BATI ANADOLU'NUN TÜRKLÜĞÜ


BATI MEDENİYETİ'NİN KÖKÜ NE?..

Şimdiki Batı, eğer Yunan ve Roma Medeniyeti'nden doğmamışsa, eğer gerçek Hıristiyanlık'tan nasibini almamışsa, neye dayanıyor?..

Avrupa'nın gördüğü son medeniyet, temeli ETRÜSKLER'e dayanan Roma Medeniyeti'dir...

Ancak Roma 5. asırda HUNLAR'ın akınlarına uğramış, iyice zayıflamıştı. Nihayet 410 yılında Vizigot kralı Alarik'in, hemen arkasından (455) Vandal kralı Gaeserik'in istilâsına uğrayarak yıkıldı.

Bundan sonra Avrupa'da medeniyet değil, vahşet hüküm sürmeye başladı... İtalya'da Ostragot, Fransa'da Frank ve Almanya'da Germen krallıkları kuruldu. Yalnız bunların hepsi, kuzeyden gelen tam anlamıyla barbar kavimlerin etkisinde idiler.

Öyle ki, bütün Avrupa'da bir fırtına gibi esen VANDALLAR'ın adı, VANDALİZM olarak VAHŞET anlamında kullanılmaya başladı.

Bundan sonra Avrupa'nın batısına 1000 yıl bilim ve medeniyetin kırıntısı bile uğramadı!.. Bir tek, güneyden İspanya'ya giren Araplar'ın getirdiği Endülüs medeniyeti zirveye çıktı ama, bundan da barbar ve vandal Avrupalılar nasiplerini uzun yıllar alamadılar.

İmparator Kostantin'in ölürken hükümranlık alâmetlerini Roma kilisesine bırakması, 400'lü yıllardan itibaren bu kilisenin önemini, krallara bile hükmedecek düzeye çıkartmıştı.

İşte buna dayanarak Papa diye tanınmaya başlıyan Roma kilisesi başpapazı, Frank kralı Clovis'i (461-511) eski Roma İmparatorluğu'nun vârisi ilân ederek Avrupa'yı bağışladı!.. Böylece "Kutsal Roma İmparatorluğu" kavramı doğdu.

Ancak kurulan devletlerin ne kutsallıkla, ne de eski Roma'yla hiç bir alâkası yoktu!.. Öyle ki, 1096'da başlıyan Haçlı Seferleri ordularında, 1000 yıl önceki Roma disiplin ve intizamını görmek mümkün değildi. Hepsi çapulcu ve başıbozuk gruplardan ibaretti, ve sözümona Kudüs'ü müslümanlardan kurtarmaya giderken, Avrupa ve İstanbul gibi hıristiyan diyarlarını yağmalamalarını kimse önleyememişti!...

TARIK bin Ziyad'ın 711'de İspanya fethine girişmesi, Endülüs Emevi Devleti'nin kurulması, Avrupa için bir fırsat teşkil etmişti. Hem son din İSLAM'ın nurundan, hem de açık fikirli Araplar'ın geliştiği bilimden yararlanmaları; ve Paul'un uydurma dininden, Vandallar'ın vahşetinden kurtulmaları mümkündü.

Ne yazık ki, Pirene Dağları İSLAM'ın ve ENDÜLÜS Medeniyeti'nin İspanya'ya mahsus bir özellik olarak kalmasına yol açtı. Pireneler'i aşamadılar.

Vizigot, Ostrogot, Vandal, Germen, Frank barbarlarının etkisi altındaki Avrupa gittikçe karanlığa gömülürken, ENDÜLÜS dönemin en medeni toplumlarından birini oluşturdu. Tuleytu (Toledo), Kurtuba, İşbilye (Sevil), Gırnata önemli kültür merkezleri haline geldi.

Öyle ki, bir tek Kurtuba Kütüphanesi'nde bulunan 500.000 kitap, o tarihlerde bütün Fransa'da bulunan kitap sayısından daha fazla idi!..

İşte bu Arap eserleridir ki, 15. asrın sonunda Avrupalılar'ın eline geçecek ve Rönesans'ın temelini teşkil edecektir... Fizik, kimya, matematik, astronomi, tıp ve felsefe, hatta şiir ve edebiyat işte bu şekilde Avrupa'ya girecekti.

Avrupalılar, 1000 yıl önce unuttukları Yunan feylezoflarının, Roma düşünürlerinin fikirlerini İSLAM eserlerinde bulacaklar, ve tercüme ederek kullanacaklar, sonra da "Yunanlılar ve Romalılar bizim atamızdı!" diyeceklerdi!..

Halbuki Avrupa'nın onlarla hiç bir bağlantısı kalmamıştır!.. Roma Hamamı, TÜRK Hamamı olmuş, Ayasofya'nın kubbeleri SELİMİYE, SÜLEYMANİYE ve SULTAN AHMET camilerinde ihtişamını sürdürmüştür. İyon ve Roma medeniyetinin gerçek vârisleri, TÜRKLER'dir. Sadece onlar, kendilerinden önceki her medeniyet unsurunu, kendi özellikleri ile meczederek yaşatmışlardır.

Batılılar ise, Roma'nın kötü yanları ile barbar kavimlerin vahşetini birleştirerek Avrupa'ya 1000 yıl süren bir KARANLIK ÇAĞ yaşatmışlardır. Halkı asiller, ruhbanlar ve serfler olarak üçe ayırmışlardır. Bu üç sınıf arasına kalın duvarlar ördükleri gibi; asiller ile, kiliseyi istismar ederek servet ve kudret sahibi olan ruhbanlar arasındaki mücadele, köle mertebesindeki halkın çok daha fazla ezilmesine yol açmıştır.

Bizim tanımadığımız, ancak zaman zaman yarı-cahil aydınlarımız tarafından bize de yakıştırılan FEODALİTE, o dönemde bütün Avrupa'yı pençesine almıştı... Asiller hem toprağa, hem de o toprakta yaşıyan köylülere sahipti. Öyle ki, köylüler bulundukları mıntıkadan ayrılamadıkları gibi, senyör izin vermedikçe evlenemezlerdi. İzin alıp evlenseler dahi, gelinin ilk gecesi kocasına değil, senyöre aitti!..

Öte yandan ruhban sınıfın, ALLAH'ı ve Hz. İSA'yı istismar ederek topladığı serveti ne yapacağını bilememesi sonucu, bir süre sonra büyük katedraller inşa edilmeye başlandı. Bu da GOTİK mimari tarzının doğmasına yol açtı.

Ruhbanların, serveti kilisenin elinde tutabilmek için dört elle sarıldıkları "mülkiyet hakkının ALLAH'a ait" olduğu prensibi, bir ölçüde halk arasında alturist bir ahlâk anlayışı yaratmıştı. Bunu da, İSLAMÎ prensipleri kendine göre dejenere ederek hıristiyanlığa yamayan Thomas Aquin ve Reformcular ortadan kaldırdılar. Yerine Egoist bir dünya anlayışı getirdiler.

Böylece kendinden başka herkesin kanını emen sülük-yarasa karışımı bir Batı insanı belirdi!..

İşte 1500'lerde kendilerini barış içinde karşılayıp ağırlıyan Amerika yerlilerini tümden katleden ve etini yiyen İspanyol ve Portekizliler, Çin'i daha fazla uyutabilmek amacıyla halkını zorla afyon yutturmak için zorla anlaşma imzalatan İngilizler (1800'ler), Yahudi zannetiği Musevi Hazar Türkleri'ni fırınlayan Almanlar (1940'lar), Pasifik'i elinden kaçırmamak için iki Japon şehrinin sivil halkını atom bombası ile toptan yokeden Amerikalılar (1945), bağımsızlık isteyen 1.000.000 Cezayirli'yi işkencelerle öldüren Fransızlar (1950'ler), ve bir tek Irak'ın üstüne sürüler halinde saldıran Batılı müttefikler (1991 ve 2003), hep bu Vandal Barbarizmi'nin ürünüdür!..

Milyonlarca insanın sefalet içinde ölmesine yol açan kölelik, insan haysiyetini hiçe sayan sömürgecilik, bitki ve hayvanları yok eden israf ekonomisi, çevre kirliliği, Afrika'yı saran çoraklık, kuraklık ve açlık, eskiden dağ başlarında yaşanırken günümüzde şehirlere inen eşkiyalık, terör, anarşi, uyuşturucu iptilası, fuhuş ve cinsi sapıklık ve nihayet insanlığı bile ortadan silebilecek nükleer silahlar ve AİDS hep bu Batı zihniyetin dünyamıza mirasıdır!..

Medeniyet ne kelime, BATI dünyanın ve insanlığın yüzkarasıdır!..

*****
  • DİĞER SAYFALAR : BATI TÜRKLERİ SİLMEK İSTER!.. , KUZEY ANADOLU'NUN TÜRKLÜĞÜ , DÜNYA MEDENİYETİNDE TÜRKLERİN PAYI , GİRİŞ , BAŞ TARAF