BİLİM TEKNOLOJİ

meteoroloji

BU GÜNÜN HAVA DURUMLARINI ÖĞRENMEK İÇİN TIKLAYIN LÜTFEN...

 

Sinsi Bir Tehlike: Yıldırım ve Nasıl Korunmalıyız

Doç. Dr. Mikdat Kadıoğlu
TMMOB Meteoroloji Mühendisleri Odası
Türk Denizleri Araştırma Vakfı
kadioglu@itu.edu.tr

Dünyada saniyede 100; bir günde de 8 milyon civarında yıldırım oluşmaktadır. Yıldırım, binlerce amper büyüklüğünde elektrik akımı oluşturabilir ve çarptığında hayvanlar ve insanlar elektrikle yüklenebilir. Bu nedenle yıldırımlar, insanlar ve cisimler için birinci derecede tehlikelidir; önemli can ve mal kayıplarına neden olurlar.

Bu Sefer Ufolojistlere Göre Deprem Işıkları

Doç. Dr. Mikdat Kadıoğlu
TMMOB Meteoroloji Mühendisleri Odası
Türk Denizleri Araştırma Vakfı
kadioglu@itu.edu.tr

Bilim ve Teknoloji sitesinde vemiş olduğumuz   haber daha sonradan değişik gazetelerde de yer aldı. Bu konuda çok fazla sansasyon yapıldığı için, sayın Doç. Dr. Mikdat Kadıoğlu açıklama yapmak zorunda kaldı. Açıklamasını hiç bir değişiklik yapmadan sizlere sunuyoruz.

Körfez depremi sonrası havada görülen esrarengiz ışıklar:
Bir Dünya ışığı, Ufo Değil
Dünya atmosferinde görülen ve dünya kaynaklı olan, fakat tanınamayan ışıklar "dünya ışıkları" (earth lights) olarak adlandırılır. Bu ışıklar, genellikle; "yıldırım topları" (ball  lightning) ve "deprem ışıkları" (earthquake lights) ile ilişkilidir. Fakat, bu dünya ışıklarının görülebilmesi için mutlaka bir elektrik fırtınası veya depremin oluşması da şart değildir.

Sıcak Kışlar Sera Etkisinden Kaynaklanıyor.

2 Haziran 1999

Amerikan Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi, NASA 
Columbia Üniversitesi'nden bir gurup bilim adamı, kuzey yarı küredeki sıcak kışların, global ısınmaya bağlı  üst atmosfer rüzgarlarının sonucu olarak açıklanabileceğini bildirdiler. Sera etkisiyle kuvvetlenen rüzgar, okyanuslardaki sıcak havayı karaya taşıyarak, geçtiğimiz kış ayının normalden daha sıcak geçmesine neden olduğunu açıkladılar.

 

Rüzgarın Tehlikeli Soğutucu Etkisi

Doç. Dr. Mikdat Kadıoğlu, İTÜ Meteoroloji Müh. Böl. Öğretim Üyesi

Hava durumu raporlarında “dışarıda hava sıcaklığı 0 ° C olacak, fakat kuvvetli rüzgar nedeniyle biz onu –20 ° C olarak hissedeceğiz” denirse bu ne anlama gelir?

Yaz aylarında yüksek hava sıcaklığı ile birlikte yüksek nem bizi ne kadar sıcaktan bunaltıyorsa, kış günlerinde de düşük hava sıcaklığı ile birlikte kuvvetli rüzgarlar da bizi o kadar üşütür. Yazın etkili olan yüksek nemden dolayı insanların hissettiği hava sıcaklıkları, termometre ile ölçülen hava sıcaklıklarından daha yüksektir. Kışın ise zaman zaman etkili olan kuvvetli rüzgarların soğutucu etkisinden dolayı insanların hissedeceği hava sıcaklıkları termometreler ile ölçülebilecek hava sıcaklıklarından daha düşüktür. Vücudumuz hava sıcaklığını termometre gibi hassas bir şekilde ölçemez fakat ne kadar hızlı soğuduğuna veya ısındığına karşı çok hassastır.

Soğuk bir kış günü açık havada yapılan bir futbol maçını seyrederken tahta ya da demir bir banka oturma arasında tercih yapma şansına sahip olsanız büyük ihtimalle tahta bankı seçersiniz. Bankların üzeri aynı sıcaklığa sahip olmasına rağmen demir bank daha soğuk olarak hissedilecektir. Çünkü demir yüzeyi daha büyük ısı iletimine sahiptir ve bizim daha hızlı bir şekilde soğumamıza neden olur. Soğuk ve rüzgarlı bir günde kendinizi sıcak tutabilmek için sizi rüzgardan koruyabilecek bir şey, saklanabilecek bir yer ararsınız. Burada havanın kötü bir iletken olduğu konusunda itiraz edebilirsiniz. Evet bu yüzden çift camların arasında ısı yalıtımı görevi gören hava bulunur. Fakat hareket eden hava iyi bir yalıtkan değil iyi bir iletkendir.

Rüzgar soğuğu faktörünü açıklayabilmek için, önce sakin bir havayı göz önüne alalım. Temas yoluyla ısı, sizin cildinizden alınıp derinizi çevreleyen havaya taşınır. Buradaki havanın molekülleri rastgele hareketlere sahiptir ve derinizden uzaklaşırken vücut ısısının bir kısmını kendisi ile birlikte alıp götürür. Rüzgar esmeye başladığı zaman, cildinize daha fazla hava molekülü temas etmeye başlar ve her bir hava molekülü vücut ısısının bir kısmını taşımaya başlar. Yüzünüze çarpan hava moleküllerinin sayısı rüzgarın hızının artması ile artar. Yüzünüzün ısı kaybetme hızı artar ve siz hızla üşümeye başlarsınız. Rüzgar soğuğu faktörü sadece, havanın hareketi ile kaybedilen ısıdaki artışı dikkate alır. Aşağıdaki tablolar rüzgar soğuğunu, hava sıcaklığı ve rüzgar şiddetinin bir fonksiyonu olarak verir.

 

Yukarıdaki tabloları kullanarak rüzgarın soğutucu etkisini bulmak için, tabloların en üstündeki satırında bulunan gerçek hava sıcaklığını bulun ve sol taraftaki rüzgarın şiddeti ile kesiştirin. Örneğin, Tablo 1'den hava sıcaklığı -5 ° C ve rüzgar hızı 30 knot ise, rüzgarın soğutucu etkisini –28 ° C olarak bulursunuz.

Burada önemli olan nokta, rüzgarın soğutucu etkisinin vücudumuzdan rüzgar nedeniyle kaybedilen ısı (üşüme) hızının bir ölçüsü olduğu, ve kesinlikle havanın sıcaklığı olmadığıdır. Rüzgarın soğutucu etkisi örneğin, parmağınızın, araba radyatörünün veya içeceğiniz bir bardak suyun ne kadar soğuk olduğunu değil, rüzgar tarafından ne kadar hızlı bir şekilde ısı kaybedip üşüyeceğimizi bize söyler. Diğer bir deyişle, hava sıcaklığının donma noktasının (0 ° C’nin) üzerinde olduğu fakat rüzgarın soğutucu etkisinin donma sıcaklığının altında olduğu zaman bir bardak içindeki su donmayacaktır. Veya eğer sizin arabanızın antifrizi –30 ° C ise ve rüzgarın soğutucu etkisi –35 ° C ise, arabanıza (gerçekte hava sıcaklığı –30 ° C’nin altına düşmediği için) bir zarar gelmez. Fakat, insan ve hayvanlar için, örneğin, rüzgarın soğutucu etkisi –28 ° C altına düştüğünde rüzgar ısırığı tehlikesi önemli ölçüde artar. Diğer bir deyişle, rüzgar soğuğu sadece insan ve hayvanları etkiler.

Yukarıdaki tablo Siple (1945)’nın formülasyonu kullanılarak 33 ° C ortalama deri sıcaklığı ve 1.8 m/s rüzgar şiddetine göre hesaplanıp hazırlanmıştır. Tablodan görülebileceği gibi ve tanımdan dolayı rüzgar hızı 4 knot (» 1.8 m/s, 6.4 km/saat) olduğunda rüzgar soğuğu faktörü etkili değildir. 1.8 m/s'den küçük değerler için rüzgarın soğutucu etkisi hava sıcaklığından daha büyüktür. Fakat, 1.8 m/s'den büyük değerler için rüzgarın soğutucu etkisi hava sıcaklığından daha küçüktür. Rüzgar soğuğu, hava sıcaklığının vücut içi sıcaklığından (37 ° C) daha düşük olduğu zamanlar geçerlidir. Bununla birlikte rüzgarın soğutucu etkisi genellikle hava sıcaklığı 15 veya 10 ° C'den daha küçük olunca hesaplanır. Rüzgar hızı (90 km/saat) 25 m/s'deyken rüzgarın soğutucu etkisi en büyük değerine ulaşılır. Bunun üzerindeki rüzgar şiddetleri ise havayı daha sıcak hissetmemize neden olur (wind-scorch factor). Diğer bir deyişle, özellikle hava sıcaklığı 33 ° C'den daha yüksek ise (birazda neme bağlı olarak), rüzgar hissedilen hava sıcaklığını daha da yükseltir; artık düşürmez.

Rüzgarın soğutucu etkisi üzerine orijinal çalışmalar Antarktika kaşifleri olan Paul Siple ve Charles Passel tarafından 1941 kışında yapılmıştır. Onlar bir tavadaki ve plastik bir silindirdeki suyun donma süresini ölçmüşler ve ısı kaybı hızının, su ve hava sıcaklığı ile birlikte rüzgar şiddeti ile de belirlenebileceğini bulmuşlardır. Bu yöntemin direkt olarak insanlar üzerine uygulanabilirliği üzerine bilimsel çevrelerde büyük tartışmalar vardır. Örneğin, insan bir tava sudan daha karmaşıktır ve her kişi yaşına, cüssesine, sağlık durumuna ve içinde bulunduğu fiziksel etkinliğe göre soğuğa farklı tepkiler gösterebilir. Aynı zamanda güneşlenme ve havadaki bağıl nemin de göz önüne alındığı yeni indeksler de geliştirilmiştir, ama hiç biri yaygın bir şekilde kullanılan rüzgar soğuğu indeksinin yerini alamamıştır. Sonuç olarak rüzgarın soğutucu etkisi, açık havadaki etkinliklerimiz ve dışarıya çıkarken nasıl giyinmemiz konusunda bizlere fikir vermesi bakımından çok faydalı ve kullanışlı bir indekstir. Bu indeks sadece dışarıdaki havayı ne kadar soğuk hissedeceğimizi anlamamıza yardımcı olur.

Soğuk ısırması (frostbie) cildinizin sıfır derece (donma) sıcaklığının altında olan bir sıcaklığa düştüğünde oluşur. Soğuk ısırması genellikle vücudun en uç noktaları olan kulaklar, el ve ayak parmaklarında görülür. Bu da bize bir cismin soğuma hızının aynı zamanda, cismin yüzey alanının cismin hacmine oranı ile de ilişkili olduğunu gösterir. Bu oran ne kadar büyükse cismin soğuması da o kadar hızlı olur.

Vücudumuz ürettiği ısıdan daha fazlasını kaybederse, vücut iç sıcaklığı düşer. Vücut; sıcaklığını korumak için, örneğin titreyerek, enerji kaybeder. Vücut sıcaklığı, metabolik aktiviteler normal bir şekilde sürdürülemeyecek kadar düştüğünde de hypothermia oluşur. Hypothermia’nın ilk işareti zihin karışıklığı ve şaşkınlıktır. Bunu uyuşukluk, baygınlık ve ölüm takip eder. Hyportemia’dan sakınmak için rüzgarın soğutucu etkisi hakkında mutlaka bilgi sahibi olmalısınız. Rüzgarın soğutucu etkisi kuvvetli olduğu zamanlar rüzgardan korunun ve kuru kalmaya çalışın. Eğer birisi aşırı derecede soğukta kalmış ise ona sıcak ve kuru giysiler giydirin. Ona sıcak içecekler verin, onun açlığını giderip istirahat etmesini sağlayın, ama kesinlikle alkollü içecek vermeyin.

Meteoroloji bilim dergilerinde ısı indeksi ve rüzgar soğuğu üzerine sayısız bilimsel makaleler vardır. Rüzgar soğuğunun Türkçe olarak en yalın açıklamasını ise TÜBİTAK Popüler Bilim kitaplarından Hava ve İklim’in 35’inci sayfasında bulabilirsiniz. “Rüzgar, hava sıcaklığını olduğundan daha soğuk hissetmemize yol açabilir. Buna rüzgarın soğutucu etkisi denir. ... ” Örneğin, “Hava sıcaklığı 0 ° C olup hafif bir rüzgar esiyorsa sıcaklığı rüzgarın soğutucu etkisinden dolayı –3 ° C olarak hissederiz. Kuvvetli bir rüzgar esiyorsa sıcaklık –10 ° C gibi hissedilir.” Diğer bir deyişle, kışın güneşli havalara hiç aldanmamak ve rüzgar soğuğunu bilmeden sokağa çıkmamak gerekiyor.

Gelişmiş ülkelerde medya, insan sağlığı için önemli olan bu ve benzeri bilgileri halka yıllardır ulaştırıyor. Örneğin, ABD’de 1973’lerden beri soğuk havanın esen kuvvetli rüzgarlar tarafından el, yüz, kulak gibi çıplak yüzeylerdeki etkisi bilinip ona göre giyinilerek sokağa çıkılıyor. Kış sabahları Amerikan TV’leri rüzgar soğuğuna göre halkın kafasındaki “bugün nasıl giyinelim?” sorusuna yanıt veriyor. Sabah dışarı çıkarken, ya da çocuklar okula gönderilirken eldiven ve kaşkole ihtiyaç olup olmadığı da belirtiliyor.

Rüzgarın soğutucu etkisi sadece bir indekstir. Eğer dışarısı soğuksa sizi sıcak tutacak kuru bir şeyler giyinin. Eğer dışarıda hava hem soğuk, hem de rüzgarlıysa sizi daha fazla üşütecektir. Ve eğer kayak yapıyor, koşuyor veya bayır aşağı kayıyorsanız rüzgar sizi daha da fazla etkileyecektir.

İnsanlar ve hayvanlar, havanın nemine ve esen rüzgarın şiddetine göre termometreden farklı olarak hava sıcaklıklarını hisseder. Bu nedenle de yazın ısı indeksi, uv-indeksi; kışın da hava kirliliği, rüzgar soğuğu vb. bilgileri sunan hava durumu programlarını izleyiniz ve medyanızdan bu bilgileri de ısrarla isteyiniz.

İstanbul için "Rüzgar Soğuğu Etkisini" uzun yıllardan beri veren Uluslar arası Internet sitelerinin adreslerine birkaç örnek:

http://www.abcnews.go.com/weather/LTBA.html

http://www.wunderground.com/global/stations/17060.html

http://www.weather.com/weather/cities/tu__istanbul.html

Daha fazla bilgi için "Windchill" veya "Wind Chill" şeklinde internette arama yapmanız yeterlidir.

"Hissedilen Sıcaklık" veya "Rüzgar Soğuğu"nun "ilimi" olup olmadığını anlamak için de aşağıdaki yabancı yayınlara bakınız lütfen.

'Spirograph' Bulutsu'su Hubble Astronomlarını Şaşırttı

11 Eylül 2000, CNN

Genç bir bulutsu (nebula) parlak doku ve renkleriyle astronomları büyüledi. Bir zamanlar kendi güneşimize benzer olan bulutsu, şeklinden dolayı, Hubble Uzay Teleskopu'nu kullanan astronomları hayrete düşürüyor.

Güneş'in geleceği hakkında 'gezegensel bulutsular' hakkında araştırma yapılırken, Hubble bilim adamları, Spirograph Bulutsu'sunun resimleriyle karşılaştılar.

Kendi güneşimiz gibi sıradan bir yıldız, alacakaranlık dönemine girdiğinde, dev kırmızı bir hale geliyor ve dış tabakası, gaz ve madde halesi haline geliyor.

Bulutsu giderek genişler. Milyarlarca yıl içinde, iç yıldız yavaş yavaş solarak soğuk beyaz bir cüceye dönüşür.

Bulutsuyu inceleyen Hubble ekibinden Raghvendra Sahai, Dünya'daki teleskoplarla bulutsunun eliptik bir şekle sahip olduğunun sanıldığını belirtti. Ancak, Hubble'in güçlü mercekleriyle, bulutsunun, sanılandan farklı bir şekle sahip olduğu görüldü.

Güneş'in, 5 milyar yıl içinde aynı kaderi paylaşacağı öngörülüyor.

 

 

site yapım,içerik ve dizayn:

SELCUK TUNCER

nick: BLueMooN