Mood:

Now Playing: GEYiKLER
Topic: COMICS
by Vehbim

vehbim@hotmail.com
Simdi bu sayfa geyik sayfasi ya BiZ ne oluyoz bu durumda...? Hey durun hemen cevap vermeyin ....
iki adam muhabbet yapiyormus. Ne muhabbeti diye sormuslar, geyik muhabbeti demisler. Ne geyigi demisler, Ren geyigi demisler. Ne reni demisler, el fRENi demisler. Ne eli demisler, hanimeli demisler. Ne hanimi demisler, ev hanimi demisler. Ne evi demisler, dag evi demisler. Ne dagi demisler, Agri Dagi demisler. Ne agrisi demisler, bas agrisi demisler. Ne basi demisler, kusbasi demisler. Ne kusu demisler, muhabbet kusu demisler. Ne muhabbeti demisler GEYIK muhabbeti demisler. Ne geyigi demisler...
Klasik geyik yalanlar, kesin bir cogunu söylemisizdir veya duymusuzdur:
• Kalsaydiniz biseyler yerdik...
• Vallaha sarida geçtim memur bey...
• Kazanmak önemli diil mühim olan yarismaya katilmakti...
• Dünya ahiret bacimsin...
• Suan 65 milyon bizi izliyor...
• Bu son sigaram...
• Bütün kadinlar güzeldir...
• Iki saat kapida bekledim, açan olmadi...
• Seni düsünmekten bütün gece gözüme uyku girmedi...
• Sen bi de beni gençligimde görecektin...
• Aglamiyorum... Gözüme bisey kaçti...
• Yemezsen arkandan aglar...
• Seni leylekler getirdi yavrum...
• Aksama erken gelicem...
• Bu aldigim en güzel hediye...
• Bi oturusta iki büyük deviririm...
• Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için...
• Agzima sigara sürmedim...
• Ben almiyim rejimdeyim...
• Eee ne zaman gidiyoruz içmeye?...
• Kadinlar en çok kel erkeklerden hoslanir...
• Isim bitsin ben seni ararim...
• Bir kez olsun yüzüm gülmedi...
• Hayatimda hiç ilaç almadim...
• Ihraç fazlasi bunlar...
• O elinizdeki tek kaldi, baska yok...
• Bi'tanem...
• Seni Seviyorum...
• Beni seçerseniz size...
• Ben de tam seni arayacaktim...
• Bi sey olmaz...
• Ben eski yüzücülerdenim...
• Bizi davet ettiler ama gitmedik...
• Valla bu size çok yakisti...
• Senin annen bir melekti yavrum...
• Bana yan bakan daha anasinin karnindan dogmadi...
• Merak etme hayatim sekreterimi görsen çok çirkin....
• Büyük ikramiyeyi kazanmak istemiyorum önemli olan alin teri...
• Merhaba karicim, mesai yeni bitti de...
• Üzülme sevgilim evlenince anneni yanimiza aliriz...
• Evi bosaltin! Almanya'dan oglum geliyor...
• Iki gözüm önüme aksin ki...
• Kilolarimla barisigim ben böyle mutluyum!
• Formu doldurun biz sizi arariz
• Bu sene üniversite sorulari çok basitti, keske sinava girseydim...
• Ben her bahar asik olurum...
• Gerçek aski sende buldum...
• 2 saat bekledim...Gelmedin!
• Üsüyosan ceketimi alabilirsiniz...
• Seni anliyorum.
• Hatirasi var, bunu sana veremem...
• Arkasindan degil, burda olsa yüzüne de söylerim
• Her bedene uyar bu...
• Gol atmayi sevmiyorum.Asist yapmak daha çok hosuma gidiyor.
• Senin eline kimse su dökemez..
• Ögretmenin vurdugu yerde gül biter
• Söyle bir arabam olsun milyarlarca borcum olsun...
• Benim için önemli olan ruh güzelligi
• Hediye olmasa inan verirdim.
• Bi arkadasa bakip çikicam, istersen kimlik birakayim...
• Mektup gelmedi mi? Ama ben kendi elimle postaya attim...
• Belki biraz sikti ama hiç merak etmeyin kullandikça açilir...
• Kitaplarima bir daha bakayim ama kitabi sana verdigimden eminim...
• Onun için biseyler yapmayi çok isterdim... Ama malesef...
• Elimden bisey gelmez...
• Sensizlik canima tak etti...
• Ben hiç yalan söylemem
• Aksam elektrikler kesildi, dersimi yapamadim...
• Bunun garantisi biziz abi...
• Telefon sehirlerarasina kapali
• Ben zaten böyle olaccgini biliyordum...
• Bi kereden bisey olmaz.
• Biz sadece arkadasiz.
• Kuran çarpsin bu son sigaram
• Son biletler bunlar
• Hiç acitmayacak.
• Daha önce hiç kimseyi böylesine sevmemistim.
• Sizin mutlulugunuz bizim mutlulugumuz...
• Sayisaldan para çiksa, önce kimsesiz çocuklara sonra da yaslilara bagislarim...
• Haaa bi de okul yaptiriyim...
• Abi kizi görücen bi içim su...
• Adem Bey su an toplantida... Kim ariyodu?
• Sizden iyi olmasin bi arkadasim vardi...
• Kuru ekmek bana yeter... Yeter ki huzurum yerinde olsun...
• Dis transferleri 15 gün içinde bitiricez....
• Aradim... Çaldi çaldi açan olmadi...
• Dünyanin en mutlu çifti olucaz...
• Devletimiz güçlüdür..........
• Failleri en kisa zamanda yakalanacak......
• Enflasyon düsecek.......
• Bu kis komünizm gelecek.......
• Memuru enflasyona ezdirmeyecegiz......
• Bu konuda elimizden geleni yapiyoruz......
• Benim isçim, benim köylüm, benim memurum...
is adami Temel
is adami Temel Almanya’ya gider. Kaldigi otelin lobisinde herkesin bir papagan icin kuyruga girdigini görür merak eder kuyruga girer. Meger papagan herkese kisisel bilgilerini söyleyebiliyormus. Papagan Alman’a “Almansýn. Hiristiyansin, fizikcisin.” der. ingiliz’e “Ateistsin, denizcisin, zekisin” der. Sýra Temel’e geldiðinde papagan: “Sen Oflusun, Lazsin, salaksin” der. Temel cok kýzar ama aklýna da hemen bu papagani alip memlekete götürürsem cok para kazanirim diye bir fikir gelir. Hemen otel müdürüne gider, papagani satin almak istedigini söyler. Otel müdürü sadece 250 EURO’ya 5 yumurtasini verebileceðini söyler. Temel kabul eder. Yumurtalari alip Trabzon’a gider. 21 gün bekler. Bir de ne görsün! Yumurtalardan bir leylek, bir karga, bir dogan, bir serce çikar. Hemen solugu ayný otelde alip siraya girer. Sira Temel’e geldiðinde papagan yine ayni þekilde “Sen Oflusun, Lazsin salaksin” der. Bunun üzerine Temel papaganin kulagina egilip “Benim laz ve salak oldugumu bi tek sen biliyorsun ama senin orospu olduðunu bütün Trabzon biliyor.” der...
2015 YILINDA AVRUPA :
Egitim sistemi
Bir gün ormandaki hayvanlar bir araya gelip okul açmaya karar verirler. Bir tavsan, bir kus, bir sincap, bir balik ve yilan baligi yönetim kurulunu oluþtururlar.
Tavsan, müfredatta koþmanin bulunmasini istemektedir. Kus, uçmanin dahil olmasini, balik yüzmenin dahil olmasini ve sincap, agaca tirmanmanýn mutlaka zorunlu dersler arasýnda olmasi gerektigini söylemektedir.Bütün bunlari bir araya getirip, bir müfredat programi yaptilar ve bütün hayvanlarin bu dersleri görmesini istediler. Tavsan kosu dersinden A aliyor olmasina ragmen, agaca tirmanmak onun için çok ciddi bir sorundu. Sürekli kafa üstü düsüyordu. Bir süre sonra beyni hasar gördü ve eskisi gibi kosamadi. Artik kosuda A almak yerine, C aliyordu. Ve tabii, agaç tirmanmada ise her zaman zayif alýyordu. Kus, uçmada çok baþariliydi, ama sira toprak kazmaya geldigi zaman, o kadar basarili degildi. Sürekli gagasini ve kanatlarini kiriyordu. Bir süre sonra toprak kazma notu hala F olmasýna ragmen, uçma notu C' ye düsmüstü. O' da agaca tirmanmada çok zorlaniyordu. Sonuçta sinif birincisi olan hayvan her seyi yarim yapabilen, geri zekali yilan baligi oldu. Ancak egitimciler çok
mutluydu, çünkü herkes bütün dersleri görüyordu. Ve buna "genis tabanlý egitim sistemi" dediler.
Bir kadinin uc tane kiz cocugu vardir. Tesadufen ucune de ayni zamanda talip cikar.Tek bir dugunle ucu de evlenir ve yuvadan ucuuup giderler.
Kizlarin hepsi de farkli sehirlere gitmislerdir. Anneleri, el bebek gul bebek buyuttugu kizlarinin evlilik yasamlarini ve ozellikle ask hayatlarini merak etmektedir. Ancak kizlari yatak olaylarini acik acik anlatmaktan cekindikleri icin bir yontem gelistirirler. Kizlar annelerine, o gunku gazetede cikan gazete ilanlarina atifta bulunarak, ask hayatlari hakkinda, e-mail yoluyla bilgi vereceklerdir.
Evliligin birinci haftasinda buyuk kizdan mesaj gelir. Mesajda
"RUFFLES" yazmaktadir. Kadin merakla gazetesini alir ve ilana bakar:
"RUFFLES. HEM EGLENCELI, HEM DE DOYURUCU"
Kadin cok mutlu olur ve yeniden mesaj beklemeye baslar. Bir sure sonra ortanca kizindan bir e-mail gelir.
Mesajda "MAXWELL COFFEE" yazmaktadir.
Hemen gazeteyi eline alir ve ilani bulur:
"MAXWELL HER DAMLADA BUYUK ZEVK"
Kadin yine cok mutlu olur ve bu kez kucuk kizindan mesaj beklemeye baslar. Uzun sure mesaj gelmez.kadin tedirgin olur, ama beklemeye
devam eder. En sonunda kucuk kizindan da bekledigi mesaj gelir: "BRITISH AIRWAYS".
Kadin merak ve heyecanla gazetesini eline alir ve ilani okuduktan sonra dusup bayilir:
"BRITISH AIRWAYS. HAFTADA 7 GUN, GUNDE 3 SEFER. USTELIK HER TARAFA
align="left">
CIVIKLIKLAR:
Temel yere bir daire cizip bu dairenin içinde horon tepmeye baslamis.
Nicin?
- Kendi capinda eglenmek için.
Temel sigarasini bir metre uzunlugundaki agizliga takip iciyormus.
Niçin?
- Doktoru sigaradan uzak durmasini söyledigi icin.
Temel her gece yatmadan önce ayaklarina böcek ilaci sikiyormus.
Niçin?
- Ayaklarinda karincalanma oldugu icin.
Temel esinin yas gününde, ne almis?
- Kurulanmasi icin bir havlu.
Temel hamile karisinin cok su icmesine izin vermiyormus. Nicin?
- Bebek yüzme bilmiyordur diye...
Temel, her yemekten sonra cebine bir kasik koyuyormus.
Niçin?
- Doktoru yemeklerden sonra bir kasik almasini söyledigi icin......
Temel hasmina tehdit mektuplari yazarken eldiven giymis.
Neden?
- El yazisi taninmasin diye.
Milyarder Temelin cocuklari, derslerini villalarinin bahçesinde
yapiyorlarmiþ.
Nicin?
- Temel'e "zengin adamsin, çocuklarini disarida okut" dedikleri için.
Temel, Dolmakalemiyle mektup yazarken birden çok hizli yazmaya
baslamis.
Neden?
- Dolma kalemin mürekkebi bitmek üzereymis.
Temel doktorunun muayenehanesine kocaman bir fiçi ile gitmis. Niçin?
- Doktoru alti ay sonra idrarinla birlikte gel demis...
Temel, sacini islatmadan sampuanliyormus. Niçin?
- Sampuanin etiketinde "kuru saçlar içindir"diye yazdigi için.
Atletizim Sampiyonasina katilan Temel, doping yapmasina ragmen sonuncu
olmus. Neden?
- Doping yaptigi anlasilmasin diye.
Temel yeni satin aldigi arabasini kullanirken kahkahalarla
gülüyormus.!
Niçin?
- Dostlari güle güle kullan demis.
Temel,yeni aldigi ayakkabisini bir hafta giymemis.
Neden?
- Satici bir hafta kadar ayaginizi sikabilir dedigi için.
Temel araba kullanirken sik sik cebinden küçük bir kagit çikarip
okuduktan sonra tekrar cebine koyuyormus. Ne yaziyormus bu kagitta?
- Gaz pedali sagda, fren solda

Asagidaki ingilizce metni yüksek sesle okuyun
- I run each teen me?
- A wet each team.
- I run each make is tea your sun each.
- Higher them in each team.
- Catch bar duck each teen?
- On bar duck each team.
- Why high one why!
BIR KADIN NASIL MUTLU EDILIR:
Cok zor degil.
BIR ERKEK, BIR KADINI MUTLU ETMEK IGIN YALNIZCA SUNLAR OLMAK ZORUNDADIR:
1. bir dost
2. bir yoldas
3. bir asik
4. bir agabey
5. bir baba
6. bir usta
7. bir asci
8. bir elektrikci
9. bir marangoz
10. bir muslukcu
11. bir tamirci
12. bir dekorator
13. bir stilist
14. bir seksolog
15. bir jinekolog
16. bir psikolog
17. bir hasere yok edici
18. bir psikiyatrist
19. bir sifaci
20. iyi bir dinleyici
21. bir organizator
22. iyi bir baba
23. cok temiz
24. sempatik
25. atletik
26. sicak
27. kibar
28. nazik
29. zeki
30. komik
31. yaratici
32. sefkatli
33. guclu
34. anlayisli
35. hosgorulu
36. sapduyulu
37. hirsli
38. yetenekli
39. cesur
40. kararli
41. dogru
42. guvenilir
43. tutkulu
TABI SUNLARI UNUTMADAN:
44. ona duzenli olarak iltifat etmek
45. alisverisi sevmek
46. durust olmak
47. cok zengin olmak
48. onu strese sokmamak
49. baska kizlara bakmamak
VE AYNI ZAMANDA SUNLARI DA YAPMALIDIR:
50. kendinden cok ona odaklanmak
51. ona, ozellikle kendisi icin cok fazla zaman ayirmak
52. nereye gittigine aldirmadan ona cok fazla yer sunmak
SUNLAR DA COK ONEMLI:
Asla unutulmayacaklar:
53. dogum gunleri
54. yildonumleri
55. onun aldigi kararlar
*********************
BIR ERKEK NASIL MUTLU EDILIR!!! :
1. Karnını iyice doyurun
2. Onu öpün (dozaj size kalmis))
3. Uzaktan kumandasini verip rahat bırakin
Huzursuzluk belirtisi gösterince madde-1 den
tekrar baslayin
Bir goz test islemi. Bakalim Asagidaki yaziyi okuyabilecekmisiniz?

Faydali Bazi Türkce Söylemlerin ingilizce Karsiliklari:
1.Adam katila katila gülüyordu : The man was laughing joining by joining
2.Astigi astik kestigi kestik bir adamdir : He is a his-hung-is-we-hung-his-cut-is-we-cut man
3.Acele ise seytan karisir : Urinate quickly, satan mixes
4.Can bogazdan gelir : John comes from Bosphorus
5.Dik dik ne bakiyorsun öyle : What are you looking perpendicular perpendicular like that
6.Egri oturalim, dogru konusalim : Let’s sit italic,let’s talk correct
7.Ekmek elden, su gölden : Bread from hand, water from lake
8.nallari dikti : He errected the horse shoes
9.O güzelim vazo tuzla buz oldu : That my beautiful vase became ice with salt
10.Onun elinden az cekmedik : We didn’t pull little from his hand
11. Gözün mosmor olmus : Your eye has become puspurple
12.Onun gözlemelerine doyum olmaz : There is no saturation to her observations
13.senden adam olmaz : man doesn’t become from you
14.siraya gir : enter the desk
15.Usta ordan bi pilav üstü kuru versene : Master, give a dry on top of rice from there
16.My mother to be my wife: Anam Avradim olsun
17.Come with ball my brother Come with ball: Topla Gel Abicim Topla gel
18.Chicken translation: Piliç çevirme
19.Leave the door december: Kapiyi aralik birak
20.Where is this waiter who I put: Nerede bu kodumun garsonu!...
21.Clean family girl: Temiz aile kizi.
22.Your hand is on the job your eye is on playing: Elin iste gözün oynasta
23.Sensitive meat ball: içli köfte.
24.There is no saturation to her observations: Onun gözlemelerine doyum olmaz
25.Look my ram, I'm an Anatolian child, If I put, you sit.: Bak koçum, ben Anadolu çocuguyum, bir koyarsam oturursun
26.Airplane out of the fart, say hi to that sweetheart: Osuruktan teyyare,
Selam söyle o yare
27.Master !!! do something burning-turning in the middle: Usta !!! Ortaya yanardöner bisi yapsana
28.Exploded egypt has escaped to my bosphorus: Bogazima patlamis misir kaçti
29.In every job there is a no: Her iste bir hayir vardir
30.She is such a mother's eye girl: Çok anasinin gözü bu kiz
31.'don't die my donkey, don't die: Ölme esegim ölme
32.ve the door december:Kapiyi aralik birak
33.ter do something burning-turning in the middle: Usta Ortaya yanardöner bisi yapsana
In every job there is a no: Her iste bir hayir vardir
-------------
Idaho Falls Bilim Fuari'nda bir lise ogrencisi, yöre insanlarini
hazirladigi bir projeyi imzalamaya davet etti. Delikanli ,"dihydrogen
monokside" adli maddenin kullaniminin tumuyle yasaklanmasini, mumkun
olmadigi taktirde cok siki kontrolunu istiyordu.
Maddenin zararlarini, duvarlara astigi afisle acikliyordu:
1-Yogun terlemelere ve kusmalara sebep olabilir.
2-Dogaya buyuk zararlar veren asit yagmurlarinin ana unsurudur.
3-Gaz haline gecmis hali, cok ciddi yaniklara sebep olabilir.
4-Kazara solunmasi cigerlere dolmasi olume yol acar.
5-Erozyona yol acar.
6-Otomobil frenlerinin etkinligini azaltir.
7-Olumcul kanser tumorlerinin hepsinin icinde bulunmustur.
Bir saat icinde tam 50 bilim fuari meraklisi insan delikanlinin
kampanya actigi standi ziyaret etti. 43 kisi, yasaklama istegini
siddetle desteklediler. 6 kisi kararsiz kaldi. Sadece bir kisi
yasaklanmasi istenen "dihydrogenmonokside" in H2O yani hayatin can
damari "Su" oldugunu soyledi. Delikanlinin bu projesi "Ne kadar kolay
aldatilabiliyoruz" yarismasinin birincisi ilan edildi...!
Delikanli : Amacim, kolayca saptirilmis, sacma bilimsel cumleciklerle
insanlarin nasil yanlis kosullandirilabildiklerini gostermekti" dedi.
----------------
Koyun agasinin oglu komsu koyun agasinin kizina sevdalanir.
Oglanin babasi amcalari toparlanip komsu aganin kizini istemeye giderler.
Karsilama faslindan sonra pazarlik baslar. Kizin babasi ac gozlu oldugu gibi
kizi vermeye de pek niyeti yoktur. isi yokusa surmeye baslar..
5 inek, 1 boga isterim.karsi taraf kizi almaya kararlidir
Veririz agam...
100 bas da koyun isterim...
Veririz agam..
Dere boyundaki 5 tarlanizdan birini isterim...
Veririz agam..
Kizin babasi iyice bastirir 6 metre altin kordon isterim...
Oglan tarafi birbirine bakar Onu da veririz agam...
Kizin babasi kendince son darbeyi vurur
Damatta 30 santimlik alet isterim... deyince oglanin babasi, amcalari
yerlerinde soyle bir kimildanip birbirlerine bakip kas goz ederler.
Oglanin babasi derin bir nefes alip cevabi yapistirir
KESTIRIRIZ BE AGAM
-------------------------
Kum ve gölge..Mükemmel bir hikaye ve gösteri. Yüklenmesi biraz zaman alıyor ama kesinlikle değer..
Müzikler "kojiki kitaro".
http://extra.waag.org/users/aske/moviez/sicaf_sand.wmv
TOOLBAR
align="top">
TEMEL REiSiN ANNESi
POLIS KAYITLARINA GEÇMIS YASANMIS BIR HIKAYE
Hirsizin biri, bir evin çatisina çikmis ve anten kablosunu kesmis. Evin reisi de tam TV'ye dalmisken yayin kesilince televizyonunu bir süre kurcalamis, "Bozuldu herhalde" diyerek yatmis.
Ertesi gün adam ise gittikten sonra hirsiz kapiyi çalip adamin karisina, Yenge; beni abi gönderdi, televizyon bozuk, alin da bir bakin dedi"
demis. Saf kadincagiz da televizyonu vermis.
Aksam adam eve gelip de televizyonu görememis ve karisindan olayi ögrenince dumura ugramis tabii. O hafta sonu balkonda keyif yaparlarken bizim hirsiz asagidan ıslik çala çala onlara bakarak sokaktan geçmis.
Kadin hirsizi tanimis ve "Bak bey! Televizyonu çalan adam iste buydu!!" demis. Adam bunu duyunca pijamalarla adami kovalamaya baslamis. 5 dakika
sonra diger hirsiz adamin evine gelip, karisina "Yenge,ben polisim, abi hirsizi yakaladi. Simdi karakoldalar. Pantolonuyla, cüzdanini istiyor." demis ve kadin da vermis tabii ki(?) normal olarak. Adam hirsizi uzun bir süre kovaladiktan sonra kan ter içinde eve dönmüs...
---------------
Abdullah Gül, Disisleri Bakanligi koltuguna oturunca, bürokratlari
çagirmis ve "Bana,
ülkelerin dis politika anlayislari hakkinda bir rapor
hazirlayin" demis. Iki gün sonra bir dosya getirmisler önüne. Bakmis,
içinde tek bir yaprak ve
üzerinde 10-15 satir yazi. Sasirmis önce ve "Bu ne?" der gibi dudaklarini
büzmüs, sonra okumus
"Suudi Arabistan'in Riyad sehrinde, farkli ülkelerden gelen bir turist
grubu, bir dinlenme yerine
giderek buz gibi kola ismarlamislar. Kolalar gelince bardaklarinda birer
karasinek oldugunu farketmisler.
INGILIZ, baska bir bardakta yeni bir kola istemis.
ISVEÇLI, ayni bardakta yeni bir kola istemis.
FINLANDIYALI, sinegi bardaktan çikardiktan sonra kolayi içmis.
RUS, kolayi sinekle birlikte içmis.
ÇINLI, sinegi yemis, kolayi içmemis.
YAHUDI, sinegi yakalayip Çinli'ye satmis.
JAPON, degerlendirilmek üzere, sinegi Tokyo'ya göndermis.
YUNANLI, kolanin yarisini içtikten sonra itiraz ederek yeni bir kola
istemis,
NORVEÇLI, kolayi içtikten sonra bardaktaki sinegi balik yemi olarak
kullanmis.
IRLANDALI, sinegi ezip kolayla karistirmis ve Ingiliz'e içirmis.
AMERIKALI, 5 milyon dolarlik tazminat davasi açmis.
Arabistan hükümeti, özür dileyerek,10 milyon dolar tazminat ödemis."
Bakan, biyik altindan gülerek, rapordan hoslandigini belirtmis.
"Iyi, güzel de, bu turist grubunun içinde bizden biri yokmuymus?" diye
sormadan edememis.
"Varmis efendim" diye cevaplandirmislar.
Bakan devam etmis, "Peki, o zaman, O ne yapmis?".
Bürokratlar biribirinin yüzlerine bakmislar. Içlerinde en tecrübeli olani,
bir adim öne çikip, cevap vermis;
"TÜRK, olayi siddetle kinamis."
--------------
YILIK KASEDİ:
Zaaf
Kedilerle ilgili bu durumu yeni ogrenmistim:
Normalde sokak kedisi kendini saldirgan kopeklere
karsi koruyabilirmis.
Bu direnci kiran tek sey neymis biliyor musunuz:
Sevgi...
Insanoglu, eger bir sokak kedisinin basini oksar ve
ona sefkat gosterirse kedicik kendisinin koruma
altinda oldugunu zanneder ve sivri tirnaklarini iceri
cekermis.
Ve vahsi kopeklerin azgin dislerini girtlaginda veya
itlaf ekiplerinin zehirli etlerini midesinde bulurmus.
* * *
Kucucuk bir dokunusta gardi dusen ve olumcul yaralara
acik hale gelen sarmanlarin kaderinde kendi ask
hayatimizin hulasasini buldum.
Biz de Eros'un sefkatine siginip, sevdalaninca en
mahrem zaaflarimizi ele vermiyor muyuz?
Yillar yili ardina sigindigimiz barikatlarin
anahtarini gonullu teslim edip, tirnaklarimizi iceri
cekmiyor muyuz?
Sevginin bizi kollayacagina, sarip sarmalayacagina
dair on kabulumuz yuzunden koruma duvarlarimizi
gonullu kaldirip, yaralarimizi acik hale getirmiyor
muyuz?
Sonra ne oluyor?
Sevdamiz en buyuk zaafimiza donusuyor.
Sacimizi oksayan elin bizi ilelebet kollayacagina
inaniyor, tatli sozlere kaniyoruz. Taklalar atip,
cilveler yapiyoruz.
Ve en ummadigimiz anda, en korunaksiz halimizle
yakalaniyoruz askin hoyrat yuzune...
Sefkatimiz katilimiz oluyor.
* * *
Ders almak mi?
Ne munasebet!..
Daha son ihanetin yarasi kabuk baglamadan, yeni
yaralar icin araliyoruz kalbimizin kapilarini...
Zavalli bir kedi yavrusundan farkimiz yok askin
karsisinda...
Boynumuzda, kalbimizde pence pence darbe izleriyle,
her sicak dokunusta cocukca uysallasip, her
hayalkirikliginda "kopek gibi" pisman olarak, her
terkediste aci cekip her donuste biraz daha kanayarak,
kanayan yerlerimizi kediler gibi dilimizle yalayarak,
"Bir daha asla"larla "Daima"lar arasinda yalpalayarak
yara bere icinde yasiyoruz.
O yuzden "Melek"ler, ice kivrik patilerle gomuluyor.
Ve hayata "Seytan"lar hukmediyor.
* * *
Belki de en iyisi kuyrugu her daim dik tutmaktir...
Sefkate kanmis mefta bir ev kedisi olmaktansa, gardini
almis hayta bir sokak kedisi kalmak daha iyidir.
Can DUNDAR
-------------------
SARHOS PUB:
Binanin gercek olup olmadigini tereddut edenlere:
Bina gercek ve Polonya´nin Sopot ilinde(ymis). Yani fotograf ´photoshop´la falan oynanmamis .
Binanin adi Krzywy Dom, Ingilizcesi Twisted House... Yamulmus Ev gibi bir sey cikiyor herhalde.
http://www.trojmiasto.pl/wiadomosci/news.phtml?id_news=8687
http://www.sopot.net/puby.htm
http://www.sopot.pl/intgmservlets/WWW.Portal?EL_ID=996
---------------
Komik film linkleri:
Buruc lee nin oglu :
http://jesper-nu.mine.nu/filmer/roligt/baby.mpg
Super babaanne :
http://jesper-nu.mine.nu/filmer/roligt/granny.mpg
CS kendini oyna kaptiran biri :
http://jesper-nu.mine.nu/filmer/roligt/glad_kille.mpeg
Benim cocukluk halim :
http://jesper-nu.mine.nu/filmer/roligt/babydoll.mpeg
Spor böyle yapilir :
http://www.hugi.is/hahradi/bigboxes.php?box_id=51208&f_id=967
http://www.jesper.nu/out.php?idLink=308
http://www.jesper.nu/lankar/lankar.php?max=10&page=07&cat=Filmsnutt&sortBy=id
Araba böyle kullanilir :
http://www.jesper.nu/out.php?idLink=284
Futbolcular yandi :
http://www.snabbstart.com/film/vaerldens-fjolligaste-domare.aspx
kediler :
http://www.holylemon.com/funnycats.html
Simpsonu seslendirenler :
http://www.m90.org/view_image.php?image_id=2192
---------------------
Kadinlari Anlamak Zor
Öperseniz beyefendi degilsinizdir,
Öpmezseniz adam degilsiniz.
Iltifat edersiniz yalan der
Etmezseniz birakir gider.
Her istegine evet derseniz karaktersiz olursunuz
Karsi cikarsaniz anlayissiz.
Çok yanina giderseniz sikildim der
Az giderseniz küser.
Iyi giyinirseniz capkinsin der
Dikkat etmezseniz zevksizlikle suclar.
Kiskanirsiniz huyun kötü der
Kiskanmazsiniz sevmiyorsun der.
Siz bir dakika geç kalin kiyamet kopar
Kendisi bir saat gecikirse bunda ne var.
Arkadasinizla bulusursunuz adi ihmal olur
O bulusur ”Bizim kizlar” olur.
Siz baska kadina bakacak olsaniz gözleriniz oyulur
Baska bir adam ona baktiginda adi hayranlik konur.
Konustugunuz anda dinlemenizi ister
Dinlediginiz anda ”Neden konus muyorsun?” der
Kisacasi...
Sade ama cok karisik.
Zayif gibi ama cok güçlü.
Akil karistiran ama hayranlik uyandiran.
Insani cildirtan ama mükemmel!
Bu arada tercümelerin de kadin gibi oldugunu belirtmek isterim...
cok güzelse nadiren sadiktir.
cok sadiksa da nadiren güzel.
Biraz matematik
Akilli adam + Akilli kadin = romantizm
Akilli adam + Aptal kadin = kaçamak
Aptal adam + Akilli kadin = evlilik
Aptal adam + Aptal kadin = bol hamilelik
Alisveris Matematigi:
* Bir adam ihtiyaç duydugu 5 milyonluk birseye 10 milyon ödemeye hazirdir.
* Bir kadin ihtiyaci olmayan 10 milyon liralik birseye 5 milyon ödemek için
pazarlik eder.
Genel Esitlikler ve Istatistik:
* Bir genç kiz, evlenene kadar gelecekten korkar.
* Bir adam evlenene kadar gelecegi dert etmez.
* Basarili adam; karisinin harcayabileceginden daha çok kazanandir.
* Basarili kadin ise böyle bir adami bulabilendir.
-------------
align="top">
------------------
Bir ignliiz üvnseritsinede ypalaın arşaıtramya gröe,
kleimleirn hrfalreiinn hnagi srıdaa yzalıdkılraı ömneli dğeliimş. Öenlmi
oaln brincii ve snonucnu hrfain yrenide omlsaımyş. Ardakai
hfraliren srısaı krıaşk oslada ouknyuorumş. Çnükü kleimlrei hraf hraf
dğeil bri btün oalark oykuorumuşz.
Bakın nasıl da düzgün okudunuz..!
Dut agaci ve yapraklari
Bir zamanlar birbirlerine asik iki genc vardi.Kizin adi Tispe delikanlinin ki ise Piremus idi. Bunlar yanyana evlerde otururlardi.Birlikte büyüdüler ve çocukluklarindan beri birbirlerine karsi ask beslerlerdi.fakat aileleri görüsmelerini istemezler
birbirlerine uygun olmadiklarini düsünürlerdi.Oysa onlar birbirlerini ölesiye seviyorlardi.iki evin arasinda gizli bir catlak vardi aileleri
bunu bilmezler onlarda geceleri burda bulusur o aradan birbirlerine seslerini duyurur asklarini dile getirirlerdi.
Bir gece ormandaki agacin altinda bulusmaya karar verdiler.Tispe agaca Piremus'dan önce varmisti.Gittiginde avini yeni yemis agzindan kanlar
akan kocaman bir aslanla karsi karsiya geldi.Korkarak bi magaraya dogru koþmaya basladi.Farkýnda olmadan yolda boynundaki esarpini düþürmüþtü.O sirada Piremus geldi gördükleri karsisinda donup kalmisti.Kocaman aslan
agzinda kanlarla birlikte biricik sevgilisi Tispe'nin esarpini parcaliyordu..O an aklina gelen ilk ve tek sey aslanin Tispe'yi oldurerek
yedigiydi.Tispe'siz yasayamazdi.Aklindan gecen sadece aski ugruna canina kiymakti.Belinden hançerini çikardi ve gögsüne sapladi.Kanlar icinde cansiz bedeni yere dustu.Tispe ise korkusunu bir
kenara atip bir an once askini gormek icin magaradan cikmaya karar vermisti.Agacin altina geldiginde o korkunc sahneyle yuzlesti.Piremus'un
cansiz vucudu yerdeydi ve elinde Tispe'nin dusurdugu esarbini tutuyordu.
Ilk once genc kiz olanlar karsisinda aglamaktan hicbir seyi anlayamamisti. Ama esarpi ve uzaklasan aslani gorunce anladi. Bir an magarada dusundugu o korkunc sey basina gelmisti.Ve onun öldügünü dusunen
Piremus aski ugruna canina kiymisti.Tispe bir an bile dusunnmeden hanceri aldi ve gogsune götürdü..Onlarin aski ölesiye bir askti ve ölüm bile
onlari ayiramazdi.Eger Piremus aski ugruna ölümü göze aldiysa o da hic cekinmeden canina kiyabilirdi ve hanceri sapladi.Birden vucudu Piremus'un
bedeninin ustune yigildi.
O anda tanrilar bu yuce aski ölümsüzlestirmek istediler ve bu ciftin üstünde duran agaci bunlarin askina adadilar.Piremus'un kanini bu agacin
meyvelerine, Tispe'nin gözyaslarini ise agacin yapraklarina verdiler.O günden beri kara dut agacinin meyvesinin cýkmayan lekesini, (Piremus'un kan lekesini), dut agacinin yapraklari,(Tispe'nin gözyaslari) temizler..
Bilir misiniz dut agacinin meyvesinin lekesi cikmaz ama elinize agacin yapragini alir ovusturursaniz lekenin gittigine goreceksiniz.
--------------
GAZETE HABERLERİ:
- Gaziantep'te bir adam yavru kazini yiyen kediyi pompali tüfekle vurdu;kedinin sahibi de döner biçagiyla adami öldürdü (19 Mayis).
- Vanlilar köy-kent projesi için gelen Dünya Bankasi yetkililerine "Biz kent istemiyoruz, inek verin yeter" dedi. (28 Mayis)
- Yozgat'ta Mc Davut's' adiyla köftecilik yapan adama Mc Donald's uyarida bulundu. Köfteci,"McDonald's'a bir zarar verdiysek özür dileriz" dedi.(9 Mart)
- BBG üçüncü dönem birincisi Kaan'in annesi Istanbul ikinci bölgeden bagimsiz milletvekili adayi oldu; oglunun fotografiyla dolasip "Bu çocugu ben yetistirdim" diyerek oy istedi.
- Biçaklanan adami arkadaslari, 5 dakika mesafedeki Izmit Devlet Hastanesi yerine "Tanidik doktor var"diyerek Gölcük'e götürürken yolda can verdi.(15 Subat)
- Malatya'da hirsiz, çaldigi mallari koydugu yerde bulamayinca polisi aradi! (27 Subat)
- Istanbul Büyüksehir Belediyesi, 8 Mart Dünya Kadinlar Günü için düzenleyecegi senlige çagiracagi isimleri açikladi: Tecavüzden hapis yatan Dogus ile kadin dövmeyi savunan Ibrahim Erkal. (5 Mart)
- Konya'daki bir markette avakadonun yaninda "kullanma klavuzu" verilmeye ba?landy.
- Trabzon'daki bir çiftin kizlarina, her gün önünden geçtikleri GIMA marketin ismini verdikleri ortaya çikti.
- Samsun'da kurusykyya gerçek mermi koyan 2 kisi birbirini yaraladi. (29 Mart)
- Kümes Hayvanlari Dernegi" adi altinda horoz dövüstüren gruba Hayvan Dostlari Dernegi baskin yapti; 4 kisi yaralandi.
- Urfa'da 2 çete, 13 yasindaki usta kapkaççi M.Y.'yi transfer etmek için otomobil önerdi; kavga çikti, 11 kisi tutuklandi. (31 Mart)
- Show TV'nin "Kaçak" adli yarismasindaki "kaçan adam", Bursa'da kendisini gören 10 kadar isgüzar tarafindan "Kaçak lan bu" denilerek dövüldü. (5 Nisan)
- Kayseri'de "Ben Cebrailim (Azrail bile degil!) hepinizin caninizialacagim" diyerek tehditler savuran adam çevresinden 200 milyon lira haraç aldi. (21 Nisan)
- Sinop'ta bomba dersi veren bir adam "gerçek bomba ile verdigi" derste pimi açik unutunca yaralandi. (26 Nisan)
- Gaziosmanpasa'da 3 kafadarin, 370 metrelik elektrik kablosuyla yaptiklari isikli uçurtmayi halk UFO sandi. (27 Temmuz)
- Giresun'da çarpisan otomobillerde kavga çikti 1 ölü; 2 yarali. (15 Temmuz.)
- Giresun'da cami avlusunda iskambil oynayan kardesleri uyaran müezzin öldüresiye dayak yedi. (19 Temmuz)
---------------------
Sevgili Suat ÖZÖNDER abimizin karkilariyla.
KORUNAN LEVHA (Aman kimse görmesin):
Türklere sorulan salak sorular
Eksi sözlükte türklere sorulan salak sorular diye arattıgınızda karşınıza çıkacak komik bir bölüm var.Eglenceli tavsiye ederim...Mesela;
***televizyonda arap bir eleman sarki turku soylemektedir.
- ne diyor bu eleman simdi?
- arapca soyluyor, anlamiyorum.
- e siz de arapca konusmuyor musunuz zaten?
- yok, biz turkce konusuyoruz.
- himm, arada pek fark yok ama degil mi?
- yok, ikisi de diyaloglar vasitasi ile ve agiz yolu ile konusuluyor.
- himm.
- peki sen koyuncopluyonmu?
- hö?
- zzzztt... yok birsey devam et.
***yer reykjavik sirkus bir cumartesi gecesi saat 2yi gecmis
turk cocuk barda kendi halinde takilmaktadir lakin bir turlu izlandali kizlar rahat birakmamaktadirlar (cok yakisiklidir da kendisi)
izlandali bir kiz agzinda sakizi cakkudu cukkudu cigneyerek gelir ve sorar
ik: sei italiano? (italyan misin?)
tc: no (hayir)
ik: se non sei italiano, come puoi parlare italiano? (italyan degilsen nasil italyanca konusuyorsun???)
tc: perche non? se non sei italiano, come puoi parlare italiano? (neden konusmayayim? italyan degilsen sen nasil italyanca konusuyorsun?)
ik: perche sono islandesa (cunku izlandaliyim)
tc: ok (iyi)
izlandali kiz italyan bir erkekle konu$muyor olmanin verdigi du$ kirikligiyla ingilizce devam eder konu$masina turk cocuk tum cevaplari izlandaca verdigi halde izlandali kiz ingilizce konu$maya devam eder,
ik: peki nerelisin?
tc: turkum
ik ek$i bir surat ifadesi takinarak: neeee turk musun?
tc: evet
ik: turkiye'de neden kadinlar turban takiyorlar?
tc: bilmiyorum
ik: sizin erkekleriniz mi zorluyor onlari?
tc: bilemem
ik: senin kac tane karin var? izlandali bi kizla evlenebilir mi bir turk?
tc: karim yok. evlenir
ik: diyelim ben seninle evlendim ba$imi kapatir misin?
tc: niye kapatayim?
ik: turk degil misin?
tc: evet
susulur...
bir kac dakika sonra kiz SIKILIR ve tekrar tc'ye sata$ma ihtiyaci duyar.
ik: peki soyle bakalim bana ailen burada mi ya$iyor
tc: hayir
ik: neden ya$amiyor? onlarin bu guzel ulkede ya$amasini istemez misin? turkiye gibi bir yerde ya$iyorlar $imdi, yazik degil mi onlara?
tc: degil
ik: neden turkiye'deler?
tc: kader
bu arada tc ik ile sicak iliskiler kurma te$ebbusundedir bunda da biraz ba$arili olacaga benzemektedir:
ik: peki soyle bakalim eger kizin olsaydi onu izlanda'da mi buyuturdun yoksa turkiye'de mi? biliyorsun izlanda'da cok buyuk bir ozgurluk ortami var.
tc eger turkiye cevabini verirse kizin kendisinin koyu musluman a$iri bagnaz igrenc biri oldugunu du$unecegini bildiginden bu secenegi soylemez. fakat izlanda yanitini verirse yenilgiyi kabul etmi$ olacagini bildigi icin ve kizin bak gordun mu bizim ulkemiz $oyle ustun boyle ustun muhabbetlerini dinlemek istemediginden
tc: italya, der
ik: hmmmmm, peki halim al senin neyin oluyor?
tc: hic bi$iim
ik: ama nasil olur turk degil misin?
tc: eeeh eytere bea
-------------------------
***3 sezon gezi bolumunde calistigim tatil koyunde sikca karsilastigim, insanda o yabancilara kafa veya ucan tekme atma istegi uyandiran bi boka benzemez sorular.
ornek vermek gerekirse:
- istanbul'da bikiniyle dolasabilir miyiz?
- siz roma'da bikiniyle mi geziyorsunuz sokaklarda?
- e ama istanbul turistik bir şehir değil mi? hem de deniz kenarinda?
- peki. sen git de tecavüz etsinler sana.
***calistigim yerde stajyer bir denyo tarafindan sorulan:
- turkiyede otomobil var mi?
staji fazla uzun surmedi orasi ayri.
***yıl 2001:
- evlerinizde elektrik var mı?
- hayır, televizyonu mum ışığında izliyoz malesef.
*bu diyaloğa tanık olanlar koparlar.
ab entegrasyon dersinde tüm avrupa'yı abd gibi eyaletlere ayrılmış sanan bir abd'li 11 eylül sonrası türkiye gibi bir arap ülkesini ab'ye nasıl alacaksınız diye hocaa sorar.. assonra olacakları bilen avrupalı öğrenciler çocuğu susturmaya çalışırlar ama çok geçtir, titus zıvanadan çıkar, olaylar gelişir, gerekli açıklamada bulunur. çocuk bu sefer "e o zaman arap değilseniz nesiniz? türk nedir? müslümanım dememiş miydin? arap olman lazım senin" der. avrupalı öğrencilerin "yaşasın sonunda bizden daha salak birini bulduk" dercesine gözleri parlar vs vs..
***yer izlanda izlanda universitesi; sorulari soran universitede okuyan bir insan
noel yakla$mi$tir, turk cocuk noel tatili nedeniyle ulkesine donecektir:
izlandali kiz: noel'de ne yapiyorsun? izlanda'da mi kalacaksin?
turk cocuk: turkiye'ye gidiyorum
ik: ailenle olacaksin yani
tc: evet
ik: turkiye'de nasil kutluyorsunuz noeli?
tc: kutlamiyoruz
ik: olur mu oyle $ey ama!!??
tc: olur
ik: nasil olurmu$? siz zaten turkler her zaman bi cikintilik yaparsiniz
tc du$unur: ulan $imdi muslumaniz desek hatun oradan girecek sinirlerimizi bozacak, derken olay yerinden gecmekte olan izlandali bir cocugun sesi i$itilir
ic: euheuhee turkler hristiyan degil ki neden kutlasinlar noeli, onlar musluman
ik: aaa gercekten, senin kac tane karin var? 4 mu?
tc: 3 tane buraya 4. bulmaya geldim. benimle evlenir misin?
ik: aaa ne diyo bu sigurdurcan?? kurtar beni bu barbar turkten!!!
------------------
Müsteri herzaman haklı mı ?
Tüketici haklari konusunda Müsteri her zaman hakli mi? sorusunu
irdelerken çesitli ülkelerdeki mahkemelik olaylari arastirmislar ve bulduklari belgelerden birisi.
Olay gerçek...
WorldPerfect (Bilmeyenler için yaziyorum, bilgisayari -elektrikli- daktilo gibi yapan bir programin yapimcisi)...
Bu Sirketin müsteriye yardim hattinda banda alinmis bir telefon
konusmasini okuyacaksiniz.
Bu konusma sonrasi WorldPerfect gorevlisi isinden kovuluyor.
Kovulan gorevli WorldPerfecti kendisini "Gerekçesiz" isten çikardigi
için mahkemeye veriyor.
Iste bu konusmanin desifresi.
-WorldPerfect yardim hatti, buyrun, nasil yardimci olabilirim.
-WorldPerfect`te bir sorun oldu.
-Nasil bir sorun?
-Yazi yaziyordum, birden bütün kelimeler gitti.
-Gitti mi?
-Yokoldu!
-Ekranda su anda ne görüyorsunuz?
-Hic bir sey.
-Hic bir sey mi?
-Yazdigim hiç bir şey ekrana çikmiyor.
-Hala WorldPerfect programinda misiniz yoksa programdan çikitiniz mi?
-Bunu nereden bileyim.
-Ekranda bir "C" harfi görüyormusunuz?
-Bir "hece" mi..
-Bosverin. Ekranda yanip sönen bir çizgi var mi?
-Söyledim ya hiç bir sey yazmiyor.
-Monitör üstünde yanan bir lamba var mi?
-Monitor ne?
-Ekrani olan yer, televizyon gibi... Çalistiginizi gösteren kücük bir
lamba var mi?
-Bilmiyorum.
-Monitorün arkasina bakin, oraya bir elektrik kablosu giriyor olmasi
lazim. Görebiliyor musunuz?
-Evet.
-Harika, o kabloyu takip edin duvarda elektrige baglimi bana soyleyin.
-Bagli.
-Harika. Monitorün arkasina bakinca bagli olan tek kablo mu gördünüz,
yoksa iki tane mi?
-Görmedim.
-Tekrar bakar misiniz, ikinci bir kablonunda bagli olmasi lazim.
-Evet buldum.
-Tamam, simdi onu takip edin bilgisayara bagli mi diye bakin.
-Kabloya ulasamiyorum.
-Ulasmayin, bagli mi diye bakabilir misiniz?
-Olmuyor.
-Bir seyden destek alip egilip bilgisayarin arkasina baksaniz...
-Egilmek dert degil, karanlik oldugu için bakamiyorum.
-Karanlik?
-Ofisin isiklari kapali, pencereden gelen isik yetmiyor.
-Ofisin isiklarini yakin.
-Yanmaz.
-Neden?
-Elektrikler kesik.
-Elektrikler mi kesik. Tanrim..! (kisa bir sessizlik) Bilgisayarin
kutusu, kitaplari herseyi
duruyor mu?
-Evet dolapta.
-Simdi bilgisayari sökün, aynen aldiginizdaki gibi paketleyin ve
aldiginiz dükkana iade edin.
-Durum bu kadar kötü mü?
-Korkarim öyle!
-Peki tamam. Onlara ne diyecegim?
-"Ben bilgisayar kullanamayacak kadar aptalim" diyeceksiniz...
----------------
insanoglu'nun teknoloji anlamında vardigi nokta gercekten olaganüstü. Ayette de geçtigi üzere bu teknolojiyi gercekleştiren insanlar bir de iman etse (ki belki imanliları da vardir) o zaman biz bu adamlarla nasil basa çıkariz bilemiyorum.
Bakin size bir örnek: Panama Kanali..
Sizin de malumunuzdur ki bu kanal Atlantik Okyanusu ile Pasifik Okyanusunu birbirine baglar. Ve bu yol bir okyanustan digerine geçmenin en kisa yoludur. Veya gezmeyi seven ve maceraci olan birisi dünya turu atacagim dese; ya bu kanaldan geçer yolu kisaltir yada Güney Amerika Kitasini çepeçevre dolaşir.
iste orjinalite burada başliyor ki bu göl kanalin deniz seviyesinden yüksekliği 26 metredir. Hal böyle olunca bir okyanustan digerine geçmek için gemilerin 26 metreyi çikmasi ve sonra inmesi gerekiyor. Ama fakat lakin denizde yokuş yukari diye bir tabir olmadigina göre nasil oluyor da bu geçis oluyor?
Evet 'nasil oluyor da oluyor diyorsaniz aşagidaki iki linke girin ve seyredin...
Su hayatta neler oluyor
http://www.pancanal.com/eng/general/howitworks/como-tour1.html
http://www.pancanal.com/eng/general/howitworks/como-funcion1.html
------------------------
Türkiyemden Manzaralar:align="top">
Seni seviyorum Türkiye
----------------------
Neden?
-Neden bozulan otobüsün yolculari bizim otobüsümüze aktarildiginda onlara mültecilermis gibi bakariz?
-Neden her gördügümüz haritada hemen Türkiye'yi bulmaya çalisiriz?
Millet olarak Dünya'da kaybolma kompleksimiz mi vardir? ))))))))
-Neden insanlar birbirlerine sarilinca sag-sola sallanirlar?
-Neden ögrenciler ilkögretimin besinci sinifina kadar ögretmene
"ögretmenim" diye seslenirken altinci sinifta bir anda "hocam" diye seslenmeye baslarlar?
-Neden sinavlarda "4 yanlis bir dogruyu götürür" seklinde bir uygulama ile ögrenciler cezalandirilirlarda "4 dogru bil, bir dogru da bizden" seklinde bir kampanya baslatilip zekaya ve riske girme cesaretine ödül verilmez?
-Neden insanlar kapali bir alandan yagmur yagan alana çikinca
kafalarini egerler? Yagmura duyulan saygidan midir yoksa ondan tirstigimiz için midir?
-Neden dükkanini kapatip giden esnaf, kapiya "10 dakika sonra dönücem" yazar, ne zaman gittigini nasil anlariz?
-Televizyona çikan insanlar neden kendilerini Türkiye'deki bütün insanlarin izledigini sanirlar ? Örn: Su anda 70 milyon kisi bizi izliyor...
-Neden gözlerinden öperim denir? Insan vücudunda öpülecek daha uygunsuz bir yer var midir? Kimse kimseyi gözünden öpmüs müdür?
-Dügünlerde neden "Dom Dom Kursunu" ile göbek atilmaktadir. "Bir avci vurdu beni, bin avci beni yedi" gibi sözler esliginde kendinden geçen baska milletler var midir?
-Neden bazi kizlarimiz sirin bir hayvancagiz gördüklerinde"inanmiyorum!" derler, inanilmayacak olan nedir?
-Cumartesi ve Pazartesi'nin neden kendi isimleri yoktur?
-Dolmuslardaki fiyat tarifesinde "en kisa mesafe" neden "indi-bindi" olarak tabir edilir? Önce inilip sonra mi binilir? Bir terslik yok mudur?
-Bir programi kurarken neden "kabul ediyorum" ya da "kabul etmiyorum" seçenekleri vardir? O kadar parayi bayilip bir bilgisayar programi satin aldiktan sonra "kabul etmiyorum" seçenegini isaretleyen bir takim saf kisiler mevcut mudur?
-Bulmacalarda boru sesinin karsiligi neden hep "ti"dir? Bulmacalari hazirlayan arkadaslar hiç "ti" diye ses çikaran boru görmüsler midir?
-Ipana 7 reklamindaki kiza "Ne zamandan beri Ipana 7 kullaniyorsun?" diye soran doktor, Ipana 7'nin yeni bir ürün oldugunu ve reklamdan sadece bir kaç gün önce piyasaya çiktigini bilmemekte midir?
-Neden futbol takimi olan Ajax "Ayaks" diye okunur da temizlik ürünü Ajax "Ajaks" diye okunur? *
-Neden ilanlarda "doktordan temiz araba" diye yazilir? Hipokrat yemininde "arabami temiz kullanacagim" seklinde bir madde mi vardir?
neden ?
neden ?
neden?
-------------------------
Ünlü kalp cerrahı Mehmet Öz'ün arabasi bozulmus, tamire goturmus. Tamirci arabasinin kaputunu acmis ve Mehmet Öz'e donerek: Size bir sey soracagim.
Nerede ise ben ve siz ayni isleri yapiyoruz. Mesela ben simdi itina ile kaputu acacagim bir bakista problemin nerede oldugunu anlayacagim,
kapakciklari temizleyecegim, gerekirse kablolari, motor yagini degistirecegim, hatta cok gerekli ise motoru cikarip yerine yenisini takacagim.Soylesenize nasil oluyorda siz milyon dolarlar kazaniyorsunuz
ama ben metelige kursun atiyorum? Bunu uzerine Mehmet Öz tamircinin kulagina egilmis ve soyle demis: Bunlarin hepsini motor calisiyorken
yapmayi denesene !!!
--------------------------
CEM YILMAZ'IN ÇOCUKLUK ANILARI...
Ben cocukken cok salaktim.
Edip Akbayram'in ismini Edi zannederdim. Yani o,
benim icin "Edi Pakbayram"di.
Dedemle parka gittigimiz bir gun TRT'ciler cekim
icin oradaydi.
Beni oynarken cektiler. Yayin gunu bizim aile
jeneriginde gozuktugum cocuk programini izlemek icin televizyon basina gecti.Kendimi ekranda
gorunce, "Beni niye parkta unuttunuuuz?" diye
gozyaslarina bogulmustum.
"Geri vites" kavramim yoktu. Sofor, kolunu koltuga
atip arkaya dogru bakinca araba otomatikman geri geri gidiyor
zannederdim.
Benden buyuk kuzenlerim dondurmacilarin dondurma
kulahlarinin sivri kismiyla kulaklarini karistirdigini soylemisti. Inanmistim. Hala
da kulahlarin sivri kisimlarini yemem. cope atarim.
Abimle Karaoglancilik oynardik. O Karaoglan olurdu,
beni de Bizans askeri yapardi. Sonra evire ceviredoverdi. cok muhim bir sey yaptigimi
sandigim icin canim yansa bile hic sesimi
cikarmazdim.
Yesil ve siyah zeytinin ayri agaclarda yetistigini
sanirdim.
Bulmacalardaki, "Annenin erkek kardesi" kismina
dayimin bes harfli ismini sigdirmaya calisirdim.
Anaokulunda patates baskisi yapmayi ogrenmistik. O
kadar hosuma gitmisti ki, evde duvarlara, masa ortulerine filan basmistim. Ancak sanat merakim
annemin yeni aldigi beyaz etege patatesi
yapistirmamla son bulmustu.Hem gonlunu almak hem de el koydugu patateslerime kavusmak icin dahiyane
bir fikirle ogretmenimin yanina gittim. "Annem"
yazisini patatese oydurttum.
Sevincle eve gelerek soyundum. Renkli boyalara
batirdigim patatesi vucudumun her tarafina bastim. Sonra da annemin karsisina gectim. Beni
o halde gorunce aglamaya baslamisti.
Madonna ile Maradona'yi kardes zannederdim. Kendi
kendime, "Bunlarin babasi ne sansli be. Bir cocugu futbolun krali,biri muzigin kralicesi"
derdim.
Birinden ozur diledigim zaman Allah'in bana bir ozur
verecegini sanirdim. Sakat olacagimi dusunup hemen "diledigim ozru " geri alirdim.
Kurban Bayrami'nda toplanan derilerden ucak
yapildigini sanirdim. Ucaklarin dis yuzeyinin bu derilerle kaplandigi icin Turk Hava Kurumu'nun
topladigini dusunuyordum. Ucak kacirma filmlerinde
silahla ates edildiginde ya da bomba patladiginda, "Ayyy! Deri delindi!" derdim.
"Gil" diye konusanlari fakir zannederdim.
Annem banyodan ciktiktan sonra babamin soyledigi,
"Sihhatler olsun" lafini "Saatler olsun" diye anlardim. Bunun da,"Banyoda amma cok kaldin" gibi bir sey demek oldugunu sanip babamin anneme kizdigini düsünürdüm.
Annemin buna karsin niye sadece, Sagol" dedigini
merakederdim. "Ne kibar kadin,derdim.
--------------------
DÜNYANIN EN KISA MASALI
Bir zamanlar bir adam bir kıza evlenme teklif etmiş.
Kız "Hayır" demiş.
Adam da sonsuza dek mutlu yasamış...
--------------------------------
Okumaniz bitince isi-gücü birakin ve 10-15 saniye düsünün;bu kadar çirpinmanin sonunda çevremizde bir kisiyi dahi mutlu edemiyorsak bir sorun var demektir.Bazen bize küçük gelen ayrintilar karsimizdakini ömrünün sonuna kadar mutlu edebiliyor.
KÜÇÜK iTFAiYECi
Anne, alti yasindaki lösemiyle savasan ogluna bakarken dalip gitmisti.
Kalbi, aci içinde olmasina ragmen,kararlilik duygusunun da etkisini hissediyordu.
Her ebeveyn gibi o da oglunun büyümesini ve umutlarini gerçeklestirmesini istemisti. Ama bu, artik mümkün degildi.
Löseminin buna firsat tanimasi olasi degildi. Oysa o oglunun hayallerini gerçeklestirmesini
istiyordu.
"Bora! Büyüyünce ne olmak istedigini hiç düsündün mü? Hayatinda neler olmasini diledigin ve hayal ettigin oldu mu?" diye sordu.
-"Annecigim, ben büyüyünce hep itfaiyeci olmak istedim".
Anne, gülümsedi ve.. "Dilegini gerçeklestirebilecek miyiz bir bakalim" dedi.
Daha sonra, Ankara'daki itfaiye müdürlügüne gitti ve orada yüregi en az Ankara kadar büyük itfaiyeciler ile tanisti. Ona oglunun son isteginden söz etti ve oglunun itfaiye arabasina binip sehirde küçük bir tur atmasinin mümkün olup olmadigini sordu.
- "Bundan daha iyisini de yapabiliriz.Eger oglunuzu Çarsamba sabahi saat yedide hazir ederseniz, onu o gün seref konugu yapar,itfaiyeci kimligine büründürürüz. Bizimle itfaiye müdürlügüne gelir, bizimle yemek yer, yangin söndürmeye gelir. Hatta bize ölçülerini verirsen, ona üzerinde Ankara itfaiyecilerinin kirmizi renk üzerine islenmis ambleminin oldugu gerçek bir itfaiyeci kostümü diktirir, lastik botlari ismarlariz. Hepsi Ankara'da üretiliyor.
" Üç gün sonra, itfaiyeci Bora'yi aldi, ona elbisesini giydirdi, ve hasta yatagindan itfaiye arabasina kadar eslik etti. Bora, itfaiye arabasina kuruldu ve müdürlüge dogru yol almaya basladi. Kendini çok mutlu hissediyordu. O gün Ankara'da tam üç yangin ihbari olmustu. Degisik itfaiye
arabalarina, hatta itfaiye Müdürlügünün özel arabasina da binmisti. Yerel televizyonlar da onu izleyip, çekmislerdi.
Hayallerinin gerçek olmasi, gösterilen sevgi ve ilgi, Bora'yi o kadar etkilemisti ki,doktorlarin söylediginden tam alti ay daha fazla yasamisti.
Bir gece bütün yasam belirtileri dramatik bir sekilde yok olmaya baslayinca, hiç kimsenin yalniz ölmemesi gerektigine inanan bash hemsire, aile bireylerini hastaneye çagirdi. Daha sonra Bora'nin itfaiyede geçirdigi günü hatirladi ve itfaiye müdürlügüne telefon açip Bora'nin bu dünyaya veda
ederken yaninda, özel kiyafetleri içinde bir itfaiyecinin bulundurulmasinin mümkün olup olamayacagini sordu.
Itfaiye Müdürü; "Bundan daha iyisini de yapabiliriz. Bes dakika içinde oradayiz. Bana bir iyilik yapar misiniz? Sirenlerin çaldigini duydugunuzda,
yangin olmadigi anonsunu yaptirabilir misiniz? Sadece itfaiyecilerin önemli bir meslektaslarini ziyarete geldiklerini söyleyiniz Ve lütfen onun odasinin penceresini açiniz" diye yanitladi. Yaklasik bes dakika sonra hastaneye çengel ve merdiven tasiyan kamyonet ulasti. Merdiveni açti ve Bora'nin 5.kattaki odasina dogru yaklasti. Tam
on dört itfaiyeci Bora'nin odasina tirmandilar. Annesinin izniyle onu kucakladilar ve ona onu ne kadar sevdiklerini söylediler.
Ölümle pençelesen Bora itfaiye müdürüne bakti ve; "ben simdi gerçekten itfaiyeci miyim?" diye sordu.
"Bundan süphen mi var Bora?" diye yanitladi müdür.
Bu kelimelerden sonra Bora gülümsedi ve gözlerini sonsuza dek kapatti...
Belki unuttunuz, belki hatirlamiyorsunuz,belki de çok duygusuz, çok kati oldunuz;
Ama bilin ki ;
HAYAT; SEVGI VE UMUT SAÇMAKTIR.
Eger bunu okuyunca gözleriniz dolmuyorsa sizin için yapilacak birsey kalmamis demektir... Yok eger doluyorsa o zaman sevdiklerinizin kiymetini bilin, tüm insanlari sevin ve gerçek sevginizi ortaya koyun.
Kininizi unutun LüTFEN
----------------------------------
ABD'DE YILIN FIKRASI
Amerika'da adamin biri isine giderken birden anormal bir trafigi
icineduser, ama trafik bir milimetre bile kipirdamamaktadir. Bir sure
sonra arabsinin yan camina
birisinin tikladigini gorur ve camini acar.
-Ne var, ne olmus acaba ??
-Teroristler Bush'u yakaladilar... Eger 1 milyar dolar verilmezse,
ustune
benzin dokup yakacaklarmis.
-Haa simdi anladim bu trafigi...
-Ya iste onun icin, herkesten biraz yardim topluyoruz
-Insanlar ne kadar veriyor ortalama olarak ?
-Valla yaklasik olarak 5 'er litre...!!
---------------------------
Bakalım coğrafyayla aranız nasıl.
http://www.sheppardsoftware.com/country_europe_G2_drag-drop.html
Soldaki ülkeleri haritada yerlerine yerleştirin.
---------------------------
Rolex
Çok havali ve zengin bir avukat, yeni aldigi lüks spor arabasini
ofisinin önüne park eder. Ofisteki arkadaslarina nasil gösteris yapacagini düsünerek arabasindan inerken, yoldan hizl geçen bir kamyon sürücü
tarafindaki kapiyi kopartir atar. Avukat derhal cep telefonunu kapar ve polisi arar.Bir dakika içinde polis olay yerine gelir fakat daha tek bir soru sormasina firsat birakmadan avukat isterik bir sekilde haykirmaya baslar.Daha geçen gün aldigi arabasi mahvolmustur ve kaportaci ne kadar ince is görse gene de eskisi gibi olmayacaktir. O kamyonun sürücüsü derhal bulunmali ve yaptigi hasar ona mutlaka ödettirilmelidir. Avukat kizgin ve öfkeli sikayetini nihayet bitirdiginde, polis BIKKIN ve inanamaz bir sekilde basini sallar:
“Siz avukatlarin bu kadar materyalist olmalarini bir türlü anlayamiyorum.." der "..sahip oldugunuz seylere öyle baglaniyorsunuz ki, baska birseyi gözünüz görmüyor...".
Nasil söylersin böyle birseyi?" diye hayretle sorar Avukat.
Polis adama aciyarak ve küçümseyerek bakar:
"Sol kolun dirseginin
altindan kopmus görmüyor musun? Kamyon sana carptigi sirada olmus
olmali ve sen bana kaportacidan bahsediyorsun....
" Aman Tanrim!" diye
bagirir avukat.
Rolex'imde gitmis...
----------------------------------
Dünyada en çok forward edilen mailmiş...
Ask ve arkadaslik bir gün yolda karsilasirlar, ask kendinden emin bir
sekilde sorar;
ben senden daha candan ve daha yakinim sen niye varsin ki bu dünyada?
Arkadaslik cevap verir "sen gittikten sonra biraktigin gözyaslarini silmek için...."
Bütün sevdiklerinize ithafen sunlari göz önünde bulundurun:
Eger bu sabah hastalıkli degil de saglikli uyanmis iseniz, bir hafta sonrasini göremeyecek olan bir milyon insandan daha sanslisiniz.
Bir harp tehlikesi ile, iskence görmek ihtimali ile sag kalma korkusu ile karsi karsiya degilseniz,
500 milyon insandan daha iyisiniz.
Buz dolabinizda yiyeceginiz, üzerinizde elbiseniz ve basinizi sokup uyuyabileceginiz bir eviniz varsa,
dünyadaki insanlarin çogundan daha zenginsiniz.
Bankada ve cüzdaninizda para varsa, dünyanın en imtiyazli % 8'i arasındasınız.
Anneniz, babanız sag ise ve bosanmamışlarsa,
siz bu dünyada nadir kisilerden birisiniz.
Bu mesaji okuyabiliyorsanız bu demektir ki;
Birisi sizi düsündü ve bunu gönderdi,
çünkü okuma yazma bilmeyen 2 milyar kisiden biri degilsiniz.
Paraya ihtiyacın yokmuş gibi çalıs.
Kimse seni üzmemis gibi sev.
Kimse seni seyretmiyormus gibi danset.
Kimse seni dinlemiyormus gibi sarkı söyle.
Cennet dünyada imis gibi yasa.
sevgiler...
-------------------------------------------
ilk Türk uzay adami uzaya çiktiginda atilacak olasi gazete mansetleri :
- Türk'üz dogruyuz uzayliyiz...
- Alemin krali geliyor..
- Bekle bizi samanyolu
- Marslilarla Türkler arasında genetik bag bulundu!
Star - Açin mekiklerimizin önünü! durduramazsiniz...
Hürriyet - Uzanlara rağmen...
Milliyet - İstikbale eristik (yanda üzerinde oynanmis bir Atatürk resmi, yanında mekik)
Sabah - ilk biz duyurmustuk..
Zaman - Ve mümin uzayda
Türkiye - Allah'a sükür..
Vatan - iste Hezarfenin torunlari.
Bulvar - Uzaya da girdik
Hürriyet - Aydın Dogandan Türk astronotlara jest
Akit - Uzayda duyulan ezan sesi
Sabah - Aydın doğandan büyük şantaj
Samdan - Marsli erkegimin geyshasi olurum
Spor sayfasinin manshetleri..
Hürriyet - Fenerbahçe rüya takimi kurdu..
Fanatik - Uzaylilar da Fenerbahçeli mi?
Fotomaç - Bir gün her uzayli fenerli olacak
Milliyet - Uzay Fener'e dar gelecek..
Köse yazari basliklari..
Oktay Eksi - Marslilara savas açalim..
Ertuğrul Özkök - En pahalı mars sarabini içtim..
Erman Toroglu - N'aber Hincal bak gönderdik çocugu uzaya..
Hincal Uluç - TK00XV2 plakali uzay araci'nin sorumsuz astronotu..O ne dönüs öyle kardesim ?
Emin Çölasan - Uzay mekiginin yapimi için neden iki firmadan teklif alinmadi ?
Ahmet Altan - Astronotlari çildirtan kadinlarin ögleden sonralari ten kokusu ne ola ki ?
Ayse Arman - Yine evleniyorum..
Haydar Dümen - Aktif seks uzayda olmaz.
Yabanci basindan basliklar..
Washington Post : insanli ilk Türk uzay araci astronotu almadan uzaya çikti..
Le Figaro : Astonotlar arasında hiç kürt yok....
Die Zeitung : Verhaugen : 'Büyük basari, eger mekigi sag salim indirirlerse, 2034'de müzakerelere baslariz' dedi..
Die Welt : Aya gitmesi gerekirken mars'a yönelen insanli ilk Türk uzay araci İstanbul üssünün yardımıyla Jüpiter'e indi..
Corierra Della Serra : Incedibile..Berlusconi, Türk
Astronot'un çocugunun sünnetinde kirve olacak....
Elefteros Rimos : Yunan hükümetinin büyük hezimeti....
-------------------------------------------
Elsalla gelip alayim:
Afis orijinal:
Evlilik protokolü:
Apartman yönetiminden:
Seyrantepe tesisleri:
----------------------------------------------------
Polisin Hatira Defteri
Emniyet Genel Müdür Yardimcisi Feyzullah Arslan "Polisin Hatira Defterinden" kitabından...
Heyecanli bir ses: "Merkez tarandik".
Merkez: "Hayir efendim aranmadiniz".
*
4512: "Merkez! Alet kontrol."
Merkez: "Elinizdeki alet degil, cihaz."
4512: "Aletin cihaz oldugu anlasildi merkez."
*
4536: "Merkez, orta kilolu, kara renkli, boynuzlu bir tosun kaybolmuş."
Merkez: "Anlasildi. istasyonlar not alin. Kaybolan tosun eskali veriyorum."
*
3370: "Bir minibüs at arabasına çarpmis, at vefat etmis."
Merkez: "Basin sag olsun evladim."
*
7553: "Kaçan araci takip halindeyiz."
Merkez: "Anlasildi. Mevkiiniz?"
7553: "Kaybolduk Merkez!.."
*
Merkez: "Mevkiiniz?"
4566: "Cumhuriyet caddesi"
Merkez: "Tam mevkiiniz?"
4566: "Arabadayiz Merkez".
*
5452: "Bahse konu araci aldik, inceliyoruz, tamam."
Merkez: "Araç alkollü mü?"
5452: "Olumsuz efendim, araç dizelmiş."
*
4512: "Merkez, hirsiz kaçiyor!"
Merkez: "Anlasildi, nereden nereye kaçiyor?"
4512: "Shuraya dogru kaçiyor."
Merkez: "Biri 4512'den telsizi alsin, adam gibi tarif etsin."
*
3345: "Yonca Evcimik konserindeki son durum nedir?"
6220: "Henüz Abone'yi söylemedi amirim."
*
5433: "Caddede şüpheli bir paket var."
Merkez: "Anlasildi, çevre güvenliğini alin, pakete dokunmayin. Uzman ekip seyir halinde."
5433: (Üç dakika sonra) "Uzman ekibe gerek yok. Paket boş."
Merkez: "Nereden anladınız, 'Çevre güvenliğini alin' demiştik."
5433: "Üzerinden kamyon geçti efendim."
*
Merkez: "İskeledeki aracin belgelerini alin."
5426: "Araç feribota binmekte..."
Merkez: "Belgeleri muhakkak alin."
5426: "Doğrudur Merkez, ben de feribota biniyorum."
5426: (Beş dakika sonra) "Aracin belgelerini aldim."
Merkez: "Derhal merkez karakoluna intikal edin."
5426: "Olumsuz Merkez. Feribot hareket etti. Ben karsiya geçiyorum. 17:00 feribotu ile dönerim."
----------------------------------------------------
Amerikan Adlî TIP Derneginin 1994 te San Diego da tertiplenen ödül yemeginde dernek baskani Don Harper Mills, aktardigi acayip bir ölüm olayindaki adlî
komplikasyonlarla dinleyicilerini saskına çevirmisti.Kaderin adaletine dair ince bir nükte tasiyan bu yasanmis öykü, saniriz sizleri de hayrete
sevk edecektir.
23 Mart 1994 te Ronald Opus un cesedini inceleyen adlî tabip, onun kafasindan yedigi kurşunla öldügü sonucuna vardi.Müteveffa, on katli bir binanin
tepesinden, intihar niyetiyle asagiya atlamisti. (Umutsuzlugunu, geride biraktigi bir notta açikliyordu.) Ancak, dokuzuncu katin önünden geçerken pencereden gelen bir kursun basina isabet etmis, hayati bu kurşunla sona ermisti. Apartmanin sekizinci kat penceresi düzeyinde cam silicileri
korumak için konulmus bir ag vardi; ama bu agin varligini ne silahi çeken, ne de müteveffa biliyordu. Açikçasi, kursun olmasaydi, Opus'un intihar girisimi basarili olamayacak; zemine çakilmadan, sekizinci kattaki aga takilip kalacakti. Bu durumu anlattiktan sonra, "Normal olarak," diye
devam etti Dr. Mills, "intihar etmeye karar veren biri, mekanizma tasarladigi gibi olmasa da, bunu eninde sonunda basarir."
Opus un dokuz kat aşagida yere çakilmayip da dokuzuncu kattan düsüyor oldugu anda basina gelen kursunla vurulmus olmasi, muhtemelen, onun ölüm modunu intihardan cinayete çevirmeyecekti. Fakat, Opus'un intihar girisiminin basarili olmayisi, savciyi elinde bir cinayet vakasi oldugu düsüncesine
itti. Silahin patladigi dokuzuncu kattaki odada yasli bir adam ve karisi yasiyordu. Tartisiyorlardi ve adam kadini silahla tehdit ediyordu. Öyle
sinirlenmisti ki, tetigi çekti; fakat mermi kadini ıskalayarak pencereden disari yöneldi ve Opus'a isabet etti. Bir insan A şahsını öldürmeye
tesebbüs eder, fakat B şahsını öldürürse, o B sahsini öldürmekten suçlu sayilmali idi. Savcinin ulastigi sonuç buydu. Dolayisiyla, dokuzuncu
kattaki yasli adam, cinayetten suçluydu.
Bu suçlamayla karsi karsiya kaldiginda, adam da, karisi da çok sasirdilar.
Çünkü, tetigi çekerken adam da, karisi da silahin dolu olmadigindan kesinlikle emindiler. Yasli adam uzunca bir süreden beri bos silahla karisini
korkutmayi aliskanlik haline getirmişti. Bunu karisi da bilir, o yüzden adamin tehdidine pek aldirmazdi. Kısacasi, adamin karisini öldürme kasti
yoktu; silahin dolu olduğunu dahi bilmiyordu. Böylece, Opus'un öldürülmesi bir kaza oluyordu; silah kazara doldurulmuştu.
Araştırmalara devam edilince, ölümcül kazadan yaklaşık alti hafta önce yasli çiftin oglunu silahi doldururken gören bir tanik ortaya çikti.
Anlasildigina göre, yasli kadin oglundan mali desteğini çekmisti ve babasinin annesini silahla korkutma temayülünü bilen ogul, annesini
cezalandirma kasdiyla, babasinin annesini vuracagini umarak, gizlice silahi doldurmustu. Annesi ölecek, baba cinayetten suçlanacak, mallar oğula kalacakti. Artik olay yaşlı çiftin oglunun Ronald Opus cinayetinden sorumlu olduğu noktasina gelmişti.
Tam bu sırada savcinin karsisina yeni bir viraj çikti. Arastirmalara devam edilince, geçen alti hafta içinde anneyle babasinin silahla tehdide varan
bir tartisma yasamamalari, dolayisiyla annesinin ölümünü bir türlü basaramayisi nedeniyle, ogulun umutsuzlugunun arttigi anlasildi.
Bu, onu 23 Mart'ta on katli binanin tepesinden atlayarak intihar etmeye itmisti.
Ancak, ölümü planladigi gibi olmamisti; dokuzuncu katin önünden geçerken babasinin bos zannettigi silahi tetiklemesiyle annesine isabet etmeyip pencerede seken kursunun kafasina isabet etmesi nedeniyle, Ronald Opus'un hayati sona ermisti.
Dosya intihar olarak kapatildi...
-----------------------------------------------------
Bu adamı ipin üzerinde kaç metre yürütebileceksiniz.
http://www.zeitenwende.ch/page/flash/zeitenwende.swf
Şirin Bir Hikaye(BALIKCI)
Amerikali zengin isadami, bir is seyahati sirasinda kucuk bir Meksika kiyi kasabasina ugrar. Limanda gezerken, agzina kadar balik dolu kucuk bir teknenin icinde oturan bir balikci dikkatini ceker. Merakla yanina yaklasir ve sorar,
"Merhaba, bu baliklari yakalamak ne kadar zamanini aldi ?"
Balikci, tumunu bir-iki saate yakaladigini soyler. Isadami bu kez, nicin daha uzun sure kalip daha fazla balik yakalamadigini sorar. Balikci, ailesinin gecimi icin bu kadarinin yettigini soyler.
Amerikali isadami merakla balikciya kalan zamanini nasil gecirdigini sorar.
Balikci anlatir,
"Gec vakit yatarim, sabah birazcik balik yakalarim. Sonra cocuklarimla oynarim, oglende de karim Maria ile biraz siesta yaparim. Aksamlari, amigolarla beraber gitar calip sarap iceriz, egleniriz. Dolu ve mesgul bir yasantim var senyor."
Amerikali gerinerek, "Benim Harvard'dan MBA'm var ve sana yardim edebilirim. Balik tutmak icin daha cok zaman ayirmali ve daha buyuk bir tekne ile calismalisin. Bu tekneden elde edecegin gelirle daha buyuk tekneler alirsin. Kisa surede bir balikci filosuna sahip olursun. Boylelikle, yakaladigin baligi aracilara degil dogrudan dogruya isleme tesislerine satarsin. Hatta kendi balik fabrikani bile kurabilirsin. Balikcilik sektorunde bir numara olursun."
Ve Amerikali devam eder, "Tabii bunlari yapman icin oncelikle bu kucuk balikci kasabasini terk edip Mexico City'ye, daha sonra Los Angeles'e ve en sonunda holdingini genisletebilecegin New York'a yerlesirsin."
Balikci dusunceli vaziyette sorar, "Peki senyor, bu anlattiklariniz ne kadar zaman alir ?"
Amerikali yanitlar, "15-20 yil kadar."
"Peki bundan sonra senyor?" diye sorar balikci. Amerikali guler, "Simdi anlatacagim en iyi tarafi! Zamani geldiginde, sirketini halka acarsin ve sirketinin hisselerini iyi paraya satarsin! Kisa zamanda zengin olup milyonlar kazanirsin!"
"Milyonlar?" der Meksikali, "Eee... sonra senyor ?"
Amerikali, "Ondan sonra emekli olursun. Gec vakitlerde yatabilecegin kucuk bir balikci kasabasina yerlesirsin, istersen zevk icin biraz balik tutarsin, cocuklarinla oynayacak, karinla siesta yapacak zamanin olur, aksamlari da arkadaslarinla sarap icip, gitar calarsin. Nasil, mukemmel degil mi?"
-----------------------------------------------------
Vatandas "Türk Osman"
Osman Bey, sabah saat 7.00'de Casio masa saatinin
alarmiyla gözlerini açti. Puffy yorganini
kaldirdi.Hugo Boss pijamalarini çikarip Adidas
terliklerini giydi.WC'ye ugradiktan sonra banyoya
geçti. Clear sampuan ve Protex sabunuyla dusunu aldi.
Colgate ile dislerini firçaladi . Rowenta ile
saçlarini kuruttu. Bill's gömlegini ve Pierre Cardin
takimini giydi. Lipton çayini içti.Sony televizyonda
medya özetlerini ve flash haberleri izledi.
Citizen kol saatine bakti. Aile fertlerine 'çav'
deyip Hyundai otomobiline bindi. Blaupunkt radyosunu
açarak, rock müzigi buldu. Agzina bir Polo seker atti
Sehrin göbegindeki Mega Center'daki ofisine varinca,
Casper bilgisayarini çalistirdi. Microsoft Excel'e
girdi. Ofisboy'dan Nescafe'sini istedi. Saat 10.00'a
dogru açligini yatistirmak için Grisini yedi. Öglen
Wimpy's Fast Food kafeteryaya gitti.
Ayaküstü, Coca Cola ve hamburgeri mideye indirdi.
Camel sigarasini yakip Star gazetesini karistirdi.
Aksam-üzeri is çikisi Image Bar'a ugrayip JB'sini
yudumladi, sonra kösedeki Shopping Center'a ugradi.
Esinin siparis ettigi Persil Supra deterjan, Ace
çamasir suyu, Palmolive sampuan, Gala tuvalet kagidi , Sprite gazoz ve Johnson kolonyayi alarak kasaya yanasti.
Bonus kartiyla faturayi ödedi.Hafta sonu esi
Münevver'le Galleria'ya giden Osman Bey, Showroom'lar dolasip Kinetix ayakkabi,Lee Cooper blue jean satin aldi.Aksam evde bir gazetenin verdigi TV Guide'a göz atan Osman Bey,kanallar arasinda zapping yaparak, First Class, Top Secret,Paparazzi gibi programlar izledi.Ayni anda Outdoor dergisini karistirdi. Saat 22.00'ye dogru Show'da Türk dili üzerine panel basladi.
Uykusu gelen Osman Bey, televizyonu kapatip yatak
odasina geçerken, kendini mutlu hissetti."Ne mutlu
Türk'üm diyene!" diye gerindi ve uyudu... Hala da
uyuyor.
-----------------------------------------------------
http://www.widro.com/throwpaper.html
aticiliginizi deneyin bakalim...
-----------------------------------------------------
KAPI GİBİ İHALE
Ülkenin birinde bir kamu kurumunun giris kapisina tamir gerekiyormus.
Konuyla ilgili bürokrat, iki ayri firmadan marangoz davet ederek tamir edilecek kapıyı göstermis ve fiyat istemis.
Birinci marangoz, “500 papele olur bu is” demis. “200 papel malzeme, 200 papel isçilik, 100 papel de kar.”
O çikinca bürokrat ikinci marangoza dönmüş:
-Siz aynı isi kaça yapacaksiniz?
-2 bin 500 papele.
-Nasil olur bu kadar fiyat farki?
“Söyle olur” demis adam; sinsi bir gülümsemeyle göz kirparak, “1000 papel size, 1000 papel bana. Geriye kalan 500 papeli de az önce teklifi sunan arkadasa veririz, aslanlar gibi kapiyi yapar.”
İhale, ikinci marangoza verilmis tabii.
Ne ülkeler var!
-----------------------------------------------------
Updated: Saturday, 25 June 2005 11:10 AM EEST
Post Comment | Permalink | Share This Post