HAFIZ NURİ VE İRİ GÜLLÜ
Kaşların
ince ince
Cigaramın dunamı
Köşkün köşküme karşı
Ölürüm
görmeyince
Yoktur yarin imanı
Atma köşküme karşı
Ben
sana yar mı derim
Altundan köşk yaptırdım
İnşallah kavuşuruz
Sineme
sarmayınca
Gümüşten merdivanı
Dosta düşmana karşı
Uy
milli, sara milli
Uy milli saramadım
Uy milli, sara milli
Yaşasın
Hanım Güllü
Ben murad alamadım
Yaşasın Hanım Güllü
Bu
türküyü çıkaran
Cemi kuş yuva yaptı
Bu türküyü çıkaran
Harputlu
Hafız Nuri
Kuş kadar olamadım
Harputlu Hafız Nuri
Güllü Abdehil Mahallesinin ilk kenarında ,sol üzerinde iki
oda bir mutfaktan oluşan küçük toprak damlı bir evdir.Evin çok güzel
düzenlenmiş bir bahçesi vardır,evin içi beyaz badanalı oldukça
temizdir. Odaların pencerelerinden bakıldığında bütün mahalle
ayağınızın altında. Güllü Çatalkaya’yı terk edip kenar
mahallelerinden Abdahil mahallesine yerleşti.Aslında Güllü gibi
kadınlar mahalle içlerinde pek barınamazlar.Ama burası kenar bir
mahalle olduğu için ona
dokunan yok burda.
Güllü, uzun boylu oldukça güzel ve sıcak kanlı neşeli
bir kadındır.Çatalkaya’da olduğu gibi burada herkese kapısını
açmıyor.Kimi istiyor kimi gözüne kestirip beğeniyorsa onunla
samimi oluyor.Güllü böyle karakterde bir yosmadır.Diğer yandan
Harput’un tipik simaların- dan eski hovardalarından Hafiz
Nuri’yi Harput’ta sevmeyen yoktur.Şen şatır,hangi meclise,
hangi eğlence aleminde bulunursa bulunsun o toplulukta neşe yaratmasını
biliyor.Daha henüz I. Dünya Savaşı başlamamıştı.Harput halkı
zenginlik ve bolluk içerisindeydiler.İşte bu sıralar- da Hafiz
Nuri ile Güllü bir tesadüf eseri karşılaşmışlar.İkisi de şakacı
ikisi de aynı yolun yol- cuları.Birbirlerini tanır tanımaz anlaşıp
sevişmeye başlıyorlar.Bu dostlukları uzun zaman devam etmiş.I.Dünya
Savaşı başlayınca Hafiz Nuri askere çağrılmış.Bu haber iki
sevgiliyi can evinden vurmuş, ikisi de gece gündüz ağlıyormuş.Günler
ayları kovalamış ayrılık günleri gelip çatmış.İşte bu sırada
karşı karşıya gelerek bu türküyü yakmışlar.Çok kısa bir
zamanda da bu türkü Harput’un bütün çevrelerine yayılmıştır.Hafiz
Nuri’de bu türküyü dost yadigarı diye beraberinde götürmüş,
bütün cepheye yaymıştır.Güllü ise onu bir emanet gibi
Harput’ta göğsünde saklamış ve dilinden düşürmemiştir.