BİLİM-TEKNOLOJİ
otomotiv
BMW C1'e yeni rakip: 'Honda Elysium'
BMW C1 ile başlayan yepyeni bir kavramın ürünü 'üstü
kapalı scooter' lara ilgi giderek artıyor. Daha konsept aşamasındayken birçok
kesimden tepki alan BMW C1, pazara çıktığı kısa süre içersinde kendisini
motosiklet pazarına kabul ettirdi gibi benzer rakipler de bulmaya başladı.
Hatırlayacağınız gibi Renault'nun bu yeni pazar için hazırlandığı üstü
kapalı scooterini yaz aylarında sizlere tanıtmıştık. BMW'in yeni rakibiyse
dünyanın önde gelen motosiklet üreticilerinden Honda. Honda, BMW'nin C1
modeline sıra dışı motosikleti 'Elysium' ile rakip oluyor.
Honda'nın 'Elysium' adını verdiği üstü kapalı scooteri, BMW C1'e oranla
daha geniş teknik donanıma sahip. Bunu BMW C1'in en güçlü modelinde kullanılan
200 cc'lik motora karşılık, 'Elysium' un 750 cc'lik güçlü motorundan da
anlıyoruz. 'Elysium' sıkışık trafikte bir otomobilin güvenliğini ve
konforunu birlikte sunacak şekilde tasarlanmış. 'Elysium' un BMW C1'den en önemli
farkıysa tavanının istendiğinde çıkartılabiliyor olması. CVT
teknolojisine sahip bir otomatik şanzıman kullanıldığı 'Elysium'
otomobillerden alışık olduğumuz ABS, ASR gibi güvenlik ekipmanlarını da bünyesinde
bulunduracak. 'Elysium'un hangi tarihte satışa sunulacağı ve fiyatı ise sır
gibi saklı tutuluyor.
05/11/2001 13:10
Rolls-Royce tarihe karışıyor
Dünyanın en lüks
otomobil markalarından Rolls-Royce gelecek yıl BMW ailesine katılacağını açıkladı.
2003 yılından itibaren üretime son verecek olan İngiliz Rolls-Royce, BMW'nin
lüks segmentteki modellerini temsil edecek.
ABD'de yayımlanan Boston Globe Gazetesinin haberine göre Rolls-Royce 2003 yılından
itibaren BMW ailesine katılacak, buna karşılık Bentley üretimi aynen devam
edecek. Bu ara Avrupa'da 2002 yılında piyasaya çıkacak otomobiller
uluslararası New England oto fuarında ilk kez alıcıların beğenisine
sunuldu. 3-11 Kasım arasında açık kalacak olan fuarın verdiği en önemli
mesaj ''daha büyük ve daha güçlü'' otomobiller oldu.
Fuarda tanıtılan otomobiller içinde en pahalısı 366 bin dolar etiket taşıyan
Rolls-Royce Corniche modeli oldu. Onu 345 bin dolara satılan Bentley
Continental R ve 216 bin 900 dolar istenen Bentley Arnage izliyor. Diğer bazı
lüks otomobillerin fiyatları ise şöyle: Mercedes-Benz SL 133 bin dolar; BMW
Z8 131 bin dolar; Porsche 911 Carrera 90 bin dolar; Acura X 88 bin dolar; Audi
A8/S6 80 bin dolar; BMW 7 serisi 100 bin dolar. Bu arada, Jaguar'ın X tipi ile
Mercedes Benz'in C Class Sports Coupe modelleri 25-30 bin dolardan satılıyor
ve alıcılara en üst düzeyde lüks ve konfor sunuyor. Volkswagen ve BMW'nin
ise güçlü motorlara sahip yeni lüks modeller üzerinde çalıştıkları
belirtildi.
05/11/2001 10:40
Subaru: "Geleceğin MPV'sini yorumladık"
Tüketicilerin MPV (çok
amaçlı otomobil) segmentinde yar alan otomobillere ilgisi giderek artıyor.
Bunu gerek tüketici taleplerinden, gerekse farklı menşeden pek çok otomobil
üreticisinin bu segment için birbiri ardına hazırladığı yeni modellerden
de anlıyoruz. Subaru'da bu sıcak pazara aday markalar içersinde yer alıyor.
Geç kalmanın dezavantajlarını kapatmak için tasarımcılarına sıra dışı
bir MPV yarattıran Subaru, yeni MPV'siyle geleceği yorumladığını iddia
ediyor.
'WX-01' adını alan Subaru'nun yeni MPV'si bu segmentin talep gören
modellerinden Opel Zafira gibi yedi kişilik iç mekana sahip. Tokyo Otomobil
Fuarı ile ilk kez tüketicilerin karşısına çıkan 'WX-01', en geç 2003 yılında
satışa sunulacak. 'WX-01', Subaru gibi GM'in bünyesinde yer alan Opel'in
desteğiyle geliştirilmiş. Zaten pek çok noktasıyla da gelecek nesil Opel
Zafira'dan ip uçları veriyor. Subaru yeni MPV'sinde adıyla bütünleşen dört
tekerlekten çekiş sistemini standart olarak sunuyor. Aracın kalbindeyse
Legacy Outback'te görev yapan 3.0 litrelik altı silindirli bir motor
bulunuyor. Yeni modifikasyonlarla bu motorun 200 HP'den daha fazla güç sunacağı
bildiriliyor. Değişken bir iç mekan sunana 'WX-01'de kullanılacak olan CVT
teknolojili otomatik şanzımansa yakıt ekonomisine katkıda bulunacak.
01/11/2001 11:00
Willys efsanesi geri döndü
Amerika'nın İkinci
Dünya Savaşı'ndaki başrol oyuncularından Jeep Willys, 21.yüzyılın
teknolojik yeniliklerini bünyesine katarak geri dönüyor.
Willys 2 adı ile satışa sunulacak olan yeni Willys, gelecek nesil Wrangler
hakkında da ipuçları veriyor.
Jeep tasarımcılarının klasik çizgileri bozmadan modern görünümü yansıtmaya
gayret gösterdikleri Willys2'nin eski versiyon ile arasındaki en büyük
benzerlik; yedi çizgiden oluşan radyatör ızgarası.
1.6 litrelik turbo beslemeli bir benzinli motorun hayat vereceği Willys 2'nin
maksimum gücü 160 HP. 0'dan 100 km/s hıza 10.5 saniyede ulaşacak olan Willys
2'de sürekli dört tekerlekten çekiş sistemi standart olarak sunulacak.
Willys 2'nin turbo beslemeli motorunun ürettiği gücü, dört ileri vitesli
bir otomatik şanzıman tekerleklere iletilecek.
İç mekanı yarı şeffaf plastikten imal edilecek olan Willys 2, pratik kullanım
ve şık görünümü bir arada barındıracak. Jeep'in önümüzdeki Detroit
Otomobil Fuarı'na kadar Willys 2 ile ilgili üretim planlarını açıklaması
bekleniyor.
31/10/2001 12:00
En güçlü Impreza aralık ayında Türkiye'de...
Geçtiğimiz ay düzenlenen
Frankfurt Otomobil Fuarı'nda ilk kez görücüye çıkan ve fuarın ardından
Avrupa'da satışa sunulan Subaru Impreza WRX STi, önümüzdeki aralık ayı
itibariyle Türkiye'de de satışa sunuluyor.
Tüm Subaru'larda olduğu gibi dört tekerlekten çekiş sistemine sahip Impreza
WRX STi, Impreza ailesinin en güçlü motor seçeneğine sahip versiyonu.
Performans, güç ve güvenlik unsurlarının maksimum seviyede birleştirildiği
Impreza WRX STi'ın tork dağılımı değişken ve merkezi diferansiyel sistemi
dört düzeyde ayarlanabiliyor. Ayrıca iki aksta da kendini kilitleyebilen
diferansiyel bulunuyor. Bu aktarım teknolojisi sayesinde otomobil asfalta adeta
yapışıyor. Impreza WRX STi'ın bir diğer marifeti de bağımsız süspansiyonlarının
yarattığı üstün sürüş stabilitesi. WRX modelinden alınan ve özel
ayarlarla yaratılan 'Upside-down' amortisörler, işletme mili çubuğu ile
hidrolik birimin yer değiştirmesiyle çalışıyor.
Imperza WRX STi'ın motoru WRX versiyonundan 30 HP daha güçlü. WRX STi'nin
Boxer motoru 280 HP'lik gücü geleneksel bir turbo beslemeyle üretiyor. Bu güçlü
motorun delirdiği devirse 4000'den sonrası. 8000 devire kadar fırtına gibi
esen motor 60 litrelik yakıt deposunu da 400 km'de bitiriyor.
Zengin donanım seviyesine rağmen vasat işçilik kalitesine sahip Impreza WRX
STi'ın fiyatının bir hayli tuzlu olması bekleniyor.
Volkswagen'in hız canavarı yollara iniyor
Volkswagen'in
35'incisi düzenlenen Tokyo Motor Show'daki yıldızı W12 üretim için gün
sayıyor. 0-100 km/s'ye 3.5 saniyede ulaşan, 350 km/s son hıza sahip W12, 6
litre hacminde 12 silindirli bir motora sahip. Performans canavarı bu motor,
7.000 d/d'de 600 HP güç ve 5.800 d/d'da 620 Nm maksimum tork üretiyor.
Volkswagen'ın bu güçlü motoru lüks segmentte yer alan bir sedan modelinde
ve off-road bir araçta daha kullanması bekleniyor.
1.200 kg ağırlığındaki Volkswagen W12, dünyanın en özel ve hızlı spor
otomobillerinden biri.
513 mm uzunluğa, 715 mm yüksekliğe ve 710 mm genişliğe sahip motor oldukça
kompakt. Sadece 239 kg ağırlığa sahip W12, 5.998 cc hacminde. W12 esas
olarak 72 derece açı ile birbirine iki V şeklinde konumlandırılarak, W şekli
elde edilmiş, 2 adet 4 subaplı V6 ince motor bloğundan oluşuyor. W12 motor,
iki V6 motor bloğu arasındaki 15 derecelik silindir açısı sayesinde günümüzde
kullanılan normal V12 motora kıyasla oldukça kompakt bir yapıya sahip hale
getirilmiş.
W12 Coupe'nin içi deri, alüminyum ve karbon materyaller ile döşenmiş.
Koltuklar ve kapı döşemeleri tamamen koyu gri renkte süet ve renkli deriden.
Otomobil içinde kırmızı alüminyum parçalar göze çarpıyor. Bu renk ve yüzey
kaplamasını elde etmek için Volkswagen ilk defa yeni kimyasal bir metod
kullanmış.
W12'nin gücü Nardo İtalya'da yapılan bir rekor denemesinde belgelendi. W12,
uzun yol testi sırasında 24 saatlik dünya hız rekorunu kırdı. Bu rekor sırasında
W12, 7.085,7 kilometre mesafeyi 295,24 km/s hız ile katederek eski rekoru da 12
km/s ile geçmiş oldu.
Bu dünya rekoru dışında ayrıca 2 dünya (5.000 km ve 5.000 mil) ve 6
uluslararası klasman rekoru kırılırken, W12'nin tüm rekorları Federation
Internationale de A'utomobile (FAI-Uluslararası Otomobil Fedarasyonu) tarafından
tescil edild
wallpaper için linke tıklayınız: http://www.arabam.com/otoruya/volkswagen_w12/vw_w12.asp
Mercedes'ten Japonları imrendirecek konsept
Mercedes-Benz'in sıra
dışı konsepti 'F400 Carving', bu yıl 35'incisi düzenlenecek olan Tokyo
Motor Show'da ilk kez otomobilseverlerin beğenisine sunulacak.
'Dinamik Şasi Teknolojisi' ile üretilen 'F400 Carving', Mercedes-Benz'in
gelecekte lanse edeceği otomobillerin dizayn teknolojileri hakkında ipuçları
veriyor.
Mercedes-Benz'in sert model karakterinin yarattığı imajın tamamen dışında,
hatta oldukça ucunda yer alan bu çılgın konsept, yeni teknolojik özellikleriyle
de dikkat çekiyor.
'F400 Carving' in teknolojik yenilikler içinde akla gelen ilk özellik ise 20
derecelik eğime sahip olan süspansiyon sistemi. Bu yeni süspansiyon
sistemiyle 'F400 Carving', dünyanın en iyi yol tutuş özelliğine sahip
otomobillerinden bile yüzde 30 daha iyi yol tutuş kapasitesine ulaşmış.
Yeni süspansiyon sisteminin avantajları yol tutuş ile sınırlı değil...
Aynı zamanda fren mesafesi de ciddi anlamda kısalmış. Ayrıca Tokyo Motor
Show'da sergilenen diğer markaların otomobillerinde olduğu gibi 'F400 Carving'
in de ön camı günümüz otomobillerinden ufak tutulmuş. Bu Mercedes-Benz ile
birlikte birçok markanın tasarım anlayışında yenilikler doğuracağının
kanıtı gibi...
Mercedes-Benz mühendisleri, 'F400 Carving' konseptinin sahip olduğu tüm yeni
sistemleri gelecekte üretecek Mercedes-Benz modellerinde kullanacaklarını
belirtiyorlar.
Tüm bu devrim yaratacak özelliklere rağmen 'F400 Carving' henüz bir konsept
otomobil. Yani üretim tarihi ile ilgili net ipuçları yok. Fakat gerek çılgın
çizgileri, gerekse teknik üstünlükleriyle Mercedes-Benz'in gelecekteki model
karakterinde değişiklikler yaratacağı kesin...
23/10/2001
Vel Satis'den daha radikal bir Renault...
Renault'nun
59. Frankfurt Otomobil Fuarı'ndaki en büyük sürprizi kuşkusuz Talisman'dı.
Renault mühendisleri tarafından rüya otomobil olarak adlandırılan Talisman,
gerek dış görünümü, gerekse güçlü motoru ile milenyumun sportif
coupelerinden izler taşıyor.
Talisman, performansı ve ağır başlılığı bir arada sunmayı başaran bir
iç mekana sahip. Renault dizayn mühendisi Patrick le Quément, Talisman'ı
geleceğin otomobillerinin iç mekanına sahip bir konsept olarak özetliyor. Ve
devam ediyor: Talisman'ın iç mekanı otomobilin öncelikli öğesini oluşturmakta.
Bu araç ölçüleri ile Grand Touring kavramını ifade ediyor. Kelebek kapıların
seçiminde de olduğu gibi Talisman'da, iç mekana ön plana çıkma ve değer
kazanma imkanı verebilmek için açılır kısımların sihrinden faydalanıldı"
diyor.
Renault mühendisleri pek çok teknolojik ekipmanı bünyesinde bulunduran
Talisman'ı öylesine sade bir iç kokpit yapısıyla oluşturmuşlar ki adeta
kumanda tuşlarının yarattığı karmaşa ortadan kalkmış. Sürücü ile araç
arasındaki ideal ilişkiyi kurabilmek için "Touch Dizayn" kavramını
geliştiren Talisman, şekli ve kullanılan malzemeleri ışığında işlevi ön
plana çıkaran, kullanımı hedefleyen ve dokunmaya davet eden bir otomobil.
Gelelim Talisman'ın dış mekanına...
2450 mm'lik uzun kelebek kapılar elektro hidrolik olarak açıldıklarında,
girişinde orta sütun (B sütunu) bulunmayan çok sade bir iç alanı
sergiliyor. Aynı zamanda hem teknik, hem havadar, hem de zarif iç alan
mobilyasız bir evreni çağrıştırıyor. Grilere bürünmüş merkezi bir tünel
etrafında yer alan bu kırmızı deri, vücudu tamamen saran bir yaprak gibi,
karbon yapılı koltukları oluşturmak üzere açılıyor. Döşemeye ince
metal kirişlerle bağlı kenar kolluğu, bir uçağın kanadını andırıyor.
Yalın ve sade. Ön panelde tüm zarafetiyle yer alan TAG HEUER saat göze çarpıyor.
Aynı kapıların ve bagaj kapağının açılımında da olduğu gibi,
otomobilin harekete geçmesi de, düşük frekanslı bir elektronik kart sistemi
sayesinde gerçekleşiyor. Kapılar için okuyucular ön kanatların altında,
arka pano için ise arka kısımda bulunuyor. Üst kısımda bulunan 16/9'luk
bir ekran üç kamera sayesinde arka görüşü sağlıyor. Bu ekran aynı
zamanda Hi-Fi sistemleri, hava durumu, alarm sistemleri ve güvenliğe ilişkin
bilgileri de veriyor.
Etkileyici dış dizaynı kadar güçlü motoru ile de dikkat çeken Talisman'ın
kalbinde tam 8 silindirli 4.5 litre silindir hacminde bir motor görev yapıyor.
Talisman şimdilik konsept bir otomobil... Uzun bir sürede Renault dizayn stüdyolarında
seri üretim bandına gireceği günün hayalini kuracak...
14/09/2001
Lotus 340R, karting heyecanı yaşatıyor
Lotus'un 2000 yılı
başında satışa sunduğu 340R modeli, geçmişle, geleceği birleştiren
modern bir tasarım harikası. Önden bakılınca Formula 1 araçlarını andıran
tampon hemen dikkat çekiyor. Büyük hava girişi sayesinde motor çok daha
rahat soğutulabiliyor.
340R'nin çamurlukları gövdeden bağımsız şekilde dizayn edilmiş ve güvenlik
açısından büyük tasarlanmış. Arka tasarımda dikkat çeken unsur ise
otomobilin yere basma kuvvetini arttırmak amacıyla yerleştirilen büyük
kanat. Otomobilin büyük stop lambaları, arkadaki büyük kanadın sağında
ve solunda yer alıyor. Ürettiği otomobillerin hafifliği ile bilinen Lotus
firması, 340R ile de bu geleneğini bozmamış. 340R'nin ağırlığı tamı
tamına 658 kg.
Rover firmasının geliştirdiği 1.8 litrelik motor 340R'nin kalbini oluşturuyor.
190 HP gücündeki motor sayesinde 658 kg lık otomobil 0'dan 100 km/s hıza 4.3
saniyede ulaşıyor. Lotus mühendisleri böylesine iddialı rakamlarla hızlanan
bir otomobili durdurabilmek için önde ve arkada hava kanallı diskler kullanmışlar.
Ayrıca önde 195/50ZR-15 arkada 225/45ZR-16 boyutlarında kullanılan lastikler
ve yere yakın biçimde yerleştirilen motor ile 340 R adeta bir karting aracı
gibi yol tutuyor. Ancak 340 R, 51.280 dolarlık fiyatı ile bir karting aracı
olamadığını kanıtlıyor
05/06/2001
OTOMOBİL TEKNOLOJİSİ
Goodyear'ın zeki lastiği Vector 5 Türkiye'de
Goodyear'ın dört
mevsim yol şartlarına kendini uydurabilen Vector 5 adlı ürünü Türkiye'de
satışa sunuldu. Özel dört mevsim silika karşımı sırt hamuruna sahip
Vector 5, SmartTRED teknolojisi ile her mevsimde üstün performans ve daha uzun
ömürlü bir lastik olma özelliği sunuyor.
Goodyear'in lastik geliştirmeye yönelik SmartTRED teknolojisi; yaz ve kış
desenlerinin hayati teknik özelliklerini bir araya getirmeyi hedefliyor.
SmartTRED teknolojisine sahip Vector 5, farklı mevsim şartlarına göre değişikliklere
uyum gösteriyor. SmartTRED teknolojisi lastiğin bütün yıl boyunca tüm şartlarda
çalışmasına imkan verirken, ıslak, karlı, ve buzlu şartlar gibi düşük
tutuşlu yüzeylerde, sırt merkezi daha fazla çekiş ve fren kabiliyeti sağlıyor.
Virajlardaysa sürüş hakimiyeti için otomobilin yükünü sabit omuz bloklarına
aktarıyor. Vektor 5'in Türkiye'deki satış fiyatı 95 milyon TL'den başlıyor.
08/10/2001
Lastikleriniz basınç seviyelerini haber verecek
Goodyear ve
Siemens'in ortak çalıştıkları yeni lastik basınç monitörü, lastik sektöründe
bir devrim yaratmaya hazırlanıyor. Frankfurt Otomobil Fuarı'nda tanıtımı
yapılan yeni sistem; otomobilin herhangi bir tekerleğinde basınç veya
anormal ısı değişiminde sürücüyü uyarıyor. İki şirketin üzerinde çalıştığı
bu yeni sistemin lastik sensörlerini Siemens geliştirirken, sistemin
lastiklere adaptasyonunu Goodyear üstleniyor.
Goodyear ve Siemens'in milenyum ürününün temelini küçük taşıyıcı parçalar
oluşturuyor. Elektronik küçük parçalar lastiğin iç yapısına yerleştirmiş.
Elektronik parçalar sürekli olarak lastiğin sıcaklığını ve bu sıcaklığa
göre gerçekleşmesi gereken basıncı hesaplıyorlar. Bir anormallik gördüğündeyse,
otomobilin içindeki çiplere gönderdiği radyo sinyalleri ile orta konsoldaki
monitör yardımıyla sürücüyü uyarıyor.
Sistemin yaratılmasındaki en büyük nedense Amerika Ulaştırma Dairesi (TREAD)'nin
2004 yılından itibaren Amerika'da üretilen tüm araçlarda lastik basınç
kontrol sistemini standart aksesuar listesi içinde yer almasını şart koşması.
Goodyear ve Siemens'in geliştirdiği yeni sistemin bu koşullar nedeniyle büyük
talep görmesi bekleniyor.
18/09/2001
Otomobil üreticileri debriyajdan vazgeçiyor
Yeni bir
teknolojinin Avrupa, Japonya ve Kuzey Amerika'da aynı yönde talep yarattığı
nadir görülmüştür. Ama debriyajsız manuel aktarma organlarıyla buna tanık
oluyoruz. Avrupa ve Japonya'da özellikle trafikten bıkmış sürücüler
debriyajsız aktarmayı manuele tercih ediyor. Debriyajsız sistemler hem
otomatik vitesin konforunu hem de manuelin yakıt ekonomisini sağlıyor. Satılan
otomobil ve kamyonetlerin sadece yüzde 10'unun manuel vitesli olduğu ABD'de
ise üreticiler yakıt ekonomisini artırmanın yollarını arıyorlar. Bu da
debriyajsız sistemleri ön plana çıkarıyor.
Bu konu üzerinde Siemens Automotive, Magneti Marelli, Sachs Automotive, Aisin
Seiki Co. Ltd. Ve ZF Friedrichshafen AG gibi dev firmalar çalışıyor.
Debriyajsız manuel aktarmada normalde insan gücüyle yapılan debriyajın ayrılması
görevini elektrohidrolik bir mekanizma gerçekleştiriyor. Sürücü vitesi bir
düğmeye basarak veya bir kolu iterek değiştiriyor. İstenirse elektronik
beyin vitesleri otomatik olarak da değiştiriyor. Aslında buraya kadar
Porsche'nin Tiptronic şanzımanından hiç bir farkı yok. Sistemin en büyük
farkı, otomatik viteslerde kullanılan tork konvertörünün buunmaması. Tork
konvertörü otomatik şanzımanların yüksek yakıt tüketiminin baş
sorumlusu. Ayrıca debriyajsız sistemin manuel olması, güçlü motorların yüksek
tork değerlerini rahatlıkla kaldırabilmesini sağlıyor.
Ferrari 360 Modena, Aston Martin DB7 Vantage, Alfa Romeo 156, VW Lupo, BMW M3 ve
MCC Smart bu teknolojinin sunulduğu otomobiller. İleride Ford Transit'te dahi
debriyajsız aktarmayı görebileceğiz.
06/09/2001
Goodyear patlamayan lastik üretmeye hazırlanıyor
Amerikan lastik üreticisi
Goodyear, çok yakın gelecekte patlamayan, havasız ve kauçuk yerine üretandan
yapılan lastiklerin üretimine başlayacağını açıkladı. Lastikler gökkuşağının
tüm renklerinde imal edilecek.
Firma'dan yapılan açıklamaya göre, yeni lastiğin yarılmasının mümkün
olmadığı, dolayısıyla patlama ve kazalara yol açma olasılığının
bulunmayacağı ifade edildi. Kanser yapıcı maddeler içermeyen yeni kuşak
lastikler, kullanılamaz hale geldiğinde kolayca doğaya zararsız hale dönüştürülebilecek...
Goodyear yeni seri lastikleri, üretim merkezi Nevada'nın Boulder City kentinde
bulunan ''Amerityre'' adlı şirketle yaptığı anlaşma çerçevesinde üretecek.
''Amerityre'' firması bisikletler, tarım makineleri ve çim biçme aletleri için
lastik üretiyor. Üretimin ne zaman başlayacağı konusundaysa henüz net bir
açıklama yapılmıyor. Çok yakın bir gelecekte üretimin start alacağı ise
basına sızan haberler arasında...
Goodyear Başkan Yardımcısı Joe Gingo lastik sektöründe devrim yaratacak
olan projelerini şöyle açıklıyor: "Üretan lastikler, uzun yıllardır
üzerinde uğraşılan bir konu. Hatta lastik sanayiinin efsanesi haline geldi.
Yine de projeye ihtiyatlı yaklaşıyoruz''. ''Amerityre'' Yönetim Kurulu Başkanı
Richard Steinke konuyu ''Üretanın üstünlüğü, basitliğinden kaynaklanıyor"
şeklinde özetliyor. Steinke, "Hem kauçuk hem de üretanın polimerden
yapıldığını, ancak kauçuğun içinde 30'dan fazla madde bulunurken üretanın
içinde sadece 2 madde bulunduğunu'' vurguladı.
Uzmanlar, üretan maddesinin spor ayakkabıları ve paten tekerleklerinde kullanıldığını
ve patlamasının söz konusu olmadığını kaydediyorlar. Üretanın bir diğer
üstünlüğü ise içinde hava bulunmamasından kaynaklanıyor. Goodyear,
deneme mahiyetinde üretilen havasız üretan lastikler takılan otomobillerin
hiçbir sorun çıkarmadan 2400 km yol katettiğini bildirdi.
Goodyear ve Amerityre yetkililerinin yeni ürünleriyle ilgili sloganlarıysa
bir hayli iddialı: "Yeni lastikler sarı, pembe yada istenilen herhangi
bir renkte üretilebilecek ve otomobilleri ruhsuz kara lastiklerden
kurtaracak".
'EyeCar' sizi gözünüzden tanıyacak
Volvo markası pek
çoğumuzun aklına güvenlik kelimesini de beraberinde getirir. Volvo'nun güvenlik
ekipmanlarına yönelik çalışmaları hala pek çok rakibine de örnek oluyor.
Güvenlik konusunda her yeni güne yeni bir teknoloji ile hazırlanan İsveçlinin
son sürprizi ise devrim yaratacak cinsten... Sürücünün boy uzunluğuna göre
doğru ve güvenli kullanım pozisyonunu belirleyecek olan 'EyeCar' projesi, birçok
sürücünün sürüş pozisyonu bozukluğuna da çare olacak.
Bilindiği üzere kısa boylu sürücüler, yüksek orta konsol yüzünden
otomobillerinin önünü rahatça göremediklerinden şikayetçidirler. Benzer
problemler uzun boylu sürücüler içinde geçerlidir. Uzun boylu sürücülerin
problemiyse alçak tavan dolayısıyla oluşan kısıtlı görüş açısıdır.
Sürücülere problemsiz bir sürüş pozisyonu yaratmak için yola çıkan
Volvo, tüm bu sorunları EyeCar projesi ile aşmayı hedefliyor.
Proje halen bir konsept üzerinde geliştiriliyor. EyeCar konsepti, öncelikle sürücüsünü
gözünden tanıyacak ve kişisel oturma şeklini otomatik olarak ayarlayacak.
Buna göre sürücü koltuğunun yüksekliği, pedallar ve direksiyon, hatta
orta konsol bile sürücünün en doğru pozisyonuna göre otomatik olarak
ayarlanacak. EyeCar, otomobil sektöründe yer alan dizaynırları da şimdiden
heyecanlandırmış. 'EyeCar' konsepti üretim bandına girecek olursa, sürücünün
görüş alanı nedeniyle yaşanan dizayn kısıtlaması da ortadan kalkacak.
Gözlerinizin
konumuna göre sürüş pozisyonu belirlenecek
Sistemin en ilginç yanıysa, EyeCar'ın sürücü için en doğru oturma şeklini
yüz hatlarını hesap ettikten sonra gözün konumuna göre belirliyor olması.
EyeCar bu işlem için iki farklı yol takip ediyor. Öncelikle gözün yansıtma
özelliğinden faydalanılıyor.
Buna göre araç içindeki güneşliğin üzerine yerleştirilecek bir video
kamera; sürücünün yüzüne odaklanacak ve gözlerin pozisyonuna göre kabaca
tespit yapacak. Daha sonra kameranın üzerinde bulunan bir noktadan kızıl ötesi
ışınlar gönderilecek. Ve bu ışınların gözden yansımaları yine kamera
üzerindeki sensörler yardımıyla kişinin yüz hatlarını tespit edecek. Araç
kişiyi tanıdıktan sonra sürücüsünün doğru sürüş pozisyonu için
ayarlarını yapacak. Ve kapılar açılmadan tüm ayarlar tamamlanacak.
Peki kapılar kilitli değil ya da sürücü değişikliğinde ne olacak? Volvo,
bu konuyu da pek çoğumuzdan önce düşünmüş. Buna göre sürücünün
kullanım konumunu tanımlayacak farklı bir sistem devreye girecek.
Aracın sürücüsünü tanıması için izleyeceği ikinci yol mevcut algılama
teknolojilerinden de bir hayli farklı.
Buna göre sistem, insan vücudunun büyük bir kısmını oluşturan sıvılardan
tanıyacak. Bu yöntem için tavanda bulunan kapasite sensörleri otomobilin sürücü
koltuğundaki elektromanyetik alanını sürekli olarak ölçecek. Otomobilin sürücüsü
değiştiğinde bu manyetik alan kesintiye uğrayacağından, kapasite sensörleri
otomobile binen kişiyi tanımaya çalışacak. Her insanın göz ile alnı arasındaki
uzunluğun farklı olmasından, bu manyetik alandaki değişim de farklı
olacak. Böylece sensör yardımıyla alandaki değişim miktarına bağlı
olarak gözlerin konumu tespit edilecek.
EyeCar'daki teknolojik yenilikler bunlarla sınırlı değil. Sürücülerin
yolu daha rahat görebilmeleri için daha ince dizayn edilen B-sütunu yeni
sistem sayesinde isteğe bağlı olarak daha da kalınlaştırılabilecek. Böylelikle
özellikle taklalı kazalarda güvenliğin maksimum seviyeye ulaştırılmış
olacak
28/08/2001
Audi geleceği aydınlatmaya hazırlanıyor
Otomobil üreticilerinin
AR-GE teknolojileri üzerinde ağırlık verdikleri önemli konulardan birisi de
aydınlatma sistemleri... Gün ışığı azaldığında sensörler vasıtasıyla
devreye giren farlar, güvenlik için standart haline gelen üçüncü stop
lambaları ve yolculuk şartlarına göre uyum sağlayan iç aydınlatma
ekipmanları teknolojik gelişimin akla gelen ilk nimetleri...
Audi'nin üzerinde çalıştığı aydınlatma sistemleri ise bu konuda bir
devrimin öncüsü olarak kabul ediliyor. Audi, gece sürüşlerini daha güvenli
hale getirmek için far, stop lambaları ve iç mekan aydınlatmasıyla ilgili
yeni teknolojiler üzerinde çalışıyor. Gelecekteki Audi modellerinde
uygulanacak yeni teknoloji aydınlatma sistemleri, gece yolculuklarında sürücüye
daha geniş bir görüş alanı sunacak...
Audi'nin gelişmiş aydınlatma sistemi projesi, ışığın çeşitli çevre şartlarına
göre yayılma şeklinin değiştirilmesine dayanıyor. Anahtar parametrelerse,
yol ve hava şartlarıyla sürücünün gereksinimlerini içeriyor. Amaç, karşıdan
gelen sürücünün gözlerini kamaştırmadan, en iyi görüş şartlarının
sağlanması. Bunun için de aracın bazı sensörlere ve uygun ışıklandırma
sistemlerine ihtiyacı var.
Audi mühendislerinin, adapte olabilen bir far sistemini tasarlarken karşılaştıkları
ilk sorun ise ışığın yayılması olmuş. Sistemin hayata geçirilebilmesi için
yapılan denemelerde farklı sürüş senaryolarına göre ışık yayılma
varyasyonları yaratılmış.
Yeni aydınlatma sistemiyle araç kavşağa geldiğinde, sürücünün yayaları
daha iyi görebilmesi için yüksek bir aydınlatma sağlanmış. Geleneksel ön
farların yolun köşesini rahatlıkla aydınlatırken, görüş şeritlerini
yeterli aydınlatmamasına çözüm olarak ayarlanabilir aydınlatma sistemi
devreye sokulmuş. Böylelikle sürücüye büyük kolaylık sağlanmış. Aydınlatma
sisteminin virajların iç kısmını gösterme özelliğine özel bir dikkat gösterilmiş.
Araç virajı dönerken, farların asimetrik bir aydınlatma alanı sağladığı
bu sistem de virajın iç tarafında daha fazla alan aydınlatılıyor. Virajın
dış kısmındaysa ışık miktarı aynen kalıyor.
Audi gelecekte değişik aydınlatma varyasyonlarıyla, daha detaylı görüş
ve yol tipine göre aydınlatma sistemleri geliştirmeyi planlıyor.
Köşeleri aydınlatma fonksiyonuna sahip yeni ön far sistemi, bu özelliği
ile sürücüye büyük avantajlar sağlıyor. Öyle ki, sürücünün sinyale
bile gerek duymaması, diğer sürücülere yeni far sistemiyle ne yapmak istediğini
belli etmesini de sağlıyor. Böylece yüksek güvenirlilik elde edilmesi amaçlanıyor.
Ayrıca ön farların da daha başarılı çalışması amaçlanıyor.
Uluslararası şartnamelere göre direksiyonu çevirmeden amaçlanan yöne dönen
viraj farına şimdiden izin veriyor. Fakat yönünü değiştiren normal far şimdilik
yasak. Ama Audi teknisyenlerin bunun 2003'ten itibaren yasal olacağını düşünüyor.
Bu nedenle bu tür farlar yakında seri üretime geçecek. Yol şekline göre
kendini ayarlayan farların da 2-3 yıl sonra yasal olabileceği tahmin
ediliyor.
Akıllı stop
lambaları
Sürücüyle arkasındaki trafik arasında bağlantıyı stop lambaları sağlıyor.
Bu sinyallerin işe yarar şekilde çalışması için kolay ve anlaşılır şekilde
olması gerekiyor. Audi, bu konudaki gelecek hedeflerine, gelişmiş arka sis
lambalarını da ekleyerek üretime sürmeyi düşünüyor. Işık yoğunluğu,
sis için en üst seviyede yüksek, gece görüşü için düşük seviyede
olacak. Yeni sistemde sinyaller ve geri vites lambası seviyesi yükseltilmiş
stop lambalarının iç kısmında oldukça belirgin bir şekilde anlaşılıyor.
Audi'de artık ayrı olarak yanan bir arka sis lambası olmayacak. Stop lambaları
havanın aydınlığına göre kendi ışık gücünü ayarlayacak. Akıllı
stop lambasının ek avantajı; sinyal lambası, stoplar veya geri vites lambasının
isteğe göre programlanabiliyor olması.
İç Aydınlatma
Konsepti
Geleneksel merkezi iç aydınlatmanın aksine uyum sağlayabilen aydınlatma
sistemi, iç aydınlatma dizaynında yeni boyutlar açıyor. Audi psikolojik şartları
önde tutarak, çevreyi saran oldukça iyi bir iç aydınlatma sistemi tasarlamış.
Yeni sistemle, aktif sürücü güvenliği iç aydınlatmayla bütünleştirilerek
sunuluyor ve sürücünün gereksinimlerine cevap verecek şekilde oldukça iyi
bir şekilde tasarlanmış.
24/08/2001
BMW şasi geliştirme sistemlerini yeniliyor
BMW şasi sistemlerinin tasarımı, analizi ve üretimi için CATIA Version 5'i (V5) seçtiğini duyurdu. Projenin ilk aşaması, CATIA V5'in gelecekte BMW Grubu'nun tamamında kullanılması için bir pilot uyarlama niteliğinde olacak. Pilot uyarlama, mevcut CATIA V4 mimarisi ile paralel çalışacak ve şasi geliştirme departmanında dereceli olarak yaygınlaşacak. Anlaşma, gelecekte geliştirilecek üst sınıf binek otomobillerin şasi sisteminin tasarımını oluşturmak ve yönetmek üzere IBM ve diğer iş istasyonları üzerinde çalışacak. Hem CATIA hem de ENOVIA VPM yazılımlarını kapsıyor.
BMW Grubu, CATIA V5'in uyarlanmasıyla ürün geliştirme süresini kısaltmayı hedefliyor. CATIA V5 mühendislere, geliştirme prosesini yaygınlaştırma ve revizyonların yönetiminde etkinlik kazanma, böylece yüksek kaliteli 3D prototiplerin geliştirilmesi imkanını veriyor. CATIA V5, verimliliğin artırılmasını sağlayacak yüksek performanslı modifikasyon özelliklerinin de dahil olduğu önemli kriterleri karşılıyor. CATIA V5, bileşenlerde tasarım değişikliklerinin hızlı yapılabilmesi için parametrizasyon gibi teknolojileri sunuyor. CATIA'nın kapsamlı ürünleri, taslak çizimi ve 'design-in-context' aşamalarından analiz ve dijital 'mock-up'a kadar bütün gereksinimleri büyük ölçüde karşılıyor. BMW mühendisleri önümüzdeki yıllarda CATIA V5'i yeni şasi parçalarının geliştirilmesi ve firma içinde ve tedarikçiler arasında elektronik olarak değiştirilmesi için kullanmayı planlıyorlar.
BMW Grubu, 2001 yılının sonunda, CATIA üzerinde tasarlanan parçaların tasarım yönetimi için mevcut PDM sistemine ENOVIA VPM'i entegre edecek. ENOVIA VPM'nin uyarlanması, tasarımlar arasındaki çok sayıda linkin yönetilmesini mümkün kılacak ve firmanın Şasi Departmanı'ndaki mühendislere diğer departmanlarla ve belirli tedarikçilerle birlikte çalışma imkanı verecek. IBM Ürün Yaşamçevrimi Yönetimi Çözümleri (PLM) Büyük Müşterilerden Sorumlu Satışl Direktörü Klaus Schaefer, "CATIA V5'in seçilmesi BMW Grubu ile uzun süreden beri devam etmekte olan ilişkimizdeki en son kilometre taşıdır. 10 yılı aşkın bir süredir, BMW'nin otomobil geliştirme prosesinde otomotiv endüstrisindeki rekabet avantajını artırmak için birlikte çalışıyoruz. CATIA V5 ve ENOVIA VPM Ürün Yaşamçevrimi Uygulamaları, bu önde gelen otomobil üreticisinin ürün geliştirme prosesini daha ileri bir aşamaya taşıyacaktır" dedi. Dassault Systemes Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Etienne Droit ise, "BMW Grubu'un şasi tasarımında CATIA V5'i kullanma kararı, maliyetler ve çevrim sürelerinin azaltılması konusunda yapılan çalışmaların bir sonucudur ve CATIA'nın otomotiv endüstrisindeki liderliğini göstermektedir" dedi. 08/08/2001
Ford "Kara Şimşek" i üretmeye hazırlanıyor
1980'li yılların sonunda tüm dünya televizyonlarında fırtına gibi esen "Kara Şimşek" (Knight Rider) dizisini hatırlayacaksınız. Siyah bir spor otomobil (Kitt) ve yakışlıklı sürücüsü Michael (David Hasselhoff) serüvenden serüvene koşuyor. Dizinin başrol oyuncusu Kitt bildiğimiz otomobillerden çok farklı. Konuşuyor, Michael'i zorluklardan kurtarıyor, hatta onu yaratan bilgisayar mühendisi bayana aşık oluyor. Bazen sürücüsü Michael'ı dinlemiyor bile... "Kara Şimşek" o dönemin teknolojisi ile hazırlanmış mükemmel görsel efektlere sahip bir prodüksiyon olarak pek çoğumuzun belleğinde yer edindi. Peki bu süper otomobilin realize edilmiş versiyonunun çok yakın bir gelecekte dünyaca ünlü bir otomotivci tarafından seri olarak üretileceğini söylersek bize inanır mısınız? Evet, Ford Motor Company, Wingcast, Qualcomm ve dünyanın ikinci büyük yazılım firması Oracle bu müthiş otomobili seri üretim bandına sokabilmek için hummalı bir çalışma temposuna girdi. Yeni araç aynı "Kara Şimşek" gibi sürücüsü ile konuşarak anlaşacak.
Her şey geçtiğimiz hafta Ford ile Wingcast firması arasında kablosuz iletişim konusunda yapılan ortaklık anlaşması ile başladı. Ardından Oracle, Ford, Wingcast ve Qualcomm, televizyon dizisindeki bu olayı gerçek hayata taşımak için bir ortaklık anlaşması imzaladı. Daha önce Onstar adını verdiği benzer bir uygulama için GM'le çalışan Wingcast, kablosuz iletişim konusunda tecrübeli bir firma. Oracle ise Ford otomobillerinde kullanılacak olan bu sistem için yazılım geliştirmekten sorumlu. Telematic teknolojisinden faydalanılarak yaratılacak otomobil, bu yeni sistem sayesinde sadece sürücüsüne doğru yolu bildirmekle kalmayacak, trafik yoğunluğunu ve alternatif yolları önerecek. GPS sistemi ile donatılacak ve böylece bulunduğu konumu, hızı saniye saniye Wingcast firmasındaki merkeze ileterek buradan gelen değerlendirmeler ışığında sürücüsüne bildirecek. Tabiki tüm bu bilgileri sürücüsüne konuşarak bildirecek. Otomobilin görevi trafiğin akışını sürücüsüne bildirmekle sınırlı değil. Bünyesindeki sistemler sayesinde sürücünün kablosuz internete bağlanabilmesi, hatta e-maillerini takip edebilmesi de mümkün. Yine tüm bu olanaklar otomobil ile konuşularak sağlanacak.
site yapım,içerik ve dizayn:
SELCUK TUNCER
nick: BLueMooN