Olmasın Varsın
(Bülent Ecevit / Fikret Kızılok)
Bir soyun kanı olmasın varsın
damarlarımızdan akan
İçimizde şu deli rüzgar bir havadan
Bu yağmurla cömert, bu güneşle sıcak
Gönlümüzden bahar dolusu kopsun
İyilikler, hasretler kucak kucak bir havadan
Bu sudan, bu tattandır ikimizde de günah
Bütün içkiler gibi, zararı kadar leziz
Bir iklimin meyvasından koparılmış bir içkidir
Bütün bu kötülüklerimiz
Aramızda bir mavi sihir
Bir sıcak, sımsıcak bir deniz
Kıyısında birbirinden de güzel iki kardeş milletiz
Türkçenin ferah gönlünce küfretmiş,
olmuşuz kanlı bıçaklı
Gene de sevdadır içimizde, bir havadan
Önce bir kahkaha çalınır kulağına
Sonra Rum şiveli Türkçeler
O, boğazdan bahseder; sen rakıyı hatırlarsın
Kardeş olduğunu sıla derdine düşünce anlarsın
Değirmenler
(Bülent Ortaçgil)
Zaman düşer ellerimden yere
Oradan tahtaboşa
Saatler çalışır izinsiz, hep bir sonraya
Resimler sarı güneşsizlikten
Duygular değişir
Dostlar dağılır dört bir yana, kendi yollarına
Ve sen, ben; değirmenlere karşı
Bile bile birer yitik savaşçı
Akarız dereler gibi denizlere
Belki de en güzeli böyle
Uçurtma uçar sözlüğümden
Geri gelmeyecek bir kuş
Yaşanmamış kırıntılar sadece bir düş
Zaman düşer ellerimden yere
Oradan tahtaboşa
Saatler çalışır izinsiz hep bir sonraya
Ve sen, ben; değirmenlere karşı
Bile bile birer yitik savaşçı
Akarız dereler gibi denizlere
Belki de en güzeli böyle
Güneşin Aynasında
(Fikret Kızılok / Bülent Ortaçgil)
Güneşin aynasında ben
Bende bir düş
Düşte bir çocuk, çocukta yol
Yolda toz, tozda avuç, avuçta kader
Kaderde sen, güneşte akşam oluyor
Ben düşünürken
Düşüncemin çiçeğindesin
Yedi iklim dört mevsimdesin
Canımın yongalarında
gölge gibi hep peşimdesin
Kırmızının kuytularında,
yeşilin uykularında,
karanfilin kokularında
şebnem olur gider gözlerin
Arkamı dönsem önümde
İstemesem de içimde
Çocuğun umutlarında
Kiminin korkularında
Güneşin aynasında ben
Bende bir düş
Düşte bir çocuk, çocukta yol
Yolda toz, tozda avuç, avuçta kader
Kaderde sen, güneşte akşam oluyor
Ben düşünürken
Düşüncemin çiçeğindesin
Yedi iklim dört mevsimdesin
Canımın yongalarında
gölge gibi hep peşimdesin
Kırmızının kuytularında,
yeşilin uykularında,
karanfilin kokularında,
şebnem olur gider gözlerin
Kalemin yasaklarında,
çalışan parmaklarında,
ve ağaran saçlarında
tutsak olmuş bir düşüncesin
Bil bakalım sen nesin
Güneşin aynasında biz
Bizde bir düş
Düşte bir çocuk, çocukta yol
Yolda toz, tozda avuç, avuçta kader
Kaderde sen, güneşte akşam oluyor
Ben düşünürken...
Ben düşünürken
Uyusun da Büyüsün
(Fikret Kızılok / Bülent Ortaçgil)
Mama, çikolata
Misket, gazoz, karamela
Bisiklet ya da çiklet
Hoppala yavrum koka kola
Okul, manej, yarış, kolej
Darwin, hacı hoca
Çokonatın lezzeti bambaşka
Uyusun da büyüsün ninni
Tıpış tıpış yürüsün ninni
Danalar girdi bostana
Gücün yetiyorsa kovalasana
Orhan, Ferdi,
Lahmacun acı geldi
Michael Jackson, Zeki Ersoy
Bir de Playboy, oy anam oy
Sağcı, solcu,
doğramacı, macuncu
Mezoli, Derwall, Kovaçeviç
Oğlumuz olsun futbolcu
Uyusun da büyüsün ninni
Tıpış tıpış yürüsün ninni
Danalar girdi bostana
Gücün yetiyorsa kovalasana
DYP, SHP, IMF, KDV
AET, TRT, TKP, tu kaka
Liberal alaturka,
hicaz taksim, darbuka,
Vicdan ve de cüzdan
Karakol, zindan, anayasa
Uyusun da büyüsün ninni
Tıpış tıpış yürüsün ninni
Danalar girdi bostana
Gücün yetiyorsa kovalasana
Bir Nihavend Yalnızlık
(Fikret Kızılok / Bülent Ortaçgil)
Evveli günün ağırlığı
Gözkapaklarımda
Bugün daha başlamamış
Cep elimle dolu
Bir telaş var etrafımda
Gazeteler aynı, politika sayfası
İçtiğim sular, güzel kadınlar gibi
Rüzgar var mı, bulut yok
Ezan sesi, karnım acıkır
Manav radyosu haber okur
Akşam olunca kapım beni bekler
Yediğim bir tas, yatağım sabırsız
Bir o yana, bir bu yana
Eski sinemalar gibi
Küf tutmuş rüyalarım
Hep bir olay olur ortasında
Karga sesleri, takvim yaprakları
Uzun oluyor kış günleri
Ne de olsa kiraz vaktidir
Karpuz suya düşmeden
denize hiç girmem
Mehtap çıkmış, düşer yastığıma
Kanımca herşey boşuna
Pencere Önü Çiçeği
(Bülent Ortaçgil)
Pencere önünde arkadaştan ayrı
Porselen saksıda bir süs çiçeği
Evin hanımı her akşamüstü
Su ve güneş sunar... entellektüel
Pencere önü çiçeğine
Ne ansızın yağmur ne gökkuşağı
Ne dipdiri sabah, gözyaşı
Ne şebnem görmüştür ne kırağı tanır
Ama iyi konuşur, kitap gibi
Rastgele çiçeklere şöyle bir bakar
Cansız cam ardından, tül perdelerden
Pencere önü çiçeğine
Ne mecburen güneş ne karakış
Ne dopdolu bahar ürpertisi
Zorlu bir rüzgarla boynu hiç kıvrılmaz
Haylaz çocuklarca hiç koparılmaz
Gece çökünce açılır lambalar
Öteki çiçekler ay ışığındalar
Pencere önü çiçeğine
Ne ansızın yağmur ne gökkuşağı
Ne dipdiri sabah; gözyaşı
Entellektüel
(Fikret Kızılok / Bülent Ortaçgil)
Dinamik bir süreç içinde anksiyeteyi dışlamış
dehümanize davranışlar
"Global village" dediğimiz küresel köyümüzde
herşey zaten ölümsel... entellektüel
Karşılığı nevrozdur şu bizim uygarlığın
Depersonalizasyon,
Arbitürat, kokain, anfetamin
Oysa ne kadar basit anlayınca bu durumu
Bir elin sesi yoksa iki el... entellektüel
Kırkıncı ayetti galiba Lût Kavmi
Hani şu malum suçtan
Oysa ben diyorum ki hep aynı, hep yeni baştan
Gen mütasyonu Eric... Ericsson
İnsanın sekiz çağı, sonunda AIDS
Homoseksüel... entellektüel
Sosyal sorunlar deyince akan sular durur
Kırkbir kere maaşallah yüzkırkbir olur
Fobisi hobiye dönüştüğünden eski bir taktik
Materyalist diyalektik
Oysa bindiği arabada koşar paradoksal iki at
Biri kaçarsa eğer öteki sosyaldemokrat
Castro gibi Fidel... entellektüel
İletişim bozukluğu özel titreşimler,
aperatiften evvel
Filozofik yaklaşımlar da artık biraz seksüel
Afrodizyak bir sofrada, şişeler virtüel
Geceyarısından evvel
Buda, Konfiçyus, Marx ya da Mendel
Bir kadın tavındadır... entellektüel
Bunları düşünmek kuytu sakin kabuğumda
Ve ara sıra sıyrılıp yaşıyor olmak, sizleri anlamak
Hipokondriyak...
İşte bundan dolayıdır ki saçlarımdaki aklar
Tel tel... entellektüel
Şarkıdaki Maymun
(Fikret Kızılok)
Ne kadar güzel ve şuh tanıtılırsın
Oysa gerçekte bir soytarısın
Bir maymunsun şarkıların içinde
Bir papağan süper renk ve biçimde
Önemi yok erdemin, mühim olan paradır
Bir bilinse ki o ne tezgahtır
Bir günah gibi... ah, günah gibi
Her bilinçsiz kafada günah gibi
Geri kalmış genç kızda,
aptalın cüzdanında
video kaset ve fotoromanda
Bir şarkısın mutfakta,
bir heves kokanada
ve bir sevda patronda
Bir natürmort olmuş artık sıfatın
Surat ruhun aynasıdır derler ya
Gerilmiş bir dümbelek, ıslanmış iki dudak
Buluşmuş anlamsızlıkta
Bir günah gibi... günah gibi
Her bilinçsiz kafada günah gibi
Geri kalmış genç kızda,
aptalın cüzdanında
video kaset ve fotoromanda
Bir şarkısın mutfakta,
bir heves kokanada
ve bir sevda patronda
Kim takardı seni Paris'te, Londra'da
Ya da gerçek bir sanatta
Bir tek zeytin dalı mı taşıdın yurdumdan
Biraz zahmet edip oralara
Bahanedir hepsi bilirsin ya bahane
Her çıkışta bizden gider onlara
Döner gelir nasıl olur
Bimem ki hiç, bildiremem
Dört beş şarkı elli bavulda
Bir günah gibi... günah gibi
Her bilinçsiz kafada günah gibi
Geri kalmış genç kızda,
aptalın cüzdanında
video kaset ve fotoromanda
Bir şarkısın mutfakta,
bir heves kokanada
ve bir sevda patronda
Unutma domatesi, çürük yumurtanın tadını,
ve Marie Antoinette'in adını
Sor ki anlatsınlar biraz gerçek olanı
O bomboş kafandaki zindanı
Sen bir ekolsün ekollerin dışında
ve bir günah gibi bu toplumun içinde
Takmışın peşine bir maymun sürüsü
Artık bir şarkıdır gerisi
|