KUZEY ANADOLU'NUN TÜRKLÜĞÜ


HEMŞİN - ÇAMLIHEMŞİN

Bölücülüğün önü arkası kesilmiyor!.. Rumlar, Ermeniler bizden sürekli toprak talep ediyor!..

Yüzsüz Ermeniler, şu andaki "vatan"ları Ermenistan'ı o bölgede yaşayan TÜRKLER'i katlederek, kovarak elde etmiş olmalarını unutuyor... Yine bir TÜRK yurdu olan KARABAĞ ve AZERBEYCAN topraklarını işgâl ettiğini unutuyor... TRABZON'a göz dikiyor!.. Hem de tarihî nüfus kayıtlarının hep azınlıkta olduklarını göstermesine rağmen!..

OSMANLI TAHRİR DEFTERLERİ'ni bakıldığında, TRABZON'daki HÂNE-EV sayısı açısından görülen durum şudur:

16. Asırda : 705 Müslüman, 614 Rum, 160 Ermeni, 132 Frenk evi,

1836'da : 6000 Müslüman, 1500 Rum, 500 Ermeni, (?) Frenk evi,

1847'de : 3000 Müslüman, 1000 Rum, 728 Ermeni, 270 Frenk evi,

1970'te : 2424 Müslüman, 632 Rum, 445 Ermeni, 140 Katolik evi,

vardı... Ermeniler ve onları uşak gibi kullanma amacında olan Amerikalılar bu rakamlara bakmıyor, ve 22 müslüman ülke ile birlikte TÜRKİYE'yi de bölüp TRABZON dahil karadeniz bölgesini Ermeniler'e vermeyi planlıyor!..

Öte yandan bazı yazarlar HEMŞİN halkının İSLAM'ı kabul etmiş Ermeniler olduğunu öne sürer ki, bu iddia bugünkü Hıristiyan misyonerlerin işlemeye, diriltmeye çalıştıkları husustur.

Ermeni tarihçi LEWOND, "bu Ermeniler'in AMATUNİ hanedanına mensup hükümdar HAMAM ile geldiklerini ve BİZANS İmparatoru 6. KONSTANTİN zamanında (780-797) TAMBUR'a yerleştiklerini" söyler.
(trc. Chahnazarian, Paris, 1856, sf. 162)

CLAVİJO ise "bu şehrin HAMAMŞEN (HEMŞİN) adını aldığını" öne sürer.
(1403-1406, St. Petersburg, 1881, sf. 383)

Bu kişiye göre, kendi beyleri ARRAQUİEL'den (ARAKEL) memnun olmayan halkı, İSPİR Beyi'ne tâbi olup İSLAM'ı kabul etmişlerdir. Yani, bazı Ermeni yazarların iddia ettiği gibi, "zorla islâmlaştırma" yoktur!.. Bir HEMŞİN sözlüğü de KİBŞİDZE tarafından neşredilmiştir.

Bu tür bir iddiayı, RUSYA'da iken duymuş, ve ÇAMLIHEMŞİN'in RUSLAR ve TÜRK CUMHURİYETLERİ'nde tanınmasına hayret etmiştik!.. Nasıl oluyordu da, İZMİR'i, KONYA'yı bilmeyen RUSLAR ve eski SOVYET HALKI bir küçük kasaba olan ÇAMLIHEMŞİN'i biliyordu?.. Başka hayret ettiğimiz bir iddia da, "ARARAT'ın (AĞRI DAĞI) ERMENİSTAN'da olduğunu" sanmalarıydı!.. Şimdi anlıyoruz ki, bütün bunlar, okullarda okutulan ve RUSYA'nın 100 yıllık ERMENİ politikasına dayanan SOVYET TARİH ANLAYIŞI'nın bir sonucu imiş!..

Bizim HEMŞİN, ÇAMLIHEMŞİN'den tanıdıklarımız var... Hemen hepsi sarışın ve yeşil gözlüdür. Çoğunluğun böyle olduğu düşünülebilir. Halbuki Ermeniler esmerdir. İkincisi,
bu iki yazar da kitaplarını ŞARK MESELESİ'nin ortaya çıktığı, yani OSMANLI topraklarının bölüşülmesi plânlarının yapıldığı günlerde yazmıştır. Tıpkı bugün misyonerler tarafından, "Siz TÜRK değilsiniz, zorla MÜSLÜMAN yapıldınız," propogandası yapıldığı gibi, o günlerde de TÜRKİYE'de yaşıyan halkların TÜRK değil, Ermeni, Kürt, Laz, Çerkes, Sırp, Rum olduğu işlenmekte, bölücü milliyetçilik amaçlıyan kitaplar yayınlanmakta idi.

İşte bu yayınlardan biri... Haygazun Alvertsyan'ın "Hemşinli Ermeniler Kimdir?" başlıklı makalesi... Hiç bir şeyden korkumuz olmadığı, ve her an iddiaları çürütme imkânımız olduğu için aynen veriyoruz. Yalnız dikkatinizi çekeriz, Ruslar gibi sadece ÇAMLIHEMŞİN'i değil; HEMŞİN'i de tümden "Ermeni yurdu" saymış, TÜRKLER'e hiç hak tanımamış!.. Yazıyı ibretle okuyun:

- "Hemşinli Ermeniler, 1890 yıllarına kadar genelde TÜRKİYE’nin Samsun kentinden Batum’a kadar olan geniş sahil bölgelerinde ikamet etmişlerdir." (Kısmen doğru, iddialar
daha çok Trabzon'dan başlar. Hiç bir yerde çoğunluk değildiler!)

- "Tarihçi Ğevond’un verilerine göre, 788 yılında Büyük Hayk’taki Kotayk ve Aragatsotn nahiyelerinden 12.000 kişi, Arap egemenlerin baskılarına direnemeyip, Abas Amatuni ve oğlu Hamam Payazat önderliğinde Ermenistan’ı terk ederek Bizans İmparatorluğu'nun bir parçası olan Pontos’a yerleşirler. Pontos’ta Ermeniler eskiden beri ikamet etmişlerdir. Daha sonraki yüzyıllarda nüfusları, politik ve ekonomik baskılar yüzünden Ermenistan’ın çeşitli nahiyelerinden göç edenlerle artmıştır." (Ne kadar arttı?.. 20-30.000 oldu, diyelim.)

- "Bizans imparatoru Konstantin, Ermeniler'i hoşnutlukla karşılayıp verimli topraklara yerleştirdi ve Ermeni prenslere bir süre sonra savaşta yıkılacak Tambur şehrini hediye etti. Hamam Amatuni bu şehri yeniden kurdu ve kendi ismiyle Hamamşen olarak (daha sonra da Hamşen - Hemşin) adlandırdı." (Hemen hatırlatalım: O tarihlerde en baba şehirler bile 10-15.000 nüfuslu idi, Hemşin olsa olsa 2-3.000 kişiden ibaretti. Kaldı ki, şehrin mevcut nüfusu Rum ve diğer unsurlardan oluşmaktaydı. Ermeniler sonradan gelmiş oldu.)

- "Hamam Amatuni’nin kurduğu prenslik tam yedi yüzyıl sonra 1489'da yıkıldı. Hemşin'in başlangıçta Bizans, daha sonra 13. yüzyılda Pontos İmparatorluk bünyesinde yarı bağımsız bir statüsü vardı. OSMANLILAR'ın, kurulduktan kısa süre sonra Ermeniler'e ve imparatorluğun diğer Hıristiyan unsurlarına gösterdiği dinî ve etnik hoşgörüsüzlük, sık sık savaşlara sebep olmuştur. Yeterince güçlü ve halkı cesur olmasına rağmen, Hemşin Prensliği'nin OSMANLI gibi büyük bir imparatorluğun birkaç yüzyıllık baskı ve tehdidine direnemeyeceği açıktı." (Fatih koca Bizans İmparatorluğu'nu, Trabzon Rum İpratorluğu'nu bir darbede yıkmış, küçücük HEMŞİN veya ÇAMLIHEMŞİN prensliğini mi direnecek?.. Öte yandan dil sürçmesi var: "dinî ve etnik hoşgörüsüzlük" diyor, olsa olsa "hoşgörü" olur. İSTANBUL'da Ermeni Patrikliği kuran OSMANLI değil mi?.. Ermeniler'i Bizans zulmünden kurtaran, OSMANLI'dan önce SELÇUKLU DEVLETİ değil mi? Hatta Ermeniler, ALPARSLAN'ın ordusunda MÜSLÜMAN HOŞGÖRÜSÜ özlemi ile Bizans'a karşı savaşmadılar mı?)

- "Hemşinli Ermeniler'in direniş tarihi sayısız kahramanlıklarla doludur. Fakat sonunda mağlup olmaları, İslâmlaştırılmaları ve katliama uğramaları kaçınılmaz olmuştur. Bu politika 18. yüzyıl başlarında kararlı bir safhaya girdiğinde, Hemşinli Ermeniler katliamlardan kaçıp Karadeniz sahilleri boyunca yayıldılar. Ancak İslâmlaştırılanlar daha sonraki baskı ve katliam dalgalarından kurtulabildiler." (Yahu, daha 600'lü yıllardan itibaren bölgeye hâkim olan MÜSLÜMANLAR ve TÜRKLER, Ermeniler'i kesmemiş te, müslüman yapmamış ta, 1450'den sonra mı zorla müslüman yapmış?.. 1890'lara kadar Ermeniler'in kılına dokunmamış ta, birdenbire, o tarihte, durup dururken mi katliama başlamış?.. Önce kimler katliam yapmış?.. Sonra "Karadeniz sahilleri boyunca yayılan" Ermeniler başka bir ülkenin topraklarına mı yayılmış, yoksa gene OSMANLI'nın ülkesinde mi kalmış?.. Oralarda niye katliama uğramamış?)

- "Asimilasyona karşı direnişin en güçlü araçları; dil, din, kültür ve törenlerin korunması ve karışık evliliklerden kaçınılmasıydı. Hemşinli Ermeniler bu konularda çok titizdiler. Türk makamları Ermenice konuşanları büyük cezalara çarptırmış, hatta dillerinin kesildiği bile olmuştur. Bu güçlü direniş ve Ermenilerin bazı yerlerde bir yüzyıl sonra bile ayaklanıp dinlerine döndükleri hakkında veriler vardır. “Pontos Tarihi” adlı eserin yazarı M.Bıjışkyan, 19. yüzyıl başlarında bu yöreleri ziyaret etmiş ve İslamlaştırılmış Ermeniler hakkında şunları yazmıştır: 'Hemşinliler yarı yarıyadır (yarı Hıristiyan, yarı İslam), çoğu dinini değiştirmiştir, fakat Hıristiyan törelerini koruyup kiliseye giderek zekât vermekten kaçınmazlar, hemen hemen hepsi Vartavar ve Verapohum zamanında kiliseye gidip mum yakar, atalarının ruhu için kurban keserler. Hıristiyanlığı bilen ihtiyarlar da vardır, haça saygı gösterir, kiliselere gizlice zekât verirler.” (Allah Allah! TÜRKLER ne zaman Ermeniler'in Ermenice konuşmasını önlemiş ki? Bugün bile İSTANBUL'da bir avuç Ermeni için Ermenice gazete yayınlanıyor!.. Ermeniler ne zaman ayaklanmış? 1878'den sonra!.. Yani OSMANLI'nın Rus'a karşı aldığı 93 Harbi mağlubiyetinden sonra... ve Rus kışkırtmasıyla!.. Hem de ilk öldürdükleri, kendilerine katılmayan sâdık Ermeniler olmak üzere!.. Dıştan müslüman içi başka olana "münafık" denir. Hele dıştan MÜSLÜMAN ve TÜRK görünüp te Hıristiyan ve Ermeni kimliğini sürdürene "dönme" denir!.. Bizim (Gregoryen) Hıristiyan ve Ermeni olana hiç bir diyeceğimiz yok, ama MÜSLÜMAN ve TÜRK görünüp te hain Ermenicilik yapan Hikmet Çetin gibilerine, Murat Karayalçın, Mesut Yılmaz, Oğuzhan Asiltürk gibilerine çok diyeceğimiz var! Turnusol kâğıdımız da bu kişilerin hayatlarında bir kere bile "TÜRK" kelimesini kullanmamalarıdır!)

- "Benzeri ifadeler yabancı kaynaklarda da vardır. Amerikalı Protestan misyonerlerden Smith ve Dwite, yöreye yaptıkları seyahatten edindikleri izlenimleri 1831 yılında Londra’da, daha sonra 1833 yılında Boston’da yayınlamışlardır. Bu misyonerler seyahat notlarında şunları yazmışlardır:

- 'Ermeniler arasında bir kısmı Müslümandır, yaşadıkları bölgeye Hemşin denir. Katolik bir Ermeni olan Trabzonlu muhatabımız, 70-80 köyde ikamet eden 3-4.000 Ermeni aile bulunduğunu söyledi. Çoğu yaklaşık 200 sene evvel Müslüman olmuş, fakat onlar bile günümüzde Ermenice konuşurlar, kadınların çoğu başka dil bilmez.' "
(Amerikalı misyonerlerin TÜRKİYE'ye niçin geldiği mâlûm!.. OSMANLI'ya sâdık Gregoryen Ermeniler'i Protestan yapıp, TÜRKLER aleyhine kışkırtmak!.. Bunun için Ermeniler'in de yaşadığı Talas-Tarsus-Merzifon-Antep gibi yerlerde okullar açıp Ermeniler'i hem dinlerinden etmişler, hem de silahlandırıp militan yapmışlar, isyanlar çıkartmışlardır. O misyonerlerin "ALLAH bir" dediğine bile inanılmaz, içlerinden "ÜÇ" derler!.. Katolik Ermeniler de İtalyan, Alman, Fransız misyonerlerin marifetidir. Kendini sapına kadar TÜRK hisseden ve "Ermeniler aslen TÜRK'tür," diyen Levon Dabağyan, Gregoryen olmayan Ermeni'yi "Ermeni" saymaz! Hrant Dink için bile "O bizden değildir," demiştir!.. Ama misyonerlerin doğru söyledikleri bir husus var: Ermeniler'in önemli bir kısmı kendi istekleri ile müslüman olmuş, ve TÜRK'leşmişlerdir! Onlar her bakımdan bizdendir... Bir hususu da burada yeri gelmişken ekleyelim: Ermeni asıllı meşhur sinema artisti KENAN PARS ömrünün son yıllarında MÜSLÜMAN olmuş, hat sanatı ile uğraşarak "ALLAH, MUHAMMED" yazıları yazmıştır. Ancak vefat edince, bağnaz ve artniyetli Ermeniler tarafından Hıristiyan usülü ile Hıristiyan mezarlığına gömülmüştür!.. Olsun, biz kendisini müslüman bilir, rahmetle anarız!)

- "Sürekli baskı, zorbalık ve takibata rağmen Hemşinli Ermeniler'in yarı-bağımsız yaşantısı uzun süre devam eder. 19. yüzyılda Hemşin’de seyahat eden K. Koch’un yazdıklarını temel alan H. Taşyan, “Böylesine zor erişilir dağlarda yarı bağımsız yaşamak kolay, OSMANLI döneminde de durum böyle imiş, Koch’un (1840 yıllarında gerçekleştirdiği) seyahatine kadar bu durum aynen devam etmiş” diye yazar." (Koch da, Taşyan da ne yazarsa yazsın, gayrımüslim halk Devlet'e isyan etmedikçe, taşkınlık yapmadıkça huzur içinde ve serbest yaşamıştır. Ama HEMŞİN'i veya ÇAMLIHEMŞİN'i yarı-bağımsız bir Ermeni devleti gibi görmek, ancak salakların yapabileceği bir hatadır!)

- "Bir çağdaşa göre, bu yarıbağımsız yaşantının sebebi tüm Hemşinli Ermenilerin 'oğullarının askere yazılması' idi. 'Onlara komuta eden Ermeni bir prens var, hiç kimseden korkuları yok, derebeyine karşı savaşan çok güçlü insanlar,' diyor M.Bıjışkyan." (Bu herif ne derse desin, Ermeniler'in, TÜRKLER dışındaki diğer unsurlar gibi askere alınması, TANZİMAT'tan, yani 1838'den sonradır. O dönemde bir Ermeni birliğinde bir Ermeni çavaş-başçavuş olabilir, ama bir "Ermeni Prensi" olacağını düşünenin aklına şaşarım!.. Prens ise adını versin!.. Ermeni birliğinin savaştığı "derebeyi" de kimmiş, onu da bilmek isterim. Kaldı ki, bir Ermeni birliğine -böyle bir şey olmadığı da kesin- bir Ermeni'nin komutanlık etmesinin de nasıl "yarı-bağımsız Hemşin Devleti" belirtisi olduğunu anlayan varsa, beri gelsin.)

- "TRABZON vilâyetinde 1915 yılına kadar uzanan verilere göre, Hıristiyan Ermeniler'in sayısı 100 binden fazla, İslâmlaştırılanların sayısı ise daha fazlaydı. Müslüman Ermeniler, dinlerinden ve kiliseden uzaklaştıkları halde, ulusal bilinçlerini korumakta ve çoğu Ermenice konuşmaktaydı. Hatta Ermeni olduklarını söyleyip kendilerine Hemşil demekteydiler. İkamet merkezlerinin ve diğer yerlerin birçoğunun adı da Ermeniceydi." (TRABZON vilâyetindeki Ermeni sayısını yukarıda verdik: 728 hane... Her hanede 10 kişi olsa, 7.280 eder!.. 1970'de 445 haneye düşmüş!.. Yine her hanede 10 kişi olsa, 4.450 kişi eder...Tüm bölgedeki hıristiyan nüfusları 100.000 dahi olsa, müslüman Ermeniler daha fazla imiş! Peki, TÜRKLER ne kadarmış?.. 1870'de 3.000 hane!.. Her hanede 10 kişi olsa, 30.000 TÜRK eder!.. Bütün yabancı yazarlar "Ermeniler'in hiç bir dönemde hiç bir bölgede çoğunluk olmadığını" belirtiyor. Niye onu yazmıyorsun?)

- "1860-70 yıllarında Hıristiyan Hemşinli Ermeniler'in Yekaterinodar (Krasnodar) vilâyeti ve Abhazya başta olmak üzere Rus İmparatorluğu'nun sahil bölgelerine göçü başlamıştır. 1890’lı yılların katliamlarında ve özellikle 1915 soykırımından sonra hayatta kalan Hıristiyan Hemşinli Ermeni grupları Rusya, Abhazya ve Avrupa’nın birçok ülkesinde olduğu gibi Ermenistan’da da barınak bulmuştur. (Daha önce Ermenistan'dan HEMŞİN ve ÇAMLIHEMŞİN bölgesine göç eden Ermeniler, acaba neden 1860'larda durup dururken, -daha 1878 Rus Harbi başlamamışken- Rusya'ya göç etsinler? Etmişlerse, bunun izahı gerekmez mi? Acaba Rus misyonerler bir şeyler mi hazırlıyorlardı?)

- "Ermenice konuştukları için, soykırım kurbanları arasında bazı Müslüman Ermeniler de yer almıştır." (Hoppala!.. Bir defa soykırım olmadığı eh yetkili Ermeni ağzından, Ermeni Bogos Nubar Paşa tarafından 1925 Paris Konferası'nda dile getirilmiş, "1915'de ölenlerin -hasta, yaşlı vs. dahil- toplam 250.000 olduğu" belirtilmişti. 1918-1922 işgâl döneminde İngilizler bütün İttihatçılar'ı toplamışlar, Malta'ya sürüp Ermeni katliamından -soykırımından değil- sorumlu tutmak istemişler, ama hiç bir delil ve dayanak bulamadıklarından serbest bırakmışlardır. Üstüne üstlük GÜMNÜ ve KARS Antlaşmaları ile TÜRKİYE ve ERMENİSTAN arasındaki bütün sorunlar çozülmüş ve o dönem Ermeni yetkilileri TÜRKİYE'yi böyle bir suçla ithamdan vazgeçmişlerdir. Şimdi "soykırım" nereden çıktı?.. Müslüman Ermeniler'in öldürüldüğü doğrudur, ama öldürenler TÜRK değil, ihânet içinde olan Hıristiyan Ermeni çeteleridir. Onları kendilerine katılmadıkları için öldürmüşlerdir.)

- "Hemşinli Ermeniler; ikamet yerleri, mezhepleri ve dillerine göre bugün üç temel gruba ayrılmaktadır (Bert Wooks):

a) Batı Hemşinli Ermeniler: Türkiye’nin Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon ve Rize vilâyetlerinde oturmaktadırlar, dilleri TÜRKÇE'dir, sünni Müslümandırlar.

b) Doğu Hemşinli Ermeniler: Hopa ve yöresindeki 30 köy başta olmak üzere (kısmen de Borçka) Artvin vilâyetinde ikamet etmektedirler, dilleri Ermenice'dir (Hemşin lehçesi), sünni Müslümandırlar.

c) Kuzey Hemşinli Ermeniler: Abhazya ve Rusya’nın Krasnodar bölgesinde ikamet etmektedirler, Hemşin lehçesi ve Ordu, Canik, Trabzon ağzıyla konuşmakta, Rusça bilmektedirler. Büyük bir kısmı Doğu Ermenicesi'ni de konuşabilmektedir, Hıristiyan olup Ermeni Apostolik kilisesine bağlıdırlar."
(Bert Wooks'un sınıflandırması hakkında bir diyeceğimiz yok, çünkü bilmiyoruz. Herhalde "batıya göçedenler, doğuya göçedenler, kuzeye göçedenler" diye tasnif etmeye çalışmış. Ama KARADENİZ sahillerine yayılmış bütün HEMŞİN ve ÇAMLIHEMŞİNLİLER'i "Ermeni" saymanın doğru olmadığını biliyoruz. Artvin ve Hopa'daki Müslüman Ermeniler'in Ermenice konuşuyor olması, hiç akla yatkın gelmiyor. Hiç duymadık... Sonra "Trabzon ağzı" ne demek? Yani TÜRKÇE konuşuyorlar.)

- "Hemşinli Ermeni toplulukları, Amerika ve Avrupa’nın bazı ülkelerinde de vardır. Son yıllarda TÜRKİYE’den göç etmiş Müslüman Hemşinli Ermeniler (Hemşil), en büyüğü Almanya’da olmak üzere Avrupa ülkelerinde yeni topluluklar oluşturmaktadırlar." (Değil Müslüman Ermeni; Hıristiyan bir Ermeni'nin dahi TÜRKİYE'den göç etmesi için bir sebep yok. Yeter ki, TÜRKİYE ve TÜRKLER aleyhine bir davranış içinde olmasın!)

- "Kendi tarihi yerleşim bölgelerinin dışında birçok Hemşinli Ermeni İzmit yöresi, Erzurum, Ankara, İzmir, İstanbul gibi TÜRKİYE’nin çeşitli şehirlerinde ikamet etmektedir."

- "Müslüman Hemşinli Ermeniler kendilerine Hemşil (Hemşinli) demekte, bu isim TÜRKLER ve diğer uluslar tarafından da kullanılmaktadır. İlginç olan şu ki, dinlerini, bir kısmı ise dillerini bile yitirdikleri halde ulusal bilinçlerini koruyup Türkleşmediler, hatta TÜRKLER'i bile kendilerine Hemşinli diye hitap ettirmeyi başardılar." (Neyi başardıkları bilinmez ama, bizim HEMŞİN, ÇAMLIHEMŞİN'den pek çok tanıdıklarımız, hatta komşularımız var... Çoğu sarışın ve yeşil gözlüdür. Ermeniler esmer oldukları için, bu kişilerin KUMAN ve KIPÇAK soyundan TÜRK olduklarını bir kere daha tekrarlamak isteriz. Hiçbirinde "Ermeni" intibaı edinmedik. Olsa da farketmez. Hepsi TÜRKİYE'ye gönülden bağlı kişilerdir.)

- "Hemşinli Ermeniler'in sayısı hakkında araştırmacılar tarafından çeşitli görüşler öne sürülmüştür. Elbette bunların hiçbiri somut nüfusu temel olarak alamaz. Yukarıda görüldüğü gibi, Hemşinli Ermeniler'in yerleşim yerleri, mezhep ve dil açısından çeşitli gruplara bölünmüş olmaları, durumu daha da zorlaştırmaktadır. Zaten araştırmacılar da genelde sadece dil, folklor ve din değiştirme gibi konuları incelemişlerdir, çünkü TÜRK makamları konunun araştırılmasını hoş karşılamamıştır." (Allah Allah!.. Yabancı ajanlar TÜRKİYE'de cirit atarken, her türlü anket ve fişlemeyi "sosyal bilimler araştırması" diye yuttururken, Hemşinli Ermeniler'i mi araştırmakta zorlanmışlar?.. Zorlansalar, dayak yeseler dahi, GOİCHİ KOJİMA'nın sonunda "Lazca Gramer" kitabı yazdığı gibi, sebat edip "Hemşin Ermenileri" hakkında bir çalışmayı tamamlayabilirlerdi.)

- "Değişik araştırmacılar çeşitli rakamlar sunmaktadır. Bu birkaç on bin ila 1,5-2 milyon arasında değişmektedir. 25- 40 bin rakamını kabul edenler, sadece Hopa yöresindeki Ermenice konuşan Hemşinli Ermenileri kastetmektedir. Oysa Aliye Altı’ya göre, Türkiye’de bir milyondan fazla İslâmlaşmış Ermeni vardır. Bu rakam gerçek gibi görünüyor. (Yok devenin nalı!.. OSMANLI kayıtlarına göre, TÜRKİYE'de yaşayan Ermeniler'in sayısı -Müslüman-Hıristiyan- 1.5 milyon kadardı. 250.000 kadarı savaşta öldü, 250.000 kadarı kimliğini gizleyip, TÜRK ve Müslüman göründü, yani "Ermeni Dönmesi" oldu. Kalanı da diğer ülkelerde yaşıyor. Sadece Hemşin Ermenileri'nin 1.500.000 olması durumunda, neredeyse bu ülkede TÜRKLER kadar Ermeni var, demek olur ki, buna kim inanır, bilmem. Gerçek rakam 10.000 kadardır.)

- "Hemşiller Orta Asya ve Rusya’da da yerleşmişlerdir. Bunların toplam sayısı 5.000 kadardır. Bu gruptaki hemen hemen herkes ana lehçesini kullanmaktadır." (Yani iddiasına göre ORTAASYA'DAKİ HEMŞİNLİ MÜSLÜMAN Ermeniler, Ermenice konuşmakta!.. Pek akla yatkın değil. Hele ki, TÜRKİYE'dekilerin TÜRKÇE konuştuğu düşünülürse!..)

- "Abhazya’da ikamet eden Hemşinli Ermeniler'in sayısı 1992-1993 yıllarındaki Gürcü-Abhaz savaşından sonra 25 bin azalarak 65-70 bine düşmüştür. Göç edenler Rusya’ya yerleşmişlerdir." (Yahu, bu HEMŞİN veya ÇAMLIHEMŞİN koca bir ülkeymiş herhalde ki, sadece ABHAZYA'ya 65-70.000 Hemşinli Ermeni göçetmiş!.. Peki, o göç tarihinde HEMŞİN veya ÇAMLIHEMŞİN kasabasının -şehir değil, kasaba- nüfusu ne kadarmış? OSMANLI kayıtlarına bakan var mı?.. Eminim, Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu'nun kitaplarında bu konuda bilgi vardır.)

- "Rusya’daki Hemşinli Ermeniler'in sayısı hakkında bir fikir vermek epeyce zordur, değişik hesaplara göre bu sayı 300-400.000 civarındadır." (Ben dedim size, bu HEMŞİN veya ÇAMLIHEMŞİN büyük bir imparatorluk!.. Rusya'ya bile neredeyse yarım milyon Ermeni göndermiş!.. Yerseniz!..)

- "Ermenistan’da, bazı verilere göre 4.000-5.000 Hemşinli Ermeni vardır." (Gariban Ermenistan bu göçten fazla bir pay alamamış!.. Nedense, Hemşinli Ermeniler, Ermenistan'ı pek sevmemiş!)

- "Soykırımdan sonra Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde ve ABD’deki Hemşinli Ermeniler'in yerleşimi hakkında bazı veriler varsa da, bunlar araştırılmış değildir."

- "Bu verilere göre, Hemşinli Ermeniler'in toplam sayısı yaklaşık 1.500.000 kadardır. Bu rakam elbette gerçek durumu yansıtmaz, ne kadar abartılmış olsa da, hem Müslüman hem de Hıristiyan Ermeniler'den oluşan yoğun bir kitle olduğu açıktır. Belki de Hemşin bilimin başka alanlarında, Hemşinli Ermeniler'in sayısı ve coğrafyası üzerine ciddi araştırmalar yapılması gerekiyor." (Nasıl olduysa 1,5 milyonu abartılı bulmuş yazar efendi!..)

- "Hemşin bilimi hakkında kısa bir bilgi: Hemşiller büyük ölçüde TÜRK kültürünün etkisi altında bulunmalarına rağmen, esas itibariyle millî törenlerini, âdetlerini, şarkılarını, müziklerini, danslarını, güncel yaşamın birçok özelliğini ve ana lehçelerini korumuşlardır. Ayrıca karışık evliliklerden ve yabancı mezarlıklara defnedilmekten kaçınmaktadırlar. İslâm’dan Hıristiyanlığa dönmüş ve atalarının soy ismini yeniden almış olan yazar Tigran Kostanyan, 'Memleketimiz Rize’de birçok insan, Ermeni olduğumuzu bilirdi. Bizim TÜRKLER'in yanında hiç mezarlığımız yoktu, cenazelerimizi bahçelerimizde toprağa verirdik,' demektedir. (Ditak, 2002, Mart-Nisan) (Mürted Tigran Efendi, Hıristiyan Ermeniler'in ayrı mezarlığa gömüldüğünü söylüyor. Acaba Müslüman Ermeniler, Hıristiyan mezarlığına mı, yoksa müslüman mezarlığına mı gömülüyordu, onu söylemiyor. Rizeli bir okurlarımız konu ile ilgilenip bizi de aydınlatırsa memnun oluruz!)

- "Hemşin’de ulusal bilinci koruma çabasının enteresan ve kendine özgü çeşitleri var:

- a) Anadili (lehçeyi) koruma. TÜRKÇE konuşan (Batı) Hemşinli Ermeniler'in bir kısmı bile Hemşin lehçesini bilir, Doğu (Artvin vilâyeti) Hemşinli Ermeniler ise esas itibariyle ana lehçelerini korumuşlardır. (HEMŞİN-ÇAMLIHEMŞİN zaten avuçiçi kadar yer, iki küçük ilçe... Bunun doğusu-batısı, kuzeyi-güneyi olur mu?.. Kastettiği herhalde batıya, doğuya göçeden Hemşinliler.)

- b) Âdetler, törenler, folklor, türküler ve danslar, çalgılar, giyim vs. büyük oranda korunmuştur. Çok dikkat çekici bir durum da, tüm Müslüman Ermeniler'in (hem Ermenice konuşan, hem de TÜRKÇE konuşan Hemşiller) her yıl Temmuz ayının 15-22’sinde Rize vilâyetinin ÇAMLIHEMŞİN kasabasında Vartavar (Vartivor) kutlamalarıdır. Anlaşılır sebeplerle dinî tören yok olmuş, millî müziğin, dansın ve geleneklerin tiyatrolaşmış bir bayramına dönüşmüştür. Şarkıların bir kısmı TÜRKÇE'dir, fakat Hopa Ermenileri Ermenice şarkıları da korumuştur. (Biz yukarıda dedik, Rusya'da ÇAMLIHEMŞİN "Ermeni yurdu" diye biliniyor, HEMŞİN'den kimse söz etmiyor. Yazarın iddiasına göre müslüman Ermeniler -ki, bizce onlar artık ayırım-gayrım gütmeyen kişilerdir- ÇAMLIHEMŞİN'de toplanıyormuş, Temmuz'un 15-22'sinde... Bu konuda bilgisi olan varsa, bu iddia doğruysa, lûtfen haber versin, KARADENİZLİ okurlarımız.)

- "Daha birçok soru araştırmacıları beklemektedir. Örneğin, son 2-3 yüzyıl zarfında İslâmlaştırılmış Hemşinli Ermeniler'in (Hemşiller), etno-kültürel hangi yabancı etkiler altında kaldıkları, neleri kaybedip neleri koruyabildikleri vs."

- "Bu sorunlar (ve genel olarak Pontus Ermenileri), 19 yüzyıl ve 20 yüzyıl başında Ermeni biliminde büyük ilgi görmüş, Ermeni ve yabancı yazarlarca (S. Haykuni, N. Khştyan, B. Güleseryan, P. Tumayants, V. Daşyan, M. Bıjışkyan, Ğ. İncicyan, N. Mar, N. Derjavin, P. Korolenko, S. Mintslov, K. Koch ) birçok eser yayımlanmıştır. Son 50-60 yılda bu ilgi azaldı ve o dönemden sadece birkaç isim kaldı belleklerde: Hr. Açaryan, L. Melikset-Bek, C. Dumezil gibi."

- "1970’li yıllardan beri Hemşin biliminde bazı olumlu gelişmeler kaydedilmiştir. Millî azınlıklara karşı artan ilgi Hemşinli Ermenileri de kapsadı. Ermeni, Rus, Alman, Hollandalı, Amerikalı, Türk, Gürcü ve başka uzmanlar (L. Khaçikyan, B. Torlakyan, V. Bıdoyan, S. Vardanyan, A. Ter-Sargisyants, J. Khaçaturyan, H. Simonyan, C. Dumezil, J. Russel, J. Weitenberg, W. Blessing, R. Edwards, B. Wooks, İ. Kuznetsov, M. Sakaoğlu, Ts. Batsaşi, İ. Şilkadze) son 20-30 yılda Hemşin ve Hemşinli Ermeniler'in tarihi, etnografyası, lehçesi, mezhebi, kültürü, giyimi vs. hakkında bir dizi araştırma yapmışlardır."

- "Son yıllarda bu sorunla ilgilenenlerin sayısı giderek artmaktadır. Aralarında Hemşil asıllı araştırmacıların bulunması ise memnuniyet vericidir. Bunlardan birini hatırlayalım: Aliya Altı, Rize’de doğup büyümüş, Frankfurt Üniversitesi’nde öğrenim görmüştür. Vaftiz edildikten sonra atalarının Kostanyan (Alis Kostanyan) soyadını almıştır. Müslüman Ermeniler hakkında değerli bir eseri Almanca olarak yayımlanmış ve Yunanca'ya da tercüme edilmiştir." (Yazar mürted -hidayete erip müslüman olduktan sonra tekrar eski dinine dönen, veya başka dine geçen kişi- Ermeniler'i övüyor. Bunların sayısının pek fazla olduğunu sanmıyoruz, olsaydı Aliya Altı'dan başkasının da adını verirdi. Biz onu değil; müslüman olup hristiyan sayılan KENAN PARS'ı rahmetle anarız.)

- "Her ne kadar Abhazya ve Rusya’da ikamet eden Kuzey Hemşinli Ermeniler; tarih, dil, ve din bilinçleriyle Ermeni kimliği taşıyan Ermeni halkının diğer gruplarından bir etno-kültürel toplum parçası olarak farklı değillerse de, İslâmlaştırılmış Hemşinli Ermeniler'in durumu daha farklıdır. Aliye Altı bu durumu 'Hemşinli Ermeniler özel bir durgunluk dönemi geçirmektedir. Burada kültürlerin birbirileriyle olan serbest etkileşimi engellenmiştir, bunun tetiklenmesi ve teşvik edilmesi için zamana ihtiyaç var,' diyerek epey isabetli bir yorum yapmıştır." (Yahu, kaç defa söyleyeceğiz, "İslâmlaştırılan" kimse yok!.. İslâm'da zor yok, dinde zorlamak günah!.. Onun için müslüman diyarlarından yaşayan Hıristiyanlar ve Yahudiler hem dinlerini, hem de kimliklerini korumuştur. Tam tersine zorla hıristiyanlaştırma var, hem ANADOLU'da Bizans yapmış, -geri aldığı topraklarda yaşayan müslümanları zorla hıristiyanlaştırmış- hem ENDÜLÜS'te İspanyollar yapmış!.. Bizim yerli Ermeniler de müslüman KENAN PARS'ı zorla hıristiyan sayıp hıristiyan mezarına gömdüler, hem de müslüman ölmüş adamı zorla hıristiyan yaparak!..)

- "Hemşinli Ermeniler, en önemli değerlerini koruyan kültürlerini canlandırabilmek için, Hemşin simge ve törenleriyle maneviyatlarını sağlamlaştırmaya ve birlik şuurunu güçlendirmeye karar verdiler. Bu simgeler, isteseler de istemeseler de gerçeği yansıtmanın ve dünyayı algılamanın önemli unsurlarıdır."

- "Suskunların ağzından çıkan sözler şiddetli bir enerji kaynağıdır. Bu enerji vasıtasıyla hayatımıza, bilime, doğaya ve tüm uzaya anlam vermekteyiz. Sözün gücü sayesinde iç ve dış korkularımızdan ve şiddetten kurtulabilir veya kendimizi köleliğe mahkûm edebiliriz. Sözler, tüm bilimsel dallar tarafından oluşturulan insan bilincinin temel taşlarıdır." (Yazar efendi, sen ne dersen de!.. Nasıl kışkırtmaya çalışırsan, çalış!.. HEMŞİNLİ ve ÇAMLIHEMŞİNLİ halkı TÜRK ve MÜSLÜMAN kalacaktır!..)

Belirtmek gerekir ki, bugün bütün HEMŞİN ve ÇAMLIHEMŞİN halkı Müslümandır!.. TÜRK'tür!.. "Bir tek HOPA'lı olanlar arasında Ermenice bilenler olduğu" ALMAN kökenli İSLAM ANSİKLOPEDİSİ'nde belirtilmektedir ki, onu dahi araştırmak gerekir. Sözü edilen HEMŞİNLİ ve HOPALI vatandaşlarımız hem son derece dindar müslüman, hem de vatanını seven kimselerdir.

Bu kişilerin atası Ermeni olsaydı da, farketmezdi!.. Önemli olan VATAN'A HİZMET'tir. O yüzdendir ki, OSMANLI padişahlarına da (çoğunun anası ecnebî ve Hıristiyan kökenli olmasına rağmen), ecnebî kökenli müslüman sadrazamlara, paşalara da bir diyeceğimiz yoktur. Tabii ihanet eden, isyan çıkaranlar bazı devlet adamları hâriç!..

Kaldı ki, Cem Karaca, Cem Özer, hattâ Turgut Özal, eski Diyânet İşleri Başkanı Prof. Dr. Süleyman Ateş gibi tanınmış kişilerin de anası Ermeni'dir. Ne olmuş??? Biz ancak ülke aleyhine bir faaliyette bulunanları, Türkiye'de yaşayıp, Türk ekmeği yiyip Türkler'e sinsice düşman olan Ermeniler'i kınarız.

***
  • DİĞER BÖLÜMLER : ÇERKES TARİHİ KRONOLOJİSİ , ÇERKESLER - 2 ,DOĞU ANADOLU'NUN TÜRKLÜĞÜ , DÜNYA MEDENİYETİNDE TÜRKLERİN PAYI , BÜYÜK ARAŞTIRMACI KÂZIM MİRŞAN'IN TESBİTLERİ