GÜCÜNÜ MİLLETTEN ALMA İLKESİ - AÇIKLAMALAR

(1)- ATATÜRK'ü diğer politikacılardan ve aydınlardan ayıran çok önemli bir özelliği vardır... O da, hayatı boyunca sadece TÜRK MİLLETİ'ne güvenmiş, ilhamını ve gücünü TÜRK MİLLETİ'nden almış ve TÜRK MİLLETİ'ne hizmet etmiş olmasıdır!..

ATATÜRK'ÜN ÇAĞDAŞLARI ya BATI HAYRANI idi, ya MİLLET'ten ümidini kesmişti!... Ondan sonra gelenler de hep böyle olmuştur... Onlarda bir de KENDİNİ MİLLET'TEN ÜSTÜN GÖRME duygusu göze çarpar ki, AŞAĞILIK KOMPLEKSİ'nin savunmaya dönüşmesinden başka bir şey değildir!..

Bir misal verelim: ÜLKE'yi parçalanmaktan, DEVLET'i yıkılmaktan, MİLLET'i esaretten kurtarmış olan bu büyük zat, hayatı boyunca çektiği böbrek sancılarına çare bulmak, veya son rahatsızlığı sirozu tedavi ettirmek için yurt dışına gitmiş midir?..Hayır!..Dışardan getirtilen doktorların da pek farklı bir şey yapamadığını görünce, ne demiştir?.. "BENİ TÜRK HEKİMLERİNE EMANET EDİNİZ!.."

Halbuki ondan sonra gelenler neredeyse tırnak kestirmek için yurt dışına gidecekler!.. Sanki MİLLET'e, MEMLEKET'e çok büyük faydaları dokunuyormuş gibi, milletvekillerimiz kendilerine "yurt dışında ailece cümbür cemaat tedavi" yasası çıkartmadılar mı?.. Kahpe tohumu Leyla Zana, yıkmak istediği bu DEVLET'in parası ile yurt dışında tedavi olmadı mı?..

ATATÜRK, DEVLET ADAMI olmanın ilk şartı olarak MİLLETE DAYANMA, GÜCÜNÜ MİLLETTEN ALMA ve MİLLETİN NACİZ BİR FERDİ OLMA'yı şart görür!.. KERAMET'i kendinde gören, kendini bir halt zanneden, kendini MİLLET'e bir lütufmuş gibi sunan, herkese tepeden bakan zavallılar asla başarılı olamıyacakları gibi, DEVLET ADAMI dahi sayılmazlar!..

İşte bu yüzden biz bu konuya son derece ehemmiyet veriyoruz... ATATÜRK İLKELERİ arasında sayılmayan MİLLETE DAYANMA prensibini ilk defa biz bu kadar detaylı dile getiriyoruz... Bunun, özellikle MİLLET'in tepesine dikilenlere iyice belletilmesi gerektiğine inanıyoruz!..

Bu ilke, MİLLİYETÇİLİK'ten farklıdır... Daha doğrusu değildir ama, öyle algılanır... Yani nice "milliyetçiler" görürsünüz ki, TÜRK MİLLETİ'ne tepeden bakar!.. TÜRK MİLLETİ'ni kendinin kurtaracağını sanır!.. Kendini bu milletin sağladığı imkanlardan fazlasına layık görür!.. Halbuki ATATÜRK öyle düşünmez!.. MİLLET'in desteği olmasa, hiç bir şey yapılamıyacağını bilir... Milletinin kendisine verdiği çorak araziyi(AÖÇ), İtalya'da teklif edilen villadan üstün sayar!.. Bazen HALK'ı "zahmete soktuğu" için özür diler, bazen bir GENÇ'e, kendini uyardığı için teşekkür eder!.. O her şeyde olduğu gibi, TEVAZU'da da gelmiş geçmiş politikacılardan üstündür!.. İşte onun için ATATÜRK, EMSALSİZ'dir!..

ATATÜRK, DEVLET adamlarına, DEVLET memurlarına, hatta ÖZEL SEKTÖR elemanlarına HER TÜRLÜ BAŞARI ve KUDRET KAYNAĞI'nın MİLLET olduğunu, bütün samimiyetiyle hatırlatır!..

Şimdi bazıları diyebilir ki, "yabancılara hizmet edenler daha zengin, hepsi makam mertebe sahibi!..Bu saf bir duygusallık!.."

Biz de deriz ki, "o kudret, başarı filan değil; sadece uşaklıktır!!!..." Uşak olmak gibi, esrar satmak, fuhuş yapmak ta fazla para, hatta şöhret kazandırabilir... Ama bu yolla yükselene İNSAN denmez!.. Barbak Karmal (Afganistan) gibi silkeleyip atarlar, veya İnci Baba gibi vururlar!..

(2)- ATATÜRK, hem İSTİKLAL SAVAŞI, hem de YENİ DEVLET'in sağlam kurulması için güvendiği dayandığı özellikleri bir bir saymış: MİLLETİN YÜKSEK KARAKTERİ, AKL-I SELİMİ, SİYASİ VE MEDENİ KARAKTERİ, TERBİYE VE İRFANI!..

MİLLETİN YÜKSEK KARAKTERİ'ni neler oluşturur?.. ZEKA'sını iyiye kullanmak, yılmadan ülke için ÇALIŞMAK, FEDAKAR ve VATANSEVER olmak...MİLLETİN AKL-I SELİMİ'ni nasıl görebiliriz?.. DOĞRUNUN YANINDA yeralması ile!.. MİLLET bu özelliğini son dönemlerde bile göstermiştir.

Bir misal verelim: 1987'de siyasi yasaklıların affedilmesi için yapılan referandumun sonucu ne çıktı, biliyor musunuz?.. %50.25 EVET, %49.75 HAYIR!..

Yani sadece %0.50 ile DEMİREL, ECEVİT, ERBAKAN, TÜRKEŞ siyasete dönebildiler!.. MİLLET askeri darbeden sonra bu kadar zaman geçmesine rağmen bu kişilere güvenmediğini, eski hatalarını affetmediğini, ancak acıdığı için önlerini açtığını gösterdi!... Ondan sonra da Özal dahil hiç birine %30 bile oy vermedi!.. Ne var ki, politikacılar hala HALK'ı kandırabileceklerini düşünürler!..

MİLLET'İN SİYASİ KARAKTERİ bellidir... Dünyada TÜRKLER kadar çok DEVLET kurmuş, TÜRKLER gibi DEVLET'siz kalmamış başka bir millet yoktur...

TÜRKLER'İN MEDENİ KARAKTERİ ise ortadadır... 1099'da Haçlılar Kudüs'e girince bütün MÜSLÜMANLAR'ı kılıçtan geçirmişlerdi... SELAHADDİN-İ EYYÜBİ yemin etti bunun intikamını alacağına!.. Ama Kudüs'ü 1198'de tekrar fethedince, kıyamadı!... Yemininin diyetini verdi, Hıristiyanlar'ı bağışladı!.. Hatta fidye karşılığı serbest bıraktı... Bazısının fidyesini de cebinden ödedi!..

1492'de Hıristiyanlar ENDÜLÜS'te MÜSLÜMANLAR'ı kılıçtan geçirip Yahudiler'i kovdukları zaman, 2. Bayezid gemi gönderdi, onları TÜRKİYE'ye getirmek için...

Ve nihayet BATI, ROMA İMPARATORLUĞU'ndan devraldığı medeniyetin hep kötü taraflarını benimserken, TÜRKLER BİZANS MEDENİYETİ'ne MEDENİYET kattılar!.. Hem MÜSLÜMANLAR'ı, hem ORTODOKSLAR'ı, KATOLİKLER'i, hem de YAHUDİLER'i bir arada huzur içinde yaşattılar... Bu nitelik başka hiç bir millette, hiç bir devlette yoktur!... İşte gerçek MEDENİ VASIF ta budur!..

MİLLET hep birlikte hareket ederse, sonuç alınır!... Bin parçaya bölünürse, zayıflar!.. Onun için biz etnik köken, partiler, dernekler, tarikatlar, hemşehrilik ve akrabalık bağlarının SİYASET'e, DEVLET-MİLLET İŞLERİ'ne bulaşmasını istemeyiz!.. Kim ki, bunları öne çıkarır, o kişi MİLLET'ten çok kendini düşünüyor demektir!.. SİYASET'te bu gibilerin ikbaline izin verilmemelidir!.. Bunlar DEVLET dairelerinden, görevlerinden de ayıklanmalıdır!

ATATÜRK, MİLLETİN ŞUURLU BİRLİĞİ'ni TÜRKLÜK etrafında toplamaya çalışmıştır!.. TÜRK ve MÜSLÜMAN MİLLET fertlerinin birbirinden kopması, birbiri ile çekişmesi için hiç bir sebep yoktur!.. Bütün farklılık iddialarının sathi olduğu, ESAS FARKLI OLAN DÜŞMAN yurda saldırdığında görülmüştür!... İşte o zaman doğulusu, batılısı, Kürt, Arap kökenlisi birleşmiş; birleşmeye yanaşmayanlar isyanlarda veya idam sehpalarında can vermişlerdir!..

ATATÜRK böyle soysuzları acımadan ayıklar, ve MİLLET'in esas kitlesine güvenerek yol alır!..

Ancak bu yüksek meziyetlerin devamı TERBİYE ve İRFAN ile mümkündür!.. İşte onun için ATATÜRK yeni nesillerin iyi yetiştirilmesini istiyor. MİLLET'in yüce vasıflarının daha geliştirilmesini istiyor!.. GENÇLER'e güveniyor... O zaten sadece MİLLET'e, GENÇLER'e ve ORDU'ya güvenir.

(3)- ATATÜRK, "MİLLETİN HADİMİYİZ!" diyor!... Bu ne büyük ifade!.. Hadim-hademe aynı köktendir, HİZMET EDEN anlamına gelir... Aslında HADİM ile HİZMETÇİ arasında fark yoktur!.. ATATÜRK, yabancılara UŞAKLIK etmez, ama MİLLET'inin HİZMET'indedir, HADEMESİ'dir!.. O bundan şeref duyar!..

Ne yazık ki, kalp para ile bile on para etmeyen nice milletvekili, bakan, genel müdür; kendilerini o mertebeye gelme imkanı tanıyanın MİLLET olduğu unutup, ona EFENDİ'lik taslamaya kalkarlar!.. Sanki tüm MİLLET onların "hizmetçi"si imiş gibi, bir tavır alırlar, kasıldıkça kasılır, şiştikçe şişerler!..Aslında böylelerinin dahi ilk görevlerinde ayıklanıp gerçek "hademe" statüsüne indirilmesi gerekir!..

(4)- ATATÜRK, yaptığı hizmetlerin karşılığı olarak ta MİLLET SEVGİSİ'nden başka bir şeye değer vermez!.. Bunun içindir ki, CUMHURBAŞKANI olur olmaz CHP liderliğini FİİLEN İsmet Paşa'ya bırakmıştı... Mallarını ölmeden partiye vermiş, dağıtmıştı!.. O mallar ki, çoğu gene MİLLET'in kendisine hediyesi idi!.. Onları dahi istememiş, aldığından çok daha iyi duruma getirip gene MİLLET'e iade etmiştir!..

ATATÜRK, böyle bir MİLLET'in ferdi olmayı, en büyük SERVET, en büyük ŞEREF vesilesi telakki eder!.. Bu ifadesinde son derece samimidir... O hayatı boyunca, başkalarının verdiği hiç bir madalyayı takmamıştır!.. Hiç bir yabancı ülkeye, bir yabancının ayağına gitmemiş, yabancıların verdiği ünvanlarla öğünmemiştir!.. Mason derneklerini kapatırken kendisine yapılan bir anda "33. dereceden hakim" olma teklifini derhal reddetmiştir!.. İyi Fransızca bilmesine rağmen, konuşmalarında Özal gibi, Demirel gibi gerekli gereksiz yabancı kelime kullanmaya tenezzül etmemiştir!.. Velhasıl ATATÜRK "sonradan görme" değildir!.. "Aşağılık kompleksi" ile malul değildir!.. Kimseye "minnet borcu, kumar borcu" yoktur!.. MİLLET'inden başkasının karşısında başı diktir!..

(5)- Bu kısımda ATATÜRK'ün çok sinirlendiği İsmet için kullandığı ifade üzerinde durmak, ve onun BÜYÜK ADAM tarifini vermek istiyoruz... ATATÜRK diyor ki, "Bir insan KERAMET'i kendinde görmeye başladı mı, DEVLET ADAMLIĞI biter!.." Gerçekten de ATATÜRK, kerameti kendinde görmeyen nadir insanlardan biridir ve bunun için BÜYÜK'tür!..

Ama ondan sonra gelenler?.. İsmet kendini "ömür boyu milli şef" ilan ettirmedi mi?.. Menderes "ben kendime sabık başbakan dedirtmem" demedi mi?.. Demirel kendini "bir bilen, baba" ilan ettirmedi mi?.. Özal "alternatifsizim" diye kasım kasım kasılmadı mı?.. Halbuki ATATÜRK, "Benim naciz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır" dedi ve bunu asla aklından çıkarmadı!..

O herkesi ilgi ile dinler, bilmediği konularda konuşmaz!... İnönü gibi aşağılık duygusu ile malul değildir, HALK'a kasıntılık etmez!.. Demirel gibi kendini "hatip" sanıp "irticalen" abuk-sabuk konuşmaz!... "BEENNN Cumhurbaşkanı olaraak!... BEEENNNN Devlet'in Başı olaraak!..." diye sanki bir halt ediyormuş gibi kasılmaz!.. Özal gibi arabacı ağzıyla olur olmaz yerlerde konuşup "Kıç üstü oturturum!.. Kıbrıslılar, bana 200 milyon dolara maloluyorsunuz. (Sizi versem mi Yunan'a acaba?)..." gibi tamiri imkansız çamlar devirmez!..

Onun için hepsi Cumhurbaşkanı, Başbakan oldu ama DEVLET ADAMI olamadı, ADAM bile olamadı!.. Bu memlekette DEVLET ADAMLIĞI'na layık bir tek ATATÜRK geldi geçti CUMHURİYET dönemindeki liderlerden!..

Hatası yok mudur?.. Elbette vardır!.. Ama o, bunları düzeltmesini yine HALK'tan bekler!.. Halka asla tepeden bakmaz!.. ATATÜRK, MİLLET'i kendi üstüne çıkardığı için BÜYÜK'tür, büyüklük tasladığından değil!.. O, MİLLET'in herkesten BÜYÜK olduğunu çok iyi bilir!

(6)- Burada da ATATÜRK'ün HALK'ın, BİLİM ADAMLARI'nın karşısında gösterdiği TEVAZU örneklerini veriyoruz... ATATÜRK, uzun konuştuğunda HALK'tan özür diler!.. Kendisini çekinmeden uyarabilen bir GENÇ'e samimiyetle teşekkür eder!.. MÜTEHASSIS olmadığını belirtip esas kararı BİLİM ADAMLARI'na bırakır!.. KANUNLAR'da HATA olabileceğini, bunların düzeltilebileceğini söyler!.. Ve en önemlisi, HALK'ın daima kendisini uyarmasını bekler!.. Var mı dünyada böyle bir DEVLET ADAMI?..

-----------

KAYNAKLAR:

- ATATÜRKÇÜLÜK G.K.Başkanlığı, İstanbul, 1984, M.E.Basımevi

- Söylev ve Demeçler 1-5, TTK

- ATATÜRK İlkeleri ve İnkılap Tarihi 2, YÖK Yayınları

- Afet İnan, Medeni Bilgiler ve ATATÜRK'ün El Yazıları

***

> İÇİNDEKİLER< >İNKILABÇILIK İLKESİ <