TÜRKÇÜLÜK İLKESİ - AÇIKLAMALAR-4
MUSTAFA KEMÂL'in TÜRKLÜK,
TÜRKÇE ve MİLLİYETÇİLİK konusundaki düşüncelerini o dönemde en iyi dile getirenlerden
biri de Mahmut Esat BOZKURT idi. Diğerleri de Ziya GÖKALP ile Ömer SEYFETTİN idi,
ALLAH hepsine gani gani rahmet eylesin.
Aşağıda onun değerlendirmelerini bulacaksınız. Bu anlayış bugün için de geçerlidir...
ve o zamandan daha çok ihtiyaç duyduğumuz hususları ihtiva etmektedir.
- "Biz TÜRKİYE denen, dünyanın en hür ülkesinde
yaşıyoruz." - "TÜRK, bu ülkenin yegâne efendisi, yegâne sahibidir!.
Dost ve düşman, hatta dağlar, bu hakikati böyle bilsinler!" - "TÜRK'ün en kötüsü, TÜRK olmayanın en iyisinden iyidir!"
- "TÜRK DEVLETİ'nin işlerini TÜRKLER'den başkalarına
vermeyelim! TÜRK DEVLETİ işlerinin başına ÖZ TÜRKLER'den başkası geçmemelidir. Yeni TÜRK
CUMHURİYETİ'nin DEVLET işlerinin başında mutlaka TÜRKLER bulunacaktır!"
Mahmut Esat Bozkurt, MUSTAFA KEMÂL'in onayını almadan böyle bir konuşma yapamaz!..
Peki, MUSTAFA KEMÂL ve o dönemin yöneticileri neden bu konuda bu kadar kesin bir tavır
içindedirler?..
Çünkü son 400 yılda, bilhassa son 100 yılda TÜRK DEVLETİ kendi himayesinde yaşayan,
hatta baştâcı ettiği azınlıkların ihanetine uğrayarak yıkılıp gitmiştir. Gerek OSMANLI
döneminde, gerekse MİLLÎ MÜCADELE sırasında, hatta sonrasında hiç bir devlet kendi
ülkesinde yaşayan azınlıkların, hatta dindaşlarının ihanetine TÜRK DEVLETİ kadar
uğramamıştır!.. Yeni kurulan devletin aynı duruma
düşmemesi için meseleye böyle bakması kaçınılmazdır.
Azınlıklar, ÖZ-BE-ÖZ TÜRK olmayanlar, kendini TÜRK saymayanlar hiç bir zaman TÜRK
DEVLETİ'nin kademelerinde görev alıp TÜRKLER'e hükmedememelidir!.. Onlar eğer bu
ülkede yaşamak istiyorlarsa, TÜRKLER'e tâbi olarak yaşayabilirler.
Ülkeyi eskiden olduğu gibi Rumlar'ın, Ermeniler'in, Yahudi ve dönmelerin, bölücü
Kürtler'in idare ettiği ve Hıristiyan Emperyalist Batı Ülkeleri'ne peşkeş çektiği bir
duruma sokmak, ve bunun adına "demokrasi, insan hakları" demek, İHANET'ten başka bir
şey değildir!.
Bu görüş, bu anlayış ilk ağızda tokat yemiş gibi bazılarını sersemletebilir. Ama
dünyanın her ülkesinde, bütün o "medenî, humanist" saydığımız Batı ülkelerinde dahi
durum böyledir. A,B,D,'de bir kişi kalkıp, "Ben Amerikalı değilim, ben İtalyan'ım, ben
Ermeni'yim, ben Alman'ım" desin, başına gelmedik şey kalmaz. Devlet kademelerinde görev
almak ne kelime, karnını doyuracak iş bile bulamaz!
Evet, A.B.D. yönetiminde M. Albright gibi yahudileri, C. Powels gibi zencileri
görebilirsiniz, ama bunlar A.B.D.'ye ve Amerikalılar'a köle gibi hizmet etmekten başka
bir şey yapmazlar. Asla A.B.D. aleyhine çalışmazlar ve ancak böyle davrandıkları sürece
"adam" sayılırlar! Biz de soy olarak TÜRK olmayanlardan ve azınlıklarımızdan bunu
bekliyoruz. Bu bizim en tabii hakkımızdır!
Yine Mahmut Esat Bozkurt'tan devam edelim:
- "TEŞKİLÂT-I ESÂSİYE'ye göre, TÜRK vardır, TÜRKLÜK vardır!.. (Başka bir şey yoktur!) Açık(ça) söylemeliyiz!.. Bu yolda
açık ve tereddütsüz yürümeliyiz!" - Bu yerlerde (TÜRKİYE'de) ÖZ TÜRK haklarına sahip olmak
isteyenler, TÜRK OLMALIDIR!.. - "TÜRKLÜĞÜ KABUL ETMEZ, onu küçük görür, ONA İHANET EDER,
sonra da TÜRK'e tanınan haklardan, hatta ondan fazlasını ister, BU OLMAZ!.. Buna "YAĞMA
YOK!" derler!.." - "TÜRK HAKLARI'NDAN İSTİFADE EDEBİLMEK İÇİN TÜRKLÜĞÜ
BENİMSEMEK, TÜRK HARSINI (kültürünü) KABUL ETMEK, TÜRKLÜĞÜ DUYMAK, TÜRK MENFAATLERİNİ
KENDİ MENFAATİ YAPMAK, ONA HÜRMEK ETMEK, "TÜRK'ÜM" DEMEK, TÜRKLÜĞÜ HARSİYLE, HİSSİYLE
KABUL ETMEK LÂZIMDIR!.. BUNLARI SAMİMİYETLE BENİMSEYENLERİ, YAPANLARI TÜRK SAYARIZ!...
KİM OLURSA OLSUN!.. " İşte açık!.. TÜRKİYE'de hâkim unsur ÖZ-BE-ÖZ TÜRKLER'dir!.. Onların sahip olduğu
haklara sahip olmak isteyen diğer unsurlar da içinde yaşadığı bu VATAN'ı, ekmeğini yediği
bu DEVLET'i ve kendisine bu imkânı sağlayan TÜRK MİLLETİ'ni gönülden
benimsediği takdirde TÜRK sayılır. "NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYEN"in mutluluğu işte budur!..
Biz onu kendimizden ayırmayız!.. Ancak o kendini bizden ayırırsa, her türlü hakkını
kaybeder! ETMELİDİR!.. Buna "TÜRK milliyetçiliğini ayaklarımızın altına aldık" diyen,
Devlet dairelerinden "T.C:" ibarelerini kaldıran, ANDIMIZ'ı yasaklayan milliyeti
belirsiz Başbakan Erdoğan ve onun zihniyetinde olan bütün AKP'li
milletvekilleri, yandaş bürokratları, işadamları, medya mensupları da dahildir!
"Ben TÜRK değilim, benim kimliğimi tanıyın" diyene yapılacak bir tek şey vardır: Onu
TÜRK sayan NÜFUS KÂĞIDI'nı, yani KİMLİK belgesini elinden alıp, "Tamam, şimdi istediğin
kimliğe bürün, git kendine başka bir yer bul," demek!..
"Bu devlet benim devletim değil... biz ayrıyız... ama ayrılmalıyız... bize de özel
haklar verilsin" diyenlerin hepsi, kendilerine TÜRK KİMLİĞİ bahşeden NÜFUS KÂĞIDI'ndan
arındırılmalıdırlar!..
Devam edelim, ATATÜRK DÖNEMİ TÜRKLÜK ve MİLLİYETÇİLİK
anlayışını, Mahmut Esat Bozkurt'un dilinden ve kaleminden
dökülen kelimelerle anlatmaya:
- "MİLLİYETÇİLİK, en dürüst mânâsıyla CUMHURİYET'i ifade
eder!.." - "Niçin MİLLİYETÇİ oluyorsunuz?.. Sizin kanınızı taşıyan,
menâfiinizi ifade eden bir câmianın mukadderatını yükseltmek ve onu mes'ud etmek için
MİLLİYETÇİ oluyorsunuz. Bunun en zarurî neticesi, o câmiayı kendi iradesiyle idâme
ettirmektir!" - "TÜRK MİLLETİ'nin yüzde 80'inden fazlası köylü ve işçi
olunca, köylü ve işçinin haklarını düşünmek, onları korumak
"MİLLİYETÇİ'yim" diyen her TÜRK'ün ilk ödevidir!" Bugünlerde en çok kullanılan tâbirlerden biri de REKABET!.. Dünya ekonomik faaliyeti
içerisinde yer alabilmek için REKABET gücünüzün olması gerektiği; sanayide, tarımda,
turizmde, velhasıl her sahada varlığınızı koruyabilmek için diğer ülkelerin
firmalarından daha güçlü ve iyi olmanız gerektiği söylenip duruyor. Yoksa yok olup
gidersiniz, yabancı mallar sizinkileri piyasadan siler!..
Bu REKABET, MALLAR ve HİZMETLER konusunda olduğu gibi MİLLİYET konusunda da geçerlidir!..
Sizin TÜRK olarak varlığınız TÜRK DİLİ'nin, TÜRK KÜLTÜRÜ'nün, TÜRKLÜK BİLİNCİ'nin
diğer milletlerin diliyle, kültürüyle REKABET edebilmesine; TÜRKİYE'de TÜRK DİLİ'nin,
TÜRK KÜLTÜRÜ'nün, TÜRK MALI'nın ve TÜRKLÜK BİLİNCİ'nin üstün gelmesine bağlıdır. Yoksa
rekabet gücü olmayan firma gibi silinir, gidersiniz!..
İşte Mahmut Esat Bozkurt'un dile getirdiği ATATÜRKÇÜ MİLLİYETÇİLİK anlayışı bu yüzden
son derece önemlidir. Dünyadaki bütün gerçek devletler kendi insanının menfaatini
herşeyden önce korur. Hatta ABD, İNGİLTERE, FRANSA gibi zalim emperyalistler, bu
menfaatin bir kısmını dahi kaybetmemek için başka ülkelere
saldırmaktan çekinmezler!
Devam edelim:
- "Günün birinde Ernest Levin'in
"Umumî Tarih"ini karıştırıyordum. Gözüme "Endülüs Faciaları"
ilişti... İspanyollar Endülüslü müslümanları Hıristiyan
yapabilmek için önce Arap usülü ziynetleri (takılar)
menetmişler (yasaklamışlar)... Sonra Arap mimarîsinde ev
yapanları tecziye etmişler (ceezalandırmışlar)... Sonra Arapça
mektup yazmak yasak edilmiş... ve en başta bilhassa Arap
isimleri memnu sayılmış... Müslümanlar çocuklarına İslâm ismi
verememişler ve gitgide tanassur etmişler (hıristiyanlaşmışlar)...
Bugün İSPANYA'da MİLLİYETİNİ BİLEN TEK BİR MÜSLÜMAN YOKTUR!" TÜRKLER'den ve MÜSLÜMANLAR'dan aldıkları topraklardaki insanları bu şekilde zorla
hıristiyanlaştıran BATILILAR, bizden azınlıklara daha çok hak istiyor. TÜRKİYE'de
kilise, havra yapılması için içimizdeki hainlere para yağdırıyor, hükûmetteki
milliyetsizlere baskı yaparak ANTAKYA'da, ŞANLIURFA'da üçlü sözümona hoşgörü
mabedleri inşa ettiriyor!.. Yerel yönetimler özerkleştirilerek Devlet içinde devlet
oluşturuluyor!
Yukarıda dile getirilmiş olan uygulamanın 500 yıl geride kaldığını sanarak, ATATÜRKÇÜ
MİLLİYETÇİLİK anlayışı "gerici" bulanlara bir sürprizimiz var.
Aşağıdaki cümleler Huntington'un son kitabından alınmıştır:
- "ABD'deki çok kültürlülük ve çift dillilik ABD'nin ulusal
kimliğine zarar verecek hale geldi. (Artık Amerika'da İngilizce değil, hızla çoğalan
göçmenler nedeniyle İspanyolca hâkim olmaya başladı.) Özellikle Lâtin Amerika
kökenlilere ASİMİLASYON uygulanması gerekiyor!" - "Eğer benzer kültürlere (değerler, gelenekler, dinler)
sahip halklar ve ülkeler bir araya geliyorsa; o zaman değişik kültürlerden oluşan
ülkeler de parçalanma tehlikesiyle karşı karşıyadır!" - "ABD ANGLO-PROTESTAN kültür ve inancının bir parçasıdır
ve Amerikalılar yeniden (buna) sahip çıkmak zorundadırlar!.."
Sahip çıkmak için ne yapacak?.. Ucuz işçi ve fahişe kaynağı olarak gördüğü Lâtin
Amerikalıları "asimile" edecek!.. Yani onları
hâlâ köle olarak kullanacak ama, kendi kültürünü de onlara aşılayacak!..
Başkalarının 10-50-100 yıldır kendi ülkelerinde yaşayanları 2. sınıf vatandaş saymasına,
köle ve cariye olarak kullanmasına, asimile etmesine ses çıkartmayanların, TÜRK DEVLETİ'nin
500-1000 yıldır bağrında beslediği kişilerin ihanetine uğradıktan sonra aldığı tedbirleri
"gerici, ayırımcı" saymaları, gerçekten ibret vericidir!.
Bu yazdıklarımızı sadece Mahmut Esat Bozkurt'un düşünceleri olarak görenlere,
ATATÜRK'ün daha farklı düşündüğünü zannedenlere, önce TÜRKÇÜLÜK İLKESİ kısmındaki
ifadelerini bir kere daha
okumalarını tavsiye edelim, sonra ondan bir cümle ile cevap verelim. ATATÜRK diyor ki:
- "Muhterem MİLLETİME TAVSİYE EDERİM Kİ, sinesinde yetiştirerek
BAŞININ ÜSTÜNE KADAR ÇIKARACAĞI ADAMLARIN KANLARINDA VE VİCDANLARINDAKİ ASİL CEVHERİ
TAHLİL ETMEK DİKKATİNDEN BİR AN FERAGAT ETMESİN!"
(19.9.1930 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yer alan konuşmasından)
(27.5.2005 tarihli Akşam gazetesi, Güler Kömürcü'nün makalesinden)
- Dr. Hakkı Uyar, Sol Milliyetçi Bir Türk Aydını, Mahmut Esat Bozkurt
- Aydınlık Dergileri
- Atatürk'ün Bütün Eserleri 1-25. Ciltler, Kaynak Yayınları
> İÇİNDEKİLER < > GERİ <> ERDOĞAN DÖNEMİ < > İSLAMİ ESASLARA BAĞLILIK İLKESİ <