Tarih ilminin bir bilmece gibi parçaların bir araya getirilmesi olduğunu bilmeyen bazı taklitçiler, OĞUZ HAN'ın TEOMAN (M.Ö.244-209) veya METE (M.Ö.209-174) olduğunu öne sürerler!.. İyi ki kalkıp CENGİZ HAN (M.S.1162-1227) dememişler!.. Bizce OĞUZ HAN çok daha eskilerde yaşamıştır.
Aslında SÜMERLER'den beri yazı kullanan TÜRKLER'in kendi tarihlerine fazla ilgi göstermemesi, tarihlerinin daha çok Çinliler, Yunanlar ve İranlılar tarafından yazılmış olması, bu karışıklıkları doğurmuştur. Bir çok TÜRK boyunun adı maalesef YUAN-YUANLAR gibi Çince adları ile anılmaktadır. Aynı şekilde Yunan tarihçiler TÜRKLER'e HEFTALİT demekte, büyük TÜRK hakanı ALP ERTUNGA İranlı tarihçiler tarafından EFRASYAB diye anılmaktadır.
Büyük Tarihçi Dr. Rıza Nur da OĞUZ HAN konusunda aynı tesbiti yapar ve TEVRAT'ta geçen YAFES'in soyundan MOĞOL'un oğlu OĞUZ HAN'ın HZ. İBRAHİM zamanında (M.Ö.1800'ler) yaşamış olduğunu belirtir. Kaynak olarak ta OğuznÂme'yi, Tarih-i Cihanküşa'yı ve Cami-üt Tevarih'i gösterir.
Taberî şöyle diyor:
- "TÜRK, HAZAR ve başka Arap olmayan kavimlerden yetişen hükümdarların hepsi de YAFES oğullarından gelmiştir. İranlıların son hükümdarı Yezdicerd de dahil, bütün Fars hükümdarları da YAFES'in torunlarından Kiyumers'in soyundandır." (sf. 270)
Bu duruma göre bütün İran hükümdarları ya TÜRK, ya da TÜRKLER ile yakın akraba olmaktadır. Bu husus kolay kabul edilebilir. Çünkü ŞAH İSMAİL'den sonraki bütün İran şahları, son ikisi hariç, TÜRK'tür. Öncekilerin de TÜRK kökenli olması, hiç şaşırtıcı gelmiyecektir. Ayırımcılık güden Kürtler ise, Farslar yolu ile Arî ırka bağlansa dahi, TÜRKLER ile akrabadırlar ve TÜRKLER tarafından idare edilmişlerdir. Bu gerçek en az 1000 yıllık bir tarih kitabında, TABERÎ'de yer almıştır.
Esas enteresan kısım, bundan sonra gelmektedir. Taberî çeşitli rivayetleri birleştirerek FERİDUN hakkında şunları anlatmaktadır:
- "Feridun mazlumların haklarını korudu, halka TANRI'ya ibadeti, adaleti ve insaf ile iş görmeyi ve iyilikte bulunmayı emretti... ÜÇ OĞLU VARDI.. SERM, TUC ve İREC... FERİDUN MEMLEKETİNİ ONLAR ARASINDA BÖLDÜ. BUNU YAPARKEN HİSSELERİ OKLAR ÜZERİNE YAZDI. OĞULLARINDAN HER BİRİNE BU OKLARDAN BİRİNİ ALMALARINI EMRETTİ. SERM'E RUM VE BATI ÜLKELERİ; TUC'A TÜRK VE ÇİN ÜLKELERİ; İREC'E DE IRAK VE HİNT ÜLKELERİ İSABET ETTİ!.." (sf. 280)
Bu hikâye bizim hiç te yabancımız değildir. Sadece sayı 3 değil de 6'dır ve okun yanısıra bir de yay vardır. VE OĞUZ HAN ÜLKESİNİ 6 OĞLU ARASINDA BÖYLECE PAY EDER!.. ÖYLEYSE, tarihçilerimizin bir türlü bulamayıp ta, Mete'de karar kıldıkları OĞUZ HAN, bütün eski efsanelerde yer alan hükümdar FERİDUN'DAN BAŞKASI DEĞİLDİR!..
Kürt ayırımcıların ÂDEM'den Milad'a kadar ne kadar devlet varsa onlarla birlikte CEMŞİD ve FERİDUN'u kendilerine mal etmeleri kadar anlamsız bir şey olamaz! Bu iddia doğru olsaydı, bir imparator olan FERİDUN'un dünyayı oğulları arasında bölmesinden sonra Asya ve Avrupa'da pek çok Kürt devleti ortaya çıkması gerekirdi. Halbuki ne o zaman vardır, ne de (kendilerinin de kabul ettikleri gibi) son 2500 yıl içinde Kürtler bir devlet kurabilmişlerdir.
Halbuki OĞUZ HAN soyundan gelen TÜRKLER için durum farklıdır. Hemen her nesilde yeni bir devlet kurulmuş ve TÜRKLER TARİH SAHNESİNE ÇIKTIKLARI İLK GÜNDEN BERİ HİÇ BİR ZAMAN DEVLETSİZ KALMAMIŞLARDIR!.. SÜMERLER'DEN BUGÜNE 200'DEN FAZLA TÜRK DEVLETİ GELİP GEÇMİŞTİR. BUNLARIN EN KÜÇÜĞÜ BİLE, ŞİMDİKİ BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÜYESİ 100 DEVLETTEN DAHA UZUN ÖMÜRLÜDÜR, 50 DEVLETTEN DAHA BÜYÜKTÜR. BU İNANILMAZ ÖZELLİK DÜNYADA SADECE TÜRK MİLLETİNE MAHSUSTUR!
FERİDUN'un TÜRKLER'in atası OĞUZ HAN olduğunun bir başka delilini de, Taberî şöyle vermektedir:
- "Rivayete göre TUC ile SERM, İREC'i kıskandıklarından üzerine atılıp onu öldürdüler. TUC kardeşine uçları ilmikli bir ip uzattı. SERM, İREC'i bu iple boğdu. BUNDAN DOLAYI TÜRKLER İLMİKLİ İP KULLANIRLAR!.." (sf. 283)
Yani FERİDUN'un oğulları arasında meydana gelen bir olayın TÜRKLER'de TÖRE olarak benimsenecek kadar önemi var!.. Ve bu töre 1600'lerin padişahı GENÇ OSMAN'ın, Sultan MUSTAFA'nın idamında dahi uygulanmıştır. Bundan büyük delil olur mu?..
Aynı sayfalarda Taberî, bundan en az 1300 yıl öncesine, Hz. ÖMER'in oğlu Abdullah'a ait bir KÜRT tanımına da yer vermiş:
- "KÜRTLER, FARSLARIN GÖÇEBE ARAPLARIDIR... Onlardan biri Nemrud'a, İBRAHİM'i ateşte yakmasını tavsiye etmiştir." (sf. 323)
Bu da bizim baştan beri söylediğimiz bir gerçeği, KÜRT adının "göçebelere verilen bir sıfat"tan başka bir şey olmadığını, bir millet ve ırkı belirtmediğini ortaya koymaktadır.
Taberî, FERİDUN'dan sonraki İran bölgesi hükümdarı Lehrasp'ın TÜRKLER'le İrec'in intikamını almak için savaştığını söylüyor. İlerde göreceğimiz gibi Firdevsi de TÜRKLER ile Farslar arasındaki savaşların temelini İREC'in öcünün alınmasına bağlar. Ancak bunlar bizim fikirlerimizi destekler! TÜRKLER'in bölgeye öyle Malazgirt Savaşı ile gelmediklerini, ta Hz. İBRAHİM döneminde dahi bölgede hem de adıyla sanıyla varolduğunu gösterir. SÜMERLER'in TÜRK olduğunu kabul etmiyenler için bile, bu tarih M.Ö. 1800'lere gider!..
Kaldı ki, Taberî şu ifadesi ile her türlü kuşkuyu da siler:
- "İBRAHİM'in evlâtlarından bir kısmı HORASAN'a indi. HAZERLER onların yanına gelerek, "Size bu hayırlı isimleri öğreten kimse, yeryüzünün hükümdarı olmalıdır," dediler ve hükümdarlarına HAKAN ünvanını verdiler." (sf. 429)
Dünyada hükümdarına HAKAN diyen bir tek millet vardır: TÜRKLER!..
FERİDUN'un OĞUZ HAN olması ile Kürtler de benliklerine kavuşurlar. Çünkü ANADOLU'daki TÜRK kökenli olup ta "Kürt" sanılan aşiretler OĞUZ HAN soyundan BEÇENE ve BÖĞDÜZ'e bağlıdırlar!.