|
|||
HAFTANIN KONUSU |
Yaşlılarda Yaşam Kalitesi Dr. Şule Arslan Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Prof. Dr. Yeşim Gökçe Kutsal Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı ve Hacettepe Üniversitesi Geriatrik Bilimler Araştırma ve Uygulama Merkezi Yaşam Kalitesi Yaşlılık ve Özürlülük Yaşlı ve Çevre Yaşlı ve Egzersiz Yaşlılık ve Beslenme Ruhsal Sorunlar Yaşlılık, yaşam sürecinin; çocukluk,
gençlik, erişkinlik gibi doğal ve zorunlu bir çağıdır. Birçok kaynak yaşlılık
sınırı olarak 65 yaşı kabul etmektedir. Yaşlı sağlığının korunması ile
ilgili olarak 1963’ de yapılan Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) seminerinde yaşlılık
dönemi üçe ayrılmıştır:
Yaşlanma, biyolojik, ekonomik, sosyal ve psikolojik boyutlar içinde etkileşen karmaşık olayların toplamı olarak tanımlanabilir. Normal yaşlanma ; zamanın geçişine bağlı olarak, hastalık söz konusu olmaksızın ortaya çıkan anatomik yapı ve fizyolojik işlev değişikliklerini tanımlamaktadır. Biyolojik yaşlanma ise tüm yaşam boyu süren bir olgudur. Yaşlanma sürecinin ulaştığı evrede etkili olan bir çok parametreden biri olan kronolojik yaş ise geçen zamana göre bir yıllık birimler esas alınarak yapılan yaşlılık tanımıdır. Oldukça hızlı bir şekilde artan yaşlı popülasyonda yaşam kalitesinin artırılması yeni yüzyılda sağlık alanındaki en önemli hedeflerden olmalıdır. Tanım:
Yaşam kalitesi kavramı:
Normal bireylerde fonksiyonel durum, aile yaşamı ve finansal durum iyilik halinin en iyi göstergeleri olarak kabul edilirken, hastalık durumunda öncelikler değişebilmektedir, örneğin kanserli hastalarda fiziksel yakınmalar, yaşlılarda ise aile ve yakınların desteği ön plana çıkabilmektedir. Demografik değişkenler de yaşam kalitesini anlamlı derecede etkileyebilmektedir. Yaşlı ve özürlü bireyin toplumun bir parçası olduğu yadsınamaz. Bu bireyler de toplumun her üyesi gibi; sağlık, iş ve sosyal servislerin kullanımı gibi alanlarda gereksinim duydukları desteği alabilmelidirler. Yaşlılıkta ortaya çıkan özürlülükten korunma; bireyin sosyal katılımını ve bağımsızlığını en üst düzeye ulaştırmayı ve fonksiyonel kapasitesini artırmayı hedefler. Yaşlı popülasyona sunulacak hizmetlerin planlanmasında, bu bireylerdeki özürlülük oranının ve eşlik eden kronik hastalıkların prevalansının bilinmesi önemli rol oynar. Bu amaçla, 23 ilde Türk tabipleri Birliği Merkez Konseyi ve Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı’ nın koordinasyonu ile Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu’ na bağlı huzurevlerinde, 60 yaş üzeri bireylerle görüşülerek; özürlülük varlığı ve günlük yaşam aktivitelerindeki bağımlılık düzeyi değerlendirilmiştir (Arslan Ş, Gökçe Kutsal Y). Çalışmaya katılan kadınlarda % 33.2, erkeklerde % 29.7 oranında özürlülük bildirilmiştir. Bu çalışmada, doğuştan ortopedik özürlü bireylerin yaş ortalaması 71.6±7.9, doğuştan nörolojik özürlü bireylerin yaş ortalaması 76.3±9.6, doğuştan görme özürlü bireylerin yaş ortalaması 72.4±9.3, doğuştan zihinsel özürlü bireylerin yaş ortalaması 68.9±5.6 yıl olarak saptandı. Yaşlanma ile görülme sıklığı
artan hastalıklar şunlardır:
Yaşlılık döneminde acil müdahale gerektiren
durumlar:
- Göğüs ağrısı
Çevre düzenlemeleri düşme ve yaralanma
riskini azaltma yanı sıra yaşlı bireyin yaşamını da kolaylaştırır:
Görülme sıklığı artan kronik hastalıklar ve fizyolojik yetersizlikler nedeniyle yaşlı bireyler sedanter bir yaşama yönelme eğilimindedirler. Toplumun bir parçası olan yaşlı bireyin, yaşamının bu döneminde de yaşam kalitesinin korunmalı ve aktif bir yaşam sürmesinin sağlanmalıdır. Bu amaçla Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon uzmanı hekime danışılarak yapılan egzersizler yararlı olacaktır. - Egzersiz aktif ve bağımsız yaşamın
korunması için önemlidir.
Hayatın bu döneminde de uygun vücut ağırlığının korunmasına özen gösterilmelidir. Bunun için yağlı ve saflaştırılmış karbonhidratlı besinler dikkatli tüketilmelidir. - Tuz alımı azaltılmalıdır.
65 yaş ve üzerindeki insanların
mevcut kronik hastalıkları bireyin yaşamını tek başına sürdürmesini önleyebilir
ve yaşam kalitesini bozabilir. Bazı sosyal rollerin ve özerkliğin kaybı,
emeklilik, arkadaş ve yakınların ölümü, dul kalmak, çocukların büyüyerek
evden ayrılması, giderek artan yalnızlık ve maddi zorluklar da bireyin
yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir.
Depresyon:
Çoğu zaman depresyon gözden kaçmakta, yaşlanmanın doğal ve kaçınılmaz bir sonucu olduğu düşünülmektedir. Depresyon yaşlılığın yazgısı değildir. Yaşlı bireyde görülebilecek belirti
ve yakınmalar şunlardır:
Depresyon uygun bir şekilde tedavi edildiği zaman bireyin yaşam kalitesi büyük oranda düzelir. Demans (bunama):
Demans (bunama)
belirtileri nelerdir?
Alzheimer hastalığı, demansın (bunamanın) en sık karşılaşılan nedenidir. Bu hastalığa tanı konulması için kullanılabilecek tek bir test söz konusu değildir. Alzheimer hastalığının habercisi belirtiler nelerdir? - Günlük yaşam işlevlerini etkileyecek
bellek kaybı
Gerek yakınmaların değerlendirilmesi,gerekse
hastalıkların tanı ve kontrollerinin
Yaşlı bir birey olarak, yılların kişiye
kazandırdığı; gelirin düzenlenmesi, çocuk bakımı, insan ilişkileri vb.
konulardaki bilgi ve tecrübelerin yanısıra bugünün yaşamını destekleyici
geleneklerin de çocuklara ve torunlara aktarılması, onların yaşamını zenginleştirecek,
yaşlı kişinin de aktif ve bir anlamda üretken bir yaşam sürdürmesini
|
||
|
|||