TOPLAM
KALİTE YÖNETİMİNE GEÇİŞTE ÖĞRETMENLERİN
KARŞILAŞTIKLARI ENGELLER
2.1.1Kalite
Kavramının Tarihsel Gelişimi
2.1.2
Kalite Kavramının Türkiye de ki Gelişimi
2.3.1 TKY Felsefesi ve
İlkeleri
2. 6
Toplam Kalite Yönetiminde Değişim
2.7
Toplam Kalite Yönetiminin Yararları
2.8
Toplam Kalite Yönetiminin Unsurları
2.9
Toplam Kalite Yönetiminin Başarısını Engelleyen Faktörler
2.9.1
Yönetimden Kaynaklanan Hatalar
2.9.1.1
Yönetimin Algılama Hatası
2.9.1.2
Yönetimin Kendini Değiştirmeye Direnci
2.9.1.4
Örgüt Kültürü Konusuna Yeterince Önem Vermeme
2.9.1.5
Süreç Geliştirmeyi Tek Yönlü Görmek
2.9.1.6
Birimler Arası Rekabeti Özendirmek
2.9.1.7
Danışmanla Çalışma
Alışkanlığının Olmayışı
2.9.1.8
TKY Konusundaki Sorumluluğu Bir Birim Yöneticisine Devretme
2.9.1.9 Üst Yönetimin TKYni Askıya Alma
Eğilimi
2.9.2
Çalışanlardan Kaynaklanan Engeller
2.10
TKY'nde Kalite Çemberlerinin Amacı
ve Yeri
2.10.1
Kalite Çemberlerinin İşleyişi
2.10.2
Kalite Çemberlerinin Özellikleri
2.12
Eğitimde Toplam Kalite Yönetimi
2.13
ToplamKalite Yönetiminin Eğitime Uygulanabilirliği
2.14
TKY Uygulama Stratejileri
2.15
TKYnin EğitimYönetimine Katkıları
2.16
Eğitimde TK Y nin
Uygulanmasında 7 Temel Yöntem
2.19
Eğitimde TKY ve Müşteri Kavramı
2.21.1
Etkili Okul Yöneticisinin Özellikleri
2.24
TKY Uygulamalarında Yönetimin Sorumlulukları
2.25
Örgüt Olarak Okul Yönetimi ve Etkili Okul
2.26
Yükseköğretimde Kalite ve Toplam
Kalite Yönetimi
4.2.Okulda
Gerçekleştirilmesi Gereken Etkinliklerin Düzeyi İle İlgili
Görüşler
TOPLAM KALİTE
YÖNETİMİNE GEÇİŞTE ÖĞRETMENLERİN
KARŞILAŞTIKLARI ENGELLER
Eğitim öğretim
kurumlarının şekillenmesi ülkelerin alt yapısı ile
ilintilidir. Sözgelimi ilkel kominal toplumda insanların kurumsal anlamda
bir oluşumları yokken öğrenmelerini (avlanmak) yaşama iç
güdülerinden dolayı birbirlerine öğretirlerdi. (ok atma , mızrak kullanımı , vs.) Bu
örneklemeyi tarih boyunca üretim ilişkilerinin hakim olduğu bütün
toplum şekillenmelerinde örneklendirebiliriz. Fakat biz , bir uçtan
diğer uca şimdiki toplumumuza göz atarsak ; dünyada hızla
oluşan globalleşme , internet ağının
yayılması , toplumun bilgisini
oluşturan gazete , kitap , televizyon , radyo , sinema ve tiyatro gibi
gösteri sanatları ve en önemlisi
eğitim öğretim kurumlarının toplumun üretim
ilişkilerini şekillendirmesinde çok önemli yer tutar.Bu süreç eğitim
öğretim kurumlarının önderliğinde Toplam Kalite Yönetiminin
bireylere benimsetilmesiyle birlikte sağlıklı ve
kalıcı yeni atılımlar doğuracaktır.
Eğitimin amacı üretimdir,
üreten bireyler yaratmaktır. Ancak eğitimin amacı olan üretim
bir ürünün sayıca çoğalması değildir. Zira eğitim
yaratıcı özelliklerimizi geliştirmek açısından da
önemli yer tutar.
İçinde yaşadığımız bilgi toplumu eğitim sisteminin de çağın gereklerine uygun olarak yeniden yapılandırılmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla bilgi toplumunda nitelikli insan yetiştirmek eğitimin yeni misyonu olmakta ve bu misyonu yerine getirmek için eğitimde yeni kavramlar gündeme gelmektedir. Bu misyonu yerine getirmenin ana parolası kalite dir.
Eğitim kurumlarında gelişen ve değişen dünya koşullarına uygun bireyler yetiştirmelerinde toplam kalite yönetimi önemli bir etkendir. TKYnin benimsenmesinde yöneticiler, benimsenip uygulanmasında öğretmenler etkilidir.Yani TKYnin uygulanmasında en büyük görev öğretmenlere düşmektedir.Bundan dolayı TKYnin uygulama aşamasında çıkabilecek engellerden en çok öğretmenler etkilenir.
İşte bu unsurlar doğrultusunda bizlerde anketlere katılan öğretmenlerle okullarda Toplam Kalite Uygulamalarında karşılaştıkları engeller hakkında bir araştırma yaptık.Yaptığımız bu araştırmanın, objektif olması için bu konu hakkındaki yayınlar incelenmiş ve bir anket formu hazırlanmıştır.Araştırmada TKY eğitimi almış öğretmenlerin kişisel bilgileri ne tür engellerle karşılaştıkları ve bu engellerin nedenleri öğrenilmeye çalışılmıştır.
Toplam kalite yönetimi , klasik anlamdaki yönetim anlayışının alternatifi olarak doğan , gelişen ve gelişimini devam ettiren bir anlayışın bugünkü adıdır (Şimşek, 1998, s.95).
Çağımızın en çarpıcı özelliği hızlı değişimdir. Bilim ve teknoloji , arkasından yetişilmesi güç bir ivme sergilemektedir. Uluslararası politik , ekonomik ve bilgilenme iletişiminde baş döndürücü bir gelişme yaşanmaktadır. Bu alışılmadık olgunun , eğitimin amaç ve niteliğini etkilemesi de kaçınılmazdır (Özgen, 1997, s.125).
Eğitim sistemi toplumun değerlerini benimsemiş toplumla barışık , çağdaş teknolojiye hızla ulaşabilen , seçebilen , kullanabilen ve üretebilen , sorumluluk ve risk alabilen karar verme yeteneği gelişmiş , geçmişini ve gününü doğru olarak yorumlayan ve geleceğini buna göre planlayabilen , ekip çalışmasına değer veren , insanlarla sağlıklı iletişim kurabilen , sevgi , saygı ve hoşgörü anlayışına sahip insanlar yetiştirmeyi amaçlamalıdır (Özgener, 1997,s.123).
Eğitimde amaç;
istenilen kaliteyi en ekonomik şekilde sağlayacak bilinç, bilgi ve
becerinin kazandırılmasıdır. Eğitim programları
farklı seviyelerdeki işgörenlerin kendi rollerini öğrenmelerine ve
bu roller çerçevesinde faaliyetlerini planlayabilmelerine gerekli olan ortam ve
koşulları sağlar. Eğitim ihtiyaçları kurumlara, görev
ve sorumluluklara göre değişiklikler gösterdiği için,
eğitim programlarının içeriği değişen ihtiyaçlara
uygun olarak ortaya konulmalıdır. İhtiyaç duyulan eğitimin
kapsamı, hali hazırdaki bilgi ve yetenek dikkate alınarak
yapılan görevin özelliklerine göre belirlenir. (http://www.msb.mil.tr/tky/index.htm)
Bu araştırmada, değişen dünya koşullarına ayak uydurabilen çağdaş bireylerin yetiştirilmesinde eğitimde toplam kalite yönetiminin önemi ve eğitimde toplam kalite yönetimine geçişte öğretmenlerin karşılaştığı engeller belirtilmiştir.
Araştırmanın temel amacı; okullarda toplam kalite yönetimine geçişte , öğretmenlerin karşılaştığı engelleri tespit etmektir. Bu sorun doğrultusunda yapılan araştırmada , aşağıdaki sorulara cevap aranmaktadır.
* Öğretmenler toplam kalite yönetimi konusunda yeterli eğitime sahip midir?
* Toplam kalite yönetimi okullarımızda ne ölçüde uygulanmaktadır?
* Toplam kalite yönetimine öğretmenlerimizin inancı ne kadardır?
* Toplam kalite yönetimine öğretmenlerimizin bakış açısı nedir?
Kalite sınırları devamlı genişleyen bir kavramdır. Teknoloji , değişen koşullar , ihtiyaçlar kaliteye değişik boyutlar getirmektedir.
Kalite niteliği bakımından dinamik bir özellik taşımaktadır. Eğitimde toplam kalite yönetiminin uygulanmasında insan faktörü büyük bir öneme sahiptir. Doğru şekilde eğitilen insanların oluşturdukları toplumlar da bu anlayışla gelişir.
Eğitimde toplam kalite yönetimi uygulamalarının başarısı aynı zamanda eğitim sistemimizin başarısını gösterir. Bu sistemin gerçek başarısı ise geleceğe inanan ,değişiklikleri fark edip ayak uydurabilen , çağdaş düşünebilen , yapıcı ve yaratıcı bireylerin topluma kazandırılması ve bu bireylerin ortaya koyabilecekleri ürünlere göre değerlendirilebilir. Eğitimde toplam kalite yönetimi uygulamalarında karşılaşılan her türlü engel doğru olarak belirlenmeli ve giderilmelidir.
Geleneksel eğitim anlayışının terkedilip eğitimde toplam kalite yönetimi anlayışının benimsenmesi toplumun yeni ve yenilikçi bir anlayışı benimsemesi anlamını taşır.
1-Yönetim TKY konusunda sorumluluklarını yerine getirmiyor.
2-Öğretmenlerin aldıkları TKY eğitimi yetersizdir.
3-Öğretmenler TKY felsefesine inanmıyor.
4-Öğrencilerin konu hakkında bilgisi
yoktur.
5-Eğitim sistemi TKYni yeterince
benimsememiş
1-Araştırma kapsamına alınan öğretmenlerden elde edilen cevaplar evreni temsil etmekte ve onların görüş ve değerlerini yansıtmaktadır.
2-Bilgi toplama formu , ölçme değerlendirme uzmanına inceletilmiştir.
3-Öğretmenler anket sorularını cevaplarken gerçek görüşlerini belirtmişlerdir.
4-Anket istekli kişilerce yapılmıştır.
1-Araştırma istanbul ile TKYni uygulamış örgün eğitim kurumları öğretmenlerince sınırlandırılmıştır.
2-Araştırma , okulların TKY eğitimi almış öğretmenlerle sınırlandırılmıştır.
3-Araştırma okulların TKY uygulamalarına katılan öğretmenlerle sınırlandırılmıştır.
1.7.1 Kalite: üretilen bir ürünün veya sunulan bir hizmetin müşteri istekleri doğrultusunda olmasını sağlayan bir sistemdir.
1.7.2 Kalite Kontrol:Müşteri istek ve beklentilerini karşılamak amacı ile üretimde veye hizmette yapılan işlemlerdir.
1.7.3 Kalite Kontrol Çemberi:5-10 kişinin oluşturduğu grubun gönüllülük ilkesine göre kalite kontrol etkinliklerini gerçekleştirmesidir.
1.7.4 Toplam Kalite Yönetimi:Organizasyondaki tüm bireylerin üretilen ürünlerin veya hizmetlerin sürekli iyileştirilmesini sağlamak ve müşteri isteklerini belirleyen şartları oluşturan yönetim sistemidir.
1.7.5 Müşteri:Bir ürünü veya hizmeti kendi ihtiyaçlarını karşılamak için tüketen veya kullanan kişidir.
1.7.6 Eğitim:İnsanları belirli amaçlar doğrultusunda yetiştirme sürecidir.
1.7.7 Öğretmen:Her çeşit eğitim kurumunda eğitim ve öğretim hizmeti yapan iş görenlerin tümü olarak tanımlanmaktadır.
1.7.8 Öğrenci:Öğrenim görmek amacı ile herhangi bir öğretim kurumunda okuyan kimse olarak tanımlanmaktadır.
Şüphesiz bu kavramın tek bir
karşılığı yoktur. Toplumun dinamik yapısı
sayesinde bu tanım sürekli değişmektedir. Kalitenin
tanımları, onu tanımlayan insan sayısına eşittir.
kalitenin ne olduğu veya ne olması gerektiği konusunda bir
anlaşma sağlanamamıştır. Fakat günümüzde en çok
kullanılan tanım kaliteyi, isteklere uygunluk olarak
tanımlamaktadır. Kalite kavramını açıklamakta şu
tanımlar da kullanılmaktadır:
- Kalite, bir organizasyonun bütün çalışmalarında yer alan kalıcı bir fonksiyondur. (Rosander , 1989)
- Kalite , bir mal veya hizmetin belirli bir gerekliliği karşılayabilme yeteneklerinin ortaya koyan karakteristiklerin tümüdür (Amerikan Kalite Kontrol Derneği , ASQC ).
- Kalite, bir hizmet veya ürünün isteklerine uygunluk derecesidir . ( Avrupa Kalite Kontrol Organizasyonu )
- Kalite isteklere uygunluk olarak tanımlamalıyız. İstekler , anlaşılmamaları , imkansız olacak şekilde açıklanmalı , ölçümler bunlara uygunluğu sürekli denetler şekilde olmalıdır. Tespit edilen uygunsuzluk kalitesizlik demektir. Böylece kalite problemleri uygunsuzluk problemleri haline gelir , kalite de tanımlanabilir duruma . Kalite , bir ürünün gerekliliklere uygunluk derecesidir (P.Crosby ).
- Kalite, kullanıma uygunluktur. (J.M.Juran)
- Kalite, ürünün sevkıyattan sonra toplumda neden olduğu minimal zarardır. Kalite , eksiklerden kaçınmaktır. (G.Taguchi)
- Kalite mekanizmaların performanslarını hatasız olarak gerçekleştirebilmeleridir
- Kalite, doğru tanıtıdır.
- Kalite, müşteri parasının karşılığını almasıdır.
- Kalite, her tür hatanın ortadan kaldırılmasıdır.
- Kalite, sorunların belirlenmesi ve çözülmesi için doğru veridir.
- Kalite, sürekli başarı demektir.
- Kalite, müşterinin şimdiki ve gelecekteki isteklerinin karşılanmasıdır.(DEMİNG)
- Kalite, bir ürün veya hizmetin belirlenen veya olabilecek ihtiyaçları karşılama kabiliyetine dayanan özelliklerin toplamıdır. (ISO 8402 / TS 9005 ISO sözlüğü)
- Kalite, ürün veya hizmeti ekonomik yoldan üreten ve müşterilerin isteklerine cevap veren bir üretim sistemidir. (Japon Sanayi Standartları Komitesi, JIS)
- Kalite, esnekliktir.
- Kalite, bir ürn veya hizmetin değeridir.(Abbott ve Feigenbaum)
- Kalite, spesifikasyonlara uygunluktur .(Gilmore ve Levitt )
- En genel anlamda kalite, geliştirilebilecek herşey demektir. Kaliteden söz ederken ilk akla gelen, ürünün ya da hizmetin kalitesi olmalıdır. Kaizen stratejisi kapsamında incelenirse, hiçbir ürün veya hizmet , tasarlanmış olduğu seviyenin ilerisine geçemez . Burada tasarımı yapan insan olduğuna göre , insanın kalitesi ile ilgilenilmelidir . İşi oluşturan üç yapı taşı; donanım yazılım ve insan kaynaklarıdır. Ancak insan faktörü yerine tam oturtulduktan sonra işin donanım ve yazılım ile ilgili kısımlar ele alınmalıdır. İnsanların içinde kaliteyi oluşturmak , Kaizen bilincini edinmelerine yardım etmek demektir. (İmai , 1994 )
- Kalite , iç ve dış müşterilerin , gizli ve açık tüm istek ve ihtiyaçlarını karşılayan temel bir iş stratejisidir.
Yukarıda yapılan tüm tanımlar kalite kavramının gelişimi süreci sırasında ortaya atıldığından , aralarında ufak farklar içermektedirler . Fakat hepsinin ortak paydası müşteri mutluluğu dur .Şimdi de yönetim kelimesinin anlamını araştıralım.
Kalite kavramı ile ilgili ilk bilgilere İ.Ö. 2150 tarihli Hammurabi Yasalarında karşılaşılmaktadır. Bu yasalarda yer alan hükümlerden birisi şu şekildedir: Bir inşaat ustasının inşa ettiği bir ev, ustanın yetersizliği ve işini gerektiği gibi yapamaması nedeniyle yıkılarak ev sahibinin ölümüne yol açarsa o usta öldürülecektir. İ.Ö. 1450 yılında ise , eski mısırdaki inşaatlarda çalışan kontrol elemanları taş bloklarının yüzeylerinin dikliğini telden oluşturdukları bir araçla kontrol etmektedirler. O dönemde, kaliteden anlaşılan işin doğru olarak yapılması idi. 19.YY ın ikinci yarısından itibaren, endüstriyel sistemin doğması ve üretimde büyük artışlar meydana gelmesi, kalite kavramının önemini bir anda ön plana çıkarmıştır. Kalite kavramının bir sistem olarak ele alınması ve önceden belirlenmiş ilkelere dayandırılması ise ilk olarak A.B.D. de ortaya çıkmış, daha sonra Japonya ve Avrupa da ki gelişmelerle zirveye ulaşarak, yönetim bilimi içerisindeki yerini almıştır. (Türkel, 1998:3)
Günümüz dünyasında gelişmiş bireylerin, şirketlerin, okul ve diğer kuruluşların parolası : KALİTE. Toplam Kaliteyi ve onun eğitim üzerindeki etkisini anlayabilmek için Toplam Kalite Yönetiminin (TKY) ABD ve Japonyadaki gelişimini öğrenmek gerekiyor. Ll. Dünya savaşı öncesi ve hemen sonrasında üzerinde Japo Malı yazılı malların ABD gibi gelişmiş ülkelerde hor görülüp, aşağılandığı gerçeki hala çoğumuzun hafızalarında. Günümüzde ise, Japonya nın dünyanın en büyük ekonomi vee sanayi devletlerinden biri haline gelip Japonya da üretilen her türlü eşyanın kalitenin olmasının nedeni ; Japon liderlerinin yüksek kalitede mal ve hizmet üretme anlamına gelen İstatistiksel Proses İlkelerinin ülkelerinde William Edward Deming ve Joseph Juran tarafından öğretilmesini gönülden inanıp desteklemeleridir. Hawthorne fabrikalarında Deming, Taylor un otoriter yönetim metodunun insan ruhunu alçalttığına; işçi, yönetim ve şirketin iş ve menfaatlerine de zarar verdiğine inandı. New Jersey deki Bell labarotuarlarında , telefonlara duyulan güvenin artırılması amacıyla şirketin çalışmalarına liderlik eden bir istatistikçi, Walter A.Shewhart ile tanıştı. Yardımcısı Deminge geliştirdiği istatistiksel Kontrol Kartı adını verdiği kartı ve bulduğu metodları öğretti. Deming in önce Amerikalılara, sonra da savaştan yenik çıkan japonlara kazandırdığı Kalite Yönetimi felsefesinin ortaya çıkışında ,Shewhart ın buluşları ve öğretileri çekirdeği oluşturmuştur. (Köksal,1998:11,12)
Türkiye de kaliteye duyulan ilginin serbest ekonomiye geçilmesiyle artmaya başladığı görülmektedir. Büyük sanayi kuruluşlarının yabancı kuruluşlar ile yaptıkları ortaklıklar, Türkiye de kaliteli üretim artışını da beraberinde getirmiştir. Türk tüketiciler, ithalat tüketicileri talebindeki değişiklikler ve kaliteli ürünlerin önemli ölçüde tercih edilmesi, sanayi sektörünün, insan kaynakları ve eğitime daha fazla önem vermelerine ve bu alanda uzun vadeli yatırımlar yapmalarına neden olmuştur. Yıllar boyunca sadece iç pazara yönelik olarak üretim gerçekleştirilen ve Pazar kaygıları olmadığı için kendilerini yenileme ihtiyacı duymayan Türk şirketleri, gümrük birliğine giriş konusu gündeme gelince yeni koşullara uymak zorunda kalmışlardır. Çünkü bu gelişme o güne kadar sadece ülke içinde var olan rekabeti, uluslar arası alana götürmüş ve bu şirketleri, uluslar arası şirketler ile karşı karşıya getirmiştir. Artık, ancak müşteri ihtiyaçlarını ön planda tutan , kendisi sürekli olarak yenileyen, verimli ve ekonomik eğitimi gerçekleştiren şirketler, varlıklarını devam ettirebileceklerdir. Bu durumda şirketlerin hayatta kalabilmesi için tek çıkar yol; kalitenin bir yaşam tarzı haline getirilmesi ile tüm faaliyetlerin gerçekleştirilmesidir. (Türkel, 1998:5)
1992/1993 yılında ulusal kalite kongresi ilk kez toplanmış ve 1993 yılında düzenlenen kalite ödül programında ilk ulusal kalite ödülü sahibi bulunmuştur. Toplam kalite uygulamaları Türkiye için oldukça önemli fırsatlar yaratmış ve gelişmelere neden olmuştur.
Bu gelişmelerin yanı sıra Türkiye de Toplam Kalite Yönetimi uygulamasının başarısızlık nedeni ise işletmenin kayıtların doğru tutulmadığı varsayımıdır.( Bilgisizlik ve bazı sorumluluklardan kaçmak.)İşletmeler başarısız uygulamalarını saklamak isteyebilirler. Oysa doğru belirlenebilirse başarısızlığın nedeni de bizi başarıya götürecek önemli bir bilgidir.
Sonuçları oluşturan süreçlerin farklı olabilmesi nedeniyle karşılaştırmalar yapmak zorlaşmaktadır. Sanayide yakın zamana kadar örnek oluşturacak kadar toplam kalite yönetiminin örneği bulunmamaktadır. (Türkel,1998:5)
Kalite kavramının çok boyutlu doğası ve buna bağlı olarak kalite sağlama görevinin günümüz koşullarında basit bir ayıklamanın çok daha ötesinde işletme organizasyonlarının içsel süreçleri ile birlikte, etkileşim halinde bulunduğu dışsal süreçleri de kapsaması kalitenin bir bütünsellik içinde ele alınması gereğini doğurmuştur.
Kaliteye bu bütünsellik içinde bakma gereği 1980li yılların başından itibaren Toplam Kalite kavramının tüm dünyada yaygınlaşmasına neden olmuştur. Bu kavram içinde yer alan Toplam sözcüğü kalitenin tüm süreçlerde, tüm işlerde ve herkesin katılımı ile sağlanabilir olmasına işaret etmektedir. Toplam kalite bir kuruluşta sadece imalat ya da üretim sürecini değil, tasarımdan araştırma geliştirmeye, personel yönetiminden muhasebeye ve satış sonrası hizmetlere kadar tüm süreçlerin ve fonksiyonların kalite iyileştirme çalışmalarına katılımını gerektirir. Toplam kalite tüm süreç ve fonksiyonlardaki günlük işlerle ilgilidir. Her işin hatasız ve ilk seferinde doğru yapılması gerekir. Toplam kalite kişilerin ve çalışma gruplarının gönüllü katılımını da gerektirir. Herkes kalitenin iyileştirilmesinden sorumludur.
Toplam kalite, kalitenin standartlara ve spesifikasyonlara uygunluk olarak yapılan geleneksel tanımının ötesinde bir anlam içerir. Buna göre kalite kullanıcının ya da müşterinin tatmin olma derecesi olup, bu da ürünün kullanımına uygunluğu ile ilgilidir. Diğer bir deyişle, toplam kaliteye ulaşılıp ulaşılamadığını müşteri belirler. Toplam kalite için toplam müşteri tatmini gerekir, bu da işletme organizasyonu içinde bölümler, birimler ve fonksiyonlar olarak tanımlanan içsel müşterilerle, işletme dışı alıcılar, müşteriler ya da kullanıcılar olarak tanımlanan dışsal müşterilerin gereksinimlerinin tatminidir.
Toplam kalite, işletme organizasyonlarının iş yapma ve çalışma anlayışını da değiştirmiştir. Bu değişiklik, belirli alanlarda uzmanlaşmış ve birbirinden ayrı organizasyonel iş bölümleme anlayışının yerine günümüzde birbirleri ile karşılıklı ilişki halinde ve sürekli bilgi geri besleyen organizasyonel bölümleri yaratmıştır. Toplam kaliteye; organizasyon düzeyinde bölümler ve fonksiyonlar arasında iletişim ve haberleşmenin geliştirilmesi, eğitim ve öğrenmenin hızlandırılması, ekip çalışmalarının ve sürekli iyileştirme anlayışının yaygınlaştırılması ile ulaşılabilir.
Motivasyon ve ödüllendirme uygulamaları da toplam kalite anlayışının yerleşmesinde önemli bir yer tutar. Çalışanların uygun özendiricilerle motive edilmesi, işbaşarım düzeylerinin objektif bir biçimde izlenerek ölçülebilmesi kuruluş hedeflerinin ortaklaşa paylaşımını sağlayarak katılımcılığı güçlendirecektir.
Katılımcılık düzeyi güçlenmiş kuruluşlarda yönetim ve işgörenler arasında amaç beraberliği sağlanacak, kişiler kuruluş amaçları doğrultusunda yaptıkları işlere ilişkin hedefleri belirleyecek, hedeflere ulaşma performanslarını değerlendirebilecek ve buna dayalı olarak kendi iyileştirme planlarını yapabileceklerdir.( MEB Toplam Kalite Yönetimi Uygulama Eğitim Dökümanları)
Toplam kalite yönetimine ( TKY ), Dr. W.E. DEMİNG tarafından
tanımı yapılmış olan yeni bir yönetim
anlayışının kuruluşta yerleşmeye
başlaması ile adım atılabilir.
İnsanlar bir sistem içinde çalışabilirler. Bu sistem için- de yöneticinin görevi, tüm çalışanların katılım ve yardımı ile sistemi sürekli iyileştirmektir.
Toplam kaliteye ulaşma çabalarında karşılaşılan başa- rısızlıkların en önemli nedenlerinden birisi yöneticilerin bu sorumluluklarını yerine getirebilme yeterliliğine sahip olma malarıdır. Bunun nedeni ise iyileştirmeyi nasıl yapacakları- nı bilmemeleridir.Bu noksanlık aşağıdaki on temel yönetim görevinin benimsenmesini gerektirir :
- Kalite iyileştirmenin, bir sistem olarak kabul edilmesi,
- Bu sistemin tanımlanarak tüm çalışanlara benimsetilmesi,
- Sistemin analiz edilmesi,
- Sistemi iyileştirmek için astlarla birlikte çalışılması,
- Sistemin kalitesinin ölçülmesi,
- Sistemin kalitesinin sürekli iyileştirilmesi,
- Kaliteyi iyileştirmeden sağlanan kazançların ve müşteri memnuniyetinin ölçülmesi ve izlenmesi,
- Kalite kazançlarının sürekliliğini sağlayıcı adımların atılması,
- İyileştirme çalışmalarının sistemin bütününe yaygınlaştırılması, öğrenilenlerin ve deneyimlerinin başkaları ile paylaşımı,
İşletme organizasyonlarında yöneticiler,
yukarıdaki on yönetim görevini üç
ayrı alt sistem içinde yerine getirebilirler.
Günümüzde, toplumsal hayatın her aşamasında en geçerli yönetim felsefesi Toplam Kalite Yönetimidir. Dünyada son yıllardaki bilgi, iletişim, ulaşım ve uzay teknolojisindeki olağanüstü gelişmeler neticesinde, sınır ve mesafe kavramı adeta yok olmuş, üretilen mal ve hizmetler tüm dünya tüketicilerine hitap eder hale gelmiştir.
Rekabette üstünlüğün sağlanabilmesi için, üretilen malzeme ve hizmetler içerisinden, muayene ve ayıklama yoluyla, kaliteli malzeme ve hizmetin seçilmesi yerine, başlangıçtan itibaren hatasız üretimin gerçekleştirilmesi, artan kalite ve kolaylıkların etkin kullanılması yöntemiyle maliyetlerin düşürülmesi, Toplam Kalite Yönetiminin ana hedefidir.
Günümüzün modern yönetim anlayışını temsil eden TKY de tıpkı yönetim faaliyeti gibi hem süreç odaklı hem de beşeri unsurları temel almaktadır. Ancak temel misyonunu kaliteye ulaşmaya bağlamaktadır. Bu anlayışta kalite artık klasik tanımın dışında yeni bir anlam kazanmaktadır. TKY kavramı kaliteyi gerçekleştirmeyi bütün bir örgüte yayılmış bir çaba olarak ifade etmektedir. TKY bu anlamda kaliteyi, tam olarak aranmasında ve yerleşmesinde örgütteki herkesi ilgilendiren bir felsefe olarak tanımlamaktadır. (Stevenson, s.104) Bu felsefe malı arz edenlerden müşterilere kadar genişler. Gerçekte, TKYde müşteri, odak noktasıdır ve müşteri tatmini itici bir güçtür. Yaklaşım öncülerinden Jurana göre kalite müşteri tatminine arttırmaya ya da müşteri isteklerini karşılamaya yönelik ürünü gerçekleştirmedir( Juran, s.15-16). Bu çerçevede TKY müşteri beklentilerini gerçekleştirmeye yönelen ve müşteri tarafından tanımlanan kaliteyi, tüm faaliyetlerin yürütülmesi sırasında ürün ve hizmet bünyesinde oluşturan bir yönetim biçimidir(Bayrak, 1997,s.78).
Toplam kalite yönetimi bir yönetim sistemidir,bir programlar serisi değildir. TKYnin parçası olarak sunulan takımlardan pek çoğu, her organizasyonda başarılı bir şekilde uygulanabilir, ancak günlük operasyonların boyut ve önceliklerini değiştirmeksizin tam beklentiler elde edilemez. TKYnin başarılı olması için tüm organizasyon tarafından benimsenmesi ve yukarıdan aşağıya tam bir kararlılıkla uygulanması gereklidir. (http://www.nazillieml.com Erişim Tarihi Mayıs 2003)
Toplam Kalite örgüt fonksiyonları ve sonuçları yerine, süreçler üzerinde odaklaşan tüm çalışanların niteliklerinin artırılması ile yönetim kararlarının sağlıklı bilgi ve veri toplaması analizine dayandıran, tüm maddi ve manevi örgüt kaynaklarını bir bütün içinde ele alan bir yaklaşımdır(Ersen,1997 den aktaran Özdemir,1998:36)
Toplam kalitenin gerçekleştirilmesi; zaman, çaba ve kararlılık gerektirmektedir. Bunların ötesinde bir de doğru şeylerin, doğru şekilde yapılması gerekliliği vardır. Yapılması gereken bu doğruların neler olduğunu öğrenmek için toplam kalite yönetiminin temel prensiplerine bakmak gerekir. Bunlar (Tan,1995:19)
Müşteri odaklılık,
Tam katılım,
Sürekli iyileştirme,
Üst yönetim ve yöneticilerin liderliği,
Önlemeye dönük yaklaşım,
Bilgiyi ölçmeye, istatistiğe dayalı yaklaşımdır.
Toplam Kalite Modeli ancak tüm öğeleri ile benimsenip uygulandığı takdirde tutarlı, başarılı ve kalıcı olur. Bu öğeler yönetim anlayışını ve felsefesini, organizasyonu, yöntemleri ve sistemleri kapsar; insan a en ön sırada değer vermeyi gerektirir; bilimselliği her faaliyette şart koşar. Bu öğeler beş grupta toplanmıştır.(Kavrakoğlu,1998:33,34,35)
-Önlemeye dönük yaklaşım,
- Ölçüm ve İstatistik,
- Grup Çalışması,
- Sürekli Gelişme,
-Yönetim Modeli,
Şirket yönetiminde , insan faktörüne verilen değer arttıkça , çalışanların verimi ve yapılan işin kalitesi artmaktadır. Böyle bir sistemin kurulabilmesi için insana saygının esas olması ve önce insan anlayışının benimsenmesi zorunludur. TKY, çalışanların sorumluluk duygusu ile hareket etmelerini ve yapılması gereken işleri kendilerine söylemeden, kendilerinden yapmalarını öngörür. İshikawa, insanlığı esas alan bir yönetim biçimi, insanların sınırsız güçlerinin gelişimine izin veren bir yönetim biçimidir demektedir. (Gündoğdu, 1997:61)
TKY nin her türlü uygulamasında kullanılan birincil araç eğitimdir. Üst yönetimden başlanarak, TKY nin uygulanacağı örgütte yer alan her birimi eğitim ve yetiştirme tekniklerini kullanarak gerekli değişimi sağlamak esastır.
Toplam Kalite Yönetimi düşünsel bir devrim olduğu için, tüm çalışanların düşünce sistemleri değişmelidir. Bu değişimi sağlamak için de tüm çalışanlara sürekli bir eğitim verilmeli, periyodik toplantılar ve bilgilendirme seminerleri yapılmalıdır. TKY de eğitim; bir organizasyonun iç ve dış çevresini oluşturan insan kaynaklarında bir kalite bilinci oluşturmak, onların bilgi, beceri ve davranışlarını geliştirmek ve TKY anlayışını organizasyonda yerleştirmek amacıyla yürütülen planlı ve sürekli faaliyetler zinciridir. (Kalkan,1999:99)
Toplam Kalite Yönetimini önemli kılan hususları şu şekilde sıralamak mümkündür (Özdemir,1998:37):
Yeni bir örgüt kültürü yaratmak,
Örgüt yapısını basitleştirip yalın hale getirmek,
Örgütte tüm çalışanların sisteme dahil edilmesi,
Eğitime önem vermek,
Çalışanların kişisel gelişmesini ve mesleki ilerlemesini sağlamak,
Örgüt mensuplarının fikirlerine saygı duymak,
Her şeyin değişebileceğine, sürekli hiçbir şey olmadığına tüm personeli inandırmak,
Doğru üretimi ilk seferde yapmayı ve bunu her defasında tekrarlamayı hedefleyen TKY; organizasyonun bir bütün olarak etkinliğini sağlamayı, esnekliğe ulaşmasını ve rekabet gücünü amaçlayan bir yöntemdir.
TKY, halihazırda var olan veya yeni ortaya çıkan gereksinmelerle ilgili nasılların nasıl çözümlenebileceğini sürekli olarak araştırmak, tasarlamak, geliştirmek ve sistemleştirmek çabalarının bir toplamıdır.
Kaliteyi organizasyonun toplamına bir bütün olarak
yerleştirmek, amaç ve gereksinimleri sürekli, yeni, iyileştirme ve
geliştirme süreci içinde karşılamak olarak ele
alabileceğimiz Toplam Kalite Yönetiminde temel faktörleri şu tekilde ele almak mümkündür.
Özellikle TKYde; yaratıcılık, yenilik, değişim, uyum, hız ve estetiği ön planda ele almak gerekir.
Amaç; TKYyi bütüncül, sistemli, yeni değişimlere hızla ayak uydurabilecek esneklikte oluşturabilmek ve ortaya koymaktır.
Organizasyonlarda kaliteli girdiler yoksa, çıktıların kalitesi de istenilen düzeyde olmayacaktır. Kalite temel ve öncelikli olarak düşünülmelidir. Önce kalite ve daima kalite prensipleri yönetimin her aşamasında uygulanmalıdır.
Açık ve etkili bir iletişim ve etkili bir işbirliği organizasyonun rekabet gücünü artırır. Bu durum çalışanların ilgili, motive edilmiş ve esnek oluşları ile kendini gösterir.
Katılımcı yönetim tarzında görevi benimseme , amaca yönelmenin yanında ikinci plana düşer. Ekip anlayışı, yapıcı ilişkiler, sistemlilik ve yüksek anlamışlık düzeyi önemli olur. Kalite bilincinin güçlenmesi için ilk seferinde doğru yap anlayışına gereksinim vardır.
TKYnin gerçekleştirilmesi için, işini ilk seferinde doğru yap ve doğru yapmayı sürdürme anlayışı en etkili ve hakim olmalıdır.
Organizasyonlarda, TKY anlayışının uygulamaya geçişi ve sürekli geliştirilerek istenen düzeyde sürdürülebilmesi için yerine getirilmesi gereken belirli gereklilikler vardır. Kontrol, iyileştirme ve gelişmenin temel taşı sürekli araştırma, buluş ve çalışmaların sistemli olarak ortaya konulmasına bağlıdır. Kalitenin oluşturulmasını sağlayacak kalite organizasyonu; kalite ekiplerinin bilimsel proje organizasyon grup çalışmalarını ve çeşitli programların ön görülmesini araştırma ve geliştirme (ARGE) çalışmalarını gerekli kılmaktadır.
TKY, yalnızca belli bir bölüm, kişi yada grubun gayret ve faaliyeti ile değil, mükemmel bir liderlik ve yönetim beceri ve uygulamasıyla başarılı olacaktır. Lider; ne yapıldığını, nereye gidildiğini, hangi faaliyete karar verildiğini, yönlendirildiğini ve uyumlulaştırıldığını etkin bir şekilde organize etmelidir.
Arzulanan bir çalışma ekibinin oluşturulması, bireylerin motivasyon ve gelişimine odaklanarak, görevin başarılmasını sağlayacak, liderlik kalite ve karakteristikleri şöyle sıralanabilir:
Kapasite
Başarı güdüsü
Sorumluluk
Katılım
Statü
Durum
TKY ancak mükemmel bir kalite ortamının oluşturulması ile mümkün olabilmektedir. Böylesine kalite ortamını oluşturan, geliştiren ve sonsuz iyileştirmeyi sağlayacak ilk ve önemli işlev, liderlik anlayışının kendisidir.
Liderlik; vizyonlar, planlar, motivasyon ve gelişmenin incelenmesi şeklinde var olan bir süreçtir. Liderlik olmaksızın bir organizasyon belirli bir yönde tutarlı ilerlemelere sahip olmayacaktır. Liderlik, işletmenin gidişinin kontrolünde kullanılan ana fonksiyondur.
Geleneksel yönetim anlayışında sorunlar ortaya çıkmadan çözüm arama anlayışı yer almaz. Bu anlayışın geçerli olduğu kuruluşlarda; Müşterilerden şikayet gelmiyor, bu da bir kalite sorunumuzun olmadığını gösterir, Garantimiz var şikayet gelirse hallederiz gibi yaklaşımlar kabul görür. Ancak uygulamalar göstermiştir ki, hatalar bir kez ortaya çıktıktan sonra bunun giderilmesi için katlanılan maliyet, bu hatanın meydana gelmesini önlemek amacı ile katlanılan maliyetten daha büyüktür.
Toplam Kalite Yönetiminde her alanda sürekli mükemmellik
arayışı egemendir. Bu anlayış aynı
yangının defalarca söndürülmesi yerine yangın
çıkmasını önleyici etkili tedbirlerin alınmasına
benzetilebilir. Sürekli iyileştirme, bir tarladan daha fazla verim
alabilmek için toprağın bileşiminin, sürüş tekniklerinin,
kullanılan tohumların, gübreleme ve sulama tekniklerinin ve çiftçinin
bilgi ve deneyimlerinin sürekli olarak geliştirilmesine benzetilebilir.
Geleneksel organizasyonlar, bireysel performansı ve bireysel davranışları öne çıkarır ve çalışanlar bireysel başarı hedefleri için motive edilir. Bu anlayışa göre çalışanlar birbirlerinin rakipleridir.
Toplam Kalite Yönetimi herkesi bir ekibin üyesi olarak görür ve ekip
oluşumunu ve ekip çalışmasını
kolaylaştırıcı düzenlemelere olanak tanır. Sorunlara
uygun çözüm arayışı, ekip çalışması
ortamında gerçekleştirilir. Sonuçta, ekip çalışmaları
ve toplantılar kişisel gelişmenin, öğrenmenin,
iletişimin, yaratıcı fikirler üretmenin ve
katılımcılığın en etkili aracı haline gelir.
Verimlilik, kalite ve mükemmellikle başlayan bir yönetim anlayışı, iletişim ve diyalogun her aşamada birbirine bağlı olarak ortak bir müştereklik ve işbirliği olanaklarıyla desteklenmelidir.
İletişim liderliğin bir uzantısıdır. Böylece organizasyonlar, neyin önemli olduğunu, nelerin beklenildiğini, değişimin nedenlerini, nelerin doğru yada yanlış olabileceğini ve organizasyonun nasıl çalıştığını öğrenirler. İletişim motivasyon ve koordinasyonun sağlanmasında bir dizi fırsatlar ortaya koyar; bilgilendirmeyi ve görüş birliğinin sağlanmasını, öğrenimi ve rehber olmayı sağlar.
Günümüzde müşterek çalışmalar yoğunlaşırken, ortaklık, birliktelik, ekip çalışmasının mükemmel bir iletişim ve diyalog içinde başarısını gerekli kılmaktadır.
Toplam kalite uzmanlarının aynı zamanda iyi bir
iletişim uzmanı olması gerekmektedir. Yönetici ve tüm personel
işbirliği ve takım halinde öğrenmenin
sağlayacağı bir mükemmellikle, arzulanan ve belirlenen hedeflere
ulaşılabilecektir.
TKY, yönetimin her safhasında ve düzeyinde birlikte, biranda, bütünlük içinde, değişim, yenilik ve iyileştirmelerin sürekliliğine bağlı olarak arzulanan başarıların elde edilmesini sağlayabilecektir.
Gönüllü işbirliği ve dayanışmaya bağlı amaçlar doğrultusundaki değişimler; bir kişinin, grubun, organizasyonun veya daha geniş bir sosyal sistemin var olan durumunu doğrudan etkilemek ve başka bir şekle dönüştürmek için gösterdiği planlı ve amaçlı çabadır.
Yenilik ise insan ve maddesel kaynaklara yeni ve daha çok değer yaratma kapasitesi sağlama görevidir.
20. yüzyılın en belirgin özelliklerinden biride, bilim ve bilgi çağı oluşudur.Modern bir toplum olmanın en önemli koşulu, bilimin ürünü ve yöntemlerini insanlara kazandırmaktır.
Eğitimde amaç; istenilen kaliteyi en ekonomik şekilde sağlayacak bilinç, bilgi ve becerinin kazandırılmasıdır. Eğitim programları farklı seviyelerdeki işgörenlerin kendi rollerini öğrenmelerine ve bu roller çerçevesinde faaliyetlerini planlayabilmelerine gerekli olan ortam ve koşulları sağlar. Eğitim ihtiyaçları kurumlara, görev ve sorumluluklara göre değişiklikler gösterdiği için, eğitim programlarının içeriği değişen ihtiyaçlara uygun olarak ortaya konulmalıdır. İhtiyaç duyulan eğitimin kapsamı, hali hazırdaki bilgi ve yetenek dikkate alınarak yapılan görevin özelliklerine göre belirlenir.
TKYnin başarılması için eğitim temel bir amaç olarak ele alınmalı ve kalitesinin de sürekli geliştirilmesi ve güncelleştirilmesi gerekmektedir.
Geleneksel yönetim anlayışında işgücü en yüksek maliyet unsuru olarak görülür. Maliyet minimizasyonu ve finansal darboğaz dönemlerinde akla gelen işgücü fazlalılığı ve eğitim için ayrılan paydır. Bu tür yönetim anlayışı zaten eğitime gereken önemi vermez ve onu sadece bir masraf yeri olarak görür.
Toplam Kalite Yönetimi anlayışında insan kaynakları kuruluşun en değerli varlığı olarak kabul edilir, herkesin eğitim ihtiyacı olduğuna inanılır ve bunun için yeterli kaynak ayrılır.
Bu konuda üst yöneticilere öğütler olarak şunlar söylenebilir:
Yeterli eğitim programları ile desteklenmeyen projelerin başarı şansı yoktur. Eğitimi kurumsallaştırın ve işin başında eğitimi yerleştirin.
En iyi yatırım insana yapılan yatırımdır. Bir kuruluş gücünü insanlardan alır, bu nedenle kişisel gelişmeye yönelik eğitimleri özendirin.
Bütün bunların sonucunda, TKY.nin en hassas bir öğesi olarak
eğitimin işlev ve faaliyetini, bilimsel ve akılcı
gelişmelerden yaşam boyu yararlanabilmek ve sürekli gelişim
öncülüğünü benimseyerek uygulayabilmek, gittikçe artan bir öneme sahip
olmaktadır.(MEB Toplam Kalite Yönetimi Uygulamaları Eğitim
Dökümanaları)
Stratejik yönetim eğitim organizasyonların bulunduğu bütün yerlerde sürekli kalite gelişimini kuran,bütün çalışmaları ortak kalite inancı etrafında birleştiren ve aynı kalite inancı için hareket ettiren bir dinamizme sahiptir. Bütün bu çalışmalar sürekli kalite gelişimini sağlamak içindir.
Eğitim sektöründe çalışan herkesin aynı inanç etrafında toplanabilmesi, organizasyonda herkesin katıldığı ortak bir kültürün yaratılması ile mümkün olabilecektir. İnsanlar organizasyon içinde kabul edilebilir davranış standartlarını öğrenirler. Bu organizasyonlardaki paylaşılmış beraberlik onlara farklı bir kimlik kazandırmaktadır. Organizasyon içersinde ortak yaşamın fonksiyonu olan kültürü insanlar ve organizasyon arasındaki davranış beklentilerinin bir bütünü olarak ifade ederken, kararlı ve ısrarlı yönetim faaliyatleri içerisinde çalışanların müşteriler tarafından algılanış şekliyle bütünleştirmektedir.
Paylaşılan organizasyon kültüründe üyeler ortak hissetme, düşünme ve yaşama tavrı içindedirler. Yapılan hareketler,roller, davranışlar,tutumlar, normlar, değerler ve sistemler kültürün alt boyutlarıdır.
Toplam Kalite Yönetimi sürekli gelişim felsefesiyle eşanlamlı bir yapıya sahiptir. Eğitim örgütlerinde toplam kalite yönetiminin başarılı olabilmesi isteniyorsa mutlaka organizasyonun kültürünün belirlenmesi gerekir. Bunun yapılabilmesi çalışanlar arasında yoğun bir iletişim ağı kurulması ve bu sayede çalışanların hepsinin organizasyon içindeki çalışmalardan haberdar edilmesi ortak değerlerin oluşabileceği takım ruhu geliştirme çalışmaları ile mümkün olabilecektir.
Eğitim organizasyonları diğer organizasyonlardan farklı olarak insana direkt olarak hitap ettiği için bu organizasyonlarda insan ilişkleri temel alınmalıdır. Okul yönetiminin öğretmen, yardımcı personel ve öğrencilerle saygı güven ortamı içinde gerçekleştireceği sürekli kazan kazan tutumunun yaygınlaştırılması hedef alınmalıdır.
Organizasyon kültürü istendik yönde her zaman değişebiir. Fakat bu değişimde her zaman en önemli rol oynayan örgüt liderleri olmaktadır. Eğitim örgütlerinde yönetilen insan için 3 faktör çok önem arzetmektedir. Bunlar,
1-Tutumlar
2-Motivasyon
3-Çalışma çevresidir.
Okullardaki çalışma ortamı, yöneticinin öğretmenine ve tüm personeline sunduğu hizmet,onlar ile kurduğu iletişim, onları algılayışı ve onlara karşı geliştirdiği davranış ile şekillenmektedir. Bunların hepsi organizasyonlardaki üyelerin, organizasyona ve işlerine karşı geliştirdikleri tutum ve davranışları etkileyen önemli faktörlerdendir. Öğretmenlerin ve personelin motivasyonu, değişme için temel göstergelerdendir. Personelin değişme sürecine katılımı bir teşvik olarak kabul edilmektedir.
Toplam kalite kültüründe,
a- Yenilik çok önemlidir.eğitim kurumları bilgi üreten, yeni bilgileri araştıran merkezler olarak bu özelikleri her zaman dinamik tutmaları gerkmektedir.
b- Eğitim örgütlerindeki statü,katkı ve performans da ikinci planda kalmaktadır. Eğitim örgütlerindeki bütün personelin toplam kalitenin başarısı için statülerine bakılmaksızın, katkıları istenip bunların da ellerinden gelen bütün çabaları göstermeleri gerekmektedir.
c- Eğitim yönetiminde liderlik hiçbir zaman bir pozisyon olarak değil,her bir hareketin fonksiyonu olarak alınmalıdır.
d- Okullarda mutlaka takım çalışmalarının yerleştirilmesi ve bu takım çalışmalarında ödül sisteminin başarı esaslarına göre işlemesine çalışılmalıdır.
e- Öğrenme, gelişme ve yetiştirme, hayatta kalabilmek ve süreklilik için fonksiyonel kavramlardır. Bu kavramların eğitim örgütleri üzerindeki önemi büyüktür.
f- İnsan unsurunun temel alındığı eğitim örgütleri için, personelin rekabetçi ortamlarda mücadele edebilmeleri ve sürekli gelişmelerinin sağlanabilmesi için yetki dağılımı yapılmalıdır. .( MEB Toplam Kalite Yönetimi Uygulama Eğitim Dökümanları)
Misyon, bir işletmenin varlığının temel amacıdır. Gelecekte olmak istediği yer, şu andaki durumu, toplumdaki imajı ve yöneticilerinin dünya görüşüdür diyebiliriz.(Özevren,1997:59)
Misyon, kritik değerlendirme sonuçlarına göre örgütün 5-10 yıl içerisinde alacağı pozisyonu ifade etmektedir. Örgütün bir bölümünü geliştirmeyi hedefler, sınırlıdır; bu günkü ihtiyaçları ön plandadır; dışsaldır, personele müşterilerin ihtiyaçları hakkında bilgi verir; örgütün günlük eylemlerini müşteri eylemlerini temel alarak tanımlar; personelin günün şartlarına göre işini en iyi yapması istenir; biz şu anda ne yapıyoruz? Neye inanıyoruz? Sorusu sorulur. (Smith ve Pilele 1997 ve diğerlerinden aktaran, Özdemir,1998:31)
Misyon, niçin sorusunun cevabıdır. Bir başka ifadeyle örgütün biz niçin varız sorusuna verdiği cevaptır. (Çelik,1997:83)
Her eğitim kurumu bir misyon belirlemeli, herkes bu misyonu bilmeli ve geliştirmelidir. Zaten başarılı eğitim kurumları, kurumdaki üyelerin hepsinin açık paylaştıkları açık değerlere sahiptirler. Misyon şu noktalara hizmet etmelidir(Burnham 1993 den aktaran, Cafoğlu,1997:49)
Okulun özelliklerini topluma yansıtmalı,
Amaç ve yön duygusu sağlamalı,
Politika üretmek için ölçütü veri olarak kullanmalı,
Okul kültürünü oluşturmalı,
Hareket oluşumunu genellemeli,
Müşterileri belirlemeli,
Rekabet ve motivasyon için hizmet etmelidir,
Misyon cümlesi vizyon ile çok ilişkili olup içinde bulunulan an ve gelecek günler için belirli bir yön çizer ve kurumun diğer benzer kurumlardan farkını belirtir. Günümüzde kalite yolculuğuna niyetlenen eğitim kurumları iyi yazılmış misyon cümleleri geliştiriyorlar. Eğitim kurumlarında misyonun önceden belirlenip sonradan pratiğe uyarlanışı pek benimsenmiyor. Aslında önemli olan misyonun kurumun yararına değerlendirilebilecek fırsatları yaratıcı hareket planlarına çevirebilmesi. Eğitim kurumları genelde kendi düzeylerindeki eğitim kurumları arasında en iyisi olmayı açık açık belirtmekten çekiniyorlar. Misyon cümlelerinde bunu belirttikleri takdirde başarı şanslarının fazla iddialı olmaktan dolayı düşeceğinden korkuyorlar. Yine de misyon iyi formüle edilmiş uzun vadeli kalite stratejisi ile destekleniyorsa bunun misyon cümlesinde belirtilmesi gerektiğine de inanılıyor. Bir örnek vermek gerekirse ; okulumuz öğrencilerimize mümkün olan en yüksek seviyede eğitim kalitesi sağlamayı amaçlıyor. (Köksal,1998:60)
Bununla birlikte eğitim kurumlarını da kapsayan tüm örgütlerin misyonları, içinde bulundukları kentin ve ülkenin misyonlarıyla örtüşmeli ve birbirini desteklemelidir.(Üstüner ve diğerleri,1997;136)
Vizyon, bir işletmenin değerlerini, içinde bulunduğu durumu, ulaşmak istediği hedefleri belirleyen ve çalışanları ortak bir amaç etrafında bütünleştirerek işletmeyi arzulanan geleceğe doğru yönlendiren bir süreçtir. Vizyon gelecekle ilgilidir. İşletmenin veya herhangi bir topluluğun gelecekte bu günden daha iyi olmasını hedefleyen, gerçekçi ama erişilemeyecek gibi görünen yükseklikte olmasını amaçlayan bir süreçtir. (Özevren,1997:58)
Gerçek bir vizyona sahip örgütlerde yöneticiler gündelik işler yerine geleceğe yönelik konulara zaman ayırır. Örgüt mensuplarının geleceğe hazırlanması vizyonun bir yansımasıdır. (Özdemir,1998:30)
Bir insanın vizyonu onun varlık nedeni ve yaşama gayesi vb. konulardaki temel kabullenmelerinin çizdiği bir ufuktur. Gerçeklerle değil, sahip olduğumuz değerlere bağlı olarak değişir. Bundan dolayı değerlere bağlı olamayan bir vizyondan söz edilemez. Vizyonun temel özelliklerini de içeren ifadeleri şu şekilde sıralanabilir.(Özden,1998:41,47)
Vizyon geliştirme mevcut durumu sorun olarak görmek demektir,
Gelecekte ulaşılmak istenen hedeflerin gerçeğe uygun düşlerini kurabilmektir,
Yaratıcı bir gerilim yaşamaktır,
Kendi geleceğini yaratmaktır,
Gerçekliği yeniden kurgulamaktır,
Vizyon arayışı, insanın yaşamına anlam verme mücadelesidir,
Somut bir gelecek görüntüsüdür,
Alışılmıştan sapma gösterenler arasında başarı getiren fikirler vizyon olarak tanımlanır.
Kurumun hedeflediği amacı ve ne için çalıştığını yansıtır. Vizyon cümlesi kısa ve dolaysız olmalı ve kurumun kesin hedefini işaret etmelidir. Örneğin : Tüm öğrencilerimiz başarılı olacak. Öğrenmenin en üst standardını biz sağlıyoruz ! uygun olabilir. (Köksal,1998:60)
Murgartroyda (1993) göre etkili vizyon yapısının şu özelliklere sahip olması gerekir(Cafoğlu,1997:47):
Rekabetçi,
Açık,
Hatırlanmaya değer,
Katılımcı,
Değer merkezli,
Görülebilir,
Hareketli,
Öğrenci ihtiyaçları ile bütünleşmiş,
Rehber
Eğitim kurumlarında vizyon geliştirmeden önce vizyonun öneminin ve gerekliliğinin anlatılması önemlidir. Çünkü okullarda öğrenci-öğretmen-personelin bunu bilmeye ve anlamaya ihtiyaçları vardır. Yine eğitim kurumlarındaki herkes kendisinin anladığı biçimde vizyonu ifade etmesi gerekir. Daha sonra vizyonun oluşmasında bazı değerlerin şekillenmesi gerekir. Ve en son vizyon için gelen teklifler dikkate alınarak herkesin kararıyla ortak vizyon belirlenir, yapısı oluşturulur ve vizyon artık dökümanlar halinde belirlenmiş ve okul için kabul edilebilir hale gelmiştir.(Cafoğlu,1996:49)
Okulunda tüm öğretmen,öğrenci ve personel tarafından paylaşılan ortak bir vizyon oluşturmak okul yöneticisinin görev ve sorumluluğundadır. Paylaşılan vizyonlar hiyararşik zincir içinde oluşturulamaz. Okul yöneticisinin yapacağı ilk önemli iş okulundaki eğitimcilerin kendi kişisel vizyonlarını geliştirebilecekleri bir ortam yaratmaktır. Heintel (1995) vizyon geliştirmenin beş basamağından söz etmektedir. (Özdemir,1998:57)
1. Bireysel Fikir Taslakları : Okulda ortak bir vizyon oluşturmak için gerekli ortam ve cesareti bulan öğretmen, yönetici ve diğer personel ilk adım olarak kendi düşlerine ve vizyonlarına göre fikir taslakları hazırlayacaklardır. Düşünme ve fikir aramanın zorluğunu yaşamadan vizyon geliştirilemez. Bu, öğretmenin kendi potansiyelini kullanmaya başlamasıdır. İnsan her zaman kendi içinde tam olarak açıklayamadığı, hatta net bir biçimde algılayamadığı bir şeyler taşımaktadır. Vizyon geliştirme bu fantazilerin düş kurma yoluyla gün ışığına çıkarılmasıdır.
2. Grup İçinde Fikir Alışverişi : İnsanların bilinç altlarındaki düşlerinin ortaya çıkması, diğer bir deyişle gönüllerindeki aslanı resimlemeleri ve diğerlerinin de bunları görmeleri bazen ürkütücü olabilir. Ancak, grup içinde gerçekleştirilen bu alış veriş insanı kendi düşüncelerinin baskılarından kurtarıcı da olabilir. Öğretmenlerin eğitime-öğretime ilişkin hülyalarını diğer öğretmenlerle paylaşmaları, kendi düşlerinden istek ve özlemlerinden söz etmeleri bu düşlerin yükünü paylaşmak ve tek başına o düşleri taşımaktan kurtulmak anlamana da gelir. O düşlerin diğer öğretmenler tarafından da paylaşılarak okulda saygınlık kazanmasnın yolu, bu düşlerin öğretmenin ağzından çıkması veya yazıya dökülmesiyle birinci planda öğretmen için varlık kazanması, ikinci planda da bunları diğer öğretmenlerle paylaşmasıyla olur. Öğretmenlerin zihinlerinde oluşturdukları taslaklar diğer öğretmenlerle paylaşıldıkça ortak beklentiler, olasılıklar ve özlemler ortaya çıkacaktır. Öğretmenlerin bireysel vizyonlar hakkında fikir alış verişinde bulunmaları aynı zamanda tek tek fantazilerin ve bu fantazilerin , çalıştıkları okulu ve işleyişini nasıl etkileyeceğini ortaya çıkaracaktır. Bu düşlerin paylaşılması hem öğretmenin kendine olan güveninin artmasına , hem de meslektaşlarına daha derin saygı duymasına yol açacaktır.
3. Uzlaşma : Bireysel vizyonlar grup vizyonuna dönüştüğünde kurumun yapılanmasında etkili olabilecektir. Tek tek öğretmenlerin veya yöneticilerin sahip oldukları vizyonların okulun ortak vizyonu halinde biçimlenmesi gerekir. Ortak vizyon oluşturması basamağında bireysel vizyonlar genel anlam kazanır. Bu genel anlam gerçekten öğretmen ve yöneticilerin katılımıyla geliştirilirse itici bir güç ve geleceğe yol gösteren bir vizyon olur. Bu şekliyle, ortak vizyon geliştirme herkesin bir şeyler ilave ederek çocukların eğitimine, okulun yönetimine ve okulun diğer işlevlerine ilişkin tablolar yaratılması sürecidir. Önemli olan önceden belirlenmiş, yönetici veya başkaları tarafından enjekte edilen biz duygusu değil, katılanların geliştirdiği birlik duygusudur.
4. Duyu Kaybına Denge Olarak Vizyon : Heintel, vizyon geliştirmenin dördüncü basamağında vizyonun insanlardaki duyu kaybına denge olarak geliştiğini açıklamaktadır. Yazar göre yeni vizyonlara ihtiyaç duyulmasının arkasındaki temel neden sanayi toplumunda başat olan anlamların yok olmasına bağlantılıdır. Bütün olumsuz şartlara rağmen öğretmenleri bu mesleğe yönlendiren, daha doğrusu bu mesleğe iten yüce bazı değerlerin olduğu kesindir. Bu yüce değerler zamanımızın koşulları altında iflas etmiş gibi gözüküyor. İnsan yetiştirmede itici güç olan değerlerde bazı değişmeler yaşanmaktadır. Yukarıdaki duygularla mesleğe giren öğretmenlerdeki hayal kırıklığı sistemin yeni değerlerle yeniden yapılandırılamamasından kaynaklanmaktadır.
5. Vizyon ve Yapılanma : Bu basamak bir tür stratejik planlama basamağıdır. Burada ortaya çıkan görüşlerin , çizilen tabloların doğurduğu yeni yapılanma teşhisleri, gelişme ve yönlendirme olanakları üzerinde durulur. Kavranması istenen temel sorunlar şunlardır. Görüntüler, vizyonlar, düşünceler nelerdir, nereden gelirler, kökleri nerededir, dolaylı ve dolaysız etkileri nelerdir, ne gibi gereksinmelerden doğarlar ve öz yapılanmanın yönlenmesine ne gibi katkıları olur? Böylece vizyonun gerçekleştirilmesi için ilk adım atılmış olur. Burada en kritik nokta vizyonun kesinleştirilmemesidir. Vizyona ulaşmak için, stratejik planlar belirlenmeli, ancak vizyonun hala bir görüntü olarak kalmasına izin verilmelidir. Bu durum, değişik açıklama ve yorumlamalara izin verecek ve vizyonun gerçekleştirilmesi için izlenen yol hakkında her zaman yeni görüş-fikirlerin doğmasına yol açacaktır.
Okulda bir vizyonun olmasından daha önemli şey ise onun okulda herkes tarafından paylaşılmasıdır. Bu doğrultuda, okuldaki yönetici, öğretmen ve diğer personel eğitimin amacı ve okulun görevleri konusunda ortak bir anlayışa sahip olmalıdır. Üzerinde ortak anlayış geliştirilmesi gereken konulardan bazıları aşağıya çıkarılmıştır.( Özden,1998:195,196,197)
Eğitimin amacı,
Öğrencilerin öğrenme kapasitesi,
Öğrenme fırsatlarının temel belirleyicileri,
Ders programlarının içerik ve sunumu,
Okuldaki etkinliklerin öncelikleri,
Okulun organizasyon ve işleyişi,
Okulun işlevi, eğitimin amacı ve yetiştirilecek insan profili milli eğitimin amaçları içerisinde , okulun özgün şartlarına bağlı olarak değişecektir. Örneğin; öğretmenlerin bağlılığının , çok düşük düzeyde bulunduğu bir okulda vizyon, öğretmenlerin okula adanmışlığını sağlamakla ilgili olabilir. Ancak bunun için öncelikle vizyon geliştirmede dikkat edilecek bazı hususlar vardır(Özden,1998:198 ):
-Vizyon okuldaki herkes için hiçbir belirsizliğe yer vermeyecek şekilde açık olmalıdır.
-Vizyon ifadesi kendi içinde tutarlı ve milli eğitimin genel amaçları ile uyumlu olmalıdır.
-Vizyon, genel olarak eğitimin ve özel olarak okulun değerlerinden kaynaklandığı gibi insanlara bir misyon belirleyecek kadar belirgin olmalıdır.
-Okul yöneticisi sadece sözleriyle değil, eylemleriyle de vizyonu desteklemelidir.
Bir kültürün değiştirilmesinde, temel kültürel öğeler olarak; değerler, inançlar, semboller ve uygulamaların birlikte düşünülmesi gerekmektedir. Bir kurumun oluşumu bazı değerlere bağlanarak gerçekleşir. Örgütün kişiliğini belirleyen seçimler, genellikle sözlerle ortaya konmaz. Lider, değerlerin tanıtımı ve korunması konusunda bir uzmandır. Değerler genellikle hikayeler, törenler ve mitler gibi yumuşak araçlarla yayılır. Başarılı örgütlerin değer sistemleri aracılığıyla yönlendirildiği ve değerler sistemini yerleştirmiş liderlerin kişiliklerinin izlerini taşıdıkları görülmektedir. Değerleri biçimleyen lider bir yandan yüce görüntüler oluşturarak binlerce insana esin kaynağı olmak durumundadır. Liderin rolü burada önem kazanmaktadır. Diğer yandan esin sağlayabilmenin tek yol da günlük olayların içinde olmaktır.(Çelik,1997:67)
Organizasyonlarda kültür oluşumunda katkıda bulunan bazı belirleyici değerler şunlardır (Davis & Blomstrom 1971 den aktaran Durmuş,1998:10)
Teknik değerler: Fiziksel olaylara, bilime ve mantığa dayanır,
Ekonomik değerler: Arz ve talep tarafından belirlenen Pazar değerlerine dayanır,
Sosyal değerler: Grup ve örgüt psikolojisine dayanır,
Psikolojik değerler: Bireylerin kişisel ihtiyaçlarına dayanır,
Politik değerler: Ülkenin idari şekli, rejmimi ve başlıca devlet politikalarına dayanır,
Estetik değerler: Güzellikle ilgili algılamaya dayanır,
Ahlaki değerler: Çevreden alınan genel ahlak, örf, adet ve gelenekler ile aile eğitimine dayanır,
Dini değerler: Bireylerin bağlı oldukları din ve bununla ilgili inançlara dayanır.
Bir kurumun değerleri, misyonunun ve vizyonunun gerçekleştirme amacıyla ve onlara bağlı olarak hareket ettiği prensiplerdir. Kurumun inanç ve amaçlarını ifade eder. Misyon cümlesinde olduğu gibi kısa , hatırlanması ve aktarılması kolay , kuruma yön veren , müşteri ve tedarikçilerin ortak sesi olacak cümlelerdir. Bir okul değerlerini belirlerken aşağıdaki noktalara değinebiliriz(Köksal,1998:61) :
Bizin için önce öğrencilerimiz gelir.
Mesleki yoğunlaşma ve deneyimin en üst düzeyinde çalışıyoruz.
Ekip çalışması yapıyoruz
Sürekli gelişimde kararlıyız.
Herkes için fırsat eşitliğini garanti ediyoruz.
Mümkün olan en yüksek kalite düzeyinde hizmet vereceğiz.
Temel değerler, misyonumuzla tutarlı olarak vizyonumuza ulaşmak için çıktığımız yolda nasıl davranmak istiyoruz sorusuna cevap verirler. Bir örgütün değerleri doğrudan ayrılmazlık, açıklık,dürüstlük, özgürlük, fırsat eşitliği, liyakat ve bağlılığı içerebilir. Okul yöneticisine düşen görev, bu çekirdek değerlerin daha güçlü bir şekilde paylaşılmasını sağlamaktır. Okul yöneticisi geleceği çok iyi kestirmek, geleceğin temel eyilimlerini çok iyi belirlemek zorundadır. (Çelik,1997:84)
Eğitim örgütlerini gelecek için, daha küçük adımlarla işletebilmek, küçük, kısa karaların alındığı hedeflerle mümkün olabilmektedir. Bunlar vizyon, misyon ve kültür ile köprü vazifesi görmektedir.
Arzulanan ve istenen hedefin belirlenmesi ve buna göre yeni çalışmaların yapılıp vizyon ve misyonun desteklenmesi gerekir. Değişme için herkesin hazırlanması da önem arzeder.
TKY yönetim anlayışında tüm taraflarla işbirliği içinde çalışmak önemli bir ilkedir. Özellikle kalitenin yükseltilmesi ve maliyetlerin düşürülmesinde önemli rolü olan çalışanların organizasyona bağlılıklarını artırmak ve onların süreç geliştirme ve sorun çözme alanındaki katkılarını almak için katılımcı yönetim anlayışını yaşama geçirmek bir zorunluluktur. Bu amaca ulaşabilmek için TKY yaklaşımında insan kaynaklarının motivasyonu, grup çalışması, yetki devri karşılıklı güven, açık ve çok yönlü iletişim, sistemin ağırlık noktasıdır.
TKY uygulamalarında başarılı olabilmek ancak ve ancak yönetim anlayışının değişmesi ile mümkündür.
Eski Yönetim anlayışları ile yeni sorunlara çözüm üretmek, var olan denetim anlayışıyla insanları motive edebilmek artık mümkün değildir. Günümüzde yaşanan sorunların temel kaynağı genellikle geçmişte alınan kararlar olduğundan, yeni sorunlara yeni çözümler üretmek gerekmektedir.
Rekabette üstünlük sağlayabilmek ve başarılı olabilmek için artık yöneticilerin liderlik özelliklerine sahip olmaları gerekmektedir. Değiştirici, dönüştürücü liderlik yetkisine sahip olan yöneticilerin uzun dönemli stratejik planlarını yapmaları, amaçlara ulaşmak için gereken araç ve yöntemleri belirlemeleri, astlarını bu amaçlara doğru motive edebilmeleri ve katılımcı yönetim anlayışını yaşama geçirebilmeleri gerekmektedir.
Toplam Kalitenin bilinçli ve sistematik bir biçimde sağlanmasının temel öğelerinden ikisi şunlardır :
-Bilimsel ve objektif analizlerle hatalara neden olan faktörlerin bulunması ve ayıklanması,
-Bu hataların meydana gelmesine neden olan sistemi geliştirmeye dönük bir yönetim anlayışı.
-TKY, yönetimin liderliğinde, insana odaklanan bir yönetsel yaklaşımdır.
Toplam Kalite Yönetiminde, değişimin yavaş, ancak kontrol edilebilir olduğunu söylemek mümkündür. Değişebilmek için bazı gerekli özellikler şöyle sıralanabilir:
A. Değişme İsteği : Değişimin önündeki en önemli engel, kişinin veya kurumun değişmeyi yürekten istemesidir. Bunun en önemli nedeni, insanlarda genelde şu kanının hakim olmasıdır. Belli bir yaştan ya da durumdan sonra değişmek mümkün değildir. Bu kanı yanlıştır. Çünkü, çalışanlarını daha çok motive etmek isteyen bir kuruluşun üst ve orta düzey yöneticileri batta olmak üzere topyekün tüm çalışanların değişmeyi arzulamaları ve bu konuda kararlı olmayı benimsemeleri gerekmektedir.
B. Kendine Güven : Değişimde en önemli unsurlardan biri kişinin yada kuruluşun yöneticilerinin belli bir başarı duygusunu taşımalarıdır. Kişiler belli hedefleri ve sonuçları elde edebileceklerine yönelik bir güveni kendilerinde duymalıdır. Bu güven olmadıkça başarmak mümkün değildir.
C. Mücadeleci Tavır : Herhangi bir değişimi gerçekleştirmek, kısa bir sürede başarılamaz. Bu nedenle, değişimi gerçekleştirmek isteyenler, bunun uzun süreceğini bilmelidirler. Değişmek isteyen kişi ve kuruluşlar, yılmadan yeni ve mücadeleci bir gücü içlerinde taşımalıdırlar.
D. Duygusal Davranıştan Kaçınma : Değişimin önündeki bir engel de duygusal davranıştır. Burada daha çok, örneğin; doğruyu söyleyenin yada yazanın bizimle olan duygusal ilişkisine bakarak karar vermemiz anlatılmak istenmektedir. Bu durumda, bizim ve çevremizin değişmesini önemli ölçüde engellemektedir.
E. Değişimin Gerçekleşmesi İçin Planlı Bir Çaba Gösterilmelidir : Bilimsel bilgiyi kullanmanın, kontrol edilebilir bir çaba olduğunu söylemiştik. Bunun kontrol edilebilir olması, planlı olabilmesinden kaynaklanmaktadır. Bir işi ne kadar planlayabilirseniz o kadar kontrol edebilirsiniz.
Mal ve hizmet kalitesinin iyileştirilmesi
Müşteri tatmininin artması
Kaynak israfının azalması
Verimliliğin artması
Süreç içi işlem sayısının azalması Kurum ve çalışan ilişkilerinin düzeltilmesi
Yukarıda saydığımız yararların dışında TKY ile örgütün kendini geliştirmesi, geleceğe hazırlanabilmesi daha da kolaylaşmaktadır.
Üst yönetimin liderliği,
Vizyon,
Vatandaş odaklılık,
Çalışanların eğitimi,
Tam katılım ve çalışanların kenetlenmesi,
Süreçlerin iyileştirilmesi,
Verimlilik,
Etkinlik artışı,
Sıfır hata,
Önlemeye dönük yaklaşım,
Birimler bazında kalite
TKY, genellikle adında KALİTE sözcüğünün bulunması nedeniyle kalite departmanının sorumluluğunda olan seksiyonel bir uygulama gibi algılanmaktadır. Oysa TKY, kalite yöneticisini ne kadar ilgilendiriyorsa diğer yöneticileri de aynı oranda ilgilendirmektedir. TKYni kalite yönetiminin bir sorunu olarak algılamak, işin yönetsel boyutu ve sorumluluğundan yöneticileri kurtarmamaktadır.
Bir başka algılama hatası da ISO 9000 belgesinin alınmasıyla TKY'nin gerçekleştiği kanısıdır. Oysa ISO 9000 belgesinin alınması işletme değişiminin başlamasında kapının aralanması anlamını taşımaktadır.
Değişimi gerçekleştirmenin olmazsa olmaz kuralı kendini değiştirmektedir. Varolan yönetim anlayışı ile değişimin yönetilmesi mümkün değildir. TKY sürekli gelişme ve süreç geliştirmeyi baz alan yönetsel yaklaşımdır. Üst yöneticilerin değişim yönetiminde, motivasyon konusunda daha fazla sorumlulukları vardır.
Yönetimlerde yaygın olan denetim anlayışı, sorunların kaynağına değil, suçlu aramaya yöneliktir. Böylece sorunların gerçek boyutları su yüzüne çıkmamaktadır. Yönetimin denetim anlayışı suçlu aramaktan çok, sorunun nedenlerini belirlemek ve çalışanların katılımıyla bu sorunların çözümünü sağlamak olarak değiştirildiğinde daha farklı bir sorun ortaya çıkmaktadır. Bu defa sorulacak soru Kim yaptı? değil Neden oldu? şeklinde olmalıdır. Bu yeni yaklaşımın gerçekleştirilebilmesi için yönetimin geleneksel, aşırı merkeziyetçi ve denetimci yönetim anlayışını değiştirmesi gerekmektedir.
Araç Odaklı Olma
Kimi yöneticiler TKY sisteminin bazı araçlarını tek başına amaç olarak almaktadır. Örneğin; tek başına kalite çemberleri uygulamalarını nihai amaç olarak görmek yada ISO 9000 standardı belgesini almayı yeterli görmek gibi yaklaşımlar sistemin gelişmesini engelleyen önemli etkenlerdir. Bir örgütte araçlarla amaçların yer değiştirmesi halinde isabetli kararların alınması imkansız olur.
Özellikle teknik orijinli bir çok yöneticinin örgüt kültürü konusunda yeterince duyarlı olmadığı görülmektedir. Bu konudaki bilgisizliklerin yanı sıra hafife alma eğilimi fazladır.
İnsan kaynaklarının önemi konusunda yöneticilerin çoğunluğunun eylem, söylem birliği içinde olmaları, TKY uygulamalarının önünde önemli bir engel olarak karşımıza çıkmaktadır.
TKY uygulamalarının önemli bir unsuru da bilindiği gibi sorun çözme ve süreç geliştirme konusudur. Grup dinamiği içinde çalışarak gerçekleştirilmesi beklenen bu etkinlikler bütün olarak algılanıp uygulamaya konmalıdır.
Rekabet gelişmeyi sağlayan önemli bir unsur olmakla beraber örgüt içinde birimlerin, yada kişilerin, rekabet değil, işbirliği içinde olmaları gerekmektedir. Kişiler veya birimler arasında rekabetin olması çoğu zaman iç iletişimi ve bilgi akışını engellemektedir.
Birçok kurumun tepe yönetiminde gerçek anlamda profesyonel
yöneticilerin bulunmaması, yeni yönetsel sorunlara deneyimlerle
kazanılan bilgilerle yaklaşılması, yetki devretme
alışkanlığı ve örgüt dışı
uzman/danışmanla çalışılmaması onarılmaz
hataların yapılmasına neden olmaktadır.
Yetki devri gerekliliği her ne kadar savunulan bir durumsa da TKY konusunda üst yönetimin liderliği devredilemez ve vazgeçilemez bir görevdir.
Bazı üst yöneticiler, yönetim alışkanlıklarını değiştirmeleri gerektiğinde veya kriz dönemlerinde çalışmalara ara verme eğilimindedirler.
TKY yaklaşımı insan kaynakları odaklı bir yöntemdir. Onların yaratıcı yönlerini harekete geçiren, insan odaklı bir çalışma yöntemi olduğu için çalışanlara sistem battan doğru anlatılırsa, genellikle çalışanlardan konuya ilişkin bir direnç yada bilinçli bir engelleme girişimi ortaya çıkmamaktadır.
Ancak; işçi çıkarmalarının yoğun olduğu, ücret pazarlıklarının uzun sürede çözümlenemediği, toplu pazarlıkların genellikle grevle noktalandığı kurumlarda çalışanların katılımının sağlanması pek mümkün olamamaktadır.
Kalite çemberlerinin amaçları; kaliteyi arttırmak, maliyetleri düşürmek, tasarrufu sağlamak, fire oranlarını azaltmak vb. olarak belirtilmektedir. Bu amaçlar ilk bakışta doğru gibi gözükse de kalite çemberlerinin asıl amacını oluşturmazlar. Bunlar kalite çemberleri uygulamasının doğru yönde olduğunu gösteren yan ürünlerdir. Tekrar edilecek olursa kalite çemberlerinin amacı, üretimde veya hizmette iyileştirmeler sağlamak değildir.
Temel olarak kalite çemberlerinin iki amacı vardır :
-Yönetimin katılımcı hale gelmesinin sağlanması.
-Çalışanların ihtiyaçlarının giderilmesi.
Tipik bir kalite çemberi, gönüllü olan çalışanların bir araya gelmesi ile kurulduktan sonra, şu aşamalardan geçerek problemleri çözüme kavuşturur : Öncelikle, çember üyeleri gerekli eğitimlerden geçerler. Bu eğitimlerde, beyin fırtınası, veri toplama teknikleri , neden ve sonuç analizleri gibi problem çözme teknikleri öğrenilir. Daha sonra grup kendi kararıyla üzerinde çalışılacak problemi seçer. Arkasından, problemlerle ilgili veriler toplanır ve analiz edilir. Daha sonra, probleme yol açan nedenler grup üyeleri tarafından tartışılır. En önemli olarak görülen nedenin çözülmesi için öneriler geliştirilir.
Gerekli incelemeler ve denetlemelerden sonra, çözüm gerçekten işe yarıyorsa, yönetime sunuş yapılır. Çözüm, yönetim tarafından kabul edilirse uygulamaya geçilir.
Bütün bu çalışmalar, yaklaşık 3-4 ay süren ve haftada bir kez yapılan bir buçuk saatlik çember toplantılarında gerçekleşir.
● Kalite Çemberlerinde Problemin Seçimi İşi Çember
Üyelerine Aittir :Problem seçimine hiçbir
yönetici hiçbir şekilde karışamaz. Grup tamamıyla kendi
arzuladığı problem üzerinde çalışma hakkına
sahiptir.
● Kalite Çemberlerinde Problemin Analizi de Grup Üyeleri Tarafından Yapılır:Çemberler, problemin hangi sonuçlara yol açtığını, nelerden kaynaklandığını, nasıl giderileceğini, en iyi çözümün ne olduğunu, çözümün nasıl deneneceğini, çözümün nasıl uygulanacağını vb. hep kendileri kararlaştırırlar.
● Çözüm Yönetimin Katıldığı Bir Toplantıda Grup Üyeleri Tarafından Sunulur:Çemberler, denemelerden sonra çözümlerini üst düzey yöneticilerinin de hazır bulunduğu bir toplantıda sunarlar.
● Çember Faaliyetlerine Katılım Gönüllülük Temelindedir.Kalite çemberlerine katılmaya kimse zorlanamaz. Kişiler kendi istedikleri için çember üyesi olurlar.
● Ortaya Çıkan Maddi Tasarrufun Paylaşılması :Buraya kadar anlatılanlar bütün dünyada yaygın olarak uygulanmaktadır. Türkiyede bunlara ilave olarak aşağıdaki yöntem geliştirilmiştir.
Yöntem kısaca şöyledir: Oluşan tasarrufun bir kısmı yönetime bırakılmaktadır. Diğer kısmın belli bir bölümü tüm çalışanlara (yani çember üyesi olanlara ve üye olmayanlara) bırakılmakta, kalan küçük bir kısım ise yalnızca çemberlere verilmektedir. Bu durumda çalışanlar, ortaya çıkardıkları maddi zenginlikten belli bir pay alırken, bu kuruluştaki bütünlük ve işbirliği zedelenmeden gerçekleştirilmiş olmaktadır.
Belirli yeteneklere sahip nitelikli
insanı yetiştirme çabası, bütün eğitim kurumları için
önemli problemler arasındadır. Özellikle bütün ülkelerin birbirlerine
kapılarının aralandığı şu günlerde,
eğitimde belirli standartlara sahip olma önemli ayrıcalıklar
sağlamaktadır.Eğitimde standartları sağlayabilmek için
de sistem içerisinde belirli bir işlerliği oturtabilmek
gerekmektedir. Bu işlerliği sağlayabilmek için de eğitimde
toplam kalite uygulamasının bir an önce uygulamaya geçirilmesi
gerekir.İşte, bütün ülkelerin bütünleşmeye ve ortak
çalışmaya başladığı günümüz dünyasında
eğitim kurumlarında yetiştirilmeye çalışılan
gençlik, yarının sistemini kurmada önemli görevler
üstlenecektir.Gençliğin, değişen toplumların
ihtiyaçlarına cevap verebilecek bilgi ve becerilerle yetiştirilmeleri
eğitim örgütlerine önemli sorumluluklar yüklemektedir.
Bütün bunların
başarılabilmesinde kaliteye olan inanç önemli yer
tutmaktadır.Toplam kalite yönetiminin başarılı bir
şekilde uygulanıp, sürekli gelişmenin sağlanabilmesinde
eğitim lider ve yöneticilerinin kaliteye olan inançları ilk
adımı oluşturmaktadır.Çünkü eğitim lider ve
yöneticileri değişen dünya düzeninin ortaya
çıkardığı rekabet ortamında eriyip yok olmamak için
değil, yeni düzeni yönlendirmek için aktif rol
oynamalıdır(ZuhalCafoğlu, Eğitimde ToplamKalite Yönetimi,
Avni Akyol ÜmitKültürVakfı, İstanbul, 1996, s.2. )
TKY de eğitim,bireyin öncelikle kendisine, ailesine, içinde yaşadığı toplumuna ve tüm insanlığa karşı sorumluluklarını yerine getirebilmesi için, bilgi çağının gereklerine uygun olarak;
● Problem çözme yeteneğine sahip,
● Bilgiye erişme yollarını bilen,
● Yüksek teknoloji ürünlerini kullanabilen,
● Toleranslı,
● Esnek düşünebilen,
● Bilimsel düşünme yeteneğine haiz ,sağlıklı kişilik ve sosyal gelişimini tamamlamış olarak yetişmesini hedefler.
TKY ye ilişkin olarak, Kalite yükseldikçe maliyet düşer ilkesi nedeniyle eğitimde kalitenin anlam ve önemi büyüktür.Bu sebeple, bireylerin sürekli eğitimle yenileşmesine ihtiyaç duyulur.Bu yenileştirme faaliyetinden şu yararlar beklenir.
● Kurumlar, iş görenin eğitimine yapacakları yatırımı fazlasıyla geri alırlar.
● İş gücünün verimli olmasını sağlamada verimi ve kaliteyi yükseltmede, hükümetler, işverenler ve sendikaların çıkarı olduğundan, bu kurumlar eğitime daha fazla önem vermek zorundadırlar.
● Çağın demokratik ve katılımcı yönetim gereği, öğretici ve konu merkezli öğretim biçimi giderek yerini kendi çalışmalarını geniş ölçüde kontrol eden insanlar üzerinde yoğunlaşan faaliyetlere bıraktıkça iş gören eğitiminin hiyerarşik yapısı yavaş yavaş çökecektir.
●Yetişkin eğitimi giderek vazgeçilmez hale gelecektir.
● Eğitim teknolojisi giderek artacak ve daha da etkin hale gelecektir.
● İşgörenler eğitimin gereksinimlerini kendileri fark edecek, işbirliği ile bu gereksinimler giderilecektir.
● İşgören eğitimi, bir tüketici ve müşteri hedefine göre planlanıp uygulanacaktır.
Özetlenirse; işgörenlerin işe hazırlanmasında hedef, yetiştirme den eğitime kaynak olmalıdır.Önemli olan, işgörenlerin kuralları uygulamak yerine, doğru işi yapmak için kendi yargılarını kullanma davranışı kazanma gereksinimlerini fark etmeleridir. Geleneksel yönetimde,işgörenler yetiştirilir. Onlara bu işin nasıl yapılacağı, yada belli durum larda nasıl başa çıkılacağı öğretilir. Yetiştirme, beceri ve nitelikleri artırılarak işgörenlere, bu görevin NASILları öğretilir.Eğitimin öncüleri ile anlayışlarını geliştirilerek NİYE leri öğretilir. Bu sebeplerden dolayı günümüzde işgörenlerin; öğrenmeyi bilen, görev odaklı değil, süreç odaklı, sürekli eğitimle davranış ve değerlerde değişmeye yönelik olmaları beklenir.( http://www.nazillieml.com Erişim tarihi Mayıs 2003)
Eğitim bir toplumun sahip
olduğu insanı yeniden yaratarak geleceğini kontrol etme
girişimi olarak tanımlanabilir.Toplumsal bir kurum olan eğitimin
formal örgütü okuldur(Aydın, a.g.e., s.169.) Okul dediğimiz örgütün
en önemli ve açık özelliği, üzerinde
çalıştığı hammaddenin toplumdan gelen ve topluma giden
insan oluşudur.Okul birey boyutu kurum boyutundan daha duyarlı,
informal yanı formal yanından daha ağır, etki alanı
yetki alanından daha geniş açık sosyal bir
sistemdir(Bursalıoğlu, a.g.e., s.33.) Okul, çeşitli değerlerin
bulunduğu ve bazen çatıştığı bir örgüttür.
Ürününün değerlendirilme güçlüğü okul denilen örgütün başka bir
özelliğidir.Çünkü okulun amaçları diğer örgütlere oranla daha
karmaşık ve çatışıktır.Eğitim genellikle
dolaylı bir girişim olduğundan, bu amaçla okul denilen özel bir
çevre yaratılmıştır.Okul çevredeki bütün formal ve informal
örgütlerin ya yön verdiği, ya da etkilediği bir kurumdur.Okul bütün
diğer örgütlere insan kaynağı sağlar.Okul kültür
değişimini sağlayan örgütlerin başında yer alır.
Her örgüt gibi, kendine özgü bir kişiliği olan okul bürokratik örgüt
özelliği gösterir.Sayılan bu özelliklerden dolayı, eğitim
örgütlerinin diğer örgütlerden ayrıldığı
görülmektedir.Eğitim örgütlerine ToplamKalite Yönetimi uygulanırken
bu özelliklerin göz önüne alınması gerekir.
Toplam Kalite Yönetimi örgütün kalite
isteği ile oluşmaktadır.Örgüt, kâr ve verimliliğini
ürünlerinden memnun olan müşterilerinin sayısının
artmasında gördüğü zaman üretim süreçlerini de bu anlayışa
göre değiştirmek zorundadır.Örgütte bir takım ruhunun
oluşturulması, kararların verilere dayalı olarak alınması,
dürüstlük ve yanlış yapmama gibi özellikler her türlü ilişkinin
temelini oluşturmaktadır (ServetÖzdemir, Eğitimde
ÖrgütselYenileşme, PEGEM, Ankara, 1996, s.39. )
Eğitim alanında daha iyiye
varmak için birçok çalışmalar yapılmaktadır.Fakat bu
çalışmaların başarılı olabilmesi için çok
sistemli ve çağdaş dünya ihtiyaçlarına yönelik olması
gerekir. Eğitimde kalite çalışmaları ve
arayışları geçmişte olduğu gibi, şimdi ve gelecek
dünyası için de aynı derece öneme sahiptir.
Artık eğitim
kurumlarının, kendi oluşturdukları kalelerden
dışarıya çıkıp toplum ile bütünleşmeleri
gerekmektedir.Reform ve yenilenme en çok eğitim kurumlarının
ihtiyacı olan bir kavram olup bu da eğitim kurumlarında toplam
kalite anlayışı ile başarıya
ulaşabilecektir.Başarılı olan özel ve kamu
kuruluşları kaliteyi algılayan ve onun sırrını
keşfeden kuruluşlardır.Kalitenin kaynağını aramak
özellikle eğitim örgütleri için çok önemlidir.Eğitimin kaliteli
hizmeti amaçlayıp müşterisine ve personeline götürmesi temel hedefini
oluşturmalıdır.
Eğitimin en küçük hizmet birimi
olan okullarda da kalite yönetimi çalışmalarına geçilmesi
eğitimin genel başarısını pekiştirecektir.
Ancak Pekere göre eğitimde
kaliteyi neyin oluşturduğu konusunda tam bir görüş birliği
yoktur. En geniş anlamda iyileştirilebilecek her şeydir diye
tanımlanabilir.Kaliteyi sağlamada donanım, uygulama ve insan üç
önemli yapı taşını oluşturmaktadır. Ancak, insan
ögesi yerine oturtulduğunda diğer ikisinden söz edilebilir.İnsan
kalitesinin iyileştirilmesi ise eğitim yönetiminin ana hedefidir
(ÖmerPeker, ToplamKalite YönetimininEğitimSistemine
Uygulanabilirliği, Amme İdaresi Dergisi, Sayı:27, Haziran 1994,
s.67-68.)
Eğitimde ToplamKalite Yönetimi
yaklaşımının benimsenmesi, eğitim açısından
sistemin bazı temel özelliklere sahip olmasını gerektirir.Bu
özellikler hedef birliği içinde olma, yüksek düzeyde istekli ve
katılımcı olma, bilgi bazlı, plânlı çalışma,
dinamik, kaliteli iş gücü ve müşteri odaklı olmalıdır(Peker,
1994, s.78.)
Eğitimde kalitenin
kaynakları konusunda birçok gösterge bulunmaktadır. Bunlar iyi
işletilen binalar, uzmanlaşma, ailelerin, iş
dünyasının ve bölge topluluklarının desteği, kaynak
bolluğu, en son teknolojilerin uygulanması, güçlü ve amaçlı
liderlik, öğrencilere yönelik dikkat ve ilgi, iyi dengelenmiş bir
öğretim programı veya bu faktörlerin
karışımıdır.
Lawtone göre eğitimde kalite
çalışmaları ve bunun başarılı uygulanmasıyla
eğitim sektörü hedeflenen amaçlara ulaşacak ve bu
başarısını sürdürecektir.Eğitimde kalite canlı, dinamik,
değişen ve değişebilen girdileri ihtiva eder. Eğitimde
toplam kalitenin hizmet yönü insana karşı sorumlu ve onlara uygun
tepkileri vermekle, donanımla bilgilenmek arasındaki ayrımı
dikkate almak durumundadır (Cafoğlu, 1996, s.14. )
Eğitim sektörü öğrenciler
üzerinde yoğunlaşarak onların başarılı bir insan
olmaları ve çevrelerine katkıda bulunmalarını
sağlamalıdır. Bu amaç da sürekli gelişme felsefesiyle
dinamik tutulmalıdır.
Okullarda ToplamKalite Yönetimi ile
kazanılacak davranışlar öğrenci-öğretmen
katılımı ile önceden belirlenip açıklığa
kavuşturulmalıdır.Temelde öğrenci merkezli olan bu durum
öğrencinin tam öğrenmesini sağlayacak bir süreci gerekli gören
bir yaklaşımdır.Öğrencinin her aşamada
kazandığı davranışlar öncelikle kendisi
tarafından ve bağlı olduğu grupça anında kontrol ile
değerlendirilecek ve gerekli tam öğrenme sağlanabilecektir.Yani
her aşamada yapılan kontrol sıfır hatalı üretim ya
da tam öğrenmeyi sağlamaya yönelik olacak, grupça
değerlendirilecektir.Bu yüzden mal üretimindeki yüzde yüz kalite
eğitim açısından ise tam öğrenme ile eşdeğerdir
denilebilir.
Bu açıdan, ToplamKalite Yönetimi
sürekli iyileştirme süreci ile üretilen mal veya hizmetin kalite
kontrolünü en son noktada yapmak yerine, tüm çalışanların
katılımı ile başlangıcından itibaren her aşamasında
kaliteli işlemeye özen göstermeyi gerekli kılmaktadır. Toplam
Kalite Yönetiminin bu özelliği nedeniyle eğitim örgütlerinde bu
yaklaşımın uygulanması sonucu toplumumuzun gereksinimi olan
yeterlik düzeyi yükseltilmiş, kalite ve nitelik
kazandırılmış verimli insan yetiştirme
sağlanabilecektir (Peker, 1994, s.77-78. )
Toplam kalite yönetiminin
eğitimde kullanılabileceği bir alan da hizmet içi eğitim
programlarıdır.Hizmet içi eğitim programları ile hizmet
öncesi programları arasında bir paralellik kurulmalıdır.İmalat
hatası ürünü iyileştirmek yerine, kaliteli ürünün daha nitelikli hale
getirilmesi hizmet içi eğitimin temel amacı olmalıdır.
Toplam Kalite Yönetiminin sürekli gelişme ve müşterilerin doyumu, ilk
defa ve her zaman doğruyu yapma ilkesini hizmet içi eğitim ile ilgili
düşünecek olursak şöyle bir manzara karşımıza
çıkmaktadır.Geleneksel kontrol ve eksik bulma anlayışı
ve bu eksikliği hizmet içi eğitimle gidermeye
çalışmak.ToplamKalite Yönetimi esas alındığında
ise, öğretmeni yetiştirirken, görev başında iken onunla
iş birliği yaparak en iyi sonucu almak esas olacaktır. Bu
bağlamda hizmet içi eğitim, bulunan bir eksikliğin giderilmesi
temeline değil örgütü sürekli geliştirme temeline dayalı
olacaktır.
Eğitimde kalite güvencesi
kalitenin ölçümü ve tanımıdır. Değerlendirmeyi öğrenme
ihtiyacı, yeniliği öğrenme ihtiyacı kadar önemli olarak
düşünülmelidir.Eğitimde kalitenin anlaşılmış
ölçümleri çok geniş olmasına rağmen literatüre göre tatmin edici
bir araç geliştirilememiştir.Önümüzdeki yıllarda Avrupa
Pazarına girme hareketi eğitimcileri kaliteye verdikleri önemi
göstermeye yöneltmiştir. ISO 9000 modeli eğitim için tamamen uygun
olmayabilir.Fakat onun ilkeleri eğitim sistemi sürecine kabul edilebilir
ve uygulanabilir. Bunu yapmak için kararlaştırılabilir bir
denetim aracı geliştirmek gerekecektir(Mustafa Köseoğlu,
Coşkun Atayeter, Eğitimde Kalite Güvencesi ve
ISO9000StandartDergisi, Sayı:419, Kasım 1996, s.82. )
ToplamKalite Yönetimi ile ilgili faaliyetler aşağıdaki temel ilkeler çerçevesinde yürütülecektir.
a. TKY uygulamalarının birimlerce yapılacak bir plan dahilinde gerçekleştirilmesi,
b. Eğitim hizmetlerinden yararlananların memnuniyetini sağlayacak önlemlerin alınması,
c. TKy uygulamalarının her aşamasında ilgili tarafların gönül ve beyin gücü ile katılımı sağlanarak ekip çalışmasının ön planda tutulması,
d. TKY uygulamaları çerçevesinde kaynakların etkili ve verimli kullanılması,
e. TKY uygulamalarında ölçülemeyen hizmet geliştirilemez anlayışından hareketle hedeflere ulaşma düzeyinin sürekli ölçülmesi,
f. Sistemin sürekli gözden geçirilmesi, geliştirilmesi, iyileştirilmesi ve bu amaca hizmet etmesi için özdeğerlendirme yönteminin uygulanması,
g. Eğitim yönetiminde personelin sürekli eğitimi kurumsallaştırılarak niteliğinin yükseltilmesi ve hizmet sunumunda mükemmelliği yakalamanın sağlanması,
h. Personelin tüm potansiyelini kullanabileceği çalışma ortamının sağlanması,
i. Çağın ve çevrenin sürekli değişimi gözönünde bulundurularak, öğrenen birey, öğrenen organizasyon anlayışının planlı bir şekilde kurumsallaştırılması,
j. Çalışanlara problemin bir parçası olmak yerine, çözümün bir parçası olunması anlayışının benimsetilmesi,
k. Hizmetlerin sunumunda işgörenlere kalitenin geliştirilmesinin bütün personelin işi olduğu anlayış ve yaklaşımının benimsetilmesi,
l. Kurumsal ve bireysel amaçlar arasında denge sağlanarak çalışanların iş doyumunun gözönünde bulundurulması,
Kurumlarda TKY uygulaması, TKY felsefesinin, stratejik bir uygulama çerçevesine dönüştürülmesidir. Eğer TKY beklentileri karşılayamıyorsa neden, zayıf ve yetersiz taktikler ve stratejik bir çerçevenin yokluğudur.
Crumrine ve Runnels (1991) (Aktaran Lankard 1992), mesleki teknik okullarda TKYnin uygulanması ile ilgili bir model önermişlerdir. Model uygulama için aşağıdaki beş aşama ya da kategoriyi önermektedir.
Bağlılık. TKYyi araştırma, değerlendirme, kabul etme ve ona bağlılık göstermeyi öngörür.
Örgütsel gelişme. TKYyi eğitim, yetiştirme, çalışanlara destek sağlama gibi anahtar yönetim süreçleriyle bütünleştirmektir.
Müşteri odaklanması. İş takımlarının oluşturulmasını, müşterileri, hizmet ve ürünü analiz etmeyi öngörür.
Süreç oryantasyonu. Süreç kontrolünü tanımlama standartlaştırma ve geliştirmektir.
Sürekli geliştirme: Yararları ve imkanları tanımlamak için yöntem geliştirme ve geliştirme sürecini günlük uygulamalarla bütünleştirme.
Öte yandan Sutcliffe ve Pollock ( 1992)in ( aktaran Lankard 1992), benzer bir strateji önerdikleri ve TKYnin yükseköğretimde uygulanmasını tartıştıkları görülmektedir. Bu yazarlar, uygulamanın, kalite politikasına dayandırılmasını ve tüm katılanların takım çalışmasına ulaşmaları için kaliteye cesaretlendirilmelerini öngören örgütsel bir çerçevenin yaratılmasını öngörür. Bu yazarlar ayrıca örgüt boyunca çalışanların kalite güvencesi yöntemlerinde, problem çözme tekniklerinde ve iletişimde yetiştirilmelerini tavsiye etmektedirler.
Bir uzmanlık alanı olan
eğitim yönetimi, amaç ve işlev açısından iş ve kamu
yönetiminden ayrılır. Eğitim yönetimini diğer
kurumların yönetiminden ayıran eğitimin kendine özgünlüğüdür.
Eğitim yönetimini kendine özgü kılan, sosyal bir sistem olan
eğitimin özgünlüğüdür.Eğitimin amacının niteliği,
eğitim ile diğer sosyal kurumlar arasında içten ve sürekli bir
dayanışma ve iş birliğini öngörmektedir. Bu işlevsel
bir zorunluluktur ve eğitim yönetimine özgünlük kazandırmaktadır
(Aydın, a.g.e., s.169-170. )
Toplam Kalite Yönetiminin eğitim
örgütlerinde başarılı olabilmesi için yeniliğe açık
olan, bunları hemen uygulamaya geçirebilecek isteğe sahip, bilgi ve
kişiliği gelişmiş ve kendisini çevresiyle bütünleştiren
eğitim liderlerine ihtiyaç vardır.Bütün örgütlerde yöneticiler
bulunmakta ve örgütler bunlar tarafından yönetilmektedir.İşte,
özellikle yoğun rekabet ortamının yaşandığı
dünyamızda, örgütleri birbirinden ayıran ve
başarılarını sürekli devam ettiren ve örgütlerin
önderliğini yapan sıradan kişilere değil, çok iyi
yöneticilere ihtiyaç vardır.
Bütün örgütlerde olduğu gibi
kalite örgütlerinde de lider olmadan yeni bir sistemi uygulamaya geçirmek
zordur.Özellikle bu, eğitim örgütleri için daha da önemlidir.Grup
üzerindeki etkileme gücü dikkate alındığında, eğitim
örgütlerinin, karşılaşılan çeşitli engelleri ortadan
kaldırmak, öğretmenleri, öğrencileri ve personeli güdülemek ve
ortak vizyon belirlemek için mutlaka iyi yetişmiş, güçlü
eğitimsel lidere ihtiyacı vardır.
Katılımcı yönetim
anlayışını savunanBozkurta göre, kuruluşta
çalışan herkesin yönetime katkıda bulunabileceği
birşeyler vardır.Sistemde mevcut potansiyel katkılardan azami
ölçüde yararlanılmalıdır. Bu katılımcı yönetim
kavramıdır. Buna göre, işgücünün tüm düzeylerinde sorumluluk,
yetki ve ödüllendirme dağıtılır.Böylece daha az yönetici
ile daha yüksek kalite ve verimliliğe ulaşılacağı
vurgulanmaktadır (RıdvanBozkurt, ToplamKalite YönetimSistemi,
VerimlilikDergisi, Sayı:23, 1994, s.26.)
Kuşkusuz örgütsel ortamda
işgörenler etkin rollerde bulunmaktadırlar.Bunların daha fazla
çaba göstermelerini sağlamak, verimi artırmak ve kaliteyi tutturmak
öncelikle örgüt yönetiminin yaklaşımına
bağlıdır.Bunun için yönetim işgörenlerin özellikle
kendilerini ilgilendiren kararlara katılmalarını
sağlamalıdır.Bu durum işgörene güvenildiğini
gösterirken onun psikolojik bir doyum sağlamasına da
yardımcı olacaktır.ToplamKalite Yönetimi üyelerin istem ve
önerilerinin dikkate alınması ve
katılımcılığın özendirilmesi gerektiğini
vurgulamaktadır.
Bugün kalitenin kuruluştaki herkesi
ilgilendirip etkilemesi ve tüm örgüte uyarlanması, yani kalitenin
kendiliğinden olmayacağı, yönetilmesi gerektiği kabul
edilmiştir.Kaliteden beklenen ekonomik olarak rasyonellik
sağlamasıdır. Toplam Kalite modelinin temelinde hataları
ayıklamak yerine hata yapmama yaklaşımı vardır.Her
yönüyle düşünülmüş, kapsamlı, titiz doğru bir plânlama
çalışması ile sonradan oluşabilecek hataların çok
büyük bir bölümü ortadan kaldırılabilir(Peker, 1993b, s. 200-202.)
Bu yüzdenToplamKalite Yönetimi bütün
süreçlerde öncelikle içten gelen öz denetimi gerekli gören, sorunların
yerinde ve anında, diğer süreçleri etkilemeden çözümlenmesi
gerektiğini vurgulayan çağcıl bir kuramdır.
Toplam Kalite Yönetimi
düşüncesinin ülkemizde mal üreten örgütleri oldukça etkilediği
görülmektedir.Okullar fabrika değildir ama bu, okullarda verimlilik ve
etkililik üzerinde durulmayacağı anlamına gelmemelidir. Bu
açıdan bu tür uygulamaları eğitim örgüt ve yönetimleri de
kabullenmek ve uygulamak zorundadır.
Sanayi toplumu gelişen
teknolojik yenilik yanında bireylerin bilgi ve beceri düzeyini yükseltmeye
giderek daha büyük gereksinme duymaktadır.Bu yüzden ülkeler arası
rekabette eğitim stratejik önem kazanmaktadır (Peker, 1994, s.64. )
Bu açıdan gelişmiş
ülkeler düzeyine çıkmayı hedefleyen gelişmekte olan ülkelerin
eğitim seviyelerini yükseltebilmeleri için öncelikle eğitim
yönetimlerinin nitelik ve kalitesini yükseltme yoluna gitmeleri daha rasyonel
olabilir.
Barbarosa göre, eğitim
yönetiminde kalitenin artırılması, yönetimin daha etkin ve
verimli hale getirilmesi, tüm dünya ülkelerinde, üzerinde durulan bir konu
hatta bir dava haline gelmiştir. (İbrahimBarbaros,Millî Eğitim
Sisteminde Yönetimi Geliştirmek EğitimYönetimi Dergisi, Sayı:2
Bahar 1985, s.227)
ToplamKalite adı verilen felsefe
ve bunun eğitimde uygulanması eğitimcilerin
aktarıcıdan çok yönlendirici kılavuz,
yargılayıcıdan çok destekleyici sınıf içinde
soyutlanmış çalışmalardan çok öğrenciler, yöneticiler,
öğretmenler, aileler, iş yerleri ve tüm çalışanları
toplumla birlikte bir bütün olarak görmelerine yardım etmektedir (
Özdemir, 1995, s.386. )
Başara göre okul yönetimin
kalitesi sınıfa yansır. Okul yönetiminin kalitesine göre
olanakların üretimi, dağıtımı, düzeni ve
kullanımı değişir.Sınıf yönetiminin
uygunluğu okul yönetiminin düzeyine göre bir durum
alır.(HüseyinBaşar, Sınıf Yönetimi,
ŞafakMatbaacılıkLtd., Ankara, 1994, s.27. ).
İyi mal veya hizmet üretmek
başarılı bir örgüt yaratmaz, başarılı bir örgüt
ve örgüt yönetimi iyi ürünler yaratır.Bu açıdan örgütlere uzun vadeli
başarıyı, ürettiği mal veya hizmetler değil, o
ürünleri yaratan süreçler kazandırır diyebiliriz.
Sistemi iyi çalıştıran
ve bunun doğal sonucu olarak da kaliteli ürün elde eden yönetim iyi bir
yönetimdir diyebiliriz.Yönetimin iyi olması sistemin iyi
olmasını sağlayacak ve bu durumda insanların yaşam
kalitesini geliştirecektir.
Açıkça görülebileceği gibi
anılan bulgular, okullarda uygulanması benimsenen modelin
işlerlik kazanabilmesi öncelikle nitelikli ve kaliteli bir yönetimin önem
ve zorunluluğunu vurgulamaktadır.Okul yönetimi açısından,
öğrenci en önemli unsur ve sistemin odak noktasıdır. Bu önem ve
özellik gözönüne alınarak önceden sorunlar ve öğrencilerin zayıf
ve güçlü yönleri belirlenirse, çözüm için uygulanacak yaklaşımlar,
çaba ve gayretlerden sonuç almak daha olanaklı olabilir.Ancak bu öncelikle
öğrencilerin aktif katılımının yanında genel,
meslekî ve alan bilgileri ile donatılmış, nitelikli, iyi bir
okul ve sınıf yönetimi ile sağlanabilir.
Bir kurumda kaliteyi yakalayabilmek
için kurumda çalışan herkesin kaliteyi düşünmesi
gerekmektedir.Başarıya götüren şey herkesçe bilinmelidir.Kalite,
ürünün üretiminden sonra kontrolüne dayanmamalıdır.Bir şey
üretildikten sonra onda birtakım eksiklikler bulmanız örgütsel açıdan
çok önemli değildir.Önemli olan bir şeyi üretirken hatasız
üretmektir. Örgütte bir takım ruhu oluşturulmalıdır.Tüm
üyeler, bireysel ve birlikte bu ortak kültürün oluşmasına katkı
sağlamalıdır.
Toplam Kalite Yönetimi müşteri
ve takım ruhu içerisinde sürekli örgütsel gelişme ruhuna
dayanır. Yeni örgüt ve yönetim anlayışına göre örgütler
başarısız olmaktan değil, yeni bir şeyi deneyememekten
korkmalıdırlar.
Gerçekten günümüz dünyası
hızlı bir değişim yaşamaktadır.Geçmişte
başarıyla uygulanmış yönetim kuram ve yöntemleri bugün
aynı başarı ile uygulanamamaktadır. Çağ
değişmiştir.Toplum ve bireyin beklenti, anlatış, tutum
ve davranışları değişmiştir. Bu
değişikliğe paralel olarak örgüt ve yönetimle ilgili yeni bilgi
ve yaklaşımlar meydana çıkmıştır.Üzerinde durulan
bulgularda vurgulandığı gibi ToplamKalite Yönetimi
açısında eğitim sisteminin en önemli görevi çağın
gereksinme duyduğu nitelik ve yeterlilikte üretken insanlar
yetiştirmektir. Bu yüzden okulların kaliteli eğitim yönetimine
ve bunu sağlayabilecek nitelikli yöneticilere gereksinmesi vardır.
Bunu sağlayabilmek için de Bursalıoğlunun belirttiği gibi,
çağdaş yönetim işlek bir kuram
istemektedir(Bursalıoğlu, a.g.e., s.31.)ToplamKalite Yönetimine
ilişkin veriler eğitim örgütlerinde bu durumu gerçekleştirebilecek
ipuçları sağlayabilecektir.
Sonuç olarak toplam kalite yönetimi ile ilgili veriler göstermektedir ki, bu bir çağcıl yönetim kuramı, yeni bir düşünce tarzı ve örgütsel bir yaşam biçimidir. Sistem ve alt sistemler, davranışsal tutum ve alışkanlıklar bu süreçte önemli rol oynamaktadır.Buna göre hizmet ya da ürünün üretildiği her süreç önemlidir.İşgörenlerin ilgilendiği süreçte gösterecekleri davranış ürünün nitelik, kalite ve sayısını etkileyebilecektir. Bir alt süreçte karşılaşılan istenmeyen bir durum bütün diğer süreçleri ve sistemin çıktısını da etkileyebilmektedir.
(Ramona Kay Michael ; Victor E. Sower ; Jaideep Motwani, A Comprehensive Model for Implementing Total Quality Management in Higher Education. Bencmarking for Quality Management & Technology, Vol.4, No.2, 1997 sayfa 104 120. )
I.Toplam Kalite Yönetim kriterlerine dayanan
yaklaşım: Bu
yaklaşım 1980 yıllarında kalite çevrimleri, istatistiksel
süreç kontrolü, kalite fonksiyon yayılımı, kıyaslama
çalışmaları gibi kalite iyileştirme programlarının
kullanıldığı yaklaşımdır.
II.Uzman Yaklaşımı: Uzman yaklaşımında Deming, Juran, Crosby gibi kalite konusunda duayen olarak kabul edilen kişilerin yöntemleri kullanılmaktadır. Aşağıda bunlardan bazıları görülmektedir(. Deming, W.E.; Out of Crisis. Cambridge, MA: Massachusetts Institute of Technology.) (Crosby Philip B. Quality is Free. Mc. Graw Hill. 1996.) (Gray Rinehard ; Quality Education, ASQC press, 1993, sayfa 78-100 )
Dr.
Demingin 14 kuralının eğitime uygulanması :
Geleceğe yönelik olarak öğrencilerin kabiliyetlerini ortaya çıkartacak ve onları geleceğe yönelik olarak hazırlayacak etkin ve etkili bir eğitim programının hedeflenmesi ve bu konuda tutarlı olunması: Eğitimde gelişmenin gerçekleşebilmesi için geleceğe yönelik ihtiyaçların tam olarak bilinmesi ve bu ihtiyaçlara uygun bir planlamanın yapılması gerekmektedir. Örnek olarak teknolojik yeniliklerin izlenmesi ve bunların sağlanması verilebilir. Ayrıca geleceğe yönelik olarak büyüme olasılığının tespit edilmesi ve buna bağlı olarak her türlü öğretim üyesi ve personel ile birlikte imkan ve olanakların sağlanması.
Yeni felsefelerin adapte edilmes: Eğitim prosesi sürekli gelişmenin uygulandığı ve asla sonu olmayan bir döngüdür. Eğitimin kalitesinin arttırılabilmesi için planla, uygula, kontrol et ve düzelt kalite çevriminin sürekli olarak uygulanması gerekmektedir.
Karşılaştırmalı ve rekabetçi bir sınav sistemine son verilmesi: Bu öğrencilerin değerlendirilmesine son vermek anlamı taşımamaktadır. Mutlaka öğrencilerin öğretilmesi istenilen bilgi ve becerilerin ne kadarını öğrendiklerinin tespit edilmesi gerekmektedir. Öğrenme prosesi ölçülmeli, ancak öğrencilerin notları birbirleri ile karşılaştırmalı olarak ilan edilmemelidir. Öğrencilerin notlarının ortalamasının saptanması ve standart sapmasının bulunması prosesin seviyesini tespit etmek açısından uygulanmalıdır. Örnek olarak sınıf içinde öğrencinin başarısını arttırmak amaçlandığı zaman, öğretim üyesi öğrencinin sınav sonuçlarına değil eğitim ve öğretim prosesine odaklanmalıdır.
Öğrencilerin, kullanılan techizatın ve tedarikçilerin kalitesini sürekli olarak arttırabilmek için tedarikçilerle beraber çalışılması ve uzun dönemli ilişkilerin gerçekleştirilmesi: Öğrencinin alacağı eğitimin kalitesini arttırabilmek için ülkenin eğitim sistemini iyi anlamak gerekmektedir. Şekil 2de görüldüğü gibi bir üniversite eğitiminde tedarikçi pozisyonunda olan birimler öğrencinin geldiği lise ve öğrencinin ailesi olarak kabul edilmektedir. Bu durumda her üniversite yönetimi tedarikçileri ile beraber hareket etmeli ve onları yönlendirmelidir. Bu durum gerekli olan teçhizat ve kitapların seçimi için de geçerli olmaktadır. Kalite ile ilgili entegre bir değerlendirme olmadan fiyatın tek başına bir değeri yoktur. Tedarikçilerin istatistiksel proses kontrolü uygulama konusunda cesaretlendirilmesi faydalı olmaktadır. Örnek olarak üniversitede okumakta olan öğrencilerin okuyacağı kitapların alımında çok tedarikçi yerine belirli bir firma ile çalışmak ve o firmayı üniversiteye faydalı olacak şekilde yönlendirmek ve eğitmek daha faydalıdır.
Eğitimin ve hizmetin kalitesinin sürekli olarak geliştirilmesi: Eğitimde kaliteyi başka bir ürünün kalitesi ile karşılaştırmak imkansızdır. Eğitimciler ve yöneticiler sürekli olarak öğrenciye, ailelerine, ve topluma verdikleri hizmetin kalitesini arttırabilmek için çalışmalı ve son çıktıları olan öğrencinin kalitesini arttırmak için çabalamalıdırlar. Bunun için gerek eğitim sisteminde gerekse teknolojide meydana gelen yenilikleri yakalamak ve bu değişiklikleri sisteme dahil etmek gerekmektedir. Her bir prosesin kalitesinin arttırılması ile maliyetleri düşürmek ve verimliliği arttırmak mümkün olacaktır.
Sürekli bir eğitimin sağlanması: Bu ilkede insanların işlerinin ne kadarını doğru yaptıklarını bilebilmeleri için, üretim sistemine dahil herkesin sürekli eğitilmesi ve bu yöntem hakkında bilgilendirilmesi vurgulanmaktadır. Bu şekilde TKY nin uygulamasında başarısız olanlar tekrar sisteme kazandırılabilmektedir. Böyle bir tutum, eğitim sistemine emek verenlerin, işlerinden daha büyük bir tatmin duymalarını sağlamaktadır. İstatistiksel yöntemler konusunda bilgili gözlemciler yetiştirilip, çözüm için hangi kusurların incelenmesi gerektiğini belirlemek için bu yöntemlerin kullanımının teşvik edilmesi gerekmektedir (12).
Liderliğin yerleştirilmesi: Güçlü bir liderlik anlayışı ile kurumun vizyonu, misyonu, değerleri ve hedefleri belirlenmelidir. Bir prosesin geliştirilmesinde üst yönetimin desteği ve katkısı toplam kalite yönetiminin başarısı için esas teşkil etmektedir. Toplam kalite yönetimi bir proses değildir yalnızca bir yönetim şeklidir. Bu nedenle başarılı bir toplam kalite yönetimi için liderlik çok önemli olmaktadır.
Açık, iki yönlü ve cezalandırmadan uzak bir haberleşme ortamı yaratarak eğitim kurumu içindeki korkunun azaltılması: Soru sorma korkusundan veya rapor hatalarından kaynaklanan maddi kayıplar dehşet verici boyutlara ulaşabilir. Herkesin fikrini korkmadan söylemesi ve beyin fırtınası yolu ile çeşitli fikirlerin ortaya atılması ve tartışılması. İkili üçlü olarak oluşan guruplar arasındaki söylemlerden ziyade, oluşturulan çalışma guruplarında veya yönetim kurullarında fikirlerin açıkça söylenmesi ve bu guruplar arasındaki iletişimin çok iyi olarak sağlanması gerekir. Takım çalışmasının gerçekleştirilmesi ile daha verimli bir çalışma ortamı sağlanmış olur.
Bölümler arasındaki bariyerlerin kaldırılması:. Farklı bölümler arasında oluşan problemlerin paylaşılması. Üniversitenin bir bütün olarak ele alınarak, fakülte ve bölümler arasında dayanışmanın sağlanması ve ortak kaynakların birlikte kullanılması.
Sayısal hedeflerin, sloganların ve kotaların kaldırılması: Bu madde ile verimlilik hedeflerinin konmasının faydalı olmadığı vurgulanmaktadır. Bu ilke özellikle eğitim için doğrudur. Belli bir okulda görülebilecek düşük verim, büyük olasılıkla ne o okulun eğiticilerinin işlerini yapmamalarına ne de öğrencilerinin kalitesizliğine bağlıdır. Büyük olasılıkla sistemin kendisine bağlı olumsuzluklardan kaynaklanmaktadır. Öğrencinin başarılı olup olmadığının tespiti yapılırken amaç geçme notuna ulaşmaktan ziyade, öğrencinin ne derece öğrendiğinin tespit edebilmek ve öğrencinin not alma endişesini bırakarak öğrenme isteğini arttırarak bunu bir yaşam tarzı haline getirebilmektir. Bunun için öğrencinin bilgiyi nasıl elde edebileceği, anlaması, analiz yapma kabiliyeti, mantıksal sıralama, sentez yapma ve değerleme gibi yaşam boyu kullanılacak olan yapıların öğretilmesi gerekmektedir.
Temel istatistik eğitiminin geniş çapta uygulanması:Meşhur bir söz vardır. Ölçemeyeceğiniz bir şeyi geliştiremezsiniz. Gerek hataları azaltmak, gerekse sistemi geliştirmek, istatistiki analiz ve sayısal düşünmeyi gerektirir. Prosesde meydana gelen değişiklikler kalitenin düşmanıdır. Bu nedenle bu değişiklikleri azaltabilmek için istatistiki metotların etkin bir biçimde kullanılması gerekmektedir.
Çalışanların bilgi, beceri ve yeteneklerini arttırmak için yoğun bir eğitim programın uygulanması: Sürekli bir eğitim, çalışanların kendilerine olan güveni ve saygılarını arttırır, sorun çözmede daha aktif ve verimli hale getirir.
Bu çalışmaların üst yönetim tarafından denetlenmesi ve teşvik edilmesi ile herkesin katılımının sağlanması:. Bu katılımın sağlanması için aşağıdaki maddelerin yerine getirilmesi gereklidir.
Organizasyon içindeki kaliteyi geliştirebilmek için korku, yasak ve engellerin yönetim tarafından ortadan kaldırılması gerekmektedir.
Yönetim toplam kalite yönetimine olan desteğini açık bir şekilde göstermelidir.
Kaliteyi geliştirme çalışmaları müşterinin ihtiyacının ne olduğunun anlaşılması ve kalite anlamının ne olduğu ile ilgili olarak çalışanların eğitimi ile başlamalıdır.
Kalite yalnızca kalite bölümünün problemi olmamalıdır. O kurumda çalışan tüm personel tarafından desteklenmelidir.
Kalite geliştirme sürekli bir süreç olmalıdır.
Hükümete ait bir denetçi gurubu veya herhangi bir özel kuruluş tarafından yapılan denetlemeler asla kalite kontrol olarak kabul edilmemelidir.
Kalite geliştirmenin çalışanların katılımı olmaksızın başarılması mümkün değildir.
Crosbynin 14 temel kuralının
eğitime uygulanması :
-Yönetimin doğrudan kalite geliştirme çalışmalarının içinde yer almasını temin et.
-Her bir bölümden temsilcilerin yer aldığı bir kalite geliştirme takımının oluşturulması.
-Organizasyonda kalitenin geliştirilmesi için gerekli olan ölçüm kriterlerinin tespit edilmesi.
-Kalite maliyetlerinin değerlendirilmesi ve kalite maliyet kavramının bir yönetim aracı olarak kullanılması.
-Tüm çalışanlarda kalite bilincinin yerleştirilmesi.
-Tespit edilen problemlerle ilgili olarak düzeltme faaliyetlerinin alınması.
-Sıfır-hata programı ile ilgili olarak bir komitenin oluşturulması.
-Kalite geliştirme ve iyileştirmenin gerçekleştirilebilmesi için sürekli bir eğitimin gerçekleştirilmesi.
-Sıfır-hata gününün düzenlenmesi.
-Hedefler ve bu hedeflerle ilişkili görevlerin tespit edilmesi.
-Hataların tespiti ve bu hatalarla ilgili nedenlerin ortadan kaldırılmasıyla ilgili prosedürlerin oluşturulması.
-Katılımın desteklenmesi ve katılanların takdir edilmesi ve ödüllendirilmesi.
-Düzenli olarak bir bilgi iletişiminin sağlanabilmesi için bir kalite konseyinin oluşturulması.
-Kalite geliştirme sonu olmayan bir süreç olmasından dolayı bütün bu adımların tekrarlanması.
III.Japon Model Yaklaşımı: Bu model daha çok Japon firmalarının kullandığı Deming ödülüne dayanmaktadır ( Xerox Quality Service, A World of Quality, Xerox Corporation. 1993. Sayfa 19 41 )
Deming ödülü 1952 yılında JUSE (The Union
of Japanese Scientists and Engineers) tarafından
başlatılmıştır. Deming ödülünün amacı,
istatistiksel süreç kontrol esasına dayanan şirket boyutunda bir kalite
kontrolünün gerçekleştirilmesine yardımcı olmaktır. 1987
yılından itibaren Deming ödülü Japonya dışındaki
firmalara da açılmıştır.
Deming ödülü, bireysel, büyük ölçekli firmanın bütünü için, büyük ölçekli firmanın bir bölümü veya küçük ölçekli firmalar olmak üzere çeşitli kategorileri kapsamaktadır. Kişisel bazda verilen ödül, kalite kontrol ile ilgili gerek pratik gerekse teorik sahada önemli başarılara imza atan veya istatistiksel kalite kontrolün yayılmasına önemli katkıda bulunan kişilere verilmektedir. Yaklaşık olarak 55-60 arasında bir ödül şu ana kadar verilmiştir. Şirket bazında yapılan değerlendirme ise aşağıda gösterilen kriterleri kapsamaktadır.
Anahtar işletme amaçlarına yönelik olarak üniversitenin politikası ve planlaması.
Organizasyon ve yönetimi
Kalite kontrol eğitimi ve yayılımı
Kalite bilgilerinin toplanması, yayılması ve kullanımı
Analiz
Standardizasyon
Kontrol (Kanri)
Kalite güvence
Sonuçlar
Gelecek planı
IV.Hoshin planlama yaklaşımı: Bu yaklaşım Japon firması olan Bridgestone tarafından geliştirilmiş ve daha sonra Hewlett-Packard tarafından başarıyla kullanılmıştır. Hoshin yaklaşımı, başarılı bir planlama, planlamanın yayılımı, yürütülmesi ve aylık teşhislere dayanmaktadır ( Witcher, B. J. ; Butterworth, Rosie. Hoshin Kanri, Total Quality management, Jun 1997, Vol 8. Issue 2/3, sayfa 319. )
Hoshin Kanri 1991 yılında Yoji Akao tarafından tanımlanmıştır. Hoshin Kanri yönteminin ilk safhası planlamadır. Hoshin Kanri planlamasının diğer strateji formülasyonlarında en önemli farkı toplam kalite yönetimine verilen önceliktir. PUKÖ (Planla uygula Kontrol et önlem al) döngüsü sürecin tüm adımlarında kullanılmaktadır. Kalite politikası içinde kalite maliyet termin amaçları ve günlük yönetim içinde kalite kontrol önemli bir yer tutmaktadır.
PUKÖ toplam kalite yönetiminin kalbi sayılmaktadır. Hoshin Kanri planlama modeli içinde çok önemli bir yer tutmakla beraber kendi içindeki dizilişinde fark bulunmaktadır. Hoshin modelinde bu çevrim kontrol ile başlamaktadır. Bu nedenle çevrim KÖPU şekline dönüşmektedir.
Hoshin planlama modelini, eğitim sahasında uzun ve kısa vadeli stratejik planlamaların yapılmasında kullanmak mümkündür.
V.Malcolm Baldrige ödül yaklaşımı: Bu model Amerika Birleşik Devletlerinde kalitenin geliştirmesi için 1989 yılında yürürlüğe konan bir uygulamadır ( Malcolm Baldrige National Quality Award 1998 Education Criteria for Performance Excellence. http://www.quality.nist.gov).
Baldrige ödülü üç ayrı sahada verilmektedir:
İmalat firmaları arasında
Hizmet organizasyonları arasında
Küçük ölçekli firmalar arasında verilmektedir.
Şu anda ödül verilmemekle beraber eğitim ve sağlık konusunda da pilot çalışmalar yapılmaktadır. Diğer sahalarda olduğu gibi Malcolm Baldrige değerleme kriterleri eğitim konusunda da yedi ana kategoride yapılmaktadır.
Şekil 1. Baldrige kriterlerine göre düzenlenmiş iş mükemmelliği modeli
Liderlik : Bu kategori liderlik sistemi ile ilgili olup öğrencinin öğrenimi ve performansı, üniversitenin sosyal sorumlulukları gibi konulara odaklanmaktadır.
Stratejik kalite planlaması : Burada stratejilerin belirlenmesi, geliştirilmesi, üniversitenin temel yeteneklerinin tespiti gibi konuları kapsamaktadır.
Öğrenci ve paydaş odaklı olma : Bu kategoride üniversite öğrencisinin ve paydaşlarının beklentileri, istek ve arzuları belirlenerek, onların tatmin derecesini arttırmak için ilişkiler incelenir.
Bilgi ve analizi : Üniversitenin süreçleri, faaliyetleri ve performans yönetim sistemiyle ilgili gerekli bilgi ve verilerin analizini içermektedir.
Akademik ve idari personel odaklı olma : Bu aşama üniversitenin amaçlarına uygun olarak akademik ve idari personelden tam olarak yararlanabilmek onları bu amaç doğrultusunda geliştirmek ve gerekli katılımın sağlanmasını temin etmek ve çalışanların tatmini gibi konular üzerinde odaklanmaktadır.
Eğitim ve diğer kullanım alanları ile ilgili süreçlerin sonuçları : Bu kategoride gerek idari gerekse akademik süreçler incelenmektedir.
Üniversite performans sonuçları : Burada gerek bağımsız gerekse karşılaştırmalı olarak üniversitenin öğrenci performansı, akademik ve idari çalışanlarının performansı, öğrenci ve paydaşların tatmini gibi sonuçlar incelenmektedir.
VI.Avrupa kalite ödül (EFQM) kriterleri yaklaşımı: Avrupa kalite ödülü olan iş mükemmelliği modeli (Türkiyede KALDER ödülü olarak uygulanmaktadır) ilk olarak 1992 yılında başlatılmıştır (16).
EFQM yaklaşımının amacı firmalara global rekabet avantajı sağlamak, kalite geliştirme faaliyetlerini desteklemek ve teşvik etmektir. EFQM ödülü büyük ölçekli firmalar ile küçük ve orta ölçekli firmalar dalında olmak üzere iki ayrı sahada verilmektedir.
Bu amaçla verilen ödül içinde 9 değerlendirme kriteri bulunmaktadır.
Liderlik
Politika ve stratejiler
Çalışanların yönetimi (İnsan kaynakları yönetimi)
Kaynakların yönetimi
Süreçler
Müşteri tatmini
Çalışanların tatmini
Çevreye sağlanan katkı
İş sonuçları
VII.Sanayi Model Yaklaşımı: Bu
yaklaşımda imalat firmaları tarafından
başarılı uygulamalar örnek alınarak eğitim sektörüne
adapte edilmiştir. Bu yaklaşımda eğitim sistemi ürüne veya
sürece dayanan bir sistem modeli olarak düşünülmektedir.
Yukarıda değinildiği gibi gerek hizmet üretimi, gerek imalat üretimi olsun sonuç kısmında (ürün veya hizmet) belirlenen hataların %98 lik bir kısmının sistemden, dolayısıyla yönetimden kaynaklandığı kalite kontrolün duayenleri (guru) olarak bilinen Dr. Deming, Dr. Juran ve Prof. Dr. Ishikawa tarafından ortaya konmuştur. Bu durum eğitim için de geçerlidir. Eğer eğitimde bir problem varsa bunun çıktısı olarak kabul edilen öğrencide problemi aramadan önce sistemin incelenmesi gerekmektedir. Genel olarak bir yüksek öğretim kurumundaki sistemi ele alacak olursak karşımıza aşağıdaki şekil 2de görüldüğü gibi bir tablo çıkmaktadır.
Şekil 2. Bir üretim sisteminin temel elemanları
Yukarda çok basit bir şekilde dizayn
edilmiş olan bir eğitim kurumuna ait sistem şeması
görülmektedir. Bir eğitim sisteminde ilk olarak dikkate alınması
gereken kısım çevresel faktörler olarak isimlendirilen dış
etkilerdir. Burada dış etkiler olarak gerek devlet, gerekse
üniversitenin yönetim kurulu tarafından belirlenmiş olan
eğitimin geleceği ile ilgili stratejiler, hedefler, planlar ve
politikalar ele alınmaktadır. İlk olarak devletin eğitim
konusundaki politikası nedir sorusunun cevaplanması ve
açığa kavuşturulması gerekmektedir (17).
Yönetim kurulu tarafından üniversitenin hedefleri ve stratejilerinin tespit edilmesinden sonra bu hedeflere ulaşabilecek aksiyonların yönetim kurulu tarafından uygulanması için çalışmaların başlaması gerekmektedir. Böyle bir çalışma için ilk adım Demingin 14 kuralının uygulanmasıdır.
Bu kuralların ışığı altında bir eğitim prosesi3 kısımdan oluşur.
-Eğitim
-Araştırma ve yayınlar
-Sosyal aktiviteler ve olanaklar.
Okul, toplumdaki bireylerin eğitilmesi işlevini üstlenen kurumların ortak adıdır.Okullar formal eğitim veren kurumlardır.Okullarda bir grup öğrenciye toplumun ve bireyin ihtiyaçlarına göre önceden hazırlanan programlar doğrultusunda üğretim faaliyetleri sunularak öğrencilerde istendik davranış değişikliği meydana getirmeye çalışılır.
Okul kontrollu bir ortamdır.Okulda öğrenciye kazandırılacak bilgi, beceri ve tutumlar önceden belirlenmiştir.Bunlar bu konuların uzmanı olan öğretmenler tarafından planlı bir biçimde düzenlenen öğretim faaliyetleri ile kazandırılır ( Fidan, Erden, 1998,s.47 ).
Kalite okullarında öğrenme herkes için öğrenciler, öğretmenler, idareciler ve diğer personel bir hedef olarak değil bir yolculuk olarak algılanır.Ancak yaşama sevinci kendini ve başkalarını sevmek ve yaşama arzusu olrak alınırsa, hayatın kendisi gerçek ve erdemli bir seyehat olarak görülür.Bu nedenle kalite okulları içindeki herkesin, kendisinin, başkalarının ve günlük hayatın süreç ve sistemlerinin sürekli gelişimine kendisini adadığı, gerçekten öğrenen bir topluluktur.Öğretmen ve öğrenciler sınıfta, her ünitenin sonunda çalışmalarını birlikte nasıl yaptıklarını ve bir sonraki ünitede başarıyı arttırmak; toplu ve bireysel öğrenme süreçlerini ve sistemlerini optimize etmek için grup ve ferdi çabaların nasıl daha iyi netice vereceğini düşünmek için zaman ayırırlar ( Bosting, 2000, s.41 ).
Eğitimi toplumsal bir sistem olarak ele alan bilim adamları; bu sistemin üç ana öğesinin öğrenci, eğitim programı ve öğretmen olduğunu belirtmektedirler.Bu üçlü eğitim akışını yönlendirmekte, biçimlendirmekte ve bütünleştirmektedir.Bunlardan öğretmen in diğer iki ögeyi etkileme gücü, onların ikisinin kendisini etkileme gücünden daha fazladır.
Öğretmen yalnızca ders veren, ders anlatan, sınav yapan ve not takdir eden bir kişi değildir.O, aynı zamanda bütün öğrencilerini bilişsel olarak geliştiren, onlara rehberlik ve danışmanlık yapan, onları mesleğe yönlendiren bir ustadır ( Özgen, 1997, s.122 ).
Günümüzde öğretmenlik özel uzmanlık bilgisi ve becerisi gerektiren bir meslek olarak kabul edilmektedir.Statü ve saygınlığı ülke ve kültürlere göre değişmekle birlikte öğretmenlik doğrudan insana yönelik olması ile birlikte kutsal bir meslektir ( Şişman,2000, s.1 ).
Profesyonel bir öğretmen, hiçbir öğrenciden, kaliteli olmayan birşey yapmasını istemez.Böylece, günümüzde öğretmenlerin öğrencilerden istediği ezberci anlayışın kalite okulunda yeri yoktur.Öğrencilere, kaliteli çalışma sergilemeleri için öğretim vermek, patronca yönetimin egemen olduğu devlet okullarında neredeyse hiç uygulanmaz.Bunun başarılması ancak lider-öğretmen olma çabası içindeki profesyonel öğretmenlerle olasıdır ( Elasser,2000,s.10 ).
Öğretmenler kendi deneyim ve anlayışlarına karşı zihinsel ve duyusal açılardan, açık olabilirlerse kendi deneyim duygularını objektif biçimde ya da başkasının gözüyle değerlendirebilirlerse ortada sorun kalmayacak, başarı artacaktır ( Adıgüzel,1999,s.148 ).
Sınıf içerisinde problem çözme basamaklarının başarılı bir biçimde uygulanması hatayı baştan itibaren ortadan kaldıracak ve motifasyonu yükseltecektir.Öğretmenin problem çözme işlemleri sırasında belli sistematik çerçevede hareket etmesi problem çözümünü kolaylaştıracak ve öğrencileri ile iletişim kolaylaşacaktır.Bunun için öğretmenler problem çözmede şu basamakları takip etmelidir ( Cafoğlu,1996,s.139; Binici,1999,s.96daki alıntı ).
Öğrencilerin beklentilerini karşılamak ve onlara nasıl hizmet edeceğini belirlemek için anahtar öğrencilerle görüşüp yolunu belirlemelidir.
Öğrenci problemlerinin tablosunu yapmalıdır.En önemli problemi incelemelidir.Problemi seçip çalışmak için yapıyı oluşturmalıdır.Gelişmiş performansını ölçmek için de öğrenci verilerini kullanmalıdır.
Süreci göstermek için iş akış diyagramını kullanmalıdır.
Problemin mümkün nedenlerini tanımlamak için beyin fırtınası tekniğini kullanmalı ve sonrada toplam kalite yönetimi araçlarını daha ileri aşamalarda kritik nedenleri elde etmek için kullanmalıdır.
Verileri toplayıp, öğrenci problemlerinin orjinal nedenlerini belirlemelidir.Gelecekteki problemlerin ölçülebilmesi için belli kıstasları veri olarak kullanmalıdır.
Verilerle incelenmiş orjinal nedenler için mümkün çözümleri geliştirmelidir.
Süreç çalışmaları için kıstasları tanımlayıp ve kıstaslara karşı mümkün çözümleri ölçmelidir.
En iyi çözümleri uygulayıp, öğrencilerin performansını izlemelidir.Eğer sistem çalışır ise adapte etmelidir.
Gelişmenin sonuçlarını ölçüp sürecin performansını belirlemek için devam etmelidir.
Çalışmalar için gelecek problemleri elemelidir.
İhtiyaç ve beklentilere karşılık verecek olan sistemlerin tasarlanmasında bu ihtiyaç ve beklentilerin çok iyi saptanması son derece önemlidir.Ancak bunların hiçbiri müşteri tanımlandığında gerçekleşemez.Şirketlerin birçoğu, hizmet verdikleri müşteri kesimini belirlemektense bir takım temelsiz bilgilerle yola çıkarlar ve bu aşamayı da genellikle atlarlar.
Müşteri sistemin sağladığı avantajların ulaştığı kişidir.Örneğin; gıda hizmeti verilen sistemin içerisindeki müşterilerin sunulan gıdayı tüketen kişiler olduğu çok açıktır.Ancak daha büyük sistemleri oluşturan alt sistemlerin herbiri için müşteri tespiti yapılması daha zor bir olaydır.Sistemlerin hem iç, hem de dış müşterileri vardır.
Bir sistemin dış müşterileri, sistemin sunduğu hizmet ve ürünlerden anında faydalanan doğrudan müşteriler olabileceği gibi, dolaylı da olabilirler.Dolaylı müşteriler sistemle ilgili olan kişiler olmakla birlikte iç müşteri değildirler ve sistemin sunduğu faydalardan doğrudan doğruya faydalanamazlar.
Bir okul sistemi içinde yapılan müşteri listesi aşağıdaki gibi olabilir ( Langford, Cleary, 1999, s.66-67 ) ;
Toplum |
Kolejler ve Üniversiteler |
Öğretmenler |
Özel Öğretmenler |
Danışmanlar |
Eğitim Kurulu |
Satıcılar |
Siyasi Sistemler |
Öğrenciler |
Sermaye Kaynakları |
İşverenler |
Çevre |
Psikologlar |
Diğer Destek Personeli |
Müteahhitler |
Aileler |
Ekonomik Sistemler |
Vergi Mükellefleri |
Devlet Kuruluşları |
Gelecek Nesiller |
Şekil 3. Bir okul sistemi içindeki müşteriler
Kalite okullarında ve onların içinde bulundukları toplumlarda herkes; hem müşteri Hem de tedarikçidir.Bu rollerin açık, görev dağılımı yapılmış şekilde anlaşılması sisteme bağlı optimal gelişmenin gerçekleşmesi için esastır.
Okullarımızın esas müşterileri öncelikle öğrencilerimiz ve onların aileleridir.Okullarımızın çalışmasından onlar yarar görürler ve görmelidirler.
Genç öğrencilerin velileri olarak, anne-babalar başlangıçta çocuklarının okullarının esas müşterileridir, ama çocukları büyüyüp olgunlaştıkça onlar okulun ikincil müşterileri durumuna geçerler ve de çocukları okulun birincil müşterisi olarak kendi eğitim yolculuklarının kontrolünü ellerine geçirirler ( Bostingl, 2000, s.35-36 ).
Eğitimin ürünü nedir?Öğrencinin ürünü olup olmadığı üzerine çok tartışma vardır.Öğrencilerin, eğitim kurumlarının özellikle disiplin ve davranışlardaki performans düzeyleri itibariyle çıktısı olduklarından çok sık söz edilmektedir. Mezunlar kaynağı gibi terimler, sonundan öğrencilerin çıktığı bir üretim hattı izlenimini çağrıştırmaktadır.Ancak bu tanımlamaların birçok eğitim uygulaması ile uyumlu olmaması sorun yaratmaktadır.
Bir ürünün kalite güvencesi sürecine konu olabilmesi için üreticinin onun kaynağını belirlemesi ve kontrol altında bulundurmasına gerek vardır.İkinci olarakta hammadde, standart bir süreç ya da süreçler serisinden geçmeli ve çıktı, önceden belirlenmiş ve tanımlanmış spesifikasyonları karşılamalıdır.Böyle bir modelin eğitime kolaylıkla uygulanabileceğini söylemek pek olası değildir.Böyle bir modelin ilk gereksinmesi, öğrencilerin başlangıçta bir seçime tabi tutulmaları gereğidir ( Sallis, 1993, s.27-28;Ensari, 1999, s.17deki alıntı ).
Kaliteli ürünler, iş dünyasında olduğu gibi, okullarda da kaliteli süreç ve sistemler sonucunda ortaya çıkar.Kalite okullarında herkes bilir ki; öğrencilerin gelişimi, ancak uzun vadede; eğitimin ön sıra işçileri olarak kabul edilen öğretmen-öğrenci takımlarının öğrenme süreçlerini sürekli iyileştirdikleri ve okul içinde optimal başarı için gereken ortamı yaratan idarecilerin bu süreçleri destekleyen sistemin bütününü sürekli geliştirdikleri zaman başarılıdır.Öğrenme; doğa gereği, okulun dışına taşınır.Kalite okulları, gençleri yaşamları boyunca öğrenmenin tüm boyutlarına hazır olmak üzere yetiştirir ( Bostingl,2000, s.43-44 ).
Yönetim bütün etkinliklerin günün şartlarına uygun olarak birbiri ile iletişim içinde ve ortak bir amaç etrafında toplanarak belli hedefe yönlendirmedir ( Hendy, 1986, s.42 ).Burada personeli aynı amaçlar etrafında çalıştıracak destekçi bir örgüt iklimi kurup bütün personelin sürekli gelişmesini ve güçlenmesini sağlayacak ve onların beklentileri ve ihtiyaçları doğrultusunda hareket edip onları doyuma ulaştırarak sürekli gelişmeyi organizasyonda yerleştirecek olan kişiler de organizasyon yöneticileridir.
Eğitim lideri akademik kaliteyi geliştirecek ve sorumluluğu yüklenecek kişidir.Üzerine düşen sorumluluk gereği sürekli gelişmenin sağlanabilmesi için bütün çalışmaları yapabilmelidir ( Cafoğlu, 1996, s.83 ).
Eğitim sisteminde özellikle son yıllarda yerinden yönetim, paralı okulların yaygınlaştırılması, ders geçme ve kredili sisteme geçiş, sekiz yıllık zorunlu eğitim ve okullaşma oranlarının yükseltilmesi gibi yeni arayışlar gündeme gelmektedir ( Erdoğan, 1997, s.199 )
Tüm etkili yöneticilerde ortak olarak bulunan özellik, sahip oldukları şeyleri etkin kılan pratiklerdir ve bu pratikler, etkili yöneticiler nerede çalışırsa çalışsın hep aynıdır. Etkili yöneticinin beş zihni alışkanlığı şunlardır (Karslı,1998,s.45):
1. Zamanın nereye harcandığını bilir. Denetim altında tutabileceği en asgari zamanı dahi sistematik olarak kullanmaya çalışır.
2. Sahip olduğu güçlere dayalı olarak çalışır, yapamayacağı işlere girişmez.
3. Daha yüksek bir performansın olağan üstü bir sonuç vereceği birkaç alan üzerinde yoğunlaşır.
4. Kendine somut hedefler koyar. Çalışmaktan çok sonuç elde etmek için çaba harcar.
5. Etkili kararlar almak durumunda olan kişidir. Etkili bir kararın, olaylar üzerinde bir konsensüs ten ziyade birbirleriyle çelişen düşüncelere dayanan bir yargıdan kaynaklandığını bilir.
Etkili okula kavuşabilmenin belki de en önemli koşulu tüm okul personelinin etkili okul anlayışı doğrultusunda eğitilmesidir. Özellikle de etkili okulda kritik etkenlerden biri olan okul yöneticisinin, etkili yönetici özellik ve yeterliklerini geliştirmesi bu konuda ilk adım olmalıdır. 15 (s.110) Etkili olmak yöneticinin görevidir. Nerede çalışıyor olursa olsun , en doğru şeyleri yapması beklenen kişi öncelikle yöneticidir. Yüksek etkililik düzeyine sahip olan yöneticiler, yaptıkları işlerde eksiklikleri doldurulamayan kişilerdir. (Karslı,1998,s.43)
Okul yöneticisi , formal ve informal boyutuyla okulu, öğrenen bir okul olmaya özendirebilmelidir. Geleceğin okul yöneticisi, öğrenme kültürü oluşturan , tasarlayan ve geliştiren yönetici olmalıdır. Bilgi toplumunun temel değerlerinin kabul gördüğü günümüzde, okul yöneticilerinden daha çok öğrenen lider rolü beklenmektedir. Çağdaş liderlik rolleri , öğrenme ve kendini geliştirme üzerinde odaklaşmıştır. Öğrenen lider, öğrenen okul kültürü kurabilmelidir. Bir örgüt öğrenmiyorsa okul boş işlerle uğraşıyor demektir. (Çelik, 1997,s.18-19) Çağdaş yönetici hem kendini geliştiren, hem de insan kaynaklarının gelişimi için onlara etki eden, ortam hazırlayan lider olmak durumundadır. Bu özelliklerin okulun kültürel unsurları haline dönüştürülmesi, gelişmede süreklilik sağlar. Öğretmenler odasında boş ve anlamsız sohbetlerin yapıldığı ortam özelliğinden çıkarak, mesleki tartışmaların yaşandığı, bilimsel gelişme ve mesleki tecrübelerin tartışıldığı, mesleki iletişimin ön plana çıktığı ortamlar haline gelir.
Eğitim yöneticisinin kendisinden beklenen görevleri etkin olarak yerine getirebilmesi için vizyon sahibi olması gerekmektedir. Vizyon bu günden rahatsızlık duymakla başlar, değer ve strateji ile birleşerek gerçekleşir. Örgütsel değer ve ideallerle desteklenmeyen vizyon yaşayamaz. (Özdemir,1998,s.30) Vizyon örgütün geleceği , hedefi, alacağı pozisyonu hakkında personele fikir verir ve yönetici ile ilgilidir. Ancak örgüt ve örgüt üyeleri tarafından anlaşılması ve paylaşılması oranında anlamlıdır.
Genel olarak eğitsel liderlik
okulun ve yöneticinin sorumluluğu olarak görülmektedir.Oysa toplamkalite
yaklaşımında liderlik ilgili örgütteki ya da alandaki herkesin
sorumluluğudur.Böyle bir yaklaşımı benimsemiş bir
eğitim kurumunda da yöneticiler, öğretmenler ve diğer
çalışanlar karar vermekten çekinmezler; onların
katkıları ve önerileri memnuniyetle karşılanır ve
istenir.Ancak böyle bir eğitim kurumunun öğrencileri, herkese
potansiyelin en üst sınırına erişebilmesini
sağlayacak, yeni öğrenme yöntemleri tasarımını
gerçekleştirebilecek gerçek eğitim liderleri olarak
yetişebilirler ( Arcara, 1995, s.99, Ensari, 2000, s.88deki alıntı
).
Bir işi çekip çevirmek,idare etmek sanatıdır.İnsanın varolduğu günden beri,sosyal ve ekonomik muhtevası ile en küçük toplum olan ailenin yönetiminden tutun da büyük toplulukların çekip çevrilmesi işlerinin düzenli şekilde ve istenen amaca ulaştırmak için, planlayan, teşkilatlan dıran, kadrolandıran, yürütme ve kontrol fonksiyonlarını yerine getiren,grubu başarıyla amaca ulaştırmakla ve sonuçta gurubu ile mutluluğu paylaşan,yeni görevlere her an hazır bulunduran, ida re eden kişi yöneten, yönetici olarak adlandırılır.Yönetenin yönettiği kişilere ise yönetilen denilmek tedir.
Yönetim, insanlara ilişkin bir şeydir. Görevi, insanları ortak performansı başarabilir duruma getirmek, onların güçlü yanlarını etkili kılmak, zayıflıklarını da önemli olmaktan çıkarmaktır.
Peter Drucker e göre 21. yüzyıla damgasını vuracak kavram, Değişim olacaktır. Değişim yönetiminin ise; geleceğin yöneticilerinin ve onların yönettikleri organizasyonların hayatta kalabilmelerinin tek şartı olması beklenmektedir.
Gelecekteki mücadele; değişimi kontrol altına alma mücadelesi, bu savaşın başrol oyuncusu ise insanın bizzat kendisi olacaktır.
21. yüzyılda değişim iki boyutta kendisini gösterecektir. Birincisi teknolojik boyutudur; kullanılan teknolojinin sürekli olarak kendini yenilemesini ve buna ayak uydurulmasını ifade eder. İkinci boyutu çok daha önemlidir. Teknolojiyi kullanan İnsan ve Organizasyon un düşünsel, fiziksel ve psiko-motor alanlardaki değişimi ve bu süreci ifade eder. Son derece kritiktir. Teknolojinin, eğer onu etkin kullanan insan yoksa hiçbir şey ifade etmeyeceğini unutmamak gereklidir. Örgütsel değişim ve teknolojik değişim birbirine paralel bir şekilde artış gösterirse, işletmelerde değişime bağlı radikal dönüşümler gerçekleştirebilir.
Değişimin bu safhasını Değişimin kurumsallaşması olarak adlandırabiliriz.
21. yüzyıl paradigmaları yok etme yüzyılı olacaktır.
Modern düşünce sistemi 20. yüzyıl sonları yaklaşırken şu sloganı haykırıyordu.
Öğrenmeyi öğren, öğrendiklerini unutmayı öğren, yeniden öğren, Yönetim gelecekle ilgilenmek demektir; geçmişin hesabını yaparak hiçbir şey kazanılamaz
İşte bu noktada vizyon sahibi olmak ve geleceği düşünmek son derece önemlidir. Geçmişteki uygulamaları sürekli masaya yatırarak tartışmak sisteme katma değer vermeyecek; aksine geçmişe odaklanıldığı için geleceğe yönelik yaratıcılığı öldürecektir.
Örgütsel vizyon ve misyonun gerçekleştirilmesi doğrultusunda değişimin stratejik yönetimi önemli bir sorumluluk olacaktır. Bu görevi gerçekleştirmeye yönelik yapılacak olan eğitimlerin amacı; insanlar ne yaparlarsa yapsınlar yaptıkları işte onları etkinleştirmek, bireysel yaratıcılıklarını nasıl etkili kullanabileceklerini göstermek ve organizasyonlarını sürekli olarak güçlü tutmalarının gerekliliğini onlara benimsetmek olmalıdır. 21. yüzyılda eğitimin önemi daha da artacaktır. Çocuklarımıza öğrenmeyi öğrenmeleri gerektiğini anlatacağız ve sonra diyeceğiz ki, Bir gün düne kadar öğrendiklerinizin yanlış olduğunu fark edebilirsiniz: İşte o zaman bütün öğrendiklerinizi unutun ve beyninizi sanki onları hiç öğrenmemiş gibi yeniden formatlayın (biçimlendirin) ve sonra yeni baştan, yeni doğrularla beyninizi doldurun, yeniden öğrenin. Bu durum o kadar büyük bir açmazdır ki; geleceğin eğitimcilerinin muhtemelen karşılaşabilecekleri en büyük ikilemdir. Bu ikilemin ortaya çıkmaması, eğitimcilerin sürekli olarak değişime hazır olmaları ile mümkün olacaktır. 21. yüzyılın okul yöneticilerinin öncelikle sorumlu olacakları konu, Okullarda değişimin yönetimi olmalıdır.
Ancak, değişimin yönetildiği ortamda eğitimin amacı, DEMINGin dediği gibi pozitifleri artırmak, negatifleri azaltmak. Böylece öğrencilerin öğrenme heyecan ve isteklerini korumak olabilecektir.
Eğitim yöneticilerinin gelecekteki bir diğer önemli sorumluluğu; Çalışmalarını nasıl değerli yapabilecekleri hususudur.
Eğer bir yönetici zamanının önemli bir kısmını çalışanlarını nasıl değerli yapabilirim? sorusuna cevap bulmakla geçirmiyorsa onun ve yönettiği kurum ya da işletmenin fazla bir şansı yoktur. Bu nokta son derece kritiktir. Kusur aramak yerine iyileştirilebilir alanlarını keşfetmek ve çalışanları o doğrultuda motive etmek, işletmenin veya kurumun bekası açısından önemli bir katma değer yaratacaktır.
Yönetim kademesinde yer alan her ferdin iki temel görevi vardır. Bunlar; kuruluşun performansını yükselmeye imkan veren sistemleri kurmak ve geliştirmek; mevcut sistemi belirlenen hedefler doğrultusunda çalıştırmak. Sistem geliştirmek, sadece yönetim görevi yürütenlerin sorumluluğundadır. Yönetim kademesi yükseldikçe, sistem geliştirme yetki ve sorumluluğu da artar. ( Kavrakoğlu,1998:16,17)
İşletmede toplam kalite yönetimi uygulamalarına geçmek, üst yönetim tarafından verilen ve desteklenen stratejik bir kararla başlar. Bu kararın verilmesinden sonra stratejik amaçların ve vizyonun belirlenmesi gerekmektedir. Belirlenen amaçlar; dinamik ve esnek olmalıdır. Çünkü , toplam kalite yönetimi sonsuza kadar giden bir süreçtir. Bunun nedeni ise; hareket noktasının müşteri olması ve müşterilerin ihtiyaçlarının sürekli değişim gösterilmesidir. Amaçlar, ne rahatlıkça ulaşılabilecek kadar basit ne de ulaşılamayacak kadar zor olmalıdır. (Hoşgörür,1997:79)
Aşağıdaki şekilde Toplam Kalite Yönetimini etkileyen sekiz kritik faktör, bir hiyerarşi içinde sıralanmıştır. Hiyerarşideki en önemli yeri, başarılı bir Toplam Kalite Yönetimi stratejisi oluşturmayı sağlayan, yönetimin tutumu almaktadır. Belirlenen bu strateji ile diğer altı faktörün nasıl şekillendiği ortaya konmaktadır. (Porter ve Parker den aktaran Yazıcı,1994:53)
Bir kurumda kaliteyi yakalayabilmek için , kurumda çalışan herkesin kaliteyi düşünmesi gerekmektedir. Başarıya götüren şeyin kalite olduğu herkesçe bilinmelidir. Kalite ürünün üretimden sonra kontrolüne dayanmamalıdır. Önemli olan bir şeyi üretirken hatasız üretmektir. Örgütte bir takım ruhu oluşturulmalıdır. Tüm üyeler bireysel ve birlikte bu ortak kültür oluşmasına katkı sağlamalıdır. Toplam Kalite Yönetiminin Joiner tarafından geliştirilen ifadesi aşağıda yer almaktadır. (Özdemir,1996:218
Okullar da dahil tüm örgütlerde yöneticilerin yürüttükleri ortak etkinlikler vardır. B etkinlikler; amaçlara ulaşma, örgütsel sistemi yaşatma ve örgütün dış çevresine uyumunu sağlamaktır. Okullara uygun düşen dördüncü etkinlikte kültürel örüntüleri yaşatmadır. Bu etkinlikler yöneticini önemli sorumluluk alanlarını oluşturur. Planlama, örgütleme,önderlik ve kontrol etme, önemli yönetim süreçlerini oluşturur ve bu dört etkinliğin gerçekleştirilmesi için alt etkinlikler olarak düşünülebilir. (Açıkgöz,1994,s.12) Yöneticinin bu süreci başarılı kullanmasında da en önemli etken zaman unsuru olmaktadır. Yönetici etkinliğini, sahip olduğu nitelik, yetenek, beceriler ve fonksiyonlarını kullanarak gerçekleştirir.(Gürpınar,1992.s.8)
Örgütsel etkililik tanım ve yaklaşımlarının çok ve farklı olmaları, örgütsel etkililik ile ilgili değerlendirmeleri güçleştirmektedir. Üzerinde çalıştığı ham maddesi toplumdan gelen ve topluma giden insan olan; sosyal, politik ve ekonomik değerleri bulunan ve içinde olduğu kadar dışında da çatışan değerleri uzlaştırmak ve dengelemeye çalışan; ürününü değerlendirme güçlüğü olan özellikleri gösteren bir örgüt olarak okulun (Bursalıoğlu,1994,s.32) etkililiğinin belirlenmesinde de yaşanmaktadır. Etkili Okul kavramı ile ilgili araştırmalardan çıkarılabilecek sonuçları Balcı,(1993,s.12) aşağıdaki şekilde ortaya koymuştur ;
1.Etkililiğin çok boyutlu kavram olması nedeniyle, ortaya konmuş modellerin bir sentezi ile daha isabetli bir etkililik tanımının ortaya konabileceği;
2- Etkili okul anlayışının temelinde tüm öğrencilerin öğrenebileceği ve tüm öğretmenlerin de öğretebileceği varsayımının yatması,
3- 1970 sonrası araştırmaların etkili okulda birinci kararlaştırıcıların okul personeli olduğu ortaya koyması sebebiyle yöneticinin iyi öğrenmeye yol açan gerekli koşulları yaratmakla, öğretmenlerin de özellikle öğrencilere akademik beklentileri ileten davranışlarla iyi öğrenmeye katkıda bulanabilecekleridir.
Etkili okul: Öğrencilerin bilişsel, duyuşsal, psiko-motor ve estetik gelişmelerin en uygun sağlandığı, optimum bir öğrenme çevresinin yaratıldığı okul olarak tanımlandığı belirtilerek özellikleri aşağıdaki şekilde sıralanmıştır. (Özdemir.1998,s.28)
Etkili Okullar ;
Açık ve belirgin amaçlar ve amaçlar üzerine odaklaşmış okul misyonuna sahiptir,
Yöneticiler kendilerini sekreterlikten ziyade, öğretim lideri olarak görürler ve bu yönde faaliyet gösterirler,
Tüm taraflar yüksek beklentilere sahiptirler,
Her öğrenciye zamanında öğrenme fırsatı ve öğrencilerin öğrenmesini geliştiren öğrenme imkanları sunarlar,
Öğrenci ilerlemesini takip ederler ve zengin akademik programlara sahiptirler,
Okul-aile ilişkisini geliştirirler,
Güçlü yönetimsel liderlik sistemini benimserler,
Uygun okul iklimine sahiptirler,
Temel becerilerin geliştirilmesi üzerinde odaklaşırlar,
Etkin bir yöneltme sistemi vardır,
Okul kaynakları temel öğrenci başarısını geliştirmeye yönlendirilir.
Üniversiteler, profesyonellerin örgütleridir. Profesyoneller de üst düzeyde otonomi uygularlar. Ne okutulacak, nasıl okutulacak, nasıl araştırma yapılacak? konularında profesyonellerin anlamlı etkileri vardır. Aynı zamanda onların kolektif karar alma, katılma gelenekleri vardır; alanlarında kurumları dışında daha geniş bilim adamları topluluğuna bağlılıkları vardır.
Üniversiteler aynı zamanda gevşek yapılı sistemlerdir. Bölüm ve birimler merkezi kurumsal fonksiyonlara gevşek olarak bağlıdırlar; keza yatay ilişkiler zayıftır. Buna karşılık TKYnin köşe taşlarının çoğu üniversitelerde zaten vardır: Katılmalı liderlik, yenilik ve bireysel otonomi, öğrenci ile güçlü ilişkiler, araştırmaya önem verme gibi. Ayrıca takım çalışması, örgüt çaplı işbirlikçi araştırma, mesleki kariyerin her aşamasında gelişme ve yetişme, kendini değerlendirmeye vurgu getirir. ( Middlehurst 1995).
Yükseköğretim kurumlarının çoğunun misyonu vardır; pek çoğunda ise, süreçlerin çıktılarının ölçülmesi gibi alışkanlıkları yoktur. Özünde kalite ilkeleri yükseköğretimin değerleriyle uyumludur, ancak kurum kültürünün, kalite ilkelerini destekler tarzda değiştirilmeye ihtiyacı vardır. Geleneksel olarak yükseköğretim kurumları, karşılıklı bağımlılık yerine bağımsızdırlar. Yükseköğretim liderleri de genelde sistem ve süreçlerini geliştirme araç ve tekniklerinde yetiştirilmemişlerdir. Ayrıca da yükseköğretimde yönetim bilgi ve becerilerini geliştirmek bir norm değildir. Mesleki gelişme disipline dayalı ve kişiye hastır. İnsanlar, topluca kurumsal süreçleri geliştirmek üzere yetiştirilmezler. Yükseköğretimde veriler sistemli biçimde toplanırlarsa da kalite ilkeleri, akademik ve yönetsel kararların alınmasından önce veri toplanmasını gerekli kılar. Yükseköğretimde komite ve komisyonlar çoktur; ancak bunların takımlar halinde çalıştıkları pek söylenemez. Yükseköğretimde kültür değişimi için insanların, iş yapma düşüncelerini değiştirmeleri gerekmektedir. Görünen o ki kalite ilkeleri topluca uygulanırsa, yükseköğretimde akademik mükemmellik kültürü yaratılabilir ( Freed 1997).
Kültür değişimi için üyelerin işlerin nasıl yapılacağına ilişkin düşüncelerini değiştirmeleri gerekir. Pek tabiidir ki paradigma değişince bireyler eski problemlere yeni cevaplar aramak üzere çeşitli soruları sormaya başlarlar. Onlar değişimi kültürde olumlu bir değer olarak algılarlar; çünkü sürekli gelişme sürekli değişmeye dayanır. İnsanlar değişme karşısında kendilerini rahat hissetmeleri için yetiştirilirler ve gelişme çabalarına girmekten korku duymazlar. Değişim için planlama ( Planlı değişme), kurumda liderler tarafından harekete geçirilen bir tutumdur. Liderler kurumda bir kalite kültürü yaratılması için gereklidirler ve ayrıca da kalite girişimlerinin yeterli kaynaklarla desteklenmesi için liderlik gereklidir. Kalite ilkeleri bütüncül (holistic) olarak uygulandığında , akademik mükemmelliğin gerektirdiği bir kültürün yaratılması mümkün olacaktır ( Freed et al. 1997).
Yüksek öğretimde kalite arayışı yeni bir strateji değildir. Üniversiteler daima en yüksek amaçları olarak mükemmelliği başarmaya ve yüksek kaliteye ulaşmaya çalışmışlardır. Pek tabiidir ki bu hedeflerin karşılanması kaynak bolluğu ve arzulanır öğrenci girişleri olması durumunda daha bir kolaydır. Ama bugün çevre değişiyor; üniversiteler azalan öğrenci girişi ve gelir kaynakları ile yüz yüze gelmekte; buna karşılık maliyet artışı ve öğrenciler için yarışma hat safhaya gelmiş durumdadır ( Freed et al. 1997).
Eğitim ve öğretimde kalite kapsamında kullanılan performans göstergeleri arasında öğrenci kabul standartları, mezuniyet oranları, öğretim elemanlarının öğretme becerileri, formal olarak kullanılmaktadırlar. Bu çerçevede öğrenci doyum anketi, okul ya da fakülte standartlar anketi, mesleki kuruluşlardan raporlar, işverenler ve mezunlar bu amaçla kullanılmaktadır( Middlehurst 1992).
Esasen kalite güvencesi etkinliklerinin akademik kuruluşlarda uzun bir geçmişi vardır: Kurs onayı, geçerlik (validity), yönetme (monitoring) ve inceleme bunlar arasındadır. Personel değerlemesi, eş çalışanın öğretimi gözlemesi, öğrenci geribeslemesi halen kullanılan araçlardır. Bireysel öğretim ünitesi, programlar, personel performansı, toplam eğitim tecrübesinden tatmin duyma bu şekilde değerlendirilmektedir. Bu çerçevede son yıllarda kalite konusu ağırlık kazanınca bazı kurumlar akademik standartlar el kitaplarını güncelleştirmişler; geleneksel kurs programı incelemesinin ötesine geçerek öğretim yükü, öğrenme kaynakları, araştırma ve öğretim ilişkisi, değerleme prosedürleri, öğretim yapısı ve akademik yılın yapılaştırılmasını kapsama almışlardır ( Middlehurst 1992).
Yüksek öğretimde kalitenin örgütleyici ilke olarak kabul edilmesi, kalitenin, etrafında kurumsal etkinliklerin odaklandığı ve ölçüldüğü, ayrıca da kurumsal önceliklerin kararlaştırıldığı temel kavram olmasını gerektirecektir. Böylece kalitenin başarılması ve geliştirilmesi, kurum boyunca etkinliklere ve bireysel hakların yönetimine rehberlik edecektir. İkinci olarak kurumun çeşitli bölüm ya da parçalarındaki etkinliklerin organik bir şekilde bütünleştirilmesini gerektirecektir. Üçüncü olarak düzenli bir yapılaşmayı gerekli kılacaktır. Birimlerarası düzenli ilişkiler kaliteyi üretir. Bu etkinlikler özel sektördeki TKY ye büyük ölçüde denk gelecektir. Yüksek öğretimde kalitenin uygulanabilirliğini tayin eden başlıca faktörler, meslekleşme (professionalism) ve meslektaş ilişkileri (collegiality) geleneğidir. Yüksek öğretimde kalitenin uygulanabilmesine temel engellerden birisi, farklı kalite kavramlaştırmalarıdır. Kalite nedir, nasıl başarılır?konularında tam bir görüş birliği yoktur. Ayrıca yetki problemi, kalitenin değerlendirilmesinin yerinin neresi olduğu, ne tür yargılama ( norm-referanslı ya da ölçüt referanslı) gerektiği konularında bir birleşme bulunmamaktadır. Önemli bir engel de kalite baskısının ardındaki nedenlerin ve kaynağın iç algılanmasıdır. Kalite için bastırma, sıkça hükümetlerin azaltılmış birim maliyeti için vurgu yapmasıyla aynı anlama gelir. Ancak daha çok sayıda öğrenci demektir bu; daha büyük yönetsel kontrol, kurumsal üyelerin değerlendirilme ve ölçülmeleri demektir. Oysa otonomi geleneği, kendini yönetme ve meslek etiği geleneği olan kurumlarda bu zordur. Sonunda kalite baskısı güç kaybı, statü ve finansman güvenliği kuşkusu yaratmakta, takım çalışması için kooperatif iklim yaratılmasına karşı düşmanca bir zemin de yaratılmış olmaktadır. Ayrıca TKY uygulaması merkezileşme karar verme yapıları ile yerinden yönetimci yapılar arasında çatışma doğurmuştur. Bu çatışma yönetsel ve akademik dünyanın bütünleşmesine engel oluşturur. Dahası kurumsal liderler kaliteye karşı vizyon ve bağlılık yaratma zorundadırlar. Müşteriye (hem iç hem de dış) odaklanma yeni bir perspektif gerektirir; özünde bu, her kurumsal üyenin toplama bir katkısı olduğunu görmektir. Bu bağlamda yönetsel, akademik ve akademik yaşamla ilgili etkinlikler, müşteriye doğrudan ya da dolaylı hizmetler olarak yeniden kavramlaştırılmak durumundadır. Bu da spesifik sorumluluk, bağlantı ve zorunluluk getirir. Öte yandan kalite yönetiminin öngördüğü takım çalışması, işbirliği, liderlik ve bireysel girişimciliğe kolektif bağlılık uygulamayı kolaylaştıracaktır ( Middlehurst 1992).
TKYnin üniversitede uygulanmasında tavsiye edilen bir uygulama iç pazarın, bölümleri, birlikte iç müşteri zincirini yaratmada , çalışmaya razı etmede bir mekanizma olarak kullanılmasıdır. Son yıllarda 1980lerden itibaren yüksek öğretime ayrılan kaynakların etkili kullanımı gündeme gelmiştir. Konu esasen, kaynak ayırma (resource allocation) kavramı ile eğitim çıktıları ilişkisini göstermektedir. Bu maksatla performans göstergeleri, örgütsel verimliliği ölçmek üzere önerilmektedir ( (Chaston 1994).
Yüksek öğretimde kalite , akademik toplumun, temelde belli standartların sürdürülme ve geliştirilmesine bağlılıklarına dayanmaktadır. İngiliz Standart Kurumu (1978) kaliteyi, bir ürün ya da hizmetin ifade edilmiş ya da gizli ihtiyaçları doyurma yeteneğinin boyutları ve karakteristikleri toplamı olarak tanımlamaktadır. Yüksek öğretimde kalite öğrenme tecrübesine yoğunlaşmalıdır; minimum kalite , tüketicilerin kalite hedeflerini sınamasına imkan vermelidir. Bu hedeflerin karşılanması için etkinliklerin planlanması ve performansın derslere göre değerlendirilmesi istenir (Chaston 1994).
TKY, tüketici- müşteri ve tedarikçi ilişkilerini engelleyici olarak yönetilmemelidir; aksine örgütteki tüm ilişkileri iç pazar programları yaratarak kapsamalıdır. Attkinsona (1990) göre vurgu, örgütün iç dinamiklerine olmalıdır. İç müşteri gereklerini karşılamayı kabullenmek, dış müşterinin ihtiyaçlarını karşılamak kadar önemlidir. Oakland'da (1989) şöyle demektedir: Örgütün tam olarak etkili olabilmesi için her parçasının, birlikte çalışma. gereklerini karşılaması gerekmektedir. Esasen bölümler kendilerini müşteri zincirinin üyeleri olarak görmelidirler. Kalite demek ki, üretim ve pazar ararsında bütünleştirici bir kavramdır; müşterinin istekleriyle örgütün etkinliklerini birbirine bağlamadır.
İç müşteri süreci, hizmet sektöründe de bir dereceye dek görülebilmektedir. Berry (1984) ve Brown (1989) müşteri bağlılığının (loyality) önemini, çalışanların tutarlı hizmet kalitesini yayma kabiliyetlerini vurgulayarak göstermiştir. Gronroosa göre ( 1982, 1985) bu amacın başarılması, iç pazar stratejisinin, kalite bilincine sahip çalışanların geliştirilmesi için kabul edilmesini gerekli kılar. İç pazar, bütüncül (holistik) bir süreç olup örgütün çoklu fonksiyonlarını bütünleştirir; böylece de hizmete dönük tarzda etkinlikte bulunmaya güdülenirler ( Chaston 1994).
Kalite, ürün ya da süreçten elde edilen doyum, standart ya da düzeyidir ve bir şeyin önemli karakteristiklerini tanımlar: Kaliteli araba gibi. İş dünyasında kalite , bir ürün ya da hizmetin ifade edilen ya da ima edilen ihtiyaçları doyurma karakteristikleri ve boyutları toplamı olarak tanımlanmaktadır. Daha kısa olarak amaca uygunluk (fitness of purpose) biçiminde tanımlanabilir. Amaç, müşteri ihtiyaçları ilgili ise , sonuçta üretimden doyumu, müşteri tayin ediyorsa bu tanım uygun olabilir( Middlehurst 1995). Yüksek öğretimde kalite tanımı çok belirgin değildir. Bazılarına göre ima edilen bazı standartlara ( öğrenci başarısı, öğretim ya da araştırma) karşı ölçülen mükemmel ya da istisnai performans, kimileri ise kaliteyi, amaca uygunluk şeklinde tanımlamaktadır. Burada önemli olan amaçtır; çünkü örgütün misyonuna karşılık gelir.
Yapılan araştırmada ; soruların geliştirilebilmesi için farklı okullardaki öğretmenlerle görüşülüp sorular sorulmuştur.Bu sayede çeşitli bilgiler elde edilmiş danışman öğretim üyesi Prof. Dr. SEMRA ÜNAL ile birlikte bir anket formu geliştirilmiştir.Bu bilgilerin ışığında anket düzenlenmiştir.Gerekli düzeltme ve düzenlemelerden sonra uygulamaya geçilmiştir.
Bu araştırmanın evrenini; İstanbul ilinde, TKY uygulayan Kadıköy Anadolu Lisesi ( KALDER Ödülü sahibi ), Kadıköy Anadolu Meslek ve Meslek Lisesi, Mehmet Beyazıt Lisesi, Ümraniye Lisesi, Hayrullah Kefoğlu Lisesi, Yamanevler İlköğretim Okulu, Münevver Şefikzade İlköğretim Okulunda ki öğretmenler oluşturmaktadır.
Bu araştırmanın örneklemini; İstanbul ilinde, TKY uygulayan Kadıköy Anadolu Lisesi ( KALDER Ödülü sahibi ), Kadıköy Anadolu Meslek ve Meslek Lisesi, Mehmet Beyazıt Lisesi, Ümraniye Lisesi, Hayrullah Kefoğlu Lisesi, Yamanevler İlköğretim Okulu, Münevver Şefikzade İlköğretim Okulunda ki 197 öğretmen oluşturmaktadır.
Araştırmada kulanılan anket formu 3 bölümden oluşmaktadır.Birinci bölümde ankete katılan kişilerin kişisel özelliklerini kapsayan 7 soru bulunmaktadır.İkinci bölümde asıl araştırma konusuyla ilgili olarak Okulda gerçekleştirilmesi gereken etkenliklerin düzeyini belirleyen 18 soru bulunmaktadır.Üçüncü bölümde ise ankate katılanların TKY uygulamaları sırasında karşılaştıkları engellerle ilgili yazmak istediği diğer düşünceleri ile ilgili kısım bulunmaktadır.
Anketin ikinci bölümünde beşli derecelendirme sistemi kullanılmıştır.Bu bölümde 1 (Çok Fazla), 2 (Fazla), 3 (Orta), 4 (Az), 5 (Hiç) olarak tanımlanmıştır.
Kullanılan ölçeğe uygun olarak elde edilen görüşlerin aritmetik ortalamaları değerlendirilirken şu aralıklar esas alınmıştır.
Verilen Ağırlık |
Seçenekler |
Sınır |
1 |
Çok Fazla |
1.00-1.79 |
2 |
Fazla |
1.80-2.59 |
3 |
Orta |
2.60-3.39 |
4 |
Az |
3.40-4.19 |
5 |
Hiç |
4.20-5.00 |
Çoğaltılan 200 adet anket formu TKY ye katılan öğretmenlere uygulanmış gerekli düzeltmelerden sonra değerlendirme yapılmıştır.
Okullarda
TKY uygulamalarında öğretmenlerin
karşılaştığı engellerin tespiti ile ilgili olarak
kullanılan anket formları toplandıktan sonra kontrol
edilmiş ve açıklamaları uygun doldurulmayanlar ya da eksikleri
olanlar örneklemden çıkarılmıştır.Değerlendirmeye
uygun bulunan 197 tane ankatin verileri kodlanarak analizleri yapılmıştır.Daha
sonra bu verilerin yüzdelik değerleri bulunarak tablo haline
getirilmiş ve bunlara ilişkin genel değerlendirmeler
yapılmıştır.
Tablo:1. Öğretmenlerin cinsiyeti
|
Frekans |
Yüzde |
Kadın |
122 |
61,9 |
Erkek |
75 |
38,1 |
Toplam |
197 |
100,0 |
Araştırmaya
katılan öğretmenlerin %61,9'u kadın %38,1'i erkektir.
Tablo:2. Öğretmenlerin mesleki kıdemi
|
Frekans |
Yüzde |
1-5 yıl |
15 |
7,6 |
6-10 yıl |
66 |
33,5 |
11-15 yıl |
47 |
23,9 |
16-20 yıl |
47 |
23,9 |
21 yıl ve üzeri |
22 |
11,2 |
Toplam |
197 |
100,0 |
Araştırmaya
katılan öğretmenlerin % 7,6 sı 1-5 yıl ,% 33,5 i 6-10 yıl , % 23,9 u 11-15 yıl , %
23,9u 16-20 yıl, % 11,2si 21 yıl ve üzeri mesleki kıdeme
sahiptir.
Tablo:3. Öğretmenlerin branşı
|
Frekans |
Yüzde |
Sınıf öğretmeni |
61 |
31,0 |
Branş öğretmeni |
136 |
69,0 |
Toplam |
197 |
100,0 |
Araştırmaya
katılan öğretmenlerin %
31,0ını sınıf öğretmenleri ,%
69,0ını branş öğretmenleri oluşturmaktadır.
|
Frekans |
Yüzde |
Evet |
160 |
81,2 |
Hayır |
37 |
18,8 |
Toplam |
197 |
100,0 |
Araştırmaya
katılan öğretmenlerin % 81,2si toplam kalite yönetimi konusunda
eğitim almış, %18,8i toplam kalite yönetimi konusunda
eğitim almamıştır.
Tablo:5.Öğretmenlerin toplam kalite yönetimi eğitimini
yeterli bulma durumu
|
Frekans |
Yüzde |
Evet |
29 |
14,7 |
Az yeterli |
116 |
58,9 |
Yeterli değil |
52 |
26,4 |
Toplam |
197 |
100,0 |
Araştırmaya
katılan öğretmenlerin %14,7si
aldıkları eğitimi yeterli bulmuş , %58,9u az
yeterli bulmuş , %26,4ü yeterli bulmamıştır.
Tablo:6. Toplam kalite yönetimi toplantılarına
katılım oranı
|
Frekans |
Yüzde |
Evet |
31 |
15,7 |
Hayır |
166 |
84,3 |
Toplam |
197 |
100,0 |
Araştırmaya
katılan öğretmenlerin %15,7si toplam kalite yönetimi
toplantılarına katılmakta , %84,3ü toplantılara
katılmamaktadır.
Tablo:7.Toplam kalite yönetimi
toplantılarının periyodu
|
Frekans |
Yüzde |
Haftada bir |
7 |
3,6 |
15 günde bir |
3 |
1,5 |
Ayda bir |
16 |
8,1 |
Düzenli yapılmıyor |
171 |
86,8 |
Toplam |
197 |
100,0 |
Araştırma
kapsamına alınan okullarda öğretmenlerin %3,6sı toplam
kalite yönetimi toplantılarının haftada bir , %1,5i 15 günde
bir ,%8,1i ayda bir ,%86,8i düzenli yapılmadığını
belirtmektedirler.
Tablo: 8. Toplam kalite yönetimi konusunda
öğretmenlerin üzerlerine düşeni yapma düzeyi
TKY konusunda üzerimize düşeni yapıyoruz |
Frekans |
Yüzde |
Çok fazla |
8 |
4,1 |
Fazla |
33 |
16,8 |
Orta |
99 |
50,2 |
Az |
50 |
25,4 |
Hiç |
7 |
3,6 |
Toplam |
194 |
100,0 |
Ortalama(X) |
3,08 |
|
Standart Sapma(Ss) |
,86 |
|
Toplam |
597 |
Araştırmaya
katılan öğretmenlerin %4,1i toplam kalite yönetimi konusunda
üzerlerine düşeni çok fazla
yaptıklarını , %16,8i fazla , %50,2si orta düzeyde , %25,4ü
az , %3,6sı hiç yapmadıklarını belirtmektedirler.
Tablo:9.Toplam kalite yönetimi uygulaması ile mevcut
sistemde yenileşme sağlanma düzeyi
TKY uygulaması ile mevcut sistemde bir yenileşme
sağlanmıştır |
Frekans |
Yüzde |
Çok fazla |
3 |
1,5 |
Fazla |
42 |
21,3 |
Orta |
84 |
42,6 |
Az |
51 |
25,9 |
Hiç |
17 |
8,6 |
Toplam |
197 |
100,0 |
Ortalama(X) |
3,19 |
|
Standart Sapma(Ss) |
,93 |
|
Toplam |
619 |
Araştırmaya
katılan öğretmenlerin %1,5i toplam kalite yönetimi uygulaması
ile mevcut sistemde bir yenileşmenin çok fazla
sağlandığını ,%21,3ü fazla , %42,6sı orta
düzeyde , %25,9u az , %8,6sı hiç sağlanmadığını
belirtmektedirler.
Yukarıda
belirtilen istatistiksel verilere göre ; öğretmenlerin toplam kalite
yönetimi uygulaması ile mevcut sistemde (x=3,19) orta düzeyde bir
yenileşme sağlandığını belirtmektedirler.
Tablo:10.Toplam kalite yönetimi ilkelerine inanma oranı
TKY ilkelerine inanıyorum |
Frekans |
Yüzde |
Çok fazla |
39 |
19,8 |
Fazla |
61 |
30,9 |
Orta |
44 |
22,3 |
Az |
34 |
17,3 |
Hiç |
19 |
9,6 |
Toplam |
197 |
100,0 |
Ortalama(X) |
2,67 |
|
Standart Sapma(Ss) |
1,25 |
|
Toplam |
518 |
Araştırmaya
katılan öğretmenlerin %19,8i toplam kalite yönetimi ilkelerine çok
fazla inandıklarını , %30,9u fazla , %22,çok fazla 3ü orta ,
%17,3ü az , %9,6sı hiç inanmadıklarını belirtmektedirler.
Yukarıda belirtilen
istatistiksel verilere göre ; öğretmenlerin toplam kalite yönetimi
ilkelerine inanma oranının , (x=2,67) orta düzeyde olduğu tespit
edilmiştir.
Tablo:11.Okulda yetki ve sorumlulukların paylaşılma düzeyi
Okulda yetki ve sorumluluklar paylaşılmaktadır |
Frekans |
Yüzde |
Çok fazla |
9 |
4,6 |
Fazla |
42 |
21,3 |
Orta |
77 |
39,1 |
Az |
58 |
29,4 |
Hiç |
11 |
5,6 |
Toplam |
197 |
100,0 |
Ortalama(X) |
3,10 |
|
Standart Sapma(Ss) |
,96 |
|
Toplam |
602 |
Araştırmaya
katılan öğretmenlerin %4,6sı okulda yetki ve
sorumlulukların çok fazla paylaşıldığını ,
%21,3ü fazla , %39,1i orta , %29,4ü az , %5,6sı hiç
paylaşılmadığını belirtmektedirler.
Yukarıda
belirtilen istatistiksel verilere göre ; okulda yetki ve sorumlulukların
(x=3,10)orta düzeyde paylaşıldığı tespit
edilmiştir.
Tablo:12.Okulda çalışanların
performanslarının gerçekçi bir şekilde değerlendirilme düzeyi
Okulda çalışanların performansları
gerçekçi bir şekilde değerlendirilmektedir |
Frekans |
Yüzde |
Çok fazla |
3 |
1,5 |
Fazla |
47 |
23,9 |
Orta |
74 |
37,5 |
Az |
56 |
28,4 |
Hiç |
17 |
8,6 |
Toplam |
197 |
100,0 |
Ortalama(X) |
3,19 |
|
Standart Sapma(Ss) |
,95 |
|
Toplam |
619 |
Araştırmaya
katılan öğretmenlerin %1,5i okulda çalışanların
performanslarının gerçekçi bir şekilde değerlendirildiğinin çok fazla
oranda olduğunu , %23,9u fazla , %37,5i orta , %28,4ü az , %8,6sı
hiç oranda olduğunu belirtmişlerdir.
Yukarıda
belirtilen istatistiksel verilere göre ; okulda çalışanların
performanslarının gerçekçi bir şekilde değerlendirme
oranının (x=3,19) orta düzeyde olduğunu belirtmişlerdir.
<!--<H2>B.7</H2>-->
Tablo:13 Okulun herkes tarafından algılanan bir
vizyonu bulunma düzeyi
Okulun herkes tarafından algılana bir vizyonu vardır |
Frekans |
Yüzde |
Çok fazla |
7 |
3,6 |
Fazla |
45 |
22,8 |
Orta |
72 |
36,5 |
Az |
57 |
28,9 |
Hiç |
16 |
8,1 |
Toplam |
197 |
100,0 |
Ortalama(X) |
3,15 |
|
Standart Sapma(Ss) |
,99 |
|
Toplam |
612 |
Araştırmaya
katılan öğretmenlerin %3,6sı okulun herkes tarafından
algılanan bir vizyonu olduğunu çok fazla oranda , %22,8i fazla ,
%36,5i orta , %28,9u az, %8,1i hiç oranda olduğunu
belirtmişlerdir.
Yukarıda
belirtilen istatistiksel verilere göre ; öğretmenlerin okulun herkes
tarafından algılanan bir vizyonu olduğunu (x=3,15) orta düzeyde
belirtmişlerdir.
Tablo:14 Okulun herkes tarafından paylaşılMma
durumu
Okulun herkes tarafından paylaşılan bir misyonu
vardır |
Frekans |
Yüzde |
Çok fazla |
9 |
4,6 |
Fazla |
38 |
19,3 |
Orta |
84 |
42,6 |
Az |
53 |
26,9 |
Hiç |
13 |
6,6 |
Toplam |
197 |
100,0 |
Ortalama(X) |
3,12 |
|
Standart Sapma(Ss) |
,96 |
|
Toplam |
605 |
Araştırmaya
katılan öğretmenlerin %4,6sı okulun herkes tarafından
paylaşılan bir misyonunun çok fazla olduğunu , %19,3ü fazla ,
%42,6sı orta , %26,9u az , %6,6sı hiç oranda olduğunu
belirtmektedir.
Yukarıda
belirtilen istatistiksel verilere göre ; okulun herkes tarafından
paylaşılan bir misyonu olduğunu (x=3,12) orta düzeyde
belirtmektedirler.
Tablo:15.Okulda çalışanların sürekli kendilerini geliştirme
imkanına sahip olma düzeyi
Okulda çalışanlar sürekli kendilerini
geliştirme imkanına sahiptir |
Frekans |
Yüzde |
Çok fazla |
9 |
4,6 |
Fazla |
40 |
20,3 |
Orta |
74 |
37,5 |
Az |
51 |
25,9 |
Hiç |
23 |
11,7 |
Toplam |
197 |
100,0 |
Ortalama(X) |
3,20 |
|
Standart Sapma(Ss) |
1,05 |
|
Toplam |
621 |
Araştırmaya
katılan öğretmenlerin %4,6sı okulda çalışanların
kendilerini sürekli geliştirme imkanına çok fazla sahip
olduklarını , %20,3ü fazla ,%37,5i orta , %25,9u az , %11,7si hiç
düzeyinde olduğunu belirtmektedirler.
Yukarıda belirtilen
istatistiksel verilere göre ; okulda çalışanların sürekli
kendilerini geliştirme imkanına sahiplik oranının (x=3,20)
orta düzeyde olduğunu belirtmektedirler.
Tablo:16 Okuldaki çabaların
zamanında değerlendirilip takdir edilme düzeyi
Okuldaki çabalar zamanında değerlendirilip takdir
edilmektedir |
Frekans |
Yüzde |
Çok fazla |
7 |
3,6 |
Fazla |
40 |
20,3 |
Orta |
58 |
29,4 |
Az |
62 |
31,4 |
Hiç |
30 |
15,2 |
Toplam |
197 |
100,0 |
Ortalama(X) |
3,34 |
|
Standart Sapma(Ss) |
1,08 |
|
Toplam |
647 |
Araştırmaya
katılan öğretmenlerin %3,6sı okuldaki çabaların
zamanında değerlendirilip takdir edildiğini çok fazla oranda
belirtmekte , %20,3ü fazla , %29,4ü orta , %31,4ü az , %15,2si hiç oranda
olduğunu belirtmektedirler.
Yukarıdaki
istatistiksel verilere göre ; okuldaki çabaların zamanında
değerlendirilip takdir edilme düzeyinin (x=3,34) orta olduğunu
belirtmektedirler.
Tablo:17 Okulda takım çalışmaları
yapılma düzeyi
Okulda takım çalışmaları
yapılmaktadır |
Frekans |
Yüzde |
Çok fazla |
11 |
5,6 |
Fazla |
35 |
17,8 |
Orta |
80 |
40,6 |
Az |
55 |
27,9 |
Hiç |
16 |
8,1 |
Toplam |
197 |
100,0 |
Ortalama(X) |
3,15 |
|
Standart Sapma(Ss) |
1,00 |
|
Toplam |
615 |
Araştırmaya
katılan öğretmenlerin %5,6sı okulda takım
çalışmalarının çok fazla oranda olduğunu , %17,8i
fazla , %40,6sı orta , %27,9u az , %8,1i hiç düzeyde olduğunu belirtmektedirler.
Yukarıda
belirtilen istatistiksel verilere göre ; okulda takım
çalışmaları yapılma oranının (x=3,15) orta
düzeyde olduğu belirtilmektedir.
<!--<H2>B.12</H2>-->
Tablo:18. Okul çalışmalarının yönetim
tarafından motive edilme düzeyi
Okul çalışmaları yönetim tarafından
motive edilmektedir |
Frekans |
Yüzde |
Çok fazla |
8 |
4,1 |
Fazla |
49 |
24,9 |
Orta |
50 |
25,4 |
Az |
63 |
32,0 |
Hiç |
27 |
13,7 |
Toplam |
197 |
100,0 |
Ortalama(X) |
3,26 |
|
Standart Sapma(Ss) |
1,11 |
|
Toplam |
635 |
Araştırmaya
katılan öğretmenlerin % 4,1i okul çalışmalarının
yönetim tarafından motive edildiğinin çok fazla , %24,9u fazla ,
%25,4ü orta , %32,0ı az , %13,7si hiç düzeyde olduğu
belirtilmektedir.
Yukarıdaki
istatistiksel verilere göre ; okul çalışmalarının yönetim tarafından
motive edilme oranının (x=3,26) orta düzeyde olduğu
belirtilmektedir.
Tablo:19.Okul sorunlarının çözülebilme ve
okulda kalitenin artma düzeyi
Okul sorunları çözülebilmekte ve okulda kalite
artmaktadır |
Frekans |
Yüzde |
Çok fazla |
5 |
2,5 |
Fazla |
44 |
22,3 |
Orta |
72 |
36,5 |
Az |
54 |
27,4 |
Hiç |
22 |
11,2 |
Toplam |
197 |
100,0 |
Ortalama(X) |
3,23 |
|
Standart Sapma(Ss) |
1,01 |
|
Toplam |
629 |
Araştırmaya
katılan öğretmenlerin %2,5i okul sorunlarının
çözülebilmekte ve okulda kalitenin artmakta olduğunu çok fazla
olduğunu , %22,3ü fazla , 36,5i orta , %27,4ü az , %11,2si hiç düzeyde
olduğunu belirtmektedirler.
Yukarıdaki
istatistiksel verilere göre ; okuldaki sorunların çözülebilmekte ve okulda
kalitenin artma oranının (x=3,23) orta düzeyde olduğu
belirtilmektedir.
Tablo:20.Öğretmen ve öğrencilerin
memnuniyetinin sağlanma düzeyi
Öğretmen ve öğrencilerin memnuniyeti
sağlanmıştır |
Frekans |
Yüzde |
Çok fazla |
3 |
1,5 |
Fazla |
36 |
18,3 |
Orta |
100 |
50,7 |
Az |
48 |
24,4 |
Hiç |
10 |
5,1 |
Toplam |
197 |
100,0 |
Ortalama(X) |
3,13 |
|
Standart Sapma(Ss) |
,83 |
|
Toplam |
608 |
|
|
|
Araştırmaya
katılan öğretmenlerin %1,5i öğretmen ve öğrenci
memnuniyetinin çok fazla oranda , %18,3ü fazla , %50,7si orta , %24,4ü az ,
%5,1i hiç sağlanmadığını belirtmektedirler.
Yukarıdaki
istatistiksel verilere göre ; öğretmen ve öğrencilerin memnuniyetinin
(x=3,13) orta düzeyde gerçekleştirildiği belirlenmiştir.
Tablo:21 Okulda hatalar oluşmadan önlemlerin
alınma düzeyi
Okulda hatalar oluşmadan önlemler
alınmaktadır |
Frekans |
Yüzde |
Çok fazla |
4 |
2,0 |
Fazla |
41 |
20,8 |
Orta |
89 |
45,1 |
Az |
54 |
27,4 |
Hiç |
9 |
4,6 |
Toplam |
197 |
100,0 |
Ortalama(X) |
3,12 |
|
Standart Sapma(Ss) |
,87 |
|
Toplam |
602 |
Araştırmaya
katılan öğretmenlerin %2,0ı okulda hataların
oluşmadan önlemlerin alındığının çok fazla ,
%20,8i fazla , %45,1i orta , %27,4ü az , %4,6sı hiç oranında olduğunu
belirtilmektedir.
Yukarıdaki
istatistiksel verilere göre ; okulda hatalar oluşmadan önlem alma
düzeyinin (x=3,12) orta olduğu belirlenmiştir.
Tablo:22. Okulda etkili bir haberleşme ve
iletişim ağı kurulma düzeyi
Okulda etkili bir haberleşme ve iletişim
ağı kurulmuştur |
Frekans |
Yüzde |
Çok fazla |
4 |
2,0 |
Fazla |
34 |
17,3 |
Orta |
78 |
39,6 |
Az |
69 |
35,0 |
Hiç |
12 |
6,1 |
Toplam |
197 |
100,0 |
Ortalama(X) |
3,26 |
|
Standart Sapma(Ss) |
,89 |
|
Toplam |
633 |
<!--<H2>B.15</H2>-->
Araştırmaya
katlan öğretmenlerin %2,0ı okulda etkili bir haberleşme ve
iletişim ağı kurulma oranının çok fazla , %17,3ü
fazla , %39,6sı orta , %35,0ı az , %6,1i hiç olduğunu
belirtmektedirler.
Tablo:23. okulda kalite kültürünün yerleşmesinin
sağlanma düzeyi
Okulda kalite kültürünün yerleşmesi
sağlanmıştır |
Frekans |
Yüzde |
Çok fazla |
1 |
,5 |
Fazla |
32 |
16,2 |
Orta |
81 |
41,1 |
Az |
6 |
33,5 |
Hiç |
17 |
8,6 |
Toplam |
197 |
100,0 |
Ortalama(X) |
3,34 |
|
Standart Sapma(Ss) |
,88 |
|
Toplam |
645 |
<!--<H2>B.15</H2>-->
Araştırmaya
katılan öğretmenlerin %,5i okulda kalite kültürü yerleşmesinin
sağlanma oranının çok fazla , %16,2si fazla , %41,1i orta ,
%33,5i az , %8,6sı hiç olduğunu belirtmektedirler.
Yukarıdaki
istatistiksel verilere göre ; okulda kalite kültürünün yerleşme
oranının (x=3,34) orta düzeyde olduğu belirlenmiştir.
Tablo:24. Velilerin katılımı ile de
yapılan toplantıların gerçekleşme düzeyi
Velilerin katılımı ile de
gerçekleşecek toplantılar düzenlenmiştir |
Frekans |
Yüzde |
Çok fazla |
4 |
2,0 |
Fazla |
30 |
15,2 |
Orta |
72 |
36,5 |
Az |
60 |
30,5 |
Hiç |
31 |
15,7 |
Toplam |
197 |
100,0 |
Ortalama(X) |
3,44 |
|
Standart Sapma(Ss) |
1,00 |
|
Toplam |
663 |
<!--<H2>B.15</H2>-->
Araştırmaya
katılan öğretmenlerin %2,0ı velilerin katılımı
ile gerçekleşen toplantıların çok fazla , %15,2si fazla ,
%36,5i orta , %30,5i az , %15,7si hiç gerçekleştirildiğini
belirtmektedirler.
Yukarıdaki
istatistiksel verilere göre ; velilerin katılımı ile de
gerçekleşecek toplantı düzeyi (x=3,44) orta olarak belirlenmiştir.
Tablo:25. Okul ile kararların birlikte alınma
düzeyi
okul ile kararlar birlikte alınmaya
başlanmıştır |
Frekans |
Yüzde |
Çok fazla |
3 |
1,5 |
Fazla |
28 |
14,2 |
Orta |
47 |
36,5 |
Az |
81 |
41,1 |
Hiç |
38 |
19,3 |
Toplam |
197 |
100,0 |
Ortalama(X) |
3,63 |
|
Standart Sapma(Ss) |
1,02 |
|
Toplam |
700 |
Araştırmaya
katılan öğretmenlerin %1,5i okul ile kararların alınma
düzeyinin çok fazla olduğunu , %14,2si fazla , %36,5i orta , %41,1i az
, %19,3ü hiç oranda olduğunu belirtmektedirler.
Yukarıdaki
istatistiksel verilere göre ; okul ile kararların birlikte alınmaya
başlanma düzeyi (x=3,63) iyi olarak belirlenmiiştir.
<!--Text and/or HTML code that is inserted after the exported output
(e.g., copyright notice).-->
Bu bölümde araştırma bulgularına göre alınan sonuçlar yer almaktadır. Buna göre ;
1- Araştırmaya katılan öğretmenlerin çoğu bayandır.
2- Araştırmaya katılan öğretmenler arasında branş öğretmenleri çoğunluktadır.
3- Araştırmaya katılan öğretmenlerin TKY konusundaki yeterlilik derecesi yüksektir.
4- Araştırmaya katılan öğretmenlerin çoğu TKY konusunda eğitim almalarına rağmen aldıkları eğitimi yetersiz bulmaktadırlar.
5- Öğretmenlerin TKY toplantılarına düzenli katılımı sağlanamadığı için , toplantılar periyodik olarak yapılamamaktadır.
6- Araştırmaya katılan öğretmenler ve okul yöneticileri üzerlerine düşeni tam olarak yapamadıklarından mevcut eğitim sisteminde istenilen iyileştirilme sağlanamamıştır.
7- Araştırmaya katılan öğretmenlerin bir kısmı TKY ilkelerine inanmaktadır.
8- Araştırmaya katılan okullardaki öğretmenlerin çabaları , yönetim tarafından zamanında değerlendirilip takdir edilmediği için , motivasyonları düşüktür.
9- Araştırmaya katılan okullarda , okul sorunlarının çözülebilme ve kalitenin artma düzeyi genel olarak düşük olduğundan , öğretmen ve öğrenci memnuniyeti orta düzeydedir.
10- Araştırmaya katılan okullarda kalite kültürü genel olarak benimsenmemektedir.
Öğretmenlerin TKY konusunda bilinçlendirilmesi için ;eğitim ve seminerlerin sayısı arttırılmalıdır.
Öğretmenlerin bu seminer ve eğitimlere düzenli katılımını sağlamak amacıyla yasal zorunluluk getirilebilir.
Düzenli katılımı sağlamak için motivasyon attırmak amacıyla ödüllendirme yoluna gidilebilir.Sağlanan başarının takdir edilmesi (ayın öğretmeni vb.), maddi imkanların arttırılması gibi.
Öğretmen ve öğrenciler TKY nde söz sahibi olabilmeli , kararların alınmasında etkili olabilmelidir.
Yapılan çalışmalar periyodik aralıklarla kontrol edilerek veriler toplanmalı ve veriler İstatistiksel Proses Kontrol yöntemleriyle değerlendirilmelidir.
Sonuçlar doğrultusunda çözüm önerileri getirilip uygulanmalıdır.
TKY konusunda başarı sağlanması için öğrenci ve velilerin de bilinçlendirilmesi ve yapılan çalışmalara ortak edilmelidir.
Uygulamaya katılan öğretmenlerin , gün içindeki ders sayısı makul düzeye indirilmeli , TKY çalışmaları için vakit ayırmaları sağlanmalıdır.
Okulun vizyon ve misyonu açıkça belirtilip benimsetilmelidir.
Okulda TKY konusunda yönetim kararlı bir tavır sergilemelidir.
Teori ve pratik bir arada yürütülmelidir. TKYnin tüm öğeleri benimsenmeli ve benimsetilmelidir.
Okulda biz bilinci oluşturulmalıdır.
BÖLÜM 1
Aşağıdaki soruları uygun bulduğunuz cevabın yanına ( x ) işareti koyarak yanıtlayınız.
1- Cinsiyetiniz nedir ?
a- ( ) Kadın
b- ( ) Erkek
2- Mesleki kıdeminiz ne kadardır ?
a- ( ) 1-5 yıl
b- ( ) 6-10 yıl
c- ( ) 11-15 yıl
d- ( ) 16-20 yıl
e- ( ) 21 yıl ve üzeri
3- Branşınız nedir ?
a- ( ) Sınıf öğretmeni
b- ( ) Branş öğretmeni
4- Toplam Kalite Yönetimi ( TKY ) konusunda eğitim aldınız mı ?
a- ( ) Evet
b- ( ) Hayır
5- TKY Eğitimi aldıysanız bu eğitimi yeterli buluyor musunuz ?
a- ( ) Evet
b- ( ) Az yeterli
c- ( ) Yeterli değil
6- TKY toplantılarına herkesin katılımı sağlanabiliyor mu ?
a- ( ) Evet
b- ( ) Hayır
7- TKY toplantıları hangi sıklıkla yapılıyor ?
a- ( ) Haftada bir
b- ( ) 15 günde bir
c- ( ) Ayda bir
d- ( ) Düzenli yapılmıyor
BÖLÜM 2
Aşağıdaki
soruları size uygun olanların karşısındaki
sayıyı ( örneğin 4 ) yuvarlak içine alınız.
SORULAR Çok fazla
Fazla Orta Az
Hiç
1- TKY konusunda üzerimize düşeni yapı- 1 2 3 4 5
yoruz.
2- TKY uygulamaları ile mevcut sistemde 1 2 3 4 5
bir yenileşme sağlanmıştır.
3- TKY ilkelerine inanıyorum. 1 2 3 4 5
4- Okulda yetki ve sorumluluklar paylaşıl- 1 2 3 4 5
maktadır.
5- Okulda çalışanların performansları ger- 1 2 3 4 5
çekçi bir şekilde değerlendirilmektedir.
6- Okulun herkes tarafından algılanan bir 1 2 3 4 5
vizyonu vardır.
7-Okulun herkes tarafından paylaşılan bir 1 2 3 4 5
misyonu vardır.
8- Okulda çalışanlar sürekli kendilerini ge- 1 2 3 4 5
liştirme imkanlarına sahiptir.
9- Okuldaki çabalar zamanında değerlendi- 1 2 3 4 5
rilip , taktir edilmektedir.
10- Okulda takım çalışmaları yapılmaktadır. 1 2 3 4 5
11- Okul çalışmaları yönetici tarafında mo- 1 2 3 4 5
tive edilmektedir.
12- Okul sorunları çözülebilmekte ve okul- 1 2 3 4 5
da kalite artmaktadır.
13- Öğretmen ve öğrencilerin memnuniye- 1 2 3 4 5
ti sağlanmıştır.
14-Okulda hatalar oluşmadan önlemler a- 1 2 3 4 5
lınmaktadır.
SORULAR Çok fazla Fazla Orta Az Hiç
15- Okulda etkili bir haberleşme ve ileti- 1 2 3 4 5
şim ağı kurulmuştur.
16- Okulda kalite kültürünün yerleşmesi 1 2 3 4 5
sağlanmıştır.
17- Velilerin katılımı ile de gerçekleşen 1 2 3 4 5
toplantılar düzenlenmiştir.
18- Okul ile kararlar birlikte alınmaya baş- 1 2 3 4 5
lanmıştır.
BÖLÜM 3
Yukarıdaki
sorulara eklemeyi düşündüğünüz açıklamalar varsa bu bölüme
yazabilirsiniz.
Diğer : ................................................