HADİS RİVAYETLERİNE DEVAM EDİYORUZ:
94 - "O, alnı açık... karnı büyük, iki uyluk arası açık..."
95 - "Uylukları uzundur, rengi Arap rengidir."
(Kıyamet Alâmetleri, Berzenci, s. 162-163)
96 - "Bir özelliği de yürürken uyluklarının açık ve
birbirinden uzak olmasıdır."
ALLAH ALLAH!... VE TÖVBE TÖVBE!.. MEHDİ'NİN UYLUKLARI UZUN VE
ARASI AÇIKMIŞ!.. HÂŞÂ, BİR TEK CİNSİYET UZVUNUN
NASIL OLDUĞUNU SÖYLENMEMİŞ!..
UYLUK SÖZLÜK KARŞILIĞI "KALÇADAN DİZE
KADAR OLAN BACAK KISMI"DIR... OSMANLICASI "FAHZ", LÂTİNCESİ "FEMUR",
İNGİLİZCESİ "THIGH", FRANSIZCASI "CUISSE"...
ERKEK MÜSLÜMANLARIN GÖBEKTEN DİZLERE KADAR OLAN KISMI, YÂNİ
UYLUKLARININ DÂHİL OLDUĞU BÖLGEYİ BAŞKALARINA GÖSTERMESİ
CÂİZ DEĞİLDİR. BİR ERKEĞİN BALDIRINI, BACAĞINI, UYLUĞUNU KİM GÖRÜR,
ALLAH AŞKINA?? ÇOCUKKEN ANASI, BÜYÜKKEN DE KARISI!.. BAŞKASI
GÖREBİLİR Mİ?.. GÖRMESİ UYGUN OLUR MU?.. HÂL BÖYLE İKEN, İNSANLARIN
KAFASINA BUNU MERAK ETMEYİ KİMLER, HANGİ DENSİZLER SOKMUŞ OLABİLİR?..
"UYLUKLARININ ARASI AÇIK"MIŞ!.. BİLİRSİNİZ, ARAPLAR UZUN BEYAZ
ENTÂRİLER GİYERLER, TÂ TOPUKLARINA KADAR... VEYÂ POTUR TARZI BOL
PANTALONLAR GİYERLER... HER İKİSİNDE DE BİR İNSANIN UYLUK ARASININ
AÇIK OLUP OLMADIĞI FARKEDİLMEZ... "SEN MEHDİ MİSİN?.. KALDIR
ETEĞİNİ, İNDİR DONUNU, AÇ BAKAYIM, UYLUĞUNU!" DİYEBİLECEK MİSİNİZ
KARŞISINIZA DİKİLENE?.. SONRA O AÇIKLIĞI GÖREN, TENÂSÜL UZVUNU
GÖRMEZ Mİ?.. MEHDİ'Yİ ÇÜKÜNDEN TESBİT ETMEK GİBİ BİR ZIPIRLIĞI, KİM
"PEYGAMBER SÖZÜ" DİYE BİZE YUTTURMUŞ OLABİLİR?.. ALLAH'TAN
BU HADİSİ UYDURAN YAHUDİLER, BİZE BÖYLE BİR İPUCU BIRAKMIŞ TA,
YANLIŞA SAPMAKTAN KURTULDUK!
BİR DE DİKKAT EDİLİRSE, AÇIKÇA GÖRÜLÜR, BU TARZ "BEDENÎ VASIF"
TARİFLERİ, EHL-İ BEYT'TEN NAKLEDİLEN HADİS RİVÂYETLERİNDE YOK!..
HİÇ YOK!..
97 - "Omuzunda Peygamber (sav)'in nişanı vardır."
(Kıyamet Alâmetleri, Berzenci, s. 163)
98 - "Mehdi'nin omuzunda Peygamber Efendimiz (sav)'deki alâmet
bulunacaktır." 99 - "Omuzunda Peygamber (sav)'in alâmeti vardır."
MEHDİ'NİN OMUZUNDA "PEYGAMBER ALÂMETİ" VARMIŞ!..
BİLDİĞİNİZ GİBİ, HAZRET-İ MUHAMMED'İN SIRTINDA "MÜHR-Ü NEBEVÎ"
DENİLEN BİR BEN OLDUĞU RİVÂYET EDİLİR... ŞİMDİ BU ALÂMET MEHDİ'DE
OLACAKMIŞ!.. YÂNİ O DA PEYGAMBER!.. MUHAMMED'DEN SONRA PEYGAMBER
OLMAYACAĞI İÇİN, "PEYGAMBER" DEMEMİŞLER DE, "MEHDİ" DEMİŞLER!..
BUNU DA KABUL ETMEK MÜMKÜN DEĞİL!
ANCAK HEMEN ARDINDAN GELENLER, BUNDAN DA DAHA BÜYÜK BİR PALAVRA!..
YAHUDİ UYDURMASI OLDUĞUNU, ÂDETÂ YÜZÜMÜZE HAYKIRIYOR :
100 - "Hz. Mehdi'nin boyu, posu sanki Ben-i İsrâil ricâlindedir."
101 - "Cismi, İsrâil cismidir." (Kitab-ül Burhan Fi Alâmet-il
Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 24)
102 - "Mehdi sanki Ben-i İsrâil'den bir adamdır." (Tavrı onlara
benzer, yani heybetli ve akıllı)
103 - "Hz. Mehdi'nin bedeni İsrâilî'dir. Hz. Mehdi, sanki Ben-i
İsrâil ricâlindendir." 104 - "Cismi, İsrâil bünyesi gibidir." (Mer'iy b. Yusuf b. Ebi
bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si "Fevaidu Fevaidi'l Fikr
Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar")
105 - "(Dış görünüşü) sanki İsrâiloğulları'ndan bir insana
benzemektedir." (Ukayli "En-Necmu's-sakıb fi Beyanı Enne'l
Mehdi min Evladı Ali b. Ebi Tâlib Ale't-Temam ve'l kamal")
106 - "Sanki o, İsrâiloğulları'ndan bir adam gibidir." (Nuaym b.
Hammad, vr. 52a; Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf
el-Makdi'si "Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar")
GÖRDÜNÜZ MÜ?.. BU HADİSLERİ HANGİ YAHUDİ MÜNÂFIK UYDURMUŞ, HANGİ
YAHUDİ MÜNÂFIKLAR ARACILIĞI İLE YAYILMIŞ İSE, LÂNET OLSUN!.. BU HERİFLER
İSTEMİŞLER Kİ, MÜSLÜMANLAR KARŞILARINA ÇIKAN HER YAHUDİ KÖKENLİYE
"ACABA BU ADAM MEHDİ Mİ?" DİYE BAKSINLAR!.. HERHANGİ BİR
MÜSLÜMAN, EZKAZÂ YÜKSELMEYE BAŞLASA, MÜSLÜMANLAR ONU YAHUDİ'YE
BENZEMEDİĞİ TAKDİRDE DIŞLASIN İSTEMİŞLER!.. ÜLKEMİZİ BATAĞA
SÜRÜKLEYEN ŞİMDİKİ YAHUDİ-DÖNME HÂKİMİYETİ GİBİ BİR DURUMU,
BÜTÜN İSLÂM DİYÂRINDA YARATMAK İSTEMİŞLER !.. YAHUDİ'YE BENZER,
YAHUDİ MİZAÇLI, "SANKİ
İSRÂİLOĞULLARI'NDAN BİR ADAM" HATTÂ "İSMİ, CİSMİ TAM
YAHUDİ" BİRİSİNİ LÂYIK GÖRMÜŞLER, MÜSLÜMANLARIN DESTEĞİ İLE
DÜNYÂ HÂKIMİ OLMAYA!..
BUNLARA İNANAN VARSA, BU NİTELİKTE BİR MEHDİ BEKLEYEN VARSA,
NE DİYELİM, ALLAH AKIL-FİKİR VERSİN!
107 - "Mehdi tıpkı Zülkarneyn ve Süleyman gibi dünyaya
hükmedecektir."
108 - "Yeryüzüne dört kişi mâlik olmuştur. İkisi mümin, ikisi
kâfirdir. Müminler, Zülkarneyn ve Hz. Süleyman, kâfirler ise
Nemrud ve Buhtunnasır'dır. Beşinci olarak Ehl-i Beyt'imden birisi
(Hz. Mehdi) gelecek ve o da dünyaya mâlik olacaktır."
(Kitab'ul Burhan Fi Alâmet-il Mehdiyy il Âhir Zaman, s. 10)
ZÜLKARNEYN, EĞER BÜYÜK İSKENDER İSE, PEYGAMBERİMİZ ZAMANINDA BİLİNEN
DÜNYÂNIN ANCAK DÖRTTE BİRİNE HÜKMETTİ. HAZRET-İ SÜLEYMÂN İSE ANCAK
ARABİSTAN'A HÜKMETTİ. HAA, DERSENİZ Kİ, "İKİSİ DE DÜNYÂYA MÂNEN
HÜKMETMİŞTİR," ONA BİR ŞEY DEMEYİZ... AMA SON "HADİS" RİVÂYETİ
"MÂLİK OLMUŞTUR," DİYOR, MÜLK EDİNMİŞTİR ANLAMINDADIR Kİ, BU
GERÇEKLEŞMEDİ... ÖTE YANDAN KÂFİR HÜKÜMDARLAR ARASINDA SAYILAN
NEMRUD VE BUHTUNNASIR ANCAK ARABİSTAN'IN BİR KISMINA HÜKMETTİLER
Kİ, O TÂRİHTE BİLİNEN DÜNYÂNIN YİRMİDE BİRİ BİLE ETMEZ!.. ROMA
İMPARATORU SEZAR, DAHA SONRA GELEN CENGİZ HAN, TİMUR, KANUNÎ SULTAN
SÜLEYMAN, DELİ PETRO, NAPOLYON, KRALİÇE VICTORIA, STALİN, HİTLER
ÇOK DAHA BÜYÜK SAHALARDA HÜKÜM SÜRMÜŞ, VE ŞİMDİKİ BUSH TA
SÜRMEKTEDİR... TÂRİHÎ HATA BİR YANA, NEMRUD'UN İSRÂİLOĞULLARI'NIN
DA "BABA" SAYDIĞI İBRÂHİM'E EZİYET ETMESİ, BUHTUNNASIR'IN
YAHUDİLER'İ FİLİSTİN'DEN SÜRMESİ AKLA GELİNCE; BU "HADİS"İ DE
BİR YAHUDİ UYDURMUŞ GİBİ GELİYOR BİZE!..
ANCAK BU RİVÂYETTE ÜZERİNDE DURULMASI GEREKEN BİR İFÂDE VAR.
ALLAH DİYOR Kİ:
- "TAHKİK. ZİKİRDEN SONRA ZEBUR'DA DA YAZMIŞTIK.
HER NEKADAR, MUHAMMED MUSTAFA (S.A.V) BİLE DÜNYÂYA HÂKİM
OLAMAMIŞSA, HAZRET-İ SÜLEYMÂN BİLE HÂKİM OLAMAMIŞSA, SULTAN
SÜLEYMAN (KANUNÎ) BİLE HÂKİM OLAMAMIŞSA, ÂYET ENİNDE SONUNDA
DÜNYÂYA İYİ NİYETLİ, İYİ DAVRANIŞLI KİŞİLERİN VÂRİS OLACAĞINI,
YÂNİ DÜNYÂNIN ENİNDE SONUNDA ONLARA KALACAĞINI BELİRTİYOR!..
BU KİŞİLERİN BAŞINDA KURTARICI MEHDİ VAR MIDIR, YOK MUDUR, BİLEMEYİZ.
AMA ÂYET, TIPKI HER KÖTÜ DÖNEMDE BİR KURTARICI ÇIKACAĞINI MÜJDELEYEN
PEYGAMBERİMİZ GİBİ, ÜMİT VERİYOR...
BU, HIRİSTİYANLAR'IN "MESİH KRAL" İNANCINDAN FARKLI BİR ANLAYIŞTIR.
YAHUDİLER'İN SIRF KENDİLERİNİ KURTARACAĞINI SANDIKLARI "MESİH"TEN DE
FARKLI BİR VAADDİR. İNSANLAR FEVC FEVC İSLÂM'A KOŞARLAR, (NASR SÛRESİ)
BELKİ BÜTÜN DÜNYÂNIN MÜSLÜMAN OLMAZ AMA, İYİLER ÇOĞUNLUKTA OLUR!
109 - "Sizden ona kim yetişirse, kar üzerinde sürünerek dahi
olsa ona gelsin. Ona katılsın. Zira o, Mehdi'dir."
110 - "O (Mehdi) arza sahib olur ve kendisinden önce baskı ve
zulümle dolu olan arzı adâletle doldurur. Sizden O'na kim yetişirse,
kar üzerinde sürünerek dahi olsa gelsin, O'na katılsın. Zira O
Mehdi'dir. BU "HADİS"LER BİZE ÇOK UYDURMA GELDİ... ÇÜNKÜ PEYGAMBERİMİZİN YAŞADIĞI
BÖLGEDE KAR YAĞMAZ!.. O TARİHTE İSLÂM DAHA KAR YAĞAN BÖLGELERE YAYILMIŞ DEĞİLDİ.
HANİ, İLERİYE ÂİT "KEHÂNET" SAYILABİLİR AMA, "KUMLAR ÜZERİNDE
SÜRÜNEREK DAHİ OLSA, GELSİN," DESEYDİ, DAHA MÂKUL BULURDUK!
111 - "Mehdi Allah'a karşı son derece boyun eğicidir. Ahlâk
bakımından Peygamber (sav)'e benzer." 112 - "Ahlâkı benim ahlâkım olan bir evladım çıkacak."
113 - "Mehdi Allah'a karşı son derece boyun eğicidir. Ahlâk
bakımından Peygambere benzer." 114 - "Mehdi, gerges kuşunun kanadı ile titremesi gibi Allah'tan
çok korkan bir kimsedir."
115 - "İlahi feyz (bereket ve bolluk, ilim ve irfan) ona ulaşır.
Dini ilimleri ve örnek ahlâkı telakki eder. "
116 - İbn-i Cerir, Tehzib-il Asar'da şöyle tahric etti (ortaya
koydu): "Muhammed ümmetinin en hayırlısı ve sizin zorlukları
gideren veliniz olan kimseye katılın... O Mehdi'dir."
117 - "Devrinde yeryüzünün en hayırlısı kendisi olacaktır."
118 - Naim b. Hammad, Kab'dan tahric etti (ortaya koydu),
buyurdu ki: "Mehdi (zamanındaki) insanların en hayırlısıdır."
(Kitab-ül Burhan Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Âhir Zaman, s. 58)
119 - "Hz. Mehdi, o kadar merhametli olacaktır ki, zamanında
bir kimsenin bile burnu kanamayacaktır." 120 - "... Yoksullara karşı çok merhametli olması, Mehdi'nin
alâmetlerindendir." (Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet
b. Yusuf el-Makdi'si "Feraidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi
El-Muntazar")
121 - "Zamanı o kadar adil olacak ki, kabirdeki ölüler dirilere
imrenecektir..."
122 - "... Mazlumlara karşı da çok merhametli olmasıdır."
(Nuaym b. Hammad, vr. 50b; Ukayli "En-Necmu's-sakıb fi
Beyanı Enne'l Mehdi min Evlâdı Ali b. Ebi Tâlib Ale't-Temam
ve'l kamal")
123 - "O, benim ümmetimden, tenezzül etmeyen (Allah'tan başka
hiçbir varlığa minnet duymayan) bir adamdır."
(Suyuti, el-havi, 2/24)
124- Hz. Hüseyin (ra) soruldu: "İmam Mehdi hangi alâmetlerle
bilinir?" Şöyle cevap verdi: "Gönül rahatlığı ve vekar sâhibi
oluşu ile, helâl ve haramı çok iyi bilmesi ile tanınır."
(Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdisi
"Feraidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar")
125 - Hz. Hüseyin (ra) soruldu: "İmam Mehdi hangi alâmetlerle
bilinir?" Şöyle cevap verdi : "... İnsanlar ona muhtaç olurlar.
O, ise insanlara ihtiyacını bildirmez."
(Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdisi
"Feraidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar")
126 - "Her görevi üzerine alır ve zayıfa, düşküne yardım eder."
127 - "Mehdi zâlime karşı hakkı müdafaa edecektir. Hatta (zâlim)
bir insanın azı dişinde olan (haksız bir lokmayı) bile ondan çekip
alacak ve sahibine iade edecektir."
128 - "Mehdi bendendir, yeryüzü zulüm ve işkence ile dolduğu
gibi onu doğruluk ve adaletle doldurur." 129 - "Bu (Emir) de insanlar yeryüzünü daha önce zulüm ile
doldurdukları gibi yeryüzünü adaletle dolduracaktır."
130 - "Zulüm ve fıskla dolu olan dünya, o (Mehdi) geldikten
sonra adaletle dolup taşacaktır. 131 - "Mehdi'nin zamanında adâlet o kadar bol olacak ki, zorla
alınan her mal sahibine geri verildiği gibi, bir insanın başkasına
ait olup da, dişinde kalmış birşey bile sahibine iade edilecektir.
132 - "Onun adaleti her yeri kaplayacak ve insanlar arasında Hz.
Peygamberin sünnet-i seniyyesi ile muamele edecektir.
133 - "Yeryüzü zulüm ve düşmanlıkla dolduktan sonra, mutlaka benim
Ehli Beytim'den birisi çıkar. Ve nasıl daha önce zulüm ve
düşmanlıkla doluysa, O dünyayı adaletle doldurur."
BURADA DURMADAN EDEMEYECEĞİZ... EĞER PEYGAMBERİMİZ, ÜMMETİNİN
DARALDIĞI ZAMAN BİR MUHTEREM ZATIN ORTAYA ÇIKIP ONLARI HİDÂYETE
ERDİRECEĞİNİ SÖYLEMİŞSE, ELBETTE BU KİŞİ GÜZEL AHLÂKLI, ALLAH
KORKUSU OLAN BİRİSİ OLACAKTIR. BUNDAN BAŞKASI DÜŞÜNÜLEMEZ!.. O
YÜZDEN BU TARZ HADİS RİVÂYETLERİNİN ESASTA BİR DOĞRUYA DAYANDIĞINI
KABUL EDERİZ.
HAZRET-İ HÜSEYİN, EĞER SÖYLEMİŞ İSE, SÖYLEDİĞİ MEHDİ'Yİ TANIMAK İÇİN
EN DOĞRU KRİTERDİR. ÖYLE KAŞI, GÖZÜ, UYLUĞU İLE MEHDİ TANINMAZ!..
134 - "Mehdi işi sıkı tutacak." (Kıyâmet Alâmetleri, Berzenci,
s. 175)
135 - "İnsanlar hakka dönünceye kadar (fikri) mücadelesine devam
edecektir."
136 - "Mehdi hesabını çok serî bir şekilde görecek ve vaadinden
dönmeyecektir."
137 - "Karşısına dağlar bile dikilse onları ezip geçecek, o
dağlarda kendisine yol bulacaktır." 138 - "... aleyhine söylenecek bir söz bile ona ağır gelir."
139 - "O, kimsenin bilemediği gizli bir gücün sahibi olduğu için
kendisine Mehdi denilmiştir."
140 - "Kab'dan rivayet edildi ki: O, kimsenin bilemediği gizli
bir gücün sahibi olduğu için kendisine Mehdi denilmiştir."
(Kitab-ül Burhan Fi Alâmeti-il Mehdiyy-il Âhir Zaman)
141 - "Zamanın inkitaa uğradığı (sistemlerin değiştiği) bir
dönemde, Mehdi denen bir adam gelecek ve ihsanı bol ve güzel
olacak." (Kitab-ül Burhan Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Âhir Zaman, s. 14)
142 - "O, fitnelerin zuhur ettiği bir zaman aralığında gelecek
ve ihsanı karşılıksız olacaktır." 143 - "Âhir zamanda bir halife olacak, malı sayıp hesap etmeden
taksim edecektir." 144 - "Emirlerinizden bir emir olacak ki, malı saymayacaktır.
Birisi ondan mal istediğinde, 'Al' der. O da elbisesini yayar ve
o da doldurur." (Kitab-ül Burhan Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Âhir
Zaman, s. 15)
BU SON İKİ "HADİS" RİVÂYETİ, MEHDİ ZAMANINDA MALIN SINIRSIZ
BOLLUĞUNU İMÂ EDİYORSA DA, MEHDİ VASFINDAKİ BİR ZÂTIN HESAPSIZ
ÖLÇÜSÜZ MAL DAĞITACAĞINA İNANAMAYIZ! HELE KARŞISINA GELEN HER
KİŞİYE, HIRLI MI HIRSIZ MI BAKMADAN, ZÂLİM Mİ, MAZLUM MU
DEĞERLENDİRMEDEN BOL KESEDEN MAL DAĞITACAĞINI KABUL ETMEK,
İSLÂM'A DA SIĞMAZ! HAA, DERSENİZ Kİ, "O GÜNLERDE HIRSIZ, ZÂLİM DE
OLMAYACAK," ONA DA İNANMAYIZ!.. O ZAMAN ALLAH MAHŞERDE HESAP
SORACAK ADAM BULAMAZ! ALLAH KIYÂMET KOPTUĞUNDA ZÂLİMLERİN,
KÂFİRLERİN NASIL KORKACAĞINI KUR'AN ÂYETLERİ İLE BİLDİRMİŞTİR.
KALDI Kİ, DAHA ÖNCE VERDİĞİMİZ EHL-İ BEYT HADİSLERİNDE HİÇ BÖYLE
BİR İDDİA YOK!..
145 - "... Enes b. Malik (ra) den, şöyle demiştir: Ben,
Resulullah (sav)'dan işittim, buyurdu ki: Biz Abdülmuttalib'in
çocukları cennet halkının büyükleriyiz. Ben, Hamza, Ali, Cafer,
Hasan, Hüseyin ve Mehdi." 146 - "Allah (cc) bütün insanların kalplerini onun muhabbetiyle
dolduracaktır." 147 - "Ümmet'i Muhammed'den memnun olmadık hiçbir fert
kalmayacaktır." 148 - "Mehdi zuhur eder, herkes sadece O'ndan konuşur, O'nun
sevgisini içer ve O'ndan başka bir şeyden bahsetmezler."
(Kitab-ül Burhan Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Âhir Zaman, s. 33)
149 - "Onun hilâfetinden yer ve gök ehli, hatta havadaki kuşlar
bile râzı olacaktır." DEĞERLİ DOSTLAR, BİZ BU SÖZDE HADİSLERİ GERÇEKTEN ÇOK TEHLİKELİ
BULUYORUZ... GÖRÜNÜŞTE PEYGAMBER SOYUNDAN GELECEK MUHTEREM BİR ZÂTI
ÖVER MÂHİYETTE GİBİ DURMASINA RAĞMEN, ANLATILAN BÜTÜN PEYGAMBERLERDEN
VE CANIMIZIN CANÂNI HAZRET-İ MUHAMMED'DEN DE ÜSTÜN, ONUN
YAPAMADIKLARINI YAPAN BİR VARLIK ANLATILIYOR!.. KUŞLARIN
PEYGAMBERİMİZDEN RÂZI OLUP OLMADIĞINI BİLEMEZKEN, MEHDİ'DEN RÂZI
OLACAKLARINI ÖĞRENİYORUZ!.. BU BİZİ FARKINDA OLMADAN HAZRET-İ
MUHAMMED'DEN UZAKLAŞIP, ONUN FEVKİNDE BİR KURTARICIYI BEKLEMEYE
İTİYOR!.. İŞTE BUNU KABUL EDEMEYİZ!.. KUR'AN KIYÂMETE KADAR SON
VE MÜKEMMEL KİTAP, HAZRET-İ MUHAMMED DE SON PEYGAMBERDİR. ONDAN
BÜYÜK, ONDAN DEĞERLİ MÜRŞİT VE ÖNDER TANIMAYIZ! BEKLENTİSİNE DE
GİRMEYİZ!.. DAHA ÖNCE VERDİK, YÜCE ALLAH DİYOR Kİ, "MUHAMMED'İ CANINDAN
ÇOK SEVMEYEN TAM İMAN ETMİŞ OLMAZ!"
150 - "Muhakkak ki o, insanların karşılaştıkları şerler
sebebiyle, Mehdi'nin kendilerine en sevgilisi olmadıkça
çıkmayacaktır." (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin
Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Âhir Zaman Mehdisinin Alâmetleri,
Kahraman Neşriyat, s. 27)
151 - "Ashab-ı Kehf, Mehdi'nin yardımcıları olacaktır."
HAYDAAA!.. ASHÂB-I KEHF DE NEREDEN ÇIKTI?.. YÂNİ, ORTAYA DECCÂL
ÇIKACAK, İSÂ ALEYHİSSELÂM GÖKTEN İNECEK, MEHDİ ZUHUR EDECEK, BİR DE
ÖLMÜŞ OLAN ASHÂB-I KEHF DİRİLİP MEHDİ'NİN YARDIMINA MI KOŞACAK?..
DİRİLMEYECEKSE, NASIL YARDIM EDECEK?
DİKKAT EDİYOR MUSUNUZ, BUNLAR HEP HIRİSTİYAN UYDURMASI... "İSÂ
GELECEK, ASHÂB-I KEHF GELECEK, ÇÜNKÜ MÜSLÜMANLARDAN ADAM ÇIKMAZ,"
MESAJI VERİLİYOR ALTTAN ALTTAN!..
152 - "Onun kumandanları insanların en hayırlılarıdır. Onun
yardımcıları Yemen ve Şam ehlinden olacaktır. Önlerinde Cebrâil,
arkalarında Mikâil bulunacaktır. Yeryüzü emniyetle dolacak ve
hatta birkaç kadın, yanlarında hiç erkek olmaksızın rahatlıkla
hacca gideceklerdir." (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alâmatil
Mehdiyy-il Muntazar, s. 47)
153 - "Allah onu 3 bin melekle destekleyecektir."
154 - "Doğu tarafından birtakım insanlar çıkıp, Mehdi'nin
saltanatını hazırlayacaklardır." 155 - "Şarktan bir cemaat çıkar ve Mehdi'nin saltanatına
yardım eder." (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin
Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler - Âhir Zaman Mehdisinin Alâmetleri,
Kahraman Neşriyat, s. 60)
156 - "... Bilâhare Kudüs'e inecekler ve Mehdi için saltanat
hazırlayacaklardır." 157 - "Sayıları Bedir Ashabı (313) kadardır. Evvelkiler onları
geçmediği gibi, sonrakiler de onlara yetişemezler. Onların sayıları
Talud ile nehri geçenler kadardır." (Kitab-ul Burhan Fi
Alâmet-i Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 57)
158 - "Bu 313 kişi gece âbid (çok ibadet eden kimse) gündüz
kahraman niteliğini taşımaktadırlar." 159 - "Aralarında kadınların da bulunduğu 314 kişilik bir grup
oluştururlar. Onlar her zâlime galip gelirler. Onların kalpleri
demir gibidir ve onlar gündüz arslan, gece de âbiddirler. Ne
evvelkiler, ne de sonrakiler fedakârlıkta onlara yetişemez."
(Kitab-ul Burhan Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Âhir Zaman, s. 57-68)
BİR KISIM UYDURUK HADİSLER DİYOR Kİ, "MEHDİ HER İŞİ HALLEDECEK, DÜNYÂDA
ONDAN RÂZI OLMAYAN KALMAYACAK, KUŞLAR DÂHİL." YÂNİ MEHDİ ÇOK
BECERİKLİ... BİR KISIM UYDURMA HADİS TE DİYOR Kİ, "BİRİLERİ ÇIKIP ONUN
SALTANATINI HAZIRLAYACAK." NEDEN?.. ÇÜNKÜ MEHDİ KENDİ YAPAMAZ!..
MEHDİ MEDİNE'DE DOĞACAK, YEMEN VE ŞAM EHLİ, 313-314 KİŞİ, ONA YARDIM
ETMEK İÇİN KUDÜS'E GELECEK, SALTANATINI HAZIRLAYACAK, SONRA DA
ÜMMET-İ MÜSLÜMAN ONA MEKKE'DE KATILACAK!.. İSÂ ALEYHİSSELÂM,
ASHÂB-I KEHF VE 3000 MELEK ONA YARDIM EDECEK, AMA AŞAĞIDAKİ
"HADİS" RİVÂYETİNE BAKARSANIZ, BİÂT EDENLER SÂDECE O 314 KİŞİ OLACAK!
160 - "Mehdi'ye aralarında kadınların da bulunduğu 314 kişi
biat edecektir." MEHDİ BÜTÜN O İŞLERİ 314 KİŞİ İLE NASIL BAŞARACAK? GERİ KALANLAR
KENDİSİNE MUHALEFET Mİ EDECEK?..
161 - "Mehdi bizden Ehl-i Beyt'ten bir gençtir.
İhtiyarlarınız ona yetişmeyecek, gençleriniz ise onu ümid
edeceklerdir. Allah dilediğini yapacaktır."
(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 23)
BU HADİS RİVÂYETİNE GÖRE, PEYGAMBERİMİZ MEHDİ'NİN GELİŞİNİ
"ÇOK YAKIN" OLARAK BİLDİRMİŞ... ASHÂBINDAN İHTİYAR OLANLAR GÖREMEDİĞİNE
HAYIFLANACAK, GENÇLER İSE "İNŞALLAH BENİM ÖMRÜM İÇİNDE ORTAYA
ÇIKAR," DİYE ÜMİTLENECEK... BAHSEDİLEN TARİH 620-630 YILLARI!..
O YILLARDA 20 YAŞINDA OLANLAR ÜMİT ETTİĞİNE GÖRE, MEHDİ'NİN 700
YILINA KADAR ÇIKMA İHTİMÂLİ VARMIŞ, ÇIKMAMIŞ, 750 YILINDA DA
ÇIKMAMIŞ!..
ACABA ÇIKMAMIŞ MI?.. "MEHDİ" İÇİN NE DEMİŞTİK?.. "MÜSLÜMANLARIN
BUNALDIĞI DÖNEMLERDE, ONLARI SIKINTIDAN KURTARACAK, FERAHLIYACAKLARI BİR
DÖNEMİ BAŞLATACAK OLAN" RİVÂYETLERE BAKARSANIZ, MUHTEREM, ÂDİL,
KAHRAMAN BİRİSİ... ACABA BÖYLE BİRİSİ 700'LÜ YILLARDA ORTAYA ÇIKTI MI?..
ÇIKTI!.. AMA VAZİYETİ DAHA İYİ ANLAMAK İÇİN, EN BAŞTA
ŞİİLİK-ALEVİLİK ÜZERİNE YAPTIĞIMIZ
KISA İZAHATA DEVAM EDEREK KONUYA AÇIKLIK GETİRELİM...
630 YILINDAN SONRA ŞAM'DA EMEVİLER'İN SALTANATI SÜRERKEN,
PEYGAMBER SOYU DA MEDİNE'DE İMAMLARIN MÂNEVÎ İDÂRESİNDE YAŞIYOR,
BİR KISIM ALİ OĞULLARI (SEYYİTLER,
ŞERİFLER, HÂCELER) HORASAN'DA İSLÂM'I YAYIYORDU... EMEVÎLERİN SON
DÖNEMİ, 6. İMAM CAFER-ÜS SÂDIK'A DENK GELİR. CAFER-ÜS SÂDİK,
EMEVÎ ZULMÜNÜN ARTMASI,İSYANLAR, VE DEVLETİN ZAYIFLAMASI ÜZERİNE,
KENDİSİNE HORASAN'DAN GELEN "HALİFELİK" TEKLİFİNİ KABUL ETMEMİŞ,
HALİFELİĞE NİYETLENEN DİĞER ALİ OĞULLARINI DA İKNÂ EDEREK
VAZGEÇİRMİŞTİ. ANCAK EMEVÎ
MUHALİFLERİNİN ÖNEMLİ BİR KISMI, TÂ BAŞTAN BERİ, HAZRET-İ ALİ'NİN
HANİFE ADLI KADINDAN OLMA MUHAMMED MEHDİ ADLI OĞLUNU İMAM SAYIYORLARDI.
O ÖLÜNCE YERİNE OĞLU HÂŞİM ALİ'Yİ İMAM KABUL ETMİŞLERDİ. BU
KİŞİLER, HÂŞİM ALİ,
GÜÇLENMESİNDEN KORKAN HALİFE TARAFINDAN ZEHİRLENİP ÖLÜNCE,
PEYGAMBERİN AMCASI ABBAS'IN TORUNLARINDAN MUHAMMED'E BİAT
ETMİŞLERDİ.
ABBAS OĞLU MUHAMMED 718 YILINDA İMAM OLUNCA, HERKESİ KENDİNE
BİAT ETMEYE ÇAĞIRDI. TARAFTARLARI, "ALİ MUHAMMED'DEN RIZÂ"
DİYEREK HERKESTEN BİAT ALMAYA BAŞLADILAR. ÖZELLİKLE TÜRK DİYÂRI
HORASAN'DA GÜÇLENDİLER. MUHAMMED ÖLÜNCE YERİNE OĞLU İBRÂHİM
GEÇTİ. İBRÂHİM ADINA HORASAN'DA ZEKÂT TOPLAYIP HİZMET EDENLER
ARASINDA EBÂ MÜSLİM ADINDA BİR TÜRK TE VARDI. KISA ZAMANDA HORASAN
ŞİİLERİ'NİN (MUHALİFLER ÖYLE ANILIYORDU) LİDERİ OLDU. 747 YILINDA
HAZIRLIKLARINI TAMAMLAYIP, ABBAS OĞLU İMAM İBRÂHİM ADINA AYAKLANDI.
BİR BAŞKA GRUP TA HAZRETİ-İ ALİ'NİN KARDEŞİNİN TORUNLARINDAN
ABDULLAH'IN ETRAFINA TOPLANMIŞ, ONUN HALİFE OLMASINI İSTİYORDU.
PEYGAMBER SÜLÂLESİ HAŞİMOĞULLARI İSE MEDİNE'DE FAALİYET GÖSTERİYOR,
VE HAZRET-İ HASAN'IN TORUNLARINDAN MUHAMMED MEHDİ'Yİ DESTEKLİYORDU.
BÜTÜN BU HİLÂFET MÜCÂDELESİNDE, HAZRET-İ HÜSEYİN'İN TORUNU 6. İMAM
CAFER-ÜS SÂDIK KÖŞESİNE ÇEKİLMİŞ, HİÇ BİR ŞEYE KARIŞMIYORDU.
DÖNEMİN HALİFESİ MERVAN, ABBAS OĞLU İBRÂHİM'İN EN GÜÇLÜ OLDUĞUNU
GÖRÜNCE ONU HAPSE ATTI. İBRAHİM HAPİSTE İKEN OĞLU EBUL ABBAS'IN
HALİFE YAPILMASINI İSTEDİ. KISA BİR SÜRE SONRA, MERVAN BİR SAVAŞTA
YENİLİP ÖLDÜRÜLÜNCE, EBUL ABBAS HALİFE OLDU VE ABBASÎLER DÖNEMİ
BAŞLADI. (750)
İŞTE ZULÜM DOLU, BİLHASSA ARAP OLMAYAN MÜSLÜMANLARIN "MEVÂLÎ-KÖLE"
SAYILIP EZİLDİĞİ EMEVÎ DÖNEMİ, ÖZELLİKLE EBÂ MÜSLİM-İ HORASÂNÎ'NİN
BÜYÜK DESTEĞİ SONA ERMİŞ OLDU. EBÂ MÜSLİM, BUGÜNÜN ALEVÎLERİ,
ŞİİLERİ İÇİN DAHİ ÇOK BÜYÜK ÖNEM TAŞIR. DESTANLARDA YER ALIR.
İŞTE BİZ DERİZ Kİ, EĞER PEYGAMBERİMİZ ÖYLE "İHTİYARLARIN
GÖREMİYECEĞİ, GENÇLERİN GÖRMEYİ ÜMİT EDİP YİNE GÖREMEYECEĞİ" ANCAK
YAKINDA GELECEK BİR KAHRAMANDAN SÖZ ETMİŞSE, BU EBÂ MÜSLİM-İ
HORASÂNÎ'DİR!
BÖYLE SIKINTILI BİR DÖNEMDE ORTAYA ÇIKAN BİR BAŞKA MUHTEREM
VE KAHRAMAN ZAT, ANADOLU SELÇUKLU SULTANI
KILIÇARSLAN'DIR... 1098'DE ÇEKİRGE SÜRÜSÜ GİBİ, ARDI ARKASI
KESİLMEYEN GRUPLAR HALİNDE, ANADOLU'YA GİREN HAÇLI ORDULARINI
BASKINLARLA ERİTEREK 500.000'İNİ ANADOLU'YA GÖMMÜŞ, ŞEHİR VE
KASABALARDA KALICI OLMALARINI ENGELLEMİŞTİR. ANCAK ANADOLU'DAN
ÇIKIP ARABİSTAN'A GİREN HAÇLILAR, ORADA FÂTIMÎLER'İN ABBASÎ
HALİFESİNİ MEŞGÛL ETMELERİ SEBEBİYLE KUDÜS'Ü ALMIŞLAR, MÜSLÜMANLARI
KATLETMİŞLER, YÜZ YILA YAKIN BİR SÜRE BÖLGEYE HÂKİM OLMUŞLARDIR...
BİZCE SELÇUKLU SULTANI KILIÇARSLAN DA HADİSLERDE MÜJDELENEN
KİŞİLERDEN BİRİDİR. O OLMASAYDI, MUHTEMELEN ANADOLU TÂ O TÂRİHTE
İSLÂM NÜFUSUNU KAYBEDERDİ.
BİR DİĞER MUHTEREM ZAT VE KAHRAMAN, SELÂHADDİN-İ EYYUBÎ'DİR.
O DA MÜSLÜMANLARIN SIKIŞTIĞI DÖNEMDE ORTAYA ÇIKMIŞ, HAŞHAŞİN
FEDÂİLERİ İLE MÜCÂDELE ETMİŞ, VE 1086 YILINDA KUDÜS'Ü GERİ ALDIĞI
GİBİ, ARKADAN GELEN HAÇLILAR İLE SAVAŞMIŞ, İSLÂM DİYÂRINI ONLARA
MEZAR ETMİŞTİR!
SON DÖNEME GELDİĞİMİZDE, 18. ASIRDAN İTİBÂREN OSMANLI ÜLKESİ
HÂRİÇ, BÜTÜN İSLÂM DÜNYÂSINA HÂKİM OLAN EMPERYALİST HIRİSTİYAN
AVRUPALILAR, ONLARI İNİM İNİM İNLETİRKEN, GERÇEK BİR İSLÂM HALİFESİ
OLAN SULTAN 2. ABDÜLHAMİD ONLARA HEM MÂNEVÎ, HEM DE MADDÎ YARDIMLARDA
BULUNMUŞTUR. ARKADAN MUSTAFA KEMÂL'İN İŞGÂLE DİRENİP, ZAFER KAZANIP
SÖMÜRGECİ HIRİSTİYAN ORDULARINI TÜRKİYE'DEN KOVUŞU, SÖMÜRÜLEN BÜTÜN
İSLÂM ÜLKELERİNE ÖRNEK TEŞKİL ETMİŞTİR... BUGÜN, TÜRKİYE'YE EN UZAK
KÖŞELERDE OLAN ENDONEZYA, MALEZYA GİBİ MÜSLÜMAN ÜLKELERDE BİLE HERKES
"TÜRK" DEYİNCE, BİR SULTAN ABDÜLHAMİD'İ, BİR DE MUSTAFA KEMÂL'İ
HATIRLAMAKTADIR!
BİZCE HADİSLERDE ZOR ZAMANLARDA ORTAYA ÇIKACAĞI SÖYLENEN MUHTEREM
ZATLAR VE KAHRAMANLAR BUNLARDIR. HADİS RİVÂYETLERİNİN ÇOĞUNDA "BİRİ"
DİYE GEÇEN KELİMEYİ, BİRİLERİ ""HİDÂYETE ERMİŞ VE BAŞKALARINI HİDAYETE
GÖTÜRECEK" ANLAMINDA "MEHDİ" DİYE DEĞİŞTİRMİŞ OLABİLİR. ONLAR
DEĞİŞTİRMESE, TERCÜME EDENLER YUKARIDA VE AŞAĞIDA GÖRÜLDÜĞÜ GİBİ
EKLEME YAPMAKTADIRLAR. ORTAYA DA SÂDECE KIYÂMETTEN HEMEN ÖNCE
GELECEK BİR TEK KİŞİ GİBİ BİR DURUM ÇIKMAKTADIR. İŞTE BİZİM ESAS
İTİRÂZIMIZ BUNADIR!
162 - "Ümmetimden bir tâife kıyâmet kopuncaya kadar
yardım görmekte devam eder. Kendilerini terk edenlerin ayrılmaları
da onlara bir zarar vermez." (Ramuz El-Ehadis, s. 472)
(Hz. Muaviye İbni Kırra (ra))
BAKIN, BUNA HİÇ İTİRÂZIMIZ YOK!.. MUHAMMED ÜMMETİ KIYÂMETE KADAR, NE
ZAMAN DARA DÜŞSE, BİR MUHTEREM ZAT ÇIKIP ONLARI SELÂMETE
ERDİRECEKTİR!.. BUNDAN ASLA ŞÜPHEMİZ YOK!.. BU KİŞİLERE YARDIM
EDENLER OLACAĞI GİBİ, MÜNÂFIKLIK EDİP GERİ DURANLAR, HATTÂ HIYÂNET
EDİP GAVUR SAFINA GEÇENLER DE MUHAKKAK OLACAKTIR!.. ŞİMDİ YOK MU?..
AŞAĞIDAKİ HADİS RİVÂYETLERİ DE BÖYLE SIKINTILI DÖNEMLERİ
ANLATIYOR, VE BÖYLE DURUMLARDA MUTLAKA BİR MUHTEREM ZÂTIN
ÇIKACAĞINI BELİRTİP ÜMİT VERİYOR. PEYGAMBERİMİZ BUNLARI SÖYLEMİŞ
Mİ, BİLEMEYİZ. ANCAK SÖYLEMEMİŞ OLSA DA, GERÇEĞİN BÖYLE OLDUĞUNA
İNANIRIZ. GEÇMİŞTE MÜSLÜMANLARIN HER SIKINTILI DÖNEMİNDE BİR
KURTARICI LİDER ÇIKMIŞTIR, VE BU GELECEKTE DE BÖYLE
OLACAKTIR! ALLAH DOĞRULARIN YARDIMCISIDIR VE DÂİMA MAZLUMLARIN
YANINDADIR! BİZLERİ DARDA KOMAZ!
163 - "İleride öyle fitneler olacak ki, Cenab-ı Allah'ın ilimle
ihya edip koruduğu insanlar hariç, kişi sabahleyin mümin olduğu
halde, akşama kâfir olacak, dinden çıkacaktır."
164 - "Hiçbir tarafın ondan mahfuz kalmayacağı bir fitne zuhur
edecek, bu fitne kaldığı yerden hemen başka bir tarafa yayılacak..."
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 21-22)
165 - "Dünya herc-ü merc içinde kaldığında,
fitneler zuhur ettiğinde, yollar kesildiğinde, bazıları bazısına
hücum ettiğinde, büyük küçüğe merhamet etmediği, büyüğe vakarlı
davranmadığında Allah, bu sırada onlardan adâvetin kökünü kazıyarak
dalâlet kalelerini fethedecek ve evvelce benim ayakta tuttuğum
gibi, âhir zamanında dini ayakta tutacak, önceden zulümle dolu
olan dünyayı adâletle dolduracak birini gönderecektir."
166 - "Masum insanlar katloluncaya kadar Mehdi çıkmayacak ve bu
katliamlara yerde ve göktekiler, artık tahammül edemez bir hale
geldiğinde zuhur edecektir. Mehdi gelince, insanlar onu aşk
ve muhabbetle kucaklayacaklardır."
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 37)
167 - "Mehdi çıkmadan önce, milletler arasında ticaret ve yollar
kesilecek, insanlar arasında fitneler çoğalacaktır."
168 - "Mehdi'den önce, yaygın katliamların vuku bulacağı büyük
bir fitne görülecektir." 169 - "Mâsum insanlar katloluncaya kadar Mehdi çıkmayacak ve
katliamlara yerde ve göktekiler, artık tahammül edemez bir hale
geldiğinde zuhur edecektir..." (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il
Mehdiyy-il Muntazar, s. 37)
170 - "Fakirler çoğalacak." (Ölüm-Kıyâmet-Âhiret ve Âhir Zaman
Alâmetleri, s. 455)
171 - "Açlık ve hayat pahalılığı alabildiğine yayılacak.".
(Ölüm-Kıyâmet-Âhiret ve Âhir zaman Alâmetleri, s. 440)
172 - "Deccal'in zuhurundan üç yıl önce, son derece buhranlı
günler olacak, açlık hüküm sürecektir… 173 - "Deccal'ın çıkmasından önce gökyüzü üç sene yağmurunu
tutar. Birinci senede normal yağmurun üçte birini tutup üçte
ikisini yağdırır. Yeryüzü bitkisinin üçte birini bitirmez. İkinci
yılda gökyüzü normal yağmurunun üçte ikisini yağdırmaz. Yeryüzü
de bitkisinin üçte ikisini bitirmez. Üçüncü yılda ise gökyüzü
yağmurunun tamamını keser, yeryüzü de bitkisinden hiçbirini
bitirmez." (Ebu Davud, İbni Mace, Taberani; Geleceğin
Tarihi 3, s. 241)
174 - "Ümmetimden bir taife, Allah'ın emri ile hareket etmekte
devam eder. Onlar hak üzerinde oldukları halde, kıyâmet kopana
kadar kendilerini terk eden ve muhalefet eden kimsenin onlara bir
zararı dokunmaz..." 175 - "... Zaman zaman o çetin görevi üstlenememek rahatlık
meyli; can, mal, mevki korkusu gibi çeşitli sebeplerle kendisinden
ayrılanlar olacaktır..." (Ramuzü'l Ehadis, s. 476) (İbni Mace'den)
176 - "Ayrılanlar da, muhalifler de ona zarar veremeyecek. O
kendisinden ayrılanlara rağmen muzaffer olarak yoluna devam
edecektir." (Ramazü'l Ehadis, s. 487) (Taberani'nin Kebir'inden)
177 - "Âhir zamanda ümmetimin başına sultanlarından şiddetli
belâlar gelir, öyle ki yerler Müslümanlara dar gelir."
BU "ÂHİR" VE "ÂHİRET" KELİMELERİNİN DE YANLIŞ ANLAŞILDIĞI
İNANCINDAYIZ... ÂHİR, "SONRA", ÂHIRET "DAHA SONRA, İLERİDE" VE
TABİİ "ÖLÜMDEN SONRASI" ANLAMINA GELİR. AMA BU KAVRAMLARI HEP
"KIYÂMET, ÖLÜM SONRASI" ŞEKLİNDE ANLAMAYI DOĞRU BULMUYORUZ.
MESELÂ YUKARIDAKİ SON HADİS RİVÂYETİNDE GEÇEN "ÂHİR ZAMAN"
İFÂDESİNİ, "İLERİDE GÜNLERDE" ŞEKLİNDE ANLARSAK, PEK ÇOK ŞEY
AÇIĞA KAVUŞUR. GELECEK OLANLARIN KİYÂMETTEN HEMEN ÖNCE DEĞİL DE,
SIKINTILI ZAMANLARDA OLDUĞU ORTAYA ÇIKAR! ZÂTEN BİR HADİS RİVÂYETİ
"İLERİDE" DİYE BAŞLIYORDU YUKARIDA!..
178 - "Kıyâmet, fitneler karanlık gecelerin parçaları gibi
zuhur edinceye kadar kopmaz. Kişi, mümin olarak sabahlar, kâfir
olarak akşamlar. Veya mümin olarak akşamlar, kâfir olarak sabahlar.
Dünya menfaatı karşılığında dinini satar."
(Müslim) (İmam Şarani, Ölüm, Kıyâmet ve Diriliş, s. 388)
KIYÂMETİ ALLAH KURÂN'DA ANLATMIŞ... TAM OLARAK NE KASTETTİĞİNİ
YİNE KENDİSİ BİLİR. ANCAK BİR KÜÇÜK KIYÂMETTEN, BİR DE BÜYÜK KIYÂMETTEN SÖZ
EDİLİR... BİZCE KIYÂMETİN MECÂZÎ MÂNÂLARINDAN BİRİ DE "ÇOK BÜYÜK VE
MÜHİM HADİSELERİN CEREYAN ETMESİ, ÖNEMLİ DEĞİŞİKLİKLERİN OLMASI"DIR.
MESELÂ PEYGAMBERİMİZİN ARAPLAR'IN TÜRKLER'LE KARŞILAŞMASINA DÂİR
HADİSLERİNDEN BİRİ ŞÖYLEDİR :
- " SİZLER KILDAN ELBİSELER GİYEN,
ARAPLAR, TÜRKLER'LE ÇARPIŞTI. TÜRKLER ARAPLAR'IN ELİNDEN
SALTANATI ÇEKİP ALDI, AMA O BÜYÜK KIYÂMET KOPMADI!.. KOPAN KÜÇÜK
KIYÂMET!.. YÂNİ İSLÂM ÂLEMİ TÜMDEN DEĞİŞTİ. ARAPLAR 300 YILA
YAKIN SÜRDÜRDÜKLERİ HÂKİMİYETİ TÜRKLER'E DEVRETMEK DURUMUNDA
KALDILAR. KOMUTANLAR, VÂLİLER, HATTÂ HÜKÜMDÂRLAR HEP TÜRKLER'DEN
OLDU.... YUKARIDAKİ HADİS RİVÂYETLERİNDEN BİRİNDE "DÜNYÂ HERC-Ü
MERC İÇİNDE KALDIĞINDA" DENİLMEKTEDİR Kİ, BU BİR KARIŞIKLIKTIR, VE
KARIŞIKLIĞIN DEĞİŞMESİ, HER ŞEYİN DÜMDÜZ OLMASI, DÜZENE GİRMESİ
DE BİR NEV'İ KIYÂMETTİR.
İŞTE BU YÜZDEN "KIYÂMET YAKLAŞIRKEN", "ÂHİR ZAMAN" GİBİ KAVRAMLARI
BİR DE "İLERİDEKİ ÖNEMLİ OLAYLAR ÖNCESİ" ŞEKLİNDE DEĞERLENDİRMEK
GEREKİR, DİYE DÜŞÜNÜYORUZ... GELECEK MUHTEREM ZATLAR DA O GÜNLER İÇİNDİR.
NE VAR Kİ, MEHDİ BEKLEYİCİLERİ BU MUHTEREM ZATLARI TANIMAK, ONLARI
ÖRNEK ALARAK YENİ HAÇLI SALDIRILARINI ÖNLEMEK, KÂFİRLERİN OYUNUNU
BOZMAK, İSLÂM DİYÂRLARINDA ADÂLETİ, HUZURU VE REFÂHI SAĞLAMAK YERİNE;
KIYÂMET YAKLAŞTIĞINDA ORTAYA ÇIKACAĞINI SANDIKLARI KİŞİNİN BAŞIYLA,
GÖZÜYLE, GOBEĞİYLE UĞRAŞMAKTADIRLAR!.. YOK, 40 YAŞINDA OLACAKMIŞ TA,
YOK, 314 KİŞİ YARDIM EDECEKMİŞ TE, YOK, MESİH'LE BULUŞACAKMIŞ TA...
BUNUNLA DA YETİNMİYORLAR, BAYRAKTARININ BİLE NASIL OLACAĞINI BİLDİREN
"HADİS" RİVÂYETLERİYLE AVUNUYORLAR :
179 - "Mehdi'nin bayraktarı, sakalı hafif, rengi sarı, küçük
bir genç olacaktır." 180 - "Onun bayraktarı doğudan Temimi soyuna mensup bir genç
olacaktır." 181 - "Dünyada ismi geçecek bir halife kalmayıncaya kadar çıkmayacaktır."
182 - "Mehdi işi sıkı tutacak." (Kıyâmet Alâmetleri , s. 175)
183 - "İnsanlar hakka dönünceye kadar mücadelesine devam
edecektir." 184 - "Fitneleri önlemenin kendisine zor gelmeyeceği ve
öldürmenin de onu vazgeçiremeyeceği 185 - "Mehdi hesabını çok seri bir şekilde görecek ve vaadinden
dönmeyecektir." 186 - "Mehdi Doğu tarafından çıkacak. Karşısına dağlar bile
dikilse onları ezip geçecek, o dağlarda kendisine yol bulacaktır."
187 - "Mehdi, bizden, Ehl-i Beyt'tendir... Biz öyle bir ev
halkıyız ki Allah bizim için âhireti dünyaya tercih etmiştir.
Benim Ehl-i Beyt'im muhakkak benden sonra belâ, kaçırılma ve
sürgüne uğrayacaktır."
BİZ, "EHL-İ BEYT" KAVRAMININ DA BİR AÇIK, BİR DE GİZLİ MÂNÂSI,
GİZLİNİN DE 7 GİZLİ MÂNÂSI OLDUĞUNA İNANANLARDANIZ!.. EHL-İ BEYT,
EV HALKI DEMEKTİR... ALEVİLER BUNU 5 İLE SINIRLAR. (MUHAMMED, ALİ,
FATMA, HASAN, HÜSEYİN)... SONRA HÜSEYİN SOYUNDAN GELEN DİĞER DOKUZ İMAMI
EKLERLER... BİZ, PEYGAMBERİN HANIMLARINDAN GELEN HER MUHTEREM ZÂTIN,
ONLARIN MUHTEREM ÇOCUKLARININ, MUHTEREM TORUNLARININ DA EV HALKINA
DÂHİL OLDUĞUNU KABUL EDERİZ. YALNIZ O KADAR DA DEĞİL!.. HAZRET-İ MUHAMMED
BÜTÜN İNSANLIĞA GELDİĞİNE GÖRE, PEYGAMBERİN BEYTİ DÜNYÂDIR!.. ONA,
VE EHL-İ BEYTİNE UYAN MUHTEREM ZÂTLAR DA EHL-İ BEYT'E DÂHİLDİR, DİYE
DÜŞÜNÜRÜZ... BU YÜZDEN "KURTARICI EHL-İ BEYT'İMDENDİR," DEDİYSE, BU
"KURTARICI. BANA UYAN MUHTEREM BİR KİŞİDİR," ANLAMINA GELİR!.. HATÂMIZ
VARSA, BU SIRRI AÇARAK HATÂ ETTİKSE, ALLAH AFFETSİN!..
188 - "Benden sonra Ehl-i Beyt'im belâ ve mihnetlerle
karşılaşacaklar ve tarda maruz kalacaklardır."
189 - "Onlar Allah yolunda hiçbir kınayanın kınamasından,
dedikodusundan korkmayan İslâm ahâlisidir."
190 - "Geceleri ibadetle meşgul olup, gündüzleri gizli olacak..."
191 - "Ebu Abdullah Hüseyin bin Ali aleyhi's-selâm'dan şöyle buyurduğu
rivayet edilir: Bu işi yapacak olanın (yani Mehdi'nin) iki gaybeti
vardır. Bu iki gaybetin biri o kadar
uzayacak ki, bazıları: 'O öldü', bazıları da: 'O gitti'
diyeceklerdir. Ne onu sevenler, ne de başkaları onun yerini
bilemeyecekler, sadece ona çok yakın hizmetçisi onun yerini bilir."
("el-Saa Fi Eşrat-is Saa" s. 93 Mısır bas.)
192 - "Mehdi, kuru bir ağacı diktiğinde de ağaç hemen
yeşillenip yapraklanacaktır." (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il
Mehdiyy-il Muntazar, s. 43)
193 - "O (Mehdi) kuru bir kamış ağacını kuru bir yere dikecek,
anında yeşillenip yaprak verecek." 194 - "Mehdi bir yere kuru bir dalı diker ve dal yapraklanıp
yeşillenir."
195 - "Asrında cahil, cimri ve korkak olan bir adam hemen âlim,
cömert ve cesur olacak." 196 - "Zamanında ne bir kimse uykusundan uyandırılacak, ne de
bir kimsenin burnu kanayacaktır." 197 - "Mehdi, Peygamber'in (sav) yolunda gidecek, uyuyan kişiyi
uyandırmayacak, kan da akıtmayacaktır." (Kıyâmet Alâmetleri, s. 163)
198 - "Mehdi... gayet sükünet içinde yürüyecektir."
(Kıyâmet Alâmetleri, s. 173)
199 - "... Mehdi, dini Peygamber (sav)'in zamanında olduğu
gibi aynen uygulayacak. Yeryüzünden mezhepleri kaldıracak. Halis
hakiki dinden başka hiçbir mezhep kalmayacak."
200 - "Hazret-i Mehdi, âhir zamanda dünyaya gelecektir.
Resullulah Efendimiz (sav)'in soyundan olacaktır. İsa
Aleyhisselam'la buluşacak, mezhepleri kaldıracak, yalnız onun
mezhebi kalacak." (H. Hilmi Işık, Saadeti Ebediye, s. 35)
HEMEN BURADA DURALIM... HAZRET-İ MUHAMMED'İN MEZHEBİ VAR MI?..
YA ALİ'NİN?.. HÜSEYİN'İN?.. EBU BEKİR'İN? ÖMER'İN?.. PEYGAMBER
SOYUNDAN GELECEK BİR MEHDİ, BÜTÜN MEZHEPLERİ KALDIRACAKSA, ORTADA
SÂDECE İSLÂM KALIR!.. ONUN MEZHEBİ FALAN OLMAZ!..
ÖTE YANDAN "KİMSENİN BURNU KANAMAYACAK" VEYÂ "CÂHİL ADAM HEMEN
ÂLİM OLACAK" GİBİ İFÂDELERİ KABUL ETMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL!.. DÜNYÂNIN
BUGÜN BİLE NÜFUSU 6,5 MİLYAR!.. KIYÂMET 100 SENE SONRA KOPACAK
OLSA, MEHDİ EN AZ 10 MİLYAR İNSANLA MUHATAP OLACAK!.. BUNLARDAN
BİRİNİN BİLE UYKUDAN UYANDIRILMAMASI, BURNUNUN KANAMAMASI, CÂHİL KALMAMASI
DÜŞÜNÜLEMEZ!..
201 - "Mehdi kaldırmadık bidat bırakmayacaktır. Âhir zamanda
aynı Peygamber (sav) gibi dinin icablarını yerine getirecektir."
(Kıyâmet Alâmetleri, s. 163)
202 - "Hz. Peygamber (sav) en başta İslam'ı nasıl ayakta
tuttuysa, Mehdi de en sonunda aynı şekilde İslam'ı ayakta
tutacaktır." (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alâmatil Mehdiyy-il
Muntazar, s. 27)
203 - "Onun ismiyle semadan nida olunacak ve hiç kimse onun
Mehdiliğini inkâr etmeyecektir." 204 - "Bir adam (Mehdi) semâdan ismiyle mutlaka çağırılacak ve
delil onu inkâr etmeyecek, zelil ona mâni olmayacaktır. (Kitab-ül
Burhan Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 52)
205 - "Gökten bir ses gelecek, onu ne delil inkâr edecek ve ne
de delil olmaktan o alıkonacak." 206 - "Mehdi'nin izleyicileri ona sığınırlar, bal arılarının
Kraliçe arıya sığındıkları gibi (onun yanında güven ve huzur
bulurlar), o yeryüzünü adalet ve dürüstlükle dolduracaktır."
(Kitab-ül Burhan Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Âhir Zaman, s. 11)
207 - "Onun çıkacağı yıl insanlar hacca başlarında bir emir
bulunmadan gidecekler." 208 - "Onun zamanında, büyükler "Keşke ben küçük olsaydım",
küçükler de "Keşke ben büyük olsaydım" diyeceklerdir."
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 48)
(Kitab-ul Burhan Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Âhir Zaman, s. 17)
209 - "Onlar her zalime ve cebbar oğlu cebbara galip gelir. Onun
devrinde ölülerin dirilere imreneceği bir adalet görülür."
(Kitab-ül Burhan Fi Alâmet-il Mehdiyy-il Âhir Zaman, s. 68)
210 - "Hatta yaşayanlar (kendilerinde bulunan nimetleri görmeleri
için) ölülerin de hayatta olmalarını temenni edeceklerdir."
(Ölüm-Kıyâmet-Âhiret ve Âhir Zaman Alâmetleri, s. 437
211 - "İnsanlar, Allah'ın Kuran'da inanan kullarına müjdelediği
güzelliklerin hepsini bu Kıyamet'in kopması için zamanda sadece bir
günden başka vakit kalmamış da olsa Allah benim Ehl-i Beyt'imden
bir zatı gönderecek yeryüzü zulümle dolduğu gibi, o yeryüzünü
adaletle dolduracak." (Sünen-i Ebu Davud, 5/92)
212 - "... Sonunda da belâlar, fitneler ve hoşlanmayacağınız birçok
kötü işler isabet edecektir. Arka arkaya öyle fitneler gelir ki,
sonra gelen gittikçe daha büyük olduğu için önce geleni ince ve
hafif bırakır."
213 - "Fitneleri önlemenin kendisine zor gelmeyeceği ve öldürmenin
de onu vazgeçiremeyeceği 214 - "Tozlu, dumanlı karanlık bir fitne görülecek, bunu diğerleri
takib edecek, ta ki Ehli Beyt'imden kendisine Mehdi denilen bir
zat çıkıncaya kadar. Şayet Ona yetişirsen, Ona tabi ol ve hidayete
erenlerden ol. 215 … "Yeryüzü zulüm ve işkence ile dolduğu gibi onu doğruluk ve
adaletle doldurur." (Süneni-i Ebu Davut, 5/93)
216 - "Yeryüzü, zulüm ve işkence yerine adaletle dolacaktır."
(Kıyâmet Alâmetleri, s. 163)
217 - "Kap su ile dolduğu gibi yeryüzü barışla dolacaktır. Hiçbir
kimse arasında bir düşmanlık kalmayacaktır. Ve bütün düşmanlıklar,
boğuşmalar, hasetleşmeler muhakkak kaybolup gidecektir."
(Sahih-i Müslim, 1/136)
218 - "Savaş (erbabı) da ağırlıklarını (silah ve malzemelerini)
bırakacak." (Sünen-i İbn Mace, 10/334)
219 - "Harp (erbabı) ağırlıklarını (yani silah ve saireyi) bırakır."
220 - "Yeryüzü emniyetle dolacak ve hatta birkaç kadın, yanlarında
hiç erkek olmaksızın, rahatlıkla, hacca gidecektir.
221 - "Daha önce zulümle dolu olan dünyayı, adâletle doldurur.
Adâleti o denli olur ki, uykuda olan bir kimse dahi uyandırılmaz
ve bir damla kan bile akıtılmaz. Dünya, âdeta Asr-ı Saadet devrine
geri döner." (Nuaym b. Hammad, K. Fiten vr. 77b; Suyuti,
c. II, s. 77; El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il
Muntazar, s. 29)
222 - "Rükün ile Makam arasında kendisine biat edilecektir.
Mehdi o kadar merhametli olacaktır ki, zamanında ne bir kimse
uykusundan uyandırılacak, ne de bir kimsenin burnu kanayacaktır."
BU "HADİS" RİVÂYETLERİ ÜZERİNDE BİR YORUM YAPMIYACAĞIZ, SÂDECE
MEHDİ HAKKINDA BU KADAR ÇOK SÖZ SÖYLENMİŞ OLMASINI İNANDIRICI
BULMADIĞIMIZI BELİRTMEKLE YETİNECEĞİZ.
223 - "Düşmanlık ve kini de kaldıracaktır. Zehirli olan her hayvanın
zehri de sökülüp alınacaktır. Hatta küçük oğlan çocuğu, elini
yılanın ağzına sokacak da yılan ona zarar vermeyecektir. Kurt,
koyun-keçi sürüsü içinde sürünün köpeği gibi olacaktır."
224 - "Onun zamanında kurtla koyun bir arada oynayacak, yılanlar
çocuklara zarar vermeyecektir. İnsan bir avuç tohum atacak,
700 avuç hasat edecektir."
(El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 43)
225 - "Her yer emin bir hâle gelir... (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il
Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 58)
226 - "... Onun zamanında kurtla koyun bir arada otlayacak, çocuklar
yılan ve akreple oynaşacak..." (İmam Suyuti, Kıyamet Alametleri,
Ölüm ve Diriliş, s. 179, 1699)
227 - "Kap su ile dolduğu gibi yeryüzü barışla dolacaktır. Hiçbir
kimse arasında bir düşmanlık kalmayacaktır. Ve bütün düşmanlıklar,
boğuşmalar, hasetleşmeler muhakkak kaybolup gidecektir."
(Sahih-i Müslim, 1/136)
BU "HADİS" RİVÂYETLERİ MESİH KONUSUNDA VERDİĞİMİZ RİVÂYETLERE
BENZİYOR, SANIRIZ, İKİSİ KARIŞMIŞ!
BU ARADA AKLIMIZA GELDİ : ALLAH KURÂN'DA İKİ İLAH OLAMIYACAĞINI,
ÇÜNKÜ İKİSİNİN BİRBİRİNİN İŞİNE KARIŞACAĞINI BELİRTMİŞ! AYNI OLAY
KRALLAR VE MELİKLER İÇİN DE ÖYLEDİR. BİR YERDE İKİ BAŞ OLMAZ!.. HALBUKİ
MESİH VE MEHDİ "HADİS" RİVÂYETLERİNDE İKİSİNE DE MELİKLİK,
HÂKİMLİK, HÜKÜMDARLIK, KRALLIK VAADEDİLİYOR! İKİSİ AYNI YERDE, AYNI
ZAMANDA... NASIL OLACAK?.. SÖZ KONUSU İKTİDARSA, MÜMKÜN DEĞİL!
EFENDİM, HER ÇORBAYA NÂNE OLAN, KENDİ KENDİNE "BEDÎ-ÜZ ZAMAN" DİYE
ÜNVAN VEREN SAİD-İ KÜRDİ, BU KONUYA DA EL ATMIŞ. PEK ÇOK ŞEY ZIRVALAMIŞ...
AMA O ZIRVALARA GİRMEDEN ÖNCE BİRAZ KENDİSİNDEN
BAHSEDELİM.
BEDÎİ, SÖZLÜK ANLAMIYLA "EŞİ BENZERİ OLMAYAN MÜKEMMEL BİR ŞEY İCAD
EDEN" DEMEK... "BEDÎ-İS SEMÂVAT-Ü VEL ARZ" İFÂDESİ "GÖĞÜ VE
YERİ EMSALSİZ BİÇİMDE YARATAN ALLAH" ANLAMINA GELİR. BU DURUMDA
"BEDÎ-ÜZ ZAMAN" ÜNVANI, "ZAMANIN EN EŞSİZ ESERİNİ YARATAN KİŞİ" ANLAMINA
GELİYOR. BU EŞSİZ ESER DE "NUR RİSÂLELERİ" OLUYOR!.. AMA BU ÜNVANI
ADAMA VERENLER BAŞKALARI DEĞİL, ESERİNİ ÖVENLER BAŞKALARI DEĞİL,
KENDİSİ!..
NECMETTİN ŞAHİNER ADLI YAZARIN "BEDÎ-ÜZ ZAMAN SAİD-İ NURSÎ"
ADLI ESERİNDEN ALINMIŞ BİR GÖRÜŞME... KENDİSİNE SORARLAR :
- "Sen imzanı "Bedî-üz Zaman" diye atıyorsun. Bu lâkap medhi
(hatta böbürlenmeyi) imâ eder."
- "Metih için değildir. Kusurlarımın özrünü bu ünvan ile ibraz
ediyorum. Zirâ bedîi 'garip' demektir."
EVET, SÖZLÜKTE BEDÎİ KELİMESİNİN BİR DE "GARİP" ANLAMI VAR AMA, BİZİM
ANLADIĞIMIZ "GARİBÂN" TARZINDA DEĞİL, "EŞSİZ, ALIŞILMADIK, HAYRETLE
KARŞILANAN" ANLAMINDA!.. YÂNİ ADAM BUNDA DAHİ PALAVRA SIKMIŞ!
ÜSTELİK, "BEDÎ-ÜZ ZAMAN" ÜNVÂNI SÂDECE KÜRT SAİD'E ÂİT DEĞİL.. ONDAN
ÇOK ÖNCE, ÇAĞATAY SULTANI HÜSEYİN BAYKARA'NIN OĞLU OLUP,
TAHTA GEÇEN SULTAN MİRZA DA "BEDÎ-ÜZ ZAMAN" DİYE ANILIRDI.
ÇALDIRAN SAVAŞI'NDAN SONRA YAVUZ SULTAN SELİM KENDİSİNİ ALIP
İSTANBUL'A GETİRMİŞTİ. AMA O, BU ÜNVÂNI KENDİ KENDİNE VERMEMİŞ,
KENDİ ELİYLE KENDİSİNE MADALYA TAKMAMIŞTI!
SAİD-İ KÜRDÎ, KENDİNİ "BEDÎ-ÜZ ZAMAN" İLÂN ETMEKLE KALMAMIŞ,
MEHDİ OLMADIĞINI SÖYLEMESİNE RAĞMEN, "MEHDİ'NİN AKIL HOCASI"
OLACAĞINI İMÂ ETMİŞ, "RİSÂLE-İ NUR" ADLI ZIRVALARI SÜREKLİ METHETMİŞ,
OKUYUP BASTIRANLARI CENNETLE MÜJDELEMİŞ, KENDİSİNDEN KUR'AN'DA BAHSEDİLDİĞİNİ,
RİSÂLELERİN 23 YILDA
TAMAMLANDIĞINI ÖNE SÜREREK (Sözler, 645-646) BİR NEV'Î KUR'AN, KENDİSİNİN DE
PEYGAMBER OLDUĞUNUN DÜŞÜNÜLMESİNİ İSTEMİŞTİR. AYRICA KENDİSİ
VE RİSÂLE-İ NUR ZIRVALARI İLE UĞRAŞANLARI KUR'AN'A, HAZRET-İ ALİ'YE
YALAN ATIFLARLA TEHDİT ETMİŞTİR!
ŞAŞIRDINIZ, DEĞİL Mİ?.. VALLAHİ, YALANIMIZ YOK!.. İŞTE KENDİ
İFÂDELERİ:
- “Kur’an’ın gizli hakikatleri Risale-i Nur ile birlikte bize iniyor!!...” (Şualar, Birinci Şua,
Yirmi dördüncü Âyet)
- “Risale-i Nur, yer yüzünde emsaline rastlanmıyan ve bundan sonra dahi rastlanmasına
imkân olmıyan bir derya-yı îmân ve bir tevhid hazinesidir.” (Rehberler, 194, Hanımlar Rehberi)
- “Resailin Nur denilen otuz üç aded Söz ve otuz üç aded Mektub ve otuz bir aded Lem'alar,
bu zamanda, Kitabı Mübin'deki âyetlerin âyetleridir”. (Şualar, Birinci Şua, Yirmi ikinci Âyet ve
Âyetler, c. I, s. 841)
-"Ve lâ ratbin ve lâ yâbisin illâ fî kitâbin mubînin" sırrıyla, Kur'anda elbette bu istikametli
tefsirinin istikametine işaret var. Evet var. Kur'an o tefsirine hususî bakıyor.” ( Sikke-i Tasdîk-ı Gaybî, 199)
- “Risale-i Nur’un arkasında otuzüç âyât-ı Kur'aniye işârâtı ve Hazret-i İmam-ı Ali Radıyallahu
Anh’in üç kerâmât-ı gaybiye ile ihbârâtı ve Gavs-ı A’zâm’ın sarahate yakın şehâdeti var. Ona
hücûm, bunlara hücûmdur.”
- “(...) işaret ve beşaret-i Kur'aniyede ifade eder ki: 'Risale-i Nur dâiresi içine girenler, tehlikede
olan îmanlarını kurtarıyorlar ve îmanla kabre giriyorlar ve Cennete gidecekler.' diye müjde verirler.”
(Bediüzzaman Said Nursî, 277, Kastamonu Hayatı)
- "Evet, Risale-i Nur’un bu dehşetli zamanda kazandırdığı iki netice-i muhakkakası, her
şeyin fevkindedir; Başka şeylere ve makamlara ihtiyaç bırakmıyor. Birinci Neticesi: Sadakat
ve kanaatla Risale-i Nur dairesine giren, îmanla kabre gireceğine gayet kuvvetli senetler var.”
(aynı zıpır eser, sf. 312)
- “Evet bu asırdaki insanları saadete kavuşturacak eser ancak Risale-i Nur’dur. Bu hüküm
Nur Risalelerini okuyanların kat'i bir hükmüdür. (...) Nasıl Kur'an-ı Kerim’e sarılanların dünya
ve âhiretleri mamur olursa; O’nun parlak ve yüksek bir tefsiri olan Risale-i Nur’u okuyup amel
edenler de hakiki saadete erişeceklerdir.”
- “Risale-i Nur, hakaik-ı İslâmiyeye dair ihtiyaçlara kâfi geliyor, başka eserlere ihtiyaç
bırakmıyor. Kat'î ve çok tecrübelerle anlaşılmış ki, îmanı kurtarmak ve kuvvetlendirmek ve
tahkikî yapmanın en kısa ve en kolay yolu Risale-i Nur’dadır. Evet onbeş sene yerine, onbeş
haftada Risale-i Nur o yolu kestirir, îman-ı hakikîye îsal eder. Hem madem ben sizlere kanaat
ettim ve ediyorum, başkalara bakmıyorum, meşgul olmuyorum. Siz dahi Risale-i Nur’a kanaat
etmeniz lâzımdır, belki bu zamanda elzemdir.” (Kastamonu Lâhikası, 73)
- “EY RİSALE-İ NUR! (...) Sen, 'Ben, Rabbânî ve Kur'anîyim. Öyle kuru kavak değilim.
Şevkli ve şa’şaalı ve nûrâniyim. Bir Hayy-ı Lâyemût’un eserinden fışkıran, lâyemût san'atlı
ve kerâmetli bir nurum. Cansızlara can ve canlılara taze can üflüyorum. Bin, dertlere derman
ve âlemlere rahmet-i Rahmânım. İnat ve ısrarı bırak. Beni oku ve beni dinle. Karanlığa ve hiçe
giden, hesapsız ve hedefsiz yolundan seni kurtarıp, kokocaman bir saadet ve sermediyet âlemi
kazandırayım.' diye nidâ ediyorsun”.(Zülfikar Mecmuası, 436)
- “O semavî bürhan-ı kudsînin yerde bir bürhanı Resâil-in-Nur’dur." (Sikke-i Tasdîk-ı Gaybî, 89-90)
- “Resailin Nur dahi ne şarkın malûmatından, ulûmundan ve ne de garbın felsefe ve fünunundan
gelmiş bir mal ve onlardan iktibas edilmiş bir nur değildir. Belki semavî olan Kur'an'ın, şark ve
garbın fevkindeki yüksek mertebe-i arşîsinden iktibas edilmiştir.” (Şualar, Birinci Şua, c. I, s. 833)
- “Buna rağmen bizzat Kur'an-ı Kerim, Risaletu’n-Nur’un çok muhkem, kopmaz bir zincir ve bir
"Hablullah" olduğunu "Ona (Nur Risaleleri’ne) elini atıp yapışanın necat bulacağını" mânâ-yı
remziyle haber verir.” (Âsâ-yı Mûsa, 82)
- “Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan zevahiri
kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine ve ledünniyat ve
hakaik-ı eşyaya ve esrar-ı kâinata ve hikmet-i İlâhiyeye vâris kılınmıştır ki, şimdiye kadar böyle
mazhariyet-i ulyâya kimse nail olmamıştır.”
ÜÇ AYLIK BİR EĞİTİMLE ÂLİM, HATTÂ ALLÂME-İ CİHAN OLAN SAİD EFENDİ,
BEŞERİYETİ KURTARACAK, EŞİ-BENZERİ OLMAYAN VE İLERDE DE OLMAYACAK
OLAN TEK ESERİ, KUR'AN-I KERİM'İN İNDİĞİ MAKAMDAN ALIP, YAZIYOR. ASLINDA
KENDİ YAZMA BİLMİYOR DA, YAZDIRIYOR!... BU ESERİ OKUYAN DA,
BASTIRAN DA HOOOP, KISA YOLDAN CENNETE!.. YERSENİZ!,,
ŞİMDİ BAKIN, KÜRT SAİD NELER ÜFÜRMÜŞ: MEHDİ MESELESİ ÜZERİNE :
228 - "Ebu Hüreyre'nin rivayetine göre; Resulullah (sav) şöyle
buyurmuş: Gerçekten Aziz ve Celil olan Allah HER YÜZ SENENİN
BAŞINDA şu ümmetin dinini bidatten ayıracak, yenileyecek
bir zatı gönderir." 229- "HER YÜZ SENE BAŞINDA bu ümmetin uleması arasından BİR
MÜCEDDİD GELECEK ve şeriatı ihya edecektir.
(Mektubat-ı Rabbani, 1/520)
"HER YÜZ SENE" YANLIŞ TERCÜME... ASLI "ASR"...
"ASR" KELİMESİ
HEM "YÜZ YIL" HEM DE "VAKİT, ZAMAN" ANLAMINA GELİR. "ASR-I
SAADET", "PEYGAMBERİMİZİN YÜZYILI" DEĞİL, "PEYGAMBERİMİZİN ZAMANI"
DEMEKTİR. BÖYLE BİR HADİS VAR İSE,
"HER DÖNEMDE İSLÂM'I BİD'ATTEN KORUYACAK, ZAMANIN ŞARTLARINA
UYGULAYACAK BİR MUHTEREM ZAT GELİR," ANLAMINDADIR. BÖYLE BİRİ,
BİLİNSE DE BİLİNMESE DE MUTLAKA VARDIR, ALLAH MÜMİN KULLARINI
ÇÂRESİZ BIRAKMAZ!.. NE VAR Kİ, KÜRT SAİD, KENDİNİ ASRIN MÜCEDDİDİ
SAYIP MÜRİTLERİNE DE ÖYLE YUTTURMAK İÇİN BU KAVRAM ÜZERİNDE UZUN
UZUN DURMUŞTUR. İŞTE İNANANLARINDAN AHMET DEMİR'İN YORUMU :
- Bediüzzaman Said Nursi, Barla Lâhikası'nda Hicri 1200'lü
yılların "müceddidi"nin Hazreti Mevlana Halid, olduğunu söyler.
Bu açıklamasının devamında, Risâle-i Nurlar'ın da Hicri 1300'lü
yıllar için bir "müceddid" hükmünde olduğunu şöyle ifade eder:
230 - "Madem tam yüz sene sonra, aynen dört cihette tevafuk ederek
Risale-i Nur eczaları (bölümleri) aynı vazifeyi görmüş... Kanaat
verir ki –nass-ı hadis (hadisin açık ifadesi) ile- Risale-i Nur
tecdid-i din (dini yenileme, canlandırma) hususunda bir müceddid
hükmündedir." (Barla Lâhikası, s. 121)
NE DEMİŞTİK YUKARIDA?.. MEVLÂNA HÂLİD, HEM NAKŞIBENDİ, HEM DE KAADİRÎ
TARİKATI HALİFESİ OLARAK SÜLEYMANİYE'YE GİTMİŞ, KÜRTÇE VAAZLAR VERMİŞ,
BÖYLECE KENDİ HAKİKATİ HİLÂFINA, KÜRT SİYÂSÎ VE BÖLÜCÜ MÜCÂDELESİNDE
ÖNEMLİ BİR ŞAHSİYET HÂLİNE
GELMİŞTİR. NAKŞIBENDÎ VE KAADİRÎ TARİKATLERİ DE ZAMANLA KÜRT
MEDRESELERİNDE YETİŞEN ŞEYH VE ŞIHLAR ELİYLE BİRER KÜRT TARİKATINA
DÖNÜŞMÜŞTÜR," DEMEMİŞ MİYDİK?.. İŞTE BU ÖNDERLİK SAİD-İ KÜRDÎ'DEN ONAY
ALINCA, NURCULUK TA BİR KÜRT TARİKATINA DÖNÜŞMÜŞ OLUYOR!..
VE NE DEMİŞ MUHTEREM ANADOLU İNSANI :
DOĞRU DEMİŞ!.. KENDİNİ "ZAMANIN EN MUHTEŞEM ESERİNİ ORTAYA
KOYAN KİŞİ" VE "ASRIN MÜCEDDİDİ" İLÂN EDEN, YAZDIKLARINI DA
"ZAMANIN EN MUHTEŞEM ESERİ" VE "DİNİN TECDİDİ, YENİLENMESİ" SAYAN
BİR MEGALOMANYAK, ANCAK BÖYLE KARŞILANIR!..
AHMET DEMİR, ŞÖYLE DEVAM EDİYOR :
- Bediüzzaman Hicri 1400'lü yılların "müceddidi"nin ise
Hz. Mehdi olacağını müjdelemiştir:
231- "Kuran hükümlerinin kuvvetlendirilmesi, milleti yenilemesi bu
İKİNCİ BİNDEDİR. Bu davanın doğruluğuna adil şahid: Hz. İsa'nın
(as) MEHDİ'NİN (ra) BU BİN İÇİNDE VAROLUŞLARIDIR."
GÖRDÜNÜZ MÜ?.. HERİF, 1200'LÜ YILLARIN MÜCEDDİDİNİ TESBİT EDİYOR,
KENDİNİ 1300'LÜ YILLARIN MÜCEDDİDİ İLÂN ETMEKLE KALMIYOR, 1400'LÜ
YILLARIN MÜCEDDİDİNİ DE KEŞFETMİŞ!.. SÂDECE ONUNLA KALMAMIŞ, BÖYLECE
İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ BU YÜZYILDA MEHDİ'NİN GELECEĞİNİ VE KIYÂMETİN
YAKINDA KOPACAĞINI DA BİLDİRMİŞ!..
DEVÂM EDELİM :
232 - "Resulullah (sav)'in ümmeti arasından çıkanlar pek kâmildirler.
Yani Resulullah (sav)'in irtihali üzerinden bin sene
geçtikten sonra isterse az olsunlar. ARADAN BİN SENE GEÇTİKTEN
SONRA, MEHDİ'NİN GELİŞİ DE BUNUN İÇİNDİR. Onun mübarek kudümünü
(gelişini), Hatem'ür-rüsül Resulullah (sav) müjdelemiştir. Hz. İsa
(as) dahi aradan bin sene geçtikten sonra nüzul edecektir."
(Mektubat-ı Rabbani, c.1, s. 440)
233 - "İnsanlar 1400 senesinde Mehdi'nin yanında toplanacaklardır."
(Risaletül Huruc-ül Mehdi, s. 108)
- Bediüzzaman'ın da, farklı tarihlerde yaptığı açıklamaların
hepsinde, Hz. Mehdi'nin geliş zamanı olarak Hicri 1400'lü yılların
başlarına işaret edilmiştir. Bediüzzaman bir sözünde, Hz. Mehdi'nin
Asr-ı Saadet döneminden 1400 sene sonra çıkacağını şöyle
belirtmektedir:
234 - "İSTİKBÂL-İ DÜNYEVİYEDE (dünyanın geleceğinde) 1400 SENE SONRA
GELECEK BİR HAKİKATİ asırlarında karib (yakın) zannetmişler."
(Sözler, s. 318)
235 - Bediüzzaman'ın ifadesinde belirttiği, "sahabe döneminden 1400
sene sonrası" Hicri 1400'lü yılların başlarına, yani Miladi olarak
1979-1980 senelerine denk gelmektedir.
236 - "Ta 1371 senesinden sonraki âlem-i İslam'ın mukadderatına
(kaderine) nazar eden (göz atan) Hutbe-i Şamiye'deki hakikatler...
Evet şimdi olmasa da 30-40 sene sonra fen ve hakiki marifet (müsbet
ilimler ve sanat, ilim ve fenlerle öğrenilen bilgi) ve medeniyetin
mehasini (medeniyetin iyiliklerini) o üç kuvveti tam teçhiz edip,
cihazatını verip o dokuz manileri mağlup edip dağıtmak için
taharri-i hakikat meyelanını (hakikati araştırma meyli) ve insaf
ve muhabbet-i insaniyeyi (insan sevgisini) o dokuz düşman taifesinin
cephesine göndermiş, inşaallah YARIM ASIR SONRA onları darmadağın
edecek." (Hutbe-i Şamiye, s. 25)
237 - Bediüzzaman Şam'da yaptığı bu konuşmada, Hicri 1371 senesinden
sonra yaşanacak gelişmelere dikkat çekerek, Hz. Mehdi'nin göreve
başlamasının 1371 tarihinden 30-40 yıl sonra olacağını bildirmiştir.
Bu tarih ise Hicri 1401-1411, Miladi olarak da 1980-1990 yılları
arasıdır.
GÖRDÜNÜZ MÜ?.. BİZİM KÂHİN, SÂDECE MEHDİ'NİN HANGİ ASIRDA
GELECEĞİNİ DEĞİL, GÖREVE BAŞLAYACAĞI YILI DA BİLDİRMİŞ!.. KENDİSİ
1960 YILINDA ÖLDÜĞÜ İÇİN, VERİLEN TÂRİHLER DE ÖLÜMÜNDEN SONRAYA
DENK GELDİĞİ İÇİN, KİMSE DE ÇIKIP "FOS ÇIKTI SENİN KEHÂNET!"
DİYEMEMİŞ!.. MAALESEF ŞİMDİ DE DİYEN YOK!.. ÜSTELİK BU ZIRVALARA
GÖRE HESAP YAPAN ÇOK!.
238 - Yine aynı konuşmanın devamında Bediüzzaman, Hz. Mehdi'nin,
inkârcı fikir sistemini, fen, ilim ve medeniyetin imkânları
sayesinde fikren susturacağını haber vermiştir. Bu fikri üstünlüğün
tarihi olarak da 1371 tarihinden yarım asır sonrasını bildirmiştir.
Bu da Hicri 1421, yani Miladi 2001 senesi demektir.
- Bediüzzaman'ın âhir zamanla ilgili bir diğer açıklaması da
şöyledir:
239 - "YETMİŞ BİRDE FECR-İ SÂDIK (tan yerinin ağarması, Güneş
doğmadan önceki kızıllık, sabah vakti) BAŞLADI veya başlayacak.
Eğer bu, fecr-i kazib (sabaha karşı ufukta yayılmaya başlayan
birinci kızıllık) de olsa, OTUZ KIRK SENE SONRA FECR-İ SÂDIK
(fecr-i kazibden sonra yayılmaya başlayan ikinci aydınlanma)
ÇIKACAK." (Hutbe-i Şamiye, s. 23)
- Bediüzzaman'a göre fecr-i sâdık'ın çıkacağı yıllar:
240 - Bediüzzaman bu izahına göre Hakkın karşısında batılı temsil
eden düşünce olan ateizmin ve materyalist felsefenin dağıtılmaya
başlamasının 1981-1991 yıllarında, fikren tam anlamıyla susturulup
dağıtılmasının ise 2001 yılında olacağına işaret etmiştir. (En
doğrusunu Allah bilir.)
1981 GEÇTİ, 1991 GEÇTİ, 2001 DE GEÇTİ!.. KÜRT SAİD'İN GELECEĞİNİ
İDDİA ETTİĞİ MEHDİ YOK!.. EĞER MEHDİ DOĞDUYSA ŞİMDİ 55-65 YAŞLARINDA,
NEREDEYSE PİMPİRİK BİR İHTİYAR OLACAK!.. AMA BU UYDURMA MEHDİDEN
"TIK" YOK!..
HADDİNİ BİLMEZ SAİD-İ KÜRDÎ, BİR BAŞKA KİTABINDA DA
"KIYÂMETİN HİCRÎ 1545 YILINDA KOPACAĞINI" HABER VERMİŞTİR Kİ, 2120
YILINA DENK GELİR. O DA PALAVRADAN, VE TABİİ KÜFÜRDEN İBÂRETTİR.
KIYÂMETİN NE ZAMAN KOPACAĞINI PEYGAMBERİMİZ BİLE BİLMİYORDU, ALLAH'TAN
BAŞKASI DA BİLEMEZ!..
SAİD-İ KÜRDÎ VİCDANLARI KİRLETEN NUR RİSÂLELERİNDE "HESAPLAR
YAPTIĞINI, KIYÂMETİN 2120 YILLARINDA KOPACAĞINI, O TÂRİHTEN HEMEN
ÖNCE MEHDİ VE MESİH'İN GELECEĞİNİ, MEHDİ'NİN DE KENDİSİ İÇİN HAZIRLANMIŞ
NUR RİSÂLELERİ'Nİ KULLANARAK İNSANLIĞI KURTARACAĞINI" İDDİA EDER!..
HER CÜMLESİ BÜYÜK SAPIKLIKTIR!.. NEDEN Mİ?.. BAKIN YÜCE ALLAH
KUR'AN-I KERİM'DE PEYGAMBERİMİZE NE DEMİŞ:
--“ SANA, KIYÂMETİN NE ZAMAN KOPACAĞINI SORUYORLAR!
YAA!.. ALLAH PEYGAMBERİMİZE DAHİ "SEN KİM, KIYAMETİ BİLMEK
KİM?" DİYOR... BİZİM ŞAŞKIN SAİD DE KALKMIŞ, "BEN HESAP ETTİM, ŞU
TÂRİHTE KOPACAK, ONDAN ÖNCE DE MEHDİ GELECEK, AMA O CÂHİLDİR,
BENİM KİTAPLARIMI OKUYUP ONA GÖRE HAREKET EDECEK," DİYOR...
RİSÂLE ZIRVALARINI KUR'AN'DAN ÜSTÜN GÖSTERİYOR!.. ADNAN HOCA,
FETHULLAH VE NUR TALEBELERİ DE BUNLARA İNANIYOR! ALLAH AKIL-FİKİR,
İMAN-İDRAK VERSİN!..
- Bediüzzaman Said Nursi'nin Hz. Mehdi'nin çıkışı hakkındaki bir
diğer sözü ise şöyledir:
241 - "Bu zamanda öyle fevkalâde hâkim cereyanlar var ki, herşeyi
kendi hesabına aldığı için, faraza HAKİKİ BEKLENİLEN VE BİR ASIR
SONRA GELECEK O ZAT dahi bu zamanda gelse..."
242 - Bediüzzaman Said Nursi, "hakiki beklenilen ve bir asır sonra
gelecek o zat" diyerek Hz. Mehdi'nin kendi döneminde henüz
gelmediğini bildirmektedir. Ayrıca Müslümanlar tarafından
beklendiğini ve kendi yaşadığı devirden bir asır sonra geleceğini
de haber vermektedir. Bediüzzaman Hicri 1300'lü yıllarda yaşamıştır.
Kendisinden sonra gelecek asır olan Hicri 1400'lü yıllar Hz.
Mehdi'nin çıkış zamanıdır.
243 - "... "Deccal'ın fevkalâde büyük ve minareden daha yüksek bir
azamet-i heykelde ve Hazret-i İsa Aleyhisselâm ona nisbeten çok
küçük bulunduğunu" gösterir. Bunun bir tevili şu olmak gerektir
ki: İsa Aleyhisselâm'ı nur-u îman (imanın ışığı) ile tanıyan ve
tâbi' olan cemaat-ı ruhaniye-i mücahidînin (ruhani mücahidler
cemaatinin) kemmiyeti (sayısı), Deccal'ın mektepçe ve askerce ilmî
ve maddî ordularına nispeten çok az ve küçük olmasına işaret ve
kinayedir (maksadındadır)." (5. Şua, s. 464 Şualar, s. 495)
- Bir başka sözünde ise Bediüzzaman, Peygamberimiz (sav)'in
hadislerinde işaret edilen bu durumu şöyle açıklamıştır:
244 - "Hazret-i İsa (A.S.) Deccal ile mücadelesi zamanında, on arşın
yukarıya atlayıp sonra kılıncı onun dizine yetiştirebilir
derecesinde, vücudca o derece Deccal'ın heykeli Hazret-i İsa'dan
büyüktür, diye meâlinde rivayet var. Demek Deccal, Hazret-i İsa
Aleyhisselâm'dan on, belki yirmi misli yüksek kametli (boylu) olmak
lâzım gelir..."
ALLAH AŞKINA BU ZIRVALARI BİR KERE DAHA YAVAŞ YAVAŞ OKUYUN, İLER TUTAR
TARAFI VAR MI?.. DECCÂL MİNÂRE BOYUNDA İMİŞ, İSÂ ALEYHİSSELÂM
NORMAL BOYDA OLDUĞU İÇİN, BASKETBOLCU OLMADIĞI HALDE ON ARŞIN, YÂNİ
YEDİ METREDEN FAZLA HAVAYA SIÇRAMASINA RAĞMEN, KILICIYLA O DECCÂL
DENEN YARATIĞIN ANCAK DİZİNİ YARALAYABİLİRMİŞ!.. HİÇ
BİRİSİ GERÇEKLEŞMEMİŞ KEHÂNETLER, AKIL ALMAZ TASVİRLER YETMEZMİŞ GİBİ,
BİR DE HAZRET-İ İSÂ'YA SAVAŞ TAKTİĞİ VERİYOR!.. ALLAH KORUSUN,
PEYGAMBERİMİZ BİLE BÖYLESİNİ SÖYLEMEYE CESÂRET
ETMEMİŞ, GAYBA BU KADAR ATIFTA BULUNMAMIŞTIR!
NURCULARDA BİR ÂDET VAR... YERE GÖĞE SIĞDIRAMADIKLARI KÜRT SAİD'İN
BİR YANLIŞINA VEYÂ AÇIKLAYAMADIKLARI BİR ZIRVASINA DENK
GELDİLER Mİ, "RİSÂLE-İ NÛR"UN VE DİĞER KİTAPLARININ YENİ BASKISINDAN
O KISMI ÇIKARIYORLAR!.. BÖYLECE KÜRT SAİD AK-PÂK, HATÂSIZ OLUYOR!..
ONUN HATÂLARINI, HATTÂ KÜFRE VARAN İDDİALARINI TESBİT İÇİN 1970'LERE,
HATTÂ 1950'LERE DÖNÜP ESKİ BASKILARI BULMAK VE İNCELEMEK
GEREKİYOR. BUNU DA HERKES YAPAMADIĞI İÇİN, NURCU-FETHULLAHÇI ÇEVRELER
KUR'AN, HADİS VE İSLÂM ÂLİMLERİNİN ESERLERİNİ OKUMAYI
BIRAKIP, SÂDECE SAİD-İ KÜRDÎ'NİN "KUSURSUZ" ESERLERİNE TAPAR HÂLE
GELİYORLAR!..
BU HUSUSTA EN ÖNEMLİ DEĞERLENDİRMEYİ HAZRET-İ ÖMER YAPMIŞTIR. .
O ÖMER Kİ, HALKTAN BERÂBERİNDE BULUNAN HADİS NÜSHALARINI GETİRMELERİNİ
İSTEMİŞ, SONRA "EHL-İ KİTÂB'IN MİŞNÂ'SI GİBİ MÜSLÜMANLAR'IN MİŞNÂ'SIDIR BUNLAR,"
DİYEREK YOK EDİLMESİNİ İSTEMİŞTİR!.. BİLİNDİĞİ GİBİ "MİŞNÂ" YAHUDİLER'İN TEVRAT
DIŞI KİTAPLARIDIR Kİ, ZAMANLA TEVRAT'TAN DAHA FAZLA ÖNEM VERİLİR HÂLE
GELMİŞTİR. HIRİSTİYANLAR'IN MİŞNA'SI İSE, YENİ AHİT'E GERÇEK İNCİL ÂYETLERİ DIŞINDA
EKLENMİŞ OLAN İFÂDE VE KİTAPLARDIR. MÜSLÜMANLAR'IN MİŞNASI İSE, UYDURUK
HADİSLER VE RİSÂLE-İ NUR KİTAPLARI OLMUŞTUR!
BU KONU NEYZEN TEVFİK'İ O KADAR SİNİRLENDİRMİŞTİ Kİ, SAİD-İ
KÜRDİ'NİN ÖLÜMÜ ÜZERİNE KÜFÜRLÜ BİR ŞİİR YAZMIŞTI, AFFINIZA
SIĞINARAK NAKLEDİYORUZ :
AMA KİMSENİN HAKKINI YEMEYELİM... EN KÖTÜ İNSANIN BİLE İYİ TARAFLARI, EN İYİ
İNSANIN BİLE BEĞENMEDİĞİMİZ YANLARI VARDIR... SAİD-İ KÜRDÎ HAYATININ ÖNEMLİ BİR
BÖLÜMÜNDE KÜRTÇÜLÜK GÜTMÜŞ, KÜRTÇÜ AKIMLARI DESTEKLEMİŞ İSE DE, SONUNDA DÖNÜP
DOLAŞIP GERÇEĞİ BULMUŞ VE :
- "ALLAH-Ü ZÜLCELAL HAZRETLERİ KUR'AN-I KERİM'DE (BAKARA SÛRESİ 64. ÂYET)
DEMİŞTİR Kİ, SON DERECE YERİNDE VE DOĞRUDUR!.. AYNI ŞEKİLDE BİR KÜRT TARİKATI GİBİ GELİŞEN
NURCULUK VE FETHULLAHÇILIK UZUN ZAMAN YANLIŞ TAKİP ETTİĞİ "ÜMMETÇİ" ANLAYIŞLA KÜRT BÖLÜCÜLÜĞÜNE
HİZMET ETMİŞ, ANCAK SON ZAMANLARDA FETHULLAH HOCA TAA AMERİKALAR'DAN SESLENEREK "BÖLÜCÜ CÂNİ KÜRT
TERÖRİSTLERİ LÂNETLEMİŞ, "KÖKLERİ KURUSUN!" DİYE BEDDUALAR ETMİŞ, KENDİSİNİ TAKİP EDENLERİ BU
ŞEKİLDE UYARMIŞTIR... BU DAVRANIŞI DA SON DERECE YERİNDE VE DOĞRU BULUYORUZ. PKK, PJAK, KADEK,
KCK, DTK, BDP, HDP GİBİ HEPSİ BİRBİRİNDEN DOĞMUŞ DIŞ DESTEKLİ BÖLÜCÜ KÜRTÇÜLER DE BU ÇIKIŞTAN SON
DERECE RAHATSIZ OLMUŞLARDIR. ÇÜNKÜ DOĞU VE GÜNEYDOĞU'DA ETKİLİ OLAN FETHULLAKÇILIK, ARTIK
KÜRTLER'İN TERÖRE VE BÖLÜCÜLÜĞE DESTEK VERMESİNİ ZORLAŞTIRACAKTIR.
KONUYA DÖNERSEK, ŞİMDİ BİR KÜRTÇÜLÜKTEN VAZGEÇMİŞ SAİD'İN
MEHDİ ZIRVALARINA, BİR DE AŞAĞIDA TÜRKÇÜ,
MİLLİYETÇİ, MEFKURECİ, AYNI ZAMANDA SIKI BİR İSLÂMCI OLAN ÖMER
SEYFEDDİN'İN MEHDİ HAKKINDAKİ DEĞERLENDİRMESİNE BAKIN, HANGİSİ
HAKİKATE DAHA YAKIN KARAR VERİN.
YALNIZ BURADA EKLEMEMİZ GEREKİYOR: 10.12.2010 GECESİ ÇEŞİTLİ TELEVİZYONLARDAN
YAYINLANAN ZIRVA SOHBETİNDE SÖZDE SEYYİT, SÖZDE MEHDİ ADNAN OKTAR, NÂM-I MÜSTEAR
HÂRUN YAHYA, "Ömer Seyfeddin Darvinistti," DEDİ!..
BİZ ÖMER SEYFEDDİN'İN MASONLUĞA GİRDİĞİNİ,
ANCAK SONRA MASON İTTİHATÇI VE JÖN TÜRKLER'İN YEDİĞİ HALTLARI HİKÂYELERİNDE
ANLATTIĞINI (EN BAŞTA "PRİMO TÜRK ÇOCUĞU", "NEDEN ZENGİN OLMAMIŞ"ADLI HİKÂYELERİNDE) YAZMIŞTIK!..
ÖMER SEYFEDDİN'İN DARVİNİST VE ATEİST OLMADIĞININ EN BÜYÜK DELİLİ, KUR'AN-I KERİM'İ
ÇOĞU ŞEYH VE MÜRŞİT GEÇİNENDEN DAHA İYİ BİLMESİ VE ANLAMASIDIR.
MERHUM ÖMER SEYFEDDİN, SÖZÜNÜ ETTİĞİMİZ HİKÂYESİNDE ÖNCE BALKAN HARBİNDE (1912) ELDEN ÇIKAN
TOPRAKLARDA YAŞANAN FELÂKETİ ANLATIR... SONRA KONUYA GİRER...
BEŞ MÜSLÜMAN TÜRK BİR TRENDE GİTMEKTEDİRLER:
- Karga sürüleri, sahipleri öldürülen boş ve sürülmemiş tarlalarda
dolaşıyordu. Minâreleri yıkılmış, mescitlerinin üzerine haçlar asılmış
tenha köyleri görüyor gibi oluyorduk. Şimdi ezanın sustuğu bu öksüz
yurtlara çanlarını ulutmak için, Selânik'e vapur vapur gelen Kafkasya
Rumları yerleşiyorlardı. Bize milyonlarca kan ve din kardeşlerimizin
ölümünü hatırlatan dışarısını, bu düşmanın öz vatanımızdan zorla
kopardığı altın sahrâları görmemek için önümüze bakıyorduk.
Serezli ufak bey,
- "Acaba buraları ne vakit Türk askeri gelip alacak?"
dedi.
- "Artık buralara Türk ayağı basamaz."
Şişman ve hâlinden pek zengin olduğu anlaşılan bey:
- "Yüz milyon müslüman ve bizim milletimiz olan elli milyon Türk
hâlâ onüç-ondört asır evvelki hurâfeler ve efsânelerle çırpınıyor.
Rusya'daki Türkler, Bosna-Hersek, Rumeli, Hive, Buhara, Acemistan,
Türkistan, Afganistan, Belucistan, Hindistan, Mısır, Trablus,
Sudan, Tunus, Fas, Sahrâ-yı Kebir, Zengibar, Cava, Somali, Sumatra...
Daha sayayım mı?.. Hâsılı, bütün İslâmlık bugün inkişaf etmiş,
kuvvetlenmiş, ilerlemiş Hıristiyan milletlerin boyunduruğu altında!..
Yalnız bizim Türkiye'nin yalancıktan bir istiklâli var. Ama ne
istiklâl!.. Gümrüklerine on para zam edemez! Düşmanlarıyla rahat bir
muahede yapamaz! Pâyıtahttaki Hıristiyan mekteplerinin içine giremez!
O halde Türkiye'nin de diğer müslüman hükûmetleri gibi mahvolacağı,
yakında İstanbul'u da alacakları muhakkak..."
Serezli genç, eski mutasarrıf zengin beyin sözünü kesti:
- "Ya Mehdi?... Mehdi çıkmayacak mı?
- "Hangi Mehdi?"
Öbür köşedeki beyaz ve büyük sarıklı, ihtiyar ve sâkin hoca
doğruldu. Ben, bunak bir yobazın Mehdi hakkında saçmalayacağı
budalalıkları duymamak için başımı çevirdim. (Ancak) Hoca efendi,
yabancı olmadığım garip bir tecvidin ağır ve hususi âhengiyle lâfa
başladı... Artık dışarı bakamadım. Onu cân-ü gönülden dinlerken,
Serezli genç bey gibi benim de ağzım açık kaldı!
- "Bu Mehdi kimdir, biliyor musunuz?.. (Alevî, Bektâşî ve bir kısım
Şiiler'in inandığı Oniki İmam'ın) gâib olan onikinci imam (Mehdi)!..
Bütün müslümanlar onun gelmesini bekliyorlar!"
- "Bu, şüphesiz bir hayâl!.. Bu hayâlin nereden ve nasıl tesirlerle
çıktığını size söyleyeyim: İSLÂMLIK BİR MEFKÛREDİR!.. Öyle âli, metin,
yüksek bir mefkuredir ki!.. Taarruzî her müslüman, İslâm olmayan
memleketleri almak, oraları hep Müslüman yapmak emelini besler!"
- "Zaman, fitneler ve nifaklar arasında geçmiş, İslâm hükûmetleri
birer birer inkiraz bulmuş, İslâmlar esir düşmüşler! Fakat her esir
müslümanda, İslâmlık mefkuresi şuursuz bir an'ane, bir bir ümit, bir
emel bırakmış!.. Esirliğin ağır ve ateşli zincirleri altında inleyen
her müslüman, bir halâs, bir necat gününden ümidini kesmemiş! (ALLAH'TAN
ÜMİT KESİLMEZ!) VE BU ÜMİDİN FİİLE ÇIKARILMASINI, TEKRAR BİR GÜN
MEYDANA ÇIKACAK OLAN ONİKİNCİ İMAMA, MEHDİ'YE ATFETMİŞ!.. (O YÜZDEN
PEYGAMBERİMİZ HER SIKINTILI DÖNEMDE ORTAYA ÇIKACAK BİR MEHDİDEN, BİR
KURTARICIDAN SÖZ ETMİŞ!.. ONUN İÇİN HAZRET-İ HÜSEYİN, MEHDİ'DEN
BAHSETMİŞ. ONUN İÇİN ONİKİNCİ İMAM BEŞ YAŞINDAN SONRA HALKIN İÇİNE
ÇIKMAMIŞ, VE SONRA GAYBET BAŞLAMIŞ!.. HEPSİ ÜMİDİN DEVAMI İÇİN BİRER
SEMBOL!)"
- "Bu Mehdi, İslâm selîkasının şuursuz bir emniyetle beklediği
halâsçı, hâdidir!"
- "Acaba böyle (tek) bir halâsçı cıkıp bütün müslümanları esâretten,
zulüm ve itisaftan kurtaracak mı?.."
- "Bütün İslâm diyarlarında, Rumeli'nin Asya'nın, Hindistan'ın
köylerinde, Afrika'nın bâdiyelerinde müslümanlar hep bir halâsçıyı,
bir Mehdi'yi beklerler! Mehdi'ye dâir bir çok masallar, hikâyeler,
(hadis rivâyetleri, âyet yorumları) vardır. Bunlara en hüzünlü, en
garip şiirler de karışır. AK MİNÂRE gibi.."
- "Lâkin bu Mehdi gelecek mi?.. HAYIR... ve EVET!.."
- "İSLÂM RÛHU, ŞUURSUZ BİR SÂFİYET VE EMNİYETLE HER HALÂSÇI GİBİ
SİVRİLEN KAHRAMANA BU ADI VERİR!.. Fakat o muvaffak olamayınca, MEHDİ
kelimesi MÜTEMEHDİ olur. Yine hakiki Mehdi beklenmeye başlanır!"
"Ama hayır... Öyle bir mehdi zuhur edip, bütün İslamlar'ı
birleştirerek müstevlilerinden bir anda intikam alamayacaktır!"
- "Lâkin, bu esirlik te kıyâmete kadar sürecek mi?.. Hayır!..
Hayır!.. Mutlaka bir gün İslâmlar'ın öcü alınacaktır. Ama nasıl?"
- "Buna büyük ve mukaddes kitâbımız KUR'AN-I KERİM cevap veriyor:
LİKÜLLİ KAVMİN HÂD!.. (Râd Sûresi, 7. âyet ) Evet, bütün kavimlerin
kendilerine mahsus hâdleri vardır. Onları hidâyete eriştirir."
- "Meselâ Bosna-Hersek'teki müslümanları Halife gidip kurtaramaz!
Onlar çalışırlar, içlerinden bir fedâkâr, birçok fedâkâr çıkar, silâha
sarılırlar. Cezâyir'dekiler, Fas'takiler, Tunus'takiler, Sudan'dakiler,
hattâ Mısır'dakiler... Başka yerlerdekiler de öyle!.. Kendi içlerinden,
kendi kavimlerinden kurtarıcı hâdiler yetişecek, mensup oldukları
kavimlerin başlarına geçecekler."
- "Esirlikten kurtulan İslâm milletler, aralarında bir 'beynelmileliyet'
teşkil edecekler. İşte bu, İTTİHÂD-I İSLÂM mefkûresinin hakikatidir!"
- "(Artık zâlim, emperyalist, Hıristiyan) Avrupalılar, zayıf himâyesiz
buldukları küçük İslâm kavimlerinin üzerine hep birlikte yüklenemiyecekler!..
İşte bu muvazeneden, dünyâ yüzünde ancak o vakit HAK, HUKUK (ve ADÂLET)
doğacaktır!"
- "Bir kavmin hâdileri, o kavmi gaflet, cehâlet, idraksizlik uykusundan
uyandıranlardır!.."
- "Biz TÜRKLER (ise), kurtarıcılarımızın aydınlattığı millî bir mefkûreye
doğru yürüyerek, altında inlediğimiz (Hıristiyan Avrupa, Amerika ve
İsrâil'in taktığı) zincirleri kıracak, diğer Türk olmayan İslâm kardeşlerimizin
bile imdâdına yetişeceğiz!"
- "Her İslâm kavim kendi hâdisini (kendi Mehdisini, kendi kurtarıcısını)
beklemekte haklıdır!.. Bu müjdeyi biz Müslümanlar'a (uyduruk hadis rivâyetleri
değil, İsrâiliyat safsataları değil,) KUR'AN-I KERİM vermiştir! Evet,
işte KUR'AN (işte ÂYET) elimizde!.. (LİKÜLLİ KAVMİN HÂD!.. Râd Sûresi, 7. âyet)"
- "Bir Mehdi yoktur, fakat birçok hâdiler olacaktır!"
- "Avam, o tek ve hayâlî Mehdi'yi beklerken, biz; TÜRK, Arap, Fars,
(Sünnî, Şiiî, Alevî) ve diğer İslâm mütefekkirleri kendi hâdilerimizi,
hakiki Mehdileri beklemeliyiz!"
- "Ve (darda kaldığımız zaman) onların zuhur edip etmeyeceğinden
bir an için olsun, şüphelenmemeliyiz!"
BEKLEYEN DERVİŞ, MURÂDINA ERERMİŞ!.. E, ÖYLE OLMADI MI?.. TÜRKİYE'DE
MUSTAFA KEMÂL, MISIR'DA NÂSIR,
CEZÂYİR'DE BİN BELLA ÇIKMADI MI?.. DAHA DA ÇIKACAK, MÜSLÜMAN ÜLKELER
MÜSTEMLEKE OLMAKTAN KURTULDU, YAKINDA HIRİSTİYAN BATILILAR'IN SÖMÜRÜSÜ VE
ZULMÜ, HÂKİMİYETİ DE SONA ERECEK İNŞALLAH!.. ÇÜNKÜ ALLAH KUR'AN-I
KERİM'DE KESİN KAT'İ BELİRTİYOR:
-"ANDOLSUN Kİ, ZİKİR’DEN (TEVRAT'TAN) SONRA ZEBUR'DA DA
ANCAK BURADA BİR AÇIKLAMA YAPMAMIZ GEREK... YÜCE ALLAH DİYOR Kİ:
- "HER ÜMMETİN BİR PEYGAMBERİ VARDIR."
ANLIYORUZ Kİ, YÜCE ALLAH HİÇ BİR ÜMMETİ BAŞIBOŞ
BIRAKMAMIŞ, ONLARI DOĞRU YOLA SEVKEDECEK BİR PEYGAMBER
GÖNDERMİŞ. YALNIZ UNUTMAYALIM, PEYGAMBERLERİN GÖREVİ SÂDECE
TEBLİĞ, SÂDECE UYARMAKTIR.
- "HER ÜMMETİN BİR ECELİ VARDIR.
BU ÂYETTE "ECEL" KELİMESİ GEÇİYOR... ANLIYORUZ Kİ, HİÇ BİR
DEVLET, HİÇ BİR MİLLET ÖLÜMSÜZ DEĞİL. YOK OLUP GİTMİŞ İNKALAR,
AZTEKLER, HUNLAR BİZE BUNU HATIRLATIYOR.
BU İKİ ÂYETİ NEDEN VERDİK, BİRAZDAN ANLAŞILACAK...
LİKÜLLİ KAVMİN HÂD!.. BU "HAD" KELİMESİ ÜÇ ŞEKİLDE YAZILIYOR. NOKTALI "HI" İLE
YAZILANI "ÇAYLAK" ADLI KUŞ DEMEK....NOKTASIZ "HA" İLE YAZILANI ELİF İLE
ÇEKİLİP "HÂDD" DİYE OKUNUYOR, "KESKİN, SİVRİ, DAR, GERGİN" ANLAMLARINA
GELDİĞİ GİBİ, "İLTİHAPLI, ÇIBANLI" DA DEMEK... BİR DE ÇEKİLMEDEN "HADD"
DİYE OKUNANI VAR Kİ, "HUDUD, SINIR" ANLAMINA GELİYOR. AYRICA
"GERÇEK DEĞER, ŞERİATTA VERİLEN CEZÂ" ANLAMLARI OLDUĞU GİBİ ""NİHÂYET,
SON" MÂNÂSINA DA GELİYOR!..
İŞTE BU "SON" ANLAMINA ÇEKİLMESİNDEN KORKTUĞUMUZ İÇİN, YÂNİ ÖMER
SEYFEDDİN'İN KULLANDIĞI ÂYET-İ KERİMEYİ "HER KAVMİN BİR SONU VARDIR,"
DİYE YORUMLAYANLAR ÇIKAR DİYE, YUNUS SÛRESİNDEKİLERİ VERDİK. HER
ÜMMETİN BİR SONUNUN OLDUĞUNU BİLDİREN ÂYET, "ECEL" KELİMESİNİ
KULLANIYOR, ""HADD" KELİMESİNİ DEĞİL!.. ZATEN KULLANILAN HARF "HA" DEĞİL!
BİR DE "HE" İLE YAZILAN "HADD" KELİMESİ VAR Kİ, "DENİZDEN GELEN
GÜRÜLTÜLÜ SES, GÜRÜLTÜYLE YIKILAN" ANLAMLARINDA... HİDÂYET-HÂDİ
KELİMELERİ DE "HE" İLE YAZILIYOR...
HÂDİ KELİMESİ DE ÜÇ TÜRLÜ YAZILIYOR... NOKTALI "HI" İLE YAZILAN HÂDİ' ,
"HİLECİ, DOLAP DÖNDÜREN" VEYA "FENÂ, BOZUK" ANLAMLARINA GELİYOR...
"HA" İLE YAZILAN HÂDİ, "SIRADA İLK, BİRİNCİ" VE "HAYVANLARI ŞARKI İLE
GÜDEN KİMSE" ANLAMLARINA GELİYOR. BİR DE "YARDIMCI" MÂNÂSI VAR.
"HE" İLE YAZILANIDIR, "HİDÂYET EDEN, DOĞRU YOLU GÖSTEREN" MÂNÂSINA...
"MEHDİ" KELİMESİ DE BUNDAN GELİYOR.
- ".. HER KAVİM İÇİN BİR HÂDİ, BİR YOL GÖSTERİCİ VARDIR"
RÂD SÛRESİ 7. ÂYETTEKİ "LİKÜLLİ KAVMİN HÂD" İFÂDESİNİ "HER KAVİM
İÇİN BİR HÂDİ, BİR REHBER, BİR YOL GÖSTERİCİ VARDIR,"
DİYE TERCÜME EDİYORLAR... BU İBÂRENİN
HEMEN ÜSTÜNDE PEYGAMBERİMİZE HİTÂBEN, "SEN ANCAK ALLAH AZÂBIYLA
KORKUTMAYA MEMURSUN," DENİYOR Kİ, YUKARIDA YUNUS SÛRESİNDEN
VERDİĞİMİZ İKİ ÂYETLE BAĞDAŞIYOR!
DEMEK Kİ, ALLAH HİÇ BİR KAVMİ, HİÇ BİR DÖNEMDE BAŞIBOŞ
BIRAKMAMIŞ!.. ONLARI PEYGAMBERLER İLE UYARMIŞ. AYRICA GÜMBÜR
GÜMBÜR GELECEK YOL GÖSTERİCİLER, , KURTARICILAR İLE MÜJDELEMİŞ1.. YİNE DE
YOLA GELMEYENLERİN AKIBETİNİ BİLDİRMİŞ!.. SONRA DA EKLEMİŞ:
-"ANDOLSUN Kİ, ZİKİR'DEN (TEVRAT) SONRA ZEBUR'DA DA
İŞTE SAİD-İ KÜRDÎ'NİN MEHDİSİ İLE ÖMER SEYFEDDİN MERHUMUN MEHDİSİ
ARASINDAKİ FARK!.. İŞTE SAİD-İ KÜRDÎ İLE HÂRUN YAHYA'NIN
GEVELEDİKLERİ AMA AKIL KARIŞTIRDIKLARI İTTİHÂD-I İSLÂM İLE ÖMER SEYFEDDİN'İN
İTTİHAD-I İSLÂM ANLAYIŞI!..
SON OLARAK, MESİH VE MEHDİ'NİN BİR ARADA ELE ALINDIĞI HADİS
RİVÂYETLERİNİ VERELİM, AKSAYAN HUSUSLARI GÖSTERELİM, VE SÖZÜ
BİR YORUMLA BAĞLAYALIM :
245 - "İmamları salih bir insan olan Mehdi olduğu halde,
Beytü'l Makdis'e sığınırlar. Orada imamları kendilerine sabah
namazını kıldırmak için öne geçtiği bir sırada, bir de bakarlar
ki, Meryem oğlu İsa sabah vaktinde inmiştir. Mehdi, Hz. İsa'yı
öne geçirmek için arkaya çekilir. Hz. İsa onun omuzlarına elini
koyar ve ona der ki, 'Geç öne namazı kıldır. Zira kamet
senin için getirilmiştir.' "
246 - "... Nihayet Meryem oğlu İsa Müslümanların emiri (Mehdi)
ona: Gel bize namaz kıldır, der. Bunun üzerine İsa: Hayır,
Allah'ın bu ümmete bir ikramı olarak sizin bir kısmınız diğer bir
kısım üzerine emirlersiniz, der." 247 - "Mehdi müminlerle beraber Beytül Makdis'de sabah
namazı kılarken, o sırada nüzûl eden Hz. İsa'yı takdim edecek
ve Hz. İsa ellerini onun omuzuna koyarak, 'Namazın kameti senin
için getirildi, bu yüzden sen kıldır' diyecek ve nihayet Mehdi,
Hz. İsa ve müminlere imam olarak namazı kıldıracaktır."
(El Kavlu'l Muhtasar Fi Alâmatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 25)
NE VAR Kİ, NE PEYGAMBERİMİZ ZAMANINDA, NE DE ŞİMDİ BEYT-ÜL MAKDİS
DİYE BİR MÂBET YOK!.. O MEVKİDEKİ CÂMİLER PEYGAMBERDEN ÇOK
SONRA, EMEVİ HALİFESİ ABDÜLMELİK TARAFINDAN İNŞÂ EDİLMİŞ!.. O CÂMİ
HİÇ "BEYT-ÜL MAKDİS" DİYE ANILDI MI, BİLMİYORUZ. SANIRIZ
BU HADİS, CÂMİ İNŞAINDAN EVVEL, YENİ MÜSLÜMAN OLAN YAHUDİLER
TARAFINDAN UYDURULMUŞ!.. MEHDİ'NİN VE MESİH'İN KÂBE'DE NAMAZ KILMASININ
DAHA UYGUN OLACAĞINI DÜŞÜNEMEYEN CÂHİL MÜSLÜMAN ÂLİMLER (!) DE BU "HADİS"E
İNANMIŞ!..
BURADA GEÇEN BEYT-ÜL MAKDİS İLE KUR'AN-I KERİM'DE GEÇEN MESCİD-İ
AKSA VE BİR DE KUBBET-ÜS SAHRA VAR Kİ, BUNLAR HEP BİRBİRİNE
KARIŞTIRILMAKTADIR. İSTEDİK Kİ, MÜMKÜN MERTEBE AÇIKTA KALAN BİR HUSUS
BIRAKMAYALIM. O YÜZDEN SÖZÜ BİRAZ DAHA UZATACAĞIZ.
BEYT-ÜL MAKDİS, "KUTSAL EV" DEMEKTİR, HAZRET-İ MUHAMMED'İN İSLÂM'IN İLK
YILLARINDA KIBLE OLARAK YÖNELDİĞİ, O TARİHTE DAHİ YIKIK OLAN, HAZRET-İ SÜLEYMAN'IN
İNŞA ETTİRDİĞİ MÂBETTİR... BUGÜN O MABEDİN SÂDECE BATI DUVARI KALMIŞTIR Kİ, "AĞLAMA
DUVARI" OLARAK BİLİNİR, YAHUDİLER'İN HA-KOTEL HA-MA’ARAVİ (batı duvarı)
DEDİKLERİ YERDİR. GÖRÜNÜRDE ÜST ÜSTE 24 SIRA BÜYÜK TAŞTAN VE YERALTINDA 9 SIRADAN
OLUŞUR VE SÖYLENDİĞİNE GÖRE 485 METRE UZUNLUĞUNDADIR.
KUR'AN-I KERİM'DE HAZRET-İ SÜLEYMAN'IN MÂBEDİNDEN DEĞİL; KÖŞKÜNDEN
VEYÂ SARAYINDAN SÖZ EDİLİR. SEBE MELİKESİ BELKIS KÖŞKE GİRİNCE, SALONDA
DERİN BİR SU VAR SANAR, ETEKLERİNİ TOPLAR. HALBUKİ SALONUN ZEMİNİ SU
DEĞİL, BİLLÛRDAN, YÂNİ KRİSTALDEN YAPILMIŞTIR!.. (NEML SÛRESİ, 44. ÂYET)
YİNE KUR'AN, CİNLERİN SÜLEYMAN'IN EMRİNDE ÇALIŞTIĞINI BELİRTİR.
(SEBE' SÛRESİ, 12-14 ÂYETLER) RİVÂYETE GÖRE, BU KÖŞKÜ CİNLERE YAPTIRMIŞTIR.
ANCAK, KUDÜS MÜSLÜMANLARCA DA MUKADDES SAYILDIĞINA, VE HAZRET-İ
MUHAMMED İLK DÖNEMDE KUDÜS'E YÖNELDİĞİNE GÖRE, O KÖŞKTE VEYÂ YAKININDA
BİR MÂBED OLMASI GEREKİR DİYE DÜŞÜNÜYORUZ. YAHUDİLER İŞTE O MÂBEDDEN
BAHSETMEKTEDİRLER.
SÜLEYMAN MÂBEDİ,
M.Ö. 587 YILINDA BÂBİL HÜKÜMDÂRI BUHTÜNNASR TARAFINDAN YIKILDI. 50 YIL SONRA
İRAN HÜKÜMDÂRI KİRUS ASURLULAR'I YENİNCE, YAHUDİLER TEKRAR KUDÜS'E
DÖNÜP MÂBEDİ TEKRAR İNŞA ETTİLER. BU İKİNCİ MÂBEDİN DE ROMALI KOMUTAN
POMPEI TARAFINDAN YAKILDIĞI, YIKILDIĞI, SONRA ROMA'NIN FİLİSTİN
VÂLİSİ YAHUDİ HEROD TARAFINDAN M.S. 20'DE BİR KERE DAHA İNŞA EDİLDİĞİ
ÖNE SÜRÜLÜYOR... SONRA BU MÂBED DE YAHUDİLER İSYAN EDİNCE, M.S. 70
YILINDA ROMALI KOMUTAN TİTUS TARAFINDAN YIKILDI. BAHSETTİĞİMİZ DUVAR,
BU MÂBEDDEN KALAN DUVARDIR.
AĞLAMA DUVARININ HEMEN ARKASINDA KUBBET-ÜS SAHRA İSİMLİ ALTIN KUBBELİ BÜYÜK BİR CÂMİ VARDIR. 5. EMEVÎ HALİFESİ MERVAN OĞLU ABDÜLMELİK TARAFINDAN 690'LI YILLARDA İNŞA EDİLMİŞTİR. YÂNİ, PEYGAMBERİMİZİN VEFÂTI OLAN 632 YILINDAN VE KUDÜS'ÜN HAZRET-İ ÖMER ZAMANINDA ALINMASINDAN (636) EPEY SONRA YAPILMIŞTIR. HAZRET-İ ÖMER, O MEVKİDE, ALTINDA MAĞARA OLAN BÜYÜK KAYANIN ÜZERİNDE NAMAZ KILMIŞ, BİR DE KÜÇÜK MESCİT YAPTIRMIŞTIR. O KAYA DA, MESCİT HALİNE GETİRİLMİŞ OLAN MAĞARA DA ŞİMDİ KUBBET-ÜS SAHRA CÂMİİNİN İÇİNDEDİR... SÜLEYMAN SARAYI (BEYT-ÜL MAKDİS) MEVKİİNDE, 500 METRE KADAR ÖTEDE BİR DE KÜÇÜK BİR MESCİT VARDIR Kİ, ÖMER CAMİİ OLARAK BİLİNİR. YİNE AYNI MUKADDES MEVKİDE MESCİD-İ AKSA (UZAK MESCİT) VARDIR Kİ, AĞLAMA DUVARINA BİTİŞİK, DİKDÖRTGEN, AHŞAP TAVANLI BİR CÂMİDİR. 638 YILINDA YAPILDIĞI, VEYÂ ORADAKİ BİR KİLİSENİN CÂMİYE ÇEVRİLDİĞİ GİBİ RİVÂYETLER VARDIR. TEK BİLİNEN HUSUS, HALİFE ABDÜLMELİK TARAFINDAN YİNE 690 YILLARDA BÜYÜK BİR MESCİT HÂLİNE GETİRİLDİĞİDİR. BU ÜÇ CAMİ, SÜREKLİ BİRBİRİ İLE KARIŞTIRILIR. ÜÇÜYLE DE
İLGİLİ PEK ÇOK RİVAYET VARDIR, AKIL KARIŞTIRIR.
PROF. DR. YAŞAR NURİ ÖZTÜRK, PEYGAMBER DÖNEMİNDEN KISA BİR
SÜRE SONRA YAZILMIŞ OLAN BİR KİTAPTA "MEDİNE'YE 10 KM. KADAR
UZAKLIKTA OLAN BİR MEVKİDE MESCİD-İ AKSA DİYE BİR CÂMİNİN OLDUĞU"
ŞEKLİNDE BİR BİLGİYE RASTLADIĞINI BELİRTMEKTE, MESCİD-İ AKSA
İFÂDESİNİN "GECE YÜRÜYÜŞÜ" ANLAMINA GELEN İSRA SÛRESİ'NDE GEÇMESİNE
DAYANARAK, PEYGAMBERİMİZİN GECE KALKIP ALLAH RIZASI İÇİN YÜRÜYEREK
BU MESCİDE GİTMİŞ OLABİLECEĞİNİ ÖNE SÜRMEKTEDİR. GERÇEKTEN DE O
TÂRİHTE KUDÜS'TE "MESCİD-İ AKSA" DİYE BİR CÂMİ YOKTU, 60 YIL
SONRA YAPILMIŞTIR. HER NEKADAR BİZİM BURADA ELE ALMAK İSTEDİĞİMİZ HUSUS, MESİH DÜNYÂYA İNECEKSE,
NEDEN KUDÜS'E VE BEYT-ÜL MAKDİS'E (MESCİD-İ AKSA O İSE)
İNECEĞİDİR... MESİH'İN, YÂNİ HAZRET-İ İSÂ'NIN İSLÂM ÜZRE HÜKMEDECEĞİ
SÖYLENİYOR... MÜSLÜMANLARCA EN MAKBUL MÂBEDLER MESCİD-İ HARAM (MEKKE),
MESCİD-İ NEBEVÎ (MEDİNE) VE BEYT-ÜL MAKDİS'TİR. (HADİ ONU MESCİD-İ
AKSA SAYALIM.) MAKBUL ŞEHİRLER MEKKE, MEDİNE VE KUDÜSTÜR... BEYT-ÜL
MAKDİS'İ VE KUDÜS'Ü, İLK KIBLE OLMALARI DOLAYISİYLE İKİNCİ SIRAYA ALSAK
BİLE, İSLÂM ÜZRE HÜKMEDECEK HAZRET-İ İSÂ NEDEN KUDÜS'E VE MESCİD-İ
AKSA'NIN DAMINA İNSİN Kİ??? MEKKE'YE VE KÂBE'NİN DAMINA İNİP,
- "EY İNSANLAR!.. MUSA'NIN DA, MUHAMMED'İN DE, BENİM DE ATAM OLAN İBRÂHİM'İN
DEMESİ GEREKMEZ Mİ?.. DAHA UYGUN OLMAZ MI?
BİZCE BU "KUDÜS'E" VE "MESCİD-İ AKSA'NIN DAMINA İNME" İDDİASI,
YAHUDİ VE HIRİSTİYAN KÖKENLİ MÜNÂFIKLARIN "MÜSLÜMANLAR'A KIBLESİNİ ŞAŞIRTMA"
GAYRETİNDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR!.. YANLIŞIMIZ VARSA, ALLAH AFFETSİN!
248 - "Hz. İsa semadan nüzul edecek ve onun emirliğini kabul edecektir.
Hz. İsa'ya 'Bize namaz kıldır,' denilecek, ancak o, 'Emir sizin
içinizdedir,' karşılığını vererek, 'Bu Allah'ın ümmet-i Muhammed'e
bir ikramıdır,' diyecektir." 249 - "Rabbim bana (Hz. İsa) Deccal'in çıkacağını haber verdi.
Yanımda kadib ağacından yapılmış iki ok bulunacak. Deccal onları
görünce kurşunun suda erimesi gibi eriyecektir."
250 - "...Onun (Hz. İsa a.s.'ın) nefesini duyan hiçbir kâfirin
ölmemesi mümkün değildir. Deccal'in yalancı olduğu etrafa dalga
dalga yayılacaktır. Deccaliyet perişan olacak fikir sistemi yok
edilecektir." (Sünen-i Ibn-i Mace, 10/32)
251 - "Mehdi benim Ehl-i Beyt'imden ve benim neslimdendir. O,
yeryüzünü adaletle dolduracaktır. Muhakkak ki o İsa Aleyhisselam
ile birlikte yola çıkarak Filistin arazisindeki Bab-u Lut denilen
mevkide Deccal'i yok etmesi için Hazreti İsa'ya yardım edecektir."
252 - "İsa gökten inecek, Deccal'i yok edecek veya Mehdi'nin
Deccal'i yok etmesine yardım edecektir."
YAZIMIZIN EN ÖNEMLİ BÖLÜMÜNE GELDİK... ÖYLE MEHDİ'NİN MESİH'E,
"BUYUR, NAMAZI KILDIR", MESİH'İN "OLUR MU CANIM, BUYUR SEN KILDIR,"
FALAN DEYİŞİ İLE UĞRAŞMAYACAĞIZ... MEHDİ'NİN DAHA ÖNCE ZUHUR EDİP,
MÜSLÜMANLARIN HÜKÜMDÂRI OLMASI, SONRA DA BİR GÜN MESİH'İN GÖKTEN
İNMESİ, DECCÂL'İ KİMİN ÖLDÜRECEĞİ, NEREDE ÖLDÜRECEĞİ TARTIŞMALARINI
BAŞKALARINA BIRAKACAĞIZ... İŞİN ÖZÜNE
İNECEĞİZ, AMA KUŞ DİLİYLE... TABİİ, ANLAYANA...
ANLAMAYAN KUSURA BAKMASIN!
- "ALLAH'IN İPİNE SIMSIKI SARILIN!.
- "SİZ NASIL KÂFİR OLURSUNUZ Kİ,
ÂRİFLER DERLER Kİ: KUR'AN ÂYETLERİNİN BİR ZÂHİRÎ BİR GİZLİ MÂNÂSI
VARDIR. HER GİZLİNİN DE YEDİNCİ DERECEYE KADAR GİZLİ MÂNASI
VARDIR... BU SONSUZA KADAR GİDER...
HERKES KENDİ İDRAKİ KADAR ANLAR, İRFÂNI KADAR DERİNE İNER...
HADİSLER DE ÖYLEDİR...
MERHUM ÖMER SEYFEDDİN MEHDİ SIRRININ ÇIKIP GELDİĞİ KUR'AN ÂYETİNİ
BULMUŞ, AMA GİZLİ MÂNÂSINI İFŞA ETMEMİŞ!.. BİZ DE EDEMEYİZ!...
HAZRET-İ MUHAMMED EĞER MEHDİ,
HATTÂ MESİH VE DECCÂL KONUSUNDA BİRŞEYLER SÖYLEMİŞSE, BUNLAR MUTLAKA
MECÂZÎDİR, "LİKÜLLİ KAVMİN HÂD" ÂYETİ İLE, YUKARIDAKİ İKİ ÂYETLE BAĞDAŞAN
DERİN MÂNÂLARI VARDIR.
BİRİNCİSİ, PEYGAMBERİMİZ ÖYLE MÜŞAHHAS İKİ TEK KİŞİDEN VE CANAVAR
TİPLİ BİR DÜŞMANDAN SÖZ ETMEMİŞTİR. ÖZELLİKLE "MEHDİ" İFÂDESİNİ KULLANMIŞSA,
VEYÂ "ÜMMETİNİ HİDÂYETE YÖNLENDİRECEK BİRİSİ" ANLAMINDA BİR SÖZ ETTİYSE;
(Kİ ETTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ)
BU, HER DÂRA DÜŞÜLEN DÖNEMDE BİR MUHTEREM ZÂTIN ORTAYA ÇIKIP
MÜSLÜMANLAR'I SIKINTIDAN KURTARACAĞI ANLAMINDADIR.
İKİNCİSİ, HİÇ BİR ŞEKİLDE İSÂ ALEYHİSSELÂM'IN BEDENLİ
OLARAK GÖKTEN ZEMBİLLE İNECEĞİNİ KASTETMEMİŞTİR!... YÂNİ, "BİR MELEĞİN
İSÂ'NIN BEDENİNDE GÖRÜNECEĞİNİ" SÖYLEDİĞİ İLERİ SÜRÜLSEYDİ, O BİLE DAHA
İNANDIRICI OLURDU, ÇÜNKÜ CEBRÂİL'İN İNSAN SÛRETİNDE GÖRÜNDÜĞÜNÜ
BİLİYORUZ.
ÜÇÜNCÜSÜ, BİR DECCÂL'DEN BAHSETMİŞSE, YÂNİ BU "DECCÂL", HIRİSTİYAN
KÖKENLİ MÜNÂFIK RUHLU MÜSLÜMANLAR'IN İSLÂM'A SOKTUKLARI "ANTI-CHRIST" DEĞİL
İSE; O DA, "YALANCI,
HİLEKÂR, İYİ İLE KÖTÜYÜ, HAK İLE BÂTILI BİRBİRİNE KARIŞTIRAN, KÖTÜYÜ
SÜSLEYİP, YALDIZLAYIP İYİ DİYE SUNAN, SÂDECE BİR YERDE DEĞİL; HER
YERDE ÖRNEĞİ OLAN KÖTÜ VE ZÂLİM" KİŞİDİR... HER
DÖNEMDE DECCÂL VARDIR, BİR YERDE VE BİR TÂNE DEĞİLDİR!.. İNSANLARIN
HER DEVİRDE KARŞILAŞTIKLARI, ŞEYTANA VE NEFİSLERİNE
KUL OLMUŞ ZÂLİMLERDİR... ASRIMIZIN DECCÂL'İ, MÜSLÜMANLARI İNİM İNİM
İNLETEN BUSH OĞLU BUSH İDİ.
DÖRDÜNCÜSÜ, ASLINDA HER ÜMMETİN BİR KURTARICISI OLDUĞU GİBİ, HER FERDİN
DE BİR KURTARICISI VARDIR. . ONUN İÇİNDİR Kİ, KİMİ MESİH BEKLER, KİMİ MEHDİ... KİMİ
ALİ'Yİ, KİMİ HACI BEKTAŞ VELİ'Yİ, KİMİ DE BEYAZ ATLI
SÜVÂRİYİ... KURTARICI KİME GELİRSE, ONUN KIYÂMETİ KOPAR, HER ŞEY DEĞİŞİR. ÇÜNKÜ
"HER ÖLENİN KIYÂMETİ KOPAR," MEÂLİNDE BİR HADİS DE
RİVÂYET EDİLİR... KÂMİL İNSANLAR ÖLMEDEN ÖLÜRLER... BÂZILARI
ÖLÜP TE DİRİLİRLER... BÂZILARI, HAZRET-İ ALİ GİBİ KENDİ CENÂZESİNİ
YUĞAR... KURTULUŞ DIŞTAN DEĞİL, İÇTEN GELİR...
MESİH, BİR DOKUNUŞTA ÖLÜLERİ DİRİLTEN, MEHDİ İSE HİDÂYETE ERDİRENDİR...
KEMÂLE EREN İNSAN, İŞTE BU DOKUNUŞU VE HİDÂYETİ GÖNLÜNDE BULAN KİŞİDİR.
OT GİBİ YAŞARKEN, CANLI CENÂZE GİBİ DOLAŞIP TA HAYATTAN HİÇ BİR ŞEY
ANLAMAZKEN, GÖZLERİ AÇILIR, DİRİLİR!.. ARTIK NEFSİNE KÖLE OLMAKTAN
KURTULUR, ZULÜMLE, FİTNEYLE MÜCÂDELE EDER. BU, ONUN HAYATINDA BÜYÜK
BİR DEĞİŞİKLİĞİN YAŞANMASI, ONUN İÇİN KIYÂMETİN KOPMASI DEMEKTİR...
MEHDİ'NİN ZUHUR ETMESİ, MESİH'İN NUZÛLÜ, DECCÂL'LE SAVAŞ, İŞTE
BUDUR!.. O YÜZDEN ŞÂİRİN DEDİĞİNE KULAK VERMEK GEREKİR :
Süha: Büyükayı kümesinin en küçük yıldızı... Eskiden göz
keskinliğini ölçmek için kullanılırmış.
YAA, İŞTE BÖYLE... SANA YOL GÖSTERECEK, DOĞRUYA GÖTÜRECEK
YILDIZI GÖKLERDE, MEHDİ'Yİ, MESİH'İ ŞAM'DA, KUDÜS'TE ARARSAN; BOŞA
GEÇER ZAMAN!.. BEKLE DUR Kİ, PEYGAMBERİMİZİN SÖZÜNÜ ETTİĞİ MESİH
DOKUNSUN, MEHDİ ORTAYA ÇIKSIN!.. ASLINDA İKİSİ
DE SENİN GÖNLÜNDE!.. SÂDE ONLAR DEĞİL, ALLAH TA!.. HEM HER YERDE,
HEM DE SENİN GÖNLÜNDE!.. SANA ŞAH DAMARINDAN YAKIN! ONUN İÇİN,
HADDİNİ BİL; ELİNE, DİLİNE, BELİNE SÂHİP OL!.. SENİN İÇİN,
SENDEN BÜYÜK DECCÂL YOK!
|