ANADOLU VE TRAKYA'DA YUNAN ZULMÜ VE TÜRK SOYKIRIMI - 2
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ün,
- "Millî hayatımızda yediden yetmişe hepimizin
bilmesi gereken zafer günlerimiz olmakla beraber, ACISINI DÜNYA DURDUKÇA
İÇİMİZDEN ATAMIYACAĞIMIZ MİLLÎ FELAKET GÜNLERİMİZ DE VARDIR... 1877 Rus Harbi
sonu büyük muhaceretleri!.. TÜRK'ÜN AVRUPA'DAN ÂDETA KÖKÜNÜN KAZINMASI İSTEĞİYLE
HORTLAYAN HAÇLI ZİHNİYETİNİN GİRİŞTİĞİ TOPLU KATLİAMLAR!.. 1912 Balkan Savaşı ve
TÜRKLER'e reva görülen zulüm ve İŞKENCELER!.. Tarihin bu acı mirasları her
TÜRK'ün kalbinde unutulmamak üzere dünya durdukça muhafaza edilmelidir,"
ifadesi, VASİYET'tir!.. Her yıl bu acı günler hatırlanmalı, şehitlerimiz
hayır dualarla yâdedilmelidir!.. Yine ATATÜRK'ün,
- "Milletimizin kalbinde HİSS-İ İNTİKAM olmalı!..
Bu alelâde bir intikam değil; hayatına, ikbaline, refahına düşman olanların
mazarratlarını izaleye matuf bir intikamdır," (16.3.1923)
sözü gereği, yüreğimizde düşmanın artniyetine direnebilecek güçte bir İNTİKAM
hissi bulundurmak zorundayız.
Ne kastettiğimiz anlamak için aşağıdaki resme tekrar tekrar ve dikkatle
bakınız. AÇ ve AÇIKTA bırakılan TÜRKLER'i, ve onların AÇLIKTAN kemirdikleri AĞAÇ
KABUKLARI'nı göreceksiniz!.. Ta insan elinin yetişebildiği yerlere kadar!... O
çok reklâmı yapılan nazi kamplarında bile böyle bir zulüm uygulanmamıştır!
İşte bu yüzden 1919-1922 tarihleri arasında ANADOLU ve TRAKYA'da YUNAN
İŞGÂLİ sırasında uygulanan TÜRK ve MÜSLÜMAN SOYKIRIMI'nı, bir nebze olsun
anlatmak için devam ediyoruz... Aşağıda okuyacaklarınız, cereyan etmiş olan
vahşet ve zulmün BİNDE BİRİ bile olmadığını unutmayınız!
Yunan orduları İZMİR'e çıkıp ANADOLU içlerine yayıldıklarında, yüzyıllarca
TÜRK'ün himayesinde yaşamış yerli Rumlar'ın da katılmasıyla MORA'da, GİRİT'te,
BALKAN HARBİ'nde yaptıkları zulmün aynını tatbik ettiler. Yangın, ırza geçme,
kadın ve çocukları kitle halinde imha, ve akla hayale gelmez işkenceler
uyguladılar. Hem ANADOLU'ya girerken, hem de çekilirken yaptıkları saymakla
bitmez!.. Günlerce açıkta kalan masum insan cesetlerinin kokusu, deniz
kıyılarında sahipsiz cesetlerin görülmesi ve HİLÂL-İ AHMER'in (KIZILAY)
müracaatı üzerine iki ecnebi tahkik heyeti harekete geçti.
11 Mayıs 1921 tarihinde bu iki heyet vapurlarla İstanbul'dan hereket etti. 1.
Heyet GEMLİK, ORHANGAZİ, YALOVA ve çevresine gidiyordu ve heyette İngiliz
Generali FRANKS, İtalyan Albayı ROLETTO, ve Fransız Albayı VICK ve KIZILHAÇ'tan
temsilci vardı. M. GHERI adlı bir Fransız da karşılaşılan dehşet dolu
manzaraların fotoğrafını çekiyordu. Yanlarına MUSTAFA SÜREYYA adında bir
jandarma teğmenini, ORHANGAZİLİ REFİK, ÇINARCIKLI HAFIZ AHMET, GEMLİKLİ TEVFİK,
SULTANİYELİ İMAM EMİN adlı kimseleri de almışlardı.
2. Heyet, BEYKOZ, PAŞABAHÇE, ŞİLE, KANDIRA, İZMİT ve çevresini tetkike memur
idi. Heyet; İngiliz Albay PARMER, Fransız Albay MITOFISKI ve İtalyan Albay
ITELLİ'den ibaretti.
Aşağıdaki bölümler, bu iki heyetin hazırladığı, kanlı harflerle yazılı resmî
raporlardan alınmıştır:
MARMARA BÖLGESİNDE YUNAN MEZALİMİ
Dağlara kaçmak suretiyle canlarını kurtarabilen ORHANGAZİ BELEDİYE REİSİ
MEHMET BEY, ESKİ BELEDİYE REİSİ HASAN TAHSİN BEY, ÇAKIRLI KÖYÜNDEN ŞERİF,
SÜLEYMAN... vs. 1. Tahkik Heyeti'ne verdikleri ifadeler ve tesbitler (11 Mayıs
1921 tarihli mazbatadan) :
- "1000 evlik ORHANGAZİ'de yangından ancak 5 ev
kurtulmuştu. Bunlardan birisi Türk cesetleriyle dolu idi!.. Üstüste yığılmış
cesetler arasından inleme geliyordu. Heyet âzâları kan içinde olan bu cesetleri
birbiri üzerinden indirerek hayatt kalanları ayırmak istedi. Ancak koma halinde
ve nabızları durmak üzere olan bir ihtiyarla, 16 yaşında bir genci ayırabildi."
- "Diğer bir sokakta, ağzına el bombası konulmuş bir delikanlı bulundu.
Gözleri açık kalmıştı!.. Biraz ileride, karnından bağırsakları dökülmüş bir genç
kadın cesedi vardı!.. İki adım ötesinde 2 yaşlarında başsız bir çocuk
bulunuyordu!.. İlerideki gübre yığınları üzerinde 12 yaşında, ırzına geçilmiş
Kezban isimli bir kız güçlükle konuşabiliyordu!.. İç sokaklardan birinde, 60
yaşındaki HURİYE HANIM'ın ırzına geçilmiş ve öldürülmüştü!" 15 Ekim 1921 tarihli rapor:
- "ORHANGAZİ'de 1000 ev mevcutmuş. Bir tanesi bile
sağlam bulunamadı!.. Bütün kıymetli eşyalar alınmış! Yerli Yunanlar'la işbirliği
yapan canavar askerler, ORHANGAZİ'de zengin olan Müslümanlar'ın evlerine
girmişler, mukavemet etmek isteyenler derhal öldürülmüş, ses çıkaramayan
Müslümanlar ise, bir yere toplattırılmış, çırılçıplak edilerek kırbaçla
döğüldükten sonra, Türk erkeklerine sopalar verilerek kendi hanımlarını döğmeye
zorlanmışlardır!"
- "Bu arada SEBİLE HANIM ismindeki 70 yaşındaki bir ihtiyar, bir çok Yunan
askeri tarafından tecavüze uğramış, sonra öldürülmüştür!"
- "Yunanlar kasaba halkını ÇIPLAK vaziyette GEMLİK'e doğru yola çıkarmışlar,
ve evvelâ genç kızlardan başlayarak canavarlıklarına âlet etmişlerdir! Erkekleri
teker teker öldümüşlerdir! GEMLİK'e gelinceye kadar kafileden ancak BİR kişi
kalmıştır!" SULTANİYE KÖYÜ :
Rapor: 209
- "ARMUTLU'ya bağlı SULTANİYE köyüne akşam üstü
giren 115 Yunan askeri, ikişer ikişer evlere girerek erkekleri dışarı
çıkarmışlar, hepsini bir yere topladıktan sonra orada bekletmişlerdir.
Nöbetçiler dışındaki askerler tekrar evlere girip şarapçı FOTİ'nin deposundan
aldıkları tenekelerle şarabı getirmişler, Türk kadınlarını içmeğe zorlayarak
ölüm tehdidi ile âlem yapmaya mecbur etmişlerdir. Hiç bir Türk kadını bu zevke
âlet olmamış, EMİNE adlı bir genç bir kadın kocasının av tüfeğini yatak altından
çıkartarak iki Yunan'ı öldürmüş, ve kendisi de ekmek bıçağı ile intihar
etmiştir!"
- "Yunanlar'a teslim olmayan diğer kadınlarda erkeklerin bulunduğu yere
getirilerek birbirlerinin yanında kurşuna dizilmişlerdir!"
- "Gece yarısı köyü terkeden Yunanlar, sabah 8'de tekrar köye girmiş ve sağ
kalan halkı tüfekle öldürmüşlerdir!"
- "Köy kadınlarından HASENE, can cekişen kocasına su verirken yakalanmış,
tekmelenmiş, fakat kadın kendisini tekmeleyen Yunan askerinin boğazına sarılarak
dipçik darbelerine rağmen, onu boğmuştur!. HASENE'nin parça parça edilmiş cesedi
kocasının yanında bulunmuştur!" TEŞVİKİYE KÖYÜ :
10 Mayıs 1921 , Rapor : 210
- "Yunan teğmeni TODORAKİ kumanda bulunan müfreze,
yerli Rumlar'dan ANASTOS NİKO, LAMBO, İNTİMO, TANAŞ ve kardeşi YORGİ ile
ÇINARLI, KATIRLI, ENGERE, ELMALI köylerine gelmişlerdir. ELMALI köyünde bütün
erkekler camiye toplattırılmışlar, ve orada sıra dayağından geçirilmişlerdir.
Okul Müdürü HAFIZ İBRAHİM çağrılmış, 4 yerli Rum tarafından müthiş suretle
dövüldükten sonra her bir Rum sıra ile vüvuduna bıçak saplamaya başlamış, HACI
İBRAHİM ölünce, vücudundan kesilen parçalar Türkler'in üzerine atılmıştır!"
- "Sonra iki yatak gaza bulanarak camiin ortasına konmuş ve ateşlenmiştir.
Ateşin az olduğunu görünce, 'Herkes çıksın!' demişler, Türkler dışarı fırlamış,
fakat kapıya çevrili 4 makineli tüfek ateşi ile kapı cesetlerle dolmuş, bir
kısmı da içeride kalarak yanmışlardır!"
- "Herkesin yandığını zanneden Yunanlar oradan bir başka köye gitmişlerdir.
HÜSEYİN OĞLU MEHMET ALİ'nin eşi NAİLE, camiye yaklaşarak 'Çıkın, gittiler,' diye
bağırmış, içeriden (yalnız) MEHMET OĞLU İLYAS ile MUSTAFA OĞLU MEHMET
çıkabilmiştir. (Ancak) öğleye doğru tekrar gelen Yunanlar, kadınları ve sağ
kalan bir kaç kişiyi de öldürmüşlerdir!"
- "Bu şekildeki canavarlık, PORNAK, GACİK, GÖKÇEDERE, DELİPAZAR, KİRAZLI,
ORTABURUN, KOCADERE-İ ZİR, KOCADERE-İ BÂLÂ, PAŞAKÖY ve ÖZPINAR köylerinde de
aynen tekrar edilmiştir!" HAMİDİYE KÖYÜ :
14 Mayıs 1921
-"11 Mayıs günü bu köye gelen 200 Yunan askeri
evvelâ evlere saldırmış, bütün halkını anadon doğma soymuş, erkekleri kasatura
ve baltalarla öldürmüş, kızları kirletmiş ve çocukları süngü ile delik deşik
etmiştir!"
MURATOBA KÖYÜ :
14 Mayıs 1921
-Öğleden sonra 2:30'da bu köye 300 Yunan askeri
girmiştir. Evvelâ erkeklerin hepsini bir kahveye, kadınları da köy camiine
doldurmuşlar, camiye gaz dökerek ateşe vermişlerdir. Erkeklerin bulunduğu
kahveyi de makineli tüfekle yarım saat taramışlardır. Camiden kaçmak isteyen
kadınlar da makineli tüfek ateşine tutulmuştur... Irza tecavüzler burada da en
korkunç hadde varmıştı.
NARLI, KAPAKLI VE KARACAALİ KÖYLERİ :
15 Mayıs 1921 , saat 6:30
Dikkatinizi çekeriz!.. Yabancı heyetin bu tesbitleri, 15 Mayıs 1919'da
başlayan işgâlden tam iki yıl sonradır. O iki yıl içinde kimbilir ne zulümler
oldu, ve 9 Eylül 1922'ye kadar da neler olacak!...
- "Bu üç köy ateşler içinde idi!"
- "Bu üç köye evvelâ ödeyemeyecekleri kadar fazla para cezası verilmiş.
Ödeyemeyince erkekler KARACAALİ'nin mezarlığında toplattırılmış; saat, para,
yüzük gibi, neleri varsa alınmış! Kadınlar da aynı soyguna tâbi tutulduktan
sonra, etrafları 200 kadar Yunan askeri tarafından çevrilmiş ve kocalarının
gözleri önünde ırzlarına geçildikten sonra, kurşuna dizilmişler! Sonra da
erkeklere aynı canavarlık tatbik edilmiştir." Heyet gemiyle sahil boyunca ilerlemiş, yanan bir köy görünce sahile
çıkmışlardı.
- "O sırada alevler içinden bir insan fırladı. Bu
bir çobandı. Heyet adamı çağırdı, malûmat istedi. Dehşetinden gözleri dışarı
fırlamış, yüzü sapsarı olmuş genç adam, sağ tarafta bir şeyi işaret etti.
Dönünce İNSAN BAŞLARI'ndan vücude gelmiş bir küçük tepecik görüldü!... biraz
ilerleyince öldürülmemiş 6 aylık bir çocuk bulundu. Çobanın anlattığına göre,
Yunanlar evvelâ silah aramak bahanesiyle evlere girmişler, yükte hafif, pahada
ağır ne varsa toplamışlardı. Sonra erkekleri dışarı çağırmış, hemen kapının
önünde birer kurşunla öldürmüşlerdi! Sonra genç kızları kendilerine ayırmışlar,
yaşlı kadın ve çocukları makineli tüfek ateşinden geçirmişlerdi. Genç kızların
başına gelenler, herkesin anlayacağı gibidir... Sonra onları da koyun keser gibi teker teker kesmişlerdi!Sonra cesetlerden koparılan başlar köyün yolunun yanına yığılmıştı!"
16 Ekim 1921 tarihli rapor:
- "150 Yunan askeri ÇAKILLI köyüne girmiş,
kapıları süngüyle kırarak evlere hücum etmişler. YENİKÖY, ÇENGİLER, ve
ORTAKÖY'lü yerli Rumlar'ın yol göstermesi ile, yağma ve talan edilmiş köy
halkını tek sıra dizerek camiye sevketmişler, ve cami kapısından her girene
rastgele süngü saplamışlardır."
- "Gaz bulamadıkları için camiyi yakamayan haydutlar, sonra halkı çıkarıp köy
meydanında üzerlerine yaylım ateşi açmışlardır!.. Bu kurşun yağmurundan (ancak)
bir kaç kişi kurtulmuştur."
- "Bir Yunan askeri DURMUŞ adlı bir çocuğu yakalayıp kasatura ile bir kolunu
kesmiştir!.. Bu çocuğun Heyet tarafından resmi alınmıştır!"
BİR BAŞKA ZULÜM ÖRNEĞİ DAHA:
19 Ekim 1921 tarihli rapor:
- "CİHANKÖY'e ansızın baskın yapan Yunan
askerleri, 4000 altın haraç istemişlerdir. Köylüden bu kadar para çıkmamış,
kızan Yunanlar hepsini çırılçıplak soyup, köyün ŞADIRVAN denilen semtine
götürmüşler. Orada bir kısmını tüfek, bir kısmını süngü ile öldürmüşlerdir!
Geriye kalanları eşraftan HACI OSMAN'ın evine tıkmışlar, ve ateşe vermişlerdir!
Pencerelerden kurtulmak için atlayanlar, piyade tüfeği ile öldürülmüştür. Bir
diğer müfreze 5 yaşına kadar olan çocukları toplamışlar, iki şilteye gökülen
gazı ateşlemişler ve ANNELERİNİN GÖZÜ ÖNÜNDE bu çocukları SÜNGÜYE TAKIP ateşe
atmışlardır!... Bu köyden kurtulan 4 genç günlerce civardaki ağaçlık içinde
saklanmıştır."
- "Aynı gün YENİKÖY, CİHANKÖY, DONTLUCA, REŞÂDİYE köyleri dolaşıldı.
Gördüğümüz manzara hakikaten dehşet verici idi!.. Bu kadar İNSAN BAŞI'nın bu
köye nasıl âit olacağına inanmadık!"
- "Başlar yollara, sokaklara âdeta serpilmiş gibi... Çiğnememek için dikkatle
geçmeye çalışıyorduk!.. Birçok başların gözleri oyulmuştu!"
- "Kolsuz, bacaksız vücutların edep yerleri kesilmiş veya oyulmuştu!"
- "Bir kaç tanesine de BARUT doldurulmuş ve parçalanmıştı!"
- "70 yaşlarında bir kadının cesedinin üzerine erkek uzuvları konmuştu!"
- "13 yaşlarında olan bir genç kızın memeleri delinmiş, deliklere tahta
parçaları sokulmuştu!"
- "CİHANKÖY, DONTLUCA ve REŞADİYE'deki Türkler topluca GEMLİK'e doğru yola
çıkarılmışlar. DEĞİRMENCİ BOĞAZI'na gelince, yerli Rumlar ve Yunan askerleri
tarafından üzerlerine yaylım ateşi açılmış. Kadınlara tecavüz edilmiş ve
öldürülmüşler!"
- "DONTLUCA erkeklerini öldürmüşlerdir. Ancak öldürmeden önce gözlerini
oymuşlar, kadınlara süngü vererek kocalarını vurdurmuşlardır. Yapılan CİNSÎ
SAPIKLIKLAR hudutsuzdur!"
YALOVA'DA ZULÜMLER
ÇINARCIK NAHİYESİ :
24 Nisan 1921 tarihli rapor:
- "Yunan askerlerinden mürekkep bir müfrezeye,
KURU, ENGERE, KATIRLI, KADIKÖY, HACIMECİD ve ELMALI köylerinin yerli Rumlar'ı da
katılarak, ÇINARCIK köyü muhasara edilmiştir. ÇINARCIK'ın yerli Rumlar'ından
KEMİKSİZOĞLU DİMİTRİ, yağ fabrikatörü KOÇO, PANURİ, Muhtar HRİSTO ve doktor
LÂZAR 'Yunanlar'ın halkı korumak için geldiğini, bütün varlıklarını meydana
getirip koymalarını' söylemişlerdi. Sonra Yunan askerleri gelip hepsini
arabalara yüklemeye başlamışlardır. Türkler'in itirazı üzerine makineli tüfekli
ateş açılmıştır. Sağa sola kaçmaya çalışanlar, civarda pusu kurmuş olan yerli
Rumlar tarafından öldürülmüşlerdir!"
- "Burada Yunanlar, erkek evlâtlara annelerini peşkeş çekmek istemişler, ölüm
pahasına bu işi yapmayan delikanlılar süngülerle öldürülmüşlerdir!"
- "Ateşe verilmiş evler tutuşurken, Yunan askerleri süngü ucuna taktıkları
küçük bebekleri kuzu kızartır gibi ateşlere tutmuşlar, genç kızların memelerini
keserek kebap etmişlerdir!"
- "Yol üzerinde, bir ailenin 4 ferdi, kazığa vurulmuş bir şekilde
bulunmuştur!"
- "Bir çok cesetler sürüklenerek İskele Meydanı'nda açılan çukura
doldurulmuş, bir kısmı da yolun kenarındaki hendeklere atılmıştır."
- "ÇINARCIK'ta öldürülen Türkler'den isimleri bize verilenler:
- Muhtar YUSUF ÇAVUŞ (süngü ile), KOCADERE-İ ZİR VE KOCADERE-İ BÂLÂ KÖYLERİ :
12-15 Mayıs 1921 , rapor 20-208
- "Bu iki köyde işlenen vahşet, tüyler
ürperticidir! Döğmek suretiyle, süngülemek suretiyle, yakmak suretiyle ölümlere
sebep olunmuştur."
- "KOCADERE-İ ZİR köyünde 70 yaşında bir kadının DOĞRANMIŞ parçaları bir
küçük yığın haline getirilmiş, ve kesik başı bu yığının üzerine konmuştur! "
- "Çocuklar, hiç biri bırakılmaksızın sıra ile süngülenmiştir!"
- "KOCADERE-İ BÂLÂ'da Heyet tarafından yakalanan bir Yunan askerinin
çantasından bir avuç KINALI KADIN PARMAĞI, bilezikler ve altınlar çıkmıştır!"
- "Bu köylerin malları talan edilmiş, evler ateşe verilmiştir!"
- "KOCADERE-İ BÂLÂ köyünden isimleri Heyetimizce tesbit edilen (öldürülmüş)
Türkler:
- Sandalcı İSMAİL REİS (balta ile), - "Köyün diğer sâkinleri kendi evlerine hapsedilmiş, evler ateşe verilerek
içeride yakılmaları şeklinde telef edilmişlerdir!"
- İki büyük sal üzerinde İSTANBUL'a kaçmak isteyen 230 kişi yakalanarak
sahile çıkarılmış, köy camiine doldurularak kapı ve pencerelerden içeriye
yüzlerlerce el bombası atılmıştır!Sonra 'Dışarı çıkın!' diye emir verilmiş, sağ
kalanlar çıkmışlar, hepsi camiin önünde toplatıldıktan sonra genç kızlar bir
tarafa, genç kadınlar bir tarafa, ihtiyarlar bir tarafa ayrılmış, erkeklerin
gözü önünde bu kadınlar en âdi tecavüzlerle kirletilip , en fecî zulümlere mâruz
bırakıldıktan sonra öldürülmüşlerdir!"
- "Çocuklar, kucaklarında bulundukları annelerinin karınları bıçakla
yarılarak içine gömülmüş, veya süngülenmiş vaziyette bulunmuşlardır." ORTABURUN KÖYÜ :
13 Nisan 1921 tarihli rapor:
- "YALOVA'daki Yunan komutanının yerli Rumlar'dan
kurduğu çeteler KELEK, ZİNDANKÖY, UZUN PINAR, MÜSLİM, ÇALCIKÖY, DELİPAZAR,
SALUCAK, DAĞISTANÎ, REŞADİYE, KİRAZLI VE YURTAN köylerine baskın yapmışlar, para
ve kıymetli eşya olarak ne varsa hepsini alıp gitmişlerdir... Ertesi gün aynı
çeteler tekrar bu köylere yayılarak türlü zulüm ve işkenceler yapmışlardır."
- "İkinci saldırışta bütün köylerin genç kızları ÇALICA köyünde toplanmış,
evlerden getirilen yataklar ağaçların altına serdirilmiş, ve erkekler de toplu
olarak oraya getirilerek, kurşun tehdidi altında yapılan âlemleri seyre mecbur
tutulmuşlardır!"
- "Tahammülü tükenen ve kadınların feryatlarına dayanamayan Türkler, Yunan
askerlerine bir an içinde saldırıp silahlarını almış, ve HEPSİNİ
öldürmüşlerdir!"
- "Fakat bu hali duyarak 2 saat sonra gelen Yunanlar, köyde hiç kimseyi
bulamayınca, diğer köylere gidip 7'den 70'e bütün Türkler'i balta, kasatura,
bıçak, tüfek ve ateşe atmak suretiyle TEK CANLI kalmayıncaya kadar
öldürmüşlerdir!" MUKABİL TEDBİRLER :
- " Birçok köyün kadın, kız ve çocukları civar
ormanlara yerleştirilmişler, mağaralara saklanmışlardır. Erkekler de temin
edebildikleri iptidaî silahlarla müdafaaya başlamışlardır.!"
- "Meselâ PAŞAKÖY'de 40 Türk erkeği 87 Yunan askerini pusuya düşürmek
suretiyle öldürmüş, köyü kendileri ateşe vererek civar dağlara çekilmişlerdir.
Sonradan gelen Yunanlar, kendi askerlerinin çırılçıplak cesetleri ile
karşılaşmışlardır."
- "PAŞAKÖY'lü fedailer civar köylere yayılarak (aldıkları) 75 kat Yunan
askeri elbisesini delikanlılara dağıtmışlar, kadın ve kızları uzak yerlere
göndermişler, ve gelecek Yunanlar'ı beklemişlerdir."
- "Bu elbiseler çok işe yaramış, fakat Yunanlar vaziyeti anlayınca daha büyük
kuvvetlerle bu köyleri sarıp, TEK CANLI insan bırakmamışlardır!"
- "ÇALICA, SAMANLI, SUCUK, KÜRKÖYÜ'nde Yunanlar'ın tatbik ettikleri zulüm ve
işkence, tarihin kaydetmediği kadar KORKUNÇ olmuştur!"
- "ÇALICA'nın yerlisi MİHAL HRİSTO, ELMACIKLI TOMA, PAPA YORGİ'nin 8 adamı ve
kOSTİ, bu bölgelerde saklanacak yerleri çok iyi bildiklerinden, bir çok kadını
yakalamışlar ve zulmün envâını tatbik ettikten sonra öldürmüşlerdir!"
- "MİHAL ile TOMA'nın cesedi (sonradan) SAMANLI köyü sokaklarında
tarafımızdan bulunmuştur."
- "KÜRTKÖYÜ'nde pencereleri kerpiçle örtülmüş bir bina Heyet'in dikkatini
çekmiş, kapı yıktırılarak içeri girildiği zaman, bir çok cesetle
karşılaşılmıştır!" Yüzyıllarca TÜRK'ün ekmeğini yemiş, himayesinde huzur içinde yaşamış Yunan'ın
ve Rum'un yaptığı mezalim yazmakla bitmez!..
TÜRK EVLÂDI!.. Sen onların işkence ettiği, öldürdüğü mazlumların neslisin!.
Sen onlara ASLA böyle davranmadın!.. Gene davranma!.. Ama UNUTMA!.. Yunan'la
sirtaki çeken DIŞİŞLERİ BAKANI İSMAİL CEM İPEKÇİ, TEODORAKİS ile ortak "dostluk"
konserleri veren SANATÇI BOZUNTUSU ZÜLFÜ LİVANELİ gibi dönmelere, yavşaklara
inanma!.. DOMUZDAN POST, GAVURDAN DOST OLMAZ!.. PİŞTOV, DAİMA YASTIK ALTINDA
OLSUN!.. SENİN SİLÂHIN DAİMA HAİNİNKİNDEN, DÜŞMANINKİNDEN ÖNCE PATLASIN!.
- Anadolu'da Yunan Zulüm ve Vahşeti (I, II ve III. Kısımlar) , Ankara
Matbuat ve İstihbarat Matbaası, 1338 (1922)
- Bulgar Mezalimi , İstanbul, 1325 (1909)
- Bulgar Vahşetleri , İstanbul, 1328 (1912)
- Bursa Vilâyetinde Yunan Fecaii , Bursa Vilayet Matbaası, 1342 (1925)
- Pierre Loti , Can Çekişen Türkiye, İstanbul , 1329 (1913)
- Dimetoka'da Kanlı Bir Levha , 1325 (1909)
- İzmir ve Mülhakatı ile Civarında Yunan İşgâlinden Mütehaddis Fecaii
Hakkında Vürûd Eden Raporlar ile Bazı Muharrerat , Hilâl Matbaası, İstanbul,
1335 (1919)
- İzmir Fecai
- Şeyh Müşir Hüseyin Kaydavi , İslâma Çekilen Kılıç, yahut Alemdârân-ı İslâmı
Müdafaa , İstanbul , 1919
- Ahmed Cevad , Kırmızı Siyah Kitap , İstanbul, 1329 (1913)
- Lozan Zabıtları (4 cilt ve ekleri) , Ahmet İhsan ve Şürekâsı Matbaacılık
Osmanlı Şirketi, İstanbul, 1341 (1925)
- Makedonya'da Yunan Mezalimi , İstanbul, 1914
- Müslümanlara Mahsus, İstanbul , 1329 (1913)
- Orta Anadolu'da Yunan Mezalimi (I,II,III ve IV. cüzler) , Orhaniye Matbaası,
İstanbul, 1337 (1921)
- Pontus Mes'elesi , Ankara Matbuat ve İstihbarat Matbaası , 1338 (1922)
- Türkiye'de Yunan Fecaii Cilt I-II , Matbua-i Ahmet İhsan ve Şürekâsı,
İstanbul , 1338 (1922)
- Türk Kaatilleri ve Yunanlılar , Matbaa-i Amedi, İstanbul, 1322 (1906)
- Şeyh Müşir Hüseyin Kaydavi , Türkiye İslâm İmparatorlunun İstikbâli ,
İstanbul, 1919
- Pol Hevri , Türkiye Nasıl Paylaşıldı? İstanbul , 1329 (1913)
- Yürekler Acısı , Matbuat ve İstihbarat Matbaası , Ankara, 1337 (1921)
- Zavallı Pomaklar , İstanbul, 1330 (1914)
- Teoman Ergene, Türk Ortodoksları , İstanbul, 1951
- Dimitri Kitsikis , Yunan Propogandası , İstanbul , 1965
- Kadir Mısırlıoğlu, Yunan Mezalimi , Sebil Yayınevi, İstanbul, 1977
- Kadir Mısırlıoğlu, Lozan - Zafer mi, Hezimet mi ? , Sebil Yayınevi,
İstanbul, 1971
- Mehmet Arif , Başımıza gelenler , 3 Cilt , Tercüman, 1001 Eser
- Hasan İzzettin Dinamo , Kutsal İsyan - Kutsal Barış 15 cilt
- Ömer Seyfettin , Bomba
- Ömer Seyfettin , Beyaz Lâle
- Halide Edip Adıvar , Vurun Kahpeye
- Halide Edip Adıvar , Türk'ün Ateşle İmtihanı
- Mehmet Perinçek , Ermeni Devlet Adamı B.A. Boryan'ın Gözüyle Türk-Ermeni
Çatışması , Kaynak Yayınları, 2007
- Ermeni Komitelerinin Emelleri ve İhtilal Hareketleri , Kaynak Yayınları,
2007
- Ovanes Kaçaznuni , Taşnak Partisi'nin Yapacağı Bir şey Yok , Kaynak
Yayınları, 2005
- A.A. Lalayan , Taşnak Partisi'nin Karşıdevrimci Rolü , Kaynak Yayınları,
2007
- Kızıl Kitap, Taşnak Mezalimi , Kaynak Yayınları, 2007
- A.B. Karinyan , Ermeni Milliyetçi Akımları , Kaynak Yayınları, 2007
- Selami Kılıç , Ermeni Sorunu ve Almanya , Kaynak Yayınları, 2007
TÜRK VE MÜSLÜMAN
SOYKIRIMI İLE İLGİLİ SİTELER :
> İÇİNDEKİLER < > ANADOLU VE TRAKYA'DA YUNAN ZULMÜ VE TÜRK SOYKIRIMI - 3
<
> ERMENİ SOYKIRIM YALANI -İNGİLİZCE SİTE <
> BALKANLAR'DA TÜRK VE MÜSLÜMAN KATLİAMI <
> İSLAMİ
ESASLARA BAĞLILIK İLKESİ
<
- Nalbant MEHMET (süngü ile),
-
İmam HAFIZ (yakılmak suretiyle),
- İmam HAFIZ'ın kızı EMİNE (başı kesilmek
suretiyle),
- EMİNE kızı HATİCE (süngü ile),
- EMİNE kızı NERİME (süngü
ile delik deşik),
- VEYSEL AĞA (süngü ile),
- CELAL EFENDİ (başı
kesilerek),
- CELAL EFENDİ'nin torunu 4 yaşındaki NİGÂR (kazığa vurularak),
- NİGÂR'ın ablası FÂİKA (kazığa vurularak),
- NİGÂR'ın diğer ablası
(kazığa vurularak),
- MEHMET (edep yeri kesilerek, karnı süngü ile
delinerek),
- MEHMET EFENDİ (süngü ile),
- İBRAHİM ÇAVUŞ (kol ve
bacakları kesilerek),
- İBRAHİM ÇAVUŞ'un annesi FADİME (yakılarak),
-
ARNAVUT MEHMET ÇAVUŞ'UN BÜTÜN AİLESİ (9 kişi, balta ile)."
- YÖRÜK HÜSEYİN (balta ile),
-
HÜSEYİN'in karısı AYŞE (balta ile),
- 80 yaşındaki HÜSNİYE (döğülerek),
- Hoca HAŞİM EFENDİ (el bombası ile),
- ARNAVUT HASAN (başı taşla
ezilmek suretiyle),
- GÖÇMEN ABDULLAH (karnı süngü ile deşilerek, edep yeri
kesilerek),
- GÖÇMEN ABDULLAH'ın genç kızı HASİBE (memeleri kesildikten
sonra başı koparılarak),
- GÖÇMEN ABDULLAH'ın diğer kızı, 8 yaşındaki NERMİN
( tecavüze uğradıktan sonra süngülenerek).