ın statü beş tarafın olmasıyla çözümlenmelidir ve kenar devletlerin havzaya girmesi imkansızdır“ demeci ortadan kalkıyor, hem de Türkmenistan’ın statü sorunundaki sorumsuzluğu ciddi darbe alabilir.
Moskova, Astana ve Bakü, İran’la Türkmenistan’ı beklemeden üç taraflı anlaşma bağlayarak bu sorunu kapatabilirler. Çünkü bu halle Hazar davasının sonu uzun zaman görünmeyecek.[1]