Ortaçağda
Türklerde de Bimarhaneler ve Darüşşifalar
(hastane) bulunuyordu. Bunlar aynı zamanda eğitim ve öğretim veren zamanımızın fakülteleri
gibiydiler. Büyük Selçuklular döneminde klasik tıp anlayışı vardı. Bu dönemde
kalp ve ateş kontrolü, idrar muayenesi gibi tanı ve tedavi yöntemleri oldukça
gelişmiş olduğu anlaşılmaktadır. Melikşah zamanında
40 deve ile taşınan seyyar hastanenin varlığı kaynaklardan
öğrenilmektedir.
Sivas Darüşşifası
Anadolu Selçukluları döneminde inşa edilen Darüşşifalar:
Ø
Mardin D. (Bugün mevcut
değildir)
Ø
Kayseri Nesibe
D. İnşa edilmiş en erken tıp kompleksidir.
Ø
Sivas D.
Ø
Divriği D.
Ø
Çankırı D.
Ø
Kastamonu D.
Ø
Tokat D. (Gökmedrese)
Ø
Amasya D.
Amasya Anber bin Abdullah Darüşşifası;
Burada XV.yy’da hekim ve cerrah Şerefeddin
Sabuncuoğlu
17 yıl çalışmış ve “Cerrahiyet al-Haniye” adlı tıbbi eserini yazmıştır.
İbn-i Sina 980 – 1037
Dünyanın günümüze kadar etkisini
göstermiş en büyük Türk bilim adamlarından biridir. Ortaçağ tıbbına bıraktığı
etkiler ile İslam dünyasının bilimsel başarısını en üst düzeyde tutmuştur. Onun
tıbba getirdiği yenilikler yüzyıllar boyu Avrupa’da etkisini göstermiş,
kitapları klasik ders kitabı olarak okutulmuştur.
Tıbba getirmiş olduğu yenilikleri şöyle
sıralayabiliriz:
1.) Gözlem ve deneye yer verme onun çalışmalarının
temelidir.
2.) Hasta başında klinik dersi,
3.) Bazı droglarla ilgili
farmakolojik kitapları,
4.) Boğulmalara karşı bazı tedavi yöntemlerini
bulması,
5.) Diyabet ve enfeksiyon hastalıkları üzerinde
yapmış olduğu çalışmalar.
Birbirinden değerli kitaplar
yazmıştır. ŞİFA – NECAT – HİDAYET ve en
büyük tıp kitabı olan KANUN. Bu kitapta çeşitli hastalıklara değinmekte ve
bunların tedavisinde kullanılan ilaçlardan söz etmektedir.
Matematik
alanında ün yapmış Biruni’nin hekimlik ve eczacılık
alanında da çalışmaları vardır. Hint tıp ve eczacılığını yakından incelemiştir.
Kitab al Saydala adlı
eczacıyı tanımlayan ve droglarla ilgili bilgiler veren
bir farmakoloji kitabı yazmıştır.
Asıl adı Muhammed bin Muhammed bin Uzluk bin Turhan olan Farabi Türkistan’da Farab’da doğduğu için ona kısaca bu ad verilmiştir. Doğduğu yerde medrese eğitimi görmüş ünlü Türk hekimi Bağdat’ta bilimsel çalışmalar yapmış, bilgisini ilerletmek için İran ve Mısır gibi merkezlerde dolaşmıştır. Ona filozof hekim demek daha doğru olur. Nitekim İslam felsefesini oluşturan İbn-i Sina, İbn-i Rüşd ile beraber onun da adı geçer.
İstanbul
Bostancı’dan postaya verilmiş Farabi
serisinin tümünü gösteren zarf
İslam dünyasının en büyük hekimi olan Razi Türkistan’da Rey’de doğmuştur. Tıp, eczacılık ve
deontoloji alanında kitaplar yazmıştır. Formik asit,
sülfürik asit, sinameki, demirhindi gibi maddelerin tanımını yaptı. Razi’nin tıp dünyasına getirdiği bilimsel yenilikler
şunlardır :
1. Hasta başında ilk klinik dersi veren İslam
hekimidir.
2. Çiçek ve
kızamığın ayrımını yaparak bunların tanımını verdi.
3. Tedavilerde basit
ilaç kullanımını belirtti.
4. Diyete önem
verdi.
5. Kimya alanında
deneyler yaptı, ayrıca hayvan deneylerine yer verdi.
6. Destilasyon usulünü tanımladı.
7. Cıvayı
maymunlarda deneyerek bir drog olarak kullanılmasını
sağladı.
İslam
dünyasının en büyük cerrah ve anatomistidir.
Özellikle devri için modern sayılacak cerrahi esasları getirmiştir. İlk kez
cerrahi alet resimlerinin çizimini sağlamıştır. Ağız ve diş sağlığı üzerinde
durdu. Diş tedavisinde diştaşı oluşumunu göz önünde
tutan ilk hekimlerden biridir. Eksiksiz bir diştaşı
temizliğini önermiştir. Dağlama usullerine yer verdi. Ampütasyon
yöntemlerini uyguladı. Kırık, çıkık ve felç konularında çalışmalar yaptı.
Cerrahide anestezik olarak afyonu kullandı. Droglar üzerinde çalışmalar yaptı. Yazmış olduğu El
Tasrif-i Tıp adlı kitabı 17.yüzyıla kadar Avrupa’nın çeşitli tıp okullarında
ders kitabı olarak okutulmuştur.
İspanya Cordoba’da doğmuş yahudi olan Maimonides hijyen ve tıbbi droglar üzerine çeşitli çalışmalar yapmıştır.