Herkes Kürt ayırımcılara DIŞ ÜLKELERİN DESTEĞİ'nden söz ediyor!..
Doğrudur!.. Yıllarca Hıristiyan Batı bölgedeki petrole hâkim olmak için, İran yöreyi şiileştirip kontrolüne almak için, Irak su için, Suriye Hatay için Kürtler'i kışkırtıp kışkırtıp üzerimize saldı!.. Hâlâ Avrupa Birliği ülkeleri ile A.B.D. bu yöndeki faaliyetlerine devam ediyor.
Önce bu gerçeği tabii sayarak kabullenmek gerekir!...
Uluslararası siyasette her ülke eline geçen kozu kullanır!.. Biz ise bütün fırsatları kaçırdığımız bir yana, İngiltere'nin, Almanya'nın, hatta Yunanistan'ın böyle davrandığını duyduğumuzda, sanki "bir dostumuzdan kazık yemiş gibi" hayret ediyoruz!..
Bu saflıktan vazgeçmeli, hasımlarımızın niyetlerini iyi anlamalı,davranışlarını dikkatle takip etmeliyiz!..
Sonra da misliyle karşılık vermeliyiz!..
Mesela Fransa Kürtler'i mi destekliyor?.. Biz de KORSİKA AYIRIMCILARI'nı destekleriz!..
Bayan Mitterant Güneydoğu'yu "teftiş"e mi gelmek istiyor?.. Biz daha büyük bir heyeti, ondan önce Korsika'ya gönderip, ada halkına "çektikleri sıkıntının en kısa zamanda son bulması için onların yanında olduğumuzu" belirtir; üstelik "Korsika'daki İnsan Hakları İhlalleri" ile ilgili uzun bir rapor yayınlayabiliriz!..
Adada sürekli "gözlemci" bulundururuz!.. Bunlar orada kuş uçsa bize haber verirler.
ALLAH aşkına bir ülkenin DIŞİŞLERİ TEŞKİLATI, İSTİHBARAT ÖRGÜTLERİ, SİYASİ DANIŞMANLARI, hatta POLİTİKA YAZARLARI bundan başka ne işe yarar ki?..
Mesela ABD Türkiye'ye Cyrus Vence, Abramoviç gibi CIA ajanlarını "Büyük Elçi" diye atayıp, casuslarını "tarihi araştırmalar" yapmak üzere bizim Güneydoğu'ya mı gönderiyor?..
Biz de önce onları tuvalete kadar takibe alır, bölgeye sokmaz; sonra da "Amerikan tarihine meraklı ve kızılderili hayranı" elemanlarımızı ABD'nin dört bir tarafına yollayıp zencisi, İspanyolu, kızılderilisi, ABD hükümeti hakkında ne gibi "iyiniyetler" besliyor öğrenebiliriz!...
Mesela İngiltere Arabistan üzerindeki etkisini devam ettirebilmek için Şeyh Said, Ağrı, Dersim isyanlarından sonra Şırnak'ı mı kışkırtıyor?..
Biz de İrlandalı katoliklerin ne büyük sıkıntılar yaşadığını dünyaya ilan ettiğimiz gibi, Kaddafi misali "insanî" yardımlar ile bu yarayı kaşıyabiliriz!.. İrlanda'ya NGO (Sivil Toplum Kuruluşları" göndeririz!..
Almanya dünyaya 50 yıl önce çektirdiklerini unutup, süper devlet olmaya özenirken TÜRKLER'i harcama hevesine mi kapılmış?..
Almanya'daki 2 milyon TÜRK'ün bütün müslüman yabancıların önderliğini üstlenmesini sağlar, Almanlara kan kusturabiliriz.
Doğu Almanlar'ı Batı, Batı Almanlar'ı da Doğu Almanlar üzerine kışkırtırız!...
Yakıp yıkan nazileri yalnız bırakmaz, hatta onlardan fazlasını yapabilecek çetelerin "ihtiyacı"nı karşılıyabiliriz!..
Almanya'ya çok bağımlı ihracatımızı başka yönlere çevirdikten sonra, ithalatımızı kısabiliriz.
İtalya Artin Apo'yu geri vermiyor, üstelik serbest bırakmaya mı kalkıyor? Onu idamdan kurtardılar, şimdi kurtarmaya hapisten mi kurtarmaya çalışıyorlar?
Biz de onların mallarına boykot uygularız!.. Kuzey İtalya'daki onların bölücüleri irtibata geçer, kendilerini desteklediğimizi söyleriz!..
Maalesef bunları hükümet yapmıyor!.. Ama halk bir seferinde ne güzel boykot uyguladı!.. İtalyanlar'ı tir tir titretti!..
Birleşmiş Milletler, Avrupa Parlamentosu, AB gibi uluslararası arenalarda kürsüye çıkıp ta aleyhimize laf etmeye kalkan her ülke için geçmişte Afrikalılar'a, Kızılderililer'e, Cezayirliler'e, zencilere, Çinliler'e, müslümanlara, hatta kendi halklarına neler yaptıkları hakkında dosya tutup, gerektiğinde fazlasıyla mukabele edebilmeliyiz!..
Avrupa Birliği'nin en kıytırık ülkeleri bile r bize vize mi uyguluyor?.. A.b.D. bizim kırmızı pasahortlu Bakanlarımızı bile sınır kapılarında mı süründürüyor?.. Biz de onların bütün temsilcilerini donlarına kadar arar, saatlerce kuyrukta bekletir, sonra da girdikleri tuvalete kadar kamera koyar, takip ederiz!..
Profumo'dan farkı olmıyan HER ülke politikacılarını izler, metreslerini, homoseksüel ilişkilerini, rüşvet alış-verişlerini tespit edip, fazla konuştukları takdirde siyasi hayatlarını söndürecek "malzeme"yi arada bir kendilerine gösterebilmeliyiz!...
Dünyada siyaset böyle yürüyor!... Biz de öğrenmeliyiz!..
Irak'ta Kürtler bizim arzumuz dışında palazlanıyorsa, biz de TÜRKMENLER'i daha güçlendiririz!..
Elin gavuru ta Almanya'dan teröristlere "sıhhi malzeme" diye roketler, füzeler gönderirken, ABD çekiç gücü "yanlışlıkla" PKK'a yiyecek-giyecek paketleri atarken, bizim burnumuzun dibindeki TÜRKMEN kardeşlerimizi yalnız bırakmamız, ancak gaflet ile vasıflandırılabilir!..
Hele o kendine toprak bulamamış, paçalarını bile toparlamayı beceremiyen Filistinliler, eskiden yaptıkları gibi, Kürt ayırımcıları bir desteklemeye kalksınlar!..
Hiç bir toplantıda bir tek oy bile alamıyacaklarını, TÜRKİYE'de "temsilcilik" ne kelime, vizeyle bile bulunamıyacaklarını, lider bozuntularının kulaklarını çekerek hatırlatırız!...
Burada hemen belirtelim: Bizim beceriksiz politikacılarımız Talabani, Barzani ile resmi ilişkilere girirken, Yaser Arafat'ı "Devlet Reisi" protokolü ile ağırlarken; daha dünün devleti ÖZBEKİSTAN, bu fare suratlı herifi sadece "Filistin Kurtuluş Örgütü'nün başkanı" olarak kabul etmiş, ve bir Dışişleri "memuru" ile karşılamıştır!.. (1994)
İsrail'e gelince, politikasından çok şey öğrenebileceğimiz bu ülke, bir şey almadan karşılığını vermez!..
İsrail'in PKK'yı ve Kuzey Irak'taki Kürt devletini desteklediği kesindir. Çünkü İsrail'de 150.000'den fazla Yahudi Kürdü vardır. Bunların arasından bakanlar bile çıkmıştır. Barzani aslında bir Yahudi Kürdü'dür. Peşmergelerini israil ajanları eğitir... Bu ajanlar zaman zaman TÜRKMEN liderlere suikatler düzenlerler. Ayrıca Irak bir daha güçlenip te İsrail'e saldırmasın diye 2003 Amerikan işgâlinden sonra 150'den fazla pilot, 200'den fazla profesör ve 150 kadar dinî lider öldürmüşlerdir!.. Yahudiler gerçekten çok zalim insanlardır!..
Ancak gerektiğinde zalimler, mazlumlardan daha çok işe yarar. İsrail'e TÜRKİYE ile dost olmanın Kürtler'le birlik olmaktan daha çok işlerine yarayacağını, tersine Kürt bölücülere yakınlaşmalarının onları TÜRKİYE'nin dostluğunu kaybettireceğini hissettirirsek, değil desteklemek, liderlerini vurmayı bile üstlenebilirler!..
Nitekim Artin Apo'nun yakalanmasında CIA ve Mossad'ın en azından bilgi desteği olduğu anlaşılmıştır!
Unutmamak gerekir ki, İsrail politikası dünyanın en tutarlı, MOSSAD da dünyanın en güçlü istihbarat örgütüdür.
İsrail zaten bu sayede sadece 100 milyon Arab'a, 1 milyar müslümana değil; bütün dünyaya kafa tutabilmektedir... Ama onun da derdi "Arab'a karşı destek"tir!..
Ülkenin güvenliği için, gerekirse o destek dahi verilebilir!..
Son zamanlarda İsrail ile yakınlaşma, bu belirtiğimiz açıdan olmak yerine, Amerikan çıkarlarına, Kürt bölücülüğüne hizmet edecek tarzda olmuştur. Yine de lehimize çevirmek kaabildir.
Velhasıl herkesin bir zayıf noktasını bulup oraya bir dokunmakla, pek çok şeyi halledebiliriz.
Ama bu son derece planlı ve devamlı bir çalışmayı, çok iyi bir tarih ve siyaset eğitimini gerektirir.
PKK lideri Artin Apo'nun yakalanmış olması bizi gevşetmemelidir!.. Bu durum meseleyi çözmek yerine, bizi daha zora sokabilir. Nitekim soktu da!.. Bir defa idam ne kelime, herifi zengin turist gibi 5 yıldızlı otel tarzı bir binada koca bir adayı boşaltarak ağırlamak durumunda kaldık!. Ayrıca Batılılar, "İşte istediğiniz APO'yu verdik. Eh, şimdi siz de Kürtler'e toprak verin!" diye kapımıza dayandılar!
Sadece Kürtler'e mi?.. Kıbrıs'tan sonra, Ermeniler'e Doğu Anadolu'yu, Rumlar'a Doğu Karadeniz'i, ve patrik bozuntusu Bartalameos'a da İstanbul'u vermeye, verdirmeye hazırlanıyorlar!..
Bu da yetmiyormuş gibi, terörü tekrar hızlandırmak için çeşitli baskılarla olağanüstü hal uygulamasını kaldırdılar, terör timlerini dağıttılar, hatta bunların öndegelenlerinin tutuklanmasını sağladılar.
Arkasından af üstüne af çıkarttılar. Ceza ve infaz yasalarını değiştirtiler. Pişmanlık yasası ile içrde olan teröristleri sokağa sandılar. Bunları sadece Avrupa Birliği'Rne girmek için vatanı bile satmaya hazır Tayyip Erdoğan gibi politikacılar değil; Ecevit, Bahçeli sözde sosyalist ve milliyetçi politikacılar yaptılar.
Neticede ne oldu?.. 2005 yılında terör tekrar hortladı. Mayınlar patladı, yollar kesildi ve yüzden fazla güvenlik mensubu şehit oldu.
Bu konuda uyanık ve hazırlık olmak gerekir!.. Asla gevşememek, taviz vermemek şarttır! Türkiye artık her türlü haksız talebe HAYIR demeyi öğrenmelidir!
Öte yandan yurt içinde yapılacak işler de vardır ve bunlar oldukça basittir.
İlk önce terörün tek kaynağının PKK olmadığı bilinmeli, THKP-C başta olmak üzere bütün diğer Kürt bölücü örgütler ile kıyasıya mücadele edilmeli, bunların hapishanelerdeki lider kadrosu mutlaka bertaraf edilmelidir!
Bunun için yasalar tersyüz edilmeli, eskisinden daha da ağır hale getirilmelidir. A.B.D. ve Avrupa'da yeni terör yasaları çıkartılırken, uçaklara çakmak bile sokmak yasaklanırken, bizlerin böyle zıpır yasalarla halkımızı huzur sağlamamız mümkün değildir!.
Şu kaatil APO sür'atle ve adam öldürmüş bütün idam mahkûmu diğer teröristlerle birlikte asılmalıdır!
Türkiye Batı âlemine ve dünyaya güçlü olduğunu ancak böyle kanıtlıyabilir. Bu konuda hiç bir baskı kabul edilmemelidir!
TERÖR "CAN KAYBI" DEMEKTİR!.. DÜZENİN BOZULMASI, HUZURUN KAÇMASI, HERKESİ KORKU SARMASI DEMEKTİR!..
EĞER CAN KAYBEDİLECEKSE, BU MUHAKKAK TERÖRİSTİN CANI OLMALIDIR!..
HALK EVİNİ TERKEDECEĞİNE, TERÖR YANDAŞLARI SÜRGÜN EDİLMELİDİR!...
HALK KORKUSUNDAN SESİNİ KISACAĞINA; TERÖRÜ DESTEKLİYEN YAZAR, ÇİZER, POLİTİKACININ SESİ KESİLMELİDİR!...
BİRİ HAKLARINDAN MAHRUM KALACAKSA; BU, VATANDAŞ DEĞİL, TERÖRİST OLMALIDIR!..
VE NİHAYET SİLAH TAŞIYANLAR TERÖRİSTLER DEĞİL; ASKER, POLİS, DEVLET MEMURU VE KORUCULAR OLMALIDIR!.. HAKİME, SAVCIYA, ÖĞRETMENE, DOĞUDA İŞ YAPAN MÜTEAHHİDE SİLAHI DEVLET VERMELİDİR!.. HEM DE PARASIZ!..
SAKIN OLA Kİ, "NASIL?" DEMESİNLER!.. BUNCA YAKALANAN SİLAH, DEPOLARDA ÇÜRÜYECEĞİNE, MASUMLARIN CANINI KORUMAK İÇİN DAĞITILMALI, TERÖRÜ DESTEKLİYENE TIRNAK ÇAKISI BİLE TAŞITILMAMALIDIR!..
NE 1 MAYISLARDA, NE DE NEVRUZ GÜNLERİNDE ORTALIKTA ÜNİFORMA İLE DOLAŞAN, DÜKKANLARI, OTOMOBİLLERİ TAHRİP EDEN KİMSE KALMAMALIDIR!..
BÖLÜCÜLER DEĞİL İNSANLARA SALDIRMAK: YÜKSEK SESLE KONUŞMAYA BİLE CESARET EDEMEZ HALE GETİRİLMELİDİRLER!
Bu sıraladığımız tedbirlerin 1984-2001 yılları arasında alınması gerekirdi.. Alınmadı!.. Sonuç malum!.. 30.000 yakın insanımız öldü. 100.000 insanımız yaralı, ve ruhen rahatsız bir şekilde olaylardan etkilendi, 1.000.000 insan evinden barkından, işinden aşından oldu. Milyarlarca dolar milli gelir terör uğruna harcandı.
Bunları, ve buna benzer tedbirleri, güneydoğuda yapılan hataları Binbaşı Ahmet Cem Ersever, Tümgeneral Osman Pamukoğlu defalarca dile getirmelerine rağmen politikacılara, hatta kendi üstlerine dinletemediler!..
Hiç değilse bundan sonra gerekenler yapılsın!... Yasalar düzeltilsin...
Ve EĞİTİM!.. Gerçek TARİH, DİL ve SOSYOLOJİ eğitimi!
Yazımızın sonunda KÜRT SOY, BOY, OYMAK ve AŞİRETLER'ini gösteren bir liste vardır.
Bu listede "TÜRKMAN" ve "YÖRÜKAN" olarak yer almış olanlar, her bakımdan TÜRK'türler!.. İhmalden ve coğrafi özelliklerden kürtleşmişlerdir. Bu kişileri kazanmak çok kolaydır.
Aynı şekilde listede olsun olmasın, her türlü DERSİMLİ, ZAZA ve GURMANÇLAR da TÜRK'türler!.. Onlara benliklerini yeniden kazandırmak gerekir. Bunu sağlamak ise o kadar zor değildir.
TÜRK TARİH KURUMU Başkana Prof. Dr. YUSUF HALAÇOĞLU'nun açıklamasına göre, 50 binden fazla aşiretten sadece 2300'ü Kürt, geri kalanı TÜRKMEN aşireti çıkmıştır!.. Bu aşiretler en kısa zamanda açıklanmalı ve herkes gerçek kimliğine kavuşmalı, "kürt" propogandası yapan kişilerin ağzının payı verilmelidir!
Osmanlıca, Türkçe, Sosyoloji, Tarih bölümlerinden mezun olmuş üniversiteli gençlerden hevesli olanları, özel eğitime tabi tutularak 4-5 kişilik ekipler halinde Doğu ve Güneydoğu'ya gönderilmelidirler!..
Bu ekiplerin her biri bir boy veya aşiret üzerinde uzmanlaşmalı; o aşiretin nereden, hangi şartlar altında Doğu'ya gelip yerleştiğini, bütün tarihini, geçmişteki önderlerini, soy-sop ilişkilerini iyice öğrenmelidirler!.. Bu bilgileri o aşiretin içinde yaşıyarak, aşiret mensuplarına sabırla aktarmalı ve inandırmalıdırlar.
Sonra onlara TÜRKÇE eğitim vermelidirler.
Böylece son 500 yılda kürtleşmiş bu insanlar, belki önümüzdeki 50 yıl içinde tekrar Türklüklerini hatırlayıp ayırımcıların hedefi olmaktan kurtulacaklardır!.. Bugün delikanlı olanların torunları dahi kendilerinin TÜRK olduğunu şüphe götürmez bir biçimde öğrenecekler ve bir daha unutmıyacaklardır!
Sabırla, yılmadan, bıkmadan uğraşmak şarttır.
Elbetteki bu 50 yıl içinde ekipler değişecek, yenileri görevlerine daha inançla, daha tecrübeli olarak sarılacaklardır.
Bu gibi konularda "silahsız muhataplar" ile sağlanacak "çözüm" işte ancak böyle olur!..
Yoksa başkalarının silahla almak istedikleri hakkı onlara çarpışmadan vermek, "siyasi çözüm" falan değildir!.. O kişileri daha arsız, daha saldırgan, daha küstah yapar!..
Osmanlı Devleti her isteneni verdiği halde batmaktan kurtulamamıştır. Bundan ders almak gerekir!..
BU KONUDA DEMOKRASİ SÖKMEZ!.. ELİNE TABANCA ALMIŞ BİRİNE, FİKİRLE LAFLA KARŞI KOYAMAZSIN!..
SENİN SİLAHIN MUTLAKA ONUNKİNDEN GÜÇLÜ OLMALI, VE MUTLAKA ONUNKİNDEN ÖNCE PATLAMALIDIR!..
SENİN OYUNUN ONUNKİNDEN BASKIN ÇIKMALIDIR!..
GÜÇLÜ DEVLET ÖYLE YAPAR!.. TERÖRÜ DE ANCAK GÜÇLÜ DEVLET ÖNLER!..
GERİSİ LÂF-U GÜZAFTIR!..