Şeker Hastalığı ve Göz
Hazırlayan: Dr. Ahmet Karakurt
Ankara Numune Hastanesi Göz Kliniği
Şeker
hastalığı görmeyi bozabilir
Şeker hastalarının vücudu, şekeri
uygun şekilde kullanamaz ve depolayamaz. Yüksek kan-şeker seviyeleri gözün
arkasında bulunan ve görmeyi gerçekleştiren sinir tabakasındaki kan damarlarını
hasara uğratabilir. Gözün sinir tabakasında meydana gelen bu tip hasara
diabetik retinopati denir.
Diabetik
retinopati tipleri
İki tip diabetik retinopati vardır:
Proliferatif olmayan ve proliferatif olan diabetik retinopati.
Proliferatif
olmayan diabetik retinopati, diabetik retinopatinin erken bir
dönemini gösterir ve başlangıç retinopati olarak da bilinir. Bu evrede
gözün sinir tabakasındaki küçük kan damarlarından kan veya sıvı sızıntısı
meydana gelir. Sızan sıvı, sinir tabakasının şişmesine ve eksuda ismi verilen
depozitlerin oluşmasına yol açar.
Pekçok şeker hastasında genellikle
görmeyi etkilemeyen hafif başlangıç diabetik retinopati bulunur. Görme
azalması varsa genellikle maküla ödemi ve/veya maküla iskemisine bağlıdır.
Maküla ödemi, gözün keskin görme bölgesi
olup sarı leke diye bilinen ve sinir tabakasının merkezinde bulunan maküla
isimli küçük bölgenin şişmesi veya kalınlaşmasıdır. Şişme, sinir tabakasının
kan damarlarının sızıntı yapması sonucu olur. Bu durum şeker hastalarındaki
görme kaybının en sık sebebidir. Görme kaybı hafif veya ağır olabilir,
fakat en ağır olgularda bile çevresel görme işlevini sürdürür.
Makula iskemisi, küçük kan damarları
tıkandığında meydana gelir. Maküla, normal çalışmasını sürdürecek ölçüde
kanla beslenemediği için görme bulanıklaşır.
Göz siniri veya sinir tabakası (retina
) üzerinde anormal yeni damarlar oluşmaya başladığında (neovaskülarizasyon)
proliferatif diabetik retinopati adını alır. Proliferatif diabetik
retinopatinin ana sebebi çok sayıda retina kan damarının tıkanması ve retinanın
yeterince beslenememesidir. Bu duruma, retina, yeni damar oluşumu ve bunlar
aracılığı ile beslenmesini sürdürmek şeklinde cevap verir.
Fakat bu yeni anormal damarlar da
normal kan akımını sağlayamazlar. Bazen bunlardan sızıntı ve kanama olur
ve bunlara skar dokusu eşlik eder, böylece retinada kırışıklıklar ve dekolman
meydana gelir.
Proliferatif diabetik retinopatide
görme kaybı daha ağır seyreder, çünki merkezi ve çevresel görme birlikte
etkilenir. Bunlara engel olmanın en iyi yolu erken dönemde lazer tedavisidir.
Proliferatif diabetik retinopati
aşağıdaki nedenlerle görme kaybına yol açar:
Vitre kanaması:
Vitre, gözün içini dolduran jel tarzındaki maddeye denir. Hassas
yeni damarlar vitre içine kanama yapabilir. Kanama küçükse, hasta sadece
birkaç karanlık ve hareketli nokta görür. Büyük bir kanama görüşü tamamen
kapatabilir.
Kanın miktarına göre çekilmesi günler,
aylar veya yıllar sürebilir. Yeterli bir zaman içinde kan çekilmezse vitrektomi
ameliyatı gerekebilir. Vitre kanaması tek başına kalıcı görme kaybı nedeni
değildir. Makula hasara uğramamışsa ameliyattan sonra görme keskinliği
eski seviyesine dönebilir.
Traksiyonlu retina dekolmanı: Proliferatif
diabetik retinopati oluştuğu zaman neovaskülarizasyona eşlik eden skar
dokusu büzüşür ve retinayı çekerek normal pozisyonundan uzaklaştırır. Maküladaki
kırışıklık çarpık görmeye neden olur. Maküla ya da retinanın büyük bir
kısmı yerinden ayrıştığında daha ağır görme kaybı meydana gelebilir.
Neovasküler glokom: Bazen retinadaki
yoğun damar tıkanıklığı iris (gözün renkli kısmı) üzerinde anormal damar
oluşumuna yol açar ve göz sıvısının dışa akışı engellenir. Gözdeki basınç
artar ve görme sinirini ciddi ölçüde hasara uğratan neovasküler glokom
adlı bir göz hastalığı meydana gelir. Erken dönemde yapılan argon lazer
fotokoagulasyon neovasküler glokomu önleyecektir. Bazı durumlarda lazer
yerine kryo tedavisi de yapılabilir.
Diabetik
retinopati nasıl teşhis edilir?
Göz içindeki değişiklikleri tespit
etmenin en güzel yolu iyi bir göz muayenesinden geçmektir. Göz doktorunuz,
daha siz görsel problemlerin farkına varmadan ciddi bir retinopatiyi tespit
edip tedavi edebilir. Göz doktoru damlalarla göz bebeğinizi büyütüp gerekli
aletlerle gözünüzün içini değerlendirir.
Doktorunuz diabetik retinopati tespit
ederse, tedaviye gerek olup olmadığını değerlendirmek için renkli fotoğraf
çekebilir ya da floresein anjiografi (FFA) denilen özel bir ilaçlı film
çektirebilir.
Bu testte koldan sarı bir ilaç verilir.
Özel bir aletle ilaç gözden geçerken gözdibi fotoğrafları çekilir. Bu test
ile şeker hastalığının göze verdiği zararın boyutları anlaşılır ve tedavi
konusunda yardımcı olur. Yalnız, verilen ilaç bazen mide bulantısı veya
allerji yapabilir. Ayrıca film çekiminden sonraki bir-iki gün içinde hastanın
idrarı ve cildi sararabilir, fakat bunlar geçici olup herhangi bir problem
oluşturmazlar.
Diabetik
retinopati nasıl tedavi edilir?
En iyi tedavi mümkün olduğu sürece
retinopati gelişimini önlemektir. Kan şekeri sürekli kontrol altında tutulduğunda
uzun süreli görme kaybı riski önemli ölçüde azaltılmış olur. Yüksek kan
basıncı veya böbreklerle ilgili sorun varsa bunların da tedavisi gerekir.
Argon lazer tedavisi: Makula ödemi,
proliferatif diabetik retinopatisi ve neovasküler glokomu olan kişilere
lazer tedavisi önerilir.
Maküla ödemi için, sıvı sızıntısını
azaltmak amacıyla lazer, maküla yakınındaki hasarlı retinaya odaklanır.
Tedavinin asıl amacı daha fazla görme kaybını engellemektir. Maküla ödemine
bağlı görme kaybının geri dönüşü pek olağan değildir, fakat az sayıda hastada
artış olabilir. Tedavi sonrası bazı hastalar görme alanında lazer spotlarını
görebilirler. Bu spotlar zamanla soluklaşır, fakat kaybolmayabilir.
Proliferatif diabetik retinopatide
lazer maküla dışındaki tüm retinaya uygulanır. Buna panretinal fotokoagulasyon
denir. Böylece anormal damarlar büzüşür ve yeniden büyümeleri engellenmiş
olur. Aynı zamanda vitre kanaması ve retinada büzüşme şansı azalır.
Bazen çok sayıda lazer tedavisi gerekebilir.
Lazer tedavisinde amaç mevcut görmenin devam etmesine yardımcı olmakla
birlikte diabetik retinopatiyi tamamen iyileştirmez ve her zaman için de
görme kaybı sürecini durduramayabilir.
Argon lazerle tedavi için hasta normal
muayene koltuğuna oturtulur. Hastanın uyutulması ya da iğne yapılmasına
gerek yoktur. Sadece birkaç göz damlası uygulanabilir. Tedavi birkaç seansta
yapılır ve herbir seans 10-15 dakika kadar sürer. Büyük ölçüde hastalarda
kötüye gidiş engellenir. Görme alanı daralması veya hafif görme azalması
dışında ciddi bir yan etkisi yoktur.
Vitrektomi
İleri proliferatif diabetik retinopatide
vitrektomi gerekebilir. Bu bir mikrocerrahi girişimdir ve ameliyathane
şartlarında yapılır. Cerrahi esnasında kanla dolu vitre alınır ve berrak
bir solusyonla değiştirilir. Vitrektomiyi planlamadan önce göz hekimi kanın
kendiliğinden temizlenip temizlenemeyeceğini görmek için birkaç ay bekler.
Vitrektomi, anormal damarların alınması
nedeniyle sonraki kanamaları da önler. Retina yerinden ayrılmış, yani dekole
olmuş ise vitrektomi cerrahisi esnasında onarılabilir. Bu durumda cerrahinin
erken yapılması gerekir, çünkü maküladaki çarpıklık veya traksiyonel retina
dekolmanı kalıcı görme kaybına neden olabilir. Maküla ne kadar uzun süre
kırışık veya yerinden ayrı durursa görme kaybı o denli fazla olur.
Görme kaybı önemli ölçüde engellenebilir
Şeker hastalığınız varsa bilmelisiniz
ki günümüzde ileri tanı ve tedavi yöntemleriyle retinopati gelişen hastaların
ancak az bir kısmında ciddi görme problemleri meydana gelmektedir. Görme
kaybını önlemenin en iyi yolu diabetik retinopatinin erken tespitidir.
Siz de kan şekerini düzenli kontrol
ettirip düzenli göz muayenelerinden geçtiginiz takdirde görme kaybı riskinizi
önemli ölçüde azaltırsınız.
Hangi aralıklarla
muayene olmalı ?
Şeker hastalarının en az yılda iki
defa gözleri genişletilerek muayeneleri yapılmalıdır. Diabetik retinopati
tanısı konduğu zaman daha sık göz muayeneleri gerekebilir.
Gebelik esnasında retinopati hızlı
ilerleme gösterebileceği için diabetli gebelerin gebeliğin ilk üç ayı içinde
bir göz muayenesinden geçmeleri şarttır.
Gözlük muayenesi olacaksanız kan
şekerinizin en az beş-on gün kontrol altında olması gerekir. Kan şekeri
yüksekken verilen gözlükler kan şekeri normale döndüğünde uygun olmayabilir.
Retinopati olmasa bile kan şekerindeki
hızlı değişiklikler her iki gözün görmesinde oynamalar meydana getirebilir.
Eğer şeker hastalığı veya hipertansiyona ek olarak aşağıdaki problemler
varsa hemen göz muayenesine müracaat etmelisiniz:
· Bir gözü etkileyen görme kaybı;
· Birkaç günden uzun süren görme
değişiklikleri;
· Kan şekeriyle değişmeyen görme
değişiklikleri.
İlk olarak şeker hastalığı tanısı
konduğunda 30 yaşında ya da daha genç iseniz tanı konduktan sonraki beş
yıl içinde veya 30 yaşın üzerindeyseniz birkaç ay içinde ilk muayenenizi
olunuz ve göz dibi incelemelerinizi yaptırınız.
YAZININ BAŞINA DÖN
|