BLAISE PASCAL

DOÇ. DR. SEFA SAYGILI

                Fransiz matematikçi ve filozofudur. 30 yil savaslarinin kargasali döneminde Clermont'ta dünyaya gelmistir. Babasi kraliyet danismaniydi. Bu sosyal konumu, aileye maddî meselelerden uzak bir hayat sagliyordu. Blaise üç yasindayken annesini kaybetti ve yetismesini ablasi üstlendi. 1631 yilinda babasi yüksek makamini devretti ve ailesi ile birlikte, bütün zamanini ilmî meraklarina ve çocuklarini yetistirmeye harcayabilmek için, Paris'e tasindi. Titizlikle hazirlanmis olan ders plâni, eski diller ve gramer agirlikliydi. 12 yasina kadar Latince ve Yunanca'yi ögrenmis bulunuyordu. Pascal da babasi gibi dindardi. Matematik dersi almayan 12 yasindaki Blaise, bir gün, matematigin ne oldugunu sorarak babasini sasirtti. Bu bilimin, meselâ sekillerin dogru çizilmesine yaradigi cevabi, çocugu dösemeye geometrik sekiller çizmeye itmisti. Bilimsel ifadeleri henüz bilmedigi için kendisinin verdigi adlardan yararlaniyordu:

                 Ona göre daire "yuvarlak", dogru da "çubuk"tu. Babasi birkaç ay sonra bu tuhaf sekillerin ne anlama geldigini sordugunda, bu çocugun daha önce hiç okumamis olmasina ragmen Öklid Geometrisindeki ilk 32 teoriyi bildigini saskinlikla gördü. Blaise ilk ilmî eserini 16 yasindayken yazdi ve bununla elips, parabol ve hiperbolü bir ve ayni dairenin projeksiyonlari olarak görülebilecegini ispatladi. Böylelikle, farkinda olmadan, konik kesitler ögretisini kurmustu. Büyük fransiz filozofu Descartes (1596-1650) mantik ve derin matematik bilgisi izlerini tasiyan bu makalenin 16 yasindaki bir genç tarafindan yazilmis olduguna inanmak istememisti. Genç Pascal bundan bir kaç yil sonra daha da sasirtici olan baska bir öncülük yapti. Haftalarca süren bir çalismanin sonucunda sayi silindirleri ve sayaçlardan olusan karmasik bir sistemin yardimiyla sekiz haneli sayilara kadar toplama islemi yapmayi mümkün kilan bir alet tasarladi ve gerçeklestirdi. Bu elbette ilk karmasik hesap makinesiydi. Bir fizik problemi ilgisini çektiginde Pascal 24 yasindaydi. Italyan fizikçi Torricelli (1608-1647) atmosferin varligini kesfettigini düsünüyordu. Ama henüz ikna edici bir delil bulamamisti. Pascal hirsla bu hava kilifinin varligini deney yoluyla inandirici bir sekilde ispatlamaya çalisti. Eger Toricelli hakliysa, ki Pascal buna inaniyordu, o zaman üstteki hava tabakasinin agirligi azalacagindan, yükseklerdeki hava basincinin düsmesi gerekiyordu. Torricelli barometresiyle, dag tepelerinde deneyler yaparak bunu gösterdi ve dünyanin bir hava çemberiyle çevrili oldugunu kanitladi. Daha sonraki deneylerinde fiziksel "iletisen tüpler yasasi"ni "hidrostatik paradoksu"nu ve bir "hidrolik basinç ilkesi"ni gelistirmistir. Yine yazi-tura oyununu matematik yönünden inceleyerek, ihtimal hesaplari teorisini ortaya çikarmistir.

                Dine dönüs Pascal, daha sonralari giderek ilahiyat ve felsefe konularina yöneldi, dünyayi hor görmeye basladi. 1654 yilinda faytonunun atlari ürkünce agir bir kaza geçirdi ve ölümün esiginden döndü. Bu olaydan sonra büsbütün dine sigindi. Chateaubrand, Pascal için söyle diyor: "Bir adam vardi, on iki yasinda çizgiler ve dairelerle bir matematik insa etti, onalti yasinda eskiçaglardan beri koniler üzerine yazilan eserlerin en iyisini yazdi; ondokuz yasindayken tümüyle kafada kalan bir bilimi makine haline soktu; yirmi üç yasinda havanin basincini göstererek eski fizigin en büyük yanilgilarindan birini ortadan kaldirdi. Öteki insanlarin henüz adam olmaya basladiklari bu yasta, insanî bilgiler dairesini bastan sona dolasarak, onlarin hiçligini gördü ve bütün düsüncelerini dine dogru çevirdi." Pascal, sadece akilla hakikate ulasilamayacagina, muhakkak vahyin de olmasi gerektigine inaniyordu ve diyordu ki: "Akil, tabiati bir yere kadar bilebilir , yine de süphe ile kesin bilgi arasinda bocalar durur. Nitekim insanoglunun bilebilecegi her seyi görüp kavramis olan büyük bilge kisiler, sonunda bir sey bilmediklerini anlayarak basladiklari noktaya dönmüs olurlar. Demek ki akil, yalniz kendi araçlariyla tam dogruya varamaz, çünkü dogruluk, yalniz gerçekte dogrudan dogruya buldugumuz seyler ile matematigin kanitlamis olduklarindan ibaret degildir. Gönül (kalb) bunlarla yetinemez, bunlarin disinda kalan bir seyi de arayip özler; gönül günahtan kurtulmak, mutluluga erismek de ister. Bunu saglayacak olan, gönlün kendi bilgisidir, aklin bilgisi buna erisemez." Pascal, Descartes gibi akli ilahlastirmamisti. "Aklin verdigi bilgiden kuskulanmak gerek" diyordu. "Zira, bugün dogru saydigim bir mesele, yarin dogru olmayabilir. Bunun sebebi, düsüncenin yetkin olmamasidir ve Descartes'in dogruculuk inancindan bir bilim kurulamaz." Yine Pascal'a göre, "Gerçek sanip ögrendigimiz bilgilerin arkasinda bir yeni bilinmedikler uçurumu vardir. Çünkü, gerek ilkeler, gerekse amaçlar sonsuzdur. Sonsuz ise, anlasilmazdir. Zaten insanin tabiati, sürekli degisir veya aliskanliklarin emrinden çikamaz." Pascal'in filozof diye anilmasina sebep olan sey, hiç felsefe yazmamasina ragmen felsefenin aleyhine yazdigi eserlerdir. Ona göre bilimi fazla derinlestirmek dogru degildir. "Bütün felsefe bir saatlik zahmete degmez. Felsefe ile alay etmek, gerçek bir surette felsefe yapmak demektir." diyordu.

                Tanri anlayisi Descartes, iradenin amacini, bos birakmisti. Pascal ise, madde ve ruhun, yani düsüncenin üstünde askin dogaüstü âlemini, yüce bir alem olan varlik (charite) âlemini bulur ki, bu insana dolaysiz olarak Allah tarafindan ilham olunur. Bu dogaüstü kuvvet Allah'tir. Bununla birlikte ona göre, Allah da yalnizca akilla algilanamaz. "Tabiat, Allah'i hem gösterir, hem saklar." Pascal'a göre inanç, biraz da irade ve askin eseridir. "Allah'i, akil degil kalp hisseder. Imanin esasi sudur: Allah, kalpte hissolunur, akilda degil." Pascal, kronik bir hastaligin pençesine düsmüstü ve aci ile kivranmadan bir gün bile geçirmiyordu. Bu halde bile Rabbine dua ediyordu: "Sen nazik ve incitmezsin." "Lütfet ki, sadece senin askindan lezzet alayim. Mutlulugu yalniz seninle olmakta bileyim. Acilarim beni Sana yakin eylesin. Dünyevi hazlarin kaybina razi olanlardan eyle beni." Henüz 29 yasindayken öldü.Ölümünden sonra, elbisesinin içerisine dikilmis vaziyette bulunan ve devamli tasidigi muskada sunlar yaziyordu: "Filozoflarin ve bilginlerin buldugu Tanri'yi degil, Peygamberlerin bildirdigi Allah'i istiyorum."

KAYNAKLAR 1. Benim Adım Newton. Einst Schwenk. Kabalcı Yayınevi, 1996. 2. Filozoflar Ansiklopedisi. Cemil Sena. Remzi Kitabevi, 1976. 3. Düşünceler.Blaise Pascal. Çeviren: Metin Karabaşoğlu,Kaknüs Yayınları, 1996. 4. Tarih Boyunca İlim ve Din. A. Adnan Adıvar. Remzi Kitabevi, 1994. 5. İlim-Din İlişkileri-Sahaları-Sınırları. Necip Taylan, Çağrı Yayınları, 1979

Bu yazı Zafer dergisinden alınmıştır... ( İlgilendikleri için kendilerine teşekkür ederim... )

Geri