BÜYÜK ARAŞTIRMACI KÂZIM MİRŞAN'IN TESBİTLERİ


SAYILARIN PROTO-TÜRKÇE KÖKENLERİ

PROTO-TÜRKLER’de SAYI diye bir soyutlama başlangıçta yoktur. Daha sonraları sayı haline gelmiş cümleler vardır.

BU-ER kelimeleri sonradan bitişmiş ve BİR olmuştur... BU-ER ifadesi, “BU’ya ER’miş, erişmiş, HAN, HÜKÜMDAR olmuş” demektir... Bu yüzden TANRI’yı işaret eder.

EYKİ (eşi, yansıması, benzeri, ikincisi) kelimesi de kısalarak İKİ sayısını meydana getirmiştir.

UÇ (en yüksek yer) kelimesi ÜÇ sayısını oluşturmuştur.

DÖRT sayısı TOĞ-UR, TÖR-ET, TÖRT aşamalarından geçerek bugünkü haline ulaşmıştır. TOĞ-UR(AN) KADIN, TÖR-ET(ER), yani TÖR denilen, evin en mutena köşesine oturur. Anlamı zamanla kaybolmuştur.

EZ ED A EM’in TAKDİS MERASİMİ olduğunu görmüştük. Yukarıda resmi görülen TAKDİS MERASİMİ'nin YEDİ YALKIN’la ifade edildiğini anlatmıştık... KÜN ve AY, BEY’i YILAN vasıtasıyla takdis ediyorlardı. Bu her ikisinin başındaki YEDİ YALKIN ile Belirtildiği gibi, HALAY çeker gibi elele tutuşmuş YEDİ KİŞİ’yle gösterilmişti.

EZ ED A EM kelimeleri sıkışarak EZ EDİ, ZEDİ, sonra da YAKUTLAR’da SETİ; KAZAK ve KIRGIZLAR’da CETİ; ÖZBEK, TÜRKMEN, AZERİ ve bizde YEDİ olmuştur.

PROTO-TÜRKÇE’deki SETİ kelimesi BATI dillerine SETTE, SEPTE, SEPTEM, SEVEN SIEBEN şekillerinde girmiştir. O dillerde bu kelimenin hiç bir anlamı yoktur. Ama PROTO-TÜRKÇE kökenine inince karşımıza EZ ED A EM (GÖKLER’den YER’e YILAN gibi DÖNE DÖNE inen TANRI KUDRETİ ile güçlenme töreni, TAKDİS MERASİMİ) anlamı çıkar. YEDİ sayısının kutsallaşmış anlamı (ÜÇLER, BEŞLER, YEDİLER, KIRKLAR gibi) buradan gelir.

GÜN TANRISI’nın bu özelliğini yansıtan YEDİ YALKIN, GREK mitolojisine YILAN SAÇLI MEDUSA olarak girmiştir.

ONBİR sayısı da GÜNEŞ’i, dolayısiyle TANRI’yı temsil eder. Şöyle ki, GÜNEŞ tektir. GÜÇ-ENERJİ sahibidir. Sistemimizin hükümdarıdır. BU-ER (BİR) o anlama gelir. BU-ER ON ifadesi ise “ON halkının hükümdarı” demektir. Yani PROTO-TÜRKLER’in (ve dolayısiyle bütün insanların hâkimi, ALLAH) BU-ER ON önce BİR ON olmuş, sonra da ONBİR’e dönüşmüştür.

EZ ED A ON kelimeleri birbirine kaynaşarak EZ-EDA-ON, CEDİ ON , ON CEDİ (şimdiki KAZAK-KIRGIZ telâffuzu), ve ONYEDİ… Yani EZ EDİ (takdis edilmiş, kutsal) ON(halkı için) …

ONDOKUZ kelimesi OT OĞ EZ ON kelimelerinin sıkışmasından oluşmuştur. OT-OĞUZ-ON, TOĞUZ ON, ON TOĞUZ, ONDOKUZ... “ON(halkının) OT-OĞ-EZ (kutsal GÜNEŞ TANRISI)” anlamına gelirdi.

İşin enteresan yanı, 10.000 yıl öncesine ait bu 19 SAYISI, M.S. 600’lerde karşımıza KUR’AN-I KERİM içinde 19 MUCİZESİ olarak çıkıyor!.. Aynı şekilde 1, 2, 3, 4, 7, 11 sayıları da kutsal anlamlarını koruyor.

***