Tatlıses de olabilirdi
Popun, cazın, rock'ın 22 ismi biraraya
gelip, Bülent Ortaçgil için yapılan "Şarkılar Bir Oyundur" saygı albümünde
kendi yoğurt yiyiş biçimleriyle Ortaçgil söylediler. Sezen Aksu'dan Gürol
Ağırbaş'a, Feridun Düzağaç'tan Yaşar'a, Haluk Levent'ten Teoman'a... Bu
son yılların bir müzisyene verilen en ağır hediyesi!
- İşe başlarken kaygı duydunuz mu?
Aslında hedeflenen, beş benzemeze
benzesin haliydi. Birbiriyle yakın olmayan müzik türleri aynı çatı altında
toplansın, tek ortak birleştirici de benim şarkılarım olsun. Böyle olunca
birsürü risk alıyorsunuz zaten. Diyelim caz seven bir insanın gidip de
Ortaçgil şarkılarının hardrock yorumundan zevk almayacağı aşikar. Ya da
tersi... Ya da pop müziği seven bir gencin enstrümantal yorumdan hoşlanmayacağı
da aşikar. Böyle bölünmeler var, benim şarkımın dışında ortak bir yan yok.
Ama bence hiçbir şekilde biraraya gelmeyecek insanların biraraya gelmeleri
bile başlıbaşına bir konu. Çünkü müzisyenler ne sendika kurmuşlardır, ne
ortak bir politik karar almışlardır, ne televizyonlarla ilgili telif yasasına
karşı koymuşlardır... Hiçbir şey...
- Bu biraz sevgiyle ilgili galiba...
Müzisyenlerin sevdiği insanlardan
bir tanesiyim. Müzisyenlerin beğendiği insanlar hiçbir zaman kitlesel hale
gelmemiş, kenarda kalmış insanlardır. Burada da böyle.
- Bir İbrahim Tatlıses ya da Alişan
gibi biri eksik. Böyle bir teklif götürüldü mü?
Aslına bakarsanız, o tarz insanlarla
hiçbir ilişkimiz yok. Olsaydı, olması düşünülürdü. Neden olmasın ki? İbrahim
Tatlıses gibi birisi neden Bülent Ortaçgil şarkılarını söylemesin... Eminim
ne adımı duymuştur, ne bir yerde rastlamıştır. Öyle bir teklif götürülse,
aklına binbir türlü şey gelir. Haklıdır da... 'Ne kadar ticari kullanılacak,
benim üzerime mi abanılacak' gibi... Bin türlü soru gelebilir akla. O nedenden
hiç tanımadığımız bir insana proje götürmek istemedik. 22 insan arasında
daha tanımadığım birsürü insan var ama o beni biliyor, benim onu duymuşluğum
var. Aslında düşünebilirdi ve saçma sapan da olmazdı bence.
- Yabancı şarkıcı seçme şansınız
olsaydı kimleri seçerdiniz?
Onu söylemeden önce bir açıklık getirelim.
Bu insanları ben seçmedim bir kere... Benim sansürümden geçmiş ve onayımı
almış anlamında görmeyin bu ekibi... Ada Müzik ekibi ve benim de aralarında
olduğum bir grup insan "şu da olsun mu?" diye konuştu ve karar verildi.
Burada olanlar Ortaçgil'in onayını almış da, olmayanlar almamış gibi bir
durum yok. 22 kişinin dışında da birtakım insanlar katılacaktı ama bin
türlü nedenden katılamadı. Yurt dışında böyle bir tribute albümü yapılacak
olsa, enstrumancılardan dinlemek istediğim olurdu. Mesela Path Methany...
Ya da Yellow Jackets'den dinlemek isterdim... Şarkıcı, son günlerde dinlediğim
Cassandra Wilson var... Çok seviyorum onları. Hayal görüyoruz şu anda ama
güzel. Tribute'un insanın koltuklarının altına hafiften karpuz sıkıştırmış
gibi bir durumu var. Çünkü o kadar insan karşılığında ne olacağını bilmeden
onaylayıp giriyor. İnsanlar bir anlamda kitleleri etkileyen insanlar. Tabii
ki, bin türlü duygu geçiyor insanın içinden.
- Size en sıcak gelen hangisi?
Bu soruyu cevaplamak pek mümkün değil.
Politik olmak zorunluluğundan tutun, başka nedenleri de var... İnsanın
sempati gösterdiği müzik türleri var, daha az beğendikleri var. Bir kere
beğenmediğiniz müzik türündeki icracıyı otomatikman daha az seversiniz.
Ben bu şarkıları dinlerken, ilk dinleyişte hepsine şaşırdım. Beğenme, beğenmemenin
ötesinde şaşırdım. Çünkü yıllardır benim kulağımda başka türlü yer etmiş
şarkıları bambaşka insanlardan, bambaşka arajmanlarla duyuyor olmak yeterince
şaşırttı beni. Ondan sonra dinledikçe kulağım alıştı tabii... Çoğunluğu
dinlenebilir buluyorum. "Aa bu da neymiş" demedim hiçbirine... Buna esas
karar verecek olanlar dinleyenler tabii. Umarım katı Ortaçgil sevenler,
çok katı davranıp da, Ortaçgil şarkılarını Ortaçgil söyler. Başka kimse
söylemez gibi bir tavır içine girmezler.
- Tamamen kentli bir iş çıktı ortaya...
Lokalleri, barları...
Folklorik bir Erkan Oğur da var.
Birkaç tane hatırı sayılır rock yorumu var. İki tane caz versiyonu var.
Bir tanesi new age kokuyor...
- Rock nasıl geliyor size?
Rock'a çok uzak değilim. Ama daha
ziyade 60 -70 yıllarının rockwww4una daha yakın bir adamım ve yeni moda
rock'un türevlerine sıcak bakamıyorum. 50 yaşında bir adamım ve 50 yaşından
sonra kendime yeni zevk edinecek halim yok. Şimdiye kadarki beğenilerimin
arasında onları ayıklıyorum. Rock fikri benimsediğim, önemsediğim bir fikirdir.
Günümüz dünyası her şeyi öyle bir yoğuruyor ki, rock'ı da yırtık pantolonlu
milyonerler haline dönüştürmeye başladılar.
- Bu işin de artık rantı var...
Evet, rock, protestocu bir müzik.
İtiraz, karşı çıkış, varoluşçulukla devrimcilik arasında bir tavrı vardı
benim dinlediğim 60'lı, 70'li yıllarda. Türk pop müziğinin kötü örneklerinde
duyacağımız bir aşk şarkısını saçları kıçına kadar gelen, rock kılığı giymiş
bir adamdan dinliyor olmak bana rock müziği gibi gelmiyor.
- Sezen Aksu, isim olarak ilginç...
Kendine ait bir dünyası var...
Yok. Onların arasında en fazla tanıdıklarımdan
biridir Sezen. Hiç sandığınız gibi değildir. Müzik, şarkı etrafında gününü
geçiren bir insan. Belirli bir estetik zevki var. Onun için de böyle bir
projeye şirketi karşı çıkmaya kalktı ama kalktı geldi...
- Haluk Levent de ilginç, Gürol
Ağırbaş da ilginç isimler... Biraraya gelmelerini pek havsala almıyor...
Bunun nedeni ben olsam gerek. Gürol
benimle çalıyor. Bu nedenle pek uzağında değil projenin. Tanımasaydım Gürol'u
böyle bir projeye ikna etmek mümkün olur muydu bilemem.
- Hiç tanışmadığınız kimler var?
Mirkelam'la hiç tanışmadım. Mavi
Sakal'dan biri dışında tanışmadım. Yaşar'la, Sibel Tüzün'le hiç tanışmadım.
Teoman'la hiç tanışmadım. Haluk Levent'le de tanıştım sayılamaz. Çünkü
bilmem ne lokantasında, "Merhaba, ben Haluk Levent... Vayy nasılsın?" diye
bir irtibatımız oldu. Zuhal Olcay'la hiç tanışmadım. Öyle olması da daha
iyi... İnsan dostuna, 'gel şuraya bir şarkı söyle' diyemez.
- Prodüksiyon bütçesi nasıl oluştu?
Çalışma başlarken, masa başında her
şeyi konuşalım, başımıza gelecek problemlerle ilgili tavrımız net olsun
diye biraz uğraştık açıkçası. Herkes için bütçe ayrıldı, ama şu stüdyoya
gel, şurada çal denilmedi. Yaptığı müziğe de karışılmadı. İkincisi, bu
insanlar bu şarkıları söyledikten sonra sahibi olmuş olmuyorlar. Yani kendi
albümlerinde bu kayıtları kullanmamaları gerekiyor. Çünkü bunun gibi bir
şeyle karşılaşması çok muhtemel. Bu projenin bir klibi olmayacağına karar
verdik. Klip çekmek, ticari bir şeye dönüştürmektir ve en meşhur olanın
üzerine gidip, onun klibini yapmayacağız. Baştan bunları kurguladık ve
buna uygun şekilde davrandık. Bundan konser yapalım, klip çekelim, şunu
yapalım diyeceğimiz bir durum yok ortada. Bu bir arşiv çalışması, müzisyenler
açısından öncü bir çalışma ve 22 insanın bana verebileceği en büyük hediye.
HALUK LEVENT
"En orantısız şarkı benimdir"
- Teklif nasıl geldi?
Ada Müzik'ten aradılar ve projeyi
anlattılar. Beni bu projede yer alan güzel insanların arasına koydukları
için teşekkür ediyorum. "Yollarda Bulurum Seni" albümümün kapağında Bülent
Ortaçgil'in de içinde bulunduğu bazı sanatçılara teşekkür yazmıştım. Çünkü
o sıralarda pop müzikte patlama yaşanıyordu ve ben o üstatların şarkılarına
ihtiyaç duyulması gerektiğini söylüyordum.
- Ortaçgil şarkılarından hayatında
özel yeri olan biri var mı?
Evet, Adana'da kız arkadaşım Seyhan
nehrinin karşı kıyısında otururdu. Nehir taştığı zamanlar, sandalları kullanamazdı
ve kara yoluyla gelmek zorunda kalırdı. Yıllar sonra bir şarkı çıktı ortaya...
"Sen kendine önlemler aldın ben kendime yasaklar koydum. Önümüzde barajlar
var bu su hiç durmaz". Her ne kadar soyut anlamda kullanılsa da benim aşkım
ve yaşadığım ilişkinin bir aynasıydı. Şimdi o şarkıyı dinlerken keşke o
zaman yazılsaydı diyorum. Ve bahar aylarında havada güneş yerine yağmur
olduğunda, umudumu hep pencere önündeki çiçeklere bırakmışımdır. Ona ne
kadar teşekkür etsek azdır.
- Şarkıyı yorumlarken hiç tedirginlik
duydun mu?
Önce çekindim, beğenmeyebilirdi.
Birçok insan bu çalışmada onun duygusal ve popüler şarkılarını söylediler.
Ben de aklıma yatkın, toplumsal diye niteleyebileceğimiz bir şarkısını
aldım. Bülent Ortaçgil, toplumsal bir şarkıcı gibi görünmesede, aşk şarkıları
içinde bile toplumsallığı vurgulayan bir insan. Onun şarkılarındaki bireysellik,
kendimizi sevmeyi öğreten bir öykü gibi...
- Tarzlarınız farklı. Bu seni kaygılandırdı
mı?
Bu albümde en orantısız olan şarkılardan
biri herhalde benimdir. Buna rağmen sırıtmıyor. Çünkü Bülent Ortaçgil sakin
şarkıların adamı. Haluk Levent ise bağıra bağıra şarkı söyleyen bir tip.
Çevremden çok olumlu eleştiriler aldım. Yapmam gereken de buydu...
- Kollektifin pek olmadığı müzik
dünyasında böyle bir çalışma yapmak kolaymıydı?
Bu Ada Müzik'in kesin bir zaferidir.
Bu konuda onları tebrik etmek gerekir. Umudumuz Fikret Kızılok, Cem Karaca,
Erkin Koray, Üç Hürel, Zülfü Livaneli gibi, bir döneme damgasını vurmuş
sanatçıların da bu şekilde albümlerinin yapılması...
-En çok kimleri sevdin?
Bulutsuzluk Özlemi, bence harika...
Bir de Leman Sam'ın söylediği "Bu Su Hiç Durmaz". Bence burada Bület Ortaçgil
şarkılarını okuyan sanatçıların tutucu hayran kitlesi bu albüme sahip çıkacaktır.
Aslında hepsinin içinde bir Bülent Ortaçgil ruhu var. Ama yansımaları farklı
oluyor.
FERİDUN DÜZAĞAÇ
"o ışıklıdır, ben karanlık"
- Şarkınızı nasıl seçtiniz?
Ada Müzik'ten arayıp, projeyi anlattıklarında
"Yağmur"u söylemek isterdim. Ama seçildiğini duyunca, başka bir şarkı aradım.
Çok zor oldu şarkı seçebilmem. Önce "Bozburun"u düşünmüştüm, ama Ortaçgil'in
yaşadığı yeri anlattığı için özel kalmasını isteyebileceğini düşündüm ve
"Sevgi"de karar kıldım.
- Bülent Ortaçgil'le nasıl tanıştınız?
Proje öncesinde selamlaşmıştık sadece.
Proje süresince karşılaştık konuştuk. Bugüne kadar keşke tanışsam dediğim
insanların çoğu beni hüsranla tanıştırdıkları için biraz düşkırıklığı yaşamıştım.
Ancak, onunla tanıştığımda, yanılmadığımı anladım. Beklediğim gibi özel
bir insan. Kendisinden "Benimle Oynar mısın?"ı ikinci solo çalışmama istemiştim
ama o, "Kendi çalışmalarını yazan birisin. Devam et" demişti. Bunu ben
düşünmeliydim diye düşünüp utanmıştım. Başka bir şarkı söyleme çabama utanmıştım.
Talihsiz bir talep olmuştu.
- Bülent Ortaçgil'le aranızda paralellik
kuruyor musunuz?
Adım zaman zaman Bülent Ortaçgiller,
M.F.Ö'ler, Kızıloklar'la anılır halde... Bu hem güzel hem de ürkütücü bir
durum. Ortak noktalarımız, şiirsel anlatım diyebilirim en başta. Kulağı,
kulağa en zor uzanacak elle gösterme tarzı bende de var. Ortak nokta olarak
popülariteden, onun size yükleyeceği olumsuzluklardan kaçınmak diye bir
tavır söyleyebilirim. Ancak, Bülent Ortaçgil, söylem olarak ışıklıdır ben
değilim. Karanlığı severim... Başka pencerelerden bakıyor gibiyiz. Ben
her zaman sonu kötü filmlerden etkilenmişimdir, ayrılık varsa sonunda okuduğum
kitap bana zevk vermiştir.
- Yorumların arasında en çok hangisi
size yakın geliyor?
Şebnem Ferah'ı, Mavi Sakal'ı söyleyebilirim.
Olayı kendi tarzında yorumlamak diye algılayanlar, bir de onun gibi yapalım
diyenler var. Açıkçası ben birçoğunu beğendim. Normal koşullarda biraraya
gelmeyen insanları aynı kartonette birleştirmesi son derece önemli bir
durum.
- Çalışma sırasında bir endişe
duydunuz mu?
Müzikal anlamda çok yakınız diye
bir endişe duymadım. Ancak, Bülent Ortaçgil'in beğenmeme ihtimali karşısında
ürktüm ama onun beğenilerini bu şekilde yansıtmayacağından da eminim aslında.
Bir iki şarkıda sözler değişik söylenmiş, beni bu rahatsız etti. Mirkelam
ve Teoman'ınkisinde böyle değişiklikler var. Bu konuda biraz daha özen
olsaydı da bu hatalar olmasaydı diyorum. Buna rağmen, son zamanlarda beni
bu kadar ilgilendiren başka albüm olmadı.
SİBEL TÜZÜN
"bizi içimize iten müzikler"
- Müzik tarzınız Ortaçgil'den epeyce
farklı. Bu farktan ötürü endişe duydunuz mu?
Bu çalışmanın konsepti zaten
Ortaçgil'in farklı yorumlanmış parçalarını biraraya getirmek. Zaten başından
itibaren, kendi müzikal tercihlerimize göre yorumlama fikri bana ilginç
geldi. Aldığımız eleştiriler çok güzel. Bu tip bir albüm fikrinin doğru
olduğunu düşünüyorum.
- Bu çalışmanın sizin için başka
anlamları da var mı? Örneğin dinlemekten zevk alıyor musunuz?
Bir sanatçının albümünü aldığınızda
bu kadar ilginç ve çarpıcı işleri birarada bulmak çoğu zaman güçtür. Ben
de dinliyorum. Yorumların farklılığı, bağımsızlığı bana heyecan verici
geldi. Bugüne kadar cover yapmamıştım. O yüzden benim için hem deneysel
hem de keyifliydi. Biraz özellikle sertleştirdim aslında. Dolayısıyla hoş
bir yolculuktu...
- Bülent Ortaçgil'in müziğiyle
ilk ne zaman tanışmıştınız?
Hemen hemen herkes gibi ben de üniversite
yıllarımda. "Benimle Oynar mısın?"dı ilk tanıştığım şarkısı... Sonra albümlerini
de takip ettim. Konserlerine, çıktığı barlara eşimle gittik. Ama birlikte
çalıştığı müzisyenleri tanımama rağmen, onunla tanışmamıştım.
- Size Ortaçgil'in müziğinde ilginç
gelen nedir?
Dinleyici olarak dikkatimi çeken
bir şey vardı, genelde insanlar kendilerini eleştirmeye iten müzikleri
sevmezler. Mutlu olma psikolojimiz vardır ya, müziklerin bizi içimize itmesini
istemeyiz. Oysa, Ortaçgil'i dinlerken kendinizle iç hesaplaşmaya gidebiliyorsunuz.
İnsanlar Ortaçgil'in müziğini dinlerken bu duyguları hissetmekten çok mutlular.
Parçalara iştirak ederken, tüm kelimeleri çok yerinde, doğru vurgularla
söylüyorlar. Bu Türkiye'de pek yapılamamış, çok başarılı bir nokta. |