Site hosted by Angelfire.com: Build your free website today!


eczaneesra@hotmail.com
Son Güncelleme
Ağustos 08, 2001

Polemik



Bu yazı 22 Ağustos 2001 Çarşamba Günü Star Gazetesinde Yayınlanmıştır.

Ya biz ne dedik?

İyi ama Serdarcığım, sen de bizim yazıları hiç okumuyorsun galiba yahu...

'Orta sınıfı yokedilmiş, başat kültürü lumpenlik olan bir ülkede demokrasiyi kurmak da korumak da zor, böyle bir ülke taşra faşizmine boyun eğer' demedik mi?

Bu faşizm bugüne kadar dönem dönem alafranga kılıflara büründü, şimdi kendi aralarında 'gene alafranga mı kalsın, yoksa iyice alaturka mı olsun' diye birbirlerini yiyorlar... Bakalım hangi 'fraksiyonları' kazanacak?

Tabii bunun sen de farkındasın da, sen, 'ağzı burnu düzgün teknokratlar meseleye el koysunlar' istiyorsun, yok öyle bir şey.

O dediğin kişiler toplumda çok küçük bir azınlığı oluşturuyorlar ve biz ne zaman onları savunsak ağır hakaretlere uğruyoruz.

Zaten bu gidişle onlar da hepten tüyecekler... Mesele kalmayacak!

Aydınların komünist olanları eski ütopyalarından ve mastürbasyonlarından vazgeçemiyorlar ve zaten esamileri de okunmuyor, sosyaldemokrat geçinenleri son derece kısır ve güdük günlük çıkarlarının derdinde, milliyetçiler ancak içeriği boş, 'haybeden' efelenmeler peşindeler ve liberalizm adına en çok konuşanları da gizliden ya da açıktan şeriata satıldılar.

Serdar, ben artık bıktım.

Hem öküzlere laf anlatmaya çalışmaktan, hem de hiç varolmaması gereken sorunlarla boğuşmaktan.

Sana 'başın öne eğilmesin, aldırma' demiştim, hatırlarsın, ama galiba artık ben de aldırmaya başladım.

Serdar, Türkiye'nin ortalama eğitim düzeyi ilkokul üçüncü sınıf. Pardon, sevgili kardeşim Halit Kakınç'a sorarsan ilkokul dördüncü sınıf.

Serdar, bilimsel araştırmalara göre her dört Türk'ten biri ruh hastası.

Kaçta kaçı işsiz, kaçta kaçı çaresiz, kaçta kaçı umutsuz, sen hesapla. Bu ülke hasta ve yorgun.

İnsanlar, gerek Türkiye'nin özel şartları ve dinamikleri sonucu, gerekse Amerikan emperyalizminin dünyayı ele geçirme planının bir boyutu olarak, belki bu ikisinin uğursuz bir çakışması ve kaçınılmaz işbirliği nedeniyle, aptallaştırıldılar, sersemletildiler, ucuzlatıldılar ve solucanlaştırıldılar.

Serdar, bu memlekette okuduğunu kıçından anlayan insanlar yaşıyorlar... Bırak kitabı, bir gazeteyi, bir yazıyı oflayıp puflamadan başından sonuna kadar okuyup 'anafikrini' çakozlamaktan aciz insanlara muhatap oluyoruz.

Psikopatlarla kırkılıyoruz ve akıllı uslu insanlar 'sessiz çoğunluktalar' elbette; bize verebilecekleri tek destek her gün gazeteyi alıp yazımızı okumak, bunun ötesinde hiçbir şey değil.

Serdar, Türkiye'de düşünce disiplini, demokrasi görgüsü ve terbiyesi, hoşgörü yok.

Toplum, kendisine beş numara büyük gelen 'dünya ve yirmi birinci yüzyıla' tepki olarak kendi içine patlıyor, huysuzlanıyor, birbirinin kanına ekmek doğramak için sabırsızlanıyor gene.

Biz de bütün bütüne topluma aykırı düşmemek, iyot gibi açıkta kalmamak için, belki de 'entel' diye hakaret etmesinler diye, hatta belki zaman zaman da 'bileşik kaplar' kanununa kaçınılmaz biçimde uyarak, kimi zaman öyle davranmak zorunda kalıyoruz. Bu sefer de 'ucuzlatıyorsunuz' diye eleştiri alıyoruz refiklerimizden.

Serdar, okuyucuyu 'amigoluğa' öyle alıştırdılar ki, ille şu ya da bu partiyi ya da ideolojiyi 'tutmamız' isteniyor ve bağımsız vicdanı, özgür eleştiriyi kimse değerlendirmiyor. Ya da onların sesi bize ulaşmıyor, ya da pek cılız kalıyor.

Böyle olunca da, manyaklar, geri zekalılar, cahiller, ya da bütün bütüne kötü niyetliler daha çok bağırdıkları için öne çıkıyorlar.

Peki de kardeşim, Sibel Can'ın memelerine ve 'parçala cimbom' çığlıklarına koşullandırılmış insanlara daha ne anlatayım? Alman felsefesi mi, İngiliz ekonomi-politiği mi, Fransız sosyolojisi mi?

Bacak kadar zengin piçi 'aleyhimde' makale kaleme alıyor ve beni 'az okumakla, bilgisi kıt olmakla' suçluyor' yahu... On beş yaşında velet bana hayat dersi vermeye kalkıyor.

Hayır, 'memleketi kurtarmamızı' bekliyorlar ama bir şey öğrenmeye de hiç niyetli değiller. Memleketi onların saplantıları doğrultusunda kurtaracaksın ve bilgi, görgü aktarmaya da kalkmayacaksın.

Çünkü, kendi beyinlerine azıcık üstten teğet geçen konularda 'karın doyuruyor mu' itirazları da hazırdır.
Ya da iş bulacaksın, ya da borç para vereceksin! Görevin bu.

'Bu gidişle Türkiye ya ikinci sınıf bir Amerikan sömürgesi, ya da dördüncü sınıf bir taşra ülkesi olacak, bu değneğin bu iki ucu da bok' diyorum; köpoğlu köpeğin evladı beni 'vatan haini' yapıyor ve bir de 'yüz ellilikler listesine almakla' tehdit ediyor.

Bak gene ağzımı bozdum. Bu derece anlayışsızlık, bu derece mankafalıkla karşılaşınca bozmamak mümkün değil.

O zaman da kötü kişi oluyoruz kaçınılmaz şekilde...

Kime ne anlatmaya çalışıyoruz Serdar?

Bilmeyen ve bilmek de istemeyen bir toplumda bilgi aktarmaya çalışmakla, düşünmeyen ve düşünmeyi reddeden bir ülkede insanları düşünmeye çağırmakla, hep başkalarının eleştirilmesini isteyen ama kendisi eleştiriden hiç mi hiç hoşlanmayanları eleştirerek hababam düşman kazanmakla geçen bir ömür törpüsü kalacak arkamızda.

Vallahi 'ekonomik konjonktür müsait olsa', şeytan diyor iste emekliliğini, al tazminatını, git bakkal dükkanı aç bir yerlerde...

Tüüü Allah bin belasını versin basınının da, gazetesinin de, köşesinin de, yazısının da, toplumunun da...

Serdar Turgut'un cevabı için lütfen tıklayınız

Ana Sayfa Politika Gündemi