DÜNYA MEDENİYETİNDE TÜRKLERİN PAYI


ALP ER TUNGA VEYA EFRASYAP

Biraz daha devam edelim ki, tesbitimizin doğruluğu ortaya çıksın. Hem de İran kaynaklarından!...

Taberî diyor ki:

- "Farslara gelince, ancak FERİDUN oğullarının hükümdarlık ettiğini söyler, (ama) kendi kavimlerinden olmıyan yabancı biri hükümdarlık etmişse, onun hükümdarlığı haksızlıkla ele geçirdiğini iddia ederler."

-"TUC ile Selm kardeşleri İrec'i öldürdükten sonra yeryüzünü aralarında bölerek 300 yıl hüküm sürdüler. Bu arada İrec'in oğlu Minuşehr hükümdardı. TÜRK kavminden TOC'un oğlu, onun üzerine saldırarak IRAK'tan sürmüşse de, daha sonra Minuşehr onu memleketinden kovmuştur. Bundan sonra İrec'in intikamını almak üzere TÜRK memleketi üzerine yürümüş, (amcası) TOC'dan intikamını aldıktan sonra ülkesine dönmüştür."

-"Rüstem'in oğlu Feşmec'in oğlu EFRASYAP, Şehrasp'ın oğlu olup TÜRKLER KENDİLERİNİ ONA NİSBET EDERLER. DİĞER BİR RİVAYETE GÖRE EFRASYAP, FERİDUN'UN OĞLU TOC'UN OĞLU ERŞARP'IN OĞLUDUR!. (Cilt 2, sf. 532-534)

Bu karışık ifadede eski metinlerde el kopyalarından kaynaklanan ve sık görülen bir isim karmaşası var. Birinci rivayette ŞEHRASP diye geçen isim, ikinci rivayette ERŞASP olmuş. İkisini aynı kabul etmek gerekir. O takdirde rivayetler arasındaki fark, EFRASYAP'IN FERİDUN'UN 3.GÖBEK TORUNU MU, YOKSA 6. GÖBEK TORUNU MU OLDUĞUNA indirgenmektedir. Her iki halde de EFRASYAP, YANİ TÜRKÇE ADIYLA ALP ER-TUNGA;, FERİDUN'UN, YANİ OĞUZ HAN'IN TORUNUDUR!..

Öyleyse TÜRKLER, HZ. NUH'TAN SONRA (M.Ö. 4000) ANADOLU-MEZOPOTAMYA- İRAN üçgeninde SÜMER, ELÂM, TOURKİ ve TURUKKULAR OLARAK BULUNDUKLARI GİBİ, OĞUZ HAN DEVLETİ OLARAK HZ. İBRAHİM ZAMANINDA DA (M.Ö. 1800) VARDI, VE TARİHÇİLERİN KABUL ETTİĞİ GİBİ, TÜRK ADIYLA BİN YIL SONRA DA VARDI!

Taberî devam ediyor:

- "Minuşehr'in TOC ile Serm'i öldürmesinden 60 yıl sonra (TÜRKLER) onu Taberistan'da kuşattılar. Ancak sonradan AFRASYAP ile Minuşehr barıştılar... Aralarında Belh (Amuderya) ırmağını sınır yaptılar... (Daha sonra) TÜRKLER orada yaşıyan teb'aya el uzatmışlardır. (Dönemin) Yemen hükümdarı Ra'iş, süvari bölüklerinin başına Şemir'i tayin ederek onları TÜRK memleketine gönderdi. Şemir, AZERBEYCAN'a sahip olan TÜRKLER üzerine yürüdü." (sf. 533-540)

- "Hükümdar Minuşehr öldükten sonra TÜRK oğlu Rüstem oğlu Feşenc oğlu EFRASYAP; Haniares'i ve Fars halkını yenerek kendi hakimiyeti altına aldı. Rivayete göre EFRASYAP BABİL'E KADAR İLERLEMİŞTİ. Tahmasp oğlu ZEVV'İN ZUHURUNA KADAR DA BÖYLE KALDI."

- "Minuşehr bir cinayetten dolayı Tahmasp'a darılmıştı. Tahmasp TÜRK yurduna giderek Vakmin adlı TÜRK hükümdarının memleketinde yaşamaya başladı. Kızıyla münasebet bağladı. Bu TÜRK prensesinden olan Zevv, TÜRK Vamin'i öldürmüş, EFRASYAP'ı Fars memleketinden TÜRK yurduna sürmüştür. Bu günü Acemler, Nevruz ve Mihrican'dan sonra 3. Bayram yapmışlardır." (sf. 448-651)

Bir defa görüyoruz ki, daha önce "TUC oğlu" ifadesini kullanan Taberî, bu bölümde "TÜRK oğlu" diyor. Ve TÜRKLER'in Azerbeycan'dan Babil'e kadar bütün Doğu Anadolu ve Mezopotamya'yı idarelerine aldıklarını, uzun süre ellerinde tuttuklarını belirtiyor.

İkincisi, düşmanlık gösterseler de, hatta FERİDUN'a Fars deseler de İranlılar; o dönemden itibaren TÜRKLER ile akrabadır. Kız alıp vermiş, hükümdar soyu müşterek kan taşımıştır.

Bu yüzden Kürt ayırımcıların kendilerini bölgede Araplar'dan, Acemler'den, TÜRKLER'den farklı ve tamamen Aryan bir millet gibi göstermeye çalışmalarının anlamı yoktur. Bölgede Hz. İBRAHİM'den beri birbiri ile akraba olmıyan yoktur ki!.. Kürtler'in kendilerini bizden kopararak herhangi bir medeniyete sahip çıkmaları da mümkün değildir. Çünkü bunun ne devamını getirebilmiş, ne de geliştirebilmişlerdir. Kürtler hep söylediğimiz gibi, karışmış, farslaşmış, göçebe bir halktır.

Taberî Tarihi ile devam edelim:

- "Zevv 3 yıl hükümet sürmüş, ondan sonra Keykubad hükümdar olmuştur. O, TÜRKLER'in başkan ve büyüklerinden olan Tüdürsiya'nın kızı ile evliydi. Belh (Amuderya) Irmağı'na yakın bir yerde oturdu. Maksadı TÜRKLER'in Fars sınırları içine sızmasına mani olmaktı." (sf. 651-652)

- "(Daha sonraki hükümdar) Keykavus, rivayete göre, Yemen hükümdarının kızı ile evli idi. Süzabe adlı bu sihirbaz kadın, üvey oğlu Siyavuş'u severek münasebette bulunmaya çağırdı... Oğlan yanaşmayınca babasıyla arasını açtı. Siyavuş Rüstem'e başvurdu. Rüstem Siyavuş'u TÜRKLER üzerine yürümeye kışkırttı. Siyavuş EFRASYAP'la karşılaşmak üzere TÜRK memleketi üzerine yürüdü. Fakat meseleyi barış yoluyla hallettiler. EFRASYAP, memleketine gelen Siyavuş'a saygı göstererek ona kızını verdi. Bu kadın Keyhüsrev'in annesidir. Ancak araları açıldı. (TÜRKLER) Siyavuş'u öldürerek azalarını parçaladılar."

- "KEYKAVUS annesi ile çocuğu TÜRK yurdundan (İran'a) getirtti. Sonra Rüstem ve diğer komutanlar idaresinde TÜRKLER'e karşı asker gönderdi. Yeryüzünde ne kadar toprak varsa, eline geçirdi."

- "Keykavus'tan sonra yerine KEYHÜSREV geçti. EFRASYAP'tan babası Siyavuş'un kanını talep etti. Ordusu TÜRKLER üzerine yürüdü, fakat bozguna uğradı. Daha sonra komutanı Cuzrec TÜRKLER'e büyük telefat verdirdi. KEYHUSREV, EFRASYAP'ı takip ederek onu ele geçirdi ve onu Siyavuş gibi boğazladı." (sf. 728-746)

- "Keyhüsrev'den sonra yerine LEHRASP geçti. Onun zamanında TÜRKLER'n kudret ve şevkleri arttı. Lehrasp Belh'te oturur ve TÜRKLER ile savaşırdı. Babil kralı BUHTUNNASAR onun zamanında yaşamıştır. Filistin'i ele geçirerek (Hz. SÜLEYMAN'ın başladığı, Hz. DAVUD'un bitirdiği) Beyt El-Makdis'i yıkmıştır." (sf. 776-780)

Bu tarih bizi M.Ö. 600'lere getirir. Yani İSKİTLER, MEDLER ve ZERDÜŞT dönemine... Kürt ayırımcılar sürekli TÜRKLER ile aralarında bir fark bulmaya çalıştıklarından, son din İSLAM'ı bir kenara bırakıp Zerdüşt dinine sarılmışlardır. Onlara göre Zerdüştlük Kürtler'in asli dinidir. Ama tarih öyle söylemiyor. Halbuki ZERDÜŞTLÜK, bir amanlar TÜRKLER'in de dini idi!

Önce gene Taberî'yi okuyalım:

- "Lehrasp'ın yerine oğlu BEŞTASP geçti. Esfiman oğlu ZERDÜŞT onun hükümdarlığının 30. yılında zuhur ederek peygamberlik iddiasında bulunmuştur. Rivayete göre Zerdüşt vahiy iddia ettiği kitabını hükümdara takdim etmiş, o da bunu 12.000 öküz derisi üzerine altınla yazdırdıktan sonra Derbişed adlı bir yerde muhafaza etmiştir...Zerdüşt, Beştasp'a TÜRK Hakanı ile arayı bozmasını, barış şartlarını yerine getirmemesini tavsiye etti... Bu arada TÜRK Hakanı HUZURASP, Belh üzerine yürüdü. Beştasp kaçarak Fars civarında bulunan Tamider kalesine sığındı... Oğlu İsfendiyar'ı hükümdarlığı ona bırakacağını vaadederek TÜRKLER üzerine saldırttı. İsfendiyar TÜRKLER'i yendi. Ancak Beştasp, onu Rüstem'e gönderdi. Rüstem de İsfenderiyar'ı öldürdü... Beştasp, Zerdüşt fikirlerini açıklayıncaya kadar Sabii idi." (sf. 813-819)

İşte TABERÎ bize bunları anlatıyor. Biz bu bilgileri değerlendirerek, insanların atasının BİR, kullandıkları dillerin kaynağının da BİR olduğu sonucuna varıyoruz. Ama eğer birileri çıkıp ta, dünyayı ÂRÎ, SAMÎ, TURANÎ gibi bölümlere ayırıyorsa; diyoruz ki, BİZ ÂDEM'DEN BERİ VARIZ!.. HEP MEDENİ, HEP DEVLET SAHİBİ OLMUŞUZ. SANATTA, EDEBİYATTA HİÇ GERİDE KALMAMIŞIZ!.. Kaya ve duvar resimleri, SÜMER su kanalları, TÜRKİSTAN kerhizleri, tamgalar, çivi yazısı, tapınaklar, Gılgamış Destanı hep bu medeniyetin başlangıcını gösterir. TÜRKLÜK o tarihten az günümüze kesintisiz uzanır.

TABERİ TARİHİ de bunun delilidir!.

***
  • email: ttrkkan@excite.com
    • SONRAKİ SAYFALAR : ŞEHNÂME'DEN SEÇMELER , BATI ANADOLU'NUN TÜRKLÜĞÜ , DÜNYA MEDENİYETİNDE TÜRKLERİN PAYI , BÜYÜK ARAŞTIRMACI KAZIM MİRŞAN'IN TESBİTLERİ , GİRİŞ