Bir anda kendimi 5 metrekare bir odada duvarları yumruklarken gördüm....gördüm, şimşek gibi çaktı bu görüntü beynimde ve ellerim yaralandı, kanadım, acıyorlardı ve başımı dizlerimin arasına alıp sadece sustum, ne zaman bilmiyorum, ne zaman olacak bu gördüklerim.
"Herşeyi umursamamaktan vazgeçersem" ne laf ama.
Yalnız ve ıssız olacağım o an, fakir ve acılı, neden? Herkes gitmiş olacak, birbaşıma kalacağım, saçlarım beyazlayacak ama gümüşi yollar çizemeyecek hayal ülkelere.
Ve ben bıkmış, usanmış, salak salak yuvarlanıp gideceğim, belki de çöp kutuları karıştırıp, çalacağım, dileneceğim, yok yok hayır!???
Öyle yaşayıp gideceğim, insanlar bana acıyacak, ben, onlara acıyacağım.
Konuşma...konuşma kimseyle ve gözlerin yerde, başın yukarda, omuzları boşver, bırak bu aceleci adımları, nereye yetişiyoruz.
Kalp kırmak yok, üzmek yok, kötülük yok, iyilik de yok, hiçbirşey yok, sadece ben varım, tek başıma 5 metrekare bir odada, oturup duruyorum, bazen yerde yuvarlanıyorum bazen duvarlarda.
Adamlar, kadınlar geliyor ziyaretime sonra.....gidiyorlar. Ben sus ve gözlerim yerde genç? ...kararsız..unuttum genç miyim, ona, şuna, buna ve bana göre değişir, bilmiyorum?
Delirtmek yok, ıslık yok, waoww yok, off yok, saçlarım üç numara, mor göz, deri bitişik kemik ve "bir numara üşüyorum -ya sen?".
Elindeki kırmızı balonla küçük bi çocuk koşuyor koridorlarımda, sonra o da gidiyor, gidiyor.
Yanlış
elektronik bir gıcırtı, yanlış sinyal, beynimde demirden şapka şoku, gözlerim yeşilden gerçeğe dönüveriyor.
Gülümsüyorsun, gözlerin de gülüyor, ya yalan o ne olacak, o sevdiğim güzelim yalan canım benim.. ve yeniden kahretsin, sen başkasının gözbebeğinden bana bakıyorsun.
Boncuklar, rengarenk rengarenk boncuklar rengarenk boncuklar rengarenk boncuklar rengarenk boncuklar rengarenk boncuklar...