HİLÂFET MESELESİ
Mustafa Kemal, SALTANAT ve HİLÂFET'i
kaldırmakla doğru mu yaptı?..
Bu soruyu soruyoruz, çünkü mesele hâlâ
tartışılıyor. O dönemde de olmuştu, şimdi dahi kendini "halife" ilân
edenler var.
Ayrıca biz en başta söyledik... Biz
ATATÜRK'ü ne ilahlaştıracağız, ne de tamir edilebilir hatalarından
ötürü yerden yere vuracağız. Biz sadece onu ve icraatını tahlil
ediyor ve neticelerini değerlendiriyoruz.
Kaldı ki, HİLÂFET KALDIRILMAMIŞTIR!..
BİR ŞAHISTAN ALINIP T.B.M.M.'NİN MÂNEVÎ ŞAHSİYETİNE TAKDİM
EDİLMİŞTİR!.. HİLÂFET, T.B.M.M.'DE MÜNDEMİÇTİR! Ama biz bu
yazımızda meseleye açıklık getirmeye çalışırken, bilinen ifadeyi,
yani "Hilâfet'in kaldırılması"nı kullanacağız,
Önce bu konudaki hatıra, değerlendirme
ve eleştirileri nakledelim.
Bu alıntılardaki tarihî olayları ibretle
değerlendirmek, şahsî görüşleri beğenmeseniz de dikkatle okumak
ve üzerinde düşünmek gerekir. Ve tabii, elbette ki anlatılanların
gerçekliğini sorgulamak icab eder. İşte şimdi birlikte bunu yapacak
ve bir sonuca varmaya çalışacağız.
Başlıyoruz:
- "İngiliz heyetinin
başkanı Lord Gurzon, Lozan'da İsmet Paşa'nın müşaviri sıfatını hâiz bulunan İstanbul
Hahambaşısı Yahudi Hayim Naum efendiyi çağırarak, 'daha önceki taahhütlere
uygun olarak hilâfet ilga edilmediği takdirde sulhun gerçekleşemeyeceği'ni söylemiştir."
- "Esasen bu mesele ile öteden beri meşgûl
bulunan Hayim Naum Efendi, İsmet Paşa ile Lord Gurzon arasında bu
mesele etrafındaki haberleri getirip götürmek suretiyle ciddi bir
gayret sarfetmişti." SORULAR:
- Haim Naum efendi gerçekten o tarihte İstanbul Hahambaşısı mıydı?
- "Heyetin başkanı İsmet
İnönü, tek başına "hilâfeti kaldırma" sözü verecek mevkide değildi. Hatta o günlerde
TBMM'de hilâfet lehine bir hava doğmuştu. Bizzat Mustafa Kemal Paşa
hilâfeti methediyordu."
- "Meselâ, Lord Gurzon'un tam Lozan'ı terk
ettiği gün, meşhur Balıkesir Hutbesini irad etmişti. Binaenaleyh,
Yahudi Hayim Naum'a müspet bir cevap veremedi." SORULAR:
- İsmet Paşa Lozan'da gerçekten bazı hususlarda kendi düşüncesi
yönünde davranmış mıdır?
- "İsmet'le işi
bitiremeyen Hahambaşı,
hemen atlayıp Turkiye'ye dönüyor. O esnada İzmir İktisad Kongresi'nde
bulunan Mustafa Kemal Paşa ile görüşüyor."
SORULAR:
- Bu iki olay gerçekten aynı tarihte mi cereyan etti?
- "Hatta, iddiaya göre,
Hayim Naum'a bir de yazılı 'taahhüt' veriliyor. Ve akabinde 'yorgun olduğu'
ileri sürülerek ordu terhis ediliyor."
SORULAR:
- Gerçekten iki Lozan Konferansı arasında, İzmir'de veya başka
bir yerde, Mustafa Kemal tarafından veya bir bir başkası tarafından
yazılı bir taahhüt verildi mi?
< - "İsmet Paşa,
anlaşıldığına göre, Lozan'da İngilizlerle bir nev'i gizli arabuluculuk rolü oynayan
İstanbul'un Hahambaşısı Hayim Naum Efendinin telkinleriyle,
'hilâfetin artık ne şekilde olursa olsun Türkiye'de devamına müsaade
edilmeyip, derhal atılması lüzumu' fikrini tamamiyle benimsemiş
bulunuyordu."
- "Peki, ya dört-beş ay önceki hilâfete
bağlılık, hatta 'hilâfetin kuvvetlendirilmesi' düşünce ve kanaati, ve
bu yoldaki kat'i ifadeler, ve 'İslam âlemine bunun duyurulması'
hususundaki telaş ve heyecan ne olmuştu?" SORULAR:
- İsmet Paşa gerçekten Yahudi Hahambaşı Haim Naum'un telkini
ile hilâfetin her ne şekilde olursa olsun kaldırılmasını benimsedi mi?
- "Her şey Lozan
görüşmeleri sırasında
oldu. Bir çok kaynaklarda 'gizli bir anlaşma ile İsmet Paşa'nın
İngilizler'e Hilâfeti kaldırma sözü verdiği' belirtiliyor. Yakın
Tarih Ansiklopedisi'nde de bu tez bir çok belge ile teyid
edilmektedir."
SORULAR:
- Gerçekten Yakın Tarih Ansiklopedisi'nde hilâfetin ilgasına
dair belge var mıdır?
- "Haim Nahum
Efendi'nin bu yeni oluşumlarda büyük rolü olduğu görülüyor... Daha sonra
Mısır'a giderek Nasır'ın danışmanları arasında yer alacak olan Nahum
efendi, projesini Amerika'da hazırlamış, Amerikan ve Fransız
entelijansı ile birlikte sonuçlandırmıştır."
SORULAR:
- Gerçekten Haim Haum efendi, hilâfetin kaldırılmasını meselesinde
büyük rol oynadı mı?
- "Nahum efendi
İsmet Paşa'nın Lozan'da yanından ayrılmamış ve Mustafa Kemal Paşa ile de
İzmir İktisat Kongresi esnasında görüşerek bu konuda görüş alışverişinde
bulunmuştur."
- "İzmir İktisat Kongresi yeni Türkiye
Cumhuriyeti için bir dönüm noktasıdır. Ali İhsan Sabis bu görüşmeden
sonra askerlerin yorgun olduğu gerekçesi ile terhis edildiğini
yazar. Lord Gurzon görüşmelerin sonunda Hilâfetin kaldırılması ile
sulhun mümkün olabileceği mesajını verecektir." SORULAR:
- Lord Curzon'un şantajları arasında gerçekten hilâfetin
kaldırılması da var mıydı?
- "Karabekir'in
hatıralarında belirttiğine göre, Nahum Batılı ülkelere 'Türkler'in İslamî
bünyesini değiştirerek onların Protestanlığı kabul etmelerinin
kolaylaştırılacağını' anlatmıştır. Gerçekten de Lozan sonrası
gelişmeler çok ilginçtir. Batılılara ve azınlıklara bir çok imtiyazlar
verilirken, okullardaki İslam tarihi, Osmanlı tarihi kaldırılarak
Yunan Medeniyeti tarihi konmuş, Maarif Vekâleti Batı klasiklerini
tercüme ettirerek, ardından ders kitaplarını Yunan ve Batı düşüncesi
doğrultusunda yenileyerek bu emele hizmet edilmiştir."
SORULAR:
- Yahudi Hahambaşı Haim Naum, gerçekten böyle bir şey söyledi mi?
- "Yakın Tarih
Ansiklopedisi'nin 3. cildinde yer alan (S:62) bir belgeye göre, Haim Nahum
Gurzon'a 'Siz Türkiye'nin mülkî tamamiyetini kabul edin, onlara ben
İslamiyet'i ve İslam temsilciliklerini ayaklar altında çiğnetmeyi
taahhüt ediyorum.' demiştir."
SORULAR:
- Yahudi Hahambaşı Haim Naum gerçekten Lord Curzon'a böyle bir
şey söyledi mi?.. Acaba hep sözü edilen "taahhüt" bu olmasın?
- "İnönü Lozan
kahramanıdır ve Halife sınır dışına gönderilmiştir. Tek Parti iktidarının
İstiklâl Mahkemeleri ve Takrir-i Sükûn gibi iki önemli silahı vardır artık.
Ve Türkiye Cumhuriyeti yeniden biçimlendirilmektedir. Bu kez Kurtuluş
Savaşı ruhuna karşı yeni bir ütopya, devlet zihniyetine hâkimdir."
- "Olaylar bundan sonra arkası arkasına
gelişir. 3 Mart 1340 (1924): Tevhid-i Tedrisat.. Dini çevrelerde
bir kıpırdanış.... 20 Nisan: Türkiye devletinin dini, din-i Islamdır...
Sistem Cumhuriyet, Din İslam... zahiren önemli bir değişiklik gözlenmiyor."
- "1 Şubat 1925: Seyh Said isyanı...
İngilizler bir yandan Şeyh Said'i destekler görünüp, öte yandan
Ankara'yı Şeyh Said'e karşı kışkırtır. Devlet-Şeriat hesaplaşması
örgütlenmektedir... 29 Haziran 1925'de Diyarbakır'da 47 idam."
- "4 Mart 1925: Takrir-ı Sükûn kanunu... Ve ardından devrimler
başlar. Şapka kanunu, Türbe ve Zaviyelerin kapatılması."
- "2.5.1928'de, 1924 Anayasasının
2. maddesi değiştirilerek 'Türkiye devletinin dini, din-i İslamdır'
ibaresi çıkarıldı ve yerine de herhangi bir hüküm konmadı. Din yoktu
artık. Allah adına yapılan yeminlerdeki 'Vallahi' yerine 'Namusum
üzerine söz veririm' ibaresi kondu."
- "Aynı zamanda Anayasa'nın 26. maddesi de
değiştirilerek TBMM'nin görevleri arasındaki Şeriat hükümlerinin
yerine getirilmesine ilişkin hüküm de yok edildi."
- "... 'Batı'ya kalkan tren' hızını almıştı."
SORULAR:
- Gazi bu değişiklikleri gerçekten Türkiye'yi
Batı'ya benzetmek için mi yaptı?.. Yoksa Batı'dan gelebilecek yeni
saldırıları bir ölçüde
önlemek için mi yaptı?.. Yoksa her ikisini de düşünmeden sadece
Türkiye için en uygun yenilikler olarak gördüğünden mi yaptı?
" ...'Hilâfet'in
kaldırılmasına dıştan ve
içten akisler'i derleyen Ahmet Kabaklı, Türk Edebiyatı'nın Nisan
sayısında bu konuya oldukça geniş yer ayırıyor. İkbal gibi İslam
şairleri o zaman Mustafa Kemal'i 'Mücahid-i İslam' olarak
selamlıyordu. Sonra 'Eyvah'ı yazacaktı ama, olan olacaktı bu arada."
SORULAR:
- Mustafa Kemal'in Hilâfet'i kaldırması ve Batı tarzı
değişiklikler getirmesi, ümidini Türkiye'ye
bağlamış olan esir müslüman devletleri ne derece etkilemiştir?
- "Türkler'in
hilâfeti ansızın ve
beklenmeyen bir tarzda kaldırmaları, başta İngilizler olmak üzere
bütün Batı'dan alkış toplamıştır. Bu bakımdan Mustafa Kemal Paşa'ya
yöneltilen pek çok övgüler arasında General Sheiril, Mustafa Kemal
Paşa'yı ünlü Protestan reformcu Martin Luther'e benzetmektedir."
SORULAR:
- Batılılar'ın takdiri makbul bir şey midir?..
- "İngiliz yazarı
Ph. Gravet 'Saltanat
ve Hilâfet'in kaldırılmasını Türkiye'yi bir Avrupa devleti haline
getirmek isteyen devrimci değişikliklerin ilki' olarak yorumluyor."
- "Hind müslümanları ve Avrupa müslümanları
Hilâfetin kaldırılması karşısında hayal kırıklıklarını ifade
ederlerken, 'Briton and Turk, London 1941'de şu görüşler yer
almaktaydı: 'Türk Cumhuriyetçileri, müslüman uyrukları olan herhangi
bir gayrımüslim devlet için (İngiltere gibi) her zaman güçlükler
çıkartacak bir kurumu (Hilâfet'i) ortadan kaldırmakla, Britanya
İmparatorluğu'na olağanüstü bir iyilik yapmıştır." SORULAR:
- Türk Devleti'nin Hilâfet'i kaldırmaktaki amacı Britanya
İmparatorluğu'na iyilik yapmak mıydı?
- "Uluç İçdemir
'Atatürk'ün Yaşamı'nı
konu aldığı kitabının 1. cildinin 23. sayfasında Mustafa Kemal'in
1911'de Libya'ya giderken Kudüs'e uğradığından bahisle, şu hatıraya
yer vermektedir:
"8 Eylül 1911'de İstanbul'dan yola çıkan Mustafa
Kemal, 19 Ekim'de İskenderiye'ye vardı. Bu yolculuk esnasında Mustafa
Kemal'in Kudüs'e de uğradığı ve orada İbrani dilini yeniden konuşma
dili haline getirme çabası içinde bulunan ve İbranice'nin Büyük
Sözlüğü'nü meydana getiren Elizar-Ben Yehuda ile görüştüğü
anlaşılıyor."
- "Adı geçen eserde, Mustafa Kemal'in
o zamanlar Yehuda'ya "İbrani yazısının güç bir yazı olduğunu, bunun
yerine Latin harflerini kabul etmelerinin yerinde olacağını, eğer
kendisi Türkiye'de söz sahibi olursa Arap harfleri yerine Latin
harflerini kabul ettirmeye çalışacağını" söylediğinden
bahsedilmektedir..."
- "Elizar-Ben Yehuda'nın oğlu İtamar
Ben-Avi hatıralarında uzun uzun Mustafa Kemal'le babasının ve
kendisinin tanışması ve konuşmalarından sözeder. Ben-Avi'ye Mustafa
Kemal o zaman ilgilendiği konuları ve planlarını anlatır. Hatta
Kudüs'de bir otel odasında bu yahudi ile konuşurken onlara Enver
ve Cemal Paşalara olan güvensizliğinden sözetmektedir. İtamar Ben-Avi,
Mustafa Kemal'le tanışıp konuştuktan sonra "Türkiye için daha güzel
bir istikbal umutlarının kapısının açıldığını ve Mustafa Kemal'in
anlattıklarına, bir Osmanlı tebası olarak kendisinin de yürekten
katıldığını" ifade eder." SORULAR:
- Mustafa Kemal gerçekten Yehuda ve oğlu ile görüştü mü?..
Densizlik edip onlara Cemal ve Enver Paşaları çekiştirdi mi?..
- "Kudüs'den
İngilizlerin haberi olmadan
gizlice İskenderiye'ye geçerken yaptığı bu görüşmelerin Yahudiler
tarafından İngilizlere ulaştırılmış olması gerekir. Ancak bu konudaki
İngiliz belgeleri henüz açık olmadığı için fazla bir bilgiye sahip
değiliz!"
- "....Yani Kemalizm'in
yapısı, solcularca
bir 'burjuva devrimi' olarak kökleştirilmek istendiği ifade olunurken,
bir Yahudi olan Avram Galanti ise bu ideoloji ile onun "Baba"sı
sayılan Mustafa Kemal'i, İstiklal Mahkemeleri'nin sürü halinde, peşi
sıra iplere bağlayarak sürükleyip sehpalarda 'müslüman' sallandırdığı
dönemlerde şöyle niteliyordu:
- "Kanunlarımız ancak dünyevî ihtiyaçlardan
mülhem olacaktır" cümlesi Mustafa Kemal'in esasen ender olan
kişiliğini, başka bir görüş noktasında da, bir kat daha enderin
enderi yapmaktadır. Son seyahatlari esnasında Mustafa Kemal'e "Türk
Peygamberi", "Türklüğün Peygamberi" lakabını verdiler. Bu özel bir
tabirdir... Mustafa Kemal'in ismi mazlum Asya ve mazlum Afrika
milletleri için teselli, sabır, metanet ve ümit ifade eder. Bu
suretle Mustafa Kemal "Türk Peygamberi"nden çıkarak İbranilerin
peygamberlerinden biri olan Eremiya'nın vasfına lâyık olur. Eremiya
kitabındaki "Seni milletlere peygamber tayin ettim." sözleri kendisine
yakışır... İlahî peygamberlerden başka dünyevî peygamberler de
vardır."
- "Karl Marks Marksizm, yani Sosyalizmin
peygamberi; Lenin, Leninizm, yani Komünizmin peygamberi; Mustafa
Kemal, Kemalizm, yani hürriyet, istiklal ve terakki aşkının
peygamberidir. "Kanunlarımız ancak dünyevî ihtiyaçlardan mUlhem
olacaktır." diyen Mustafa Kemal, peygamberlik sahasında Musa'ya
benziyor. Musa ilahi peygamber olmakla beraber dünyevî, sosyalist
ve hatta biraz komünist bir peygamberdir. Buna hayret edilmesin.
Tevrat meydandadır. Otuzbeş asır evvel yaşamış İbrani peygamberleri
ile benzerlik vardır. Musa büyük bir seciye sahibi idi. Mustafa Kemal
de büyük bir seciye sahibidir." SORULAR:
- Gerçekten de Mustafa Kemal'i bir "peygamber" olarak görenler var mı?..
Bu soruların cevaplarını ilerki sayfalarda vereceğiz. Yalnız burada hemen
belirtelim ki, rahmetli MUSTAFA KEMÂL'in Yahudi veya Sabatayist olduğu bir
iftiradan ibarettir. Delillerini de vereceğiz.
DEVAM EDECEK!!!
> HİLÂFET MESELESİ - 2
< >İÇİNDEKİLER < >
LÂİKLİK BİR ATATÜRK İNKİLABI VEYA
İLKESİ MİDİR?
<
Kadir Mısıroğlu, c.1, s. 272, 273
- Haim Naum gerçekten İsmet Paşa'nın müşaviri gibi mi çalışıyordu?
- Lozan'a gitmeden önce gerçekten İngilizler'e 'hilâfet ilga'
konusunda bir taahhütte bulunuldu mu? Kim bulundu? Nerede? Ne zaman?
- Meseleyi Mustafa Kemal'e kendi istediği yönde yansıtıp onu
yanıltmış mıdır?
- Yoksa tamamiyle Mustafa Kemal'in talimatı üzerine mi hareket
etmiştir?
- Mustafa Kemal o tarihlerde hilâfeti methederken, kısa
bir süre sonra niye hilâfet aleyhine dönmüştür?
- Bu iki olay gerçekten aynı tarihte mi cereyan etti??
- Yahudi Hahambaşı Haim Naum Mustafa Kemal ile İzmir'de görüştü mü?
- Görüştüyse neler konuşuldu?
Ali İhsan Sabis, c.5, s. 358
- Verildiyse bu belgede neler taahhüt edildi? Hilafetin ilgası mı?..
Ordunun terhisi mi?.. Başka hususlar da var mı?..
- Ordu gerçekten o tarihte mi terhis edildi?
Feridun Kandemir, s. 96-97
- Bu konuda Mustafa Kemal'i o mu ikna etti?
- Yoksa Mustafa Kemal de Hahambaşı tarafından İzmir'de ikna
edilmiş miydi?
- Bu konuda her ikisi de oyuna mı geldi?
Yoksa bilerek ve istiyerek, hilâfetin artık gereksizliğine inanarak
mı bu işi gerçekleştirdiler?
Abdurrahman Dilipak, 1991, s. 330-335
- Gizli anlaşmadan söz eden başka kaynaklar nelerdir? Onların
ortaya koyduğu belgeler nelerdir?
- Bu projeyi Amerika'da mı hazırladı, İngiltere'de mi? Yoksa
Amerikalılar ve İngilizler ve hatta Fransızlar birlikte Türkiye'ye
bir tezgâh mı kurdular?
- 1920'lerde İsmet Paşa'ya müşavirlik ettiği söylenen Haim Naum,
gerçekten Mısır'a gidip 1950'lerde Nazır'a danışmanlık yaptı mı?
Yaşı buna müsait mi? O tarihlerde sağ mıydı?
- İzmir İktisat Kongresi, gerçekten yeni devlet için bir dönüm
noktası mıydı?
- Gerçekten Türkler'i İslam'dan uzaklaştıracak adımlar atıldı mı?
- İslam Tarihi, Osmanlı tarih, Türk tarihi eğitimden
kaldırıldı mı? Kaldırıldıysa kim kaldırdı? Ne zaman kaldırdı?
- Yunan Medeniyeti, Roma Medeniyeti ağırlıklı olarak müfredata
kondu mu? Konduysa ne zaman kondu?.. Kim koydu?..
- İslam Klasikleri, Türk klasikleri, Şark klasikleri yerine Batı
klasikleri mi yayınlandı? Ne zaman yayınlandı?.. Kim yayınladı?..
- Ders kitapları Türk ve İslam kültür ve düşüncesi doğrultusundan
ayrılıp Yunan, Roma ve Hıristiyan Batı düşüncesi doğrultusunda mı
hazırlandı? Ne zaman hazırlandı?.. Kim hazırladı? ..
- Radyoda Türk musikîsi yayınları iyice azaltılıp
yerine bol bol Batı müziği mi çalınmaya başladı? Kim başlattı?
Ne zaman başlandı?
- O zaman böyle bir faaliyet başlatıldıysa, hâlâ devam ediyor mu?
Hâlâ Türkler'i İslam'dan ve Türklük'ten uzaklaştırmak için faaliyet
sürüyor mu? Nerede sürüyor?.. Kimler sürdürüyor?..
- Peki, bir Yahudi din adamı, Lozan'da Türkler adına konuşma, taahutte
bulunma yetkisini kimden ve nasıl aldı?
- Bütün bu görüşmelerden Gazi'nin haberi var mıydı?
- Biz hâlâ "Batı'ya Kalkan Tren"de miyiz? Yoksa "Doğu'ya Giden
Gemi"nin güvertesinde Batı'ya mı koşmaktayız?
- İkbal gibi önce ümitlenip sonra sukût-a hayale uğrayanlar var
mıdır?
Derleyen Ahmet Kabaklı, Türk Edebiyatı'nın (Yıl?) Nisan sayısı
- Mustafa Kemal'in Luther'e benzetilmesi ona övgü müdür,
hakaret midir?
-Britanya İmparatorluğu'na iyilik yapmak, Türk Devleti'ne
kötülük yapmak anlamına gelmez mi?
- Batılılar'ın takdir ve övgüsü, müslüman ülkelerin hayal kırıklığı
ve serzenişlerinden daha mı önemliydi?
- Acaba SALTANAT ve HİLÂFET'in kaldırılması ile TÜRKİYE, HANEDAN
ve PAPALIK'la idare edilen AVRUPA'nın bir parçası olabildi mi?
- TÜRKİYE, o tarihten bu yana bir "Avrupa Devleti" olmak için
TÜRK ve MÜSLÜMANLAR aleyhine, ancak HIRİSTİYAN BATI DEVLETLERİ lehine
başka değişiklikler yaptı mı? H^lâ yapmakta mıdır?
Abdurrahman Dilipak, 1991, s. 13-14
- Hilâfet'i bu yüzden mi kaldırdı?
Sadık Albayrak
(Küçük Türk Tetebbular, sf. 119 vd/1925).
- 1948'de C.H.P. Kurultayı'na "İslam'ı kaldıralım, Kemalizm dinini kuralım"
diye bir önerge gerildi mi, verilmedi mi?..
- Verildiyse bu önergeyi verenler gerçekten
Mustafa Kemal'i peygamberleştirmiş, ilahlaştırmış kimseler miydi,
yoksa devrin Cumhurbaşkanı İsmet Paşa'ya mı yaranmak istiyorlardı?