Şimdi bazı kişiler çıkıp "TÜRK ile SÜMER adı arasında hiç bir benzerlik yok. Zaten TÜRK adı ilk GÖKTÜRKLER (M.S.552) ile duyuldu, ve TÜRKLER ANADOLU'ya 1071'de geldi," diyebilirler...
İşte bu Batı yönlendirmesi ile şartlanmış, millî benliğini kaybetmiş bir TARİH eğitiminin sonucudur!
Sami Akad kralı Naram Sin'e (M.Ö.2320-2284) karşı ittifaka giren 17 hükümdar arasında TOURKİ kralının da olduğunu, yurdumuzda pek az kimse bilir!
Yine Kürt ayırımcıların sahip çıktığı GUTİ krallığı hükümdarlarının adlarının "EL ULUMUŞ, İNİNE BAKAŞ, YARLAGAN, TİRİGEN, ŞARLAK" gibi TÜRKÇE ile münasebettar kelimeler olduğundan çok az insan haberdardır.
Öte yandan arkeolog ve tarihçilerimiz bile KUZEY MEZOPOTAMYA kil tabletlerinde geçen TURUKKU kavmi üzerinde durmazlar!
Ne zamanki bunlar, bizim tarihimiz içinde yer alır, o zaman TÜRK milleti gerçek benliğini bulur!
Aslında ATATÜRK üstün basiret ve ferasetiyle gerçeği kavramış ve TÜRK TARİH TEZİ üzerinde çalışmaları başlatmıştı. Hatalar ve bazı aşırılıklar zaman içinde giderilebilirdi.
Ancak Milli Şef İnönü döneminden itibaren geçmişimizden uzaklaşmış, SELÇUKLU ve OSMANLI'yı adeta tarihimizden silmiş, ve köksüz kalmışızdır.
ATATÜRK'ü bu kadar dışlayan sözde aydınlarımız, aynı dönemde sözde Atatürkçülük yaparak, GAZİ'nin vazgeçtiği uydurma Türkçe'ye hız vermişler, büyük bir hızla dilimize giren Batı kelimelerini görmezlikten gelip tarihimizin, edebiyatımızın bir parçası olan ve bizi Asya'daki kardeşlerimize bağlayan kelimeleri "Osmanlıca" diyerek ayıklamışlar, bizi 3-5 bin kelimeyle konuşmaya mahkûm etmişlerdir.
BU DURUM MUTLAKA DEĞİŞMELİDİR!..
TÜRK, ANADOLU, MEZOPOTAMYA, EGE, ASYA tarih ve kültürü ile ilgili dünyanın bütün kütüphanelerinde mevcut kitap, tez ve araştırmaların birer kopyası mutlaka elde edilmeli ve muhtelif heyetler oluşturularak dönem dönem, bölge bölge bunlar incelenmeli, gerçekler ortaya çıkarılmalı ve yayınlanmalıdır. İnsanımız buna göre eğitilmelidir!
Öte yandan dil konusunda her türlü bağnazlığa son verilmelidir. İngilizce'yi zengin eden başka dillerden aldığı ve benimsediği kelimelerdir. Bu bakımdan hangi devirde olursa olsun, her TÜRK'ün kullandığı kelimeler, TÜRKÇE'nin bir parçasını oluşturmaktadır.
Öyleyse ilk çağlardan başlıyarak bu kelimeleri bir BÜYÜK TÜRKÇE SÖZLÜK'te toplamak gerekir. Bu sözlüğü hem ülkemizde, hem de diğer TÜRK cumhuriyetlerinde dağıtmak gerekir. Ayrıca bir de TÜRK lehçelerini tanıtan, birbirleriyle farkını olduğu gibi, benzerliklerini de gösteren bir rehber kitap hazırlanmalıdır.
Tarih eğitimi öyle "Selçuklu Tarihi" , "Osmanlı Tarihi" , "Cumhuriyet Tarihi" diye ayrılarak değil; TÜRK TARİHİ olarak, OK ve ON PROTO-TÜRKLERİ'nden başlayarak, ve bir bütün halinde, her boy ve soydan bahsederek öreatilmelidir!
Bizim Cumhuriyet tarihimiz SELÇUKLU ve OSMANLI TARİHİ'nden kopuk değildir! TÜRKİYE CUMHURİYETİ bu topraklarda SELÇUKLU'nun ve OSMANLI'nın mirasçısıdır, onların devamıdır!.. Gökten zembille inmiş gibi 1923'de kurulmuş bir devletten bahsetmek, hem bize, hem ecdadımıza, hem de ATATÜRK'e hakarettir!..