DOĞU ANADOLU'NUN TÜRKLÜĞÜ


TERÖR TEDBİRLERİ - 2

Özal'dan itibaren süregelen (SHP, ANAP, ve AKP) o ihanet dolu politikasını hararetle destekliyen Batılılar da, onlara âlet olan Kürt ayırımcılar da BOŞUNA HEVESLENİYORLAR!..

TÜRKİYE'den değil toprak, yaprak koparmaları bile mümkün değil!..

Bir düşünün... Türkiye'den kopup ta daha iyi duruma gelebilen, Türkiye'den kopup savaşa girmeyen, Türkiye'den kopup ta bize sığınmayan, ayrıldığına gizli de olsa pişmanlık duymayan ülke var mı?..

Bulgaristan, Yunanistan, Romanya, Suriye, Irak, Arabistan, Lübnan, Filistin, Ürdün hep bizden kopmanın ızdırabını en az bir harp daha yaşıyarak tattılar... Bizden ayrıldılar ama hep başkalarının uşağı oldular.

Hele Yugoslavya ile Arnavutluk?.. Kendi içinde, birbirleriyle savaşıp perişan olmadılar mı? Bütün bu ülkelerdeki sütü bozuklar kendi soyundan kızları kaçırıp başka ülkelere seks kölesi olarak satmadılar mı?

TÜRKLER'in yanısıra, Kürt asıllı kardeşlerimiz de bu gerçeği görerek, aralarına sızan yabancı uşaklarına bölgeyi SÖMÜRGE yapma imkânını asla vermemeleri gerekir!

Aslında Abdullah Öcalan takma adlı ARTİN AGOPYAN'ın yakalanmış olması, örgütün dağıtılması, terörün tam olarak durdurulması için büyük fırsattı.

Yapılması gereken sadece onun ağzından hangi yabancı ülkelerden nasıl destek gördüğünü, ülke içinde kimlerle işbirliği yaptığını öğrenmek değildi!..

Örgütün bütün mâlî kaynaklarına el konularak yurda getirilmesini sağlamaktı.

Tamamen Apo Agopyan'ın kontrolünde bulunan, büyük kısmının İsviçre bankalarında olduğunu tahmin ettiğimiz örgütün para stoğunun kendisinden şifreler alınarak yurda getirilmesi, örgüte Apo'nun yakalanmasından daha büyük bir darbe indirecekti.

Ama iş orada bitmeyecekti!... bitmez!..

Pek çok kimsenin sandığı gibi, terör sadece Apo'dan kaynaklanmamaktadır. Türkiye'deki Kürt aşiretleri birbirinden farklı olduğu için her birinin ayrı örgütü vardır.

Mesela Tunceli havalisi THKP-C'ye bağlıdır... Ve bu örgüt PKK'dan daha eğitimlidir. İstanbul'da yuvalanmıştır. Her 1 Mayıs'ta üniformalar giyerek gösteriler, yürüyüşler düzenler. Gaziosmanpaşa, Ümraniye gibi gecekondu semtlerini elinde tutar. Liderlerinin bir kısmı hapiste de olsa, medya ve aydınlarımız sayesinde kendilerine bir şey yapılamaz... ve bu caniler hapishaneden eylem planlarlar. Özdemir Sabancı'yı da böyle öldürmüşlerdir.

Bu konuda yapılması gereken, Ömer Topal gibi kumarhaneci ve bölücü heriflerin kaatillerinin peşine düşmek değil; Asala'yı tepelemiş kişileri, özel tim mensuplarını deşifre etmek değil; bu canileri tümünü bertaraf etmektir!..

Artin Apo'nun yakalanmasından sonra dağdaki, bağdaki, şehirlerdeki teröristlere son bir "teslim ol" hakkı tanınmalı, teslim olanların dışındaki bütün teröristler yok edilmeli idi! Terör ancak o zaman önlenmiş olurdu! Bu yapılmadı!.. Yakalananlar asılmalı idi, bu da yapılmadı!.. Destek verenlerin elleri kolları kırılmalı, bütün imkânları elinden alınmalı idi, bu da yapılmadı! Tersine, sanki her şey yolunda imiş gibi, tamamen suçlular lehine kararlar çıkartıldı, hasiphaneler 5 yıldızlı otel seviyesine çıkarılıp bu canilere tahsis edildi.

Şunu kabul etmek gerekir ki, terörü önlemenin ilk şartı , idam cezalarının sür'atle uygulamaya konmasıdır!..

Masumları kurşunlamak, sonra getirip elektrik direğine asmak, Çetinkaya mağazasında olduğu gibi çoluk çocuğun üzerine benzin döküp yakmak, kalabalık yerlere bomba koyup topu katliam yapmak, ayırımcı teröristlerin göz korkutma metodudur.

Teröristlerin gözünü korkutmanın yolu ise, suçlulara verilecek olan İDAM cezasıdır!..

Öyleyse Özal'ın beklettiklerinden başlıyarak verilmiş olan tüm İDAM CEZALARI en kısa zamanda UYGULANMALIDIR!..

ADAM ÖLDÜREN CANİLERE MUTLAKA İDAM CEZASI VERİLMELİDİR!..

DEVLET GÜÇLERİNE SİLAHLA KARŞI KOYANLAR, İSE ANINDA İMHA EDİLMELİDİR!..

Bu İDAM CEZASI konusunda bizim "aydın"larımız çifte standart uygular. Sivas olaylarında 39 kişinin ölmesine rağmen suçlular 15 yıla mahkûm oldu diye çok sinirlendiler ve idam edilmeleri için gösteri yaptılar.

Bizce haklı idiler!..

Ancak aynı kişiler Çetinkaya mağazasında çoluk çocuğu yakan teröristlerin idamı istenince, "idam cezasının çağdışı" olduğundan dem vurmuşlardı!.. Hatta "genel af" istediler... Hâlâ isterler!..

Yani anlayış "onları asalım, bizimkileri salalım"dır!..

Biz cana kıyan, vatana hiyanet eden ve çocuklara tecavüz eden herkesin idamını savunuruz... Kendi oğlumuz dahi olsa!..

Öte yandan, İSLAMİYET'te intihar eden kişi ile, yol kesen eşkiyanın cenaze namazı kılınmaz!..

Bütün tavırları ile dine karşı çıkan, yol kesen, araç soyan, adam öldüren bu eşkiyaların cesetleri ailelerine asla verilmemelidir!..

Böylece bu dinsiz teröristlerin, kılınmaması gereken "cenaze namazı"nı bahane ederek, propoganda ve gösteri yapmaları önlenmelidir.

Ayrıca şimdiye kadar belirli yerlere gömülmüş olan ve bir ziyaretgâh haline getirilmeye çalışılan cani mezarları, bilinmeyen yerlere nakledilerek bu oyun da boşa çıkarılmalıdır!..

Şehitlerine doğru dürüst ziyaretgâh yapamamış hükûmetimizin, eşkiyaya bu imkânı tanıması, yüzkarasıdır!..

Hayatta iken bedenlerini bu ülkenin ekmeği ile besledikleri halde, halkına kan kusturan, etmediği kötülüğü bırakmıyan ve bir nebze dahi hayrı dokunmamış olan bu canilerin, hiç değilse cesetlerinden yararlanmalıdır!...

Hastalar organ bekliyor, Devlet organ bağışını teşvik için akla gelen her yolu deniyor. Doktorlar ihtiyaçları olduğu için hastanede ölen masum vatandaşların kornealarını, böbreklerini çalıyor... Bu canilerin bedenlerinden yararlanmak hiç kimsenin aklına gelmiyor!..

Olmaz böyle şey!

Bu teröristlerin şehirde veya dağda vurulanlarından göz, kalp, böbrek, karaciğer, damar, ilik, kemik gibi işe yarar organlar alınmalı ve ihtiyacı olan kişilere nakil amacıyla kullanılmalıdır!..

Geriye kalan leşleri ise bilinmeyen yerlere topluca gömülmelidir!.

Böylece bu teröristler hiç değilse öldükleri zaman bir işe yarıyacak; TÜRK Devleti'ne, milletine ve ülkesine olan borçlarının bir kısmını ödemiş olacaklardır!

Aynı derecede caydırıcı bir tedbir de okul, ev, araç yakarak Devlet'e ve kişilere zarar veren militanları; verdikleri zararı da ödemeye mahkûm etmektir. Eğer kendi malları bu zararı karşılamaya yetmiyorsa, aile mallarına el konmalıdır!..

Yine yetmiyorsa hapis cezası arttırılmalı, bu süre sırasında ağır işlerde çalıştırılmalıdırlar!.. Ağır hapis ile hapis arasında mutlaka bariz bir fark olmalıdır!

Dünyanın hiç bir ülkesinde mahkûmlar millet kesesinden beslenmez!.. Mutlaka çalıştırılır, en azından masrafları çıkartılır!..

Aksi takdirde hapis cezası lüks otelde tatile dönüşür!.. Bizde maalesef o hale gelmiştir. Bu durum mutlaka değişmelidir!..

Ayrıca soyguncu ve kaatil militanları kesin bir tavırla lânetlemiyen aileleri, bütün fertleri ile birlikte sürgün, hatta sınırdışı edilmelidir!.. Büyük şehirlerde olay çıkaranların gecekonduları yıkılmalı, aileleri köylerine, bir daha ayrılmamak ve her gün jandarmaya tekmil vermek kaydıyla sürgün edilmelidir! Bunların mallarına el konulmalı, ve terör olaylarından zarar gören, yakını ölen, kendisi yaralanan, malı mülkü zarar görmüş olanlara dağıtılmalıdır.

Bu ve buna benzer tedbirler, halk arasında yarattığı dehşet ve terörle "destekleniyormuş" görünümü veren bütün bölücü örgütlerin, hiç de desteklenmediğini gösterecektir.

1969-1980, 1984-1993, 1997-2007 arasında cereyan eden olaylar bir ayaklanma değil; terörist hareketlerdir. Halkın dışında o il ve ilçeden olmayan kişilerin yürüttüğü saldırı ve sabotaj eylemleri olarak ortaya çıkmıştır.

Burada itiraz etmek istediğimiz bir husus var... Bundan 100 yıl önce Sultan Abdülhamit, doğulu aşiretlerden oluşturduğu alaylara Kafkas kiyafetleri giydirerek görevlendirmiştir... Halbuki günümüzde DEVLET'in maaş ödediği korucular "Kürt askeri peşmerge" intibaını verecek kıyafetler taşımaktadır.

Bu kişiler göreve alınırken bu mahalli giysilerden arındırılmamaktadırlar... Bu tuhaf kılık, onların Anadolu'nun diğer insanlarıyla kaynaşmasına engel teşkil etmektedir.

Aslında 1988'den itibaren ülkemize sığınan Kuzey Iraklıların bu kıyafetlerden arındırılması, liderlerinin geri plana çekilip TÜRK yetkililerin denetimine verilmesi gerekirdi!.. Bu yapılmadığı için yardım ettiğimiz bu kişiler Kürt meselesinin daha büyümesine yol açmışlardır. Doğuda bir kısım insanların "kürt" diye nitelenebilecek bir kıyafete bürünmesine, Iraklı peşmergelere benzemesine izin verilmemelidir.

Her halükarda DEVLET otorite ve gücünün, teröristinkinden daha etkili olması şarttır!.. Halkın da bunun böyle olduğunu hissetmesi şarttır!

VE YİNE KESİN OLARAK BELİRTELİM Kİ, HİÇ BİR YABANCI DEVLET VEYA KURULUŞUN BİZİM MAHKEME KARARLARIMIZI ELEŞTİRMESİ, HAPİSHANELERİMİZİ TEFTİŞE GELMESİ, BÖLÜCÜ KURULUŞLARLA TEMASA GEÇMESİ, PARA YARDIMINDA BULUNMASI KABUL EDİLEMEZ!.. BUNLARA ASLA FIRSAT VERİLMEMELİDİR!..

TERÖR ANCAK GÜÇLÜ DEVLET İLE, KARARLI TEDBİRLER İLE ÖNLENİR!..

YABANCILARIN NASİHATLERİ, ONLARA YARANMAK İÇİN ALINAN "KİBAR" TEDBİRLER İLE DEĞİL!

***
  • DİĞER BÖLÜMLER : TERÖR TEDBİRLERİ - 3 , TÜRKMEN,YÜRÜK, KÜRT BOY, OYMAK, VE AŞİRETLERİ , SONUÇ , BATI ANADOLU'NUN TÜRKLÜĞÜ , DÜNYA MEDENİYETİNDE TÜRKLERİN PAYI , GİRİŞ