İMAM ŞAMİL DESTANI - 2

AHULGOHA'da 80 gün süren muhasarada Rus birliklerinin yarısı mahvolmuş ve 3.000 Rus askeri öldürülmüştü. Şamil'in kayıpları ise 300 kişiydi.

İmam Şamil, AHULGOHA'dan ayrılırken yalnız silahlarını almış, diğer özel eşya ve kitaplarını terketmek zorunda kalmıştı.

Şamil bu savaşta eşi Cevheret’i, oğlu Said’i ve kızkardeşi Mesedo’yu kaybetmiş, oğlu Cemaleddin’i Ruslar'a rehin vermek zorunda kalmıştır.

Şamil'in bu müthiş muhasara ve amansız muharebeden mucizevî şekilde kurtuluşu, KAFKASYA'daki mücadelenin 20 yıl daha sürmesine yol açmıştır!

AHULGOHA savaşından sonra yerleri yurtları kalmayan bir avuç topluluk ÇEÇENİSTAN'a doğru yöneldi. Çeçenistan'daki teşkilatlanmayı sürdüren İmam, diğer yandan Rus girişimlerini yakından izledi.

İmam Şamil mücadelesini, imam seçildiği 1834 yılından 1859 yılına kadar, Rusya’nın büyüklüğü ve kudretine rağmen yılmadan sürdürmüştür. Kendinden önceki iki imamın döneminde de fiilen 10 yıl savaşlara iştirak ettiğinden, durup dinlenmeden cihad ettiği süre tam 35 yılı bulur!.. Bu süre zarfında Rus kuvvetlerine büyük zayiatlar verdirmiş, ancak tüketememiş, kendi kısıtlı sayıdaki mücahit sayısı da günden güne erimiştir.

Başına ödül konmuş olan İmam Şamil'in, Rus Çarı'na meydan okuyan mektupları çok ünlüdür.

İmam Şamil, kendi başını getirenlere büyük vaatlerde bulunduğunu öğrendiğinde general Grabe'ye şu yazıyı gönderdi:

- "Fani başıma biçtiğin pahadan şahsıma verdiğin kıymet ve ehemmiyetten dolayı ne kadar iftihar etsem azdır. Fakat yazık ki; buna mukabil ben senin başına değil, Çarının taçlı kellesine bile tek bir kepik (metelik) vericilerden değilim."

Çar I. Nikola ise, General Grabe'nin bir zafer havasında gönderdiği yaldızlı rapora şu sitemli cevabı gönderdi:

- "Yazık ki Şamil kaçmış! Elindeki harp malzemesinin mühim bir kısmını, yanındaki muharip ve fedakâr adamlarının bir çoğunu kaybetmiş olmasına rağmen, korkuyorum ki bu adam yine başımızı belâlara sokacaktır. Bu endişemi tamamıyla itiraf ederim."

General Grabe, Şamil'i sindirmek için her yola baş vurdu ve bir defasında da şu haberi gönderdi:

- "Haşmetli Çar hazretlerinin bütün KAFKASYA'yı havaya uçuracak kadar barutu olduğunu unutmayın."

Şamil bu tehdide şu meşhur cevabı verdi:

- "Nikola size gökyüzünden ayı tutup yeryüzüne indiririm derse inanın. fakat; Dargo Mescidi'nin minaresindeki hilâle elimi sürebilirim derse, sakın inanmayın."

İmam Şamil'in nâiblerinden HACI MURAT kendisini ele geçirmek için 1841 Şubat’ında Tselmes’e saldıran Rus birliklerini Hunzah’a kadar püskürttü ve bir süre sonra General Bakunin komutasındaki bu birlikleri Hunzah’ı terk etmeye mecbur bıraktı. Bu şekilde AVAR bölgesinin neredeyse tamamında hakimiyet sağlayarak İmam Şamil’in etki alanına kattı.

İmam Şamil, 1842 yılında, çok kuvvetli bir müfreze ile ÇEÇENİSTAN'a yürüyen General Grabe'yi, İÇKERİ ormanına çekerek son neferine kadar kılıçtan geçirdi!.. Böylece AHILGOHA'nın intikamını almış oldu!.. Bu mağlubiyetten sonra General Grabe Rusya'ya geri çağrılmış ve derhal emekliye sevkedilmiştir.

Arkasından General Prens Vorontsof 150.000 kişilik bir ordu ile KAFKASYA umum valiliğine ve başkumandanlığına tayin edilerek Tiflis'e gönderildi... Prens Vorontof Napolyon'un Moskova ricatinde büyük yararlıklar göstermiş değerli bir kumandandı. Derhal ÇEÇENİSTAN'a, İmam Şamil'in üzerine yürüdü!..

İşte bu noktada İmam Şamil askerî dehasını gösterdi!.. Vorontof'un muazzam ordusunu, ÇEÇENİSTAN ormanlarının bir gayya kuyusunu andıran derinliklere çekerek, ve 150.000 kişilik orduyu 150 parçaya bölerek teker teker tepeledi!.. İmam Şamil'in hayatının en büyük zaferi budur, İkinci Dargo Meydan muharebesi olarak bilinir!..

Prens Vorontof, perişan ordusunun kılıç artıklarını toparlayıp düzene sokamadan İmam Şamil AVARİSTAN ovalarına daldı!.. Hem de yıldırım gibi!..

Bu fırtınada Ruslar'ın yıllarca uğraşıp tahkim ettikleri 7 kale tahrip edildi, 18 garnizon da ortadan kaldırıldı!

Rus başkumandanlığı ne yapacağını şaşırmıştı!.. İmam Şamil AVARİSTAN'da bir taraftan Ruslar'ı kasıp kavuruyor, öte yandan Ruslar'la işbirliği yapanları, ekmek-su, hatta selâm verenleri ölümle tedip ediyor, bir yandan da Rus mıntıkalarında kalan TÜRK gruplarını hür topraklara hicret ettiriyordu.

Aynı günlerde Kahraman nâiblerinden HACI MURAT ta Ruslar'ın DAĞISTAN harekât merkezi olan TEMİRHAN Şûra'yı basıyor, Şamil'in oğlu GAZİ MUHAMMED kuvvetleriyle GÜRCİSTAN'a dalıyordu!. Gazi Muhammed, Rus Çarı'nın gözbebeği Gürcü Prensi David'in Zinandal'daki şatosunu basıp, prensin karısı Annet Çavçavadze'yi ve baldızı, güzelliği ile meşhur Oberyani'yi kaçırıp rehin olarak İmam Şamil'in VEDEN'deki karagâhına getiriyordu!.

Rus çarını can evinden vuran bu hadise, İmam Şamil'in Çar elinde rehini olan oğlu Ahmet Cemaleddin'in kurtulmasını sağladı!.. Ayrıca da 50.000 altın fidye aldı!

İmam'ın en meşhur nâiblerinden HACI MURAT'ın 1851 yılının Temmuz ayında düzenlediği Boynakh baskını, onun son askeri zaferi oldu!.. Aynı yıl içerisinde, üzerindeki sır perdesi hiçbir zaman aydınlanamayan bir olay gerçekleşti, HACI MURAT Vozdveezhenskoy kalesine giderek Ruslar’ın tarafına geçtiğini bildirdi!

Ancak HACI MURAT, 4 Nisan 1853 günü Vozdveezhhensky kalesi yakınlarında, yine bilinmeyen bir sebeple çok sayıda Rus askerleriyle tek başına girdiği bir çarpışmada şehid oldu.

İmam Şamil 1854-1856 yılları arasındaki KIRIM savaşı sırasında, Padişah Sultan Abdülmecid'e başvurarak, "TÜRK ordusunun hemen GÜRCİSTAN'ı işgâl etmesini" istemiş, "kendisinin de bütün KAFKASYA'yı Rusya üzerine saldırtacağını" bildirmişti!

Maalesef, büyük bir talihsizlik ve gaflet eseri olarak, bir taraftan Şark ordusu kumandanı Ömer Paşa'nın kuvvetli bir ordusu olmasına rağmen, Kars'ta tereddüt içinde oturup beklemesi, öte yandan Karadeniz'deki sözümona OSMANLI müttefiki ülkelerin donanma komutanlarının KAFKASYA'ya götürülmek üzere mühimmat ve asker yüklü OSMANLI ve MISIR donanmalarını yolundan alıkoyması, KAFKASYA'nın ebedî kurtuluşunu felce uğratmış, ve belki de İmam Şamil'in teslim olmasına yok açmıştır!

Nitekim Ruslar'ın yenilgisiyle sonuçlanan KIRIM savaşından kısa bir süre sonra, dönemin Rus Çarı 2. Aleksandr, sınıf arkadaşı General Prens Baryatinski'yi KAFKAS umum valiliğine ve başkumandanlığa tayin ederek Rus ordularını ve hazinesini emrine verdi!

Prens Baryatinski, emsalsiz ölçüde para saçarak, paranın işlemediği yerde dehşet saçarak İmam Şamil'i çevresinden tecrit etti!.. Hacı Murat'tan sonra İmam Şamil'in güvendiği insanların çoğu şu veya bu sebeple ayrıldı, pasifleşti.

35 yıl sürmüş olan bu inanılmaz mücadelenin son döneminde, sadece insan kaybı olmadı!.. Ruslar, ancak aylar süren savaşlar sonunda işgal edebildikleri bölgelerde, ağaçları, ormanları yakıp, bir tek canlı yaratık bırakmadan ilerlerdiler.

Dost ülkelerden hiçbir yardım göremeyen İmam Şamil’in, nihayet elindeki bütün kuvvet kaynakları tükendi. Son ümit olarak GUNİP Dağı'na çekilen KAFKAS arslanı İmam Şamil, Gunip'te kuşatıldı. 25 Ağustos 1859'da, Prens Baryatinsky komutasındaki 70.000 kişilik Rus ordusuna, yanında 300 kişi kalıncaya kadar direndikten sonra, bütün memleket ulemasının ısrarı sonucunda, "zevcelerini ve 40 kişilik maiyetini alarak TÜRKİYE'ye gönderilmek" kaydıyla teslim oldu!

Kararlaştırılan yere giden gittiğinde, Prens Baryatinsky yukarıdaki resimde görüldüğü gibi oturuyordu. İmam Şamil kızdı ve üzerine yürüdü... Sonradan bu komutan, Çar 2. Aleksandr tarafından "Büyük kahraman Şamil'i oturarak karşıladığı" için cezalandırılacaktı!

Sözlerinde durmadılar!.. İmam Şamil, aile efradı ve 40 kadar adamı Petersburg’a Çar’ın sarayına götürüldü. Rus Çarı 2. Aleksandr tarafından sarayın kapısında büyük bir hürmet ve hayranlıkla, son derece nazik karşılandı. Çar'ın göz kamaştırıcı ihsanlarını reddetti!.. Çar, babası 1.Nikola’ya ve ihtişamlı ordularına tam 35 yıl Kafkasya’yı zindan eden, zamanının bu en büyük kahramanını karşısında görür görmez, yüzünden ve sakalından hayranlıkla öpmekten kendini alıkoyamadı.

İmam Şamil bir ay kadar sarayda misafir edildikten sonra, saygın tutsak olarak, esaret yıllarını geçireceği Kaluga’ya gönderildi.

Ancak Şamil ve ailesine esaret çok ağır geldi. İki yıl içinde Şamil’in simsiyah saçları beyazladı. Büyük kızı Nafisat ile gelini Muhammed Gazi’nin karısı Kerimet üzüntüden vereme yakalanarak öldü.

Aradan onbir yıl geçtikten sonra Çar, Sultan Abdülaziz'in tavassutu ile nihayet İmam Şamil'in Hacc'a gitmesine izin verdi!.. Ancak bir tedbir olarak bütün ailesini alıkoydu ve Hacc’ı ifa ettikten sonra derhal Rusya’ya dönmesini şart koştu. Son dakikada eşinin ve en küçük oğlu MUHAMMED KÂMİL'in kendisine refakat etmesine izin verildi.

İmam Şamil, 1870 yılında maiyetindeki adamları ile birlikte Rusya’dan ayrılarak önce İstanbul’a uğradı. Sultan Abdülaziz tarafından karşılanarak sarayda ağırlandı, ikramlara, iltifatlara garketti. Sultan "Emrine koca bir konak verdiğini, başka ne arzusu varsa, hemen yerine getirileceğini," söyledi. İmam Şamil sitemli bir tarzda,

- "Efendimiz, ne istediğimi ben düşmanla harbederken sorsalardı, netice bu olmazdı,"

dedi...

İmam Şamil’in İstanbul’a uğradığı haberi duyulduğunda, şehirde yer yerinden oynadı, halk bu büyük kahramanı görebilmek için saray kapılarına akın etti.

İmam Şamil, aşkına düştüğü son menzile bir an evvel varmak için Sultan’ın kendisine tahsis ettiği gemi ile yola koyuldu. Cidde limanında Mekke Emiri, şehrin ileri gelenleri ve mahşerî bir kalabalık tarafından törenlerle karşılanarak, Mekke’de Şürefa dairesinde misafir edildi.

Hac sırasında orada bulunduğunu duyan, dünyanın dört bir yanından gelmiş yaklaşık yüzbin müslümanın onu görmek için yarattığı izdiham yüzünden, hükümet makamları İmam Şamil’i KÂBE’nin üstüne çıkarmak suretiyle kalabalığın arzusunu tatmin edebildiler.

İmam Şamil, hac farizasını yerine getirdikten sonra Medine’ye geçti. Ancak Medine günlerinde son derece takatsiz kaldı, çektiği büyük ızdırap artık tahammül edilmez bir hal aldı ve hastalanarak yatağa düştü.

Bütün hayatını ülkesinin milli bağımsızlığına adayan, askerî dehasını bütün dünyaya ve bizzat ebedî düşmanı Rus yüksek makamlarına dahi kabul ettiren, adını dünya tarihine "gelmiş geçmiş en büyük mücahit" olarak yazdıran İmam Şamil, 4 Şubat 1870’de 74 yaşında iken, PEYGAMBER DİYARI'nda hayata gözlerini yumdu.

Son deminde Medine'deki ailesi efradı yatağının yanına hürmetle diz çökmüşler, vasiyetini dinlemişlerdi. Son sözleri şunlar olmuştu:

- "TÜRKLÜĞÜNÜZÜ UNUTMAYIN!.. TÜRK MİLLETİ'nden ayrılmayın!.. TÜRK TOPRAĞI'ndan başka yerde oturmayın!.. Yabancı memlekette kalırsanız, belki içinizden veya evlâdınızdan biri şeytana uyarak TÜRKİYE'yi dilgir edecek veya şüpheye düşürecek bir harekette bulunur. KAFKASYA, OSMANLI Padişahınındır!.. Moskoflar'dan kurtarır kurtarmaz, mülkü sahibine teslim edin!.."

Koca arslanı, Peygamberimizin zevcelerinin medfun bulunduğu Ravzat-ül Cenan isimli makberenin karşısındaki tepeye defnettiler.

İmam Şamil'in vefatından sonra, Rusya'daki ailesi efradı Çar'ın da iznini alarak, vasiyetine uyup TÜRKİYE'ye geldiler. Çar vasiyete uymuş, ancak tedbir olarak ikinci oğlu, Muhammed Şefi'yi rehin sayıp alıkoydu. En büyük oğlu Gazi Muhammed, İmam hastalanınca Çar'ın izniyle Medine'ye gitmek üzere yola çıkmış, ancak yolda iken babası HAKK'ın rahmetine kavuşmuştu.

Aile İstanbul'a geldikten sonra Koska'da (Mimar Kemâlettin Mahallesi'nde) Şeyh Şamil Konağı ismiyle mâruf konağa yerleşti. Gazi Muhammed'e feriklik rütbesi verildi. Bir müddet sonra Yaver-i Ekrem Hazret-i Şeriyârî (Padişah'ın başyaveri) yapıldı. 99 Harbi diye bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşında, ki Sultan 2. Abdülhamid dönemidir, Gazi Muhammed Erzurum cephesinde gönüllülerin başına geçti, pek çok yararlıklar gösterdi. Kumanda Gazi Ahmet Muhtar Paşa tarafından çok takdir edildi.

Onun kadar olan kahraman olan kayınbiraderi Mehmet Fazıl Bey de DAĞISTAN alaylarından birinin başında harikalar gösterdi. Savaş sonrasında her ikisi de İstanbul'a döndüler. Mehmet Fazıl Bey Yıldız sarayındaki kışlalarda bir DAĞISTAN alayı teşkil etti.

Bir kış gecesi Koska'da konağa ansızın Müşir Deli Fuat Paşa geldi. Yatağından fırlayan Gazi Muhammed, Paşa'yı selâmlıkta ağırladı. Fuat Paşa "Jön Türkler harekete geçtiğinde, Yızdız'daki Süvari Miralayı Mehmet Fazıl Bey'in DAĞISTAN alayının harekete katılmasını" talep etti!.. Gazi Muhammed bunu reddetti!..

- "Evet, Paris'teki Jön Türkler bana haber yollamışlar. Ancak ben onlara şu cevabı verdim: Biz kılıçlarımızı ancak din düşmanlarımıza karşı çekeriz!.. Kardeş kavgalarına karışmak ve memlekette kan dökmek bize yakışmaz!.. Memleketin selâmeti için icabederse, bîtaraf kalırız!"

Meğer Fuat Paşa jurnalci imiş!.. Bir kaç gün sonra konak basıldı. Gazi Muhammed Paşa ve Mehmet Fazıl Bey tevkif edildi. Bir kaç gün Yıldız kışlasında kaldıktan sonra, mahkemeye çıkarıldılar. Üç ay sonra "bîtaraf kalırız" dedikleri için sürgünle cezalandırılarak Gazi Muhammed Paşa bütün ailesiyle Medine'ye, Mehmet Fazıl Bey de Bağdat'a nefyedildiler!.. Gazi Muhammed Paşa, takdir-i ilahi, muhterem babası gibi 1900 yılında Medine'de HAKK'ın rahmetine kavuştu!. Ailesi 1908 Meşrutiyet'in ilânına kadar sürgünde kaldı. Bu arada Müşir Fuat Paşa da ettiğini bulmuş, Şam'a sürülmüştü!..

Şamil ailesi 1908'de tekrar İstanbul'a geldi. Mehmet Fazıl Paşa rütbesiyle 1. Dünya Savaşı'nda Kut-ül Ammare'de kahramanca çarpışırken şehit düştü.

İmam Şamil'in en küçük oğlu Mehmet Kâmil Paşa 1951 yılında İstanbul'da vefat etti... O tarihte hayatta olan Şamil ailesi efradı şunlardı:

Mehmet Kâmil Paşa'nın oğlu Sait Şamil Bey,
Gazi Muhammed Paşa'nın torunlarından Mehmet Şamil Bey (Liman işletmesinde şef),
Gazi Muhammed Paşa'nın torunlarından Hamza Osman Erkan (eski Toprak Mahsulleri Ofisi Umum Müdürü ve eski Afyonkarahisar milletvekili),
Gazi Muhammed Paşa'nın torunlarından Bekir Erkan (Toprak Mahsulleri Ofisi şeflerinden),

Rusya'da rehin kalan Mehmet Şafi Paşa'nın oğlu Zahit Bey,
Zahit Bey'in oğlu General Osman Mansur (2. Dünya Savaşı sırasında katledildiği söylenmektedir.)
Zahit Bey'in oğlu Gazi Bey (o da 1950'den önce vefat etmiştir)

____________________________

KAYNAKLAR :

- Cafer Barlas, Kafkasya'nın Kurtuluş Mücadelesi 1992. İst.
Tarık Mümtaz Göztepe, Şeyh Şamil, tefrika, Resimli Tarih Mecmuası, Cilt 2, 1951
- Ahmet Mithat Efendi, Konak
- Süleyman Nazif, Batarya ile Ateş
- Tahir-ül Mevlevi, Şeyh Şamil'in Gazavatı
- Ziya Şakir, Şeyh şamil'in Mücahedeleri
- Muharrem Feyzi Tokay, Şeyh Şamil TÜRK Amacında
- Kadircan Kaflı, Şimâlî Kafkasya

*****

ÖNEMLİ SAYFALAR

DOĞU ANADOLU'NUN TÜRKLÜĞÜ
DAĞISTAN, ÇEÇEN VE AVAR SİTELERİ
BATI ANADOLU'NUN TÜRKLÜĞÜ
KUZEY ANADOLU'NUN TÜRKLÜĞÜ
DÜNYA MEDENİYETİNDE TÜRKLERİN PAYI
BÜYÜK ARAŞTIRMACI KÂZIM MİRŞAN'IN TESBİTLERİ

Email: mailto:ttrkkan@excite.com